Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

MİSVAK İLE AĞIZ TEMİZLİĞİ------Imam Ahmed Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
)- MİSVAK İLE AĞIZ TEMİZLİĞİ. 2
* Misvak Kullanmanın Önemi/Fazileti. 2
* Namaz Kılmaya Başlamadan Misvak Kullanmak. 4
* Abdest Alırken Misvak Kullanmanın Önemi. 6
* Mazmaza Anında Misvakla Ya Da Parmakla Dişlerin Temizlenmesi. 7
* Uykudan Uyandığında, Teheccüd Namazına Kalktığında Ve Eve Girerken Misvak Kullanmak8

f)- MİSVAK İLE AĞIZ TEMİZLİĞİ


* Misvak Kullanmanın Önemi/Fazileti


156/464- Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk'tan (Radıyaiiahu emh):[1]
RasÛlllllah (SallctÜahö aleyhi ye setlem) dedİ ki.
"Misvak, ağzı temizleyici olup Rabb'in de rızasını kazanma sebebidir."[2]

157/465- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü anhâ);[3]
Hz. Peygamber buyurdu ki:
"Misvak, ağzı temizleme ve Rabb'in rızasını kazanma sebebidir."[4]

158/466- Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhumâ):[5]
Hz. Peygamber (Saüallahu aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Misvak kullanmaya devam edin. Zira o, ağzı temizleyici olup Rabb'in de rızasını kazanma sebebidir."[6]

159/467- AbduIlah b. Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ):[7]
RüSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Misvak kullanmakla o kadar çok emrolundum ki neredeyse hakkında âyet[8] inecek zannettim."[9]

160/468- İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[10]
Rasûlullah bize misvak kullanmayı o kadar çok emretti ki neredeyse hakkında âyet inecek zannettik.[11]

161/469- Vâsİle b. el-Eska'dan (Radıyallahü anh):[12]
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Misvak kullanmakla o kadar çok emrolundum ki bana farz kılınacak diye endişe ettim."[13]

162/470- Enes b. Mâlik'ten fRadıyallahü anh):[14]
Rasûlullah (SaiiattaMialeyhive setiem) şöyle dedi:
"Misvak kullanmayı size sürekli tavsiye ettim. "[15]

163/471- Ebû Ümâme'den (Rad^aiiahaanhy):[16]
RüSÛlUİlah (SüllatlöhU aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Cebrail bana her geldiğinde misvak kullanmayı tavsiye ediyordu, ağzımın ön tarafının/diş etlerinin (misvak kullanmaktan dolayı) aşınmasından endişe etmeye başladım."[17]

164/472- Abdullah b. Ömer'den (RadyatkıMmhsmâ):[18]
Rasûlullah'ın (Saitaliahü aleyhi ve seiiem), misvak kullanmayı âdet edindiğini gördüm. Misvağı kavmin en büyüğüne verdi ve şöyle dedi:
"Cebrail bana (her işte) büyükten başlamamı tavsiye etti."[19]

165/473- Temmâmb. Abbas'tan (Radıydıiaha anhüınâ):[20]
Rasülullah'ın (SnlMiaku aleyhi ve sellem) yanma bazı kişiler geldi (ya da getirildi). Onlara dedi ki:
"Bana ne okıyor,sizin kirli/sararmış dişlerle geldiğinizi görüyorum. Misvak kuüanın! Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım tıpkı abdesti farz kıldığım gibi misvağı da farz kılardım."
NOT: Hadiste geçen farz kılma fiili, bazı rivayetlerde emrederdim şeklinde nakledilir. Buradaki anlam, bağlayıcı emirdir. Tevbe sûresi 9/292da geçtiği gibi Rasûluliah îeşrî yetkisine sahiptir ve bazı şeyleri haram kılabilir. Bunlar Allah'ın emriyle (vahyle) olduğu için farz ve haram Iafızlarıyla ifade edilebilir.[21]

Açıklama


İslâm ağız sağlığına/temizliğine önem verir. Temizlemenin en pratik ve en müessir yolu misvaktır. Sünnet'e uygun olan misvak, erâk ya da zeytin ağacının[22] dalıdır; onların ince lifleri, kendine has kokusu vardır. Müstehab olan, misvağı abdest alırken, yatarken ve yataktan kalkınca kullanmaktır. Misvağın birçok
faydalan vardır, bunlardan bazılar şöyle zikredilir;
Rasûlullah'm sünnetine uyulmuş olur,
Ağız temizliğini sağlar,
Ağız kokusunu giderir,
Diş etlerini kuvvetlendirir,
Diş çürümelerini engeller,
Gözü kuvvetlendirir,
İşlerinde başarı sağlar,
Zekâyı artırır,
Konuşmayı güzelleştirir,
Hazmı kolaylaştırır,
Ömrü bereketlendirir,
Sünnet'e uyulduğu için mii'min olarak irtihale sebep olur ki aslında bütün bunlar Rabbimizin rızasını kazanmaya ve mü'min olarak irtihale açılan yollardır.
§Eğer misvak bulunmazsa dişlerin parmaklarla ovulması tavsiye edilmektedir. (Bu konu için ayrıca bk. 173/480 nolu hadis ve devamı.)[23]

* Namaz Kılmaya Başlamadan Misvak Kullanmak


166/474- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[24]
Rasûlullah'm (Şâünttaha aleyhi ve seüem) şöyle dediğini işittim: "Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, her namazda misvak kullanmayı emreder, son namaz olan yatsıyı gecenin ilk üçte birine tehir ederdim. Zira Allah Teâlâ gecenin ilk üçte birinde dünya semâsına tecelli eder, fecrin doğuşuna kadar bu hal devam eder ve biri şöyle nida eder:
"Yok mu isteyen, (kendisine) verilsin,
Yok mu dua eden, icabet edilsin,
Yok mu hasta olup şifa isteyen, şifa verilsin,
Yok mu günahkâr olup af dileyen, affedilsin.'"
§Hz. Ali'den de benzer hadis rivayet edildi.[25]

167/475- Zeyd b. Hâlid'den (Radıyaiiahu anh):[26]
RaSUİUİlah (Sailallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara her namaz kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim."
(Râvi) Zeyd misvağı katibin kulağına kalem koyduğu yerde olduğu hâlde mescide giderdi. Her namaz kılınacağında namazdan önce ağzını misvaklardı.[27]

168/476- (z.) Hz. Ali'den (Radtyaiiaha anh):[28]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım her namaz kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim."[29]

169/477- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahü anha):[30]
Hz. Peygamber (Saîlallaha aleyhi ve seiîem) dedi ki:
"Misvak kullanarak kılınan namaz, misvak kullanmadan kılınan namazdan yetmiş kat daha faziletlidir."[31]

170/478- Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Habîbe annemizden (Radıyallahü anhâ):[32]
RasûTulIah'ın (Saifaliaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım her namaz sırasında/kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim, tıpkı abdest aldıkları gibi."
§ Başka tarikten gelen rivayette:
Ümmü Habîbe annemiz, benzerini Zeyneb annemiz vasıtasıyla (Kadıyallahü anhüınâ) nakletti.[33]

* Abdest Alırken Misvak Kullanmanın Önemi


171/479- Ebû Hüreyre (Radıyaüahu anh):[34]
RaSÛlullah (SaîlallahÛ aleyhi ve seÜem) buyurdu ki:
"Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara abdest a-lırken misvak kullanmayı emrederdim,
(Onlara her namazda (ya da vaktinde) abdest almayı emrederdim.) Ayrıca (son namaz olan) yatsıyı da gecenin üçte birine ya da na tehir ederdim."[35]

