Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Nazar Boncuğu, Muska, Sihîr ve Okuma ile Tedavi Var mı?

DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Nazar Boncuğu, Muska, Sihîr Ve Okuma İle Tedavi

Soru

Ben şu anda yirmi yedi yaşında bir gencim. Bir genç kızla evlendim. Evliliğimizin üzerinden yaklaşık bir sene kadar geçti. Çok mutluyduk. Birden bire hanımımda garip birtakım haller görünmeye başladı. Bu olaydan sonra, evimizin sakin ve durgun genel havası, kasırgalara ve fırtınalara dönüştü. Evimizin havası gereksiz tartışmalar ve konuşmalarla dolmaya başlamıştı. Ben de düşündükçe düşünüyordum. Fakat düşünmek pek fayda sağlamıyordu. Belli bir sıkıntı devresinden sonra, akrabalarım ve yakınlarım bana bazı tavsiyelerde bulundular. Arız olan bu hastalığı bir şeyhe göstermem hususunda bana çevremden baskılar yapıldı. Şeyhe gittiğimiz de benim hanıma şunları söyledi; "Senin başına bir cin musallat olmuş. On gün boyunca üzerine bu verdiğim şeyler okunacaktır. Bu zaman tamamlandıktan sonra, boynuna asmak için bir muska hazırlayacağım." Bundan sonra şeyh hemen işe koyuldu. Kararlaştırdığı zaman geçti ama benim hanımda iyileşme belirtileri görülmedi. Aksine daha önce nasıl idiyse öyle kalmıştı. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenmek isterim. Bu yapılanların dinde aslı astarı var mı? Yoksa bunlar hile, düzenbazlık ve sahtekarlık işleri mi? 275

