Müslüman Kadının, Kocasına Karşı İtaatı Nasıl Olmalıdır ?
Hamd Alemlerin Rab’bı olan Allah’a, salatu ve salam Onun Rasuline, ahline, ashabına ve kıyamet gününe kadar O’na ihsanla tabi olanların üzerlerine olsun. –Amin-
“Allah ve elçisi bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadının, o işte kendi tercihlerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve elçisine baş kaldırırsa apaçık bir sapıklığa düşmüş olur” (Ahzab 36)
Allah Swt evlilik hayatı için bir düzen indirmiştir. Bu düzen insanın aklını ikna edip fıtratı doyurmaktadır. İşte bu düzen dogrultusunda yaşıyan evlilikler yıkılmaz bir kale haline gelir. Batı düzeni doğrultusunda yaşıyan çiftlerin bir senelik hatta bir haftalık beraberliklerinden sonra boşandıklarını her zaman duymuşuzdur buda küfür nizamının fıtratı doyurmadığını ve çiftlerin aralarında çıkan ihtilaflarda batıda çözüm aramalarından kaynaklanmaktadır. Oysa Allah’ın nizamı dogrultusunda yaşıyan müslüman çiftlerin evlilik hayatları ömür boyu devam eder. Yapılan evliliğin bir ömür devam edebilmesi içinde hem erkeğin hemde kadının, Allah swt’nın emir ve neyhleri dogrultusunda yaşamaları kaçınılmazdır. Erkek ve kadın görevlerini bilmeli ve bu doğrultuda yaşamalıdır. Aksi taktirde evlilikleri kısa bir zaman sonra sona erer. Çünkü her konuda olduğu gibi evlilik hayatında da insanları bir arada tutan yanlızca ve sadece Allah’ın nizamıdır.
Evlilik hayatında kadının görevleri oldugu gibi erkeğinde görevleri ve sorumlulukları vardır. Biz bu konumuzda Kadının eşine karşı olan vazifelerini ele alacağız. İnşa’Allah bundan sonraki konumuzda Erkeğin hanımına olan görevlerini ve sorumluluklarını ele alacaz.
“Dünya menfaatlanılacak şeydir. Menfaatlanılacak şeylerin en hayırlısı ise, Saliha kadındır” (Müslim)
Evlenecek olan bir erkeğin evleneceği kadını, kadınında erkeği dogru seçmesi gereklidir. Çünkü evlilik Allah’ın İzniyle, birlikte bir ömür boyu beraber yaşamaktır. Hiç bir insan sevmediği, hoşuna gitmeyen biriyle bir beraberlik sürdürmek istemez. Bu yüzden erkek acisindan dogru bir evlilik için dogru başlangiç hayırlı ve saliha bir kadınla evlenmektir. Peki hayırlı bir kadın hangi özelliklere sahiptir? Bunu bir hadisle yanıtlıyalım:
Ebu Hurayra anlatıyor: Sahabelerden biri Allah Rasulunun yanına gelerek: “Kadınların en hayrlısı hangisidir” diye sordugunda, Allah Rasulu şöyle buyurdu: “Yüzüne baktıgı zaman kocasını sevindiren, emrettigi zaman itaat eden, namusu ve malı hususunda kocasına isyan etmeyen kadındır” (Ahmed b. Hanbel 2/434; ibn mace, nikah, 5)
Yanlızca bu hadis dahi kadının eşine karşı nasıl davranması gerektigini anlatmaya kafidir. Kadının, eşine olan ilk ve tek görevi itaattır. İtaat hususunda bir çok başlıklar ayırmamız münkün. Bunlar:
1. Yatagını terk etmemesi
2. Eşine eziyet etmemesi
3. Onun için süslenmeye önem vermesi
4. Daima güler yüzlü ve tatlı dilli olması
5. Ona hizmet etmesi (ev işlerini görmesi)
6. Eşini razı/memnun etmek için büyük çaba göstermesi
7. ve Allah’ın Dava’sında ona daima yardımcı olmasıdır. (Vs.)
Bunlara açıklamadan önce itaatın önemi, itaatsizliğin cezası ve hangi konularda eşe itaat edilmesi gerektiği hususuna deyinelim..
Kocaya itaat etmek kimi kadın için çok zor, kimisi içinde kolaydır. Aslına bakıldığında kocaya itaatın zorluğu veya kolaylıgı kadının sahip oldugu mefhumlara bağlıdır. Eğer kadın (batı fikirleri ile yetişip) islamı yaşamıyan biriyse itaat konusu ona adeta işkence haline gelir. Aksine kadın eşiyle birlikte islamı yaşıyan çiftlerse ve kadın itaatın farziyeti ve önemi hususunda belirli mefhumlara sahipse bu görev ona zor gelmez. Çünkü bu mefhumlara sahip olan kadın eşine itaat ettigi zaman karşılıgında alacagı mükafaatı bilir bu yüzdende eşine itaatte kusur etmez.
Bilindigi üzere erkeğin cihad’a çıkması farzdır ve erkekler cihatta öldükleri zaman şehid düşerler. Hesabsız cennete girerler. Lakin kadının cihad’a çıkması farz degildir. Ama kadın şehidlik sevabından mahrum kalmaz. Kadın cihad’a çıkmadanda erkeklerin şehidlik sevabına denk olacak bir görevleri vardırki oda eşine itaat etmesidir. Evet.. Kadının kocasına itaatı erkeğin şehitlik sevabına denktir. Bunu şu hadisle delillendirelim:
Sahabi kadınlardan biri Allah Rasulunun yanına gelerek: “Ey Allah’ın Rasulu Cihad ibadetini Allah swt, erkeklere farz kıldı. Cihad’a çıkıp öldürüldüklerinde Rab’leri katında diri olarak rızklandırılıyorlar (Şehid oluyorlar). Peki ya biz kadınlar bu ecre nasıl nail olacagız?” Allah’ın Rasulu kadına şöyle yanıt verdi: “Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını kabul edip yerine getirmesi buna (erkeklerin cihad sevabına) denktir. Ne yazıkki sizden çok azı bunu yapar”
Görüldügü üzere kadının erine itaat etmesi şehidlik sevabına denktir. Yanlız Rasulullah’ında buyurdugu üzere hakkıyla eşine itaat eden kadınların sayısı pek azdır. İslam Devletinin olmayışı ve müslüman kadının ne yazıkki batının kültürüyle egitilmesi bunun için yeterli sebebtir. Müslüman kadının akidesini bulandırmak için kafirler ellerinden geleni yaptılar ve ne yazıkki bu konuda başarılı oldular. Tarihte eşine kusursuz itaat eden müslüman kadın bugün malesef eşine karşı asi olup ‘kadın-erkek eşitliği’ denilen sapık fikre saplanmıştır. Bu fikrin nerden geldiğini, niçin ortaya çıktığını araştırmadan benimsediler. ‘kocam yapıyorsa bende yaparım’, ‘çalışıyorsa bende çalışırım’, ‘yemek pişiriyorsam, oda yapmalı’ gibi fikirlere sahip oldular. Oysaki kadın ve erkeğin yaratılış gereği eşit olmaları imkansızdır. Erkek kadından daha kuvvetli, cesaretli ve güçlüdür bu yüzden evinin dışında olan işler ona farzdır. Kadın erkekten daha zayıf, duygusal ve korunmaya ihtiyaç olandır bu yüzdende evin iç işlerinden sorumludur. Madem eşitlikten söz edilir o halde bir tehlike karşısında neden erkek kadını degilde, kadın erkeği korumaz?? Siz bir tehlike karşısında kaldıgınızda hiç kocanızın arkanıza saklandığını gördünüzmü? Veya neden kadın dışarda çok çalışmasından ötürü bulanımlara girerde erkek 12 saat çalışsa dahi artık çalışmıyacam evde oturacam demez? Bırakalımda erkek görevi olan dış işlerini kadında iş işlerini yapsın..
