Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Muşriklere, Kafirlere Selam Verilir mi? Selamları Nasıl Alınır?

ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
akhiler müşrük birine selam vermek ile ilgili bilgisi ve ulaşabileceği kaynağı olan arkadaşlardan yorum ve bilgilerini bekliyorum....böyle bir konuyu açmamın sebebi....iş yerindeyim...cahillerle dolu bir ofis ortamı...selam vermem gerekiyor çünkü müslüman kimliğimi ifade etmeliyim...bazen de onlara onların dilinde selam veriyorum ( günaydın faln gibi ) bura cahil bi müdr var selam vermeye çok önem veriyor...herkese selam veren biri...o cahil selam verirken benim vermememe ne demek lazın ki bizi insanlar müslüman kimliğimizle tanıyorlar...esselamualykum...sabahan nur
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İş yerindeki ofis ortamında bulunanlar (sen hariç) hepsine "net kafir" diyorsan , önce selam veremezsin. İçlerinde 1 tane musluman var ise, onu kastederek selam verebilirsin.

Rasulullah içinde müslüman, muşrik, yahudi ve putperestlerin bulunduğu bir topluluktan geçti ve onlara selam verdi.” (Buhari, Muslim)

وعن أبي هريرة رضي الله عنه أن رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال
لاتَبَدَأوا اليَهُودَ ولا النَّصَارى بالسَّلام ، فإذا لَقِيتُم أحَدَهُم في طَرِيق فَاضطّرُّوهُ إلى أضْيَقِهِ
رواه مسلم
Ebû Hurayra (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre:
Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Yahudi ve hıristiyanlara öncelikle siz selâm vermeyin. Yolda onlardan biriyle karşılaştığınız zaman, eziyet etmemek şartıyla, onları yolun kenarından yürümeye zorlayınız.”
(Muslim, Selâm 13; Ebû Dâvûd, Edeb 138; Tirmizî, İsti‘zân 12; İbni Mâce, Edeb 13)

Açıklama
Yahudi ve hıristiyanlar, Ehl-i kitab olarak adlandırılır. Kitab ehlinden olan kâfirlerle hiçbir kitaba inanmayan muşriklere karşı gösterilecek muâmelede farklılıklar vardır. İslâm hukukçuları, çeşitli muâmelât bahislerinde Ehl-i kitâb’ın hukukunun neler olduğunu enine boyuna ele alır. Riyâzu’s-sâlihîn’in çeşitli bahislerinde yeri geldikçe bunlara temas edilmiştir. Biz burada konumuzun hudutları içinde kalarak onlara selâm verme ve selâmlarını alma hususunda bilgi vermeye çalışacağız.

Peygamber Efendimiz’in bu hadisleri, kitab ehli olan yahudi ve hıristiyanlarla karşılaşıldığında ilk olarak müslümanların selâm vermelerinin câiz olmadığına delil teşkil eder. İslâm âlimleri, müslümanlar için esas gayenin selâmı yaymak olduğundan hareketle, onlara önce selâm vermenin câiz olup olmadığını tartışmışlar, İbni Abbâs, Ebu Umâme ve İbni Ebu Muhayriz gibi sahâbîlerin de içinde bulunduğu bir grup, yahudi ve hıristiyanlara önce müslümanların selâm vermelerinin câiz olduğunu söylemişlerdir. Bunların delili bu konudaki hadislerin tamamı ile selâmı yayma hadisidir.

İmam Nevevî, bu delilin bâtıl olduğunu, çünkü umumî olan bir hükmün yukarıdaki hadisle tahsis olunduğunu söyler. Bazı âlimler, Ehl-i kitâb’a onlardan önce davranarak selâm vermenin mekruh olduğunu fakat haram olmadığını ifade ederler. Ancak Nevevî’nin de içinde bulunduğu bir grup âlim, bu hadisteki nehyin haramlık ifade ettiğini belirtirler. Bir başka grup âlim, Ehl-i kitabâ selâm verilemeyeceği kanaatine sahiptirler. Biz bütün bu görüşleri serdettikten sonra, İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğunun kabul ettiği ve tarih boyunca uygulana gelen şekli esas alacak olursak, müslümanların kitab ehline ilk olarak selâm vermeleri câiz görülmemiştir. Çünkü selâm, daha önce belirtildiği gibi bir sevginin, dostluğun ve kardeşliğin ifadesinden ibarettir.

