Özel Soru :
elhamdulillah , inşeAllah Sizlerde iyisinizdir. Rabb'im Sizleri de muhafaza buyursun. Sorunuza geçiyorum;
Nikâhta Mehirin Hükmü Vâcibdir.
Nikâh akdinde mehir belirlenmişse bu, tarafları bağlar. Nikâhta mehir yazılmasa da şâhidler huzurunda sözlü olarak belirlenmiş olması geçerlidir.
Nikâhta hiç mehir konuşulmasa bile, mehr-i misl (kadının dengi olan kadınların aldığı mehir) sabit olur. Sizin nikâhınızda da 60 gram üzerinde nikâh kıyılmış. Bu miktar aslında geçerli mehir olur.
Nikâhta Kararlaştırdıktan Sonra Mehirin Miktarının Değiştirilmesi (artırılması veya eksiltilmesi) Câiz mi?
Nikâh akdinden sonra mehir, eşlerin karşılıklı rıdasıyla artırılabilir. Bu, yeni bir şart koşmak gibidir ki buna “ziyâde” (mehri artırma) denir ve geçerlidir.
“Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin; eğer kendileri o mehrin bir kısmını Size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ 4)
Dolayısıyla nikâhtan sonra Siz ve Eşinizin kararlaştırdığı 250 gr. altın mehir geçerli olur.
Daha Sonraki Zamanda Tekrar Mehirin Miktarını Değiştirmek, Azaltmak Câiz mi?
Kadın, kendi rıdasıyla mehrinin bir kısmını kocasına bağışlarsa, bu caizdir. Ama bu bağış, zorlama, baskı veya duygusal manipülasyon ile alınırsa geçerli sayılmaz. Özellikle lohusalık gibi kadının psikolojik olarak en zayıf döneminde 'kabul ettim' demesi, rıda sayılmaz.
“Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin; eğer kendileri o mehrin bir kısmını Size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ 4)
Âyette 'rıda' ve 'gönül hoşluğu' şarttır. Zorlama, baskı, psikolojik sıkıntı veya duygusal baskıyla alınan rıda geçerli değildir.
Hanefî fıkhına göre; Kadın mehrinden vazgeçtiğini söylese bile eğer bu sırada baskı, korku veya aşırı duygusal zaaf altındaysa bu beyanı geçerli sayılmaz. (İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr, C. 3, Sf: 163)
Şâfiî ve Hanbelî mezheblerinde de aynı şekilde, mehri bağışlama sahih olabilmesi için kadının rıdasının tam ve baskısız olması şarttır.
Fakihler 'rıda ile verilen'i özellikle vurgular. Eğer kalbde rıda yok, sadece baskı altında veya psikolojik boşukta evet denilmişse, bu bağış bâtıl olur.
Dolayısıyla Sen lohusalık halinde duygusal bir zayıflıkla, baskı ve telkinle mehrini düşürmeye radı olmuşsan, bu düşürme şer’an geçerli olmaz. Fıkhî olarak eşinizle ortak karar kıldığınız en son olarak Size 250 gr. mehir hakkınız bâki olup bunu kendisinden taleb edebilirsin.
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;selamu aleykum ve rahmetullah Abdulmuiz hocam. Nasılsınız afiyettesinizdir inşaallah. Rabbim sizi ve ehlinizi korusun.
Sizlere mehirle alakalı bi sorum olacaktı.
Benim nikahım kıyılırken 60 gram üzerine nikahı kıydık ama nikah yazılmadı sadece şahitler var. Ertesi gün eşimle konuşurken “mehir miktarı bana sorulmadı aileler arasında anlaşılan miktar bu, benim isteğim 200 gramdı” dedim ve eşim de 50 gram da benim gönlümden geçen diyip 250 gram altın olarak kararlaştırdık. Aradan 1 yıl geçti duygusal ve psikolojik en zayıf olduğum lohusa dönemimde eşim bu miktarı düşürmek istedi 60 grama. O anki halimle kabul ettim.
Sorum şu kıymetli hocam, nikahtan sonra miktar arttırılır mı ve lohusa döneminde duygusal olarak zayıf olduğumda manipüle edilircesine mehir pazarlığına oturulması geçerli sayılır mı ?
elhamdulillah , inşeAllah Sizlerde iyisinizdir. Rabb'im Sizleri de muhafaza buyursun. Sorunuza geçiyorum;
Nikâhta Mehirin Hükmü Vâcibdir.
Nikâh akdinde mehir belirlenmişse bu, tarafları bağlar. Nikâhta mehir yazılmasa da şâhidler huzurunda sözlü olarak belirlenmiş olması geçerlidir.
Nikâhta hiç mehir konuşulmasa bile, mehr-i misl (kadının dengi olan kadınların aldığı mehir) sabit olur. Sizin nikâhınızda da 60 gram üzerinde nikâh kıyılmış. Bu miktar aslında geçerli mehir olur.
Nikâhta Kararlaştırdıktan Sonra Mehirin Miktarının Değiştirilmesi (artırılması veya eksiltilmesi) Câiz mi?
Nikâh akdinden sonra mehir, eşlerin karşılıklı rıdasıyla artırılabilir. Bu, yeni bir şart koşmak gibidir ki buna “ziyâde” (mehri artırma) denir ve geçerlidir.
“Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin; eğer kendileri o mehrin bir kısmını Size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ 4)
Dolayısıyla nikâhtan sonra Siz ve Eşinizin kararlaştırdığı 250 gr. altın mehir geçerli olur.
Daha Sonraki Zamanda Tekrar Mehirin Miktarını Değiştirmek, Azaltmak Câiz mi?
Kadın, kendi rıdasıyla mehrinin bir kısmını kocasına bağışlarsa, bu caizdir. Ama bu bağış, zorlama, baskı veya duygusal manipülasyon ile alınırsa geçerli sayılmaz. Özellikle lohusalık gibi kadının psikolojik olarak en zayıf döneminde 'kabul ettim' demesi, rıda sayılmaz.
“Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin; eğer kendileri o mehrin bir kısmını Size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ 4)
Âyette 'rıda' ve 'gönül hoşluğu' şarttır. Zorlama, baskı, psikolojik sıkıntı veya duygusal baskıyla alınan rıda geçerli değildir.
Hanefî fıkhına göre; Kadın mehrinden vazgeçtiğini söylese bile eğer bu sırada baskı, korku veya aşırı duygusal zaaf altındaysa bu beyanı geçerli sayılmaz. (İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr, C. 3, Sf: 163)
Şâfiî ve Hanbelî mezheblerinde de aynı şekilde, mehri bağışlama sahih olabilmesi için kadının rıdasının tam ve baskısız olması şarttır.
Fakihler 'rıda ile verilen'i özellikle vurgular. Eğer kalbde rıda yok, sadece baskı altında veya psikolojik boşukta evet denilmişse, bu bağış bâtıl olur.
Dolayısıyla Sen lohusalık halinde duygusal bir zayıflıkla, baskı ve telkinle mehrini düşürmeye radı olmuşsan, bu düşürme şer’an geçerli olmaz. Fıkhî olarak eşinizle ortak karar kıldığınız en son olarak Size 250 gr. mehir hakkınız bâki olup bunu kendisinden taleb edebilirsin.