Cevap

Bir çok hadis, müslümanlara bu tür işlerle uğraşmayı yasaklamıştır. Bu gibi işlere, tedavi amacıyla güvenilmesini şiddetle nehyetmiştir. İslam onları 'muska' diye isimlendirir. İnsanlar hazırladıkları muskaları hastalıkları gidermek, göz değmesinden korumak ve buna benzer şeyler için çocuklarının boyunlarına asarlar. Peygamber (s.a.v) bunu, şu şekilde belirtmiştir. "Üfleme, muska ve Üvle şirktir." (Ahmet, Ebu Davut, Beyhaki, Hakim)
Hadiste geçen rukye (üfleme); anlaşılmaz şeyleri kişinin üzerine okumaktır. Bu şekilde yapılan rukye, yasaklanmıştır. Yapılması caiz olan rukye ise; Hz. Peygamber (sav)'den rivayet edilen dualarla yapılandır. Mesela; "Ey insanların Rabbi olan Allah'ım zorlukları gider. Sen şifa verensin şifa ver. Senden başka şifa veren yoktur. Hiç bir hastalık bırakmayacak gibi şifa ver." (Ahmet, Buhari)
Alimler rukye (üfleme)'nin üç şart dahilinde caiz olabileceğini söylemişlerdir.
1) Allah Teaia'nın isimlerinin söylenmesi
2) Manasının anlaşılır olması ve okunan şeylerin arapça olması.
3) Şifanın, bu okunan şeyden değilde Allah'dan geleceği i-nancıyla okunması.
İnsanın şifa amacıyla astığı veya taktığı herşey islam tarafından yasaklanmıştır.
On kişiden oluşan bir heyet biat etmek üzere Allah Resulünün yanına gelmişti. Allah Resulü dokuzuyla biatlaşmış onuncu kişiye gelince elini çekmişti. Sebebi sorulunca da onun elinde nazarlık olduğunu söylemişti. Bunun üzerine o kişi, nazarlığı alarak parçalamış ve sonra da Allah Resulü ile biat-laşmıştır. Bunun üzerine Allah Resulü "kim muska (nazarlık) takarsa şirk koşmuştur" diye buyurmuştur. Hadis muskayı asıp da kalbini ona bağlayanları kastetmektedir. İmam Ahmet bin Hanbel Imran bin Husayn'den şu şekilde rivayette bulunmuştur; "Peygamber (s.a.v) bir adamın kolunda altından bir bilezik görünce onun ne olduğunu sordu. Adam da; omuzundaki bir hastalıktan dolayı taktığını söyleyince Allah Resulü şu cevabı verdi; ama bu, senin hastalığını daha fazlalaştırır. Çıkar onu, şayet bu senin üzerinde iken ölecek olursan ebediyyen felah bulamazsın."
Tüm bunlardan dolayı gerek sahabe gerekse tabiin muskayı şiddetle yasaklamış ve protesto etmiştir. Hatta Huzeyfe, bir adamın üzerinde bu muskadan görünce ona Allah Teala'nın şu ayetini okumuştu.
"Onlar müşrik olmadan Allah'a iman etmezler" 276
Said bin Cabir şöyle demiştir "Kim bir kimsenin boynundan muskayı çıkarıp da atarsa köle azat etmiş gibidir" Tabiinin ileri gelenlerinden İbrahim Nehai'de "Sahabeler ister Kur'an ayetlerinden olsun ister başka şeylerden olsun muska takmayı hoş karşılamazlardı." demiştir. Yani, Kur'an ayetlerini muska olarak takanları sahabeler hoş karşılamazdı. Bazı alimler bu tür muskalara ruhsat verirken bazıları da yasaklamıştır. Tercih edilen ise; Muskanın bütün türlerinin yasak sayılmasıdır. Çünkü itibar edilen deliller bunu gösteriyor.
1) Yasaklayıcı olarak gelen hadislerin tümü, genel bir yasak-layıcılık özelliğine sahiptir. Muskaların bir türünü yasaklayıp da diğer bir türünü caiz görmemiştir. Mesela, Allah Resulü (s.a.v) muska takan adama kızdığında onda Kur'an ayetlerinin yazılı olup olmadığını sormamıştır. Muskayı muska oluşundan dolayı yasaklamıştır.
2) Günahlara sebep olacak yolları engellemek: Bugün Kur'an ayetleri yazılı muska takan bir kimse yarın başka şey yazılı muskalar takmaya başlar. Bunu gören bir kimse onun, Kur'an muskası mı yoksa başka bir muska mı olduğunu nereden bilecek.
3) Zira Kur'an ayetli muskaları taşımak Kur'an'ın değerini düşürür. Çünkü kişi ister istemez necis yerlere girecek, cünüp olacağı günler olacaktır. Kadınlar ise ay başı geçirecekleri için onların da üzerlerinde taşımaları pek uygun olmayacaktır.
Gerçek şu ki, muska takmak kesinlikle yasaklanmıştır. Allah Resulü, muska taşıyanlara bedduada bulunarak şöyle demiştir "Muska taşıyanın Allah muradını tamam etmesin. Kim de nazar boncuğu takarsa Allah huzurlu bir şekilde yaşatmasın"
İslamın prensibi budur. Bu soruyu yönelten kardeşimizin, hemen hanımını alıp bir doktora götürmesi gerekir. Hanımını götüreceği doktor ya kardeşimizin hamını tedavi edecek ya da onu, bu alanda kendisinden daha uzman birine gönderecektir. Göründüğüne göre hanımı psikolojik bir hastalığa yakalanmış. Belki de sara hastalığına. Bu hastalığı onu tedavi edebilecek bir doktora göstermek gerekir. Alah Resulü (s.a.v) buyuruyor ki, "Ey Allah'ın kulları! tedavi olunuz. Allah tedavisi olmayan hiç bir hastalık koymamıştır."(Ahmet, Sünen sahibi, İbni Mace ve Tirmi, Tirmizi bu hadisin sahih ve hasen olduğunu söylemiştir.)
Sahihi Buhari'de Peygamber (s.a.v)'den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir. "Şifa üç şeydedir; bal içmekte, hacamat yaptırmakta ve ateşle (yarayı) dağlattırmaktadır." Yoksa şifa ne muskada ne okuyup üflemekte ve ne de bunlara benzer diğer şeylerdedir. Peygamber (s.a.v) hastalıkların tedavisini tabii tedavi şekilleriyle birlikte söylemiştir. Bunların hepsi de tıbbın genel tedavi yöntemlerini içerir. Tıpta tedavi, tıp ilaçlarını enjektörle ve ağız yoluyla alarak, cerrahi tedavilerde ameliyata başvurarak ve günümüzdeki gibi fizik tedaviye başvurularak şifa elde edilinebi-liyor. Tüm bu tedavi metodları, islamın kabul ettiği ve Peygamber (s.a.v)'in meşru olarak benimsediği gerçeklerdir. Allah Resulü kendisi de tedavi olmuş, hacamat yaptırmış, sahabelere doktor göndermiştir. Aynı zamanda sahabelerine ve ümmetine de tedavi olmalarını emretmiştir. Bizim için en faydalı olanı da; Allah Resulünün sünnetine uymak ve bu tür meselelerde sebeplere tutunmaktır. Yukarıdaki soruyu yönelten kardeşimizin de dediği gibi bunlar sahtekarlık işlerinden başka birşey değildir.
Allah'tan tek dileğimiz, bizi kendi rızasına ulaşmakta muvaffak kılmasıdır. İşlerimizde bizleri başarılı kılmasıdır. Dinde bizi fakih kılsın ki, bu sayede dosdoğru olan yolu ve sırat-ı müstakimi bulabilelim.
Doğrusu Allah herşeyi işitendir, bize yakındır. 277

