Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Mısırda Mücahidlerin Onurlu Mücadelesi

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Mısırda firavun yönetiminin yaptığı katliamlara karşı,gösterilerle Sisi den merhamet ve lütuf bekleyen darbe karşıtlarına,onurlu mücadelenin nasıl olacağını kıtal hakkına sahip çıkan Mücahidler gösterdi.

Mısırda Bombalı Eylemler

Mısır çapında düzenlenen şehadet eylemlerinde gayri meşru askeri cuntadan birçok asker öldürüldü.

09 Ekim 2013 Çarşamba 03:37


Takva Haber / Haber Merkezi

Askeri haydutlara karşı düzenlenen gösteride 50'nin üzerinde barışsever Müslümanın vahşice katledilmesinden bir gün sonra Pazartesi günü Mücahidler ülke çapında Mısır askeri cuntası güvenlik kuvvetlerini hedef alan başarılı bir saldırı silsilesi başlattı.

Kızıl Deniz Şarm El Şeyh tatil kasabasına yakın Sina'nın Tur kasabasında düşman güvenlik anakarargahına bir şehadet bombacısı saldırı düzenledi en az 50 polis haydudu öldürüldü ve yaralandı.

Bu arada kuzey-doğudaki İsmailiye şehrinde Mücahidler bir kontrol noktasında duran araç içinde oturan düşman askerlerine ateş açarak 5 düşmanı öldürdü.

Kahire'de Mücahidler düşmana ait uydu haberleşme antenlerine roketlerle saldırdı. Roketlerden biri askeri cuntanın Batılı efendileri ile uluslararası telefon aramaları yapmak için kullandığı uydu antenlerinden birini yok etti.

Yine Mücahidler Pazartesi günü Süveyş Kanalı yakınlarında 6 düşman askerini öldürdü.

Pazar günü 50'nin üzerinde mazlum Müslüman zalim düşman güvenlik kuvvetleri tarafından katledilmişti. Pazar günü laik-seküler askeriyenin "İsrail" ve Washington'dan efendilerinin emirleri doğrultsunda Temmuz ayında meşru Mısır Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi'yi devirmelerinden beri yaşanan en kanlı günlerden biri oldu.

Kaynak: Ajanslar
 
Al-Alameyn Çevrimdışı

Al-Alameyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü,

Allah c.c. Yusuf suresinin 3. ayetinde şöyle buyuruyor: “Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.” Yusuf suresi, Mısır’da son aylarda süregelen olayların boyut ve derinliği düşünüldüğünde, tüm Mısırlı Müslümanlar ve ümmet için mükemmel dersler çıkarılması gereken bir suredir.. Peki, Kuran’ın deyimiyle en güzel kıssalardan biri olan ve Hz. Yusuf’un hayatından ve başına gelenlerden bahseden bu sureden, bugünlerde Mısır’da hepimizi derinden üzen karanlık olaylara bir ışık saçması vesilesiyle, ne tür dersler ve hisseler çıkarabiliriz?

Bu surenin tamamı okunduğunda en önemli dikkati çeken hususlardan biri şudur ki; Hz. Yusuf kendisine yapılan bütün zulüm ve haksızlıkların üstünden sabır ve duayla gelmiştir.. Kuyuya atılmasına, iftiraya uğramasına ve zindana düşmesine rağmen, en büyük silahı olan sabra sarılarak Allah c.c.’nin lütfu ve bereketiyle bunların üstünden gelmiş, ve Allah c.c. sonuçta O’nu en güzel biçimde ödüllendirmiştir.. Zindanda zavallı bir mahkumken, sabır ve duayla Mısır’ın en güçlü kişisi olmuştur..

Bizler, bugün Mısır’da olanlar babında,Hz. Yusuf’un kıssasından nasıl bir hisse almalıyız? Hz. Yusuf Mısır’ın en güçlü kişisi olduğunda kendisini kuyuya atan kardeşlerini ölüme mi mahkum etti? Kendisine iftira atan ve zindana düşmesine neden olan Zeliha’yı zindana mı attı? Ya da kuyuya atılması ve güçlü olması arasındaki devrede, kendine yapılan haksızlıklara karşı şiddet, baskı, silahla veya kendisine yapılan zülümlere bilhaddiyle mi karşılık verdı? Eğer bugün Mısır’daki sorunları Hz. Yusuf’un mücadelesinin tersi bir şekilde bir yönteme başvurarak çözümlemeye çalışırsak, o zaman sonuç Allah c.c.’nın Hz. Yusuf’u ödüllendirdiği şekilde mi olacaktır?