172/480- Ebu Hureyre’den (Radıyallahtianh):[36]
Rasûlullah dedi ki:
"Eğer ona; ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara abdest alırken misvak kullanmayı emrederdim, sözünü söyleseydi (faydalı olurdu)."
(Râvi) Ebû HÜreyre ekledi:
'Ben Rasûlullah'in (Saiuaiaha aleyhi ve seitem), (misvakla ilgili) hadisini duyduğum andan itibaren; uykudan önce, uyandıktan sonra ve yemekten önce, yemekten sonra sürekli misvak kullanmaya başladım.'[37]

* Mazmaza Anında Misvakla Ya Da Parmakla Dişlerin Temizlenmesi


173/481- Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahüanh):[38]
Rasûlullah (Saitaiiaim aleyhi ve seiiem) misvak kullanırken yanma geldim. O, misvağın bir ucunu dilinin üzerine koyup, dişlerinin üstüne doğru misvaklardı. Râvi Hammâd, sanki misvağı yukarıya kaldırıyormuş gibi eliyle tarif etti ve 'Bize de Gaylan tarif etti ve şöyle dedi: 'Dişlerini boylamasına misvaklardı."[39]

174/482- Ebü Matar'dan:[40]
Mescidin giriş kapısında mü'minlerin emîri Hz. Ali (Radtyailahü anh) ile oturuyorduk, bir kişi geldi ve Hz. Ali'ye:
"Bana Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) abdest alışını göster!" dedi
(güneş de) tam tepedeydi.
Hz. Ali, Kanber'i çağırdı ve:
'Bana su dolu bir kap getir!' dedi.'
Su ile önce ellerini ve yüzünü üçer kere yıkadı, üç kere ağzına su aldı, parmaklarıyla ağzının içini oval adı/mi s vakladi. Üç kere burnuna su çekti, kollarını üç kere yıkadı. Başını da bir kere mesh edip şöyle dedi:
'Bu ikisinin (yani kulakların) iç tarafı yüzden, dış tarafı ise baştan sayılır.'
Sonra ayaklarını topuklarına (aşık kemiklerine) kadar üç kere yıkadı. Sakalları göğsüne uzanıyordu/gürdü. Abdesti bitirdikten sonra kalan sudan birkaç yudum aldı ve dedi ki:
'Rasûlullah'in (Sailattahü aleyhi ve seîlem) abdest şeklini soran kişi nerede? Hz. Peygamber'in abdest alışı işte böyleydi.'
NOT: Kâ'b kelimesi, Türkçeye 'topuk' kemiği olarak geçmiştir. Ancak abdest âyetinde ve burada geçen hadislerdeki ilgili kelime (<jl_slJı oukJi) şeklinde tefsir edilmektedir, yani ayağın iki kenarındaki şişkin kısımlar/kemikler anlamındadır. Klasik Türkçe sözlüklerde bu kısım; topuk ve aşık kemiği olarak terceme edilmiştir. Meallerde ve terceme kitaplarda 'topuk1 olarak terceme edildiği için, bu çalışmada da kâ'b (v-^1); topuk (aşık kemiği) şeklinde açıklamalı terceme edildi.[41]

* Uykudan Uyandığında, Teheccüd Namazına Kalktığında Ve Eve Girerken Misvak Kullanmak


175/483- AbdulIah b. Ömer'den (Radıyaiiahu anhümâ):[42]
Rasûlullah (Sailallahu aleyhi ve seliem) yanında misvak bulunmadan uyumazdı, (zira) uyandığı zaman hemen misvak kullanırdı.[43]

176/484- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anha):[44]
Hz. Peygamber (SaÛMiahû aleyhi ve sinem) gece ya da gündüz yatıp, sonra uykudan uyandığında mutlaka misvak kullanırdı.[45]

177/485- Huzeyfe b. el Yemân'dan (Radyaitahüanh):[46]
Hz. Peygamber (Sailaüahü aleyhi ve sellem) gece namaz kılmaya (bir rivayette; teheccüde) kalktığında.ağzını misvakla temizlerdi.[47]

178/486- Hz. Âişe annemizden (Radtyattahu anhâ):[48]
Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve seiiem) yağmuru gördüğünde:
"Allahım, faydalı/bol yağmur istiyoruz" derdi.
(Râvi Şureyh) şöyle dedi:
Ben, Âişe annemize:
'Rasûlullah eve girdiğinde önce ne yapardı,' diye sordum.
'Önce misvak kullanırdı'1 dedi.[49]

179/487- Amir b. Rabîa'dan (Radıyallahü anh):[50]
Rasülullah'm (Sallallahü aleyhi ve seitem), oruçluyken sayamayacağım ve hesap edemeyeceğim kadar çok misvak kullandığım gördüm.[51]

180/488- Abdullah b. Abbas'tan (Radıyaiiahamhûmâ):[52]
Rasûlullah'a (SaiMiahu aleyhi ve seilem) ihtiyaçları aynı olan iki kişi geldi ve birisi RasûluIIah'la konuştu:
Peygamberimiz, konuşan kişinin ağzından kötü koku gelince: "Misvak kullanmıyor musun?" dedi. O da şöyle cevap verdi: "Ben misvak kullanıyorum, ancak üç gündür hiçbir şey yemedim." Bunun üzerine Peygamberimiz orada bulunan bir, sahabiye, bu kişiyi misafir etmesini emretti ve onun ihtiyacını da giderdi.[53]

Açıklama


Misvak kullanmak sünnettir.[54] Ancak burada unutulmaması gereken ağız temizliği ve sağlığıdır. Bunları sağlamada bir yöntem de erak ağacından yapılan misvakla temizlik yapılmasıdır. Rasûlullah'a benzeme konusunda her ne kadar şekilcilik de olsa misvak ağacı ile temizlemek efdaldir. Misvak denildiğinde kavram mânâsı ile erak ağacı anlaşılmaktadır. Ancak diş fırçasıyla, o olmadığında parmaklarla da temizlik yapılabilir.Misvak konusunda yüzden fazla hadis bulunmaktadır.[55] Misvak kullanmak bazı vakitlerde özellikle tavsiye edilmiştir;
1- Abdest alırken,
2- Namaz kılmaya başlarken, (Ancak Hanefi âlimleri, diş etlerini kanatabilir endişesiyle namaza başlarken misvak kullanmayı tavsiye etmemektedir.)
3- Kur'ân okurken,
4- Uykudan uyandığında,
5- Ağız kokusu değiştiğinde...[56]