Kaynak:

275 Prof. Dr. Yusuf El-Kardavî, Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık: 1/252.
276 Yusuf, 106
277 Prof. Dr. Yusuf El-Kardavî, Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık: 1/253-256.
 
M Çevrimdışı

mümkündür

Üye
İslam-TR Üyesi
Kadınlar ise ay başı geçirecekleri için onların da üzerlerinde taşımaları pek uygun olmayacaktır.[İSLAM NİKLİDEN ALINTI]

BUNA GÖRE KADINLAR BU RAHATSIZLIKLARINDAN DOLAYI KURANDA OKUYAMAZ MI,
Yukardaki musaka ve nazar boncuğu hakkındaki görüşlerin nakilleri sahih ken alıntıyaptığım cümledeki vurgu eğer,kuran okumak için abdest almak farzdır manasınada geliyorsa bu yanlıştır.çünkü abdest namazın farzıdır kuran okumanın değil ve kadınlar bu durumlarından dolayı kurandan uzak durup okumamaları gerekir demek kurana ve peygamberin uygulamasına uymaz.
insanlar kuranı abdestsizde okuya bilirler.vakia ve beyyine de geçen mutahhar kelimesi abdestle alakası olmadığı gibi,başındaki la edatıda kesinlikle temiz olanların dışında kimsenin kurana dokuna mayacağının anlatımıdır.ayetlerin siyak ve sibakı ve ayrıca nuzullarınada bakınca daha net anlaşılır. maalesef daha sonraki uygulamalarda ise bu sanki kuranın abdestsiz okunmaz ve böyle bir şarta dönüşmüştür.evet bir insan kuran okumadan önce abdest ala bilir ama bu kuranın okunmasındaki şartıdır demesi ve özellikle kadınların kuranı okumadan uzklaştırmak zulumdur ve sorumluluktur.
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Es Selamu Aleykum kardesim

Öncelikle Kadinlarin Aybasi hallini kast ediyorsaniz ki öyle düsünüyorum O Rahatsiz durumlarinda Kuran Okuyamayacaklarini bircok alim söylemistir..