İtaatın önemine devam edelim:
Hz. Ali (ra) de şöyle buyurmaktadır: “Kadının cihadı, eşine karşı vazifelerini en güzel şekilde yerine getirmesidir.”
Koca, kadının hem cenneti hemde cehennemidir. Kadın Allah’ın isteği dogrultuda eşine itaat ederse cenneti, ona karşi asi olursa cehennemi olur. Kadın eşine itaat ettigi sürece Allah swt o kadını cennetle mükafatlandırır.
Allah’ın Habibi Hz. Muhammed şöyle buyuruyor:
“Kadın beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruyarak kocasına itaat ettiği zaman ahirette kendisine: ‘Artık dilediğin kapıdan cennete gir’ denilir” (Ahmed b. Hanbel, 1573)
Başka bir hadiste şöyle buyurmakta:
“Kocası kendisinden memnun olduğu halde ölen kadın cennete girecektir” (Tirmizi, 1081: ibni Mace, 1844)
Mademki kadın kocasına itaat ederek cenneti kazanacak o halde bu iş kadına neden zor gelsin? Böylesi büyük bir mükafaatı neden kaçırsın.? Ayrıca Allah’ın elçisinin “kadın kocasının haklarını bıhakkın yerine getirmedikçe imanın lezzetini tadamaz” sözünü unutmuyalım. Ve yine unutmuyalımki cehennemde en çok bulunacak olan kadınlardır. Kocaya itaat ederek içinde en cok kadınların bulunacağı cehennemden kendimizi kurtarabiliriz!!
Erkeğe (farz ve haramlar dışında) yanlızca mubah alanlarda itaat edilmesi farz oldugu gibi erkeğin bunun dışında bir şeyi emretmeye de hakkıda yoktur. Kadının namaz kılması, islami kıyafeti (cilbab ve başüörtüsü) giymesi, kaş almaması, dawa’yı taşıması gibi husularda yani Allah’ın kadına farz kıldığı ve neyh ettiği hükümlerde erkeğin yapma ve yap diye emretme hakkına sahip degildir. Çünkü burda söz konusu olan Allah’a itaat etmektir ki ‘yaratıcı hususunda yaratılana itaat yoktur’ diye buyuruyor Rasulullah. Zaten eşe itaat etmek Allah’ın kesin emri oldugu için erkeğe itaat edildiğinde Allah’ın emri yerine getirilmiş olunur.
Erkek ancak emrettigi zaman itaat farzdır. Mesela ‘Hayatım bana bir bardak su getirirmisin?’ diye sordugu zaman kadının burda ‘hayır’ deme hakkı vardır. Buda itaatsızlık olmaz. Çünkü burda bir emir yoktur aksine koca, kadınına bir seçim hakkı tanımıştır. Ve kadın burdaki seçimde su getiririse ecir alır, getirmediği zamanda günahkar olmaz. Lakin erkek ‘Getir!’ derse bu emirdir ve burda itaat farz olur. Ancak getirirmisindeki kasti emir olup ta nezaket icabi bu kelimeyi kullanmissa durum degisirki itaat gerekir. ‘Erkege itaat’ denildiginde akla kölelik gelmemeli. Kadın kocasının hayat arkadaşıdır onunla derdini paylaşır, sorunlarını anlatır, fikir cedeleşmesinde bulunur. Erkek kadından, kadının istemediği bir şey emrederse elbette burda dahi itaat farzdır. Lakin bu kocasını istegi konusunda vazgeçiremiyecegi anlamına gelmez. Veya fikrini beyan etmeyeceği anlamına gelmez. Kadın istemedigi bişey oldugunu, bunu yapmak istemedigini güzel bir uslupla anlatabilir ve eğer koca bu konuda ikna olursa istediginden vaz geçebilir ve kadında günahkar olmaz. Eğer koca ikna olmaz isteginde ısrarlı olursa kadına ancak itaat düşer. Erkeğinde bu noktalarda mümkün oldugu kadar eşini gözetmesi güzel olandir.
İtaat konusunda kadını bağlıyan en önemli konu eşinin nevi içgüdüsünü doyurmasıdır. Cinsel ilişkinin evlilikte çok önemli yeri vardır. Erkeğin nevi içgüsünü tatmin etmediği zaman huzursuz oldugu buda evliligine ve dışardaki işlerine yansıdigi tesbit edilmiş hakikattır. Bu yüzden kadına bu konuda çok büyük görev düşmektedir. Eşinin kendisinden razı olması için elinden gelen gayreti göstermelidir. Evliliğin güzel devam etmesi yönünde cinsel hayatin büyük önemi vardir bunun icin kadin erkegini gözetmesi zorunludur.
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Bir kimse karısını ihtiyacı için çagırırsa, kadın fırın başında da olsa gelsin” (Tirmizî)
Bu hadislede kadının bu emri konusunda hiç bir özür beyan edemez. Ocak başında olsa dahi işini bırakıp emre itaat etmelidir. Bunu yaparkende oflayıp puflamadan, yerine getirmelidir. İtaatın en zor kısmıda budur yanlız kadın işleri olduğu halde işlerini hemen bırakıp eşine itaat ederse karşılıgında büyük ecirler alır. Cinsel ilişki her ne kadar nefse yönelik bir iş olsada hem erkek hemde kadın için ecirler vardır. Kadın ve erkegin beraber olması boş bir amel degildir. Allah Rasulu ‘erkegin hanımıyla oynaşmasında ve onunla geçirdiği zaman sürecinde ikisinede ecirler yazılır’ diye buyurmaktadır.
