Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Namazda Kahkahayla Gülmek, Namaz ve Abdesti Bozar mı?

Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum.

https://www.islam-tr.org/konu/haber-i-vahid-ve-tesrideki-etkisi.8070/

bu sayfada haber-i vahid ile ilgili bir şeyler okurken yazı içinde bir örnek olarak şunu gördüm:

"Şâfiî ve cumhur ise, namazda kahkahanın abdesti bozmayacağını belirtirler ve söz konusu hadisle, mursel olduğu için amel etmezler. ( Şâfiî, Risale, s. 239.)"

bu konuda başka deliller var mıdır? yıllardır ben de hanefilerin görüşüne göre biliyordum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum Selam we rahmetullah ;

Kahkaha, sesli olarak gülmek demektir.
Kahkaha
( القھقھة ) ; kişinin, hem kendisi hem de yanında bulunanlar
tarafından duyulacak şekilde gülmesidir. Kahkahayı kişinin, azı dişleri görülecek kadar ve kendisini kırâatten alıkoyacak şekilde gülmesi şeklinde tarif edenler de vardır.
Mutlak olarak “gülmek” ( الضحك) denilince ise bu fiilin, kişinin sadece kendisi tarafından işitilen hali anlaşılır.
Gülmenin ise sadece namazı bozduğunda yine ittifâk edilmiştir. Namaz kılarken kahkaha ile gülen birinin namazının bozulduğu hususunda da herhangi bir tartışma yoktur. Ancak bu son durumun abdeste etkisi hususunda ihtilâf edilmiştir.

Hanefî'lere göre kişi namaz kılarken kahkaha ile gülerse hem namazı hem de abdesti bozulur. Ancak kişi teşehhude oturduktan bir süre sonra ve selâm vermeden önce bu şekilde gülerse namazı bozulmaz. Zira bu durumda, namazın erkânını tamamlamış demektir. (Hanefi mezhebince selam, namazın farzlarından değillerdir)
Ancak bir sonraki namaz için yeniden abdest alması gerekir.
Cemâat halinde kılınan namazlarda da kahkahanın aynı şekilde bir yaptırımı vardır. Eğer gülmeye önce imâm başlamış cemâat onu takip etmişse, sadece onun abdestini yenilemesi gerekir. Zira cemâatin namazı, imâmdan dolayı bozulmuştur. Dolayısıyla cemâat güldüğünde, zaten namazda değillerdir. Bu sebeble namazın hürmetini ihlâl etmiş olmazlar. Ama eğer cemâat önce güler daha sonra imâm da onlara katılırsa hepsinin abdesti bozulur.

Hanefî ulemâsı , bu hükmün dayandığı illet/sebep konusunda ihtilâf etmiştir. Bazılarına göre namazda kahkaha ile gülmek necâset kabîlinden bir hadestir. Bazılarına göre ise bu hüküm, necâsetle ilgili olmayıp namaza gösterilmesi gereken hürmete taalluk etmektedir.
Zira Peygamber (s.a.v.) de, namaz esnasında aksıran birine dua eden (teşmîd) sahâbîyi selam verdikten sonra uyarmış; “Namaz kılarken dünya kelâmı etmek uygun değildir. Zira namaz; Allah’ı tesbîh, tehlîl ve Kur'ân kıraati yapılacak andır(Muslim, Mesâcid, 33; Ebû Dâvud, Salât, 171) buyurmuştur.

Hanefiyye’ye göre, namaz kılarken yani Allah’a munâcâtta bulunurken gülmek, fâhiş bir hatadır. Bu sebeble bir cezâ olarak, namaza ilâveten abdestin de bozulacağına hükmedilmiştir. Aslında kıyâsa göre bu durumun abdeste zarar vermemesi gerekir. Çünkü namaz dışında kahkaha, ne necisdir ne de necâsete sebebiyet verir. Böyle bir durumun namaz esnasında da aynı hükme tâbi olması gerekir.