Yahudi ve hıristiyanların Allah’a, Rasulune ve inananlara dost olmadıkları gayet açık bir hakikattir. Şu âyet-i kerîme de bu gerçeği perçinleyici niteliktedir:
Allah’a ve âhirat gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahud akrabaları da olsa Allah’a ve Rasulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin” (Mucâdele suresi, 22).
Ehl-i kitâb’a selâm vermek, onları saygıdeğer, sevgiye ve dostluğa lâyık görmek anlamına gelir ki, bu câiz olamaz.

Onları yolun kenarından yürümeye zorlamak ise, yolun dar olması halinde kendilerine bir saygı ve ta’zim ifadesi olarak yol vermemek anlamına gelir. Fakat geniş olan ve geçilmesinde bir sıkıntı olmayan yollarda böyle bir şey söz konusu değildir. Ayrıca onları dar yolda kenara sıkıştırmak, herhangi bir çukura düşmelerine vesile olmak veya bir duvara sıkıştırmak ya da onlara câiz olmayacak tarzda sıkıntı ve zarar vermek anlamlarına da gelmez.

Hadisten Anlaşılması Gerekenler

1. Ehl-i kitab’tan olanlarla karşılaştıklarında, müslümanların onlara önce selâm vermeleri câiz değildir.
2. Selâm, sevginin, dostluğun, din kardeşliğinin belirtisidir. Bu sebeble kitab ehlini böyle görmek câiz olmayıb, haramdır.
3. İzzet ve şeref mûminlere ait olduğundan, kâfirleri böyle görmek İslâm’ın vakarına aykırıdır.
4. Yol darsa ve geçerken birinin kenara çekilmesi gerekiyorsa, gayr-i muslim olanlar kenara çekilmeye zorlanırlar.
5. Sertlik göstermeye ihtiyaç olmadıkça, gayr-ı muslim de olsa, insanlara rıfk, sabır ve nezaketle muamele etmek esastır.


وعن أنس ٍ رضي الله عنه قال : قال رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إذَا سَلَّمَ عَلَيكُم أهلُ الكتاب فَقٍُولُوا : وعَلَيْكُمْ
متفق عليه
Enes (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre,
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kitab ehli olanlar size selâm verdiklerinde, onlara: 'Ve aleykum' , deyiniz.”
(Buhârî, İsti’zân 22, Murteddîn 4; Muslim, Selâm 6-9)

Açıklama
Yukarıdaki hadiste, kitab ehli olan yahudi ve hıristiyanlara önce müslümanların selâm vermelerinin câiz olmadığını görmüştük. Kitab ehli olanlar müslümanlara selâm verdiklerinde, onlara nasıl mukabele edilmesi gerektiğini de bu hadisten öğrenmekteyiz. Muslim’in rivayetlerinden birinde bildirildiğine göre;
Sahâbe-i kirâm Peygamber Efendimiz’e: – Kitab ehli olanlar bize selâm veriyorlar, onların selâmını nasıl alalım? diye sormuşlar,

Peygamberimiz de: “– Ve aleykum deyin" buyurmuştur.

Bu konudaki pek çok rivayetin mahiyeti birbirinin aynıdır. Ehl-i kitab olan yahudi ve hıristiyanlar müslümanlara selâm verdiklerinde, selâmlarının alınacağında âlimler görüş birliği içindedir. Onların selâmına mukabelenin sadece “ve aleykum” veya “aleykum” şeklinde olması gerektiğinde de hemfikirdirler. Yaygın olan rivayet “ve aleykum” şeklinde olandır.
Yine bir rivayetten öğrendiğimize göre, yahudilerden bazıları Peygamberimiz’in yanına gelerek selâm verdiler ve:

Es-Sâmu aleyke, yâ Ebe’l-Kâsım, dediler.
Peygamberimiz: – “
Ve aleykum” buyurdu.
Buna çok öfkelenen Âişe (r.anha) hiddetli bir şekilde: –
Aleykumu’s-sâmu ve’l-lânetu, dedi.
Bunun üzerine Efendimiz: – “
Yâ Âişe! Şubhesiz ki Allah her işte yumuşaklığı sever” buyurdu.
Âişe: –
Ne söylediklerini işitmedin mi? deyince de:
– “Ben ‘ve aleykum’ dedim” buyurdu.
(Muslim, Selâm 10-11).

Aynı rivâyet Buhari'de şöyle nakledilmektedir.

حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ ، عَنْ صَالِحٍ ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ ، أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَتْ : ” دَخَلَ رَهْطٌ مِنَ الْيَهُودِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالُوا : السَّامُ عَلَيْكُمْ ، قَالَتْ عَائِشَةُ : فَفَهِمْتُهَا فَقُلْتُ : وَعَلَيْكُمُ السَّامُ وَاللَّعْنَةُ ، قَالَتْ : فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ” مَهْلًا يَا عَائِشَةُ ، إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِي الْأَمْرِ كُلِّهِ ” فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، أَوَلَمْ تَسْمَعْ مَا قَالُوا ! قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ قُلْتُ : وَعَلَيْكُمْ
Bize Abdulaziz ibn Abdullah tahdis etti. Bize İbrahim ibn Sa’d, Salih’den tahdis etti. Salih, İbn Şihab’dan, İbn Şihab, Urve ibn ez-Zubeyr’den, Urve dedi ki;
Nebi sallAllahu aleyhi ve sellem’in zevcesi Aişe radıyAllahu anha dedi ki; “Yahudilerden bir grup Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in huzuruna girdi ve: “es-Sâmu aleyke (ölüm üzerine olsun)” diye selam verdi.
Ben ne dediklerini anlayıp: “Ölüm ve lânet size olsun” dedim.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem hemen atılarak; “Ey Âişe, ağır ol! Çünkü Allah her işte rıfkla hareket etmeyi sever!” buyurdular.
Ben; “Ey Allah’ın Rasulu, ne söylediklerini işitmedin mi?” dedim.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem dedi ki; “Ben de, “Size de!” dedim.
(Sahihu’l-Buhari, Hadis no: 6024)

Yahudilerin verdikleri selâmın anlamı, “Ölüm sizin üzerinize olsun” demektir. Peygamberimiz bunu anlamış ve verdiği cevabla “Sizin üzerinize de olsun” demişti.
Fakat Âişe’nin buna lâneti de ilâve etmesini hoş karşılamamıştı. Çünkü bu, söylenen sözün misli olmayan bir karşılık ve haddi aşmaktı. Efendimiz hangi konuda olursa olsun haddi aşmayı hoş karşılamamışlardır.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Yahudi ve hıristiyanlar müslümanlara selâm verdiklerinde selâmlarını almak gerekir.
2. Kitab ehlinin selâmına “ve aleykum” veya “aleykum” diye mukabele edilir.
3. Kitab ehlinin selâmına mukabele ederken de haddi aşmamak, rıfk ile muameleyi terketmemek gerekir.


وعن أُسامه رضي الله عنه أن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم مَرَّ عَلَى مَجْلسٍ فيه أخلاطٌ من المُسلِمِينَ والمُشرِكِين عَبَدةِ الأوثَانِ واليَهُودِ فَسَّلمَ عَلَيْهِمْ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم . متفق عليه
870. Usâme (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre, Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem), müslümanlar, muşrikler –puta tapanlar- ve yahudilerden oluşan bir topluluğa rastladı ve onlara selâm verdi.
(Buhârî, İsti’zân 20; Muslim, Cihâd 116)

Açıklama
Bu hadis, gösterilen kaynaklarda daha uzun ve detaylı bir şekilde rivayet edilmiştir. Nevevî bunu da konuyla ilgisi nisbetinde ihtisar ederek almıştır. Yukarıdakilerden farklı olarak, burada müslüman, muşrik ve yahudilerden meydana gelen bir topluluğa Rasul-u Ekram Efendimiz selâm vermişlerdir. Ulemamız ve hadis şârihlerinin ittifakla belirttikleri husus, böyle meclislere selâm verirken sadece orada bulunan müslüman veya müslümanlara niyet edilerek selâm verilir. Yoksa bu selâm muşrik ve kitab ehline verilmiş bir selâm olarak kabul edilmemiştir. Çünkü, Peygamberimiz’in aralarında mu’min bulunmayan bir kâfirler topluluğuna selâm verdiği görülmüş değildir.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Sadece kâfirlerden oluşan bir topluluğa selâm vermek câiz değildir.
2. İçinde bir müslüman veya müslümanlar ile muşrik ve Ehl-i kitab kimselerin birlikte olduğu bir topluluğa selâm verilir. Ancak kalben müslümana selâm vermeye niyet edilir.

Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem), Rum kralı Hirakl’e yazdığı mektubda – o sırada Şam’da idi – selam ile başlamamış sadece şöyle yazmıştır:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Allah’ın kulu ve rasulu Muhammed’den, Rum büyüğü Hirakl’e… "Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun…” (Buhari, Edebu’l-Mufred, Hadis no:1109; Muslim rivayet etmiştir)



Eve (Boş - Kimsesiz, Kimseli) Girerken Nasıl Selam Verilir

"Ey inananlar, kendi evlerinizden başka evlere, izin alıp halkına selâm vermeden girmeyin. Herhalde bunun, sizin için daha iyi olduğunu düşünüb anlarsınız." (Nur: 27)

"… Evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (kendinizden olan ev halkına) selâm verin. İşte Allah, âyetleri size böyle açıklıyor ki düşünüp anlayasınız." (Nur: 61)


Nur Suresinin 27. âyetinde, kendi evinden başka eve giden kimsenin, mutlaka o ev halkına selâm vermeden eve girmemesi emredilmektedir. Artık bu vurgulu emirler, elbette gereklik (farz) bildirir. Yine aynı Surenin 61'nci âyetinde de gidilen ev halkına selâm verilmesi vurgulanır.