Erkek kadını yatağa çagırdığı zaman kadın itaat etmezse bakın kadın nasıl bir cezaya çarpıtılıyor: Ebu Hureyreden “Bir erkek karısını yatağına çağırır da kadın gelmezse ve bu yüzden erkek ona kızgın yatarsa, sabaha kadar melekler o kadına lânet ederler” (Ebu Davud: Nikah, 41, Müslim: Nikah, 20)
Cinsel haramlardan erkeği koruyan kadındır. Ve nasılki namaz bir ibadetse, kadının eşiyle cinsel münasebette bulunmasıda ibadettir. Şayet Allah Rasulu şöyle buyurdu:
“… hatta sizden biriniz eşi ile cinsi münasebette bulunmasında bile sevab vardır” buna sahabeler çok şaşırdılar ve sordular: ‘Ya Rasulullah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir.?’ Rasulullah: “Pek tabii ki verilir. Ya sizden biri zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmiyecekmiydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi nikahlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir” (Müslim, Ebu Davud)
Enes B. Mâlik’in naklettigi haberde: Rasulullah sahabesine şöyle sordu: “Cennetlik kadınlarınızı size bildireyimmi?” Biz ‘Evet, ey Allah’ın Elçisi’ dedik. Şöyle buyurdu: “Her sevecen doğurgan ve üretken kadın ki kendine öfkelenildiğinde, bir kötülük yapıldığında ya da kocası kendisine kızdığında eşine şöyle der: ‘İşte bu elim elinde, sen râzı olmadıkça kesinlikle uyku uyumayacağım.’ der”
Evet Müslüman Bacılarım, bu konuda her kadının kendisini hesaba cekmesi gerekir. Acaba eşleriniz size kızdığında sizler onu razi edene kadar çabamı gösteriyorsunuz, yoksa umursamayıp üzerine rahat bir uykumu çekiyorsunuz.? WAllahi kocasını razı etmiyen kadını büyük bir azab beklemekte. Dul Sahabi bir kadın kocaya itaatın önemini ve itaat edilmedigi taktirde onu bekliyen azabın oldugunu ögrendiginde ‘WAllahi bunları ögrendikten sonra evlenmiyecem’ demişti. Yani kocaya itaat kesinlikle basite alınacak bir iş değildir!
Müslüman kadın elbette her zaman bakımlı olmalıdır. Özelliklede eşi için daima bakımlı olmalıdır. Hiç bir erkek eve geldiginde kendisini karşılıyan hanımını çirkin ve bakımsız görmek istemez. Bu yüzden kadın eşi gelmeden en azından 10 dk.sını kocasına süslenmeye ayırmalıdır. Bunda dahi ecir vardır ve kesinlikle boş bir amel degildir. ‘süsleniyorum ama eşim bunu fark etmiyor’ demeyin. Bunu fark etmiyen erkek yoktur. Yanlız kimisi bunu dile getirmez kimide düsüncelerini bir şekilde açıklar. Eşim farketmiyor bu yüzden süslenmeye gerek duymuyorum deyip bir gün şiddetli bir tartışma çıktıgında bunu yüzünüze vurursa üzülen siz olursunuz!
Kadının kocası için süslenip güzel koku sürünmesi aralarında sevgi ve ülfetin meydana gelip geçimsizlik ve nefretin ortadan kalkması için en güçlü sebeblerden biridir. Şöyle düşünün bir yere gidip dinlenmek için oturduğunuzda eğer o yer göze çirkin ve burna kötü kokular veriyorsa hiç biriniz tabiat gereği bir daha oraya gitmek istemez. Ama güzel manzaralı ve miss gibi kokan bir yere gittiğinizde her zaman orda dinlenmek istersiniz. Tıpkı bu örnekteki gibi kadın eğer eşi için süslenip güzel kokular sürünürse erkek işten eve dinlenmek için adeta koşarak gelir. Erkek dinlenmek için başka yer tercih ediyorsa kadının büyük ihmalleri ve eksiklikleri var demektir.
Kadınlar genelde eşleri eve gelir gelmez dinlenmesine musade etmeden yaşadıklarını ve günün yorumunu yapmak isterler. Oysa bu yanlıştır. Çünkü erkek işten eve geldiginde yorgundur ve dinlenmek ister. Eşi geldiğinde kadın sanki eşinin ilk eve gelişiymiş gibi hemen kapıya koşmalı onu güler yüzle karşılamalı ve açsa onun yemegini indirip biraz dinlenmesine musade etmelidir. Yorgunluğu geçtikten sonra gününün nasıl geçtigini sorup anlatmak istedikleri varsa anlatır. Unutmayalım ki erkekler yorgun ve aç olduklarında huzursuz, stresli ve sinirli olurlar, kadının o anda yapacagı ufak hata büyük tartışmalara yol açabilir. Ve kadınların bu durumda kalbleri kırılabilir. Bu yüzden kadın sabırlı olmalı ve öncelikle onun temel ihtiyaçlarını gidermelidir.
Bununla ilgili bir sahabi hanımı anlatalım:
Sahabi kadının çoçuğu şiddetli bir hastalığa yakalandı. Kocası ise bir iş için uzak yere gidince çoçukları vefat etti. Hemen kocasına haber iletmedi ve onun eve dönmesini bekledi. Hiç kimsenin haberi vermemesi hususunda insanları tembih etti. Kocasının eve döneceği gün evini temizledi, yemeğini pişirdi ve kendisini süsledi. Kocası eve geldiginde onu güler yüzle karşıladı. Yemegini verdi, kadınlık görevini yaptı ve kocasını karşısına alıp ‘Eğer biri bize bir emanet bıraksa, onun bir zaman sonra emanetini geri alması gayet normal degilmidir?’ kocası ‘evet öyledir’ deyince kadın ‘O halde Allah bize verdiği emaneti geri aldı’ deyince koca: ‘Allah’tan geldik yine O’na döneceğiz’ dedi. Bu ne güzel yaklaşım, bu ne güzel uslup.. Bu kısasta kendimiz için büyük pay çıkarmamız gerekli. Kadının çoçugu öldügü halde o eşine itaatta kusur etmedi. Ki evlat acısını anneler çok iyi bilirler.
Eğer kadın kocasından güzelse bunu onun başına kakmalıdır. Sahabe anlatıyor: bir gün çok güzel bir kadın gördüm kocasıda çok çirkindi. Ona ‘böyle bir şeye nasıl razı olabilirsin?’ diye sordum. Bana şöyle dedi: ‘Sus! Böyle konuşma. Herhalde kocam Allah katında iyi bir iş yapmış olmalıki, mükafaat olarak beni ona verdi. Bende Allah katında kötü bir iş yapmış olmalıyım ki, ceza olarak onu bana vermiş. Allah’ın razı olduguna ben razı olmayayım mı?’ dedi ve beni susturdu.