Ana babasını tahtın üzerine çıkardı.Hepsi ona (Yûsuf'a) saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki: "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." [Yusuf:100] “Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra” cümlesi, bugünün Mısır’ında olanlara ışık tutmaktadır.. Şeytan, müslümanların arasını bozarak kardeşi kardeşe kırdırtmakta, ve Paygamberler diyarı Mısır’ın da ümmetin damarlarından akan kanının yeni bir halkasını oluşturmuştur.. Müslüman olarak Şeytan’ın bu oyununa gelmemeliyiz.. Mısır’daki Yusuflar’ı tekrar zindandan çıkarmanın ve çöllerde su ve selamete muhtaç olan kardeşlerimize yardım etmenin yolu; silah,tüfek ve şiddetle değil, ancan ve ancak H. Yusuf’un yöntem ve metodu benimsenip uygulanılarak sağlanılabilir..

(Mısır'a gidip) Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı ve "Allah'ın iradesi ile güven içinde Mısır'a girin" dedi. [Yusuf:100] Dikkat edilirse, Mısır her zaman bir selamet ve güven beldesi olmuştur.. Dün bir selamet beldesi olan Mısır, bugün de yarın da bir rahmet, bereket, ve selamet beldesi olacaktır.. Fakat bunun için en önemli olan, Hz. Yusuf'un yolunu izleyerek Mısır’ın tekrar bir sulh beldesine dönmesi için azim göstermek ve çalışmak olmalıdır..

Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir. [Yusuf:111] Bizlere hidayet yolunu gösteren ve rahmet olan Kuran’dan Hz. Yusuf’un kıssası ve bugün Mısır’da olanlar düşünüldüğünde alınması gereken hisse, daha fazla Müslüman kanı akmasına neden olmak değil, bilakis akan Müslüman kanını durdurmak olmalıdır..
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü,

Allah c.c. Yusuf suresinin 3. ayetinde şöyle buyuruyor: “Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.” Yusuf suresi, Mısır’da son aylarda süregelen olayların boyut ve derinliği düşünüldüğünde, tüm Mısırlı Müslümanlar ve ümmet için mükemmel dersler çıkarılması gereken bir suredir.. Peki, Kuran’ın deyimiyle en güzel kıssalardan biri olan ve Hz. Yusuf’un hayatından ve başına gelenlerden bahseden bu sureden, bugünlerde Mısır’da hepimizi derinden üzen karanlık olaylara bir ışık saçması vesilesiyle, ne tür dersler ve hisseler çıkarabiliriz?

Bu surenin tamamı okunduğunda en önemli dikkati çeken hususlardan biri şudur ki; Hz. Yusuf kendisine yapılan bütün zulüm ve haksızlıkların üstünden sabır ve duayla gelmiştir.. Kuyuya atılmasına, iftiraya uğramasına ve zindana düşmesine rağmen, en büyük silahı olan sabra sarılarak Allah c.c.’nin lütfu ve bereketiyle bunların üstünden gelmiş, ve Allah c.c. sonuçta O’nu en güzel biçimde ödüllendirmiştir.. Zindanda zavallı bir mahkumken, sabır ve duayla Mısır’ın en güçlü kişisi olmuştur..

Bizler, bugün Mısır’da olanlar babında,Hz. Yusuf’un kıssasından nasıl bir hisse almalıyız? Hz. Yusuf Mısır’ın en güçlü kişisi olduğunda kendisini kuyuya atan kardeşlerini ölüme mi mahkum etti? Kendisine iftira atan ve zindana düşmesine neden olan Zeliha’yı zindana mı attı? Ya da kuyuya atılması ve güçlü olması arasındaki devrede, kendine yapılan haksızlıklara karşı şiddet, baskı, silahla veya kendisine yapılan zülümlere bilhaddiyle mi karşılık verdı? Eğer bugün Mısır’daki sorunları Hz. Yusuf’un mücadelesinin tersi bir şekilde bir yönteme başvurarak çözümlemeye çalışırsak, o zaman sonuç Allah c.c.’nın Hz. Yusuf’u ödüllendirdiği şekilde mi olacaktır?