Gelelim Abdest ve kuran konusuna, Bazi Alimler Abdestsiz Kesin yasaklarken bazilari su durumlarda izin vermislerdir..
Sayet Kisi Kuran ile hasir nesir ise ve daima Kuran üzerinde ilim calismasi, Hafizlik gibi durumlar yapiyorsa sadece takildigi yerlerde abdestsiz alip göz atma imkani vardir.. denmekte

Bu Konuda arastirma yapmistim, Ibn Kesirde O konu Hakkinda su ayette

لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. ( Vakia 79 ) Ayeti bölümünde Ayetin Abdest ile alakasi olmadigini yanliz Abdestsiz Kuran Okumayin ( Ebu Davut ) ta cok Kuvvetli bir hadis gectigini aktarmis Ibn Kesir Tefsirinde...

Incelemenizi Öneririm Bu Konuyu cok Arastirmistim birara...

selametle
 
M Çevrimdışı

mümkündür

Üye
İslam-TR Üyesi
kardeş vakıa 79 abdest ile ilgili bir ayet değildir .nuzuluna ve ayetin siyak sibakına bakıncada anlaşılır.[fizilaldede baka bilirsiniz]
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
kardeş vakıa 79 abdest ile ilgili bir ayet değildir .nuzuluna ve ayetin siyak sibakına bakıncada anlaşılır.[fizilaldede baka bilirsiniz]

Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. ( Vakia 79 ) Ayeti bölümünde Ayetin Abdest ile alakasi olmadigini yanliz Abdestsiz Kuran Okumayin ( Ebu Davut ) ta cok Kuvvetli bir hadis gectigini aktarmis Ibn Kesir Tefsirinde

alinti bölümü dikkatlice okuyalim insaALLAH :)
 
M Çevrimdışı

mümkündür

Üye
İslam-TR Üyesi
kardeş ALLAH IN YASAKLAMA getirmediğine kullar nasıl getire bilir.

ARAF 3.
Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

ARAF 28.
Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"

ARAF 70.
Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bizi tehdit ettiğini bize getir."

ARAF 170.
Kitaba sarılanlar ve namazı/duayı yerine getirenlere gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyiz.


MÜRSELAT 50.
Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?


KAMER 17.
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!



CİN 17.
Ki onları, onun içinde imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur'an'dan yüz çevirirse Rabbi onu, gittikçe yükselen bir azaba sokar.

CİN 18.
Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.



FURKAN 30.
Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."

FURKAN 31.
Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter.


ŞUARA 5.
O Rahman'dan kendilerine söze bürünmüş yeni bir hatırlatma gelmeye dursun, ondan mutlaka yüz çevirirler.

ŞUARA 72.
Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?"

ŞUARA 73.
"Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?"

ŞUARA 74.
Dediler: "Hayır! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk."

ŞUARA 213.
O halde, Allah'ın yanında bir başka ilaha daha yalvarma/davet etme. Yoksa azaba uğratılanlardan olursun.


İSRA 41.
Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.

İSRA 45.
Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.

İSRA 46.
Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman/Kur'an'da yalnız O'nu andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.

İSRA 73.
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.

İSRA 74.
Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.

İSRA 75.
İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli acılarını tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.

İSRA 93.
"Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız!" De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?"


YUNUS 15.
Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim."

YUNUS 16.
De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

YUNUS 17.
Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler.

YUNUS 18.
Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.

YUNUS 49.
De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler."

YUNUS 59.
De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"

YUNUS 60.
Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar.

YUNUS 64.
Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.


HUD 31.
(Nuh: ) "Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."


YUSUF 111.
Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.


ENAM 14.
De ki: "Göklerin ve yerin Fâtır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı velî edineyim?" De ki: "Bana, İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi." Ve sakın şirke sapanlardan olma!

ENAM 48.
Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

ENAM 49.
Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, fenalığa bulaşmaları yüzünden kendilerine azap dokunacaktır.

ENAM 50.
Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

ENAM 51.
Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.

ENAM 56.
De ki: "Ben, Allah'ı bırakıp da yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım!" De ki: "Sizin keyiflerinize uymam! Çünkü bunu yaparsam sapıtmış olurum, doğruyu ve güzeli bulanlardan olmam."

ENAM 57.
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."

