Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

NAMAZDA SÜTRE KULLANMAK VE NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ------Imam Ahmed Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
İ)- NAMAZDA SÜTRE KULLANMAK VE NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ. 2
* İnsanların Geçecekleri Yerlerde Namaz Kılanın Sütre Kullanması ve İlgili Hükümler 2
Fıkhî Hükümler 4
* Namaz Kılanın Önünden Geçmeye Çalışan İnsan Ya Da Bir Başka Şeyin Engellenmesi 5
* Namaz Kılanla Sütresi Arasından (Namaz Kılanın Önünden) Geçmenin Günahı 8
* Önünde Duran İnsan Ya Da Hayvana Karşı Namaz Kılmak. 9
* İmamın Önündeki Sütre Cemaat İçin De Geçerlidir, Namaz Kılanın Önünden Geçmek Namazı Bozmaz. 10
* Ön Tarafta Sütre Olmaksızın Namaz Kılmak. 12
Tablo VIII. 12
Namaz Kılma Yeri ve Tadil-i Erkan. 12

i)- NAMAZDA SÜTRE KULLANMAK VE NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ

* İnsanların Geçecekleri Yerlerde Namaz Kılanın Sütre Kullanması ve İlgili Hükümler

444/1314- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[1]
Ebû'l-Kâsım Muhammed (Aieyhisseiâm) buyurdu ki:
"Biriniz namaz kılacağında yüzü/yönü tarafına (secde mekânına) bir şey koysun, bir şey bulamazsa bir asa (sopa) diksin! Yanında asa yoksa yere bir çizgi/sınır çizsin ki önünden geçecek şey kendisine zarar vermesin!"[2]

445/1315- Sebra b. Ma'bed el-CÜhenî'den (Radıyaifahu anh):[3]
Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sizden biri namaz kılarken namazını (korumak) için bir ok bite olsa (secde mekânına) sütre diksin!"[4]

446/1316- İbn Ömer'den (Radıyaiiaha anhamâ):[5]
Rasulullah (Satiatiaha aleyhi ve seiiem) namaz kılarken deveyi kendisi ile kıble arasına (secde mekânına) enlemesine durdurarak (sütre yapardı).
(Râvi) Ubeydullah dedi ki: Nâfı'e şunu sordum:
'Deve gittiğinde/olmadığında İbn Ömer nasıl (sütre) yapar?'
îbn Ömer:
'O zaman kendisi ile kıble arasına deve semerinin istinad tahtası tarafını çevirirdi.'
§Başka lafızla gelen rivayette şöyle dedi:
'Rasûlullah deve semerini çevirir ve ona karşı namaz kılardı.'
NOT: Rivayette geçen binek Üzerindeki palanın arka kısmıdır, bu da süvarinin dayandığı tahta olup yaklaşık 1 zira' kadardır.[6]
En küçük sütrenin boyutunda ihtilaf edildi: 1 zira' ya da zira'ın 2/3 kadar kısmı kadardır, denildi.[7] AbdUrrezzak'ın (v.211/826) NâfVden rivayetinde İbn Ömer'in bu dayanak tahtasının 1 zira' kadar olduğu, nakledildi.[8]
1 zira' iki karış ya da altı avuçtur ki bu da yaklaşık 50-68 cm. arasındadır.[9]

447/1317- îbn Ömer'den (Radıyaiiaha anhümâ):[10]
Bayram namazlarında Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) için küçük mızrak[11] (secde mekânına sütre olarak) dikilirdi ve ona doğru namazı kılardı.[12]

448/1318- Talha b. Ubeydullah'tan (Radıyaiiahu anh):[13]
Biz namaz kılarken hayvanlar önümüzden geçerdi. Bu durumu Hz.Peygamber'e (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) anlattık, o şöyle dedi:
"İstinad tahtası kadar bir şey önünüzde (secde mekânında) olur, onun ötesinden geçen size zarar vermez."
§(Râvi) Ömer b. Ubeyd diğer rivayetinde de 'onun (sütrenin) önünden geçen (zarar vermez)' şeklinde nakletti.[14]

449/1319- İbn Abbas'tan (Radtyaiiahü anhamâ):[15]
Arafat'ta Hz. Peygamber (Saiiaüahü aleyhi ve seiiem) için (secde mekânına) kısa bir mızrak[16] dikildi ve ona doğru namaz kıldı. (O sırada) bir merkep sütrenin ötesinde/arkasında dolaşıyordu.[17]

450/1320- Avn b. Ebû Cuhayfe babasından (Radıyaiiahu anh) nakletti:[18]
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) (Mekke'deki) bir vadide[19] öğle ve ikindi namazlarını bize ikişer ikişer kıldırdı. (Secde mekânına da) insanların, merkebin ya da kadının ötesinden geçmesi için kısa bir mızrak dikmişti.
§(Diğer rivayetteki ziyade:)
Kendisine:
'Sen o gün kim gibiydin?' denilince şöyle cevap verdi:
'Ok yapımında çalışır ve tüyünü takardım[20].'

451/1321- Sehl b. Ebû Hasme'den:[21]
Râvi hadisi Hz. Peygamber'efSaitaiiahü aleyhi ve seiiem) ulaştırarak nakletti: (Râvi Süfyan bir defasında da) Rasûlullah şöyle dedi (diye nakletti): "Biriniz sütreye doğru namaz kılarken namazı şeytan kesemeye-cek/bozamayacak şekilde ona (sütreye) yaklaşsın!"[22]

452/1322- Dübaa bt. Mikdâd b. Esved babasının (Radtyaiiaha anh) şu sözünü nakletti:[23]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) bir direğe, sopaya ya da bir ağaca karşı namaz kılarken görürdüm de o sütreyi sağ ya da sol kaşının hizasına almadan namaza durmazdı, (yani) onu tam karşısına almazdı.[24]

453/1323- İbn Ömer'den:[25]
Rasûlullah (Saitaifahü aleyhi ve seiiem) Kabe'ye girdi, (onunla birlikte) Osman b. Talha, Üsame b. Zeyd ve Bilâl (RadıyaUahüanhüm) vardı, (Bilâl) kapıyı kapattı.
Bilâl dışarı çıkınca sordum:
'Hz. Peygamber ne yaptı?'
Bilâl:
'İki direği sağ tarafına, bir direği sol tarafına ve üç direği de arkasına aldı, sonra kendisiyle kıble arasında üç zira/arşın olduğu hâlde namaz kıldı' dedi.[26]

Açıklama

O dönemde Kabe'nin altı sütunu vardı.
Diğer rivayette îbn Ömer olayı şöyle anlattı:
Mekke'nin fethi günü Rasûlullah devesiyle geldi, terkisinde Üsame vardı. Yanında da Bilâl ve Osman b. Talha. Rasûlullah devesini indirdi ve Osman'a;
"Kabe'nin anahtarını getir!" dedi.
Osman anahtan getirdi ve kapıyı açtı. Rasûlullah Üsame, Bilâl ve Osman ile birlikte içeri girdi. Kapıyı kapattılar. Bir müddet sonra dışarı çıktı. İnsanlar ona doğru yöneldiler, ben atik davranıp kapının yanında duran Bilâl'ın yanına ulaştım ve:
'Rasûlullah nerede namaz kıldı?' dedim. Bilâl:
'öndeki iki direğin arasında kıldı' diye cevap verdi. O dönemde Kabe altı direk üzerine bina edilmişti ve Rasûlullah Kabe'nin kapısını arkasına almıştı...[27]

Fıkhî Hükümler

Sütrenin boyunda ve kalınlığında müctehidler ihtilaf ettiler:
1- Hanefilere göre sütre en azından parmak kalınlığında ve boyu 1 zira'[28] kadar olmalıdır. Yere hat çizmek yeterli değildir, bazılarına göre başka şey bulamazsa caizdir.
2- Mâlikîlere göre 1 zira' uzunluğunda olmalıdır, yere hilâl şeklinde çizgi çekmek yeterli değildir. Yukarıdaki hadisler bunun delilidir.
3- Şafiîlerdeki bir görüşe göre yere hat çizmek de yeterlidir. Onlara göre namaz kılan sütreye yaklaşmalı ve aradaki mesafe 3 zira'dan fazla olmamalıdır. Eğer asa bulamazsa taş ve toprakları ya da eşyasını toplar ve önüne sütre yapar. Böyle bîr şey de bulamazsa yere hat çizer, Beğavî namaz kılan ile sütre arasında secde yapılacak kadar mesafe olması gerektiğini, bildirdi.
4- Hanbelilere göre de bir ok ile de olsa sütre geçerlidir, daha fazlası ya da uzunu müstehabdır. Zira bu konuda hadis vardır.[29] (Bk. Müsned Tercemesi, H.no: 445/1315).[30]