Âyetlerin buyruğu üzere eve girerken ev halkına selam verilir. Şâyet evde kimse yoksa:

"
اَلسَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ
: Selam bizim üzerimize ve ALLAH'ın sâlih kulları üzerine de olsun."

denilmesi, uygundur. Böyle diyen kimseye, meleklerin, selâmını iade edeceği rivayet edilmiştir. (İbn Kesîr, Tefsîr: C.3, Sf: 306-307)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
akhi ALLAH razı olsun

konu soru-cevap bölümüne taşınırsa hayırlı olur inş...
 
I Çevrimdışı

Islam is Light

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ehl-i îman bir birinin kardeşidir. Kardeşliğin ve İslâmın hukûkunu muhafaza için kardeş kardeşle karşılaştığı zaman, selâm ile tanışıklık vermelidir.

“Bir selâm ile selâmlandığınız zaman, artık (siz) ondan daha güzeli ile selâm verin veya aynı ile mukâbele edin! Şüphesiz ki Allah, her şeyin hesabını hakkıyla görendir.” (1)

Fıkhî olarak; selâm vermek bir mü’min için sünnet, selâm almak ise farz-ı kifâyedir.
‘Selâm’ kelimesi, ‘Seleme’ fiilinden mastar olup, her türlü kötülük ve belalardan, sıkıntı ve musibetlerden, ayıp ve fenalıktan uzak selâmette olmak mânâsınadır.

Tahıyye ise selâm manasına gelmekle birlikte ‘Hayye’ fiilindendir. Hayyekeallah demektir. Yani ömrünün uzun ve bereketli olması için duadır.

1. Selâm Allah’ın isimlerindendir. Bir mü’minin “Esselâmu Aleyküm” diyerek selâm vermesi “Allah’ın Selâm isminden gelen selâmet üzerinize olsun!” demektir.

2. Kur’ân-ı Kerîm’de “selâm” ın nasıl olacağı lafız olarak belirlenmiştir. Buna göre; bir Müslüman, diğerine
“Selâmûn Aleykûm” veya “Es-Selâmû Aleykûm” şeklinde selâm vermelidir. Her iki şekilde de selâm verilebilir ama Fahruddin-i Razî’nin dediği gibi lâmsız olarak:
“Selâmûn Aleykûm” demek daha efdâldir.
Çünkü meleklerin mü’minlere selâmı “Selâmûn Aleyküm” şeklindedir.(2)

SELÂM DUÂ HÜKMÜNDEDİR

Resûl-i Ekrem (sav):
“Siz iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (tam) iman etmiş olmazsınız. Ben size bir şey göstereyim mi!.. Eğer bunu yaparsanız birbirinizi seversiniz. Aranızda selâmı ifşa ediniz (yayınız)” emrini vermiştir.

1_Bir Müslüman diğerine “Selâmûn Aleykûm” derse; selâmı alan mü’min kardeşi “Ve Aleykûm Selâm ve Rahmetûllahi” demelidir.

2_Eğer selâm veren mü’min kimse, “Selâmûn Aleykûm ve Rahmetûllah”
demişse, selâmı alan Müslümanın cevaben:
“Ve Aleykûm Selâm ve Rahmetûllâhi ve Berekâtühû” demesi daha iyi olur.

3_Selâm veren ‘rahmet’ ve ‘berekât’ lafızlarını kullanarak söylerse, alan kimsenin de aynı ile mukâbelede bulunması daha iyi olur. Resûl-i Ekrem (sav) Hz. Adem (as) ile melekler arasındaki selâmlaşmanın bu şekilde cereyan ettiğini haber vermiştir.(3)

4_Herhangi bir meclise girerken selâm verildiği gibi o meclisten ayrılırken de selâm verilmesi gerekir.
Çünkü Resûl-i Ekrem (sav): “Sizden biriniz, meclise geldiği zaman selâm verdiği gibi, ayrılırken de selâm versin” buyurmuştur.(4)

5_Karşılaşan iki kişiden; küçük olanın büyüğe, az olan topluluğun, çok olan topluluğa, yürüyenin oturana, araç üzerinde bulunanın yaya olana selâm vermesi gerekir. “Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çoğa selâm verir”(5)

6_Eğer Müslümanlarla, başka fikir ve dinden olan kimseler beraber oturuyorsa o meclise giren kimse:
“Ve’sselâmu alâ menittebe’al-hudâ”
(Selâm hidayete tabi olanların üzerine olsun) şeklinde selâm verebilir.
Buradaki takip edilen incelik şudur: Selâm duâ hükmündedir. Fukahâ: “Kâfire selâm verilemez, duâ edilemez” hükmünde ittifak etmiştir. Bu ittifakın sebebi; selîm akıl sahipleri indinde mâlûmdur. Kaldı ki Allah’a inanmayan bir kimseye; Allahü Teâlâ’nın selâmını vermek, onun açısından da uygun değildir.”

