M
Çevrimdışı
SEYH EBU BASIR TARTUSI ILE BIR DIYALOG
Yazan: Nusret Cephesi kadilarindan Ebu Abdullah Sami.
Bismillahirrahmanirrahim
Seyh Ebu Basir’in Nusret Cephesi’ne katilmayi yasaklayan fetvasina cevaptir.
Tum hamdu senalar alemlerin Rabbi Allah’adir. Onderimiz Hz Muhammed’e (sav), aile ve ashabina salat ve selam olsun. Bundan sonra: Dun Tevhid ehlini destekleme cagrisi yapan birisinin bugun fetva yayinlayarak bu Tevhid ehlinin bir parcasina Nusayri tagutuna karsi cihadinda katilmanin haram oldugunu soylemesi bize aci vermektedir. Simdiye kadar Seyh bizim aleyhimizde konustugunda hatta bizim istihbarat orgutlerinin bir urunu oldugumuzu soylediginde hep sabrettik. Bizim kisisel haklarimizla alakali olan durumlarda bunlari gormezden geldik ancak bu meselenin dini bir boyuta tasinip Nusret Cephesi’nin haram oldugu fetvasi verildiginde bazi insanlarin zihinlerinde suphe olusmamasi icin sessizligimizi bozup cevap vermek zorundayiz. Eger Seyh bizi cevap vermeye mecbur birakmasaydi cevap vermezdik. Keske Seyh bize ozelden gizlice nasihat verseydi de internetten bunlari isitmeseydik, internet uzerinden her yere yayilan ve herkesce duyulan bir nasihatin faydasi nedir ki! Nasihat boyle verilmez. Bizim bildigimiz nasihat gizlice verilir ve halka asikar edilmez. Ve bu nasihat El Kaide oldugu icin Nusret Cephesi’ne katilmayi yasaklayan bir fetva oldugu zaman nasihat de degildir. Oyleyse Seyh soyledigi seyleri bizimle acik bir yurekle konussun.
Seyh’in bize nasihat etmek icin tekrardan medyaya geri donmeyecegini umit ediyoruz, istedigi zaman gizlice bize nasihat edebilir ve bizi dikkatli bir dinleyici olarak bulacaktir. Ancak kendisine ve ilmine olan tum hurmetinize ragmen yanlislarinda kendisini takip etmeyecegiz. Ve bizim fikirlerimize zit olarak kendisinin dogru gordugu fikirlerine olan muhalefetimiz kesinlikle Seriat’a muhalefet degildir. Aksine bunlar Seyh’in fikirlerine bir muhalefettir. Seyh’in fikri dogru da olabilir yanlis da olabilir. Bizim fikirlerimiz de boyledir. Rasulullah (sav) demistir ki: Senden Allah'ın hükmünü tatbik etmeni isterlerse sakın onlara Allah'ın hükmünü tatbik etme, lakin kendi hükmünü tatbik et. Zira Allah'ın onlar hakkındaki hükmüne isabet edip etmeyeceğini bilemezsin." Ibni Mace rivayet etmistir. Esasen bizim El Kaide Cihad Cemaati’ne olan biatimiz boyunlarimizda asili dogrulanmis bir biat olsa da El Kaide’ye biati mecbur kilan veya yasaklayan metinler ve meseleler sebebiyle degildir, aksine fayda ve zararlari goz onune alinarak ictihad edilmesi ile yapilmis bir biattir. Onyargi ve hevadan uzak bir sekilde gayret sarf ederek bir sonuca varan kisiye “Benim fikrime gore dogru olan budur ancak hizipcilik ve taassuptan uzak bir sekilde bu meseleyi arastirarak benim gorusume aykiri ictihadda bulunan kimseler harictir” demesi daha uygundur ki bizi bunlarla suclamistiniz.
