Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Namaz'da Özür Yel'in Hükmü Nedir?

K Çevrimdışı

kul_00

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum 1 yıldır namaz kılmak için abdest aldığımda namazlarımı bitiremeden abdestim bozuluyor(yellenerek) öyle ki dört rekatlık bir namaz için üç dört defa abdest aldığım oluyordu bu sorunum hala devam ediyor abdest almadan önce tuvalete gitmeme rağmen bu sorunum var bana her vakit namazın için bir defa abdest alman yeterli dediler bu özürdür dediler ama ben bu fetvayada emin olamıyorum sorumu yanıtlayacağınız için şimdiden teşekkür ederim...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah kardeşim, sorununuz için Rabbim şifa versin inşeallah.

Sorununuzu daha iyi anlayabilmek için birkaç sorum olacak;
1- Sünnet namazları kılarken de aynı sorun meydana geliyor mu?
2- Namaz haricinde (abdestli veya abdestsiz) eğilip kalktığınızda (namaz hareketleri gibi) yine sorun oluyor mu?
3- Bu sorun için doktora gittiniz mi? Tedavi gördünüz mü? Tedavisi mumkun mu?
4- Yemek çeşitleri ve yeme hızı ile ilgili buna benzer sorunlar olabilmekte.

Yukarıdaki soru(n)ları hallettikten sonra özür hükmü verilmesi durum


Sorunun kesin hastalık, özür olması durumunda uygulama şöyle olur :

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizden her hangi biriniz hadeste bulunacak olursa, abdest alıncaya kadar Allah onun namazını kabul etmez."
Bunun üzerine Hadramevt ehlinden birisi kalkıp: "Hades dediğin şey nedir ey Ebu Hurayra? " diye sormuş,
O da, "Sesli veya sessiz yellenmektir, diye cevab vermiştir."
(Ebu Hurayra'dan Buhari ve Muslim tarafından rivayet edilmiştir. Neylu'l-Evtâr, 1,185)

Bir başka hadisinde Peygamber. "Ancak ses veya yelden dolayı abdest alınır." diye buyurmuştur.
(Bu hadisi Tirmizî ve ibni Mace, Ebu Hurayra'den rivayet etmişlerdir. Nevevî onun hakkında: "Sahih bir hadistir." demişse de Suyûtî bunun zayıf olduğuna dair işare kullanmışlar.
Muslim ise bir başka lafızla şu şekilde rivayet etmektedir
. "
Her hangi bir kimse içinde bir şey hisseder ve kendisinden bir şey çıkıp çıkmadığı konusunda tereddüt ederse bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidden dışarıya çıkmasın." Neylu'l-Evtâr, I, 188)


“Biriniz namazda iken ona şeytan gelir ve dübüründen bir kıl alır, onu uzatır. O kişi de abdestinin bozulduğunu sanır. Böyle bir durumda ses duymadıkça veya koku hissetmedikçe namazdan ayrılmasın."

(Ahmed b. Hanbel, III, 96.)
Taberâni, Abdullah bin Abbas (r.anhuma)'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (a.s)'a abdesti bozulmadığı halde namazda abdestinin bozulmuş olabileceği zannına kapılan bir kimsenin durumu hakkında soru soruldu.
Rasulullah (a.s) da şöyle buyurdu: "Biriniz namazda iken şeytan onun oturağını (mak'adını) açarak abdesti bozulmadığı halde zihnine abdestinin bozulmuş olabileceği şubhesi sokmak için gelir. Biriniz böyle bir durumla karşılaşırsa, kulağıyla onun sesini duymadıkça veya burnuyla onun kokusunu hissetmedikçe namazdan ayrılmasın."

(Taberâni, Mu'cemu'l-Kebiri 11/222 , Kesfu'l-Estar, 1/147, Kitabu't-Tahare, Abdesti bozan şeyler babı. Ravileri, Sahih'te isimleri geçen ravilerdir.)
"Biriniz namazda olur da, arkasında bir hareket hisseder ve (bundan dolayı) abdestin bozulup bozulmadığı konusunda tereddüde düşerse ses veya koku duymadıkça namazdan ayrılmasın."
(Ebu Davud, 1/45, Kitabu't-Tahare, 68)
Buharı ve Muslim, Abdullah bin Zeyd (r.anh)'in şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir:
"Namazda kendisinden bir şeyin çıkmış olabileceği hissine kapılan bir kimsenin durumu Rasulullah (a.s)'a arzedildi.
O da şöyle buyurdu: "Ses duymadığı ve koku hissetmediği sürece namazdan ayrılmasın."

