Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Muhammed abduh cemaleddin afgani kimidr?

M Çevrimdışı

Müfteri Pezdevi

ÜYE
Banned
Arkadaşalar SelamunAleykum bu şahısları pek tanımıyom ama reformcu flan diyenler var bilginiz varsa paylaşın inşaALLAH
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Bu konuda telifler çok, dolayısıyla bunlara müracaat etmeniz yerinde olur, ben sadece şimdiye kadar öğrendiklerimi özetleyebilirim:

Cemaleddin el-Afgani İran asıllı bir mütefekkirdir ve sömürgeciliğe karşı mücadelesiyle tanınmıştır, Arapça dahil ilmi birikimi yüksek bir seviyede değildir. Onun siyasi fikirlerinden etkilenen talebesi Mısırlı Muhammed Abduh ise Ezher'de okumuştur. Sömürgecilerin tesirine karşı başlatılan Urabi isyanından sonra ikisi birlikte Fransa'ya sürülmüşlerdir. Reformcu diye bilinmelerinin sebebi, "ıslah" veya "tecdit" kavramlarını bayraklaştırmış olmalarından kaynaklanır. Bu bağlamda mezheplerden bağımsız ictihâdı savunmuşlardır ki, bu yönleri nedeniyle Suriye'deki selefiyye hareketi ile birlikte anılmışlardır. Bunun haricinde bilimin din ile çelişmediğini ispatlamak için Muhammed Abduh eleştiriye sebep olan bazı tefsirlerde de bulunmuştur.

Gerek Afgani'nin İslam birliği siyaseti, gerekse de Abduh'un tecdit çabaları Müslümanların yeniden kuvvetlenmesi ve bağımsızlığını elde etmesi amacıyla olmuştur. Ancak Müslüman toplumların geride kalmışlığının illeti olarak gördükleri geleneksel mezhep kurumu ve tasavvuf ile tarikatlara karşı fikri bir mücadele yürüttüklerinden aynı çevrelerin düşmanlığını kazanmışlardır.

Bununla birlikte dönemin tartışmaları sırf düşmanlık üzerinden yürümemiş, tarikatlar arasında da daha evvel başlayan bazı inanç ve uygulamaları gözden geçirme eğilimi kuvvet kazanmıştır (Rufai şeyhi Ebul Hüda es-Sayyadi örnek olarak verilebilir). İleri yıllarda Suudi-Arabistan krallığı ile bir temele oturan ilmi Selefiyye hareketi ise bazı noktalarda Abduh çevresinin eleştirilerini paylaşıyor olsa da, ana fikri itibariyle Abduh'un çevresi Avrupa'nın bilimsel yükselişiyle daha çok alakadar olmuştur ve reformculuğu da bu mihverde şekillenmiştir.

Lübnanlı Reşid Rıza ile Mısır'daki reform hareketinin daha ilmi (fıkhi) bir temele oturduğu söylenir, ki 20.yy. yetişen Ezher alimleri (Mahmud Şeltut, günümüzde Karadavi) de bu akımdan etkilenmiştir. Ancak aynı zamanda itiraf etmek gerekir ki, örtünme emrini inkar eden Kasım Emin gibileri ve Arap milliyetçileri de bu zeminden beslenmişlerdir. Buna karşın Hasan el-Benna'nın kurduğu Müslüman Kardeşler hareketi tecdit geleneğinden gelmesine rağmen (kendisi el-Menâr dergisini sonradan yeniden çıkartmaya çalışmıştır) fikri kavgaları bir yana bırakarak hareketi, yani çalışmayı öne çıkartmış ve Müslümanları cihad ruhuyla tartışmadan uzak olan İslam'ın ana öğretileri etrafında toplamaya gayret etmiş ve bunda bir müddet başarılı olmuştur.

Türkiye'de bu iki şahsiyete olan düşmanlık daha çok taassuptan kaynaklanıyor: gelenekselciler eleştiriyor, yenilikçiler savunuyor. Özellikle de Işık cemaati eleştiri de çok ileri gidiyor. Oysa eleştiri şahısa değil fikir ve icraatlara yönelik olmalıdır. Bir kimseye işin başında İslam düşmanı, mason vs. damgası vurulursa eleştirinin bir anlamı kalmaz. Afgani ve Abduh bir kesim Müslümanların sevdiği kişilerdir, bu yüzden eleştiri ilmi olmalıdır, ki geçtiğimiz asrın ('gelenekselci') alimlerinden böyle yapanlar olmuştur (Mustafa Sabri Efendi, Ahmet Davutoğlu vs.)
 