Hanefi'ler dışında kalan Cumhura göre;
İki ve daha fazla harf çıkaracak şekilde sesli olarak gülmek namazı bozar. Anlaşılabilir bir tek ses dahi çıkarılsa yine namaz bozulur (Abdest bozulmaz). Sesli gülmekten ötürü namazın bozulmasının sebebi, gülme sırasında ortaya çıkan kelimelerdir.

Cumhur'a göre, namazda kahkahanın abdesti bozmayacağıdır. Hanefi mezhebinin delil aldığı söz konusu hadisle, mursel / zayıf olduğu için amel etmezler. (Şâfiî, Risale, s. 239; el-Munteka min Fetâvâ 3/70)
Hanefi'ler namazda gülme ile kahkahayı birbirinden ayırmışlardır. Hanefî'lere göre gülmek, sadece kendisinin duyabileceği kadar olan harekettir. Gülmede yanındakiler sesi işitmez. Bu şekilde gülmenin hükmü, sadece namazı bozmuş olmaktır. Bu türlü gülmek abdesti bozmaz. Fakat kahkaha, hem namaz kılanın kendisinin, hem de yakınındakilerin işiteceği kadardandır. Bu hem namazı, hem de abdesti bozar. Tebessüm ise sessiz olarak ortaya çıkan hareket olup bundan ötürü namaz bozulmaz. (el-Hidâye, I, 6; el-Bedâyî, 1, 232)

Hanefi'lerin yukarıdaki görüşlerinin dayandığı delil mana olarak şu hadis-i şeriftir :
"Sizden her kim kahkaha ile (sesli olarak) gülerse hem namazı hem de abdesti birlikte iade etsin."
(Bu konuda rivayet edilmiş musned ve mursel hadisler vardır. Musned olan hadisler Ebu Musa el Eşari, Ebu Hurayra, Abdullah b. Ömer, Enes b. Malik, Cabir b. Abdullah, İmran b. Husayn ve Ebu'l-Muleyh tarafından rivayet edilmiştir.

Ebu Musa hadisini Taberani rivayet etmiştir:
"
Bir ara Rasulullah (a.s.) insanlara namaz kıldırırken bir adam mescide girerek mescid içindeki bir çukura düşmüştü. Bu adamın gözleri âmâ (kör) idi. Namazdaki cemaatin çoğu buna güldüler. Bunun üzerine Peygamber (a.s.) gülen cemaatin namazları ile birlikte abdestlerini yenilemelerini emretmiştir."

(Muhammed Abdullah b. Yusuf ez-Zeylaî, Nasbu'r-Raye 1, 47-54)

Bu hadis Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen Musned içerisinde “Ebû Hanîfe ← Mansûr b. Zâzân ← Hasan el-Basrî ← Ebû Saîd ← Hz. Peygamber” şeklinde bir senedle nakledilir.
Aynı hadis İmam Ebû Yûsuf ise bu hadisi “Babası -İbrahim b. Habîb- ← Ebû Hanîfe ← Mansûr b. Zâzân ← Hasan el-Basrî ← Mabed ← Hz. Peygamber” senediyle aktarır:
Peygamber (s.a.v.) namazı kıldırıyordu. Bu sırada kıble tarafından âmâ bir sahâbînin geldiği görüldü. O da namaza iştirâk etmek istiyordu. Fakat ayağı yerdeki bir çukura takıldı. Namaz kılmakta olan sahâbîlerden bir kısmı bu duruma kahkaha ile güldüler.
Peygamber namazı bitirdikten sonra ‘kahkaha ile gülenler hem namazlarını hem de abdestlerini tazelesinler’ buyurdu”
(Ebû Nuaym, Ahmed b. Abdillah el-İsfehânî, Musnedu Ebî Hanîfe, thk. Nazar Muhammed el-Firyâbî, Riyâd 1415, sf: 222-223 ; Ebû Yûsuf, Yakub b. İbrahim, Kitâbu’l-Âsâr, Beyrut 1355, sf: 28)