* Namaz Kılanın Önünden Geçmeye Çalışan İnsan Ya Da Bir Başka Şeyin Engellenmesi

454/1324- Abdullah b. Ömer'den (Radiyallahu anhüma):[31]
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Sizden biri namaz kılarken önünden geçmek isteyeni bırakmasın/izin vermesin! Eğer o kişi diretirse onunla mücadele etsin! Şüphesiz geçmek için diretenle birlikte arkadaşı (yani bir şeytan)[32] bulunmaktadır."[33]

455/1325- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyaiiahu anh):[34]
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve setiem) şöyle dedi:
"Sizden biri namaz kılarken önünden geçmek isteyene İzin vermesin, gücü yettiği kadar onu engellesin! Eğer o kişi diretirse onunla mücadele etsin! Geçmek için direten ancak şeytandır (şeytanlık yapmaktadır)."[35]

Açıklama

Bu iki rivayetten namaz kılanın önünden geçmenin doğru olmadığı ve yasaklandığı anlaşılmaktadır. Eğer geçmek isteyen bu yanlış davranışında ısrar ederse onunla mücadele edilmesi ve geçmesine firsat verilmemesi emredilmektedir. Bu da eli ileri uzatarak onun secde mekânına basmasını önlemek ile olur. Bu şekilde mücadele emri hatalı kişinin hatasında diretmesinden dolayıdır, zira kendisi ile birlikte şeytan arkadaşı bulunmaktadır ve kendisi de şeytanlaşmaktadır. Şeytanın temel vasfi hatada ısrar etmesi, onu bırakmayıp tövbe etmemesi ve özür dilememesidir. Hatada ısrar edilmemesi gerektiği ve ısrar edenin şeytanın hakimiyeti altına gireceği ve şeytanlaşacağtnı Peygamberimiz burada işaret etmekledir.[36]

456/1326- Süleyman (b. Abdülmelik'in) arkadaşı[37] Ebû Ubeyd anlattı:[38]
Ata b. Yezid el-Leysî'yi siyah bir sarık sarmış, sarığının ucunu arkasına salmış, sakalı sararmış bir hâlde ayakta namaz kılarken gördüm. Önünden geçmek için gittim, beni engelledi. (Namazdan) sonra dedi ki:
'Bana Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaliahü anh) şunu nakletti: Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) kalktı ve sabah namazını kıldı, Ebû Saîd de arkasındaydı. Namazda Kur'ân okudu, (ancak bir ara) okuması zorlaştı/durakladı. Namazı bitirince şöyle buyurdu:
"İblis'le birlikte beni (mücadelemi) bir görseydiniz. Elimi uzattım[39] ve boğazından tutup sıkmaya başladım, hattâ şu iki parmağım, yani baş parmağım ve onun yanındaki parmağım arasında İblis'in salyasının soğukluğunu hissettim. Eğer kardeşim Süleyman (peygamberin) duası olmasaydı, Medine'nin çocuklarının kendisiyle oynayacağı şekilde mescidin sütunlardan birisinde bağlı kalacaktı.
Sizden kim kendisiyle kıble arasına birisinin girmemesine gücü yeterse böyle yapsın (onunla mücadele etsin)!"'[40]

Açıklama

Bu rivayette Peygamberimiz (Saiiaiiahü aleyhi ve seltem) ile namazını bozmaya çalışan şeytan arasındaki mücadele anlatılmaktadır. Şeytanın ana gayesi insanların ibadetini engellemek ve Allah yolundan uzaklaştırmaktır. Hattâ Peygamberimizi bile musallat olmaya çalışmış, ancak Allah'ın izniyle yenilmiştir.
Bu konudaki diğer rivayette Peygamberimiz'in üç kere "Senin şerrinden Allah'a sığınırım" dediği, Allah'ın laneti ile Iânet ettiği ve elini sanki bir şeyi tutmak için uzattığı nakledilir. Peygamberimiz'e niçin elini uzattığı sorulunca: İblisin bir ateş topuyla kendisine saldırdığı, onun için "Senin şerrinden Allah'a sığınırım" diye... anlattığı nakledildi.[41]
§Rivayetlerde sakalı sararmış olarak vasfedilen sahabiler:
-Ebû Hüreyre,[42]
-Sehl b. Sa'd,[43]
-Sehl İbnü'l-Hanzaliyye.[44]
§Hz. Süleyman'ın Kur'ân'da geçen duasında kendisine verilen gücün başkasına verilmemesi şeklindeydi, bunlardan birisi de cin ve şeytanları hakimiyeti altına almasıydı, şöyle dua etmişti:
'Rabbim! Beni affet ve benden sonra kimsede olmayacak bir otoriteyi/saltanatı bana ver, şüphesiz çok bağışlayansın.' (Sa'd 38/35).[45]

457/1327- Abdullah b. Zeyd ve Ebû Beşir el-Ensarî'den (RadiyaHabü anhumâ):[46]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir gün sahabeye namaz kıldırdı. (Mekke'deki bu) vadide[47], bir kadın önünden geçmek istedi. Rasûlullah ona geri durması için işaret etti. Kadın da Rasûlullah namazını tamamlayıncaya kadar döndü, (gitti) ve sonra (oradan) geçti.
NOT: Bu rivayeti tamamlayıcı diğer rivayet 254/1124.hadiste geçmişti. Oradaki rivayette, önünden gelip geçen fazla olduğu için Peygamberimiz (Sailallahu aleyhi ve sellem) secde mekânına bir sütre diktirmişti. Ayrıca başka rivayette Peygamberimiz bu vadide ikindi namazını yolcu olduğu için iki rekat kıldırdığı ve geçenlerin fazlalığından dolayı önüne sütre diktiği belirtilmektedir.[48]
458/1328- Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiaha anhâ):[49]
Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) Ümmü Seleme'nin odasında namaz kılıyordu, önünden Abdullah ya da Ömer geçmek istedi. Peygamberimiz eliyle şöyle işaret etti, o (geçmedi,) döndü.
Sonra Ümmü Selem'nin kızı geçmek istedi, Peygamberimiz eliyle aynı şekilde işaret etti. (Ancak) o kız (durmadı) geçti. Rasûlullah namazı bitirince şöyle dedi:
"Onlar (kızlar/kadınlar) daima galip gelenlerdir."[50]

459/1329 (Z.)- İbrahim b. Sa'd babası yoluyla dedesinden nakletti:[51]
Namaz kılıyordum, bir kişi önümden geçmek istedi, onu engelledim, (ancak) ısrar etti.[52] Bu durumu Osman b. Affan'a (Radıyaiiahu anh) sordum,
Hz. Osman:
'Kardeşimin oğlu! Sana zararı olmaz[53]' dedi.[54]

460/1330- İbn Abbas'tan (Radıyallahu anhümâ):[55]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem) namaz kılıyordu. İki cariye/kız geldi ve onun başı tarafında önünde durdular. Rasûlullah o ikisini (başka tarafa) yönlendirdi, iki eliyle sağa-sola çekilmelerini işaret etti.
NOT: Bazı rivayetlerde bu iki cariyenin/kızın AbdUlmuttalip ya da Haşim oğullarından olduğu açıklanmakta, hattâ namaz kılan Rasûlullah'in önünde çekiştikleri ve Peygamberimiz'in onlann birini bir tarafa, diğerini de öbür tarafa ayırdığı zikredilir. Bunu da âlimler namaz kılanın önünden geçen kadının/kızın namazı bozmayacağı ve çekişenin ayrılabileceği konularında zikrederler.[56]

461/1331- Abdullahb. Amr b. As'tan (Radiyallahu anhüma):[57]
Biz Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) birlikte bir vadinin en üstündeyken namaz kılmak istiyorduk, Rasûlullah kalktı, biz de kalktık, o sırada Ebû Dübb alanının Ebû Musa geçidinden bir merkep çıkageldi. Rasûlullah durdu, tekbir almadı, Yakub b. Zem'a'yı merkebe gönderdi ve Yakub da onu başka tarafa sevk etti.[58]
NOT: Rivayetteki alan Mekke'ye yakın bir yerdir. Peygamberimiz'in annesi Âmine bt. Vehb'in burada medfûn olduğunu Abdürrezzak (v.211/826) rivayet etmektedir.[59] Cahiliye döneminde Ölenler buraya defnedilirdi.[60] Ebû Dübb'Ün ise Sev'e oğullarından bir kişi olduğu ve burasının onun adıyla anıldığını belirtmektedir.[61] Bu alanın girişine Ebû Musa el-Eş'arî geçidi denirdi.[62]
Ahmed b. Hanbel hocası Abdürrezzak'tan aldığı bu rivayette Musannef te bulunan 'BenîEsed'den Ebû Zem'a[63] şeklindeki açıklamayı nakletmedi.
§İbn İshâk, Rasûlullah'n annesinin Ebvâ denilen yerde Öldüğünü zikretti. Burası Mekke ile Medine arasında bir yerdir. Rasûlullah bu sırada altı yaşındaydı.[64]