ENAM 81.
"Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır?

ENAM 114.
Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.

ENAM 115.
Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.

ENAM 137.
Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri iftiralarla baş başa bırak.

ENAM 148.
Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz."

ENAM 157.
Şunu da söylemeyesiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız.


LUKMAN 6.
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.

LUKMAN 7.
Ayetlerimiz ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çevirir. Sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında bir ağırlık vardır. İşte böylesini, korkunç bir azapla muştula.

LUKMAN 21.
Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?


SEBE 5.
Ayetlerimizi hükümsüz kılmak uğruna koşuşup duranlar var ya, onlar için pislikten, inletici bir azap vardır.

SEBE 6.
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah'ın yoluna kılavuzladığını görürler.


ZÜMER 2.
Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız ona özgüleyerek Allah'a ibadet et/O'nun için iş yapıp değer üret!

ZÜMER 3.
Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'nun yanında birilerini daha veliler edinerek, "Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.

ZÜMER 11.
De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet etmem/O'nun için iş yapıp değer üretmem emredildi."

ZÜMER 14.
De ki: "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum/O'nun için iş yapıp değer üretiyorum."

ZÜMER 15.
"Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."

ZÜMER 29.
Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamt, yalnız Allah'adır! Ama onların çokları bilmiyorlar.

ZÜMER 30.
Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler!

ZÜMER 31.
Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.

ZÜMER 32.
Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kâfirler için bir barınak yok mu?


FUSSİLET 6.
De ki: "Ben sadece sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden O'na yönelin ve O'ndan af dileyin. Vay haline ortak koşanların!

FUSSİLET 52.
De ki: "Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onu inkâr ettinizse/onun üstünü örttünüzse, dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?"


ZÜHRUF 22.
Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız."

ZÜHRUF 23.
İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."

ZÜHRUF 24.
Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."

ZÜHRUF 36.
Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.

ZÜHRUF 37.
Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.


CASİYE 6.
İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!

CASİYE 7.
Yazıklar ve azaplar olsun günaha batmış her yalancı iftiracıya,

CASİYE 8.
Ki Allah'ın ayetlerinin kendisine okunuşunu dinler, sonra böbürlenmiş olarak inadında devam eder. Sanki hiç duymamıştır onları. Artık acıklı bir azapla muştula böylesini.

CASİYE 17.
Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.

CASİYE 31.
İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"


AHKAF 9.
De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."

AHKAF 10.
De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez."


KEHF 27.
Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın.

KEHF 54.
Yemin olsun, biz, bu Kur'an'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

KEHF 56.
Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.

KEHF 57.
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar.

KEHF 101.
Onlar, gözleri benim zikrim/Kur'anım karşısında perde içinde olan insanlardı. Dinlemeye dayanamıyorlardı.

KEHF 110.
De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na ortak koşmasın."


NAHL 20.
Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır.

NAHL 21.
Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.

NAHL 22.
Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, âhirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur.

NAHL 62.
Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.

NAHL 89.
Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.


ENBİYA 36.
O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.

ENBİYA 42.
De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar.

ENBİYA 43.
Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.

ENBİYA 44.
Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?

ENBİYA 45.
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!


MÜMİNUN 71.
Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara zikirlerini/Kur'anlarını getirdik ama onlar zikirlerinden/Kur'anlarından yüz çeviriyorlar.


MÜMİNUN 105.
"Ayetlerim size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?"

MÜMİNUN 110.
Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.

MÜMİNUN 111.
Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.


TUR 33.
Yoksa, "Onu uydurdu" mu diyorlar! Hayır, iman etmiyorlar.

TUR 34.
Eğer doğru sözlü iseler, onun benzeri bir hadis/söz getirsinler.


RUM 30.
O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.

RUM 58.
Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, gerçeği örten nankörler/inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz."

RUM 59.
İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor.


RAD 28.
Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın zikriyle/Kur'an'ıyla tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle/Kur'an'la tatmin bulur.

RAD 36.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır."