Peygamber efendimiz: “Ehl-i kitap size selâm verince onlara “ve aleyküm” diye cevap verin”(6)

7_Selâm veren kimseye; aynı mecliste oturduğu takdirde selâm alanlar, selâmı aldıktan sonra “merhaba!” denilebilir.
Resûl-i Ekrem (sav) misafirlerine iltifat niyetiyle “merhaba” demiştir. Rahabe fiilinden gelen bu söz; “genişlik ve rahatlığa kavuştun, serbest oldun, hoş geldin, huzur içinde oturabilirsin” mânâsınadır.

8_Selâm’a sadece işaretle mukâbele etmek yeterli değildir. Hatta işaretle mukâbele nehyedilmiştir. Tirmizî’nin bir rivâyetinde “Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin, çünki Yahudilerin selâmı parmaklarla işarettir. Hıristiyanların selâmı da avuçlarla işarettir.” Fakat bu mutlak değildir. Daha çok hissî (dilsizlik), şer’i mahsuru olanlar işaretle selâm verebilirler.

9_Selâm’a -herhangi bir özür yoksa- anında karşılık vermek gerekir. Selâma cevâbı geriye bırakıp sonra cevap verirse bu öncekinin cevâbı sayılmaz. Hatta Ulemâ “Uzaktan ve mektupla gönderilen selâma da anında cevap vermek gerektir” der.
Resûlullah Efendimiz “Allah’a en makbul insan, karşılaşmada selâma önce davranandır.” (7)

10_ Mü’min kimse kendi evine de yabancı eve de girerken selâm vermelidir. “Evlere girdiğinizde nezdinizden olan mübârek ve hoş selâmla kendinizi selâmlayın” (8) Resûlullah Hz. Enes’e
“Ey Oğulcuğum, âilene girdiğin zaman selâm ver ki, selâmın, hem senin üzerine hem de âile halkına bereket olsun!”(9)

11_Çocuklara, -teklif ehli olmasalar da- alıştırmak maksadıyla selâm verilmelidir. Ama çocuğun selâmına mutlak bir büyük cevap vermelidir.

Kaynaklar:

1-Nisâ, 86
2-Müslim, Cennet 28, (2841)
3-Buharî, isti’zan 1
4-Tirmizî, isti’zan 15 (2707)
5-Müslim, Selâm 1
6-Müslim, selâm 6
7-Tirmizî, İstizan 6, (2695)
8-Nûr 61
9-Tirmizî, İsti’zan 10, (2699)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Islam is Light;209695' Alıntı:
6_Eğer Müslümanlarla, başka fikir ve dinden olan kimseler beraber oturuyorsa o meclise giren kimse:
“Ve’sselâmu alâ menittebe’al-hudâ”
(Selâm hidayete tabi olanların üzerine olsun) şeklinde selâm verebilir.
Buradaki takip edilen incelik şudur: Selâm duâ hükmündedir. Fukahâ: “Kâfire selâm verilemez, duâ edilemez” hükmünde ittifak etmiştir. Bu ittifakın sebebi; selîm akıl sahipleri indinde mâlûmdur. Kaldı ki Allah’a inanmayan bir kimseye; Allahü Teâlâ’nın selâmını vermek, onun açısından da uygun değildir.”


Peygamber efendimiz: “Ehl-i kitap size selâm verince onlara “ve aleyküm” diye cevap verin”(6)

Kaynaklar:

1-Nisâ, 86
2-Müslim, Cennet 28, (2841)
3-Buharî, isti’zan 1
4-Tirmizî, isti’zan 15 (2707)
5-Müslim, Selâm 1
6-Müslim, selâm 6
7-Tirmizî, İstizan 6, (2695)
8-Nûr 61
9-Tirmizî, İsti’zan 10, (2699)

Kardeşim bu maddedeki açıklamada hatalı yazılmıştır. kafirlerle muslumanlar karışık iken nasıl selam verileceği yukarıdaki mesajda hadis ile sabittir. Sizin aktardığınız selam şekli sadece Kafirin olduğu ortama ve şahısa verilen selam şeklidir. Rasulullah (s.a.v.)in musluman kafir karışık bulunduğu bir ortamda, muslumanı kastederek selam verdiği sabittir. Kafire İslamın selamı verilmez doğrudur, ki bunu da Rasulullah (s.a.v.) in kafir krallara yazdığı davet mektubların başında görürsünüz. Fakat karışık bir ortamda iken orada bulunan muslumana kafire verilen selamı vermek zulumdur!


وعن أُسامه رضي الله عنه أن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم مَرَّ عَلَى مَجْلسٍ فيه أخلاطٌ من المُسلِمِينَ والمُشرِكِين عَبَدةِ الأوثَانِ واليَهُودِ فَسَّلمَ عَلَيْهِمْ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم . متفق عليه .
Usâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, müslümanlar, muşrikler puta tapanlar- ve yahudilerden oluşan bir topluluğa rastladı ve onlara selâm verdi.
(Buhârî, İsti’zân 20; Muslim, Cihâd 116)

Açıklama

Bu hadis, gösterilen kaynaklarda daha uzun ve detaylı bir şekilde rivayet edilmiştir. Nevevî bunu da konuyla ilgisi nisbetinde ihtisar ederek almıştır. Yukarıdakilerden farklı olarak, burada müslüman, muşrik ve yahudilerden meydana gelen bir topluluğa Rasul-u Ekram Efendimiz selâm vermişlerdir. Ulemamız ve hadis şârihlerinin ittifakla belirttikleri husus, böyle meclislere selâm verirken sadece orada bulunan müslüman veya müslümanlara niyet edilerek selâm verilir. Yoksa bu selâm muşrik ve kitab ehline verilmiş bir selâm olarak kabul edilmemiştir. Çünkü, Peygamberimiz’in aralarında mu’min bulunmayan bir kâfirler topluluğuna selâm verdiği görülmüş değildir.

Hadisten Öğrenilmesi Gereken

1. Sadece kâfirlerden oluşan bir topluluğa selâm vermek câiz değildir.

2. İçinde bir müslüman veya müslümanlar ile muşrik ve Ehl-i kitab kimselerin birlikte olduğu bir topluluğa selâm verilir. Ancak kalben müslümana selâm vermeye niyet edilir.

Yazınızı düzeltiniz inşeAllah.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Islam is Light;209717' Alıntı:
siteye üye olan herkes müslüman mı.?.

Sitenin kaçta kaçı kafir kaçta kaçı muslumandır bay çok bilmiş zan sever!

Böyle hüküm verenler ehli sunnet midir ?
1 kafir olsa da Siteye , kafire verilen selamı mı vereceksin ?
Sitedeki kafirleri nasıl tesbit ediyorsun?

Siteden uzaklaştırıldın. Muslumana verilen selamı vereceğin siteye git.


Islam is Light;209720' Alıntı:
neden yanlış yapıyorum..kafir müslüman karışık olmayan,meclisin hepsi kafir olan bir meclise Resulullah selam vermiş midir.?.eğer vermişse delil getir..Resulullahın sünnetinde bu yoktur..kafire selam verilmez.

Muslumanlara ait bilinen bir sitede, 80 000. i aşkın üyeye sahip bir topluluğa kafirler vardır diyerek , kafirlere verilen selamı vermeyi savunuyorsun utanmadan?
Bunun uygulamasını hangi Ayet veya hadiste buldun ? Gönlünüze göre nasıl da sapıtıyorsunuz!

" Size selâm verene «sen mu'min değilsin.» demeyin! " (Nisâ 94)

Ancak Müslümanlarla birlikte Müslüman olmayanların bulunduğu bir gruba selâm verilebilir. Zîra Efendimiz Müslümanlar, muşrikler ve yahudilerden bir grup insanla karşılaşmış ve bunlara selâm vermiştir. (Buhârî, İsti'zân, 20)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selam mü'minlere inşaAllah,

Müşriklere -selamet- içerisinde olmaları manasına gelecek hiç bir şey denilmez. Bununla birlikte "selam" da bir ikram sözkonusudur ve kafirler için böyle bir şey mümkün değildir. İmam Taberinin (rah) "onların bizden yana güvende olmadıklarından söylenilmez" demiştir. Ve en güzel açıklamada budur. Bunu dikkate alınca müşriklere "merhaba" dahi denilmez. Zira bilenler biliyor ki, "merhaba, benden sana zarar gelmez" demektir.
Usame b. Zeyd (ra) hadisi meseleye nokta koyduktan sonra daha ne kadar uzatılır orası da düşünülmesi lazımdır. Ki Hasan el-Basri (rah), Usame (ra) hadisini alarak konuyu güzel bir şekilde bitirmiştir ve şöyle demiştir: "Eğer gittiğin bir mecliste veya toplulukta müslümanlar ve müşrikler karışık ise, selam ver" demiştir. Bunun yanısıra Ebu Hureyre (ra) hadisi de vardır ki, burada ehl-i kitaba selam vermeyin deniliyor ya; bu umumidir, Usame (ra) hadisi ise özel bir durumdur.