(Buhari, 1/237 , 4-Kitabu'l-Vudu. ; Muslim, 11276, 3-Kitabu'l-Hayz. ; Ebu Davud, 1145, Kitabu't-Tahare, 68; Nesai, 1/98)

Diğer bir sebeb de şudur :
Mutat olmayan şey de aslında bu iki yoldan birisinden çıkmaktadır. O hâlde bu mezîye benzemektedir. Diğer taraftan bu çıkan şey, belirli bir ıslaklıkla çıkmakta ve bu ıslaklıkla abdest bozulmaktadır. Peygamber (s.a.v.) de istihaza kanı gören kadına her bir namaz için abdest almasını emretmiştir. İstihaza kanının çıkışı ise, mutat bir şey değildir.

(Ebu Dâvud ve Dârakutnî, güvenilir bir isnat ile Urve'den, O da Fatıma binti Ebu Hubeyş'ten şöyle rivayet etmektedir;
"Fatıma, İstihaza kanı görmekte idi. Peygamber (s.a.v.)'e durumunu sormuş, o da şöyle buyurmuştur:
"Eğer bu ay başı kanı ise, bilinen siyah bir kandır. Şayet böyle ise namaz kılma. Başka türlü ise, o vakit abdest al ve namaz kıl. Bu çatlak bir damardan gelen kandır." demiş, ona mutat olmayan bu kanı dolayısıyla abdest almasını emretmiştir. Bunun dışındaki hâllerde bu çıkan, ister beraberinde kan gelmeksizin çıkan çocuk gibi tahir bir şey olsun, isterse de sidik ve ona benzer necis bir şey olsun, ona kıyas edilir.


Hanefî mezhebi âlimleri, -daha sahih kabul edilen görüşe göre- bundan, önden çıkan yeli istisna etmişlerdir. Onlara göre bu yel, abdesti bozmaz. Çünkü bu bir yel değil, ihtilâç (titreşim) dir. Yel dahi olsa, onda necaset bulunmaz. Hanefîlerin dışındaki mezheb âlimleri bunu istisna etmemişlerdir. Çünkü az önce geçen hadiste "veya yel" tabiri kullanılmıştır. Bu tabir aynı zamanda önden çıkan yeli de içine almaktadır. Doğrusu ise îbni Kudâme'nin "el-Muğni"de söylendiği gibidir.
O şöyle diyor: "Bizler böyle bir yelin varlığını bilemiyoruz. Ve herhangi bir kimseden böyle bir şey çıktığını da bilmiyoruz."

Maliki mezhebi âlimleri ise bundan sağlıklı olmak hâlinde mutat çıkış yerinden mutat olmayarak çıkan şeyleri istisna etmişlerdir. Kan, irin, taş ve kurt gibi. Ayrıca ön taraftan yel veya kaba pisliğin çıkması, arka taraftan da sidiğin çıkması, itiyat hâline gelmiş ve zevk olmaksızın meninin çıkması. Meselâ, uyuz olduğu için kaşınan yahut da bineğinin kendisini sarsması sonucu menisi çıkan kimsenin durumu böyledir. Onun abdesti, isterse taş ve kurt ile birlikte her hangi bir pislik (kaba pislik veya sidik) çıkmış dahi olsa, yine bozulmaz. Ancak taş ve kurtun dışındakiler böyle değildir. Meselâ, kan ve irin ile birlikte bu pisliklerden her hangi birisi çıkacak olursa, abdest bozulur. (İbni Ruşd'e göre meşhur olan, taş ve solucanda olduğu gibi, bu ikisinde de abdestin bozulması söz konusu değildir.)
Aynı şekilde her hangi bir delikten bir şeyin çıkması hâlinde de abdest bozulmaz. Ancak bu delik midenin alt tarafında bulunur ve iki çıkış yeri tıkalı ise, o vakit abdest bozulur. Buna göre midenin üst tarafındaki bir delikten sidik, kaba pislik ya da her hangi bir yel çıkacak olursa, -her iki çıkış yeri veya onlardan birisi, ister tıkanmış olsun, isterse de olmasın- abdest bozulmaz. Midenin alt tarafındaki bir delikten çıkan ise iki çıkış yerinin tıkanmış olması şartıyla, abdesti bozar. Çünkü o vakit bu delikten çıkan pislik, tıpkı iki delikten çıkmış gibidir.

