2. Hicret Sona Ermiş Midir?
2479. ...Muaviye (b. Ebi Sufyan)dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.)'ı; 'tevbe (vakti) sona ermedikçe hicret (vakti) de sona ermez. Güneş battığı yerden doğmadıkça da tevbe sona ermez" buyururken işittim. (Ebû Dâvud, K. el-Cihâd (15), Bâb 2 H.2479 C.9 S.440 Şamil 1989)
Açıklama
Küfür ülkesinden İslam ülkesine göç etmek, müslümanlar için kıyamete kadar devam edecek olan dinî bir görevdir. Hadis-i şerifte hicretin, Allah'a dönmek ve O'na iman etmek manalarına gelen tevbenin sona erdiği vakte kadar; tevbenin de; güneşin, batıdan doğuncaya kadar devam edeceğinden bahsedilmesi bunu ifade eder. Metinde geçen "tevbe (vakti) sona ermez" anlamına gelen cümlede "...Ama Rabbinin bazı (kıyamet) alametleri geldiği gün daha Önce inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz." (En am 158) âyet-i kerimesine bir işaret vardır.
Nitekim bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor: "...Güneş battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğup da insanlar onu görünce hepsi iman ederler. Fakat daha önce iman etmemiş olanlara o günkü imanları asla fayda vermez." (Buhari, Rikak 39, İstiska 27, Zekat 9; Muslim, İman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312)
Hadis ulemasından Hattâbî'nin beyânına göre, İslam'ın ilk yıllarında Allah yolunda hicret mendub idi. Allah Teâiâ ve tekaddes hazretleri; "Allah yolunda hicret eden kimse, yeryüzünde gidecek çok yer bulur, bolluk bulur,'' (Nisa 100) buyurarak müslümanları Allah yolunda hicrete teşvik etti. Mekke muşriklerinin müslümanlara yaptıkları zulüm son haddine erişince, cenab-ı Hak bu ayet-i kerimeyi indirerek onları hicrete teşvik etti ve hicret eden kimselere genişlik ve bol rızık va'detti.
Nihayet Hz. Peygamber Medine'ye hicret edince müslümanların bulundukları yerlerden Hz. Peygamberin bulunduğu Medine'ye göç etmeleri, dinlerini peygamberlerinden öğrenip gerektiğinde müslümanların safına katılarak onlara yardımcı olmaları farz kılındı. Daha sonra Mekke fethedilip de, Allah'ın emirlerini yerine getirmeye musait bir ülke haline gelince artık hicretin farziyyeti sona erip mendubluğa dönüştü. Yani Mekke'nin fethinden sonra müslümanlar için hicret farz olmaktan çıkıp mendup ve mustehab oldu. Bu hadis-i şerifte kıyamete kadar devam edeceğinden bahsedilen hicretten maksat, mendub olan hicrettir. Meseleyi bu şekilde ele alınca bu hadis-i şerifle bir numara/sonra gelecek olan "Fetihden sonra hicret yoktur" anlamındaki hadisin arasını uzlaştırmak mümkün olur. Bir başka ifadeyle, fetihten sonra yürürlükten kalkan, hicretin farziyyetidir. Kıyamete kadar devam edecek olan ise, mendubiyyetidir.
Esasen bu iki hadisten, mevzumuzu teşkil eden Muaviye hadisinin senedi tenkid edilmiştir. Bir numara sonra gelecek olan hadis ise, sahih ve muttasıl bir senetle rivayet olunmuştur.
İbn Hacer el-Askalâni'ye göre ise, hicret iki türlüdür:
Biri korku diyarından güven diyarına hicret; diğeri küfür diyarından İslam diyarına hicrettir. Mekke'den Habeşistan'a hicret ve Allah'ın Rasûlünün hicretin*den önce Medine'ye göç, birinci tür hicret idi. Hz. Peygamber'in Medine'*ye yerleşmesinden sonra Medine'ye hicret ise, ikinci tür hicrettendir. Ama Mekke fethedildikten sonra Mekke'den hicret kalkmıştır. Küfür diyarın*dan hicret ise, devam etmektedir.
Abdullah b. Ömer'in de belirttiği üzere dünyada küfür diyarı var olup kâfirlerle savaş sürdükçe küfür diyarından hicret de devam edecektir. Nitekim Allah'ın elçisi (s.a.v.); "Düşmanla çarpışıldığı sürece hicret devam eder." (Ahmed bin Hanbel, Musned, V / 270) buyurmuştur.
