Geçmiş zamanda ülkenin birinde semerci ustası ile çırağı yaşarmış birgün usta çırağına ben namaz kılmaya gidiyorum sen sen ol oturup semer diktiğim eski semeri satma demiş usta gidince bir kervan gelmiş işnin acele olduğunu hemen gitmeleri gerktiğini söylemiş çırak tamir edilecekleri onarmış yeni semerlerdende satmış yalnız bir semer daha lazım demiş kervancı başı çırak sağa sola koşturmuş ama semer yokmuş kervancı başı çırağa oğul ben şu eski semere yeni semer parası vereyim bunuda bana sat demiş çırakta ustam bir semer daha yapar onun üzerinde semer diker demiş kar ettiğini düşünerek semeri satmış ustası gelmiş bir bakmı semer yok oğul semer nerde diye çırağa sormuş çırakta iyi bir paraya sattığını söylemiş usta hay Allah ben sana satma demiştim demekle yetinmiş ay geçmiş yıl geçmiş aynı kervan aynı güzergahdan geri dönmüş geri dönerkende o semerciye uğramak zorunda kalmış alışverişi yapmışlar usta eski semerini tanımış ama bir söz söyleyememiş tam dükkandan çıkacakları vakit kervancı başı dönmüş şu eski semeride onarıver demiş ustada semerin çok eski olduğunu o eski semeri kendinin alıp kervancı başına eski semer parasına yeni bir semer vereyim demiş kervancı başı bu teklifi memnuniyetle kabul etmiş çırakta içinden ustasına kızmış ben o eski semeri sattım o geri aldı diye kervan gittikten sonra usta çırağa bir falçata vermesini istemiş usta falçatayla keçeyi kestikce arasından kalıp kalıp altınlar çıkmış çırak hayretle ustasını seyrediyormuş gördünmü oğulbir ömür boyu birikimim bu semerin arasındaydı naspse gelir hintten yemenden nasip değilse ne gelir elden sana semeri bu yüzden satma demiştim demiş