[1] Sened:
Sahih: Müsned, I/1O, H.no: 62; Benzer'rivayet için bk. 1/3, H.no: 7. EM Fü'/â, 1/103-104, H.no: 109-110; Ahmed Muhammed Şâkir hadis hakkında şunları söyler: "İsnadı munkatıdır. îbn Ebî Atik; Muhammed b. Abdullah b. Ebî Atik Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Bekir'dir (Radıyallahü anhüm). Ebû Atİk dedesidir. Babası Abdullah da İbn Ebî Atik diye bilinir. Babası Hz.Âişe, İbn Ömer ve diğer sahâbilerden (Radıyallahü anhüm) nakillerde bulunur. Ancak Hz.Ebû Bekir'e yetişip yetişmediği tam olarak bilinememektedir. Bu hadisi Hz. Aişe'den de nakleder (Bk. Müsned. VI/47, H.no: 24085). Nesâî'nin Siinen'indeki rivayette Muham-med'in yerine kardeşi Abdurrahman vardır. İki kardeş de bu hadisi babalarından nakleder. Rivayetlerin biri Hz.Ebû Bekir'den, diğeri Hz. Aişe'den nakledilir. Hz.Aişe'nin hadisi sahihtir. Hz.Ebû Bekir de Hz. Aişe'den bu hadisi almıştır."
İbn Hacer Hz.Aişe'nin hadisini muallak olarak bab başlığında alan Buhârî hadisi için şunları dile getirir: "Bu hadisi Ahrned b. Hanbel, Nesâî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân Abdurrahman b. Abdullah b. Ebî Atik Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Bekir, babasından, o da Hz. Aişe'den nakleder. Bu kanalla rivayet edenler: Yezîd, Dirâverdî, Süleyman b. Bilâl ve daha birçok muhaddis. Ancak Hammad b. Seleme bu isnadla Hz. Aişe'ye değil, Hz.Ebû Bekir'e ulaştırır. Ebû Ya'lâ ve Serrâc Müsned M erin de Abdula'lâ b. Hammad, onun da Hammad b. Seleme kanalıyla naklettiği rivayeti naklederler. Ebû Ya'Iâ'nın rivayetinde Abdula'Iâ: "Bu bir hatadır. Aslında bu rivayet Aişe'den mervîdir" der. Bk.İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV/199 {Buhârî, Savm, 27'nin şerhi)
İbn Hıbbân İse hadisi Hz. Âİşe'ye dayandırmış ve hadisin sonunda şunları söylemiştir: "Aynı nesilden dört kişinin birden Hz.Peygamber'i görme şerefi bu ümmetin içinde sadece Hz.Ebû Bekir ve nesline nasip olmuştur: Ebû Bekir, babası Ebû Kuhâfe, oğlu Abdurrahman, torunu Ebû Atik Muhammed. Bk.îbn Hıbbân, İÜ/348, H.no: 1067
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, râvilerinin sika olduklarını, fakat İbn Ebî Atik (Abdullah b. Muhammed)'in Hz.Ebû Bekir'den hadis işitmediğini ifâde eder. Bk.Mecma', 1/220
Senedi munkatı olan bir rivayetin zayıf olması gerekir. Fakat hadisin metni sahih rivayetlerle destek bulmakladır. Hz.Âişe, Ebû Hüreyre ve İbn Ömer (Radıyallahü anhüm} gibi birçok şahidi bulunmaktadır.

[2] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/212.

[3] Sened:
Sahih: Müsned, VI/124, H.no: 24806; Benzer rivayet için bk. VI/238, H.no: 25892; VI/62, H.no: 24213; VI/47, H.no: 24085 (Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Bekir kanalıyla); VI/146, H.no: 25013 (Bu rivayetin senedinde İbrahim b. İsmail b. Ebî Habîbe el-Eşhelî var ki bu zâtı birçok kimse zayıf-meselâ Dârekutnî "metruk"- saymış, İbn Adiy zayıflığına rağmen hadislerinin yazılabileceğini belirtmiş, İbn Maîn "sâlih", Ahmed b. Hanbel "sika" saymış, İbn Sa'd da Övmüştür. Gece kâim, gündüz sâim (gecelerini namaz, gündüzlerini oruç ibâdeti ile geçiren) bir zattır. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc. no: 114; İbn Hacer de zayıf sayanlar arasındadır. Bk.Takrib, Trc. no: 146);
Şafiî, Müsned, s.14; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/156, H.no: 1792; Buhârî, Savm, 27 (Muallak olarak cezm siğasıyla kullanmıştır); Dârimi, Vudû', 19, H.no: 690; Humeydî, 1/87, H.no: 162; İbn Huzeyme, 1/70, H.no: 135; İbn Hıbbân, m/348, H.no: 1067; Ebû Ya'lâ, VITI/51, 73, 315, H.no: 4569, 4598, 4915-4916; Nesâî, Taharet, 4, H.no: 5; es-Sünenü'l-kübrâ, 1164 H.no: 4; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/91, H.no: 276; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/34 H.no: 134-138; es-Sünenü's-suğrâ, s.75, H.no: 79; Şuabü'l-îmân, 11/382, H.no: 2118; 111/27-28, H.no: 2777; Heysemî, Ebû Ya'lâ tarafından iki isnadla nakledildiğini ve isnadlardan birinde sika müdellis olan İbn İshâk'ın bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/220.

[4] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/213.

[5] Sened:
Sahih: Müsned, îl/108, H.no: 5865; Taberân'î, el-Mu'cemü'l-evsat, DH/270, H.no: 3113; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Heysemî de bu hususa dikkatleri çeker. Bk.Mecma', 1/220. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk. 22/64.hadi s. Suyûtî, hadisin sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 4832;
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Hıbbân, III/352, H.no: 1070 b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi (j—aJJ rWj ^Ji iu^. ^iü ı^ i)!j_Ji) için bk.
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/278, H.no: 7496; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/27, H.no: 2776; Heysemî, Taberânî'nİn Kebîr ve Evsafında zikredilen hadisin senedinde zayıflığında icmâ edilen Bahr b. Kenîz (Küneyz) es-Sekkâ'nm bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/282; Zehebî, Kâşif, Trc. no: 537
c-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 289 (Bûsırî, isnadının zayıf olduğunu, bu hususta Hz. Ebû Bekir, Âişe, Ali, İbn Abbas, Huzeyfe, Yezid b. Hâlid, Enes, İbn Ömer, Ümmü Habîbe ve Ebû Eyyûb'dan (Radıyallahü anhüm) da
rivayetlerin bulunduğunu ifâde eder. Bk. Bk.Misbâhu'z-ZMcâce, J/43); Taberânî, eî-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/179, 209, 220, H.no: 7744, 7846, 7876; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/43, H.no: 888. d-Enes b. Mâiİk'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Deylemî, Firdevs, IH/137, H.no: 4369.
Benzer bir rivayet İbn Abbas'tan (Radıyallahü anh) nakledilmiştir. Bk. Dârekutnî, Süne?!, 1/58 (zayıf):
e-Ubeyd b. Umeyr'den (nıürsel olarak): Ma'mer b. Râşid, X/430 (senedinde de müphem bîr râvi bulunduğu için zayıftır).

[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/213-214.

[7] Sened:
Hasen: Müsned, 1/237, H.no: 2125; Benzer rivayet için bk. 1/307, H.no: 2799; 1/339-340, H.no: 3152; 1/337, H.no: 3122; 1/315, H.no: 2895; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/156-157, H.no: 1793, 1809 (mevkûf-hükmen merfû); Ebû Ya'lâ, IV/218, H.no: 2330; Deylemî, Firdevs, 1/397, H.no: 1606; Heysemî, hadisin Ahıned b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini ve senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/221; 11/98. Fakat Erbede et-Temîî ve Şerik sadûktur. Ebû İshâk Anır b. Abdullah b. Ubeyd el-Hemdânî (v.128/746) sikadır, son zamanlarında İhtilât etmiştir.

[8] Diğer rivayette; "...vahy inecek zannettim".

[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/214.

[10] Sened:
Hasen: Müsned, 1/285, H.no; 2573; Ebû Ya'lâ, V/94, H.no: 2702; Makdisî, Muhtara, K/494, H.no: 481; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emâm, 1/290. Fakat Erbede et-Temîî ve Şerik sadûktur.

[11] Ya da; "... diye düşündük".
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/214-215.