Bilindiği üzere evin iç işleriyle ilgilenen kadınlar. Kadının bakacağı 10 cocuğu olsada bu degişmez. Koca istiyorsa hanımına yardımcı olabilir ama yardım etmek istemiyorsa kadın bunun kendi görevi oldugunu bilmeli ve işlerini erkeğe yüklememelidir. Kadının yetiştirecegi cocukları, bakacagı evi, eşi ve taşıyacagı islam dawası vardır. Bütün bu farziyetlerini yapması ve hiç birini ihmal etmemesi içinde organizeli olmalıdır. Sabah erkenden evini temizler, yemeğini yapar çoçukları ve dawasıyla ilgilenirse aksam eşi eve geldigi zaman ona ayıracagı çok vakti olur. Ve bu durumdada (kadının organizeli ve düzenli olmasından ötürü) erkek kadından razı olur ve ona dua eder.
Bazı kadınlar kocalarından ne kadar iyilik görürse görsünler, ufak bir tartışmada veya kadının kabinin kırılması sonucunda erkeğin bütün iyiliklerini inkar eder ve kocalarına eziyet ederler. Bakın bu konuda Allah Rasulu kadınlara için ne buyurmakta: “Sadaka verin ey kadınlar. Çünkü cehennem halkının çoğu siz olacaksınız” orda bulunan bir kadın: ‘Niçin ya Rasulullah?’ diye sordu. Oda: “Çünkü siz, çok şikâyet eder ve kocanızın nimetini inkâr edersiniz.” (Müslim)
Başka bir hadiste: “Bir kadın kocasına her eziyet ettikçe, cennetteki hurisi:’Ona eziyet etme! Allah canını alsın, o, senin yanında emanettir. Az sonra seni bırakıp bizim yanımıza gelecektir’. Der” (İbn Mâce)
Kadın hiç bir zaman eşini kızdıracak haraketlerde bulunmamalı. Daima onun sevdiği şeyleri yapıp hoşlandığı sözleri söylemelidir. Koca eve geldiğinde nasıl onu tatlı dili ve güler yüzüyle karşılıyorsa aynı şekilde evden çıktığındada yapmalıdır. Sözkonusu eş, Allah’ın davasını taşıyan biriyse dahada dikkatli olmalıdır. Erkek Allah’ın davasını taşımak için evden çıktığında velevki ogün koca kadınının kalbini kırmış olsa dahi kadın, herşeyi unutmalı onu en güzel şekilde yolcu etmelidir. Tam çıkacağı zaman kadın tartışma çıkartır veya geçmişte yaptıgı hataları hatırlatırsa erkek huzursuz olur ve aklı hep evde kalacağı gibi davasında da başarılı olmıyabilir. Allah katında o kadın ne kadar sorumlu olur düşünebiliyor musunuz? Bu yüzden kadın her zaman Allah’ın rızasını gözetmesi gerekli. Kocası ona haksızlık etse dahi o sabretmelidir. Zaten herşey Allah katında biliniyor erkek haksızlık yapsada bunun hesabını verecek. Lakin erkek kadınına haksızlık yapıyor diye kadın neden aynısını yapsın? Erkek harama giriyor diye neden kadında girsin? Kadın kocasını en güzel uslubla uyarır erkek kabul ederse ecrini alır yok kabul etmesse hesabını Rab’bisine verir.
Degerli Bacılarım!!
Rabbim biz kadınlara cennete girmek için büyük bir fırsat vermiştir. Buda ancak eşlerimize itaatla olur. Bazı şeyler çok zor gelebilir ama sabrlı olursak bu zorlukların üstesinden gelebiliriz. 2 günlük dünya için neden eşlerimizi üzelim? Neden onları öfkelendirelim? Neden bu şekilde haddi aşmış olalım?. Kadın eşini razı edebilir. WAllahi bir kadın için bu, o kadar zor degildir. Eğer zor geliyorsa bu Sadece olayları büyütüp işi zorlaştırıyor olmamizdan kaynaklanmaktadır.
Bacılarım!
Kocanız öfkeli, sinirli veya sevmediğiniz huylara sahip olabilir. Bu rahatsız oldugunuz huyları erkeğin başına kakmak yerine neden ondaki huyları degiştirmek için çaba gösterilmesin? Ki degiştirilmiyorsada neden sabr gösterilmesin?.
Eşiniz eve geldiğinde sizinle paylaşmak istedikleri çok şeyler olabilir. Bunları sabrla dinleyin ve katkılarda bulunun. Unutmayın ki Allah’tan sonra onların en yakını sizlersiniz.
Evlilik bir oyun degildir. Ne kadar ciddi sorumlulukların oldugunun farkında olun. Avukat gibi dakikalarca eşinizin başını şişirmeyin. Onlarla ASLA yüksek sesle veya bagırarak konuşmayın. Unutmayınki hiç bir erkek, çok dıdır yapan ve yüksek sesle konuşan kadınlardan hoşlanmaz. Herhangi bir tartışmanızda Haklı olsanız dahi veya eşiniz sizi haklı bulsa dahi bagırarak konuşmanızdan ötürü kalbinizi kırabilir. Sonrada eşim beni hiç anlamıyor hep kalbimi kırıyor demeyin. Azcıkta hatayı kendinizde arayın.
Eşlerinizle muhabbet edin. Her zaman boş şeyler anlatmayın. Eşlerinizle sohbet ettiginiz de her zaman boş ve gereksiz şeyler anlatmanız zamanla kocanızın sohbetinizden has almamaya sebebiyet verebilir. Ve gözünden düsebilirsiniz. Mesela ogün çıkan haberleri veya bir kitabta okudugunuz bölümü veya yeni ögrendiğiniz bir hadis ve ayeti paylaşabilirsiniz. Eşiniz bundan büyük mutluluk duyacaktır. Onlara her zaman hakkı hatırlatın. Evde islami bir atmosferi onlar oluşturamıyorlarsa bundan şikayetçi olmak yerine bunu siz oluşturun. Herşeyi eşlerinizden beklemeyin.
Tarışmalarınızda ‘sen hatalısın’ demek yerine öncelikle hatayı kendinizde arayın. ‘ben ne yaptımki kocam bana böyle davrandı’ deyin. Kanaatkar olun eksiklerinizi her zaman kocalarınıza yansıtmayın.
Bacılarım!!
Unutmayın! Eşlerinize karşı yapacağınız en ufak bir iyilik ve kötülük Allah katında yazılı tutulacaktır. Ve Yine unutmayın ki; Koca kadının hem cenneti hemde cehennemidir.
Bacılarım!!
Görüldüğü üzere cennette girmek için elimizde büyük bir imkan var. Eşlerimize Rabbimizin istediği gibi itaat edersek Allah swt cennetindeki kapıları bize açacaktır İnşa’Allah..
Rabbim bütün müslüman kadınları cehennemde en çok yanacak olan kadınlardan eylemesin –Amiinn-
Wal-Hamdulillahir-Rabbil-Alemin..
