Çevrimdışı
MÜSLÜMAN NEDEN CEHENNEME GİDER?
Müslüman, Allah'a ve Allah'tan gelen tüm şeylere îman eden kimse demektir. Müslüman, Allah'ın tüm hükümlerini, haramlarını, helallerini, emir ve yasaklarını kabul eden, hayatında bunları uygulayan kimse demektir.
Müslüman, özü sözü doğru olan insan demektir. Menfaatı olduğu müddetçe islamı savunan ama menfaatına aykırı olduğu zaman harammış helalmiş dinlemeyen bir kimse müslüman olamaz.
Unutulmasın, müslümanın kalbinde îman olsa bile dış görünüşü ile kâfirin veya münâfığın tüm sıfatlarını üzerinde taşıyabilir. Yâni şeklen kâfir veya münâfık gibi olabilir. Nitekim bir hadislerinde Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:
"Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder." (Tirmîzî, Îman, 14)
İslam âlimleri böyle bir münâfıklığın îtikâdî değil de amelî bir münâfıklık olduğunu belirtirler. Yâni o kimse dış görünüşü îtibâri ile tam bir münâfığa benzer, demişlerdir. Nitekim aşağıdaki hadis de bunu desteklemektedir:
"Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:
Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder.
Konuştuğunda yalan söyler.
Söz verince sözünden döner.
Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar."
(Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20)
Allah Azze ve Cell, cennetten bahsederken;
"اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ"
(cennet), muttakîler için hazırlanmıştır." buyurmuştur. (Âl-i İmran; 133)
Cehennemden bahsederken de:
"اُعِدَّتْ لِلْكَافِرينَ"
(Cehennem), kâfirler için hazırlanmıştır." (Âl-i İmran; 131)
Yukardaki âyetlerden dolayı şöyle bir soru sorulabilir:
Peki, cennet mü'minler için, cehennem de kâfirler için hazırlandığına göre, mü'minler neden cehenneme gider ve orada azab görürler?
İşte bu, yukarda yazdığımız sebeplerden dolayıdır. Yâni, müslümanın kalbinde her ne kadar sahih bir îman olsa da, yaşantı îtibâri ile kâfirlere veya münâfıklara benzediği için belirli bir süre onlarla beraber, onlar gibi cezalandırılmaktadır.
Yâni, dünyada kâfirlere ve münâfıklara benzeyenlere bununla denilmektedir ki: "Sizler dünyada mü'minlere değil, kâfirlere ve münâfıklara benzediniz. Onlar gibi yaşadınız, onlar gibi haramlara daldınız. Şimdi de belirli bir süre onlarla beraber olacak ve onlar gibi azab edilecek, cezanızı çekeceksiniz."
Müslümanların cehenneme gitmelerinin, kâfirler için hazırlanmış olan cehennemde azab görmelerinin sebebi işte budur. Fakat onların kalbinde sahih bir îman bulunduğu müddetçe orada ebedî kalmazlar. Ya cezalarını çekinceya kadar orada kalırlar, cezâlarını çektikten sonra da cehennemden çıkarılarak cennete konulurlar veya peygamber efendimizin şefâatı ile oradan çıkarılarak cennete konulurlar.
Demekki muttakiler için hazırlanmış olan cennete gidebilmek için muttakî olmak gerekiyor. Muttaki kimdi?
Muttakî, Allah'a îman eden (iman edilmesi gereken tüm şeylere îman eden), Allah'ın yasaklarından kaçınıp emirlerini de emredildiği gibi yapan kimse demektir. Bu, muttakî olmanın en alt sınırıdır. Muttâki olmanın en efdal şekli ise; Allah'a ve Allah'tan gelen şeylere îman edip Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçındığı gibi, şüpheli şeylerden de uzak duran, Allah'ın emrettiklerini emredildiği gibi yaptığı gibi nâfile ibâdetlerle de Allah'ın rızasını kazanmaya çalışan kimse, demektir.
Cehenneme gitmeden direkt cennete gidecek olan kimseler işte böyle kimselerdir.