[12] Sened:
Hasen: Müsned, m/490, H.no: 15949; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXÜ/76, H.no: 189. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedindeki Leys b. Ebî Süleym'in sika-müdellis olduğunu ve an'ane yaptığını ("an fiilân" şeklinde naklettiğini) belirtir. Bk. Mecma', 11/98; Leys b. Ebî Süleym hakkında geniş bilgi için bk.18/215.hadis. Hadis, İbn Abbas (159-60/467-468) ve Ebû Ümâme'den (163/471) (Radıyallahü anhüm) şâhidleri ile kuvvetlenir.

[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/215.

[14] Sened:
Sahih: Müsned, III/143, H.no: 12398; Benzer rivayet için bk. m/249, H.no: 13532; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/157, H.no: 1811; Buhâıî, Cum'a, 8; Nesâî, Taharet, 5, H.no: 6; Dârimi, Vudû', 18, H.no: 687-688; Beyhakî, es-Sünenü'Uübrâ, 1/35; Ebû Ya'lâ, VII/186, H.no: 4171.

[15] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/215.

[16] Sened:
Hasen: Müsned, V/263, H.no: 22170; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 289; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIU/210, 220, H.no: 7847, 7876; İbn Mâce'nin Sünen'indeki metin şöyledir:
Hadis Ubeydullah b. Zahr ve Ali b. Yezîd el-Elhânî sebebiyle zayıftır. Çünkü, Ubeydullab b. Zatır e!-İfrîkî, Ahmed b. Hanbel tarafından zayıf kabul edilmiştir. Nesâî ise "bir beis yoktur" der. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc. no: 3544; Tirmizî ise hocası Buhârî'nin bu zat hakkında "sika" dediğini nakleder. Bk.Sünen, Isti'zân, 31, H.no: 2731; İbn Hacer ise "sadûktur, bazen hata yapar" der. Bk.Takrîb, Trc. no: 4290; Ubeydullah'ın Tirmizî'de dokuz, Nesâî, Dârimî ve Ebû Dâvûd'da bir, İbn Mâce'de üç, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ise 35 rivayeti bulunmaktadır. Fakat İbn Mâce'nin Sünen'indeki rivayette bu zâtın yerinde mütâbî olarak Osman b. Ebu'l-Atike bulunmaktadır.
Ali b. Yezîd hakkında Tirmizî "zayıftır" der. Bk.Sünen, Isti'zân, 31, H.no: 2731; Bûsirî, cumhurun A1İ b. Yezid'in zayıflığını belirttiğini İfade eder. Bk. îbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no: 228; İbn Hacer ve Zehebî de zayıf sayanlardandır. Bk.Takrîb, Trc. no: 4817; Kâşif, Trc. no: 3983. Heysemî, bir başka hadiste (81/278.Hadis) "Ahmed b. Hanbel'in isnadında çok zayıf sayılan Ali b. Yezİd var" der. BkMecma', 1/199-200. Ali b. Yezîd'in Tirmizî'de yedi, Dârimî'de bir, İbn Mâce'de yedi, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ise 40 rivayeti bulunmaktadır.
Fakat Vasile (161/469) ve İbn Abbas (RadıyallaM anhüm) (159-160/467-468) tarafından nakledilen şâhid hadisler ile kuvvet kazanır. Tirmizî her iki râvinin de yer aldığı hadislerde "hasen" hükmünü vermiştir, örnek olarak Bk. Sünen, Zuhd, 61, H.no: 2406.

[17] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/215-216.

[18] Sened:
Sahih: Müsned, 1/138, H.no: 6226; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/300, H.no: 3218; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/40. Buharı ve Müslim'de îbn Ömer'den (Radıyaliahü anhümâ) nakledilen hadiste bunun bir rüyada olduğu kayıtlıdır:
Allah Rasûlü (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: "Uykuda iken bir misvakla misvaklandığımı gördüm. Biri diğerinden büyük olan iki adam beni çekti. Ben de misvağı küçük olanına verdim. Bana: "Büyüğe ver!" denildi. Ben de büyük olana verdim,"
Bk.Müslim, Rü'yâ, 19; Zühd, 70; Buhârî, Vudû', 74;
Hz.Âişe'den (Radıyaliahü anhj nakledilen hadiste ise bunun gerçek hayatta olduğu İfâde edilmektedir:
Ebû Dâvûd, Taharet, 27, H.no: 50; Bu rivayetlerin arasını İbn Hacer şöyle bulur: "Bu hâdise uyanıkken vuku bulmuş, bunun üzerine de Allah Rasûlü bunun önceden bir vahiyle bildirildiğini muhataplarına tenbih etmek üzere gördüğü rüyayı anlatmış olabilir. Bk.Fethu'l-Barî, 1/470 (Buhârî, Vudû', 74).

[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/216-217.

[20] Sened:
Hasen: Müsned, 1/214, H.no: 1835; Makdisî, Muhtara, VITI/394, H.no: 486; Beyhakî, e's-Sünenü'l-kübrâ, 1/36, H.no: 150; Taberânî, eUMu'cemü'Ukebîr, 11/64, H.no: 1301-1303; Hâkim, 11/245, H.no: 5İ7 (şâhid olarak nakleder).
Ca'fer b. Ebû Tâlİb'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Ebû Yûsuf, Kitâbü'l-Âsâr, s.28-29, H.no; 138; Ebû Nuaym, Müsnedü EbîHanîfe, s.205-206;
Abbas'tan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk.Bezzâr, IV/129-130, H.no: 1302; Ebû Ya'lâ, XII/71, H.no: 6710; Deylemî, Firdevs, 11/62, H.no: 2349;
Hadis mürsel olduğu için zayıftır. Heysemî, hadisin senedinde mechûl olan Ebû Ali ez-Zerrâd (Saykal) bulunmaktadır. Bk. Mecma', 1/221; n/97-98; İbn Hacer de Lisânü'l-Mîzân'fa senedde Süfyân ile Ebû Ali ez-Zerrâd arasında Mansûr'un bulunduğunu, fakat bu râvînin Müsned'de düştüğünü iddia eder. Bk.VI/414; Ahmed Muhammed Şâkir bu görüşün hatalı olduğunu belirtir. Zira hem Süfyân, hem de Mansûr ez-Zerrâd'dan hadis işitmiştir. Elbânî de hadisi zayıf saymıştır. Bk.Daîfe, H.no: 1748; Fakat hadis şâhidleri ile kuvvet kazanır. Ahmed Muhammed Şâkir rivayetleri birleştirerek hadisin sahih olduğuna hükmeder. Temmâm'm da babası Abbas'tan duyduğunu belirtir.
Bu hadis Müsned'de (ÜT/442, H.no: 15593) Kuşem b. Temmâm veya Temmâm b. Kusem'İn babasından naklettiği hadis başlığı altında tekrar edilmiş. Bu sahâbİnin ismi Temmâm b. Abbas b. Abdulmuttalib'dir (Radıyaliahü anhüm). Fakat hadisin senedi muzdarip-tir. Çünkü 1/214, H.no: 1835.hadiste Süfyân, Ebû Ali ez-Zerrâd'dan, o Ca'fer'den, o da babası Temmâm b. Abbas'tan nakletmiş; III/442, H.no: 15593.hadiste ise Süfyân, Ebû Ali ez-Zerrâd (Saykal)'dan, o Kuşem b. Temmâm'dan veya Temmâm b. Kusem'den, o da babası Temmâm b. Abbas'tan nakletmiştİr. Saykal (Ebu'l-Hasen ez-Zerrâd): Ali b. Ca'fer b. Muhammed b. Abdullah b. Alî, Ebû Hanife'nîn hocalarından biridir. Ebû Hanife de hadisi bu hocasından almıştır. Müsned'de ise sadece buradaki rivayeti verilmiştir.