Alıntı: Sümeyye AVCI
Hamd Alemlerin Rab’bı olan Allah’a, salatu ve salam Onun Rasuline, ahline, ashabına ve kıyamet gününe kadar O’na ihsanla tabi olanların üzerlerine olsun. –Amin-
“Allah ve elçisi bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadının, o işte kendi tercihlerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve elçisine baş kaldırırsa apaçık bir sapıklığa düşmüş olur” (Ahzab 36)
Allah Swt evlilik hayatı için bir düzen indirmiştir. Bu düzen insanın aklını ikna edip fıtratı doyurmaktadır. İşte bu düzen dogrultusunda yaşıyan evlilikler yıkılmaz bir kale haline gelir. Batı düzeni doğrultusunda yaşıyan çiftlerin bir senelik hatta bir haftalık beraberliklerinden sonra boşandıklarını her zaman duymuşuzdur buda küfür nizamının fıtratı doyurmadığını ve çiftlerin aralarında çıkan ihtilaflarda batıda çözüm aramalarından kaynaklanmaktadır. Oysa Allah’ın nizamı dogrultusunda yaşıyan müslüman çiftlerin evlilik hayatları ömür boyu devam eder. Yapılan evliliğin bir ömür devam edebilmesi içinde hem erkeğin hemde kadının, Allah swt’nın emir ve neyhleri dogrultusunda yaşamaları kaçınılmazdır. Erkek ve kadın görevlerini bilmeli ve bu doğrultuda yaşamalıdır. Aksi taktirde evlilikleri kısa bir zaman sonra sona erer. Çünkü her konuda olduğu gibi evlilik hayatında da insanları bir arada tutan yanlızca ve sadece Allah’ın nizamıdır.
Evlilik hayatında kadının görevleri oldugu gibi erkeğinde görevleri ve sorumlulukları vardır. Biz bu konumuzda Kadının eşine karşı olan vazifelerini ele alacağız. İnşa’Allah bundan sonraki konumuzda Erkeğin hanımına olan görevlerini ve sorumluluklarını ele alacaz.
“Dünya menfaatlanılacak şeydir. Menfaatlanılacak şeylerin en hayırlısı ise, Saliha kadındır” (Müslim)
Evlenecek olan bir erkeğin evleneceği kadını, kadınında erkeği dogru seçmesi gereklidir. Çünkü evlilik Allah’ın İzniyle, birlikte bir ömür boyu beraber yaşamaktır. Hiç bir insan sevmediği, hoşuna gitmeyen biriyle bir beraberlik sürdürmek istemez. Bu yüzden erkek acisindan dogru bir evlilik için dogru başlangiç hayırlı ve saliha bir kadınla evlenmektir. Peki hayırlı bir kadın hangi özelliklere sahiptir? Bunu bir hadisle yanıtlıyalım:
Ebu Hurayra anlatıyor: Sahabelerden biri Allah Rasulunun yanına gelerek: “Kadınların en hayrlısı hangisidir” diye sordugunda, Allah Rasulu şöyle buyurdu: “Yüzüne baktıgı zaman kocasını sevindiren, emrettigi zaman itaat eden, namusu ve malı hususunda kocasına isyan etmeyen kadındır” (Ahmed b. Hanbel 2/434; ibn mace, nikah, 5)
Yanlızca bu hadis dahi kadının eşine karşı nasıl davranması gerektigini anlatmaya kafidir. Kadının, eşine olan ilk ve tek görevi itaattır. İtaat hususunda bir çok başlıklar ayırmamız münkün. Bunlar:
1. Yatagını terk etmemesi
2. Eşine eziyet etmemesi
3. Onun için süslenmeye önem vermesi
4. Daima güler yüzlü ve tatlı dilli olması
5. Ona hizmet etmesi (ev işlerini görmesi)
6. Eşini razı/memnun etmek için büyük çaba göstermesi
7. ve Allah’ın Dava’sında ona daima yardımcı olmasıdır. (Vs.)
Bunlara açıklamadan önce itaatın önemi, itaatsizliğin cezası ve hangi konularda eşe itaat edilmesi gerektiği hususuna deyinelim..
Kocaya itaat etmek kimi kadın için çok zor, kimisi içinde kolaydır. Aslına bakıldığında kocaya itaatın zorluğu veya kolaylıgı kadının sahip oldugu mefhumlara bağlıdır. Eğer kadın (batı fikirleri ile yetişip) islamı yaşamıyan biriyse itaat konusu ona adeta işkence haline gelir. Aksine kadın eşiyle birlikte islamı yaşıyan çiftlerse ve kadın itaatın farziyeti ve önemi hususunda belirli mefhumlara sahipse bu görev ona zor gelmez. Çünkü bu mefhumlara sahip olan kadın eşine itaat ettigi zaman karşılıgında alacagı mükafaatı bilir bu yüzdende eşine itaatte kusur etmez.
Bilindigi üzere erkeğin cihad’a çıkması farzdır ve erkekler cihatta öldükleri zaman şehid düşerler. Hesabsız cennete girerler. Lakin kadının cihad’a çıkması farz degildir. Ama kadın şehidlik sevabından mahrum kalmaz. Kadın cihad’a çıkmadanda erkeklerin şehidlik sevabına denk olacak bir görevleri vardırki oda eşine itaat etmesidir. Evet.. Kadının kocasına itaatı erkeğin şehitlik sevabına denktir. Bunu şu hadisle delillendirelim:
Sahabi kadınlardan biri Allah Rasulunun yanına gelerek: “Ey Allah’ın Rasulu Cihad ibadetini Allah swt, erkeklere farz kıldı. Cihad’a çıkıp öldürüldüklerinde Rab’leri katında diri olarak rızklandırılıyorlar (Şehid oluyorlar). Peki ya biz kadınlar bu ecre nasıl nail olacagız?” Allah’ın Rasulu kadına şöyle yanıt verdi: “Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını kabul edip yerine getirmesi buna (erkeklerin cihad sevabına) denktir. Ne yazıkki sizden çok azı bunu yapar”
Görüldügü üzere kadının erine itaat etmesi şehidlik sevabına denktir. Yanlız Rasulullah’ında buyurdugu üzere hakkıyla eşine itaat eden kadınların sayısı pek azdır. İslam Devletinin olmayışı ve müslüman kadının ne yazıkki batının kültürüyle egitilmesi bunun için yeterli sebebtir. Müslüman kadının akidesini bulandırmak için kafirler ellerinden geleni yaptılar ve ne yazıkki bu konuda başarılı oldular. Tarihte eşine kusursuz itaat eden müslüman kadın bugün malesef eşine karşı asi olup ‘kadın-erkek eşitliği’ denilen sapık fikre saplanmıştır. Bu fikrin nerden geldiğini, niçin ortaya çıktığını araştırmadan benimsediler. ‘kocam yapıyorsa bende yaparım’, ‘çalışıyorsa bende çalışırım’, ‘yemek pişiriyorsam, oda yapmalı’ gibi fikirlere sahip oldular. Oysaki kadın ve erkeğin yaratılış gereği eşit olmaları imkansızdır. Erkek kadından daha kuvvetli, cesaretli ve güçlüdür bu yüzden evinin dışında olan işler ona farzdır. Kadın erkekten daha zayıf, duygusal ve korunmaya ihtiyaç olandır bu yüzdende evin iç işlerinden sorumludur. Madem eşitlikten söz edilir o halde bir tehlike karşısında neden erkek kadını degilde, kadın erkeği korumaz?? Siz bir tehlike karşısında kaldıgınızda hiç kocanızın arkanıza saklandığını gördünüzmü? Veya neden kadın dışarda çok çalışmasından ötürü bulanımlara girerde erkek 12 saat çalışsa dahi artık çalışmıyacam evde oturacam demez? Bırakalımda erkek görevi olan dış işlerini kadında iş işlerini yapsın..