M Çevrimdışı

Müfteri Pezdevi

ÜYE
Banned
Bu konuda telifler çok, dolayısıyla bunlara müracaat etmeniz yerinde olur, ben sadece şimdiye kadar öğrendiklerimi özetleyebilirim:

Cemaleddin el-Afgani İran asıllı bir mütefekkirdir ve sömürgeciliğe karşı mücadelesiyle tanınmıştır, Arapça dahil ilmi birikimi yüksek bir seviyede değildir. Onun siyasi fikirlerinden etkilenen talebesi Mısırlı Muhammed Abduh ise Ezher'de okumuştur. Sömürgecilerin tesirine karşı başlatılan Urabi isyanından sonra ikisi birlikte Fransa'ya sürülmüşlerdir. Reformcu diye bilinmelerinin sebebi, "ıslah" veya "tecdit" kavramlarını bayraklaştırmış olmalarından kaynaklanır. Bu bağlamda mezheplerden bağımsız ictihâdı savunmuşlardır ki, bu yönleri nedeniyle Suriye'deki selefiyye hareketi ile birlikte anılmışlardır. Bunun haricinde bilimin din ile çelişmediğini ispatlamak için Muhammed Abduh eleştiriye sebep olan bazı tefsirlerde de bulunmuştur.

Gerek Afgani'nin İslam birliği siyaseti, gerekse de Abduh'un tecdit çabaları Müslümanların yeniden kuvvetlenmesi ve bağımsızlığını elde etmesi amacıyla olmuştur. Ancak Müslüman toplumların geride kalmışlığının illeti olarak gördükleri geleneksel mezhep kurumu ve tasavvuf ile tarikatlara karşı fikri bir mücadele yürüttüklerinden aynı çevrelerin düşmanlığını kazanmışlardır.

Bununla birlikte dönemin tartışmaları sırf düşmanlık üzerinden yürümemiş, tarikatlar arasında da daha evvel başlayan bazı inanç ve uygulamaları gözden geçirme eğilimi kuvvet kazanmıştır (Rufai şeyhi Ebul Hüda es-Sayyadi örnek olarak verilebilir). İleri yıllarda Suudi-Arabistan krallığı ile bir temele oturan ilmi Selefiyye hareketi ise bazı noktalarda Abduh çevresinin eleştirilerini paylaşıyor olsa da, ana fikri itibariyle Abduh'un çevresi Avrupa'nın bilimsel yükselişiyle daha çok alakadar olmuştur ve reformculuğu da bu mihverde şekillenmiştir.

Lübnanlı Reşid Rıza ile Mısır'daki reform hareketinin daha ilmi (fıkhi) bir temele oturduğu söylenir, ki 20.yy. yetişen Ezher alimleri (Mahmud Şeltut, günümüzde Karadavi) de bu akımdan etkilenmiştir. Ancak aynı zamanda itiraf etmek gerekir ki, örtünme emrini inkar eden Kasım Emin gibileri ve Arap milliyetçileri de bu zeminden beslenmişlerdir. Buna karşın Hasan el-Benna'nın kurduğu Müslüman Kardeşler hareketi tecdit geleneğinden gelmesine rağmen (kendisi el-Menâr dergisini sonradan yeniden çıkartmaya çalışmıştır) fikri kavgaları bir yana bırakarak hareketi, yani çalışmayı öne çıkartmış ve Müslümanları cihad ruhuyla tartışmadan uzak olan İslam'ın ana öğretileri etrafında toplamaya gayret etmiş ve bunda bir müddet başarılı olmuştur.

Türkiye'de bu iki şahsiyete olan düşmanlık daha çok taassuptan kaynaklanıyor: gelenekselciler eleştiriyor, yenilikçiler savunuyor. Özellikle de Işık cemaati eleştiri de çok ileri gidiyor. Oysa eleştiri şahısa değil fikir ve icraatlara yönelik olmalıdır. Bir kimseye işin başında İslam düşmanı, mason vs. damgası vurulursa eleştirinin bir anlamı kalmaz. Afgani ve Abduh bir kesim Müslümanların sevdiği kişilerdir, bu yüzden eleştiri ilmi olmalıdır, ki geçtiğimiz asrın ('gelenekselci') alimlerinden böyle yapanlar olmuştur (Mustafa Sabri Efendi, Ahmet Davutoğlu vs.)
Aynen kardeşim genelde ışık cemaati mason falan diyor ve reşid rızayı mezhep karşıtı olarak gösteriyor reşlid rıza nın kitaplarında ibni teymiyye ve imam gazali falnda geçiyormuş hakikat kitabevi nin kitabında geçiyor
 
Üst Ana Sayfa Alt