Bu hadise göre hicretin farz olduğu küfür diyarı, savaşın sürdüğü, müslümamn baskı ve zulüm altında tutulup dinini açığa vuramadığı ülkedir. Fakat müslümanların dînî vecibelerini yapabildikleri İslam ülkeleriyle barış veya ittifak andlaşması yapmış memleketlerden hicret etmek farz değildir. Çünkü oralarda insan, dinini izhardan ve dininin gereklerim yerine getirmekten korkmaz. Bugün en geniş anlamıyla özgürlüğün bulunduğu, herkesin inancında tamamen serbest olduğu Avrupa ve Amerika'dan hicret etmek farz değildir. Ama durum değişir, bu ülkeler müslümanlarla savaşa girer ve buralarda yaşa*yan müslümanlar da onların ordularıyla beraber müslümanlara karşı savaşa zorlanırlarsa o zaman oralardan İslâm diyarına hicret etmek farz olur. (Ebu Davud, Cihad, 2)
Bazı Hükümler
1. Hicret kıyamete kadar devam edecektir.
2. Kıyamete kadar tevbe kapısı açıktır.
3. Güneşin batıdan doğması kıyamet alâmetlerindendir. (Muslim, Fiten, 39 , 118; Tecrid-i Sarih Tercumesi, XII 307)
2480. ...îbn Abbas (r.anh)'dan; demiştir ki: Rasululllah (s.a.v.) Fetih (yani) Mekke'nin fethi günü (şöyle) buyurdu;
"(Artık) hicret yoktur. Fakat cihad ve niyet vardır. (Devlet idarecileri tarafından) toptan cihada çağırıldığınızda cihada çıkınız." (Muttefakun aleyh)
Açıklama
Bir numara önceki hadis-i şerifin şerhinde de ifâde ettiğimiz gibi, Mekke fethedildikten sonra, orası İslârn ülkesi haline geldiğinden ve insanlar kitleler halinde Allah'ın dinine girmeye başladığından dolayı Mekke'den Medine'ye hicret etmenin farziyyeti kalkmış ve hicretin yerini cihad ile cihad için niyyet almıştır. Binaenaleyh Allah yolunda cihad maksadıyla bulunduğu yeri terketmek, kıyamete kadar meşru kalacaktır.
Hafız îbn Hacer'in beyânına göre, İslâm'ın ilk yıllarında hicretin farz kılınışının hikmeti Mekke'de bulunan müslumanların oradaki kâfirlerin akıl almaz zulümlerine maruz kalmalarıdır. Mekke kafirleri oradaki müslümanları dinlerinden döndürmek için akla hayale gelmedik işkenceler uygulamaya başlayınca Allah Teâlâ zulme uğrayan bu müslümanlar hakkında şu ayet-i kerimeyi indirmiştir:
"Kendilerine yazık eden kimselere, canlarını alırken melekler: Ne işte îdiniz? dediler. (Bunlar): Biz yeryüzünde aciz düşürülmüştük, diye cevap verdiler. Melekler dediler ki: Peki Allah'ın yeri geniş değil miydi, ki onda göç edip gönlünüzce yaşayabileceğiniz bir yere gideydiniz? İşte onların durağı cehennemdir. Ne kötü bir gidiş yeridir orası." (Nisa 97)
Bu hüküm, küfür diyarında kalıp da orada dinini korumaktan ümidini kesen fakat hicret etmeye gücü yeten kimseler için kıyamete kadar geçerlidir. Bu duruma düştüğü ve hicrete de gücü yettiği halde hicret etmeyen kimseler hakkında Allah'ın Rasûlu şöyle buyurmuştur;
"-Müslüman olduktan sonra (Allaha) ortak koşan bir muşrik kafirlerden ayrılıp müslumanlara katılmadıkça Allah onun hiçbir amelini kabul etmez." (İbn Mâce, Hudûd 2, Hadis no: 2536; Nesâî, Zekât 73, Hadis 2558)
"Ben muşrikler arasında yerleşip kalan kimselerden beriyim, Müslümanlarla muşriklerin ateşleri birbirini görmesin." (Nesâî, Kasâme 25, hadis no: 4753;Tirmizî, Siyer 41, 42, hds. 1654; Ebû Dâvud, Cihad 105, hds. 2645)
Bu mevzuda İbnu'l-A'râbî şunları söylüyor: "Hicret, küfür diyarından İslam memleketine göç etmektir. Rasûlullah (s.a.v.) zamanında hicret farz idi. Hicretin farziyyeti, hayatı tehlikede olanlar için ondan sonra da devam etmiştir. Esasen durdurulan hicret, Peygamber (s.a.v.) nerede olursa olsun, onun yanma gitmek için yapılan hicrettir."
Metinde geçen "fakat cihad ve niyet vardır" manasına gelen cümle hakkında et-Tıybî (-743) ile diğer bazı ulema şunları söylemiştir:
"Bu istidrak, kendinden sonraki hükmün kendinden evvelki hükme muhalif olmasını iktiza eder. Mana şudur: Vatanından ayrılıp Medine'ye gitmekten ibaret olan hicret bitmiş, yerini cihad sebebi ile memleketinden ayrılmaya bırakmıştır. Binaenaleyh cihad sebebi ile hicret bakidir. Küfür diyarından kurtulmak, okumak için gurbete çıkmak, fitneden kaçmak gibi halisane bir niyyetle yapılan hicret de öyledir. Bunların hepsinde niyyet mu'teberdir."