Yine Malikîlere göre (namaz) vaktinin yarısı ve daha fazlası devam eden seles türünden her hangi bir şeyin çıkması ile de abdest bozulmaz, değilse bozulur. Seles kişinin kendiliğinden ve tabiatın anormal bir hâle gelmiş olması sebebiyle akan sidik, çıkan yel, kaba pislik veya mezidir. İstihaza kanı da selesten kabul edilir. Ancak, istihaza kanı görenlerin dışında kalanların bu durumu eğer zamanlan tesbit edilemez ve tedavi edilemez ise hüküm böyledir. Şayet bunun mutat şekli tesbit edilebilir ve namaz vaktinin sonunda veya başında kesildiği ortaya çıkarsa o vakit, namaz kılması onun için vacib olur. Aynı şekilde tedavi etmek imkânı olduğu takdirde de tedavi olmak onun için vacibtir.
Şafıîler, kişinin kendi menisini istisna etmişlerdir. O abdest bozmaz, çünkü bu, iki işten en büyük olanını, yani guslu vacib kılmıştır.
Fakat onlara göre, malum olan çıkış yeri tıkanmişsa midenin altından açılmış bir delikten çıkan şeyler ile abdest bozulur, çünkü bu ikinci çıkış yeri mutat çıkış yeri olmuştur. Yani bu konuda onlar da Malikîlerin dedikleri gibi söylerler. Şayet mutat olan çıkış yeri tıkanmamış ise, sahih olan görüşe göre abdest bozulmaz. Bu çıkış yerinin midenin altında olması ile üstünde olması arasında da fark yoktur.

Hanbelî mezhebi âlimleri daimî hades sahibini istisna etmişlerdir. Onlar, daimî hades ile çıkan az veya çok olsun, nadir veya mutat olsun, zorluk ve meşakkat olacağı için abdestin bozulmayacağı görüşündedirler. Hadesi devam edici olmayan kişinin ise kendisinden çıkan küçük ya da büyük, az veya çok olsun, midenin altından veya üstünden çıksın, abdesti bozulur. Böyle bir kimsenin her iki yolunun açık veya tıkalı olması arasında da fark yoktur. Çünkü daha önce geçen hadis ve ayetin ifadesi umumîdir.
Hanbeliler ayrıca şunu eklerler:
Abdest almış bir kimse ön veya arkasına pamuk veya benzeri bir şey koyup sonra da bu ıslaklık olmaksızın çıkacak olursa abdesti bozulur. Aynı şekilde ihlfline (zekerine) yağ veya her hangi bir sıvı damlatılacak sonra da çıkacak yahut barsağın bir parçası ortaya çıkacak ya da bir kurtun başı çıkacak olursa abdesti bozulur.

(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C. 1, Sf: 188- 191)

İlgili Konu :

Sürekli Kanamalı Basuru Olan Birisi, Namazı Nasıl Kılar?

 
A Çevrimdışı

abdullah11

Guest
KENDİNİ RUKYELE KARDEŞ , CİNLERİN ŞEYTANLARIN NAMAZINA HALEL GETİRİP seni vesveseletip namazı bırakman için yaptıgı hastalık olabilir çokça kendini oku
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
ALLAH acil şifalar versin amin
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Bir anlık aklına soru sormak geliyor, üye oluyor, 2 satır soru yazıp, cevabı dahi takip etmeden bir daha siteye dönmeyenlere saatlerce cevap vermekten bıkmayacağız!

ALLAH (c.c) sana tebessüm etsin Abdulmuiz abi :)
 
Üst Ana Sayfa Alt