Bilinmektedir ki mubah olan farkliliklar meselesinde Ehli Sunnetin metodolojisi ictihada dayalidir, birbirlerini mazur gorur ve alan birakirlar, farkli yorumlarda birbirlerini mazur gorur, beyan ve amellerine husnu zanla bakarlar. Bu ise Ehli Sunnet’in ihtilaflar fikhina dair kitaplarindan ogrendigimiz birseydir ki iclerinde sizin “Fikh’ul Ihtilaf Inde Ehli Sunnet vel Bida- Sunnet ve bid’at ehline gore ihtilaflara yaklasimlar” isimli kitabiniz da bulunmaktadir. Fetvanizi dayandirdiginiz argumanlari curutmeye baslamadan once El Kaide Cemaati’nin cihad stratejisi ve degisime bakisini analiz etmek gereklidir, sonrasinda geri donerek argumanlarinizi tek tek ele alip tartisacagiz ki Seyh hatalarini not etsin, en azindan kendisiyle ayni fikirde olmayanlari mazur gorsun.
Tevfik Allah’tandir.
Kuresel kufur ittifaki yuzyillar boyunca Islami Hilafeti zayiflatmak icin planlar yapti, komplolar kurdu ve yikilmasini saglayana kadar buyuk cabalar gosterip savaslar acti. Ancak kuresel kufur ittifaki orda da durmadi ve hilafetin geri gelmesini onlemek icin emniyet vanalari olusturdu. Sykes Picot vasitasiyla Arap dunyasinin kalbi Sam da dahil olmak uzere Islam dunyasini 50’den fazla ulkeye boldu ve canavar Yahudi devletini Islam dunyasinin kalbi Filistin’e yerlestirdi. Bu iki pranga, Sykes Picot ve benzeri anlasmalar ile Filistin’i Yahudilere vaad eden Balfour deklarasyonu kuresel kufrun Islam ummetini teslim almak icin kullandigi en guclu prangalardir. Ummet gercek dusmanini, plan ve tuzaklarini kesfedene kadar buyuk caba sarf etti ve kufurle cihad etme cagrisi duydu, Allah’a hamdolsun cok kisi bu cagriya icabet etti. Ummet bolgesel sinirlarla mahdut olan cihadi tecrube etti ve gercek dusmanini kesfedemedigi icin bir bolge ile sinirli olan tum cihadlarda basarisiz oldu. Uluslararasi anlasmalara gore direnis olarak adlandirdiklari bolgesel sinirlarla mahdut olan cihad dusmanin olusturdugu Birlesmis Milletler ve Guvenlik Konseyi gibi kurumlarin cizdigi sinirlar dahilinde gerceklesmektedir. Yani dusman bu sinirlari ummete empoze eden ve tagut idarecileri ummetin sinesine yerlestiren gercek dusmanlardan haberdar olmamizi engellemeye calisti. Dusman bizim icin savasmamiza izin olan sahanin sinirlarini da cizdi ve otesine gecmemize izin vermedi, yani Sykes-Picot anlasmasina gore cizilen sinirlar icinde.
Allah ummete bu donguden uyanma imkanini bahsettigi zaman cihadin esas olarak dunya duzenini ve sadece bolgesel sinirlar icinde milliyetci bir anlayisla yapilan direnisi mesru goren kuresel kufru hedef almasi gerektigi anlasildi. Ummet uyanip silahini kuresel kufre cevirdigi zaman Amerika ve muttefiklerinin temsil ettigi kufur duzeni sahipleri oyunlari ifsa edildigi ve batil tuzaklari artik ise yaramadigi icin deliye dondu ve kendi cizdikleri sinirlari asan herkesi teror listesine almaya basladi. Ve Kaide Cihad Cemaati kuresel kufrun basi Amerika’yi vurarak gercegi ortaya cikardigi ve ummetin cihad ruhunu canlandirdigi icin buyuk bir ovguyu hak etmektedir.
Bizim savasimizin tabiati bu sekildedir, bu buyukluk ve gercekliktedir, gercek dusmanimiz da tarafsiz kalmayi kabul etmeyen Birlesmis Milletler ve Guvenlik Konseyi gibi kuresel kufur sistemleridir.
