"Medeni devletler, gayri medeni hareketler"
Taliban hareketi Hz. Muhammed'e hakaret edilmesini değerlendirdiği bildiride H.z Muhammed'in üstünlüklerinden bahsederek günümüzdeki Müslümanların onu takip etmemesinin sorunların ana nedeni olduğu vurgulandı.
Peygambere yapılan hakaretin, Batılıların dinlerine ve değerlerine dahi aykırı olduğu, "ifade özgürlüğü"ne çok önem verdiği söylenen Batılıların kendi dinlerine karşı alaycı tutumlarının, onlara Müslümanların değerlerine de hakaret etme cesaretini verdiği ama hiçbir şekilde bu hakaretlerin kabul edilip, karşısında sessiz kalınamayacağı, bu tür saldırıların da "ifade özgürlüğü" kapsamına giremeyeceği bildiride belirtildi. İşte o açıklama:
"Medeni devletler, gayri medeni hareketler"
Allah’ın göndermiş olduğu son peygamber olan sevgili peygamberimiz (sav), yaratılmışların en hayırlısı olan ve insanlığa hem dünya hem de ahiret için bir lütuf olarak gönderilen peygamberdir. Kuran-ı Kerim bütünüylr onun davranışı, karakteri ve ahlakıdır.
Tarihin sayfalarını çevirdiğiniz zaman onun gibisini bulamazsınız. O ilmin ve hikmetin kandilidir. Onun bütün mesajları barış mesajlarıdır. Onun her sözü ve her emri bir hayat felsefesidir. Kısacası onun her mesajında hem bu dünya, hem de ahiret hayatı için mutlak bir fayda vardır.
Ümmetin ahiretini kendisine dert edinen bu büyük şahıs, kendisini takip edenleri bağışlaması için Rabbine sürekli yalvaran bir insandı.
Aynı ümmetin onun mesajını unutmasi kaygı verici bir durum değil mi? Onun emirleri ve sözleri karanlık bir yolda kandil gibidir. Bugün Müslümanlar malesef onun emirlerini takip etmenin önemi üzerinde yeterince düsünmüyorlar.
Halbuki onun emirleri ve sözleri bu dunyada ve ahirette mutlu bir hayatı sağlayacak olan altın kurallardır. Bu kurallar, uygulandığı takdirde insanlari mutlu eden kurallardır. Ama biz müslümanlar olarak Rabbimizden, dinimizden ve Peygamberimizden uzaklaştık ve bu bizim çöküşümüze sebep oldu.
Körü körüne materyalist dünyanın peşinden koşar olduk, gunahlara daldık ve bu yüzden diger dinlerden olan insanlar Müslümanlarla dalga gecmeye basladı. Dünya üzerindeki en kötü toplum olarak görülür olduk, barış ve huzur dini olan İslam, teror dini olarak adlandırılmaya başlandı.
Hatta bunda o kadar ileriye gidildi ki, Avrupalılar Peygamberimizi alaya almaya ve onu kötü bir insan olarak gostermeye başladılar. Bu İslam Ümmetinin uzerinde utanç verici bir lekedir. Eğer kendimizi yeniden hesaba çekmezsek, hiç bir Müslümanın kalmayacağı günlerden uzak değiliz.
Dünyalık kazançlar gözlerimizi bağladı. Kendi nefsimiz ve bu olumlu dünya hayatı dışına hiç bir şeyi önemsemez olduk.
Kendilerinin en medeni ve en eğitimli milletler olduğunu iddia ederek bununla gurur duyan milletler, İslama olan nefretlerini acığa vurarak en medeni olmayan eylemlere başvurmaktalar. Bir peygamberi, erdem sahibi bir şahsı alaya almak, dünyadaki bütün dinler indinde en iğrenç harekettir. Bütün bunlar Muslumanlara olan düşmanlığın bir göstergesidir.
Buna ilave olarak, bu sözde medeni devletler, sevgili peygamberimizi cahil ve eğitimsiz bir insan olarak göstermeye çalışıyorlar. Allah’a inanan bütün insanlar, ilmin kaynağının Allah katında olduğunu bilir. Allah bu ilmi, farklı kaynaklar yoluyla dünya uzerine yaymıştır.
Farklı kaynaklar yoluyla sana ulasan bir ilim saf ve katıksız değildir. Fakat Allah’tan doğrudan alınan bir ilim saf ve katıksızdır. Allah Azze ve Celle, ilmi ve hikmeti peygamberimize doğrudan vermiştir. Bu bizim peygamberimize verilmiş olan bir lütuftur.
Allah tarafindan doğrudan verilen bu ilmin ne kadar eksiksiz ve geniş kapsamli oldugunu bir düşünün. Nebi aleyhisselam soyle buyuruyor: “Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır”.
Peygamberimizin hayatini dikkatlice arastirdiginiz zaman, onun butun insanlık için bir rol modeli olduğunu göreceksiniz.
Bir kişinin dünyalık bir ilmi öğrenmesi icin 15 yıl okuması gerekirken, Nebi aleyhisselamın ilahi emirleri ve hikmet ilmini 23 senede alması, üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Peygamberimiz, Allah’ın kendisine indirdiği geniş kapsamlı ilimden en üst duzeyde yararlanmistır.
Peygamberimizin sayıca diğer peygamberlerin mucizeleri kadar mucizesi olmamasına rağmen ona verilen ilim ve hikmet hususunda diğer peygamberlerden daha üstün konumdadır. Allah, onun hakkında: “Sen yüce bir ahlak üzeresin” demistir. Peygamberimizin hayatı bu üstünlüğün bir kanıtıdır.
Bütün kutsal kitaplarda onun ismi övülmüş, peygamberliği müjdelenmiştir. Bu kitap ehli için yeterli değil mi? Onun üstünlüğünü ve faziletini neden reddediyorlar? Müslümanların gecmişteki milletler gibi doğru yoldan uzaklaşmaları, onların diğer milletlerin peygamberleriyle dalga geçecekleri anlamına gelmez.
Avrupalilar kendi dinlerinin ilkelerinden cok uzaklaştılar, dinlerinin temel oğretilerini unuttular ve kitaplarını elleriyle değiştirdiler. Fakat Kur’an mucizevi bir şekilde korunmuştur ve hiç kimse orjinal ilahi metni değistiremeyecektir. Kur’an, asıl ve orjinal şekliyle günümüze kadar gelmiştir.
Avrupalılar, kendi dinlerine ilgisiz olmaları sebebiyle Müslümanların dini duygularını da umursamıyorlar. Buna rağmen diger dinlerin muntesiplerinin duyguları ile oynama hakkına sahip değiller. Bu tür eylemlere başvurmak, yine çerçevesi Avrupalılar tarafından çizilen BM kanunlarına göre çok çirkin bir suçtur.
Avrupalılar için fikir özgürlüğünden daha kutsal bir şey yok. Islam dünyasında ise insanların duygularının incitilmemesine çok önem veriliyor. Baskalarinin kutsal mekanlarını, kutsal kitaplarını ve kutsal şahıslarını aşağılamak fikir özgürlüğü değildir.
İçinde yaşadığımız sözde uygar çağda bizler en medeni insanlar olduğumuzu iddia etmiyoruz. Fakat gerçek şu ki bizler Müslümanlar olarak diğer insanların duygularina her zaman saygı gostermişizdir ve başka milletlerin duyguları ile hiç bir zaman oynamamışızdır. Suçların en büyüğü, başkalarının temiz ve masum duygularını öldürmektir.
Barışçıl oldukları söylenen medeni devletler, barış adına insanların duygularını ilgilendiren hassas konulara değinmeye hiçbir zaman gayret göstermediler.
Afganistan İslam Emirliği
Peygambere yapılan hakaretin, Batılıların dinlerine ve değerlerine dahi aykırı olduğu, "ifade özgürlüğü"ne çok önem verdiği söylenen Batılıların kendi dinlerine karşı alaycı tutumlarının, onlara Müslümanların değerlerine de hakaret etme cesaretini verdiği ama hiçbir şekilde bu hakaretlerin kabul edilip, karşısında sessiz kalınamayacağı, bu tür saldırıların da "ifade özgürlüğü" kapsamına giremeyeceği bildiride belirtildi. İşte o açıklama:
"Medeni devletler, gayri medeni hareketler"
Allah’ın göndermiş olduğu son peygamber olan sevgili peygamberimiz (sav), yaratılmışların en hayırlısı olan ve insanlığa hem dünya hem de ahiret için bir lütuf olarak gönderilen peygamberdir. Kuran-ı Kerim bütünüylr onun davranışı, karakteri ve ahlakıdır.
Tarihin sayfalarını çevirdiğiniz zaman onun gibisini bulamazsınız. O ilmin ve hikmetin kandilidir. Onun bütün mesajları barış mesajlarıdır. Onun her sözü ve her emri bir hayat felsefesidir. Kısacası onun her mesajında hem bu dünya, hem de ahiret hayatı için mutlak bir fayda vardır.
Ümmetin ahiretini kendisine dert edinen bu büyük şahıs, kendisini takip edenleri bağışlaması için Rabbine sürekli yalvaran bir insandı.
Aynı ümmetin onun mesajını unutmasi kaygı verici bir durum değil mi? Onun emirleri ve sözleri karanlık bir yolda kandil gibidir. Bugün Müslümanlar malesef onun emirlerini takip etmenin önemi üzerinde yeterince düsünmüyorlar.
Halbuki onun emirleri ve sözleri bu dunyada ve ahirette mutlu bir hayatı sağlayacak olan altın kurallardır. Bu kurallar, uygulandığı takdirde insanlari mutlu eden kurallardır. Ama biz müslümanlar olarak Rabbimizden, dinimizden ve Peygamberimizden uzaklaştık ve bu bizim çöküşümüze sebep oldu.
Körü körüne materyalist dünyanın peşinden koşar olduk, gunahlara daldık ve bu yüzden diger dinlerden olan insanlar Müslümanlarla dalga gecmeye basladı. Dünya üzerindeki en kötü toplum olarak görülür olduk, barış ve huzur dini olan İslam, teror dini olarak adlandırılmaya başlandı.