İmam Nevevî diyor ki: "Mânâ; hicretin sona ermesi ile inkıta'a uğrayan hayrı, cihad ve iyi niyetle elde etmek mümkündür; demektir."
İslam devletlerinin zayıflaması veya müslümanların gayr-i müslim devletlerin idaresine geçmeleri neticesinde hicret olayı hicretten sonra da günümüze kadar devam edegelmiştir. Gayr-i muslim idaresinde kalan müslüman halk çeşitli zuîüm ve işkencelerle zorla hristiyanlaştırılmaya veya dinsizleştirilmeye maruz kaldıkça, bunlar zaman zaman İslâmî ülkelere hicret etmek için çare aramışlardır. Nitekim Endülüs ve Sicilya ile Dobruca, Macaristan, Kuzey Sırbistan ve Kuzey Bosna (Miladi 9-12. asırlarda) bunun en bariz misalleri olmuşlardır.
Bazı Hükümler
1. Mekke'nin fethinden sonra müslümanlardan (Medine ye) hicret etme mukellefiyeti kaldırılmıştır.
2. Cihad kıyamete kadar devam edecektir.
3. Cihad etmek, ilim tahsil etmek, fitneden kurtulmak gibi iyi niyetlerle memleketini terkeden bir kimse de hicret sevabına nail olur.
4. Mekke kıyamete kadar İslam ülkesi olarak kalacaktır.
5. Allah yolunda yürüyerek, manevi âlemlerde terakki etmek isteyen bir kimseden, önce nefsinin bütün alışkanlıklarım terketmesi, manevi futuhat gerçekleşinceye kadar buna devam etmesi istenir. Eğer fetih muyesser olmazsa o zaman Allah rızasını kazanmak niyetiyle nefsine ve şeytana karşı cihad etmesi emredilir. (Ebu Davud, Cihad, 2)
bölüm: 33
Hicret nereden nereye yapılmalıdır?
1590- İbn Abbâs (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), Mekke fethedildiği gün şöyle buyurmuştur:
“Mekke’nin fethedilmesinden sonra Mekke’de İslam ülkesi haline geldiğinden oradan başka yerlere hicret etmek yoktur. Fakat yeryüzünün her tarafını İslamlaştırmak için cihâd ve bu niyet üzere bulunmak vardır. Cihâd için sefere çağrıldığınızda hemen seferber olun.”(Nesâî, Biat: 11; Ebû Dâvud, Cihâd: 2)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd, Abdullah b. Amr ve Abdullah b. Hubşî’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Sufyân es Sevrî, Mansur b. Mu’temir’den benzeri şekilde bu hadisi rivâyet etmiştir.
15- HİCRET BİTMİŞ MİDİR?
4098- Ya’la (r.anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekke fethi günü babamı Rasûlullah (s.a.v)’e getirerek, “Ey Allah'ın Rasûlu, babamın hicreti hususunda biatını kabul et” dedim.
Rasûlullah (s.a.v)’de: “Hicret bitmiştir fakat cihad etmesi hususunda biatını kabul ediyorum” buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4099- Safvan b. Umeyye (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah'ın Rasûlu! Cennet’e hicret edenlerden başkası giremeyecek diyorlar ne dersin?” dedim.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Mekke’nin fethedilmesinden sonra Medine’ye hicret yoktur. Fakat cihad ve iyi niyet vardır, savaşa çağırıldığınızda hemen koşun.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4100- İbn Abbas (r.anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Mekke fethi günü şöyle buyurdu:
“Mekke’den Medine’ye hicret yoktur bitmiştir. Fakat cihad ve iyi niyet vardır, savaşa çağırıldığınızda hemen koşun.”(Ebû Davud, Cihad: 2;Tirmizî, Siyer: 33)
4101- Nuaym b. Decace (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattab’tan işittim şöyle diyordu:
"Rasûlullah (s.a.v)’in vefatından sonra hicret yoktur.”(Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4102- Abdullah b. Vakdan es Saidî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir heyetle Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna gelmiştik. Her birimiz ihtiyaçlarını söylüyordu. Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna en son ben çıktım ve dedim ki:
“Ey Allah'ın Rasûlu! Geride bıraktığım kimseler hicret kesildi bitti diyorlar ne dersin?”
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kafirlerle savaş devam ettikçe hicret kesilmez” (Yani küfür diyarındakiler daima İslâm memleketine hicret edeceklerdir). (Musned: 21292)
4103- Abdullah b. Sa’dî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir heyetle Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gelmiştik. Arkadaşlarım Rasûlullah (s.a.v)’in yanına giriyor ve ihtiyaçlarını söylüyorlardı, son giren ben olmuştum.
Rasûlullah (s.a.v) bana: “Senin ihtiyacın nedir?” buyurdu.
Ben de: “Ey Allah'ın Rasûlu hicret ne zaman sona erecektir?” dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kafirlerle savaş devam ettiği sürece hicret bitmez.” (Musned: 21292)