Ana babasını tahtın üzerine çıkardı.Hepsi ona (Yûsuf'a) saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki: "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." [Yusuf:100] “Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra” cümlesi, bugünün Mısır’ında olanlara ışık tutmaktadır.. Şeytan, müslümanların arasını bozarak kardeşi kardeşe kırdırtmakta, ve Paygamberler diyarı Mısır’ın da ümmetin damarlarından akan kanının yeni bir halkasını oluşturmuştur.. Müslüman olarak Şeytan’ın bu oyununa gelmemeliyiz.. Mısır’daki Yusuflar’ı tekrar zindandan çıkarmanın ve çöllerde su ve selamete muhtaç olan kardeşlerimize yardım etmenin yolu; silah,tüfek ve şiddetle değil, ancan ve ancak H. Yusuf’un yöntem ve metodu benimsenip uygulanılarak sağlanılabilir..

(Mısır'a gidip) Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı ve "Allah'ın iradesi ile güven içinde Mısır'a girin" dedi. [Yusuf:100] Dikkat edilirse, Mısır her zaman bir selamet ve güven beldesi olmuştur.. Dün bir selamet beldesi olan Mısır, bugün de yarın da bir rahmet, bereket, ve selamet beldesi olacaktır.. Fakat bunun için en önemli olan, Hz. Yusuf'un yolunu izleyerek Mısır’ın tekrar bir sulh beldesine dönmesi için azim göstermek ve çalışmak olmalıdır..

Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir. [Yusuf:111] Bizlere hidayet yolunu gösteren ve rahmet olan Kuran’dan Hz. Yusuf’un kıssası ve bugün Mısır’da olanlar düşünüldüğünde alınması gereken hisse, daha fazla Müslüman kanı akmasına neden olmak değil, bilakis akan Müslüman kanını durdurmak olmalıdır..


ŞÜphesiz Hz Yusuf as. da peygamberimizdir. Lakin biz Hz Muhammed sav ümmetiyiz.
Onun metodunu hatırlatırım size!!!
Ve lakin yukarıda yazdığnız ayetleri bize ulaştıran da Hz Muhammed sav idi.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Olaya ne taraftan baktığınızı anlamak güç.
Mısırdan bahsederken birbirini vuran derken sizin kastettiğiniz müslümanlar kimler siz önce bi onu açıverin .
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Bu surenin tamamı okunduğunda en önemli dikkati çeken hususlardan biri şudur ki; Hz. Yusuf kendisine yapılan bütün zulüm ve haksızlıkların üstünden sabır ve duayla gelmiştir.. Kuyuya atılmasına, iftiraya uğramasına ve zindana düşmesine rağmen, en büyük silahı olan sabra sarılarak Allah c.c.’nin lütfu ve bereketiyle bunların üstünden gelmiş, ve Allah c.c. sonuçta O’nu en güzel biçimde ödüllendirmiştir.. Zindanda zavallı bir mahkumken, sabır ve duayla Mısır’ın en güçlü kişisi olmuştur..

1377033_165305593668429_828764759_n.jpg
 
Al-Alameyn Çevrimdışı

Al-Alameyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Burada izah etmeye çalıştığım Müslümanlar arasındaki varolan anlaşmazlıklarda Peygamberimiz sav’in ve diğer Peygamberlerin metodlarını uygulamak olduğudur.. Mısır’da, müslüman taraflar birbirbilerine karşı Şeytan’ın tuzak ve emellerine alet olarak kanlarını dökmek yoluna saptırılmışlardır.. Peygamberimiz sav Mekke’nin fethinden sonra kendisine işkence yapanlara, kendisini ve diğer Müslümanlar’ı yurdundan göçe zorlayanlara ve zulüm edenlere şöyle hitap etmişti:
Ey Kureyş oğulları! Benden ne bekliyorsunuz?” Onlar da:

Ya Muhammed! Senden Hz. Yusuf’un kardeşlerine yapmış olduğu muameleyi bekliyoruz” dediklerinde, O şöyle dedi:

“Haydi, ben de sizi affettim”(Mevlane Şibli ,a,g,e,.Cilt 1,Sh.473)

Şu anda Mısır’daki en önemli olgu, şiddetin ve akan Müslüman kanının durdurulması için gerekli çabayı göstermek olmalıdır.. Şeriat’ın maksatları gözönünde tutulduğunda, peygamberler beldesi Mısır’ın bir Suriye benzerine dönüştürülmesi, ne bu ülkedeki Müslümanlara ve ne de tüm ümmete bir fayda sağlayacaktır.. Burada takip edilmesi gereken yol, Halid bin Velid’in Tebük Seferi’nde ve Şeyh Şamil’in Ruslar’a olan mücadelelerindeki taktikleri gereği, varolan Müslümanların maslahatlarının devamını sağlamak olmalıdır..

