"Allah ve elçisi" ifadesinden, Allah ve elçisinin ortaklığını anlayanlar olduğunu düşünüyorum.
Allah'a uymak ile elçiye uymak farklı şeylerdir. Putları aracı edinip Allah'a ulaşmaya çalışan kişi de "kendince" Allah'a uyuyordu. Nitekim Kur'an'da, müşriklerin yaptıkları kötü işlerin Allah'ın emri olduğunu söyledikleri belirtilir.
Onların Allah ile ilgili hiçbir sorunları yoktu. Yaratıcı olarak Allah'ı kabul ediyor ve O'nu hoşnut edecek şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Onların tüm sorunları Allah'ın elçisiydi. Onlar Allah'a o kadar bağlıydılar ki elçilerin Allah'a iftira ettiklerini düşünüp elçilere karşı çıkmaktaydılar. Bu bugün de böyledir. Birçok ateist Allah'a inanıyor ancak din kendilerine hoş gelmediği, ağır geldiği için "Allah böyle şeyler emretmez" "Muhammed uydurmuştur" diyenler ve hatta din kurallarını beğenmeyip, bu din kuralları "Allah'a hakarettir" diyen ateistler vardır. Demek o ki birçok kişi aramızdaki ortak kelime olan Allah'a inanıyor, kendince de iyilik yapıp kötülükten men ederek ona itaat ediyor ancak elçilere uymayı kabul etmiyor. Durum böyle olunca Allah'a kendince de olsa birçok kişi uyuyor. Elçiye uymak ise Kur'an'dan geçiyor. Elçiye uymak Allah'a uymak ile aynı şey olduğuna göre sadece elçi de diyebiliriz. "Allah'a uy" diyeceksiniz, müşriğin biri de çıkıp "ben zaten Allah'a inanıyorum ama Elçiye/Muhammed'e/Kur'an'a inanmıyorum" diyecek. Sonra bir de "elçiye/Muhammed'e/Kur'an'a uy" demek durumunda kalacaksınız. Bu yüzden doğrudan "Elçiye/Muhammed'e/Kur'an'a" demek daha kestirme bir yoldur.