Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Namazda Salavat ve Rabbena Atina Duasını Okumanın Hükmü?

A Çevrimdışı

akilli55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Namazda salavat ve rabbena atina duasını okumanın delillerini araştırıyordum. şu linkte
https://www.islam-tr.org/konu/ka’de-oturus-ve-tesehhut-ile-ilgili-konular.20784/
aşağıdaki hadisleri okudum.

(183) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herhangi biriniz son rekâtte ki teşehhüdü bitirdiği zaman dört şeyden:
1−Cehennem azabından,
2−Kabir azabından,
3−Hayat ve ölümün fitnelerinden ve
4−Deccal’in şerrinden Allah’a sığınsın’ buyurdu.”

(184) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Allah’ın Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dua ediyordu:
“Allahümme Euzu Bike Min Azabi’l-Kabri ve Azabin-Nar ve Fitneti’l-Mahya ve’l-Memat ve
Şerri’l-Mesihiddeccal.”
Müslim (588/131) Buhari (1300) Ebu Avane (2/235) Ebu Davud (983) Nesei (1309) Darimi
(1/310) İbni Mace (909) Beyhaki (2/154) İbni Huzeyme (721) İbni Hibban (1019) Ahmed (7242)


(185) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in teşehhüt ile selam arasında söylediği duanın
sonuncusu şöyle demekti:
“Allahümme’ğfirli Ma Kaddemtu ve Ma Ahhartu ve Ma Esrertu ve Ma Ağlentu ve Ma Esreftu ve Ma
Ente Ağlemu Bihi Minni Entel-Mukaddimu ve Entel-Muahhiru La İlahe İlla Ente.”
Müslim (771/201) Ebu Avane (2/100-101-102) Ebu Davud (760/761) Tirmizi (3422) Tayalisi
(152) İbni Hibban (1966) İbni Huzeyme (723) Beyhaki (2/32) Ahmed (1/95)

Burada Peygamberimizin namazda salavat getirdiğine (kendisine salavat getirir mi meselesi de var tabii) dair bir hadis görmedim. Peygamberimiz ettehiyatu duasından sonra şu hadisde geçen son duanın bu olduğu belirtiliyor.

(185) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in teşehhüt ile selam arasında söylediği duanın sonuncusu şöyle demekti:
“Allahümme’ğfirli Ma Kaddemtu ve Ma Ahhartu ve Ma Esrertu ve Ma Ağlentu ve Ma Esreftu ve Ma Ente Ağlemu Bihi Minni Entel-Mukaddimu ve Entel-Muahhiru La İlahe İlla Ente.”
Müslim (771/201) Ebu Avane (2/100-101-102) Ebu Davud (760/761) Tirmizi (3422) Tayalisi (152) İbni Hibban (1966) İbni Huzeyme (723) Beyhaki (2/32) Ahmed (1/95)

Ettehiyatu duasından sonra ebu hureyre(ra) hadisinde geçen duayı okuduktan sonra hz.Ali'nin (ra) rivayet ettiği son dua ile selam verilip namazdan çıkılıyor.

Fakat biz (çevremizdeki müslümanların) namazda son oturuşda yapılan dualar ise böyle değil.

Ettehiyatu duası, salavat ve rabbena atina duası.

İslam Fıkıh ansiklopedisi vehbe zuhayli (1. cilt namazın rükunları konusu, Son teşehhütte Hz. Peygamber(as)'e Salavat getirmek) konuyu aynen yazıyorum.

Şafiiler ve Hanbelilere göre son teşehhütte rükun olan salat ve selamın en azı, "Allahümme salli ala Muhammed" ifadesidir. Bunun dayandığı delil ayetin zahiri manasıdır."Ey iman edenler. Hz Peygamber'e salavat getirin ve selam verin. (ahzab 56). Bu ayet salavat getirmenin vacip olduğuna delalet eder. Çünkü emir vücup içindir. Biliyoruzki, teşehhütte aynı zamanda Hz. Peygamber'e selam verme işi de "es-selamu" sözü ile gerçekleşmiştir. Hz peygamberin ali üzerine salavat getirmek ise sünnettir.

Buhari ile Müslim'de hatta cemaat nezdinde Kab b.Ucre den sabit olmuştur. Kab b.ucre şöyle demiştir. "hz. peygamber bizim yanımıza çıkageldi. Biz kendisine: "Allah sana nasıl selam vereceğimizi bizlere öğretti, fakat sana nasıl salavat getireceğiz? diye sorduk.Bize şöyle cevap verdi.