Diğer Müslüman beldelerinde olduğu gibi, yine Mısır’da da şu ana kadar akan kandan fazlasının akması, sadece ve sadece kafirlerin işine yarar.. Haritaya baktığımızda Moritanya ve Afganistan arasındaki Müslüman ülkelerinin istikrarsızlık ve manipülasyon sonucunda tek tek domino taşları gibi düşmeleri ancak kafirlerin ekmeğine yağ sürmenin ötesine geçmemektedir.. Peygamberimiz sav zamanında başlayan “İslam" domino taşları dışa doğru düşmekteyken, 1492’den beri süregelen “anti-İslam" domino taşları maalesef İslam’ın merkezi beldelerini hedef alarak içe doğru düşmektedirler.. Fakat en büyük tehlike de, bunun Mısır, Suriye ve Irak gibi İslam’ın ana merkezi olan beldelerindeki anti-İslam domino taşlarının yine merkeze/içe doğru düşmesidir.. Müslümanların kendi sorunlarını çözmek yerine, bu sorunları baskı ve şiddete başvurarak olayların içinden çıkılmaz bir hale dönüştürmeleri, anti-İslam domino taşlarının hem kanatlardan ve hem de merkezden içe doğru çok hızlı bir biçimde düşmelerine neden olmuş ve ümmetin Bağdad’ın 1258’teki istilasından bu yana olan EN BÜYÜK bir tehlikenin içine sürüklenmesine neden olmuştur..

1.7 milyar nüfusu olan bir ümmet olarak, bizler Hz. Yusuf’un kardeşleri gibi olamayız ve olmalalıyız.. Amacımız kuyuya düşen kardeşlerimizi kuyudan çıkarmak olmalı, onların kuyusunu kazmak değil.. Çünkü Müslüman’ı kurtaracak tek ip yine Müslümanların ipidir.. Çünkü “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.” [Hucurat:10]
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Burada izah etmeye çalıştığım Müslümanlar arasındaki varolan anlaşmazlıklarda Peygamberimiz sav’in ve diğer Peygamberlerin metodlarını uygulamak olduğudur.. Mısır’da, müslüman taraflar birbirbilerine karşı Şeytan’ın tuzak ve emellerine alet olarak kanlarını dökmek yoluna saptırılmışlardır.. Peygamberimiz sav Mekke’nin fethinden sonra kendisine işkence yapanlara, kendisini ve diğer Müslümanlar’ı yurdundan göçe zorlayanlara ve zulüm edenlere şöyle hitap etmişti:
Ey Kureyş oğulları! Benden ne bekliyorsunuz?” Onlar da:

Ya Muhammed! Senden Hz.Yusuf’un kardeşlerine yapmış olduğu muameleyi bekliyoruz” dediklerinde, O şöyle dedi:

“Haydi, ben de sizi affettim”(Mevlane Şibli ,a,g,e,.Cilt 1,Sh.473)

Şu anda Mısır’daki en önemli olgu, şiddetin ve akan Müslüman kanının durdurulması için gerekli çabayı göstermek olmalıdır.. Şeriat’ın maksatları gözönünde tutulduğunda, peygamberler beldesi Mısır’ın bir Suriye benzerine dönüştürülmesi, ne bu ülkedeki Müslümanlara ve ne de tüm ümmete bir fayda sağlayacaktır.. Burada takip edilmesi gereken yol, Halid bin Velid’in Tebük Seferi’nde ve Şeyh Şamil’in Ruslar’a olan mücadelelerindeki taktikleri gereği, varolan Müslümanların maslahatlarının devamını sağlamak olmalıdır..

Diğer Müslüman beldelerinde olduğu gibi, yine Mısır’da da şu ana kadar akan kandan fazlasının akması, sadece ve sadece kafirlerin işine yarar.. Haritaya baktığımızda Moritanya ve Afganistan arasındaki Müslüman ülkelerinin istikrarsızlık ve manipülasyon sonucunda tek tek domino taşları gibi düşmeleri ancak kafirlerin ekmeğine yağ sürmenin ötesine geçmemektedir.. Peygamberimiz sav zamanında başlayan “İslam" domino taşları dışa doğru düşmekteyken, 1492’den beri süregelen “anti-İslam" dominotaşları maalesef İslam’ın merkezi beldelerini hedef alarak içe doğru düşmektedirler.. Fakat en büyük tehlike de, bunun Mısır, Suriye ve Irak gibi İslam’ın ana merkezi olan beldelerindeki anti-İslam domino taşlarının yine merkeze/içe doğru düşmesidir.. Müslümanların kendi sorunlarını çözmek yerine, bu sorunları baskı ve şiddete başvurarak olayların içinden çıkılmaz bir hale dönüştürmeleri, anti-İslam domino taşlarının hem kanatlardan ve hem de merkezden içe doğru çok hızlı bir biçimde düşmelerine neden olmuş ve ümmetin Bağdad’ın 1258’teki istilasından bu yana olan EN BÜYÜK bir tehlikenin içine sürüklenmesine neden olmuştur..

