Hanefi'lere (Ebu Hanife ve Ebu Yusuf) göre;
İmama uyan kimsenin, Fatiha - Kur'an Okumamasına dayandıkları delilleri :
(el-Bedâyi, 1,110 vd.; Mukarane tul-Mezahib fıl-Fıkhi'l-îslâmî, 25)
Kitabtan delil :
"Kur'ân-ı Kerîm okunduğu zaman onu dinleyiniz ve susunuz ki merhamet olunasınız." (A'râf, 204).
Sunnetten delil :
Ebu Hanife (rahimehullah), Cabir (r.anh)'dan rivayet etmiştir:
"Kim imanın arkasında namaz kılarsa, imamın kıraati onun da kıraatidir."
(İbn Mâce, İkâme, 13).
Ebu Hurayra (r.anh)'dan rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle demiştir;
"İmam, kendisine uyulmak için öne geçirilmiştir. Bu yüzden, o tekbir alınca siz de alınız. Okuduğu zaman ise susunuz."
(Buharî, Salât, 18, Ezân, 51, 74, 82, 128, Taksîru's-Salât, 17; Muslim, Salât, 77 , 82)
Hanefi'ler Dışındaki Cumhur'a (Şafii, Maliki, Hanbeli, Selefi) Göre,
İmama uyan kimsenin, Fatiha - Kur'an Okuması Farzdır! Delilleri:
(eş-Şerhu's-Sağîr, 1,309; Bidâyetu'l-Muctehid, 1,119 vd.; eş-Şerhu'l Kebîr, 1,236; Muğni'l-Muhtâc. 1,156-162; el-Muğnî, I, 376 - 491, 562-568; Keşşafu'l-Kınâ', I, 451; el-Muhezzeb: I, 72, el Mecmu', III, 285 vd; Haşiyetu'l Bâcûrî, 1,153-156)
Namazda vacib olan kıraat'in ruknu Fatiha'dır. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
لاَ صَلاَةَ لِمَنْ لَمْ يَقْرَأْ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ
"Fâtiha okumayanın namazı yoktur."
Yine başka bir hadiste şöyle buyurmuştur:
كُلُّ صَلاَةٍ لاَ يُقْرَأُ فِيهَا بِأُمِّ الْكِتَابِ فَهِيَ خِدَاجٌ
“İçerisinde Fatiha'tu'l Kitabın okumadığı her namaz, eksiktir”
(Muslim, Salat 41; İbn Mâce, İkame 11; Musned, 2/478)
لاَ تُجْزِئُ صَلاَةٌ لاَ يُقْرَأُ فِيهَا بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ
"Kendisinde Fâtiha okunmayan namaz yeterli olmaz.",
(Tirmizi, Salati 116; Ibni Huzeyme, Sahih ; İbni Hibban, Sahih)
"Namazı ben nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılınız."
hadisleri bunun delilleridir. (İbn Ruşd, Bidâyetu'l-Muctehid, Mısır, ty., I/119 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3. baskı, Kahire, ty., I/376-491, 562-568; eş-Şîrâzî, el-Muhezzeb, Matbaatu'l-Bâbî el-Halebî, I/72)
Malikî'ler ile Hanbeli'lere göre açıktan okunan namazlarda hiç bir şey okumaz.
Şafıî'lere göre, açıktan okunan namazlarda sadece Fatiha okunur' (el-Mecmu', III, 344 - 350)
İmam Ahmed'in kelâmının zahiri manasına göre, İmamın birinci susması esnasında (Fatiha'dan sonraki duraklama), Fatiha'nın bir kısmını okumayı güzel görmüştür. Sonra ikinci bekleyişi esnasında geri kalan kısmını okur, ikisi arasında ise imamın okuyuşunu bekler.
Şafiî'ler şöyle demişlerdir:
Her rekâtta imam yahud yalnız başına namaz kılan kimselerin Fatiha'yı ezbere yahud Mushafa bakarak yahud telkin ile veya benzer yollar ile okuması belirlenir. İster namaz açıktan okunan namaz olsun, ister gizli okunan namaz olsun hüküm değişmez. İster farz ister nafile olsun yine hüküm aynıdır. Bunun dayanağı burada zikredilen delillerdir.
Ubade b. Sâmit (r.anh)'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte de şöyle geçmektedir:
"Peygamber (aleyhisselam) sabah namazını kıldırırken okumakta zorluk çekmiştir. Namazdan ayrılınca şöyle buyurmuştur: İmamınızın arkasında Kur'an okuduğunuzu görüyorum."
Ubade demiştir ki; biz ona: Evet, vallahi, dedik.
Bunun üzerine Peygamber (aleyhisselam) şöyle buyurdu: Fatiha dışında bunu yapmayın. Çünkü Fatiha'yı okumayanın namazı yoktur."