462/1332- Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radtyaiiaha nakletti:[65]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir duvan karşısına alarak[66] kendilerine namaz kıldırdı. O sırada bir kuzu Hz. Peygamber'in Önünden geçmeye çalıştı. Rasûlullah onu engellemeye ve duvara yaklaşmaya devam etti ve duvara yaklaştı, hattâ Rasûlullah'ın karnının duvara yaslanmış olduğunu gördüm, sonunda kuzu arkasından geçti.[67]

463/1333- Meymûne annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[68]
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) secde yaptığında kollarım öyle ayırırdı ki kollarının arasından geçmek isteyen bir kuzu olsa geçerdi.
NOT: Peygamberimiz secdeye gittiğinde kollarını ayırırdı: Sahabenin bunu tasviri farklı şekilde olmuştur:
1- Câbir b. Abdullah'tan:
Rasûlullah secdeye gittiğinde kollarını öyle acardı ki, hattâ koltuk altlarının beyazlığı görünürdü.[69]
2- Hz. Meymûne'den:
Rasûlullah secde ettiğinde (kollarını) öyle açardı ki kollarının arasından geçmek isteyen bir kuzu geçerdi.[70]

464/1334- İbn Abbas'tan (Radıyallahu anhümâ):[71]
Hz. Peygamber (Sattaiiahu aleyhi ve seiiem) namaz kılıyordu, bir oğlak Hz. Peygamber'in önünden geçmeye çalıştı. Rasûlullah (onu geçirtmemek için) öne ilerliyor, geriye geliyordu.
(Râvi) Haccac ekledi:
'Ondan sakınıyor (ilerliyor), geriye geliyordu ve sonunda oğlağın ötesinde görülürdü de (oğlak arkasından geçerdi).'[72]


* Namaz Kılanla Sütresi Arasından (Namaz Kılanın Önünden) Geçmenin Günahı

465/1335- Büsr b. Saîd'den (Radıyallahu anh):[73]
Ebû Cüheym'in Rasûlullah'dan (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem), namaz kılanın Önünden geçenin durumu ve yükleneceği günahı konusunda ne işittiğini sorsun diye Zeyd b. Hâlid el-Cühenî kendisini Ebû Cüheym'e göndermişti.
Ebû Cüheym şöyle anlattı:
Rasûlullah buyurdu ki:
"Eğer namaz kıtanın önünden geçmek isteyen kişi yükleneceği günahı bir bilseydi, kendisi İçin orada kırk (...) durması/beklemesi (namaz kılanın) önünden geçip gitmesinden daha hayırlı olurdu."
§(Râvi) Ebu'n-Nadr açıkladı: 'Burada kırk gün mü yoksa kırk ay mı veya kırk yıl mı? dedi, tam bilemiyorum.'[74]

466/1336- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[75]
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Sizden birisi, Rabbİne yönelen kardeşinin önünü[76] kesip geçmesinin[77] neye mâl olacağını bir bilseydi, burada yüz yıl beklemesi kendisi için adım atmasından daha güzel/sevimli olurdu."
NOT: Bundan sonra gelen dört hadise Önceki dört hadisin numaraları Bennâ tarafından el-Fethu'r-Rabbânî'de tekrar verilmiş, tertibin ve numaralamanın bozulmaması için aynı rakamlar alınmıştır.[78]

** 463/1333- Yezid b. Nimran'dan:[79]
Şevval'de[80] kötürüm bir kişiyle karşılaştım ve ona sordum, şöyle dedi: 'Merkep üzerinde olduğum hâlde Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) namaz kılarken önünden geçtim, Rasûlullah:
"Bizim namazımızı böldü/sildi, Allah da onun izini silsin!" dedi ve o kişi kötürüm kaldı.[81]'
NOT: Bu hadislerden namaz kılanın önünden geçmenin günahı/tehlikesi anlaşılmaktadır. Ancak namaz kılanın bir sorumluluğu yoktur ve namazına bir zarar gelmez. Açıkta ya da herkesin geçeceği yerde namaz kılan kişi ya bir sütre edinmeli ya da duvar gibi bir şeye yaklaşarak namazı kılmalıdır. Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) böyle yerlerde namaz kılacağında ya bir duvara yaklaşır ya da bir şeyi sütre edinirdi ki İnsanlar rahatlıkla geçsinler. Ancak bazı kişiler namaz kılanın önünden geçmek istemekteler ve bunda da inat etmektedirler. İşte Rasûlullah'm tehdidi ve bedduası bunlar içindir. Rasûlullah'ın beddua ettiği kişiler çok azdır. Son hadisteki durum onun bu konudaki hassasiyetini göstermektedir.[82]

* Önünde Duran İnsan Ya Da Hayvana Karşı Namaz Kılmak

** 464/1334- Ali b. EbîTalib'den (Radıyaiiahu anh):[83]
Rasûlullah, (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) Hz. Âişe kendisi ile kıble arasında (önünde) uzandığı/yattığı hâlde gece nafile namaz kılardı.[84]

** 465/1335- Muhammed b. Cafer b. Zübeyr'den:[85]
Urve b. Zübeyr, o zamanlar Medine emiri olan Ömer b. Abdülaziz'e Hz. Peygamber'in eşi Âişe annemizden (Radıyaiiahuanhâ) şunu nakletti:
Kendisi (yani Âişe) Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve sellem) önünde uzanmış yatarken Rasûlullah namaz kılardı.
Ömer'in yanında bulunan Ebû Ümame b. Sehl söze karıştı ve: 'Ey Ebû Abdullah! Herhalde o (Hz. Âişe): Ben onun yanındayken (yan tarafında yatarken)' demişti, deyince Urve şöyle cevap verdi:
Ben sana. kesin olarak naklediyorum, sen ise bunu zannınla reddediyorsun. Bilâkis onun önünde (Âişe) cenazenin yatışı gibi uzanmış yatardı.
NOT: Hz. Peygamber'in eşlerine ait odalar küçüktü, onun için karşısında yatan birisine müsaade ederdi. Hattâ secde edecek bir yer bile kalmazdı. Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) secdeye gideceğinde Hz. Âişe'nin ayaklarına dokunur, o da ayaklarını çekerdi ve Rasûlullah secde ederdi.[86] Peygamberimiz gece namaz kılacağında kendisi kalkar ve kılardı. Ev ahalisini buna zorlamazdı, sadece sabaha yakın vitir kılacağında onları uyandırırdı.[87] Burada Peygamber Efendimizin nezaketi ve yüksek ahlâkı gözümüzü kamaştırmaktadır.[88]

** 466/1336- Fadl b. Abbas'tan (Radıyaiiaha anhümâ):[89]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) (babam) Abbas'ı bize ait olan bir çöl yerinde ziyaret etti. Orada bize ait küçük bir köpek ve otlayan bir merkep vardı. Rasûlullah onlar ön tarafında olduğu hâlde ikindi namazı kıldı. O ikisini ne geri çekti, ne de uzaklaştırdı.
NOT: Buradaki hayvanlar secde mahalli üzerine değil, uzakta olsalar gerek. Çünkü diğer rivayetlerde Özellikle secde mahallinden geçişi ve duruşu Peygamberimiz yasaklamıştır.[90]

* İmamın Önündeki Sütre Cemaat İçin De Geçerlidir, Namaz Kılanın Önünden Geçmek Namazı Bozmaz

467/1337- İbn Abbas'tan (Radiyallahu anhümâ):[91]
Peygamberimiz (Saüaiiaha aleyhi ve sellem) Arafat'ta insanlara namaz kıldırırken ben ve Fadl bir merkep üzerinde geldik, safın bir kısmının önünden geçtik, sonra hayvanı otlayacağı şekilde terk ettik ve safa katıldık. Rasûlullah bize hiçbir şey demedi.
§Aynı sahabiden ikinci tarikle gelen rivayet:
Bulûğ çağına yaklaştığım bir dönemde geldim. (Baktım) Rasûlullah insanlara namaz kıldırıyor. Merkebi sürdüm ve ilk safın bir bölümünün önüne geldim. Sonra hayvandan indim, o otlanmaya başladı, ben de insanlarla beraber Rasûlullah'ın arkasındaki safa katıldım.[92]

468/1338- İbn Abbas'tan (Radtyallahu anhümâ):[93]
Benî Haşim'den bir genç ile birlikte merkep üzerindeydik. Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) namaz falarken merkep önünden geçti, o namazını bırakmadı. Abdütmuttalip oğullarından iki faz geldi, (aralarındaki çekişme sebebiyle düşüp) Rasûlullah'ın dizine turundular. Peygamberimiz o ikisinin arasını ayırdı, ama kendisi namazı bırakmadı.[94]