İtaatın önemine devam edelim:
Hz. Ali (ra) de şöyle buyurmaktadır: “Kadının cihadı, eşine karşı vazifelerini en güzel şekilde yerine getirmesidir.”
Koca, kadının hem cenneti hemde cehennemidir. Kadın Allah’ın isteği dogrultuda eşine itaat ederse cenneti, ona karşi asi olursa cehennemi olur. Kadın eşine itaat ettigi sürece Allah swt o kadını cennetle mükafatlandırır.
Allah’ın Habibi Hz. Muhammed şöyle buyuruyor:
“Kadın beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruyarak kocasına itaat ettiği zaman ahirette kendisine: ‘Artık dilediğin kapıdan cennete gir’ denilir” (Ahmed b. Hanbel, 1573)
Başka bir hadiste şöyle buyurmakta:
“Kocası kendisinden memnun olduğu halde ölen kadın cennete girecektir” (Tirmizi, 1081: ibni Mace, 1844)
Mademki kadın kocasına itaat ederek cenneti kazanacak o halde bu iş kadına neden zor gelsin? Böylesi büyük bir mükafaatı neden kaçırsın.? Ayrıca Allah’ın elçisinin “kadın kocasının haklarını bıhakkın yerine getirmedikçe imanın lezzetini tadamaz” sözünü unutmuyalım. Ve yine unutmuyalımki cehennemde en çok bulunacak olan kadınlardır. Kocaya itaat ederek içinde en cok kadınların bulunacağı cehennemden kendimizi kurtarabiliriz!!
Erkeğe (farz ve haramlar dışında) yanlızca mubah alanlarda itaat edilmesi farz oldugu gibi erkeğin bunun dışında bir şeyi emretmeye de hakkıda yoktur. Kadının namaz kılması, islami kıyafeti (cilbab ve başüörtüsü) giymesi, kaş almaması, dawa’yı taşıması gibi husularda yani Allah’ın kadına farz kıldığı ve neyh ettiği hükümlerde erkeğin yapma ve yap diye emretme hakkına sahip degildir. Çünkü burda söz konusu olan Allah’a itaat etmektir ki ‘yaratıcı hususunda yaratılana itaat yoktur’ diye buyuruyor Rasulullah. Zaten eşe itaat etmek Allah’ın kesin emri oldugu için erkeğe itaat edildiğinde Allah’ın emri yerine getirilmiş olunur.
Erkek ancak emrettigi zaman itaat farzdır. Mesela ‘Hayatım bana bir bardak su getirirmisin?’ diye sordugu zaman kadının burda ‘hayır’ deme hakkı vardır. Buda itaatsızlık olmaz. Çünkü burda bir emir yoktur aksine koca, kadınına bir seçim hakkı tanımıştır. Ve kadın burdaki seçimde su getiririse ecir alır, getirmediği zamanda günahkar olmaz. Lakin erkek ‘Getir!’ derse bu emirdir ve burda itaat farz olur. Ancak getirirmisindeki kasti emir olup ta nezaket icabi bu kelimeyi kullanmissa durum degisirki itaat gerekir. ‘Erkege itaat’ denildiginde akla kölelik gelmemeli. Kadın kocasının hayat arkadaşıdır onunla derdini paylaşır, sorunlarını anlatır, fikir cedeleşmesinde bulunur. Erkek kadından, kadının istemediği bir şey emrederse elbette burda dahi itaat farzdır. Lakin bu kocasını istegi konusunda vazgeçiremiyecegi anlamına gelmez. Veya fikrini beyan etmeyeceği anlamına gelmez. Kadın istemedigi bişey oldugunu, bunu yapmak istemedigini güzel bir uslupla anlatabilir ve eğer koca bu konuda ikna olursa istediginden vaz geçebilir ve kadında günahkar olmaz. Eğer koca ikna olmaz isteginde ısrarlı olursa kadına ancak itaat düşer. Erkeğinde bu noktalarda mümkün oldugu kadar eşini gözetmesi güzel olandir.
İtaat konusunda kadını bağlıyan en önemli konu eşinin nevi içgüdüsünü doyurmasıdır. Cinsel ilişkinin evlilikte çok önemli yeri vardır. Erkeğin nevi içgüsünü tatmin etmediği zaman huzursuz oldugu buda evliligine ve dışardaki işlerine yansıdigi tesbit edilmiş hakikattır. Bu yüzden kadına bu konuda çok büyük görev düşmektedir. Eşinin kendisinden razı olması için elinden gelen gayreti göstermelidir. Evliliğin güzel devam etmesi yönünde cinsel hayatin büyük önemi vardir bunun icin kadin erkegini gözetmesi zorunludur.
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Bir kimse karısını ihtiyacı için çagırırsa, kadın fırın başında da olsa gelsin” (Tirmizî)
Bu hadislede kadının bu emri konusunda hiç bir özür beyan edemez. Ocak başında olsa dahi işini bırakıp emre itaat etmelidir. Bunu yaparkende oflayıp puflamadan, yerine getirmelidir. İtaatın en zor kısmıda budur yanlız kadın işleri olduğu halde işlerini hemen bırakıp eşine itaat ederse karşılıgında büyük ecirler alır. Cinsel ilişki her ne kadar nefse yönelik bir iş olsada hem erkek hemde kadın için ecirler vardır. Kadın ve erkegin beraber olması boş bir amel degildir. Allah Rasulu ‘erkegin hanımıyla oynaşmasında ve onunla geçirdiği zaman sürecinde ikisinede ecirler yazılır’ diye buyurmaktadır.