Hadis âlimlerine göre bu senedde Mabed ismini zikreden tek kişi Ebû Hanîfe’dir. Hadiscilere göre bu senedin doğrusu, Mabed’in zikredilmeden ve dolayısıyla Hasan el-Basrî’nin doğrudan Hz. Peygamber’den naklidir. (İbn Adiyy, Abdullah b. Adiyy, el-Kâmil fî Du‘afâi’r-Ricâl, Beyrut 1988, III, 167; İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, ed-Dirâye fî Tahrîci Ehâdîsi’l-Hidâye, thk. Abdullah Hâşim el-Yemânî, Beyrut trs., I, 37)

Diğer taraftan özellikle Şâfiiyye’ye mensub bazı hadis âlimleri, Ebû Yûsuf’un zikrettiği senedde ismi geçen Mabed’in
Mabed el-Cuhenî olduğunu ifade etmektedir. Mabed el-Cuhenî (80/699) ise tâbiîndendir ve Peygamber’i görmemiştir. Dolayısıyla sened, murseldir ve zayıftır. Diğer taraftan hadisçiler Mabed el- Cuhenî’nin Basra’da kader hakkında ilk kez yorum yapıp onu reddeden kişi olduğuna da özellikle dikkat çekmişlerdir.
(Dârakutnî, Ali b. Ömer, Sünen, thk. Abdullah Hâşim Yemânî, Beyrut 1966, I, 166; Beyhakî, Ahmed b. el-Huseyin, Sunen, thk. Muhammed Abdulkadir Atâ, Mekke 1994, I, 146. Mabed el-Cuhenî’nin kader ile ilgili bu tavrı hakkında ayrıca Muslim, İmân, 1)

Hanefî ulemâdan bazılarına göre ise bu senedde ismi geçen Mabed, el- Cuhenî değil Mabed b. Ebî’l-Mabed el- Huzâî’dir. Bu şahsın ise sahâbî olduğunda şubhe yoktur. Dolayısıyla Şâfiîlerin hadis ile ilgili itirâzları
yersizdir. (Sivâsî, Muhammed b. Abdilvâhid, Şerhu Fethi’l-Kadîr, Beyrut trs., I, 51)
Ancak bu senedde ismi geçen Mabed’in, Mabed el-Cuhenî olduğunu ifade eden Hanefî âlimler de vardır. (Zeylaî, Abdullah b. Yûsuf, Nasbu’r-Râye fî Tahrîci Ehâdîsi’l- Hidâye, Riyâd 1973, I, 50, 51; Aynî, Umdetu’l-Kârî, IV, 317)

Bu senedin bir başka problemi de Hasan el-Basrî’dir. Zira Muhammed b. Sîrîn (110/728) gibi bazı hadisçilere göre Hasan el- Basrî’nin mursellerinden uzak durmak gerekir. Zira o, hadisi kimden aldığına bakmamakta, bunu önemsememektedir. (Zeylaî, Nasbu’r-Râye, I, 51)

İmâm Muhammed tarafından nakledilen birinci rivâyet bir tâbiî olan Hasan el-Basrî’nin (110/728) doğrudan Peygamber’den nakli şeklinde gelmiştir. Dolayısıyla bu sened murseldir. İkinci sened ise İbrahim en-Nehaî’nin (96/715) doğrudan Peygamber’den nakli şeklindedir. İbrahim en-Nehaî; Âişe, Enes b. Mâlik, Muğîre b. Şube gibi sahâbîleri görmekle birlikte onlardan hadis işitmemiştir. Naklettiği hadisleri Alkame b. Kays (62/681), Mesrûk b. el-Ecda‘ (63/682), el-Esved b. Yezîd (75/694) ve Şurayh el-Kâdî (78/697) gibi tâbiîlerden almıştır.
(İbrahim b. Yezîd en-Nehaî hakkında geniş bilgi için bkz. İbn Sa‘d, Muhammed b. Sa‘d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, Beyrut 1968, VI, 270; Buhârî, Muhammed b. İsmail, et-Târîhu’l-Kebîr, Beyrut trs., I, 333; İbn Ebî Hâtim, Abdurrahman b. Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta‘dîl, Beyrut 1952, II, 144; İbn Hibbân, Muhammed b. Hibbân, Kitâbu’s-Sikât, Beyrut 1975, IV, 9; Zehebî, Muhammed b. Ahmed, Mîzânu’l-İ‘tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, Beyrut 1995, I, 204; İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, Beyrut 1984, I, 155)