469/1339- Hasan el-Urani’den:[95]
Ibn Abbas (Radıyallahu anhümâ), yanında 'köpek, merkep ve kadın (önden geçtiğinde) namazı bozar' şeklinde konuşulunca şöyle dedi:
'Müslüman kadını köpek ve merkebe denk tutarak ne kadar kötü yaptınız. Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) insanlara namaz kıldırırken ben merkep üzerinde onun önüne doğru yöneldiğimi bilirim. Rasûlullah'ın döndüğü yöne yaklaşınca merkepten indim, ondan uzaklaştım ve Rasûlullah'ın namazına katıldım. Rasülullah namazını iade etmedi ve yaptığım hareketten beni men etmedi.
(Hz. Peygamber) namaz kıldırırken bir kız[96] geldi, safları yarıp Rasülullah'a ulaştı/sığındı, Rasülullah namazını iade etmedi ve onu da bundan men etmedi.
Rasülullah mescidde namaz kılarken Hz. Peygamber'in odalarının birisinden bir oğlak[97] çıkü, onun önünden geçmeye çalıştı, Rasülullah onu men etti.'
İbn Abbas ekledi:
'Oğlak namazı bozar, diye söylemiyor musunuz?'[98]


Açıklama

Cumhura göre namaz kılanın önünden geçen bir şey ya da kimse onun namazını bozmaz. İmamın sütresi cemaatin sütresi demektir. Çünkü rivayetlerde Rasülullah namaz kıldırırken sadece kendi tarafına sütre konuldu ama cemaate ayrı ayn konulmadı. Ancak bazı rivayetlerde geçenin mani olunmasının emredilmesİ secde mahalline basarak geçmek isteyen hakkındadır. Uzaktan geçene mani olunmaz.[99]
Süite müstehabdır ve küçük mızrak boyunda olmalıdır. Yere çizilen çizginin sütre olması konusunda ihtilaf edildi: Ulemanın çoğuna göre çizgi sütre yerine geçmez. Ancak îmam Ahmed b. Hanbel, yanında bazı Hanefî ve Şafiî âlimlerine göre dikilecek bir sütre bulunmadığında çizgi de yeterlidir. Bu konuda geçen "...yere çizgi çeksin!"[100] hadisi kaynak gösterilmektedir.[101]

* Ön Tarafta Sütre Olmaksızın Namaz Kılmak

470/1340- İbn Abbas'tan (Radıyallaha anhümâ):[102]
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) açık arazide namaz kıldı, ön tarafında bir şey (sütre) yoktu.[103]

471/1341- Muttalib b. Ebû Veda'a'dan (Radiyallahu anh):[104]
Kendisi Rasûlullah'ı tSaiiatiahu aleyhi ve seitem) Benî Sehm kapısı tarafında namaz kılarken görmüştü, insanlar önünden gelip geçiyordu ve Kabe ile Rasûlullah arasında bir sütre yoktu.
§(Râvi) Süfyan bir keresinde de Kesir b. Kesir'in dedesi Muttalib b. Ebû Veda'a'dan şunları duyduğunu nakletti:
Rasûlullah'ı Benî Sehm kapısı tarafında namaz kılarken gördüm, insanlar önünden gelip geçiyordu, Kabe ile Rasûlullah arasında bir sütre yoktu.
§İbn Cüreyc'in bize naklettiğine göre Süfyan dedi ki:
'Kesir babasından nakletti. Ancak ben ona (işittin mi, diye) sorunca;
'Babamdan bunu işitmedim, ancak ailemden biri kanalıyla dedemden: 'Hz.Peygamber Benî Sehm kapısı tarafında namaz kıldı, kendisi ile tavaf edilen yer arasında bir sütre yoktu' şeklinde aldım' dedi.[105]
[1] Sened:
Hasen: Müsned, 11/249, H.no:7386; Benzer rivayetler için bk. 11/249, H.no:7387-7388; 11/255, H.no:7454 (Mükerrer için bk. 11/266, H.no:7604); Ebû Dûvûd, Salât, 102, H.no:689 (Ebû Dâvûd hadisin metnini verdikten sonra hocası Ahmed b. Hanbel ve Müsedded b. Müserhed'den çizginin nasıl çizileceğine dâir bilgiler aktarmıştın
İbn Mace, 36, H.no:943; Beyhakî, es-Sünenü'l-kubrâ, 11/270-271.
Hadisin senedinde yer alan Ebû Amr b. Muhammed b. Hureys ve babası Muhammed b. Hureys meçhuldür. İbn Hıbbân her ikisini de Sikât'ında zikreder.
İbnü's-Salah bu hadisi seneddekİ ızdıraba örnek olarak gösterir. Bk. Mukaddime, s.74, Irâkî, İbnü's-Salah'm "muzdaribdir" görüşünü ele alarak şöyle der: "Zayıf sayanların görüşü, muzdaribliğine ve mechûl râvilerine rağman Hâkim'İn sahih saymasından daha doğrudur." Bk. et-Takyîdü ve'l-îzâh şerhu Mukaddimeti İbi's-Salah, s.126.
Bennâ hadisi Beyhakî ve İbn Hıbbân'a da nisbet ederek İbn Hıbbân'ın sahih saydığını söyler. Aynı şekilde İbn Abdilber'in îstizkâr'ında da söylediği gibi Ahmed b. Hanbel ve İbnü'l-Medînî se sahih sayarlar. Süfyan b. Uyeyne, İmam Şafiî, Beğavî vd.de hadisin zayıflığına işaret ederler. İbn Hacer ise İbnü's-Salah'ın muzdarib hadise örnek olarak bu hadisi verdiğini belirtir. BUlûğu'l-merâm'da ise "Muzdarib olduğunu iddia edenler isabetli bir görüşte bulunmamışlardır. Bilâkis hadis hasendir" der (Bulûğu'l-merâm, H.no:249). Bk. Bülûğu'l-emânî, III/128.
Ahmed Muhammed Şâkir senedeki ızdırab ve meçhul râvî bulunması sebebiyle isnadının zayıf olduğunu ifade eder. Namazda namaz kılanın önüne sürte koyması ile ilgili olan hadisin şâhidleri bulunması sebebiyle hasen li ğayrihî seviyesindedir. Heysemî, hadisin şâhidlerinİ şu şekilde sıralar: Sebra b. Ma'bed (445/1315. hadis), Sa'd el-Kuraz, Büreyde, İsmet, Habbâb, Sehl b. Sa'd (Radıyallahü anhüm). Bk. Mecma', 11/58.
[2] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/59-60.
[3] Sened:
Sahih: Müsned, Ilİ/404, H.no:15277; Benzer rivayet için bk. 111/404, H.no:15279:
Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, VII/114, H.no:6539; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbei, Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/58. Bennâ, hadisi Hâkim'e de nisbet eder ve Hâkim'in: "Müslim'in şartına/râvisîne uygun olarak sahihtir" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/128.
[4] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/60.
[5] Sened:
Sahih: Müsned, 11/129, H.no:6128; Diğer lafız için bk. 11/3, H.no:4468 (Mükerreri için bk. 11/141, H.no:6261); Benzer rivayetler için bk. 11/26, H.no:4793 (Mükerreri için bk. 11/106, H.no:584I); Buharı, Salât, 50 Müslim, Salât, 247 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den - II/3, 141, H.no: 4468, 6261- aynı isnadla nakleder):
Ebû Dâvûd, Salât, 103, H.no: 692; Dârimî, Salât, 126, H.no: 1419.
[6] Metinde geçen lafzı, bineğin (devenin) palanının arka kısmı, dayanılan bölümdür. Bu palanın Ön tarafına ise denir. (Bk.Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, 1/231; Âsim Efendi, Kamus Tercemesi, IÜ71319; Karahisarî, Ahteri-i kebîr, 1/426).
[7] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/581.
[8] Abdürrezzak, Musannef, II/9.
[9] Necmüddin, Muhammed, el-Mekadîru'ş-şeriyye, 253-254.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/60-61.
[10] Sened:
Sahih: Müsned, Ü/106, H.no:5840; Benzer rivayetler için bk. 11/13, H.no:4614 (Mükerreri: 11/18, H.no:4681); 11/145, H.no:6319 (Mükerreri: 11/151, H.no:6388); ü/142, H.no:6286:
11/98, H.no:5734; Buhârî, Salât, 90, 92; îdeyn, 13-14; Müslim, Salât, 245-246; ££« DâviW, Salât, 101, H.no:687; Nesâi, Kıble, 4, H.no:745; îdeyn, 10, H.no:1563; İbn Mâce, İkâme, 36, 164, H.no:941, 1304)ziyadesii\e,\305;Dârimî, SalSM24,Hno:1417.
[11] Harbe küçük mızrak anlamındadır. (Bk. İbn Manzûr, Lisanü'l-Amb, 1/303).
[12] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/61-62.
[13] sened:
Sahih: Müsned, 1/161, H.no:1388; BenzerrivâyetleTiçin bk. 1/162, H.no:1398;162, H.no:1393-1394; Müslim, Salât, 241-242; Etü D^vûrf, Salât, 101, H.no:685; Tirmizî, Salât, 133, H.no:335 (Tirmizî, bu konuda Ebû Hüreyre, Sehl b. Ebû Hasme, İbn Ömer, Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, Ebû Cühayfe ve Âişe'den de nakillerin bulunduğunu, Talha'nın hadisinin ise hasen-sahih olduğunu söyler); îbn Mâce, İkâme, 36, H.no:940.
[14] (Râvi) Ömer b. Ubeyd İmam Ahmed'in şeyhidir. İkinci rivayetinde {n-k on) şeklinde nakletti, yani onun (sütrenin) önünden geçen (zarar vermez), anlamındadır. Bk. Bennâ, İÜ/130.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/62.
[15] Sened:
Sahih: Müsned, 1/243, H.no:2175; Benzer rivayetler için bk. 1/365, H.no:3454: 1/352, H.no:3306: 1/342, H.no:3184-3185; 1/341, H.no:3167; 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıf): 1/327, H.no:3019:
1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır)(Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkir "isnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295:
(1/235, H.no:2095) rivayetinde İse bu İnkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdhğı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/219, H.no:1891; 1/264, H.no:2376 (Bu iki rivayet 467/1337. hadiste iki ayn tarikte nakledilecektir); 1/250, H.no:2258; 1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/224, H.no:1965 (470/1340. hadis); Mâlik, Kasr, 38; Buharı, İlim, 18;Salât,90;Ezân, 161; Sayd, 25; Meğâzî, 78; Müslim, Salât, 254-255; £&« Dâvûd, Salât, 112, H.no:715-716; Tirmizî, Salât, 135, H.no:337 (Âişe, Fadl b. Abbas ve İbn Ömer'den de nakledilen İbn Abbas hadisi hasen-sahihtir); Nesâî, Kıble, 7, H.no:750, 752; İbn Mâce, İkâme, 38-39, H.no:947, 953; Dârimî, Salât, 129, H.no:1422; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, DC/136, H.no:9344;
Fadl b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) gelen rivayetler İçin bk.***466/1336. hadis.
460/1330,467/1337 ve 464/1334. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz.
[16] Aneze bir tür kısa mızraktır. (Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 111/308).
[17] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/62-63.
[18] Sened:
Sahih: Müsned, IV/307, H.no: 18652; Ziyâdeli rivayet için bk. IV/3O8, H.no: 18656 (Bu ziyâdenin benzeri için bk. IV/309, H.no:18675: "Abtah yerine Bathâ lafzının kullanıldığı rivayetler için bk. IV/307, H.no:18649-18650; IV/3O8, H.no:18655, 18657; Benzer rivayetler için bk. IV/309, H.no:18671 Ç£r:; IV/308, H.no:18665 (254/1124. hadis); IV/308, H.no:'l9659, 19661, 18663 (19/327. hadis), 18664; IV/307, H.no:18653; IV/309, H.no:I8666, 18667(ıvO3 ^ ^>j U^ '} >£ 0! J^); IV/308-309, H.no:18668; IV/309, H.no:18673:
fliıWıf. Vudû', 40; Salât, 17, 90, 93-94; Ezan, 18-19; Libâs, 42; Menâkıb, 57; Müslim, Salât, 250. 253; Ebû Dâvûd, Salât, 34-35, 101, H.no:520-521, 688; Tirmizî, Salât, 30, H.no:197; Nesâî, Salât, 12, H.no:468; VudÛ\ 103, H.no:137; Kıble, 21, H.no:770; îbn Mâce, Ezan, 3, H.no:711; Dârimî, Salât, 124, H.no:1416.
Bir rivayette Ebû Cuhayfe'nin (Radıyallahü anh) ismi Vehb b. Abdullah es-Süvâî olarak geçmektedir. Bk. IV/308, H.no:I8658:"
Diğer rivayetlerde olayın cereyan ettiği yerin ismi de telaffuz edilmektedir: 18664 ve 18671. hadis: Mîna; 18650. hadis: fîa(/iâ; 18659. ve 18661. hadis: Ebtah. İsmi zikredilen yerler aynı bölgenin sınırlan içinde yer alan mahallerdir
Ebû Cühayfe'den benzer bir rivayet için bk.254/1124. hadis. Ayrıca bk. 19/327. hadis.
[19] Rivayette geçen Bathâ ya da Ebtâh aynı manadadır. Bathâ, (tUiJi); vadi, geniş alan demektir. (Bk. tbnü'1-Esîr, Nihâye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. îbn Hacer, Fethul-Bârî, JII/590).
[20] Yani temyiz yaşını geçmiş, aklı başında birisiydi. (Bk. Bennâ, age., III/130).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/63-64.
[21] Sened:
Sahih: Müsned, IV/2, H.no: 16035; Ebu Dâvûd, Salât, 106, H.no:695; Nesâî, Kıble, 5, H.no:746. Bennâ, hadisi Taberânî, Bezzâr, İbn Hıbbân, Beyhakî ve Hâkim'e de nisbet eder ve Hâkim'in: "Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygundur" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/50.
Heysemî bu konuda şâhid hadisleri tek tek verir: CUbeyr b. Mut'ım, Büreyde, Hz. Âişe, Sehl b. Sa'd, Sehl İbnU'l-Hanzalİyye ve tbn Mes'ûd (Radıyallahü anhüm). Bunlardan Cübeyr b. Mut'ım, Büreyde ve Sehl b. Sa'd'ın rivayetleri Sehl b. Ebû Hasme'nin hadisi ile aynı lafızladır.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyatlahü anh) şahidi:
Müsned, 111/63, H.no:U550; Buhârî, Salât, 100; Müslim, Salât, 258-259; EbÛ Dâvûd, Salât, 107, H.no:700; İbn Huzeyme, 11/15, H.no:817; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/267. Ayrıca bk. 455/1325. hadise bk.
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/64-65.
[23] Sened:
Hasen: Müsned', VI/4, H.no:23710; Ebû Dâvûd, Salât, 104, H.no:693; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1X1212. Senedinde Ebû Ubeyde eî-Velîd b. Kâmil eş-Şâmî bulunmaktadır. Münzirî: "Hakkında tenkid vardır" der. Bk. Bennâ, Bülûğu'l-emânî, İÜ/131. Ayrıca Mühelleb b. Hucr el-Behrânî meçhuldür. Dubâa bt. el-Mikdâd ise mechûl değildir. Müslim'de hadisi vardır. Hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
[24] Bu mana için bk. Azimâbâdî, Amü'l-Ma'bûd, 11/273.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/65.
[25] Sened:
Sahih: Müsned, VI/13, H.no:23779; Benzer rivayetler için bk. VI/12, H.no:23770 (432/1302. hadis); VI/13, H.no:23782, 23784; VI/15, H.no:238Ü7; VI/14, H.no:23792; Hadis Îbn Ömer'in müsnedinde de farklı lafızlarla aynı anlamda birçok rivayette nakledilmektedir: II/3, H.no:4464; 11/113, H.no:5927; 11/75, H.no:5449; 11/138, H.no:6231; 11/139, H.no:6238; 11/33, H.no:4891; 11/55, H.no:5176; 11/45, H.no:5053; 11/120, H.no:6019; Mâlik, Hac, 193; Buhârî, Salât. 30, 81, 96-97; Teheccüd, 28; Hac, 51-52; Cihâd, 127; Meğâzî, 78; Müslim, Hac, 388-394; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:477; TirmizU Hac, 46, H.no:874; Nesâî, Mesâcid, 5, H.no:690; Menâsik, 127, H.no:2905; İbn Mâce, Menâsik, 79, H.no:3063; Dârimî, Menâsik, 43, H.no: 1873-1874; Abdürrezzâk, V/82, H.no:9068; İbn Ebî Şeybe, VI1/259, H.no:35875; Bezzâr, IV/191, H.no:1346; ibn Hıbbân, VII/476, 480, H.no:3201, 3205; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, 1/344, H.no: 1037.
Ayrıca 431/1301, 432/1302 ve 450/4015. hadislere bk. Hac konusunda Kabe'ye giriş ve içinde namaz kılma hususunda diğer rivayetler İçin bk. 449-453/4014-4018. hadisler.
[26] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/66.
[27] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübra, 11/327.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/66.
[28] Zira': El, dirsekten parmak uçlarına kadar olan kısım manasına geldiği gibi arşın anlamında bir ölçü biriminin de adıdır. Bk. Mutarrizî, Muğrib, 1/304; Feyyûmî, el-Misbahü'l-müntr, 79; Karahİsarî, Ahterî-i kebir, 1/411.
[29] Şîrâzî, age., 1/69; Merğınânî, age., 1/63; İbn Rüşd, age.,1/82; İbn Kudâme el-Makdisî, eş-Şerhu'l-kebir, 1/622, 624, 625 (Muğnîi ile birlikte).
[30] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/67.
[31] Sened:
Sahih: Müsned, 11/86, H.no:5585; Mâlik, Kasr, 37; Müslim, Salât, 260; İbn Mâce, îkâme, 39, H.no:955 ziyadesi İle nakleder.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 455/1325. hadise bk.
[32] İbn Hacer, Ferhu'l-Bârî, 1/584; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/272.
[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/67.
[34] Sened:
Sahih: Müsned, 111/34, Rno: 1123*8; Benzer rivayetler için bk. 111/43-44, H.no:11333; 111/49, H.no:l 1397; m/56, H.no: 11478 fc.lafzı ile; 111/63, H.no: 1155 lafzı ile; 111/93, H.no:II826; Mâlik, Kasr, 33; Buhâri, Salât, 100:
Bed'ül'halk, 11; MOrfim, Salât, 258-259; £M ödvûJ, Saiât, 107, H.no:697, 699-700; Nesâî, Kıble, 8, H.no:755; Kasâme, 48, H.no:4859:
/bo Mâcc, ikâme, 39, H.no:954; Dârimf, Salât, 125, H.no:1418. tbn Ömer'den (Radıyallaha anhümâ) şahidi için bir Önceki 454/1324. hadise bk. Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) farklı bir rivayet için bir sonraki 456/1326. hadise bk.
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/67-68.
[36] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/68.
[37] Ali b. Medînî, İlel, 68
*Ebû Ubeyd, Süleyman b. Abdülmelik'in perdedarliğını yapmıştı. Bk. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, XII/176.
[38] Sened:
Sahih: Müsned, 111/82-83, H.no:11719; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma MI/87.
Hadisin şâhidleri:
a-lbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bir önceki 454/1324. hadise bk.
b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Bu rivayet için bk. Müsned, 11/298, H.no:7956; Bii/iân", Salât, 75; Amel, 10; Bed'ül-halk, 11; Tefsîr, 38/1; Ehâdîsü'l-Enbiyâ, 40
ziyadesi ile; Müslim, Salât, 39.
c-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Müslim, Salât; Nesâî, Sehv, 19, H.no:1213. c-(EK) Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, V/104. H.no:20898; V/105, H.no:20904; Heysemî, hadisin Ahm'ed b. Hanbel' ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Taberânî'nin ravijerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', U/87.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaliahü anh) farkj; bir rivayet için bir önceki 455/1325 hadise bk.
Peygamberimizin cehri namazda arkasındaki sahabenin de zammı sureyi sesli okuması nedeniyle âyetleri karıştırdığını / okumakta güçlük çektiğini Ubâde b. es-Sâmit'ten nakledilen şu rivayetten öğreniyoruz: V/308, H.no.2524.
Ebu Davud , Salat, 132, H.no:824.
[39] Ibnü'l-Esîr, Nihâye, V/285.
[40] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/69-70.
[41] Müslim, Mesacid, 542.
[42] îbn Ebî Şeybe, V/164, H.no:24800.
[43] îbn Ebî Şeybe, V/l 86, H.no:25052.
[44] Beyhakî, Şuabü'l-iman, V/215, H.no:6410.
[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/70-71.
[46] Sened:
Sahih: Müsned, V/216, H.no:21785; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu ifade eder. Bk. Mecma', 11/60. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Şâhidİ için bir sonraki 458/1328. hadise bk.
[47] Bathâ,; vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Fethul-Bâri, III/590)
[48] Ahmed b. Hanbel, IV/307,H.no:18658.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/71.
[49] Sened:
Hasen: Müsned, VI/294, H.no'.26403; İbn Mâce'nİn hocası İbn Ebî Şeybe kanalı ile naklettiği hadisin senedinde de Muhammed b. Kays babasından nakletmektedir:
Bk. 5, îkâme, 38, H.no:948.
Bennâ, hem annesi hem de babasının (Kays b. Mahrame b. el-Muttalib) mechûl kimseler olduğunu söyler. Bk. Bulûğu't-emânî, 111/135. Fakat Müsned'de geçen başka bir rivayet Muhammed b. Kays b. Mahreme'nin kendisini dünyaya getiren/doğuran annesinden değil de mü'mİnlerin annesi Hz. Âişe'den naklettiğini ifade eder.
Müsned, VI/221, H.no:25731; Müslim, Cenâiz, 102-103;Cenâiz, 103, H.no: 2035; İşretü'n-nisâ, 4, H.no:3961-3962.
Ayrıca babası Kays b. Mahrame b. el-Muttalib b. Abdümenaf el-Muttalibî el-Mekkî el-Kuraşî ise sahâbîdir. Müellefe-i kulûbdan biri idi. Peygamberimizle aynı tarihte Fîl yılında doğmuştur:
Aftoncd. IV/215, H.no:17817; Tirmizî, Menâkıb, 2, H.no:36l9:
(hasen-garib); Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/343, H.no:873; Hâfem, 11/603 (Hâkim sahih saydı, Zehebî ise sükût etti.).
Kays b. Mahrame'nin bu rivayeti 14/9423. hadiste zikredilecektir. Şahidi için bir Önceki 457/1327. hadise bk.
[50] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/72.
[51] Sened:
Hasen: Müsned, 1/72, H.no:523; İbrahim b. Sa'd b. ibrahim b. Abdurrahman b. Avf (v.185/801), babası Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf (v.125/743) ve dedesi İbrahim b. Abdurrahman b. Avf (v.96/714) sikadırlar. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in hocası Süveyd b. Saîd b. Sehl (v.240/854) ise sadûk biridir. Fakat âmâ olduktan sonra kendine âit olmayan hadisleri bile nakleder bir konuma düştü.
Heysenıî, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in naklettiği bu eserin râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/62-63.
Ahmed Muhammed Şâkir rivayetin sahih olduğuna hükmeder.
[52] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/583.
[53] Yani sen gerekeni yaptın, bundan fazlasından sorumlu değilsin.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/73.
[55] Sened:
Sahih: Müsned, 1/314, H.no:2901; Benzer rivayetler için bk. 1/342, H.no:3184-3185:
1/341, H.no:3167:
1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıf):1/235, H.no:2095: Bennâ, hadisi Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Huzeyme, ve Bezzar'a nisbet eder. Bk. BülÛğu'l-emânî, 11X1136.
449/1319,468/1338 ve 464/1334. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz.
[56] Ebû Dâvûd, Salat, 113, H.no:716; İbn Huzeyme, 11/23, H.no:835; İbn Hıbban, Vl/120, H.no:2356; Beyhakî, 11/277, H.no:3317; Ayrıca bk. Müsned Trc. H.no: 468/1338-469/1339.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/73-74.
[57] Sened:
Zayıf: Müsned, 11/204, H.no:6898; Senedinde inkıta vardır. Çünkü Amr b. Şuayb dedesi Abdullah b. Amr b. Âs'tan hadis işitmedi. Heysemî, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecmu', 11/60. Heysemînin inkıtaya değinmeyişinin sebebi Amr b. Şuayb babası Şuayb'dan o da (kendi babası) dedesi Abdullah b. Amr b. Âs'tan şeklinde farklı senedli bir nüshaya sahip olma ihtimâli olabilir. Böyle bir durumda ise hadis sahih olur. Fakat Ahmed Muhammed Şâkir bunu Heysemînm bir hatası olarak değerlendirir.
[58] Lafız olarak; başka tarafa sevk edinceye kadar koşturttu, şeklindedir.
[59] Abdürrezzak, UI/573, H.no:6715.
[60] Fâkihî, Ebû Abdullah Muhammed b. İshak, Ahbaru Mekke, İV/54.
[61] Fâkihî, age., IV/140.
[62] Fâkihî, age., IV/140.
[63] Abdürrezzak, 11/22, H.no:2333.
[64] İbn İshâk, Sîret, 42, No: 46.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/74-75.
[65] Sened:
Sahih: Müsned, 11/196, H.no:6852; Ebû Dâvûd, Salât, 110, H.no:708; Ahmed b. Hanbel libasla ilgili özet bir bölümünü değişik senedlerle verir:
Bk. Müsned, 11/211, H.no:6972; Benzer rivayetler için bk. 11/207, H.no:6931; 11/162, H.no:6513; 11/193, H.no:6821 (Mükerreri: 11/164, H.no:6536); Mü^m, Libâs, 27; Ebû Dâvûd, Libâs, 17, H.no:4066,4068; Nesâî, Zînet, 95, H.no:5313; İbn MQ.ce, Libâs, 21,,H.no:3603.
Bennâ hadisi Ebû Davud'a nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/136. Eserinin bir başka yerinde ise İbn Mâce'ye de nisbet eder ve râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. age., XVII/244.
Sarı renkli elbisenin yasaklanış] ile ilgili İbn Abbas rivayeti için bk. Müsned, 1/81, H.no:611.
Bu hadis Libâs konusunda 37/7060. hadiste tekrar edilecektir.
[66] Lafız manası; yönünü döndüğü bir duvara karşı, şeklindedir.
[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/75.
[68] Sened:
Sahih: Müsned, VI/331, H.no:26688; Aflfttfm, Salât, 237(Ebu Dâvud, Salât, 154, H.no:898; N«flf, Tatbîk, 52, H.no:1107; /fen Mâ«, İkâme, 19, H.no: 880 (Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce'nin metni:
Müsned'deki benzer rivayetler için bk,
VI/332, H.no:26697; VI/335, H.no:26723; Müslim, Salât, 238-239; Dânmî, Salât, 79, H.no:1336:
VI/333, H.no:26710; Afü.î/ım, Salât, 238-239; Nesâî, Tatbîk, 88, H.no:1145 (Müslim ve Nesâî'nin metninde ziyade bulunmaktadır:
Ayrıca bk. 448/1318. hadis.
[69] İbn Huzeyme, Sahih, 1/326, H.no: 649; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübra, 11/115, H.no: 2542; bu rivayetin şâhidleri için bk. Müslim, Salat, 495,496.
[70] Şafiî, es-Sünenü'l-me'sûra, 1/223, H.no:159; AbdUrrezzak, 11/170, H.no:2925.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/75-76.
[71] Sened:
Sahih: Müsned, 1/341, H.no:3174; Benzer rivayetler için bk. 1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır):
(1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/343, H.no:3193 (Hasan el-Uranî, İbn Abbas'tan işitmediği için senedi inkıta sebebiyle zayıftır.):
1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/308, H.no:2805; î/327, H.no:3019; 1/341, H.no:3167; 1/254, Rno:2295; 1/251, H.no:2258; Ebû DâvÛd, Salât, 110, H.no:709; İbn Mâce, İkâme, 39, H.no:953.
Ayrıca 449/1319, 466-467/1336-1337, 469/1339 ve 460/1330. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz.
[72] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/76-77.
[73] Sened:
Sahih; Müsned, IV/169, H.no:17469; Benzer rivayet için bk. 1V/116-117, H.no: 16988:
Ahmed b. Hanbel'in bu rivayetinin metninde kalb/lafızlann yer değişikliği vardır. Bu kalb ise manayı etkilemektedir. Bu metinde "Übey b. Ka'b'm kızkardeşinin oğlu Ebû Cüheym, Büsr b. Saîd'i Zeyd b. Hâlİd'e gönderdi" şeklinde geçmektedir. Hâlbuki Zeyd b. Hâlid Büsr'ü Ebû Cüheym'e göndermiştir. Fakat, Bennâ bu rivayeti esas almıştır. Biz ise diğer hadis kitaplarında da yer alan metni tercih ettik. Benzer bir hata da İbn Mâce'nin rivayetlerinden birinde bulunmaktadır:
Bk. İbn Mâce, İkâme, 37, H.no:944.
Mâlik, Kasr, 34 (Mâlik, Ka'bü'l-Ahbar'ın sözü olarak da benzer bir rivayet nakleder:
Bk. 366) Buhâri, Salât, 101;
Salât, 261; Ebû DâvÛd, Salât, 108, H.no:701; Tirmizî, Salât, 134, H.no:336 (Bu konuda Ebû Saîd el-Hudrî, Ebû Hüreyre, İbn Ömer ve Abdullah b. Amr'dan nakiller vardır. Ebû Cüheym'in hadisi ise hasen-sahihtir. Ebu'n-Nadr'ın ismi ise Salim'dir. Ömer b. UbeyduHah el-Medînî'nin âzâdlığıdır. Bu hususta bir rivayet de şöyledir: Nesai, Kıble, 8, H.no:754; İbn Mâce, İkâme, 37, H.no:945;
Dârimî, Salât, 130, H.no:1423-1424.
Ebû Cüheym Abdullah b. Haris b. Sımme b. Amr b. Atîk b. Amr en-Neccârî el-Ensârî, Mâlik b. Neccâr oğullarından ve ensardan olan bu sahâbî, Übey b. Ka'b'ın kızkardeşinin oğludur. Biri teyemmüm diğeri de namaz kılanın önünden geçen kimse ile ilgili olmak üzere iki hadis nakleder. (Ahmed b. Hanbel ise Kur'ân kıraati hususunda üçüncü bir rivayetini daha nakleder.) Teyemmüm ile ilgili rivayeti için bk.5/856. hadis.
Not: Bennân'ın aldığı metinde kalb bulunduğu için Benna'nın esas aldığı rivayeti tercih edilmedi, benzeri alındı.
[74] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/77-78.
[75] Sened:
Hasen: Müsned, 11/371, H.no:8823; İbn Mâce, ikâme, 37, H.no:946 (Bûsırî Zevâid'inde şöyle diyor: "İsnadı ile ilgili olarak tenkid vardır. Çünkü Ubeydullah b. Abdurrahman'ın amcasının ismi Ubeydullah b. Abdullah'tır. Ahmed b. Hanbel, bu râvinin hadislerinin münker olduğunu söyler. Fakat İbn Hıbbân sadece oğlunun kendisinden naklettiği rivayetlerini zayıf sayar"); Bennâ da bu konuda şunları ifade eder: "Bu hadis, oğlunun kendisinden naklettiği rivayetlerinden değildir İşte bu sebeple de İbn Hıbbân Sahîh'ine bu rivayeti almıştır. îbn Hıbbân'in şartı da Sahİh'inde sadece sahih hadisin rivayet edilecek olmasıdır". Bk. Bülûğu'l-emânî,EV139.
Ubeydullah b. Abdurrahman (b. Abdullah) b. Mevheb hakkında bilgi için bk. 316/1186. hadisin tahrici.
Benzer rivayetler İçin 465/1335. hadise bk.
[76] Yani namaz kılanın Önünden geçmek.
[77] Bu şekilde namaz kılanın önünden enlemesine ilerlemek sakıncalıdır. Ancak boylamasına kıble cihetine doğru yürümede bir sakınca yoktur.(Bk. Mübârekpürî, Tuhfetü'l-ahvezî, V/409).
[78] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/78-79.
[79] Sened:
Zayıf: Müsned, IV/64, H.no:16561 ("Kötürüm birinin hadisi" başlığı altında); Mükerrer için bk. V/376-377, H.no:23090 ("İsmi Bilinmeyen Erkek Sahâbilerden Bazılarının Hadisleri" başlığı altında); İbn EbîŞeybe, 1/254, H.no:2920; Ebû Dâvûd, Salât, 109, H.no:705-707:
Ebû Davud'un ilk rivayetinde - ki Ahmed b. Hanbel'in senedindeki gibidir - yer alan Yezid b. Nİmrân sika biridir. Fakat onun talebesi olan âzâdhğı meçhuldür. Saîd b. Gazvân'ın babası Gazvân kanalı ile naklettiği rivayet zayıftır. Çünkü her İkisi de meçhuldür. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/275; Delâilü'n-nübüvve, VI/241. Taberânî ise Abdurrahman b. Yezid b. Câbir - Yezid b. Gazvân kanalı ile nakleder. Bk. Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/198, H.no:346.
Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğıı'l-emânî, 111/140.
[80] Bir rivayette: 'Tebük'te bulunduğunda' şeklinde geçmektedir. (Bk. Ahmed b. Hanbel, V/376; Ebu Dâvûd, Salât, 109, H.no:705; Beyhakî, U/275, H.no:2303).
[81] Burada kötürüm kalan kişi olayı anlatan kişidir, kendisinin bu sebeple kötürüm kaldığını ima etmektedir.
[82] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/79-80.
[83] Sened:
Sahih: Müsned, 1/99, H.no:772; Heysemî, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma \ H/62 .