Erkek kadını yatağa çagırdığı zaman kadın itaat etmezse bakın kadın nasıl bir cezaya çarpıtılıyor: Ebu Hureyreden “Bir erkek karısını yatağına çağırır da kadın gelmezse ve bu yüzden erkek ona kızgın yatarsa, sabaha kadar melekler o kadına lânet ederler” (Ebu Davud: Nikah, 41, Müslim: Nikah, 20)
Cinsel haramlardan erkeği koruyan kadındır. Ve nasılki namaz bir ibadetse, kadının eşiyle cinsel münasebette bulunmasıda ibadettir. Şayet Allah Rasulu şöyle buyurdu:
“… hatta sizden biriniz eşi ile cinsi münasebette bulunmasında bile sevab vardır” buna sahabeler çok şaşırdılar ve sordular: ‘Ya Rasulullah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir.?’ Rasulullah: “Pek tabii ki verilir. Ya sizden biri zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmiyecekmiydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi nikahlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir” (Müslim, Ebu Davud)
Enes B. Mâlik’in naklettigi haberde: Rasulullah sahabesine şöyle sordu: “Cennetlik kadınlarınızı size bildireyimmi?” Biz ‘Evet, ey Allah’ın Elçisi’ dedik. Şöyle buyurdu: “Her sevecen doğurgan ve üretken kadın ki kendine öfkelenildiğinde, bir kötülük yapıldığında ya da kocası kendisine kızdığında eşine şöyle der: ‘İşte bu elim elinde, sen râzı olmadıkça kesinlikle uyku uyumayacağım.’ der”
Evet Müslüman Bacılarım, bu konuda her kadının kendisini hesaba cekmesi gerekir. Acaba eşleriniz size kızdığında sizler onu razi edene kadar çabamı gösteriyorsunuz, yoksa umursamayıp üzerine rahat bir uykumu çekiyorsunuz.? WAllahi kocasını razı etmiyen kadını büyük bir azab beklemekte. Dul Sahabi bir kadın kocaya itaatın önemini ve itaat edilmedigi taktirde onu bekliyen azabın oldugunu ögrendiginde ‘WAllahi bunları ögrendikten sonra evlenmiyecem’ demişti. Yani kocaya itaat kesinlikle basite alınacak bir iş değildir!
Müslüman kadın elbette her zaman bakımlı olmalıdır. Özelliklede eşi için daima bakımlı olmalıdır. Hiç bir erkek eve geldiginde kendisini karşılıyan hanımını çirkin ve bakımsız görmek istemez. Bu yüzden kadın eşi gelmeden en azından 10 dk.sını kocasına süslenmeye ayırmalıdır. Bunda dahi ecir vardır ve kesinlikle boş bir amel degildir. ‘süsleniyorum ama eşim bunu fark etmiyor’ demeyin. Bunu fark etmiyen erkek yoktur. Yanlız kimisi bunu dile getirmez kimide düsüncelerini bir şekilde açıklar. Eşim farketmiyor bu yüzden süslenmeye gerek duymuyorum deyip bir gün şiddetli bir tartışma çıktıgında bunu yüzünüze vurursa üzülen siz olursunuz!
Kadının kocası için süslenip güzel koku sürünmesi aralarında sevgi ve ülfetin meydana gelip geçimsizlik ve nefretin ortadan kalkması için en güçlü sebeblerden biridir. Şöyle düşünün bir yere gidip dinlenmek için oturduğunuzda eğer o yer göze çirkin ve burna kötü kokular veriyorsa hiç biriniz tabiat gereği bir daha oraya gitmek istemez. Ama güzel manzaralı ve miss gibi kokan bir yere gittiğinizde her zaman orda dinlenmek istersiniz. Tıpkı bu örnekteki gibi kadın eğer eşi için süslenip güzel kokular sürünürse erkek işten eve dinlenmek için adeta koşarak gelir. Erkek dinlenmek için başka yer tercih ediyorsa kadının büyük ihmalleri ve eksiklikleri var demektir.
Kadınlar genelde eşleri eve gelir gelmez dinlenmesine musade etmeden yaşadıklarını ve günün yorumunu yapmak isterler. Oysa bu yanlıştır. Çünkü erkek işten eve geldiginde yorgundur ve dinlenmek ister. Eşi geldiğinde kadın sanki eşinin ilk eve gelişiymiş gibi hemen kapıya koşmalı onu güler yüzle karşılamalı ve açsa onun yemegini indirip biraz dinlenmesine musade etmelidir. Yorgunluğu geçtikten sonra gününün nasıl geçtigini sorup anlatmak istedikleri varsa anlatır. Unutmayalım ki erkekler yorgun ve aç olduklarında huzursuz, stresli ve sinirli olurlar, kadının o anda yapacagı ufak hata büyük tartışmalara yol açabilir. Ve kadınların bu durumda kalbleri kırılabilir. Bu yüzden kadın sabırlı olmalı ve öncelikle onun temel ihtiyaçlarını gidermelidir.
Bununla ilgili bir sahabi hanımı anlatalım:
Sahabi kadının çoçuğu şiddetli bir hastalığa yakalandı. Kocası ise bir iş için uzak yere gidince çoçukları vefat etti. Hemen kocasına haber iletmedi ve onun eve dönmesini bekledi. Hiç kimsenin haberi vermemesi hususunda insanları tembih etti. Kocasının eve döneceği gün evini temizledi, yemeğini pişirdi ve kendisini süsledi. Kocası eve geldiginde onu güler yüzle karşıladı. Yemegini verdi, kadınlık görevini yaptı ve kocasını karşısına alıp ‘Eğer biri bize bir emanet bıraksa, onun bir zaman sonra emanetini geri alması gayet normal degilmidir?’ kocası ‘evet öyledir’ deyince kadın ‘O halde Allah bize verdiği emaneti geri aldı’ deyince koca: ‘Allah’tan geldik yine O’na döneceğiz’ dedi. Bu ne güzel yaklaşım, bu ne güzel uslup.. Bu kısasta kendimiz için büyük pay çıkarmamız gerekli. Kadının çoçugu öldügü halde o eşine itaatta kusur etmedi. Ki evlat acısını anneler çok iyi bilirler.
Eğer kadın kocasından güzelse bunu onun başına kakmalıdır. Sahabe anlatıyor: bir gün çok güzel bir kadın gördüm kocasıda çok çirkindi. Ona ‘böyle bir şeye nasıl razı olabilirsin?’ diye sordum. Bana şöyle dedi: ‘Sus! Böyle konuşma. Herhalde kocam Allah katında iyi bir iş yapmış olmalıki, mükafaat olarak beni ona verdi. Bende Allah katında kötü bir iş yapmış olmalıyım ki, ceza olarak onu bana vermiş. Allah’ın razı olduguna ben razı olmayayım mı?’ dedi ve beni susturdu.