1.7 milyar nüfusu olan bir ümmet olarak, bizler Hz. Yusuf’un kardeşleri gibi olamayız ve olmalalıyız.. Amacımız kuyuya düşen kardeşlerimizi kuyudan çıkarmak olmalı, onların kuyusunu kazmak değil.. Çünkü Müslüman’ı kurtaracak tekip yine Müslümanların ipidir.. Çünkü “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.” [Hucurat:10]

Bugüne kadar ılımlı müslümanlar şimdi kendilerini bulmaya başlayınca , ve bunun kapımıza kadar dayandığını görünce neden rahatsızlık duyuluyor anlamıyorum.
Ben ,pısırıklığımı bana hatırlatan, beni cesaretlendiren, islamın onurunu bana hatırlatanları , ALLAH swt nin emrettiği din için, müslümanların kanı ve onuru ve islamın yaşanması için canlarını ortaya koyanları,
kirli ellerini islama ve müslümanlara uzatanların karşısında merhamet dileyenlere tercih ediyorum.

Müslüman olup da merhameti İslam dışında aramak da neyin nesi!!!
 
Al-Alameyn Çevrimdışı

Al-Alameyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bir önceki mesajımda domino taşlarından bahsetmiştim.. İslam’ın ilk yüzyılından günümüze kadar olan süreçte denilebilir ki Mekke, Medine ve Kudüs’e ek olarek Şam, Bağdat ve Mısır üçlüsü, İslam’ın temel sütunları görevini üstlenmişlerdir.. İslam yükselmeye ve genişlemeye devam ederken, arzu edilen domino taşları dışarıya doğru düşerken, son yıllarda İslam’ın temel sütunları sarsılmaya maruz kalmışlardır.. Öte yandan bunu merkez-kanat bağlamından ele alırsak, kanatların zayıflaması bir yana, merkez niteliğinde olan İslam medeniyetinin yüzyıllarca beşiği görevini üstlenen bölgeler olumsuz bir şekilde etkilenmişlerdir.. Hülasa, burda üstünde durarak önemini vurgulamaya çalıştığım husus, Suriye ve Irak’a ek olarak Mısır gibi önemli bir sütunun iç karmaşayla zarar gördüğü olgusunun altının çizilmesidir.. Şiddeti tırmandıracak yöntemlere başvurarak bu sütunun yıkılma noktasına gelmesi, şüphesiz tüm İslam alemi için vahim bir durumdur..

Her ne kadar arada büyük farklar olsa da Mısır’da arzu edilmeyen Cezayir örneğidir.. 1990lar'daki iç savaşta Cezayir'de 250,000’inin üzerinde Müslüman öldü.. Cezayir’in “Karanlık Yıllar”ı olarak adlandırılan o yıllar, geride her yönden güçsüz bir Cezayir oluşmasına neden oldu.. Bugün Cezayir, stratejik bir konumda olmasına rağmen adı duyulmayan bir ülke konumuna geldi.. Aradan geçen 20 yıla rağmen, Cezayir halen yaralarını sarmış değil.. Dediğim gibi, karşılaştırma babında iki ülke arasında farklar var ve Cezayir’deki vukubulan neden-sonuç noktalarında durmak değil maksadım.. Fakat kendimize şu soruyu sorabiliriz: Mısır'ın da Cezayir gibi bir kangren sürecine girmemesi için ne yapmalıyız?

Bugün yapmamız gereken, İslam’ın merkezi konumundaki bölgeleri güçlendirerek, kanat konumundaki olan Arakan, Mali, Nijerya, Bosna, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Dağıstan, ve Kırım gibi ülkelerde ızdırap ve zulümle karşı karşıya olan kardeşlerimize yardımcı olmaktır..
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Çözüm dinimizi en ince ayrintisina kadar hatirlamak ve onu iliklerimize kadar yaşamaktir.
Insallah o zaman ALLAH swt den nice nimetler ummetin olur.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt