Hanefilerde Haberi vahid
Özellikle Ebu Hanife ve talebelerinin haber-i vâhidden anladıkları, terimin sözlük an*lamına uygun olarak, tek kişinin rivayet ettiği haberdir. Nitekim Ebu Hanife ve Ebu Yusuf, tek kişinin haberi olarak tarif ettikleri haber-i vahidi, kabul edilemez şaz haberler olarak değerlendirmişlerdir. Mesela istiskâ (yağmur duası)da namazın olup olmadığını soran İmam Muhammed'e Ebu Hanife şöyle cevap vermiştir: "İstiskâda namaz yoktur. O sadece duadır". İmam Muhammed'in, "insanların orada namaz için toplanmasını ve imamın açık*tan kıraatini uygun bulmuyor musun?" sorusu üzerine Ebu Hanife "hayır, bunu kabul etmiyorum. Bize sadece Resulullah (s.a.v.)'ın dua ettiği, Ömer b. el-Hattab'ın da minbere çıkıp dua ettiği ve yağmur istediği haberi ulaşmış*tır. İstiskâda namazın olduğuna dair tek bir (vâhid) şaz haberden başka bize bir şey ulaşmamıştır. Bu da kabul olunmaz" demiştir.[730] İmam Muhammed, hocasının bu görüşüne katılmamaktadır.[731]
Diğer bir meselede Ebu Hanife, yanında iki atıyla savaşa katılan kim*senin sadece bir atına hisse verilebileceğini belirtirken, Evzâî:
İki atına da hisse verilmesi gerektiğini, bundan fazlasına hisse gerekmiyeceğini söyle*mekte, Ebu Yusuf ise Ebu Hanife'nin görüşünü şöyle müdafaa etmektedir:
"Ne Hz. Peygamber'den, ne de herhangi bir ashabından, Resulullah'ın iki ata da hisse verdiğine dair, bir hadisin dışında bize bir şey ulaşmamıştır. Tek haber (haber-i vâhid) bize göre şazdır, onu kabul etmeyiz".[732]
[730] Şeybânî, el-Asl, I, 448-449.
[731] Age., I, 449.
[732] Ebu Yusuf, er-Redd, 40-41.
Daha sonra haber-i vahid konusunu incelerken de göreceğimiz gibi, hanefiler, Kur'an'a muhalif olan haber-i vahidleri manevi inkıta gerekçesiyle reddetmişlerdir Serahsî, Usul, 1,364.
İkinci kısım sünnet ise. Peygamber (s.a.v.)'in oturuşu, kalkışı, giyini*şi, hayvana binişi gibi hususlarda benimsediği tarzı nakleden rivayetlerdir.
Hz. Peygamber'in ibadetlerdeki sünneti de tabi olunacak sünnetlerden*dir. Bunlardan bir kısmının terki mekruhtur. Bir kısmını terkeden ise günah*kâr olur. Diğer bir kısmı daha vardır ki, uyan, güzel bir iş yapmış olur, an*cak terkeden de günahkâr olmaz. Sahabenin "şöyle şöyle emrolunduk", "şu şekilde nehyolunduk" şeklindeki mutlak ifadeleri bize göre bunların, Resulullah (s.a.v.)'ın emri olmasını gerektirmez. Şafiî'ye göre bu şekildeki mut*lak ifadeler, bunların Peygamber (s.a.v.)'in emri olduğunu ifade eder.
Serahsî, Usul, I, 115.
İmam Ebu Hanife'nin Hadis anlayışı ve Hadis metodu, İsmail Hakkı Ünal
===============================================================
Yukarıda da görüldüğü gibi her yönden sahih dahi olsa tek kişiden gelen bir hadisin bu konuda desteklediği başka hadisler olmadığı yerde İmam_ı Azam'a göre şaz olarak değerlendirilip hüküm verilirken dikkate alınmıyor.