[21] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/217-218.

[22] Misvak, erak ağacı yanında zeytin ağacından da olur. Bu konuda Rasûluliah (Sallallaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
"Mübarek bir ağaç olan zeytinden yapılan misvak ne güzeldir, o ağız kokusunu güzel]eştirir ve çürümeyi önler. O, benim ve benden önceki peygamberlerin misvağıdır." (Taberânî , el-Mûcemu'l-evsât I, 210, H.no: 678; Deylemî, Firdevs, IV, 260, H.no: 6767) Muâz b. Cebel'den (Radıyallahâ anh) nakledilen bu hadis için Heysemî şöyle der: "Hadisi Taberânî Evsafında zikreder. Senedinde Muallil b. Muhammed var. Hakkında bilgi veren birini tanımıyorum" BkMecma', 11/100. Taberânî'nin senedinde bu isimde bir râvi de görülmemektedir. Fakat Taberânî'nin bir başka eserinde sened şu şekildedir:
Bk.Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, H.no: 46 (Burada ise ismini Muallil b. Nüfeyl olarak görüyoruz); Aclûnî, Ebû Nuaym'in de Kitâbü's-Sivâk isimli eserinde bu hadisi naklettiğini belirttikten sonra: "En iyi misvak ağacı Erâktir, Daha sonra sırası ile hurma ve zeytin ağaçlan gelir" der. Bk.Keşfu'l-hafâ, H.no: 1439, 2814; îbn Hacer de senedindeki Ahmed b. Muhammed'e dikkat çeker. Bk.Telhîs, 1/72.

[23] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/218-219.

[24] Sened:
Sahih: Müsned,V 120, H.no: 967; Benzer rivayet için bk. 1/120, H.no: 968 (Ebû Hüreyre'nin hadisi Hz. Ali'nin müsnedi içinde yer almıştır. Bunun sebebi de aynı hadisin Hz. Ali tarafından da rivayet edilmesidir.) Ahmed Muhammed Şâkir hadisin Ebû Hüreyre'den nakledildiğini, Hz. Aîi'nin ziyâde edilmesinin bir hata olduğunu iddia eder. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 1/221; X/154. Eserinin bir başka yerinde "Hz.Ali'nin bu rivayeti Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledilmiş olup râvileri sikadır. İbn îshâkda semâmı açıklamıştır"der. Bk.Mecma', X/154
Dârimî, Saiât, 168, H.no: 1493; Tahâvî, Şerhti meânil-âsâr, 1/43; Taberânî, el-Mu'cemül-evsat, 11/57, H.no: 1238; Bezzâr, 11/121, H.no: 478; Heysemî, Taberânî'nin senedinde sika-müdellis olan İbn İshâk'm bulunduğunu tahdis siğasıyla naklettiğinden dolayı isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/22i; Eserinin bir başka yerinde: "Ebû Hüreyre'nin Hz.Ali'den aldığı bu hadis için, Ebû Hüreyre'nin hadisi sahih kaynaklarda zikredilir. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah Müsned'in ziyâdelerinde bu hadise yer verir. Bezzâr da hadisi nakleder. Hz. Ali'nin ziyâdeli olarak naklettiği hadis ise râvileri sikadır. Ancak Müsned'de İbn İshâk, Ubeydullah b. Ebî Râfi'den an'ane ile nakleder. Bezzâr ise İbn İshâk'ın tahdis yolu ile Abdurrahman b. Yesâr kanalıyla Ubeydullah b. Ebî Râfi'den naklini verir ki Abdurrahman'İ da îbn Maîn sika saymıştır" der. Bk.Meana', 11/96-97.

[25] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/219-220.

[26] Sened:
Sahih: Müsned, V/193, H.no: 21580; Benzer rivayet için bk. IV/114, H.no: 16969;IV/115, H.no: 16985; Buhârî, Savm, 27; Ebû Dâvûd, Taharet, 25, H.no: 47; Tirmizî, Taharet, 18, H.no: 22, 23 (hasen-sahih); İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/155, H.no: 1786; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/197, H.no: 3041; Bezzâr, 1X1222, H.no: 3767; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/243-244, H.no: 5223-5224; Beyhakî, es-Sünenü'l-kührâ, 1/37, H.no: 155.

[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/220.

[28] Sened:
Sahih: Müsned, 1/80, H.no: 607; Dârimî, Salât, 168, H.no: 1493; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/43; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/57, H.no: 1238; flezflîr, U/121, H.no: 478; Heysemî, Taberânî'nin senedinde sika-müdeilis olan İbn îshâk'm bulunduğunu tahdis siğasıyla naklettiğinden dolayı isnadının basen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/271;
Amir Hasan Sabri Zevâidü Abdillah fi'l-Müsned isimli eserde şunları söyler: "Hem Ebû Hüreyre hem de Hz. Ali'den nakledilen bu hadis sahihtir. Ancak Hz.Ali'nin hadisinde inkıta bulunmaktadır. Çünkü Sbn İshâk Ubeydullah b. Ebû RâfT İle mülâki olmamıştır. Ancak amcası Abdurrahman b. İshâk kanalı ile ondan nakleder. Bu râvi ise Ta'cil'de (s.259) belirtildiği gibi sikadır. Her halükarda hadis sahihtir. Ebû Hüreyre hadisini İbn Hıbbân (111/40-41), Hâkim (1/245, H.no: 516. Hâkim Buhârî ve Müslim'in şartına/râviierine göre sahih olduğunu ilâve eder), Hatîb el-Bağdâdî Tarih'inde (DC/346) el-Makburî tarikiyle naklederler. Ebû Hüreyre hadisini Makburî tariki dışında Buhârî (Cum'a, 8), Müslim (Taharet, 42), Ebû Dâvûd (Taharet, 46), Tirmizî (Taharet, 22), Nesâî (Taharet, 7; Mevâkît, 20), Ahmed b. Hanbcl (11/245, 187, 399), Mâİik (Taharet, 114-115) rivayet ederler. Hz.Ali'nin hadisini ise Ahmed b. Hanbel (1/120), Bezzâr {Keşfii'l-estâr, 1/240) Hatîb el-Bağdâdî Tarih'inde (IV/255).İbn İshâk'ın amcası Abdurrahman kanalı ile Ubeydullah b. Ebû Râfi'den nakleder. Heysemî, Ebû Hüreyre'nin hadisinin Sahih'te olduğunu Müsnedin ziyâdelerinde Abdullah'ın naklettiğini; Hz.AH'nin hadisini ise Bezzâr'ın naklettiğini ve râvİlerinîn de sika olduklarını söyler {Mecma', 11/96-97). Bk. Zevâidü Abdillah fi'l-Müsned, s.157-158, H.no: 10. Ayrıca 165/474.hadİsİn tahricinebk.

[29] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/220-221.