(Ebu Dâvud; Tirmizi; Ahmed ve İbni Hibban rivayet etmişlerdir. Subulu's-Selâm, 1,170)
Bu hadis imama uyan kimsenin okumasına mahsus bir nas olub, kıraatin farz olduğuna delâlet etmektedir. Bu ibaredeki nefyin zahirî manası yeterli olmayıb nefye delâlet etmektedir. Yani yeterli değildir. Bu netice bakımından zatın nefyi gibidir.
(Vehbe ez-Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C. I; sf: 509 - 514)
Fatiha'nın peşinden az bir bekleyişten sonra kişi ister namazda bulunsun ister bulunmasın "âmin" demek sünnettir. Fakat, namazda söylenmesi daha kuvvetli bir sünnettir. Çünkü Ebu Dâvud, Tirmizî, ve diğerlerinin Vail b. Hucr"dan rivayet ettiklerine göre şöyle anlatılmıştır:
"Peygamber (a.s.)'in arkasında namaz kıldım, "veleddâllîn" deyince "âmin" dedi. Bunu derken de sesini uzattı."
Yine Buhari'nin, Ebu Hurayra'dan rivayet ettiğine göre, Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"İmam "veleddâllîn" dediği zaman sizler "âmin" deyin. Çünkü her kimin "âmin" demesi meleklerin "âmin" demesine denk gelirse geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır."
Namaz kılan kişi imamının "âmin" demesi ile "âmin" der. En kuvvetli görüşe göre imama uyarak "âmin" sözünü açıktan söyler. Bu hadisi İbni Hibban ile diğerleri rivayet etmiş olub sahih demişlerdir. Bununla beraber Peygamber (a.s.)'in: "Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız siz de öyle namaz kılın." hadisi bunun delilidir.
İmam ve yalnız başına namaz kılanlar için Fatiha'dan sonra bir sure okumak sünnettir. Ancak en kuvvetli görüşe göre, üçüncü ve dördüncü rekâtlarda (zamm-ı sure) okumaz. Bunun sebebi sünnete uymaktır. Bu uygulamayı Buharî ile Muslim rivayet etmişlerdir. Eğer cemaat mesbuk olursa, telâfi ederken hem Fatiha'yı hem de sureyi okurlar. Çünkü mesbuk kişinin yetiştiği kısım onun için namazın evvelidir. O hâlde bu kısmın sure okumadan kılınmaması gerekir.
Açıktan okunan namazlarda cemaat sure okumaz. Ancak, imamın sesini duyamayacak derecede uzakta olursa yahut sağır olursa yahut işittiği sesi anlamıyorsa o takdirde okur. En sahih görüşe göre, cemaat gizli okunan namazlarda sure okur. Çünkü cemaatin sukut etmesinin bir manası yoktur.
Malikî'lerde meşhur olan görüş ile Hanbelî'lere göre her rekâtta imam yahut yalnız başına namaz kılan kimselerin Fatiha'yı okuması vacibdir. Açıktan okunan namazlarda ise cemaat Fatiha'yı okumaz. Cemaatin Fatiha'yı sadece gizli okunan namazlarda okuması mustehabdır. Çünkü Kur'an'daki "Kur'an'ı dinleme ve sukût etme" emri açıktan okunma durumuna mahsustur. Bunun dayandığı delil şu hadistir:
"Peygamber (a.s.) açıktan kıraatte bulunduğu bir namazdan ayrıldı ve şöyle dedi: Az önce sizden biri namazda kıraatte bulundu mu?
Bir kimse: "Evet yâ Rasulallah" cevabını verince,
Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Ben de diyorum ki, bana ne oluyor da, Kur'an okurken şaşırıyorum."
Bundan sonra cemaat açıktan okunan namazlarda Peygamber (a.s.) ile beraber kıraatte bulunmaya son vermiştir."
(Ebu Dâvud, Neseî ve Tirmizî Ebu Hureyre'den rivayet etmiş ve Tirmizî "Hadis hasendir.' demişlerdir.)
Bu hadis açıktan okunan namazlarda cemaatin Kur'an okumasının mekruh olduğu hususunda açıktır.
Gizli okunan namazlarda kıraatin mustehab olduğunun dayandığı delil de şu hadis-i şeriftir:
"Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Ben gizli kıraatte bulunduğum zaman sizler okuyun."
(Hadisi Dârakutnî ve Tirmizî rivayet etmişlerdir)
Hanbelî'ler gizli kıraatte bulunulan namazlara, uzaklık yahud bir afet, yahut imamın sukût etmesi sebebiyle kıraati işitememe gibi durumları da ilâve etmişlerdir. Nitekim Şafîî'ler de böyle düşünmüşlerdir. Çünkü bu gibi durumlarda cemaat kıraati duymamaktadır. Dolayısıyla, kişi için işitme maksadı hasıl olmaz.