En nihayette, müşrikler müslümanlardan emin değillerdir, güvence altında değillerdir, onlara ikram olunmaz. Çünkü onlar şirk ve küfürleri ile zillet altındadır. Allah'ın zelil kıldığına ikram caiz olmaz...
En iyi bilen Allah'tır.

Muşriğe zaten selam verilmez. Fakat bu muşrik İslam'ın muşrik dediği olmaldır.
Bu yazıya ve Rasulullah(s.a.v.)in hadisine rağmen , sitedeki herkes kafirmiş gibi selam verdiğine göre Hastalığın ilerlemiş olduğu anlaşılıyor. 85 bin kişiye kafir olarak bakıyorsun. üstelik bu mesajda bizle (2-3) konuştuğuna göre bizi de tekfir ediyorsun. O zaman defol!
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamı aranızda yayın hadisinde aranızda ibaresi sadece müminlerimi kapsamaktadır....yorumdan ziyade bu hadis üzernde alimlerin tewsirini, görüşlerini merak ediyorum...es-selamualukum
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
SELÂMIN FAZÎLETİ:
1. Abdullah b. Amr'dan -Allah ondan ve babasından râdı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ النَّبِيَّ - صلى الله عليه وسلم - أَيُّ الْإِسْلاَمِ خَيْرٌ ؟ قَالَ: تُطْعِمُ الطَّعَامَ، وَتَقْرَأُ السَّلاَمَ عَلَى مَنْ عَرَفْتَ، وَمَنْ لَمْ تَعْرِفْ
[ متفق عليه ]
"Bir adam, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e: İslâm'ın hangi hasletleri ve amelleri daha hayırlıdır (başkası için çok faydalıdır)? diye sordu.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Yemek yedirmen ve tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir, buyurdu."
(Buhârî, hadis no: 12. Lafız ona âittir. Muslim, hadis no: 39)

2. Ebu Hurayra'dan -Allah ondan râdı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا، وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا، أَوَلاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ:أَفْشُوا السَّلاَمَ بَيْنَكُمْ
[ رواه مسلم ]
"Nefsim elinde olan Allah'a yemîn olsun ki, îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (tam anlamıyla) îmân etmiş olamazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi göstereyim mi: Selâmı aranızda yayınız."
(Muslim, hadis no: 54)

3. Abdullah b. Selâm'dan -Allah ondan râdı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle derken işittim:

{ أَيُّهَا النَّاسُ! أَفْشُوا السَّلاَمَ، وَأَطْعِمُوا الطَّعَامَ، وَصَلُّوا وَالنَّاسُ نِيَامٌ، تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ بِسَلاَمٍ }
[ رواه الترمذي وابن ماجه ]
"Ey insanlar! (Tanıdığınız ve tanımadığınız herkese vererek) selâmı yayın, (yoksul ve yetimlere) yemek yedirin ve (geceleyin) insanlar uyurlarken namaz kılın ki cennete selâmetle giresiniz."
(Hadis sahihtir. Tirmizî, hadis no: 2485, lafız kendisine âittir. Sahihu Suneni't-Tirmizî, hadis no: 2019, İbn-i Mâce, hadis no: 1334, Sahihu Sünen-i İbn-i Mâce, hadis no: 1097)

39. Yemek Yedirmek Hakkında

2087. “Bize İbrahim b. Musa haber verip (dedi ki), bize Cerir, Atâ ibnu's-Saib'den, (O) babasından, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivayet etti ki,” O şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Rahmana ibadet edin, selâmı yayın ve yemek yedirin ki, Cennetlere giresiniz!"
(Tirmizi, Et'ıme, 45(4/6287); İbn Mace, Edeb, 11(2/1218); Musned, 2/170, 196. Bkz. 1468. Hadis. Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 4/367-368)

849. Ebu Hurayra radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.”
(Muslim, Îmân 93. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Tirmizî, İsti‘zân 1; İbni Mâce, Mukaddime 6, Edeb 11., Riyazu's Salihin , selam bab , 849)