[30] Sened:
Hasen: Müsned, VI/272, H.no': 26218; İbn Huzeyme, 1/71; Hâkim, 1/244-245, H.no: 515 (Müslim'in şartına göre sahihtir. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, Şuabii'l-fmân, 111/26, H.no: 2773; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/38; Münzİrî hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr, Ebû Ya'lâ ve İbn Huzeyme tarafından nakledildiğini, Muhammed b. İshâk'ın İbn Şihâb'dan hadis işitmediğini belirtir. BLTerğîb, 1/102, H.no: 334; Nevevî Hz.Âişe'nin rivayet ettiği bu hadis için şunları söyler: "Beyhakî bu hadisi birçok tarikle nakletti ve tariklerinin her birinin zayıf olduğunu belirtti. Hâkim'in bu hususta sözüne itibâr olunmaz. Çünkü kendisi hadisleri sahih sayma hususunda mütâsâhil olduğu gibi, hadis Müslim'in şartına/râvisine de uygun değildir. Müslim, İbn İshâk'ın hadislerine sadece mutâbaatta yer verir, tbn İshâk müdellis olduğu ve semâmı da beyân etmediği İçin hadis zayıftır. Beyhakî, hocası Hâkim'den hadîs usûlünde daha sağlamdır. Beyhakî İse bu hadisi zayıf saymıştır. Bk.Mecmû', 1/335; Suyûtî, hadisi İbn Zencûye'ye (Kitâbü't-Terğîb fi fedâili'l-a'mâl) nisbet ederek zayıf olduğuna işaret etmiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 5100; Münâvî ise Suyûtî'nin bu davranışını garipseyerek, Ahmed b. Hanbel, Hâkim, İbn Huzeyme ve Beyhakî'ye nisbet etmeyişini tenkid eder. O da Beyhakî, Nevevî ve İbn Salah gibi âlimlerin "zayıftır" görüşünü benimser. Bk. Feyzu 'l-Kadîr, IV/296.
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr, Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, Bezzâr'ın râvilerinin sika olduğunu, Hâkim'in de hadisi sahih saydığını ifâde etmekle yetinir. Bk.Mecma', ü/98; Endelüsî, hadisi Ebû Nuaym'ın da rivayet ettiğini belirterek râvilerinin sika olduğunu belirtti. Jik.Tuhfetü'l-muhtâc ilâ edilleti'l-Minhâc, 1/176-177, H.no: 63; Hadisin Ebû Hüreyre'den (Radtyattahü anh) şahidi: Bk.Deylemî, Firdevs, 11/265, H.no: 3236. Mübârekfûrî hadisin iki şahidini daha dile getirir:
a-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Ebû Nuaym'ın Kitâbü's-Sivâk'ında ceyyid bir isnadla rivayet ettiğini belirtir. b-Câbir'den (Roekyattohû anh) şahidi:
Yine Ebû Nuaym'ın Kitâbü's-Sivâk'ında sahih bir isnadla rivayet ettiğini söyler. Bk. Tuhfetü'l-ahvezî, 1/86.
Sehâvî, hadisin Enes, Câbir, İbn Ömer, Ümmü'd-Derdâ ve Ciibeyr b. Nüfeyr'den (Radıyallahü anhüm) (mürseJ olarak) şâhidlerinin bulunduğunu ve bunların birbirini desteklediğini söyler. Bk.Makâsıdu'l-hasene, s.313-314, H.no: 625; Aclûnî de Haris b. Ebû Üsâme'nin Müsned'inde Ebu'l-Esved'den nakledilen rivayete değinir. Sözlerini Sehâvî'nin görüşlerini naklederek Îbntrl-Ğars'in şu sözü ile noktalar: "Benim âlimlerin değerlendirmelerinden anladığım kadarıyla hadis zayıftır veya hasen li gayrihidir." Bk.Kesfu 'l-hofâ, 11/33-34, H.no: 1604.
îbnü'l'Kayyim el-Cevziyye "Bu hadis nasıl zayıf olur?" sorusuna, rivayetleri tek tek değerlendirdikten sonra: "İşte hadisin durumu böyle. Şayet hadis sâbitse hasen hükmündedir" cevabını verir. Bk.el-Menâru'l-münîf, s. 19-23.

[31] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/221-222.

[32] Sened:
Sahih: Müsned, VI/325, H.no: 26642; Ümmü Habîbe annemiz bu hadisi Zeyneb bt. Cahş validemiz aracılığıyla da nakletmiştir. Bk. VI/429, H.no: 27288 (Tbn İshâk tahdis siğası ile nakletti); Ümmü Habîbe'nin aynı sened ve metinle Zeyneb bt. Cahş'tan rivayeti Ümmü Habîbe'nin müstakil rivayetinin sahabe mürselînden olduğuna işaret ediyor. Sahabe mürseli ise kabul edilir. Ebû Ya'lâ, XIII/48, 64. H.no: 7127, 7143; Heysemî, râvilerinin sika olduklarını İfade eder. BkMecma', 11/97; Zeyneb bt. Cahş'tan nakledilen hadis için de râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 11/97.

[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/222.

[34] Sened:
Sahih: Müsned, 11/250, H.no: 7406; İkinci rivayet): 11/259, H.no: 7504 (315/623.hadis); Benzer rivayet için bk. 11/287, H.no: 7840-7841; Ü/245, H.no: 7335, 7338; 11/531, H.no: 10812; 11/509, H.no: 10566; 11/460, H.no: 9890; 11/517, H.no: 10644; 11/433, H.no: 9557; ü/429, H.no: 9513; n/399, H.no: 9152; Mâlik, Taharet, 114-115; BhhâH, Cum'a, 8; Savm, 27; Te-mennî, 9; Müslim, Taharet, 42; Ebû Dâvûd, Taharet, 25, H.no: 46; Tİnnizî, Taharet, 18, H.no: 22; Dârimî, Salât, 168, H.no: 1492; Vudû', 18, H.no: 689; Nesâî, Taharet, 6, H.no: 7; Abdiirrezzâk, 1/555-556, H.no: 2106-2107; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/155, H.no: 1787; İbnü'l-Cârûd, s.27, H.no: 63; İbn Huzeyme, 1/73, H.no: 140; Tahâvî, Şerhti meâni't-asûr, T/43-44; İbn Hıbbân, III/351, H.no: 1068; IV/399, H.no: 1531; IV/406, H.no: 1540; Ebû Avâne, T/163, H.no: 474; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/35, 37, H.no: 144, 153-154; Nesâî, es-Sünenü'l-kUbrâ, 1/64, H.no: 6; 11/196, H.no: 3035; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VH/253, H.no: 7424; Ebû Ya'lâ, XI/229, H.no: 6343; Heysemî, senedinde Muhammed b. Ömer b. Alkame bulunmaktadır. Bu râvi sika olup hadisleri hasendir. Bk, Mecma', 1/221.
Ebû Hüreyre'nin Hz.Ali'den aldığı hadis için, Ebû Hüreyre'nin hadisi sahih kaynaklarda zikredilir. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah Müsned'in ziyâdelerinde bu hadise yer verir. Bezzâr da hadisi nakleder. Hz. Ali'nin ziyâdeli olarak naklettiği hadisin râvileri sikadır. Ancak Müsned'de İbn İshâk, Ubeydullah b. Ebî Râfı'den an'ane ile nakleder. Bezzâr ise İbn Ishâk'm tahdis yolu İle Abdurrahman b. Yesâr kanalıyla Ubeydullah b. Ebî Râfı'den naklini verir ki Abdurrahman'ı da İbn Maîn sika saymıştır. Bk.Mecma', 11/96-97
Bu konuda rivayette buîunan sahabe (Hadisin şâhidleri):
a-Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaliahüanh): Bk. Nesâî, es-Sünenü'l-kührâ, İT/196, H.no: 3030;
b-Abduilah b. ez-Zübeyr (Radıyallahü anhümâ): Bk.îbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/156, H.no: 1795;
c-Ca' fer b. Ebû Tâlib (Radıyatlalm anh): Bk.Ebû Nuaym, Müsnedü Ebî Hanîfe, s.205-206;
d-İbn Ömer (Radıyallahü anhümâ): Bk.Taberânî, el-Mu'cemü'Ukebîr, XlI/375, 435, H.no: 13389, 13592; el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/217-218, H.no: 8448; Heysemî, Taberânî'nin Kebîr ve Evsat'ındaki hadisin senedinde Saîd b. Râşid vardır, o da zayıftır. Evsat'mdaki bir diğer hadiste ise Ertât var, bu zât hakkında cerh ta'dilde bulunan birini bulamadım, ancak diğer râvileri sikadır" der. Bk. Mecma', 11/98;
e-İbn Abbas (Radıyaltahü anhümâ): Bk.Taberânî, eUMu'cemü'l-kebîr, XI/87, H.no: 11133; Heysemî, Taberânî'nin Kebîr'inde ve Bezzâr'm Müsned'inde rivayet edildiğini, hadisin senedinde Müslim b. Keysân'ın bulunduğunu, onun da zayıf olduğunu belirtir. Bezzâr bu ravîde herhangi bir beis görmez. Bk. Mecma', 11/97;
f-Abbas (Radıyallahü anh): Bk. Makdisî, Muhtara, VITI/394-395, H.no: 487; Heysemî, hadisin Bezzâr. Taberânî ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, senedinde mechûl olan Ebû Ali Saykal'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', H/97-98.
g-Câbir (Radıyallahü anh): Bk. Buhârî, Savm, 27;
b-Vâsıle (Radıyallahü anh); Bk. Heysemî, Ahmd b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledilen hadisin senedinde sika-müde]lİs olan Leys b. Ebû Süleym'in bulunduğunu, bu râvinin de an'ane yaptığını ifade eder. Bk.Mecma', ü/98.
ı-Hz.Âİşe (Radıyallahü anhâ): Bk.Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından rivayet olunduğunu, senedinde zayıf olan Muâvİye b. Yahya'nın bulunduğunu ifade eder. BkMecnıa', ü/97
i-Müphem sahâbi (Radıyallahü anh): Müsneâ, V/410; Heysemî, râvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk.Mecma', 11/97
j-Diğer şâhidier: Tirmİzî, hadisin Hz.Ebû Bekir, A1İ, Huzeyfe, Zeyd b. Hâlİd, Enes, Abdullah b. Arnr, Ümmü Habibe, Ebû Ümâme, Ebû Eyyûb, Temmâm b. Abbas, Abdullah b. Hanzale, Ümmü Seleme, Vasile b. el-Eska' ve Ebû Musa'dan (Radıyallahü anhüm) da nakledildiğini dile getirir. Bk. Tirmizî, Taharet, 18, H.no: 22.