Bu görüşün en kuvvetli görüşlerden olduğu açıktır. Çünkü böyle olunca Kur'an'ı dinlemenin vacib oluşu ile hadisin gizli namazlarda okunacağına delâleti arasını birleştirme söz konusu olmaktadır. Fakat, mutlak olarak Fatiha'nın terkedilmesi konusunda tatmin olmamaktayım. Çünkü üzerinde ittifak edilen şu hadis vardır:
"Kur'an'ın anasını okumayan kimsenin kıldığı namaz yeterli değildir."
Bu hadis, namazda Fatiha'yı okumanın vacib olduğuna apaçık bir delildir. Bu hadisten görünüşü itibarıyla anlaşıldığına göre, aslında Fatiha'sız namaz kılmanın sahih olmayacağıdır, kemâl ve faziletinin yok edilmesi değildir.
(Vehbe ez-Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C. I; sf: 515 - 516)
İbn Hacer (v. 852 / 1448), konuyla ilgili Hanefî'ler’in görüşlerini aktardıktan sonra, onların görüşlerinin yanlışlığı ile ilgili şu bilgileri vermektedir:
‘‘Hanefî'ler Fâtiha Suresi’nin kıraatini vacib kabul ederler. Fakat onların kâidelerine göre, onu okumak vacib olmakla birlikte namazın sıhhatinin şartı değildir. Çünkü onun vûcubiyeti sünnetle sabit olmuştur. Namazın sıhhati ancak farz olana bağlıdır. Onlara göre farz, Kur’an’ın dışındaki bir şeyle sabit olmaz. Farz olan ayetle belirtildiği üzere kolay olanın okunmasıdır. Fatiha’nın kıraatinin tayini hadisle sabit olmuştur. Bunun için onun kıraati vacib olur, onun terk edilmesi günahtır. O okunmadan kılınan namaz caiz olur. Böyle bir karar, namazda Fatiha okumayı terk etmeye yol açmaz mı? Kişi Allah’a yakınlaşmak için namaz kılacak, bunda günah irtikab ettirecek bir şey yapacak. Bu mezhebin muhalefette ne kadar aşırılığa gittiğinin göstergesidir.
Aynı zamanda İbn Hacer, ‘‘Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun" ayetindeki ve Hanefî'lerin delil olarak kullandıkları Ebû Hurayra (r.anh) rivayetinde yer alan ‘‘Ezberinden kolayına geleni oku’’ ifadesindeki ‘‘kolay olan’’ ifadesinin, Ubâde (r.anh) hadisindeki ‘‘Fatihasız namaz olmaz’’ kavliyle takyid edilmiş olduğunu ifade etmek suretiyle, Hanefî'lerin görüşünü tenkîd etmiştir.
(İbn Hacer, el-Askalânî,Fethu’l-Bârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, I-XXIII, Beyrût, 1379/1959, II, 242, 243)
Şevkânî (v.1250 / 1834) de, İbn Hacer’in yukarıda aktarılan görüşüne değindikten sonra, Hanefi'lerin Fatiha Suresi’nin kıraatini vacib kabul edib, namazın ruknu saymamalarını, sünnetin reddettiğini ifade ederek, bir çok alimin bu görüşü câiz ve sahih kabul etmediğini, sadece re’ye sarılanların câiz ve sahih olarak kabul ettiklerini ifade etmiş, bunu selefin re’y ehlinden sakındırmasının bir örneği olarak kabul etmiştir.
(Şevkânî, Neylu’l-Evtâr, I, 235)
****
Hanefi mezhebine göre; namazda Fâtiha okunması Vacib'dir:
Delil :
"Kur'an'dan kolayınıza gelen âyetleri okuyun." (Muzzemmil, 20)
Bu ayet namazda mutlak olarak Kur'an okumayı emretmektedir. Dolayısıyla Kur'an adını taşıyan en az bir okuyuşla gerçekleşir. Bunun yanında, namaz dışında Kur'an okumak ittifakla farz değildir. Çünkü ayetin siyakından bu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kıraatin namazda farz olması belirlenmiştir.
Kur'an'da farz olduğu kesin delil ile sabit olan bir hükmün zan ifade eden haber-i vahid ile tahsis edilmesi caiz değildir. Haber-i vahid bununla amel etmeyi gerektirir, vacib kılar, fakat farz olmasını gerektirmez. Dolayısıyla Hanefî'ler namazda sadece Fatiha'yi okumanın vacib olduğuna hükmetmişlerdir. Yani, Fatiha terkedilirse namaz tahrimen mekruh olarak sahih olur.
"Fatiha'yı okumayanın namazı kabul değildir." (Nasbu'r-Râye, 1,365) mealindeki hadisi altı Kitab sahibi, Ubade b. Sâmit'ten rivayet etmişlerdir. Bu hadis Fâtihasız namazın fazileti olmaz manasına hamledilmiştir, sıhhatinin bulunmadığı manasında değildir.
Bu hadis, "Mescidin civarında mescidden başka bir yerde namaz kılmak yoktur." (Bu hadis zayıf olup, Dârakutnî tarafından Cabir ile Ebu Hurayra'dan rivayet edilmiştir) hadisine benzemektedir.