Hz, Aişe'den (Radiyallahü anhâ) şahidi için bir sonraki ***465/1335. hadise bk.
[84] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/80.
[85] Sened:
Sahih: Müsned, VI/275, H.no:26235; Benzer rivayetler:
Bk. Müsned, VI/37, H.no;23970; VU152, H.no:25062; VI/64, H.no:24240; VI/260, H.no:26112; VI/199-200, H.no:25513; VI/86, H.no:24443; VÎ/192, H.no:25475; VI/205, H.no:25572 (Bu iki rivayet: ziyadesiyle; VI/231, H.no:258l8 (Bu
rivayetin metni:
Mâlik, Salâtü'l-leyl, 2; Buharı, Salât, 22; Müslim, Salât, 267-272; Ebu Dâvûd, Salât, 111, H.no:710; 71muzf, Salât, 208, H.no:440; Ne^f, Taharet, 120, H.no:166; İbn Mâce, İkâme, 40, H.no:956.
Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki ***464/1334. hadise bk.
Ayrıca 378/686. hadise bk.
[86] Buhari, Salat, 22; Müslim, Salât, 272.
[87] Buharı, Salat, 103; Müslim, Salât, 268; Ebû DâvÛd, Salat, 112, H.no: 711.
[88] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/80-81.
[89] Sened:
Zayıf: Müsned, 1/211, H.no:1797 (Abbas b. Ubeydullah b. Abbas amcası Fadl b. Abbas'a yetişmediği İçin senedinde inkıta bulunmaktadır ve bu sebeple de senedi zayıftır) 1/212, H.no:1817:
(Senedinde Abbas b. Ubeydullah b. Abbas düştüğü için bu rivayet mu'daldir); Ebû Dâvûd, Salât, 113, H.no:718; Nesâî, Kıble, 7, H.no:751.
Bennâ, hadisi Beyhakî ve Dârekutnî'ye de nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/141.
Ayrıca 449/1319 ve bir sonraki 467/1337. hadislere bk.
[90] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/81-82.
[91] Sened:
Sahih: Müsned, 1/219, H.no:1891; İkinci rivayet için bk. 1/264, H.no:2376; Benzer rivayetler için bk. 1/352, H.no:3306: 1/342, H.no:3184-3185; 1/341, H.no:3167; 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıf): 1/327, H.no:3019:
H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır) (Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkİr "İsnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295; (1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/250, H.no:2258; 1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/224, H.no:1965 (470/1340. hadis); Mâlik, Kasr, 38; Buhâri, İlim, 18; Salât, 90; Ezan, 161; Sayd, 25; Meğâzî, 78; Müslim, Salât, 254-257; Ebû Dâvûd, Salât, 112, H.no:715-716; TirmizU Salât, 135, H.no:337 (Âişe, Fadl b. Abbas ve İbn Ömer'den de nakledilen İbn Abbas hadisi hasert-sahihtir); Nesâî, Kıble, 7, H.no:750, 752; İbn Mâce, İkâme, 38-39, H.no:947, 953; Dârimî, Salât, 129, H.no:1422; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IX/136, H.no:9344.
Fadl b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) gelen rivayetler için bk.***466/1336. hadis.
449/1319,466/1337,464/1334 ve 460/1330. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütalaa ediniz.
[92] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/82-83.
[93] Sened:
Sahih: Müsned, 1/341, H.no:3167; Benzer rivayetler için bk. 1/254, H.no:2295:
(1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/250, H.no:2258; 1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/224, H.no:1965 (470/1340. hadis); 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıftır. 460/1330. hadisin tahricine bk.); Mâlik, Kasr, 38; Buhâri, İlim, 18; Salât, 90; Ezan, 161; Sayd, 25; Meğâzî, 78; Müslim, Salât, 254-257; Ebû Dâvûd, Salât, 112, H.no:715-716; Tirmizî, Salât, 135, H.no:337 (Âişe, Fadl b. Abbas ve İbn Ömer'den de nakledilen İbn Abbas hadisi hasen-sahihtir); Nesâl Kıble, 7, H.no:750, 752; İbn Mâce, İkâme, 38-39, H.no:947, 953; Dârimî, Salât, 129, H.no:1422;Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IX/136,H.no:9344.
Fadl b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) gelen rivayetler için bk.***466/1336. hadis.
460/1330,467/1337 ve 464/1334. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz.
[94] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/83-84.
[95] Sened:
Hasen: Müsned, 1/247, H.no:2222; Benzer rivayetler için bk. 1/343, H.no:3193: 1/308, H.no:2805:
Hasan b. Abdullah el-Uranî el-Kûfî, İbn Abbas'tan (v.68/687) işitmediği için senedi inkıta sebebiyle zayıftır, tbn Hacer, Hasan el-Uranî, İbn Abbas'tan nakillerinin mürsel olduğunu belirtir. Bk. Takrîb, Trc.no:1252.
İbn Mâce, İkâme, 39, H.no:953; Bu munkatı hadis, farklı tariklerden gelen rivayetlerle mevsûl hâle gelmese bile desteklenir. Meselâ, Yahya b. el-Cezzâr'ın Suheyb kanalı İle tbn Abbas'tan naklettiği rivayet sahihtir. Bk. 1/341, H.no:3167. Müsned'in bazı rivayetlerinde bu rivîlerde de inkıta vardır: 1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği İçin hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır) (Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkir "isnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295: (1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada îbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir.
Bennâ, hadise buradaki lafzı ile başka bir kaynakta rastlamadığını, fakat hadisin Buhâri ve Müslim'in Sahih'lerinde aynı manada rivayetlerinin bulunduğunu, bu hadisin isnadının ise râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/144. Bennâ seneddeki inkıtaya değinmez.
Hasan el-Uranî, "şeytan taşlama" ile ilgili rivayeti de İbn Abbas'tan nakleder. İlgili rivayetler için bk. 372/3937. hadis. Bennâ, bu rivayetin munkatı olduğunu belirterek mevsûl hâle gelişini de gösterir. Bk. age,, XII/173-174. Ayrıca "öğle ve ikindi namazında kıraat" ile ilgili rivayet de Hasan el-Uranî'nin tbn Abbas'tan naklidir. Bu rivayet için bk. 566/1436. hadis.
[96] 468/1338. hadiste geçen cariyelerden birisi olabilir. Bk. Bennâ, age. III/144.
[97] Râzî, Muhtâru 's'Sthâh, 96.
[98] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/84-85.
[99] Bennâ, age., IIV144.
[100] Tahriri için bk. Müsned Trc. H.No: 444/1314.
[101] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/69; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/82; Kâsânî, Bedaiu's-sanâi, 1/217-218; tbn Kudâme el-Makdisî, eş-Şerhu'1-kebîr, 1/623-624; Nevevî, Mecmu', III/247-248.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/85-86.
[102] Sened:
Sahih: Müsned, 1/224, H.no:İ965; Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis İşitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır. Fakat diğer tariklerde arada Suheyb'in bulunduğu dikkate alındığında sened mevsûl hâle gelir ki bu durumda da râvileri sika olduğu için hadis sahih olmuş olur. Buradaki rivayet gibi munkatı senedler de vardır:
1/291, H.no;2653 (munkatı) (Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkir "isnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295:
1/250, H.no:2258 (munkaü):'
Mevsûl rivâyeüer. 1/235, H.no:2095:
Bu rivayette inkıta giderilmiştir. Çünkü arada tbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. Diğer rivayetler: 1/341, H.no:3167:
Ebu Dâvûd, Salât, 110, H.no:709 (munkatı), 716; Nesâî, Kıble, 7, H.no:752.
Bennâ, Heysemî'nİn: "Hadisi Ebû Ya'lâ nakleder. Senedinde zayıf olan Haccâc b. Ertâd bulunmaktadır" sözünü nakleder ve şöyle der: "Tenkîhu't-Tahkîk yazarı tbn Abdilhâdi el-Hanbelî, Ahmed b. Hanbel'in: 'O, hadis hafızlanndan biridir' ve Şu'be'nin: 'Haccâc b. Ertâd ve İbn îshak'tan hadis yazın. Çünkü her ikisi de hadis hafızıdır' dediklerini nakleder." Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/145.
[103] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/86-87.
[104] Sened:
Hasen: Müsned, VI/399, H.no:27118; Benzer rivayet:
VI/399, H.no:271İ9; Ebû Dâvûd, Menâsik, 88, H.no:2016 (Hocası Âhmed b. Hanbel'dennaklettiği hadislerden biridir); Nesâî, Kıble, 9, H.no:756; Menâsik, 162, H.no:2958; An Mâce, Menâsik, 33, H.no:2958:
Humeydî, 1/263, H.no:578; An Huzeyme, 11/15, H.no:815; Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, 11/373.
Senedinde yer alan Muttalib b. Ebû Vidâ'a (Vedâ'a) es-Sehmî ve babası sahâbîdir (Radtyallahü anhiimâ). Ahmed b. Hanbel'in verdiği isnadlarda milphem bir râvi bulunmaktadır. Buna göre hadisin isnadı zayıftır. Fakat diğer musanniflerin senedlerinde Kesîr b. Kesîr b. Muttalib b. Ebû Vidâ'a (Vedâ'a), babası Kesîr'den, o da kendi babasından (dedesi) nakletmektedir ki şayet bu isnad doğru ise hadis sahihtir. Fakat burada verilen senedle hadis zayıftır. Konu ile İlgili diğer rivayetlerle desteklenen bu hadis hasen seviyesine yükselir.
[105] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/87-88.
[106] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/88.
 
Üst Ana Sayfa Alt