Allah bizleri de onlardan eylesin. Selam ve muhabbetle.
Müslüman, Allah'a ve Allah'tan gelen tüm şeylere îman eden kimse demektir. Müslüman, Allah'ın tüm hükümlerini, haramlarını, helallerini, emir ve yasaklarını kabul eden, hayatında bunları uygulayan kimse demektir.
Müslüman, özü sözü doğru olan insan demektir. Menfaatı olduğu müddetçe islamı savunan ama menfaatına aykırı olduğu zaman harammış helalmiş dinlemeyen bir kimse müslüman olamaz.
Unutulmasın, müslümanın kalbinde îman olsa bile dış görünüşü ile kâfirin veya münâfığın tüm sıfatlarını üzerinde taşıyabilir. Yâni şeklen kâfir veya münâfık gibi olabilir. Nitekim bir hadislerinde Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:
"Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder." (Tirmîzî, Îman, 14)
İslam âlimleri böyle bir münâfıklığın îtikâdî değil de amelî bir münâfıklık olduğunu belirtirler. Yâni o kimse dış görünüşü îtibâri ile tam bir münâfığa benzer, demişlerdir. Nitekim aşağıdaki hadis de bunu desteklemektedir:
"Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:
Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder.
Konuştuğunda yalan söyler.
Söz verince sözünden döner.
Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar."
(Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20)
Allah Azze ve Cell, cennetten bahsederken;
"اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ"
(cennet), muttakîler için hazırlanmıştır." buyurmuştur. (Âl-i İmran; 133)
Cehennemden bahsederken de:
"اُعِدَّتْ لِلْكَافِرينَ"
(Cehennem), kâfirler için hazırlanmıştır." (Âl-i İmran; 131)
Yukardaki âyetlerden dolayı şöyle bir soru sorulabilir:
Peki, cennet mü'minler için, cehennem de kâfirler için hazırlandığına göre, mü'minler neden cehenneme gider ve orada azab görürler?
İşte bu, yukarda yazdığımız sebeplerden dolayıdır. Yâni, müslümanın kalbinde her ne kadar sahih bir îman olsa da, yaşantı îtibâri ile kâfirlere veya münâfıklara benzediği için belirli bir süre onlarla beraber, onlar gibi cezalandırılmaktadır.
Yâni, dünyada kâfirlere ve münâfıklara benzeyenlere bununla denilmektedir ki: "Sizler dünyada mü'minlere değil, kâfirlere ve münâfıklara benzediniz. Onlar gibi yaşadınız, onlar gibi haramlara daldınız. Şimdi de belirli bir süre onlarla beraber olacak ve onlar gibi azab edilecek, cezanızı çekeceksiniz."
Müslümanların cehenneme gitmelerinin, kâfirler için hazırlanmış olan cehennemde azab görmelerinin sebebi işte budur. Fakat onların kalbinde sahih bir îman bulunduğu müddetçe orada ebedî kalmazlar. Ya cezalarını çekinceya kadar orada kalırlar, cezâlarını çektikten sonra da cehennemden çıkarılarak cennete konulurlar veya peygamber efendimizin şefâatı ile oradan çıkarılarak cennete konulurlar.
Demekki muttakiler için hazırlanmış olan cennete gidebilmek için muttakî olmak gerekiyor. Muttaki kimdi?
Muttakî, Allah'a îman eden (iman edilmesi gereken tüm şeylere îman eden), Allah'ın yasaklarından kaçınıp emirlerini de emredildiği gibi yapan kimse demektir. Bu, muttakî olmanın en alt sınırıdır. Muttâki olmanın en efdal şekli ise; Allah'a ve Allah'tan gelen şeylere îman edip Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçındığı gibi, şüpheli şeylerden de uzak duran, Allah'ın emrettiklerini emredildiği gibi yaptığı gibi nâfile ibâdetlerle de Allah'ın rızasını kazanmaya çalışan kimse, demektir.
Cehenneme gitmeden direkt cennete gidecek olan kimseler işte böyle kimselerdir.
Allah bizleri de onlardan eylesin. Selam ve muhabbetle.