[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/223-224.

[36] Sened:
Sahih: Müsned, 11/400, H.no: 9166; Heysemî, hadis için "râvileri sikadır" ifadesini kullanır. Bk.Mecma', 1/221.

[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/224.

[38] sened:
Sahih: Müsned, IV/417, H.no: 19625; Buhârî, Vudû', 73; Müslim, Taharet, 45; Ebû Dâvûd, Taharet, 26, H.no: 49; Nesâî, Taharet, 3, H.no: 3; Ebû Avâne, 1/165, H.no: 479; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/35.

[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/224-225.

[40] Sened:
Zayıf: Müsned, 1/158, H.no: 1355; Senedindeki Muhtar b. Nâfî et-Temmâr el-Kûfî zayıftır. Buhârî eserinin birinde bu râviyi cerh etmezken (Bk.et-Târîhu'1-kebîr, IV/I/386), bir diğer eserinde "miinkeru'l-hadis" hükmünü verir (Ek.et-Tâfîhu's-sağtr, s. 173). Heysemî de zayıf sayanlardan biridir. Bk.Mecma', V/118-119. Zehebî "zayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc. no: 5332. Tirmizî bir, Ahmed b. Hanbel üç rivayetini nakleder. Tirmizî rivayetinden sonra: "Bas-ralı bir şeyhtir. Garib rivayetleri çoktur" der. Bk. Sünen, Menâkıb, H.no: 3714. Bu hadis 225/533.hadiste tekrar edilecektir.
Parmakların misvak yerine kullanılıp kullanılamayacığına dâir bazı rivayetler: Enes'ten (Radıyallahü anh) rivayet edilen hadis (Bk.Makdİsî, Muhtara, VII/252, H.no: 2699; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/40-41, H.no: 176-177, 180 (zayıf); Deylemî, Firdevs, V/503, H.no: 8891) İbn Hacer hadisin isnadının tartışmalı olduğunu, fakat kendisinin herhangi bir beis görmediğini belirtir (Hasen).
Hz.Âişe'den (Radıyaîlahü anhâ) nakledilen rivayetin İse senedinde Müsennâ b. es-Sabbâh bulunmaktadır.
Amr b. Avf tan (Radtyallahu anh) gelen nakilde ise (dtj~ ^ / Bj -i)ı>-!i ısja yyî guv'). Kesir b. Abdullah b. Amr b. Avf bulunmaktadır. (Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/288, H. no: 6437). Suyûtî, bu hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmîu's-sağîr, H.no: 3068; Hey-semî ise Tirmizî'nin bu râvinin hadislerini hasen saydığını belirtir, BkMecma', n/100-101
Müsned'deki Hz.Ali'den (Radıyallahil anh) nakledilen bu hadis için ise İbn Hacer bu zayıf rivayetlerin içinde en iyisi olduğunu belirtir. Geniş bügi için bk.Şevkânî, Neylü'l-evtâr, J/119;Bennâ,age., 1/296.

[41] Bk. Karahİsârî, Mustafa b. Şemseddin, Ahter-i kebîr, 874; Şemseddİn Sami, Kâmûs-u Türkî, 1170; Muallim Naci, Lügat-i Naci, 630.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/225-226.

[42] Sened:
Hasen: Müsned, 11/117, H.no: 5979 (Hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den naklettiği hadislerden biridir); Buhârî de bu hadise işaret etmiştir (Bk.et-Târîhu'l-kebîr, IV/I/386). Tayâlisî'yi Buhâri'nin senedinde hocasının hocası olarak görüyoruz. Zeylaî de Tayâlisî'nin bu hadisi naklettiğini söylüyor, (Bk.Nasbu'r-râye, 1/8) Biz bunu Tayâlisî'nin Miisned'inde bulamadık. Bu da ası! nüshada eksik olan hadislerden biri olabilir. Ebû Ya'lâ, X/I21, H.no: 5749; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini; Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin isnadının zayıf olduğunu belirtir ve bunun sebebini "tariklerden bir kısmında müphem bir râvinin bulunmuş olması, bir kısmında ise Husâm b. Misak el-Ezdî'nin (v.163/779) bulunmuş olması" olarak açıklar. BkMecma', 11/98-99, 263; Suyûtî, hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 6919
Hadisin senedinde yer alan Muhammed b. Müslim b. Mihrân: Ebû Ca'fer Muhammed b. İbrahim b. Müslim b. Mihrân'dır. Dedesi Ebu'l-Müsennâ Müslim b. el-Müsennâ'dır. Dedesi İbn Ömer'den nakillerde bulunur. Daha çok ezanla ilgili rivayetlerin bu kanalla nakledildiğini görüyoruz. Çünkü Ebû Ca'fer Muhammed b. İbrahim b. Müslim Hilal oğullarının Uryân Mescidinde, dedesi de Mescidü'1-Câmî (veya Mescidü'î-Ekber'de) müezzinlik yaptılar. Bk.Nesâî, Ezan, H.no: 668; Ebû Dâvûd, Salât, H.no: 510. Muhammed b. Müslim b. Mihrân'm Tirmizî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd ve Nesâî iki, Ahmed b. Hanbel de dört rivayetini nakleder. Tirmizî rivayeti için hasen hükmü verir. Bk.Sünen, Salât, H.no: 430. Zehebî bu zât İçin "zayıf sayılmadı" der. Bk.Kâşif, Trc. no: 4702. İbn Hacer ise: "sadûktur, bazen hata yapar" der. Bk. Takrib, Trc.no: 5701.
Müslim b. Müsennâ Ebu'l-Müsennâ ise sika biridir. Bk. Zehebî, Kâşif, Trc. no: 5427.