Bilindiği üzere evin iç işleriyle ilgilenen kadınlar. Kadının bakacağı 10 cocuğu olsada bu degişmez. Koca istiyorsa hanımına yardımcı olabilir ama yardım etmek istemiyorsa kadın bunun kendi görevi oldugunu bilmeli ve işlerini erkeğe yüklememelidir. Kadının yetiştirecegi cocukları, bakacagı evi, eşi ve taşıyacagı islam dawası vardır. Bütün bu farziyetlerini yapması ve hiç birini ihmal etmemesi içinde organizeli olmalıdır. Sabah erkenden evini temizler, yemeğini yapar çoçukları ve dawasıyla ilgilenirse aksam eşi eve geldigi zaman ona ayıracagı çok vakti olur. Ve bu durumdada (kadının organizeli ve düzenli olmasından ötürü) erkek kadından razı olur ve ona dua eder.
Bazı kadınlar kocalarından ne kadar iyilik görürse görsünler, ufak bir tartışmada veya kadının kabinin kırılması sonucunda erkeğin bütün iyiliklerini inkar eder ve kocalarına eziyet ederler. Bakın bu konuda Allah Rasulu kadınlara için ne buyurmakta: “Sadaka verin ey kadınlar. Çünkü cehennem halkının çoğu siz olacaksınız” orda bulunan bir kadın: ‘Niçin ya Rasulullah?’ diye sordu. Oda: “Çünkü siz, çok şikâyet eder ve kocanızın nimetini inkâr edersiniz.” (Müslim)
Başka bir hadiste: “Bir kadın kocasına her eziyet ettikçe, cennetteki hurisi:’Ona eziyet etme! Allah canını alsın, o, senin yanında emanettir. Az sonra seni bırakıp bizim yanımıza gelecektir’. Der” (İbn Mâce)
Kadın hiç bir zaman eşini kızdıracak haraketlerde bulunmamalı. Daima onun sevdiği şeyleri yapıp hoşlandığı sözleri söylemelidir. Koca eve geldiğinde nasıl onu tatlı dili ve güler yüzüyle karşılıyorsa aynı şekilde evden çıktığındada yapmalıdır. Sözkonusu eş, Allah’ın davasını taşıyan biriyse dahada dikkatli olmalıdır. Erkek Allah’ın davasını taşımak için evden çıktığında velevki ogün koca kadınının kalbini kırmış olsa dahi kadın, herşeyi unutmalı onu en güzel şekilde yolcu etmelidir. Tam çıkacağı zaman kadın tartışma çıkartır veya geçmişte yaptıgı hataları hatırlatırsa erkek huzursuz olur ve aklı hep evde kalacağı gibi davasında da başarılı olmıyabilir. Allah katında o kadın ne kadar sorumlu olur düşünebiliyor musunuz? Bu yüzden kadın her zaman Allah’ın rızasını gözetmesi gerekli. Kocası ona haksızlık etse dahi o sabretmelidir. Zaten herşey Allah katında biliniyor erkek haksızlık yapsada bunun hesabını verecek. Lakin erkek kadınına haksızlık yapıyor diye kadın neden aynısını yapsın? Erkek harama giriyor diye neden kadında girsin? Kadın kocasını en güzel uslubla uyarır erkek kabul ederse ecrini alır yok kabul etmesse hesabını Rab’bisine verir.
Degerli Bacılarım!!
Rabbim biz kadınlara cennete girmek için büyük bir fırsat vermiştir. Buda ancak eşlerimize itaatla olur. Bazı şeyler çok zor gelebilir ama sabrlı olursak bu zorlukların üstesinden gelebiliriz. 2 günlük dünya için neden eşlerimizi üzelim? Neden onları öfkelendirelim? Neden bu şekilde haddi aşmış olalım?. Kadın eşini razı edebilir. WAllahi bir kadın için bu, o kadar zor degildir. Eğer zor geliyorsa bu Sadece olayları büyütüp işi zorlaştırıyor olmamizdan kaynaklanmaktadır.
Bacılarım!
Kocanız öfkeli, sinirli veya sevmediğiniz huylara sahip olabilir. Bu rahatsız oldugunuz huyları erkeğin başına kakmak yerine neden ondaki huyları degiştirmek için çaba gösterilmesin? Ki degiştirilmiyorsada neden sabr gösterilmesin?.
Eşiniz eve geldiğinde sizinle paylaşmak istedikleri çok şeyler olabilir. Bunları sabrla dinleyin ve katkılarda bulunun. Unutmayın ki Allah’tan sonra onların en yakını sizlersiniz.
Evlilik bir oyun degildir. Ne kadar ciddi sorumlulukların oldugunun farkında olun. Avukat gibi dakikalarca eşinizin başını şişirmeyin. Onlarla ASLA yüksek sesle veya bagırarak konuşmayın. Unutmayınki hiç bir erkek, çok dıdır yapan ve yüksek sesle konuşan kadınlardan hoşlanmaz. Herhangi bir tartışmanızda Haklı olsanız dahi veya eşiniz sizi haklı bulsa dahi bagırarak konuşmanızdan ötürü kalbinizi kırabilir. Sonrada eşim beni hiç anlamıyor hep kalbimi kırıyor demeyin. Azcıkta hatayı kendinizde arayın.
Eşlerinizle muhabbet edin. Her zaman boş şeyler anlatmayın. Eşlerinizle sohbet ettiginiz de her zaman boş ve gereksiz şeyler anlatmanız zamanla kocanızın sohbetinizden has almamaya sebebiyet verebilir. Ve gözünden düsebilirsiniz. Mesela ogün çıkan haberleri veya bir kitabta okudugunuz bölümü veya yeni ögrendiğiniz bir hadis ve ayeti paylaşabilirsiniz. Eşiniz bundan büyük mutluluk duyacaktır. Onlara her zaman hakkı hatırlatın. Evde islami bir atmosferi onlar oluşturamıyorlarsa bundan şikayetçi olmak yerine bunu siz oluşturun. Herşeyi eşlerinizden beklemeyin.
Tarışmalarınızda ‘sen hatalısın’ demek yerine öncelikle hatayı kendinizde arayın. ‘ben ne yaptımki kocam bana böyle davrandı’ deyin. Kanaatkar olun eksiklerinizi her zaman kocalarınıza yansıtmayın.
Bacılarım!!
Unutmayın! Eşlerinize karşı yapacağınız en ufak bir iyilik ve kötülük Allah katında yazılı tutulacaktır. Ve Yine unutmayın ki; Koca kadının hem cenneti hemde cehennemidir.
Bacılarım!!
Görüldüğü üzere cennette girmek için elimizde büyük bir imkan var. Eşlerimize Rabbimizin istediği gibi itaat edersek Allah swt cennetindeki kapıları bize açacaktır İnşa’Allah..
Rabbim bütün müslüman kadınları cehennemde en çok yanacak olan kadınlardan eylemesin –Amiinn-
Wal-Hamdulillahir-Rabbil-Alemin..
Alıntı: Sümeyye AVCI