HAC 71.
Allah'tan ayrı olarak, hakkında O'nun hiçbir kanıt indirmediği şeye kulluk ediyorlar. Kendilerinin de onunla ilgili bir ilmi yoktur. O zalimlerin yardımcısı olmayacaktır.

HAC 72.
Onlara açık-seçik ayetlerimiz okunduğunda, o küfre sapanların yüzlerinde bir hoşnutsuzluk/yadsıma görürsün. Kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracak olurlar. De ki: "Size şu yaptığınızdan daha kötü bir şey haber vereyim mi: Ateş! Allah onu inkârcılara vaat etmiştir. Ne kötü dönüş yeridir o!"


BAKARA 75.
Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardır ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, akletmelerinin ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.

BAKARA 78.
İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece anlamını bilmeden okuyuşlar/hurafeler/hayal ve kuruntular bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.

BAKARA 99.
Yemin olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik. Onları, sapmış olanlardan başkası inkâr etmez.

BAKARA 159.
İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet eder.

BAKARA 165.
İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındır. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler!

BAKARA 170.
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...


ENFAL 2.
İnanmış olanlar ancak o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını artırır. Ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.


ALİ İMRAN 20.
Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.

ALİ İMRAN 78.
Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.

ALİ İMRAN 79.
Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar/Rabbânîler olun!"

ALİ İMRAN 80.
Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz, müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size?


NUR 46.
Yemin olsun, biz açık-seçik bilgiler veren ayetler indirdik. Allah, dilediğini/dileyeni dosdoğru yola iletiyor.


MÜCADELE 19.
Şeytan onları kuşattı da Allah'ın zikrini/Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Galiba Ya Sen Beni anlamiyorsun yada ben seni
Öncelikle Ibn Kesirden Kaynak verdim, Ibn Kesir Normal Insan degil Otoriterdir, Alimlerin Baslarindandir, Bugün Ibn Kesirden Kaynak Olarak Hadis Getiren ALimler var, Hem Müfessir Hem Muhaddis, Hemde Tarihi cok iyi billen Bir zattir, Kendimiz ile Kiyaslamayalim insaALLAH ;)

Ikinci Olarak Konu ile alakasi olmayan Ayetleri getirmissin, ama Ben getiremem yasak, ilim Aldigim yerden gelen ilk sart ayete karsi ayet kullanmamakti, Hadise karsi Hadisi Delil olarak getir, ama Ayete karsi Ayeti sakin getirme Emri var. Zira O zaman Ayetler birbirini tastik amacli degildi, red amacli inmis gibi olur. ve Büyük bir Felaket ortaya cikar...

Konumuza geri dönelim,Size yazdigim yerde Ibn Kesir Ebu Davuta Abdestli Kuran ile iligili Kuvvetli bir Hadis-i Serif oldugunu aktarmistir bize, siz ise kardeş ALLAH IN YASAKLAMA getirmediğine kullar nasıl getire bilir. diyorsunuz bu söz Resullahii inkara kadar gider dikkatli olalim insaALLAH...
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Haberiniz olsun, rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim ulaştığı zaman kişinin: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda nelere helal denmişse onları helal biliriz. Nelere de haram denmişse onları haram addederiz" diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resulullah (asm)'ın haram kıldıkları da tıpkı Allah'ın haram ettikleri gibidir"

(Ebu Davud, Sünne, 6)
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Özel hallerde (hayız-loğusa) bulunan bir kadının Kur’an-ı Kerim’i eline alarak veya ezber okuması Hanefi, Şafii ve Hanbeli fıkıh âlimlerine göre haramdır.(1) Bu hususta şu sahih hadis-i şerifler bulunmaktadır:

Abdullah b. Ömer (R.A)’dan rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Hayızlı kadın ve cünüp kimse Kur\'an\'dan hiç bir şey okumasın”.