[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/226-227.

[44] Sened:
Hasen: Müsned, VI/121,' H.no: 24781. Benzer rivayet için bk. VI/160, H.no: 25149; Ebû Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 57 (Münzirî, isnadında Ali b. Zeyd b. Cüd'ân bulunduğunu ve bu râvi ile delil getirilemeyeceğini ifâde eder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/40, H.no: 3557; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/39;
Heysemî, senedindeki Ali b. Zeyd'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde İhtilafın varlığını ifade eder. BkMecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Tânhu'l-kebîr, VI/275, Trc. no: 2389; İbn Hacer, bu râvi hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc. no: 4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayif olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc. no: 3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeble de bazı âlimler, bu râvinin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvinin de yer aldığı hadislere "hasen-sahîh" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no: 109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Radâ, H.no: 1146; Fiten, H.no: 2192; Zühd, H.no: 2330; İsti'zân, H.no: 2698; Edeb, H.no: 2829; Fiten, H.no: 2192; Zühd, H.no: 2330; İsti'zân, H.no: 2698; Edeb, H.no: 2829; Tefsir, H.no: 3168; Menâkıb, H.no: 3615, 3753, 3902; Sadece sahih dediği de olur: Cuma, 39, H.no: 545; Yalnızca hasen hükmü verdiği hadisler için bk. Cuma, H.no: 589; Savm, H.no: 764; Fiten, H.no: 2248, 2254; İlim, H.no: 2678; Tefsir, H.no: 2991, 3107, 3142, 3148, 3187, 3206; Deavât, H.no: 3455; Menâkıb, H.no: 3854; Müslim bir, Tirmizî 26, Nesâî iki, Ebû Dâvûd 12, İbn Mâce 23, Ahmed b. Hanbel 258 ve Dârimî de on rivayetini nakleder. Bu râvi için bk. 29/18O.hadis.
Ümmü Muhammed Ümeyye bt. Abdullah meçhuldür. AH b. Zeyd'in babasının eşidir. Bu durum rivayetlerde şu şekilde zikredilir: "«—-ı £y> -£^> f» ££ ->o es. ^*" Tirmizî, Dârimî ve İbn Mâce bir, Ebû Dâvûd iki, Ahmed b. Hanbel dokuz rivayetini nakleder. Tirmizî hadisi hakkında hasen hükmü verir. Bk.Sünen, Tefsir, H.no: 2991. İbn Hacer ve Zehebî bu hanım hakkında herhangi bir hüküm vermezler. Bk.Takrîb, Trc. no: 8539; Kâşif, Trc. no: 6955. Şu hadis bu rivayeti kuvvetlendirir:
"Hz.Aİşe'den (Radıyallahü anhâ): Allah Rasûlü (Sallallahü aleyhi ve sellem) yatar, u-yandiğı zaman ağzını misvaklar, sonra abdest alır ve sekiz rekat namaz kılardı. Her iki rekatta bir oturur ve selâm verirdi..." Bk. Müsned, VI/123; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/28.

[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/227-228.

[46] Sened:
Sahih: Müsned, V/382, H.no: 23135; (İkinci rivayet): V/402, H.no: 23308; Benzer rivayet için bk. V/407, H.no: 23350; V/390, H.no: 23206; V/397, H.no: 23259; V/407, H.no: 23353; Buhân, Vudû', 73; Cum'a, 8; Teheccüd, 9; Müslim, Taharet, 46-48; Ebû Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 55; Nesâî, Taharet, 1, H.no: 2; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 286; Dârimi, Vudû', 20, H.no: 691.

[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/228.

[48] Sened:
Sahih: Müsned, VI/41-42, H.no: 24026.
Hadis iki bölümden oluşmaktadır:
a-Birinci bölüm yağmur ile ilgilidir ki bu da 1729/2599.hadiste zikredilecektir.
b-îkinci böİüm ise misvak ile İlgilidir. İkinci bölümüne benzer bir rivayet İse şu şekildedir:
Müsned, VI/254, H.no: 26046. Bir diğer rivayet:
Müsned, VI/237, H.no: 25875; VI/182, H.no: 25363; VF192, H.no: 25468; VI/188, H.no: 25430; VI/110, H.no: 24676; A/its/rm, Taharet, 43; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 290; Humeydî, 1/131, H.no: 270.

[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/228-229.

[50] Sened:
Hasen: Müsned, İÜ/445, H.no: 15618; Benzer rivayet için bk. m/446, H.no: 15628; Buhân, Savm, 27 (muallak olarak); Ebû Dâvûd, Savm, 27, H.no: 2364; Tirmizî, Savm, 29, H.no: 725 (hasen); Heysemî, "Âsim b. Ubeydullah'm zayıflığı sebebiyle hadis zayıftır" der. Bk. Mecma', V/223-224. Mizzî: "Hafızası hakkında tenkidler yapılmıştır. Mâlik ve Şu'be başta olmak üzere birçok alim kendisini tenkid eder" der ve İbn Adiy'in "zayıf olmakla birlikte âlimler hadisini almıştır" sözünü nakleder. Bk.Tehzîbü'l-Kemâl, XIII/500; İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Taknb, Trc. no: 3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'l-hadis" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 2506. Tirmizî sekiz, Nesâî bir, Ebû Dâvûd altı, İbn Mâce on, Ahmed b. Hanbel ise 47 yerde Âsım'm rivayetini verir. Tirmizî hadislerini hasen veya hasen-sahih olarak değerlendirir. Bk.Sünen, Savm, 29, H.no: 725 (hasen); Cenâiz, 14, H.no: 989 (hasen-sahih); Nikâh, 22, H.no: 1113 (hasen-sahih); Edâhî, 16/2, H.no: 1514 (hasen-sahih); Kader, 3, H.no: 2135 (hasen-sahih); Deavât, 109, H.no: 3562 (hasen-sahih). Bu râvî için 34/76.hadise bk. Bennâ da hadisin hasen olduğunu isbât eder. Bk.BüIûğiı 'l-emânî, 1/298.

[51] Metindeki ek: (Râvilerden) Abdurrahman'dan gelen diğer rivayette; "Rasûlullah'ın (Sallallahü aleyhi ve seilem), oruçluyken hesap edemeyeceğim kadar çok misvak kullandığını gördüm" şeklinde nakletti.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/229-230.

[52] sened:
Sahih: Müsned, 1/267, H.no: 2409; Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, XÜ7107, H.no: 12611; Makdisî, Muhtara, IX/548-549, H.no: 541; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/39; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedinin cey-yid olduğunu belirtir. Bk. Mecma', X/321.

[53] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/230.

[54] Mevsılî, İhtiyar, 1/8.

[55] San'ânî, Siibülü's-selâm, 1/63.

[56] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/13; Nevevî, Mecmu', 1/271; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1/25; İbn Kudâme, Muğnî, 1/78-79; San'ânî, age., 1/64.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/230-231.
 
Üst Ana Sayfa Alt