Öyleyse namazdaki kahkahanın abdesti bozduğuna dair bu hadisin senedinde en-Nehaî ile Peygamber arasında
bir sahâbî ve bir tâbiî râvînin bulunması gerekir. Dolayısıyla sened munkatı/mudaldir ve hadis usûlu kâidelerine göre zayıftır.
Gerçi Yahya b. Maîn (233/848), İbrahim en-Nehaî’nin böyle munkatı senedlerle naklettiği haberlerin sahih olduğunu ifade etmiştir. Ancak ona göre bunun iki istisnâsı vardır. Birincisi Peygamber’in, ticâret için Bahreyn’e gidip gelen bir sahâbîye namazlarını ikişer rekat kılabileceğini söylediği hadis; ikincisi ise namazda kahkaha ile gülmenin hem namazı hem de abdesti bozacağına dair bu rivâyettir.
(İbn Hacer, ed-Dirâye fî Tahrîci Ehâdîsi’l-Hidâye, I, 37)

Şâfiî hadis âlimlerine göre tüm bu senedlerin önemli bazı illetleri daha vardır. Dârakutnî (385/995) ve Beyhakî’nin (458/1066) verdiği bilgiye göre Ebû Hanîfe, bu hadisin senedinde Mansûr b. Zâzân (131/748) konusunda hataya düşmüştür. Zira Mansûr bu hadisi aslında Mabed’den değil Muhammed b. Sîrîn’den (110/728) nakletmiştir. Yani Mansûr ile Mabed arasında Muhammed b. Sîrîn de olmalıdır. Nitekim Ğaylân b. Câmi ve Hüşeym b. Beşîr bu hadisi “İbn Sîrîn ← Mansûr b. Zâzân” senediyle nakletmişlerdir.
Ğaylân ve Huşyem ise, senedler konusunda Ebû Hanîfe’den daha bilgilidir. (Dârakutnî, Sunen, I, 166; Beyhakî, Sunen, I, 146. Bu bilgileri verdikten sonra Dârakutnî, Ğaylân b. Câmi ve Hüşeym b. Beşîr tarafından nakledilen metinleri de zikreder. Ayrıca, Sunen, I, 166-167)

Kısacası hem Ebû Hanîfe hem de iki öğrencisi tarafından nakledilen senedlerden bir veya iki râvînin düşmesi sebebiyle (ister mursel isterse mudal olsun) munkatıdır.

Hadisçilere göre, senedden düşen râvînin kim olduğu ve dolayısıyla adâlet ve zabt özelliği bilinemediğinden, mursel hadis zayıftır ve onunla amel edilmez. (Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, I, 198)
Bunun yanında Ebû Hanîfe başta olmak üzere, bazı ulemânın böyle hadisleri delil kabul ettiği görülür. (Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, I, 198)
Nitekim Serahsî de, sahâbe murselinin huccet olduğunda ihtilâf olmadığını belirttikten sonra, “ikinci ve üçüncü asrın murselleri de bizim ulemâmıza göre huccettir” der. (Usûl, İstanbul 1984, I, 360)
Serahsî’ye göre üçüncü nesilden sonra gelenlerin bu tip rivâyetleri, ancak sika ve adil râvîlerden nakletmekle tanınıyorlarsa makbûl olur. (Usûl, İstanbul 1984, I, 363)
Bu sebebe binâen olsa gerek Ebû Hanîfe ve iki öğrencisi hadisi ister mursel isterse mudal olsun munkatı şekilde zikretmeyi yeterli görmüşlerdir. Bu hadis daha sonra gelen Hanefî muellifler tarafından ise

قوله عليه الصلاة والسلام“ ,”روي عن النبي

veya
ثبت عن رسول لله

şeklinde senedsiz olarak nakledilir.

(Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâi‘, I, 32; Merğinânî, el-Hidâye, I, 15; İbn Nuceym, el-Bahru’r-Râik, I, 44)
Hadis âlimlerine göre bütün bu rivâyetler ya senedlerindeki ınkıtâya da zayıf râvîler sebebiyle illetlidir. (Senedlerin sıhhat durumu ile ilgili bilgiler için; İbn Adiyy, el-Kâmil, III, 166-169; Dârakutnî, Sünen, I, 166 vd.; Beyhakî, Sunen, I, 146 vd.; İbn Hacer, ed-Dirâye fî Tahrîci Ehâdîsi’l-Hidâye, I, 34-37)
Hatta Şâfiî hadis âlimi Nevevî’ye (676/1277) göre bu konuda rivâyet edilen hiçbir hadisin değeri yoktur. Hadisçiler bunların zayıf olduğunda ittifâk etmiş, “namazda kahkahanın abdesti bozduğuna dair herhangi bir sahih hadis olmadığını” söylemişlerdir. (Nevevî, Muhyiddin b. Şeref, el-Mecmû‘, Beyrut 1996, II, 76)
Ancak Hanefî'lere göre, bunların bir kısmı gerçekten zayıf olsa da tariklerinin, metinlerinin ve râvîlerinin çokluğu ve farklılığı sebebiyle birbirlerini takviye etmektedirler. Kaldı ki zayıf olduğu söylenenler de, fıkhî açıdan bunların muhtevâsını reddeden muhâliflere göre böyledir. (Aynî, Umdetu’l-Kârî, IV, 316-318; Sivâsî, Şerhu Fethi’l-Kadîr, I, 51-52)


Namazda kahkaha ile gülmenin abdeste herhangi bir etkisinin olmadığını savunanlar, hadisin muhtevâsıyla ilgili bazı tenkidlerde de bulunmuşlardır. Onlara göre namaz kılan ve üstelik bu Peygamber’in imâmetinde gerçekleştiren sahâbîlerin kahkaha ile gülmesi mümkün değildir. (İbn Nuceym, el-Bahru’r-Râik, I, 44; İbn Teymiyye, Ahmed b. Abdilhalîm, Şerhu’l-‘Umde, Riyad 1413, 1, 325)

Hanefîlerin bu konuda tenkid edildiği bir başka husus ise, başta murseller olmak üzere bazı hadislerde “kahkaha” değil “gülme” ifadesinin geçmesidir. Bu itirâza göre Hanefîler, herhangi bir delile dayanmadan tahsîs yoluna gitmiş olmaktadır.

Hanefîlere yöneltilen bir başka tenkid ise usûl/metodoloji ile alakalıdır. Zira bu konu, haber-i vâhid ile Kur'ân’a ziyâdede bulunmayı reddeden Hanefiyye’nin, kendi içinde çelişkiye düştüğü hususlardan birisi olarak değerlendirilir. (Serahsî, Muhammed b. Ebî Sehl, Usûl, İstanbul 1984, I, 292-293; Nesefî, Ebû’l-Berekât Abdullah b. Ahmed, Keşfu’l-Esrâr Şerhu’l-Menâr fi’l-Usûl, İstanbul 1986, II, 29-30)



Teşehhud miktarı oturmadan önce gülme vuku bulduğu takdirde, bilerek abdesti bozmakla namaz bozulduğu gibi, Hanefî'lere göre kahkaha ile, yani sesli olarak gülmekle de namaz batıl olur. Eğer gülmek teşehhud miktarı oturduktan sonra olursa teşehhud ile tamamlanan namaz batıl olmaz. (Çünkü Hanefi mezhebine göre selam, namazın farzından değildir.) Hatta abdestini bozsa da namaz batıl olmaz. Sadece abdestsizliğin ortaya çıktığı kısım bozulur.
Nitekim namazda imamdan bir kaç rekât geri kalan, sonradan namaza başlayan kimsenin namazı fasid olur. Dolayısıyla kılınan ayan namaz rekâtlarının bu geçilmiş olan kısım üzerine bina kılınması, yani onun üzerine namaza devam edilmesi mümkün olmaz. Çünkü sesli gülmenin vuku bulduğu kısmı cemaatin namazının ortasından itibaren bozmuştur. Namazın bir kısmı bozulursa o namaz da bozulur.

Namazda Kahkaha ile Gülmenin Abdeste Etkisi YokturGörüşü ve Delilleri

Hanefiyye dışında kalan mezheblere göre namazda kahkaha ile gülmenin abdeste bir etkisi yoktur.

İmâm Mâlik’e (179/795) göre yalnız başına namaz kılan birisi kahkaha ile gülerse namazını bozar ve yeniden başlar. Eğer sadece tebessüm ederse namazını bozmasına gerek yoktur. İmâm arkasında namaz kılan kişi de eğer tebessüm ederse namazı bozulmaz. Ama kahkaha ile gülerse imâm ile birlikte namazı bitirir, fakat daha sonra yeniden kılar. (el-Mudevvenetu’l-Kubrâ, Beyrut trs., I, 100. Mâlikiyye’nin benzer görüşleri için İbn Abdilberr, Yusuf b. Abdillah, el-Kâfî, Beyrut 1407, I, 13)

Aslında İmâm Mâlik’e göre abdest, sadece mutat yollardan çıkan bir şey veya uykudan dolayı bozulur. (Muvatta’, Tahâret, 11)
İmâm Şâfiî’ye (204/820) göre de namazda kahkaha ile gülmenin abdeste herhangi bir etkisi yoktur. Zira bu fiilin hades ile herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. (Şâfiî, Muhammed b. İdrîs, el-Umm, Beyrut trs. I, 21)
Ona göre de abdesti bozan âmiller, mutat (ön ve arka) yollardan çıkan şeylerdir. Zira Allah Taâlâ abdest âyetinde (Maide 6) abdesti bozan şeyleri “tuvalet” ile ilişkilendirmiştir. (
el-Umm, I, 18)


Mâlikî fıkıhçı İbn Ruşd (595/1198) ve Şâfiî hadis âlimi Nevevî (676/1277), namazda kahkaha ile gülmenin abdesti bozmadığı görüşünü ulemânın cumhûruna nisbet eder. (İbn Rüşd, Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Hafîd el-Kurtubî, Bidâyetu’l-Muctehid ve Nihâyetu’l-Muktesıd, İstanbul 1985, I, 31; Nevevî, el-Mecmû‘, II, 75)

Hanefiyye dışında kalan bu mezheplere göre eğer bu şekilde gülme diğer hades kabul edilen şeylerde olduğu gibi abdeste zarar veriyor olsaydı, namaz dışında da abdesti bozması gerekirdi. Farklı bir açıdan bakılacak olursa, eğer abdesti bozuyor olsaydı bu hükmün meselâ cenâze namazı için de geçerli olması gerekirdi. Bu kanaatte olan ilim adamlarına göre; abdesti bozan haller hadd-i zâtında sınırlıdır. Bunlara yapılacak ziyâdenin isbat edilmesi gerekir. Halbuki namazda kahkaha ile gülmenin abdesti bozacağını söyleyenler iddialarını ispat edememektedir. Bu konuda rivâyet edilen rivâyetler sahih değildir. Böyle bir konuda akıl ve kıyâsla hüküm vermek de doğru olmaz.
(İbn Ruşd, Bidâyetu’l-Muctehid, I, 31; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 116; a.mlf., el-Kâfî fî Fıkhi’l-İmâm Ahmed, thk. Zuheyr eş-Şâvîş, Beyrut 1408/1988, I, 162; Nevevî, el-Mecmû‘, II, 76-77)

Hadîs âlimi Buhârî’nin (256/870), konu ile ilgili görüşlerini ise “Mutat Yollardan Yani Ön Ve Arkadan Bir Şey Çıkması Durumu Dışında Abdest Almaya Gerek Görmeyenler” şeklinde açtığı bâb başlığından ve bu başlık altında naklettiği haberlerden çıkarmak mümkün görünmektedir.
Nitekim Buhârî, bâb başlığından hemen sonra "
لقوله تعالى(şu âyet gereği) diyerek abdest âyetinin “tuvaletten gelme”
ile ilgili kısmını zikreder. Daha sonra da Ebû Hurayra ve Câbir b. Abdillah gibi sahâbîlerle Atâ ve Hasan el-Basrî gibi tâbiîlere izâfeten, kişinin saç veya tırnağından bir şeyler koparması, mestlerini çıkarması vb. hallerin abdesti bozmayacağına dair görüşler nakleder. Burada naklettiği görüşlerden biri de sahabî Câbir b. Abdillah’ın “namazda gülmenin abdeste bir etkisinin olmadığı” yönündeki kanaatidir:
وَقَالَ جَابِرُ بْنُ عَ بْدِ للهَّ : إِذَا ضَحِكَ فِى الصَّلاَةِ أَعَادَ الصَّلاَة ، وَلَمْ يُعِدِ الْوُضُوءَ
(Câbir b. Abdillah, kişinin namazda gülmesi durumunda namazını tekrar edeceğini, abdestini ise yenilemeyeceğini ifade etmektedir) (Vudû’, 34)
Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye’ye (728/1328) (rahimehullah)'a göre de namazda kahkaha ile gülen kişinin namazı bozulsa da, bu durum onun abdestine zarar vermez. Zira Câbir b. Abdillah “Namazda gülen kişi namazını
iâde eder ama abdestini yenilemez” demiştir. Herhangi bir sahâbîden de bu bunun hilâfına bir görüş nakledilmemiştir. Namaz dışında abdesti bozmayan bir şeyin namaz içinde de bozmaması gerekir.

İbn Teymiyye’ye göre, Hanefiyye tarafından delil olarak ileri sürülen ve tamamı Ebû’l-Âliye’ye râci olan mürsel haberler, abdesti yenilemenin şart değil ancak müstehap olduğuna delâlet edebilir. Zira namaz kılarken kahkaha ile gülmek bir günâh ve hatadır; yapılan ibâdeti hafife almadır. Böyle bir hatadan dolayı abdest almak ise mustehabdır; güzel bir davranıştır. Böyle bir yorum, kıyâsa ve sünnete daha uygundur.
İbn Teymiyye’ye göre mustehâbın tesbitinde, dinin asıl kâidelerinde bir değişiklik yapmadığı sürece, zayıf hadisler de kullanılabilir. Kahkahanın abdesti bozduğuna delâlet eden haberlerin mercii olan Ebû’l-Âliye’nin de murselleri zayıftır. Ayrıca bu haberin musned (merfû ve muttasıl) nakillerinin de, senedleri itibariyle değerleri yoktur.

(Şerhu’l-‘Umde, Riyad 1413, 1, 323-325)

Hanefîlerin “namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozar” şeklindeki görüşü, yine kendileri tarafından uygulanan “abdesti vücuttan çıkan şeyler bozar” (Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâi‘, I, 24, 32; Merğinânî, el-Hidâye, I, 14; Zeylaî, Nasbu’r-Râye, I, 77) kuralı ile de çelişiyor görünmektedir. Nitekim bu çerçevede, diğer mezheblerin muhâlefetine rağmen, kan ve ağız dolusu kusmanın abdesti bozduğuna hükmedilmiştir.
(
Ancak bu kuralın da Hanefîler tarafından mutlak olarak işletilmediği görülmektedir. Nitekim bilindiği üzere, meselâ kusmanın abdesti bozması için “ağız dolusu” olması gerekir. Kanama durumunda ise çıkan kanın “akacak kadar çok olması” şart koşulmuştur.)

Gerçi Hanefîler kahkaha konusunda kıyâsa göre değil vârid olan haberlere göre hüküm verdiklerini ifade etmişlerdir. Ancak bu konuda tek bir haberin vârid olduğu, bunun ise hadis usûlü kurallarına göre delil kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Cemâatle kılınan bir namaz esnasında vukû bulmasına rağmen hâdisenin sahih bir rivâyetinin olmaması da hadisin sıhhati açısından önem taşımaktadır.

İlgili Konu:

Namazda Konuşmak ve
Yanlışlıkla Dört Rekatlık Namazı İki Rekat Namaz Kıldığımda Ne Yapmam Gerekir?

https://www.islam-tr.org/konu/namaz...kat-namaz-kildigimda-ne-yapmam-gerekir.35730/
 
Üst Ana Sayfa Alt