Hatta bunda o kadar ileriye gidildi ki, Avrupalılar Peygamberimizi alaya almaya ve onu kötü bir insan olarak gostermeye başladılar. Bu İslam Ümmetinin uzerinde utanç verici bir lekedir. Eğer kendimizi yeniden hesaba çekmezsek, hiç bir Müslümanın kalmayacağı günlerden uzak değiliz.
Dünyalık kazançlar gözlerimizi bağladı. Kendi nefsimiz ve bu olumlu dünya hayatı dışına hiç bir şeyi önemsemez olduk.
Kendilerinin en medeni ve en eğitimli milletler olduğunu iddia ederek bununla gurur duyan milletler, İslama olan nefretlerini acığa vurarak en medeni olmayan eylemlere başvurmaktalar. Bir peygamberi, erdem sahibi bir şahsı alaya almak, dünyadaki bütün dinler indinde en iğrenç harekettir. Bütün bunlar Muslumanlara olan düşmanlığın bir göstergesidir.
Buna ilave olarak, bu sözde medeni devletler, sevgili peygamberimizi cahil ve eğitimsiz bir insan olarak göstermeye çalışıyorlar. Allah’a inanan bütün insanlar, ilmin kaynağının Allah katında olduğunu bilir. Allah bu ilmi, farklı kaynaklar yoluyla dünya uzerine yaymıştır.
Farklı kaynaklar yoluyla sana ulasan bir ilim saf ve katıksız değildir. Fakat Allah’tan doğrudan alınan bir ilim saf ve katıksızdır. Allah Azze ve Celle, ilmi ve hikmeti peygamberimize doğrudan vermiştir. Bu bizim peygamberimize verilmiş olan bir lütuftur.
Allah tarafindan doğrudan verilen bu ilmin ne kadar eksiksiz ve geniş kapsamli oldugunu bir düşünün. Nebi aleyhisselam soyle buyuruyor: “Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır”.
Peygamberimizin hayatini dikkatlice arastirdiginiz zaman, onun butun insanlık için bir rol modeli olduğunu göreceksiniz.
Bir kişinin dünyalık bir ilmi öğrenmesi icin 15 yıl okuması gerekirken, Nebi aleyhisselamın ilahi emirleri ve hikmet ilmini 23 senede alması, üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Peygamberimiz, Allah’ın kendisine indirdiği geniş kapsamlı ilimden en üst duzeyde yararlanmistır.
Peygamberimizin sayıca diğer peygamberlerin mucizeleri kadar mucizesi olmamasına rağmen ona verilen ilim ve hikmet hususunda diğer peygamberlerden daha üstün konumdadır. Allah, onun hakkında: “Sen yüce bir ahlak üzeresin” demistir. Peygamberimizin hayatı bu üstünlüğün bir kanıtıdır.
Bütün kutsal kitaplarda onun ismi övülmüş, peygamberliği müjdelenmiştir. Bu kitap ehli için yeterli değil mi? Onun üstünlüğünü ve faziletini neden reddediyorlar? Müslümanların gecmişteki milletler gibi doğru yoldan uzaklaşmaları, onların diğer milletlerin peygamberleriyle dalga geçecekleri anlamına gelmez.
Avrupalilar kendi dinlerinin ilkelerinden cok uzaklaştılar, dinlerinin temel oğretilerini unuttular ve kitaplarını elleriyle değiştirdiler. Fakat Kur’an mucizevi bir şekilde korunmuştur ve hiç kimse orjinal ilahi metni değistiremeyecektir. Kur’an, asıl ve orjinal şekliyle günümüze kadar gelmiştir.
Avrupalılar, kendi dinlerine ilgisiz olmaları sebebiyle Müslümanların dini duygularını da umursamıyorlar. Buna rağmen diger dinlerin muntesiplerinin duyguları ile oynama hakkına sahip değiller. Bu tür eylemlere başvurmak, yine çerçevesi Avrupalılar tarafından çizilen BM kanunlarına göre çok çirkin bir suçtur.
Avrupalılar için fikir özgürlüğünden daha kutsal bir şey yok. Islam dünyasında ise insanların duygularının incitilmemesine çok önem veriliyor. Baskalarinin kutsal mekanlarını, kutsal kitaplarını ve kutsal şahıslarını aşağılamak fikir özgürlüğü değildir.
İçinde yaşadığımız sözde uygar çağda bizler en medeni insanlar olduğumuzu iddia etmiyoruz. Fakat gerçek şu ki bizler Müslümanlar olarak diğer insanların duygularina her zaman saygı gostermişizdir ve başka milletlerin duyguları ile hiç bir zaman oynamamışızdır. Suçların en büyüğü, başkalarının temiz ve masum duygularını öldürmektir.
Barışçıl oldukları söylenen medeni devletler, barış adına insanların duygularını ilgilendiren hassas konulara değinmeye hiçbir zaman gayret göstermediler.
Afganistan İslam Emirliği