Tirmizi, bu hadis-i şerifi rivayet ettikten sonra şu açıklamalara yer vermektedir: “Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimizin ashabından, tabiinden ve daha sonra gelen ilim adamlarının çoğunun görüşü budur. Süfyan-ı Sevri, İbnü’l-Mübarek, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel ve İshak: Hayızlı kadın ve cünüp kimse Kur’an-ı Kerim’den hiçbir şey okuyamaz. Ancak bir ayet-i kerimenin az bir kısmını veya bir harfi ve benzerini okuyabilirler, demişlerdir. Ve bununla beraber hayızlı kadın ve cünüp kimsenin tesbih ve tehlil getirmelerine ruhsat veriyorlar.”(2)

Ayrıca Kur’an-ı Kerim’in taharet üzere ele alınması ve okunması emredilmektedir:

“Ona (Kur’an-ı Kerim) ancak temizlenenler dokunabilir.”(3)

Hakim b. Hizam (R.A)’den rivayete göre, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz kendisine, Yemen\'e vali olarak gönderdiği zaman: “Kur\'an-ı Kerime ancak temiz (abdestli) olarak dokun,” buyurdu.(4)

Bütün bu ayeti kerime ve hadis-i şerifler gösteriyor ki Kur’an-ı Kerim abdestsiz tutulamaz, fakat ezbere okunabilir. Hayızlı-loğusa olan kadın ve cünüp olan kimse ise Kur’an-ı Kerim’e el süremediği gibi ezbere de okuyamaz.

dipnot
(1)İmam Malik’e göre cünüp olan kimse (kadın-erkek) Kur’an-ı Kerim’i okuyamaz ise de hayızlı kadın okuyabilir. Çünkü cünüp derhal yıkanabilir. Hayızlı kadın ise böyle değildir, mazurdur. Bak:Ez Zuhayli, a.g.e
(2) Tirmizi; Tahâret:98; No:131; 1/182, İbn-i Mâce; Tahâret:105; No:595-596, Dârakutnî; Tahâret:1/117-118 Beyhakî, Süneni Kübrâ; 1/89
(3)Vakıa sûresi:79
(4)Hakim Müstedrek; 3/485; 1/395 Darimi; Talak:3; No:2266 2/214 Beyhaki Sünen-i Suğra; Fezail-i Kur’an:154; 1/387 Darakutni; Taharet:45; No:429; 1/92
 
M Çevrimdışı

mümkündür

Üye
İslam-TR Üyesi
ARKADAŞLAR ABDEST AYETİ [MAİDE 6] İLE VAKIA 79 ARASINDA YAKLAŞIK 15 YILLIK BİR ZAMAN VARDIR. PEKİ BU SÜREDE İNSANLAR KURAN OKUMADILAR MI VE YUKARDADA VERDİM SEYYİD KUTUB BİLE FİZİLALDE VAKIA DA GEÇEN MUTAHHAR KELİMESİ MELEKLER İÇİNDİR ÇÜNKÜ LVHİMAHFUZDAN PEYGAMBERE MELEKLER GETİRMİŞTİR. VEBU ANCAK TEMİZ OLANLAR DOKUNA BİLİRDE MELEKLERDİR VE AYETİN BAŞINDAKİ LA EDATIDA KESİNLİK BİLDİRİ. ALLAH DOKUNAMAZ DEDİYSE DOKUNAMAZ[LA EDATI VAR ÇÜNKÜ].AMA GÜNAHKARIDA,KAFİRİDE ABDESTLİSİDE ABDESTSİZİDE DOKUNUTOR.LA EDATIYLA KESİNLİKLE DOKUNAMAZ BUDA MELEKLERDİR.
İSLAM KARDEŞ BEN RAHAT KOLTUKTA OTURMUYORUM VE PEYGAMBERİMİNDE HADİSİNİ VE SÜNNETİNİ KABUL EDİYORUM.YALNIZ BU KONUDA YANILIYORSUNUZ AYETLERİN NUZULUNA BAKIN DERİM...SELAMETLE VE KONU BURDADA KAPANIR İNŞAALLAH SELAMETLE
 
Üst Ana Sayfa Alt