12- YEMİNİ BOZMAMAK
3718- Bera b. Âzib (r.anh)’ten rivâyete göre,
Rasûlullah (s.a.v) bize yedi şeyi emretti: “1. Cenazeyi kaldırmayı 2. Hasta ziyaret etmeyi 3. Aksıran kimse elhamdulillah derse Ona yerhamukallah demeyi 4. Davete icabet etmeyi 5. Mazlum kimselere yardım etmeyi 6. Yemini bozmamayı 7. Selâmı almayı.”
(Buhârî, Cenaiz: 17; Tirmizî, Edeb: 1; Nesai, selam 3718)

20. Selamı Yaymak İmandandır

Ammar şöyle demiştir: "Üç şeyi bir arada bulunduran imanı elde etmiş, olur:

1- Kendi nefsine insaf etmek,
2- Selâmı tüm âleme yaymak,
3- Darlıkta infak etmek."

28- Abdullah b. Amr'dan rivayet edildiğine göre bir adam Peygamber'e gelerek "Ey Allah'ın elçisi İslâm'ın (İslâm'daki amellerin) hangisi en hayırlıdır? diye sordu. Peygamber şöyle buyurdu: "Yemek yedirmen ve tanıyıb tanımadığın kişilere selam vermendir.

"Selamı yaymak' ifadesinden kasıt, selamı gizli ve açık olarak yaymaktır. Bu "tanıyıb tanımadığın kişiye selam vermendir" şeklindeki merfu (Peygamber'e nisbet edilen) rivayete de uymaktadır.

Burada "âlem" sözcüğü ile bütün insanlar kasdedilmektedir.

Ebu'z-Zinâd b. Sirâc şöyle demiştir: Bu üç şartı bir arada bulunduran kişinin imanı tamamlamış olma sebebi şudur:
İmanın üzerinde dönüp dolaştığı üç temel husus bunlardır. Çünkü kişi insaflı olduğunda, kendisi üzerinde Rabbi tarafından farz kılınan bütün haklan yerine getirir, O'nun yasakladığı şeylerin tümünden de kaçınır. Bu, imanın rukûnlerini (şartlarını) kapsar. Selamı yaymak ise; güzel ahlâk, alçak gönüllü olma ve başkalarını küçümsememeyi içerir. Bununla insanlar arasında kaynaşma ve sevgi gerçekleşir. Darlık halinde infak etmek cömertlikte son sınırı ifade eder. Çünkü ihtiyaç halinde iken de infak edebilen kişi bolluk anında daha çok infak eder. Buradaki infak farz veya mendub olarak aileye yahut misafirlere ve ziyaretçilere yapılan infaktan daha geneldir. Darlık anında infakın yapılması; Allah'a güvenmeyi, dünya hususunda zuhd sahibi olmayı, emelini uzatmamayı (dünyada çok uzun yaşamayı arzulamamayı) vb. âhirate ilişkin önemli hususları içerir.
(Fethu'l-Bari (Sahih-i Buhari Şerhi) » 2. BOLUM , ÎMÂN, Hadis No: 28)

Selamı yayın hadislerinin vurud ve metinleri incelendiğinde sadece muslumanlara selam verilerek yayılacağını kapsadığı kat'idir.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
peki hadiste geçen ‘’tanımadığınız’’ ibaresi sadece müminleri mi kapsar ( yada müminlerin çoğunlukta yaşadığı bir toplumumu....arapça metninde atnen bu şekilde ''tanıdığınız tanımadığınız'' olarak mı geçiyor...Allah sb.w.ta rası olsun
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
peki hadiste geçen ‘’tanımadığınız’’ ibaresi sadece müminleri mi kapsar ( yada müminlerin çoğunlukta yaşadığı bir toplumumu....arapça metninde aynen bu şekilde ''tanıdığınız tanımadığınız'' olarak mı geçiyor...Allah sb.w.ta razı olsun
Amacın ne, nereye varmak istiyorsun? Muminlerin çoğunlukta, azınlıkta olduğu toplumla ne alakası var? Muslumanın oranı ne olursa olsun, ister samimi ol, ister olma, İslami alametleri/şiarları olan her muslumana selam vereceksin. İster darul İslamda olsun, ister Darul harbte. İster muslumanlar sadece bir arada olsun, ister yanlarında kafir bulunsun. Muslumana selam verilecek.
Konu amacından saptığı için kapanmıştır.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
akhi çevremde bazı tekfirciler var,işleri düşünce damlıyorlar yanıma,sakallı falan

içeri girince direk nasılsın ?iyimisin veya meraba diyorlar

sakalına bakıp islam alametini görüpte ALLAHın selamını esirgiyorsa, :( ne denir bilmem
 
Üst Ana Sayfa Alt