Allahümme salli ale muhammedin ve ale ali muhammed kema sallayte ale ibrahim. inneke hamidun mecid. ve barik ale muhammedin ve ale ali muhammed. kema barekte ale ali ibrahim. inneke hamidun mecid.

Hanefiler ile Malikilere göre Hz. Peygamber'e salavat getirmek sünneti müekkededir.

Konu burada bitiyor. Şimdi burdan benim anladığım Şafii ve hanbeli mezhebi namazda salavatı vacip olarak görüyor. Hanefiler ile Malikilere göre namazda salavatı sünneti müekkede olarak görüyorlar. Fakat delil olarak getirdikleri ayet namazda okunmasından bahsetmiyor. Ayetlerin öncesini ve sonrasını da okudum. Yine salavat için bahsettikleri hadisde yine namazda okunmasından bahsetmiyor. Salavat getirmenin herhangi bir zaman veya mekan içerisinde olduğundan bahsedilmiyor.

Yukarıdaki vermiş olduğum linkteki Ka'de (Oturuş) ve Teşehhüt ile ilgili Konular bölümünde de salavat ile ilgili şu hadisler var.

(5) Ka’dede Nebiye Salatu Selam Okuma

(176) Abdurrahman bin Ebu Leyla (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ka’b bin Ucre (Radiyallahu Anh) bana karşı geldi ve:
−Ey İbni Ebi Leyla, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittiğim bir salât ve selam hediyesini, ben de sana hediye edeyim mi? dedi. Ben de:
−Evet, hediye et dedim. Ka’b bin Ucre (Radiyallahu Anh):
−Biz Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e sorduk ve dedik ki:
−Ya Rasulallah! Sizin Ehli beytinize has olarak salât nasıldır? Çünkü Allah bize sana nasıl selam vereceğimizi öğretmiştir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize:
−‘Allahümme Salli Ala Muhammedin ve Ala Ali Muhammedin. Kema Salleyte Ala İbrahime ve Ala Ali İbrahime İnneke Hamidun Mecid. Allahümme Barik Ala Muhammedin ve Ala Ali Muhammedin. Kema Barekte Ala İbrahime ve Ala Ali İbrahime İnneke Hamidun Mecid’ deyiniz buyurdu.”
Buhari (3168) Müslim (406/66) İbni Ebi Şeybe (2/390)

(10) İkinci Ka’dede Nebiye Salatu Selam

(182) Abdurrahman bin Ebu Leyla (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“...Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize:
−‘Allahümme Salli Ala Muhammedin ve Ala Ali Muhammedin. Kema Salleyte Ala İbrahime ve Ala Ali İbrahime İnneke Hamidun Mecid. Allahümme Barik Ala Muhammedin ve Ala Ali Muhammedin. Kema Barekte Ala İbrahime ve Ala Ali İbrahime İnneke Hamidun Mecid’ deyiniz buyurdu.”

Fakat bu her iki hadisde de namazda okunacağına dair bir konu geçmiyor. Yine ayette olduğu gibi herhangi bir zaman veya mekan belirtilmiyor.

Bu nedenle şu soruları sormak istiyorum.

1. Namazda salavat getirmenin ve Rabbena atina duasını okumanın delili yukardakilerden başka bir delil var mıdır? Zira yukarıdaki delil olarak belirtilenlerin namazda okunması gerektiğini gösteren bir yönü yoktur.

2. Sahabe namazda ettehiyatu duasından sonra salavat getirmiş midir? Rasulullah ettehiyatu duasından sonra salavat ve rabbena atina duasını okumuş mudur? Tabii Rasulullah salavat getirmemişse bu normaldir. Çünkü kendi kendine salavat getirmeyi anlamlandıramadım.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun aleykum kardeşim ;

Hanefî'lere göre Peygamber (a.s.)'e îbrahîmî salavat getirmek sünnettir. (ed'Durru'l-Muhtâr, 1,478)
Bunun gibi Malik'ilere göre son teşehhudden sonra Peygamber (a.s.)'e salavat getirmek de sünnettir. (eş-Şerhu's-Sağir, 1,319)
Bunun gibi, yani ister ilk teşehhud olsun ister son teşehhud, her teşehhud kendi başına bir sünnettir.
Şafiî ve Hanbeli'lere göre Son teşehhudde Peygamber (a.s.)'e salavat getirmek vacibdir. (Muğni'l-Muhtac, 1, 173 vd. el-Muğnî: I, 541)

Peygamberin (s.a.v.) âline salavat getirmek ise Şâfiî'lere göre sünnet, Hanbelî'lere göre vacibdir.

Hanbeli'lere göre, vacib olmasının dayandığı delil, daha önce geçmiş bulunan Kâ'b b. Ucre'nin rivayetidir:
"Peygamber (a.s.) bizim yanımıza geldi. Biz dedik ki: "Yâ Rasulallah! Allah bize, sana nasıl selâm getireceğimizi bildirdi. Sen de bize sana nasıl salavat getireceğimizi öğret."
Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Ey Allahım! Peygamberimiz Muhammed'e ve onun ailesine salat et, onların şerefte kadrini yücelt; İbrahim ve ailesine salat ettiğin gibi. Ve yine . Muhammed Efendimizi ve ailesini mubârak kıl, onların feyiz ve bereketlerini daima arttır; İbrahim ve ailesini mubârak kıldığın gibi. Şubhe yok ki sen Hamîdsin, Mecidsin." (Buharı ve Muslim rivayet etmişlerdir.)

Esrem'in Faddale b. Ubeyd'den rivayet ettiğine göre:
"Peygamber (a.s.) namazında dua edip Rabbini temcid etmeyen (övmeyen) ve Peygamber (a.s.)'e salavat getirmeyen birini duydu ve: "Bu adam acele etti." buyurduktan sonra onu huzuruna çağırtıb şöyle buyurdu: "Sizden biri namaz kılınca önce Rabbini övmekle başlasın, sonra Peygamber'ine salavat getirsin, sonra da dilediği gibi duada bulunsun."

Bu hadisteki emir vucûbu gerektirir. Peygamber (a.s.)'e salavat getirmenin şekli Kâb'ın rivayet ettiği hadiste zikredilen şekildedir.

Şâfiî'ler, Peygamber (a.s.)'e salavat getirmenin vacib olduğuna Kur'an'ın emrini delil getirmektedirler. Bu emirde: "Ey iman edenler! Peygamber'e salavat getirip selâm verin." (Ahzab, 56) ayeti ile daha önce geçen hadis, bu manada Dârakutne'de ve îbni Hıbban'ın Sahihi ile Hâkim'in Mustedrak'inde zikredilen ve Muslim'in şartına bağlı olarak sahih olduğu söylenen hadis ile Ahmed, Muslim Nesaî ve Tirmizi'nin rivayet ettiği ve Tirmizi'nin sahih dediği hadise dayanmaktadır. Peygamber (a.s.)'e ve aline salavat getirmenin asgarî ölçüsü "Allahumme salli alâ Muhammedin ve âlihî" ifadesidir. "Mecid"e kadarki ilâveler ise sünnettir.

Peygamber'in âline salavat getirmenin sünnet olması, Ebu Zur'a'nın rivayet ettiği hadise dayanmaktadır:
"Peygamber'e salavat getirmek bir emirdir. Bu emri terk edenlerin namazlarını yeniden kılmaları gerekir." (Neylu'l-Evtâr, II, 284)
Bu hadiste Peygamber'in âline salavat getirmeyi zikretmemiştir.

Hanefî ve Malikî'lerin Peygamber'e salavat getirmenin mutlak olarak sünnet olduğu görüşlerinin dayandığı delil şudur:
Hadislerdeki mezkur emirler bize salavatın keyfiyetini öğretiyor. Bu durum salavatın vacib olmasını gerektirmez. Şevkânî bu konuda şöyle demiştir:
Salavat getirmenin vacib olduğuna hükmedenlerin dayandıkları deliller bana göre sabit değildir. Sabit olduğunu farz etsek bile, namazını kötü bir şekilde kılan bedeviye, Peygamber'in bunu öğretmeyi terk etmesi, özellikle: "
Bunları yaptığın zaman namazın tamdır." sözü, salavat getirmenin mendub olduğuna delâlet eden bir karinedir. (Neylu'l-Evtâr, II, 288)
Peygamber'in teşehhudu öğrettikten sonra îbni Mes'ud'a:
"Bunu söylediğin zaman yahud bunu bitirdiğin zaman namazını bitirmiş olursun. Eğer kalkmak istersen kalk, oturmak istersen" (Bu hadisi Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârakutni rivayet etmişlerdir.) buyurmuştur. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. C. II, S. 41 - 42)

Ayrıca şunu bilmemiz lazım ki namazda okunan sure ve ayetler Rabb'imizin emri ve Rasulullah (s.a.v.)'in sünnet pratiğinin bir gereği olarak kıraat ederiz. Evet manalarını ve nuzul-vurud sebeblerini vs. de bilirsek namazın edasını kemale erdirip, musalliyi huşuyu yakalamasında en büyük etkenlerden olur.
Namazda okunan ayetler ve okunan sünnetle belirlenmiş dualar orijin haliyle okunur ve manaları üzerinde tefekkür edilirken hem ilk sebebleri (Ebu Leheb gibi) hemde bizim zamanımızdaki ebu Leheb'leşenleri düşünüp tavır alabiliriz. Fakat kıraatında kesinlikle değişiklik yapamayız.
Namaz kılan musallinin kıraatında değişiklik yapabileceği kunutlardaki beddua ve dualardadır. Çünkü bu müslümanın o zamanki gündemindeki meseleleriyle, sorunlarıyla ilgilidir ve bunlara karşı Rabb'ine iltica ederek kafirler ve zalimlerin helak olması, müslümanların ve mucahidlerin muzafferiyeti ve başlarındaki belaların kalkması için güncel dualarda bulunabilir. Bu yüzden Kıraati zamanidir.

Alimlerimiz tebbet suresinde olduğu gibi namazda tahiyatta okuduğumuz Rabbenağfirli duasında da namaz kılan kişinin anne veya babasının kafir olması sebebiyle duanın okunuşunda (kıraatinde) değişiklik yapılmasına cevaz vermemiş, bunun Rasulullah (s.a.v.)'in namazdaki bir sünneti olarak okunması gerektiğini bildirmişlerdir. Rasulullah (s.a.v.)'in anne ve babasının kafir olduğu (ateşte) hakkındaki sahih hadis-i şerifler yine Rasulullahın ağzından gelmesine rağmen bunu, ummetinin namazında sünnet olarak uygulanmasını istemiştir.

Hanefi mezhebine göre, me’sur (peygamberin okuduğu) duaları okumak gerekir.
Üç mezheb (Cumhur) âlimlerine göre, me’sur dua daha güzel olmakla beraber, dünya ve ahiratle ilgili herhangi bir dua yapmak da câizdir. (Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, C. 1, Sf: 721)

Misâlen, üç mezhebe göre “Allahumme’ğfir lena veli valideyna ve li men sebekana bil-imani mağfireten azimen” denilebilir. (Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, C. 1, Sf: 721)
Me’sur olan dualardan meşhur olanı “Rabbena atina…” duasıdır. (Buhari ve Muslim’in rivayet ettiği bu hadis için, Muhammed Ali Şevkânî, Neylu’l-Evtar, 2/387)

Enes ibn Mâlik (r.anh): Peygamber (s.a.v.)'in en çok okuduğu duâ: "Allâhumme, Rabbena âtinâ fid-dunyâ haseneten ve fil-âhirati haseneten ve kına azâbe'n-nâri ( = Yâ Allah, ey Rabb'imiz, bize dunyâda da bir güzellik ver, âhirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru)" duası idi, demiştir.
(Buhari, Dua, Bab 55, Hadis no: 82; Muslim, Dua, Bab 9, Hadis no: 26, 2690)


Ayrıca cehennem azabından deccal fitnesinden istiaze ile ilgili dua da me’surdur. Buhari ve Muslim rivayet etmiştir. (Emîr es-San‘ânî, Subulu’s-Selam, 1/194)

- Kezâ Şafiilerde de meşhur olan ve me’sur olan bir dua da şöyledir:
“Allahumme’ğfir li ma kaddemtu vema ahhartu, vema esrartu ve ma a’lentu ve ma esraftu, ve ma ente a’lemu bihi minnî, Ente’l-Mukaddimu ve Ente’l-Muahhir, La ilahe illa ente.” (Muslim, el-Musafirin, 201)




Rabb'enâ Êtinâ Duâsı

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي اْلآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Meali :
Yâ Rabbî! Dünyâda ve âhıretde bize iyilikler ver ve bizi nârın (ateşin) azâbından koru. Ey merhametlilerin en merhametlisi senin rahmetinle... (Bakara 201)


Rabb'enâğfirlî Duâsı


رَبَّنَا اغْفِرْ لِى وَ لِوَالِدَىَّ وَ لِلْمُؤمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ اْلحِسَابِ
بِرَحِمَتِكَ يَا اَرْحَمَرَ الرَّاحِمِينَ


Meali :
Ey bizim Rabb'imiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mûminleri hesab gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla (İbrahim 41)

Allaha emanet olunuz. Selâmun Âleykum



Kur'an'da Bahsi Geçen Özel Konular Geneli Kapsar mı?

 
Üst Ana Sayfa Alt