Dusmanimizla olan savasimiz Rasulullah’in (sav) zamanindaki durum gibi de degildir. O Romalilar ve Farslar (Iran) yerine Kureys’le savasmisti ancak Kureys Romalilar veya Farslar tarafindan desteklenmiyordu, aralarinda herhangi bir baglanti yoktu ve (Romalilar ve Farslar) Arap yarimadasinda Muslumanlarla Kureys arasinda olan seylere mudahale etmezlerdi. Eger bizim su anda kendi idarecilerimizle ve kuresel kufurle olan durumumuz Peygamberimiz’in Kureys, Romalilar ve Farslarla olan munasebetlerindeki durum gibi olsaydi bizim kendi idarecilerimizi birakip kuresel kufurle savasmaya yonelmemiz buyuk bir ahmaklik ve cilginlik olurdu. Ancak denklem tamamen farklidir. Kureys Romalilar ve Farslarla anlasmalarla bagli degildi, ne Romalilar ne de Farslar Kureys idarecilerini Araplari idare etmeleri icin halkin basina diken kimselerdi, Kureys’in savasi onlarin savasi degildi, hatta Kureys hic umurlarinda bile degildi.
Fakat bizim durumumuz bunun tersidir. Kaide’tul Cihad’in stratejisi ummetin evlatlarinin gozunde hakikatin net olarak ortaya cikmasi icin darbeleri kuresel kufrun basina yoneltmeye odaklidir, kuresel kufur kralligi zayiflayip gucunu bize karsi kullanmayi birakinca ve idarecilerimizi desteklemekten vazgecince biz de idarecilerimizle olan hesabimizi gorecegiz.
Bize gelince, biz uluslararasi dis kufur sistemleri ile ulusal bir kufur devleti arasinda fark gormuyoruz, zira bunlar bircok sistemle birbirine yakindan bagli olan bir ittifakin parcalaridir ve bu ittifakin herhangi bir parcasina indirilen darbe ittifakin kendisine indirilmis gibidir, kuresel kufur sistemi durumu boyle algilamaktadir. Uluslararasi kufur sistemi kendi yerlestirdigi bir kafir lidere karsi yapilan cihadi kendisine karsi yapilmis gormektedir. Yani biz bu dusmani (El Kaide’ye olan biatimizla- Ceviren) tahrik etmiyoruz aksine bu dusman tum guc ve enerjisiyle cihad ehlini yok etmeye calisan dogrudan bir dusmandir.
Ve eger Islam ehline karsi savasan bu ittifaka katilmayan tarafsiz bir kufur devleti varsa biz onun dusmanligini kazanmak icin caba gostermeyiz. Eger bu davranisi sergilersek hicbir mesru politikamiz olmayan dikkatsiz kimseler oldugumuz anlamina gelir. Ancak durum bizim belirttigimiz gibi ise yerel kufur sistemi ile dis uluslararasi sistem arasindaki ittifak sebebiyle bu iki dusman arasinda bir ayrim yapmamiz mumkun degildir. Bu bizim kendi tercihimiz de degildir, dusmanimizin savasinin tabiati sebebiyle buna mecbur birakilmisizdir. Eger bu iki dusman arasinda ayrim yapmak mumkun olsaydi biz buna gozumuzu kapamazdik (ayrim yapardik- Ceviren) ve eger herhangi birinin tarafsiz kalmasini saglayacak imkanimiz olsaydi bunu da yapardik. Ancak ikisi de aynidir.
Biz savas kurallari ve stratejilerimizi daha onceki savaslar uzerine bina ediyoruz ve sizinle bu konuda farkli anlayisa sahip oldugumuz asikardir. Bu kucuk izahtan sonra makalenizi tartismaya gecebiliriz.
Birinci Nokta: (Seyh’e yoneltilen) Soru Isid’den (Irak Sam Islam Devleti) soz ederek baslamaktadir, oyleyse Seyh’in Nusret Cephesi ve Isid’in menhecleri arasindaki farklardan bahsederek cevabina baslamasi daha iyi olacaktir, boylece cevabi okuyan kimse Nusret Cephesi ve Isid’in ayni yolu takip ettigi intibaini edinmez.
Ikinci Nokta: “Tavsiye etmiyorum ve izin vermiyorum.” Neden Bati ve Amerikan ajandalari ile munasebetleri asikar olan Hazm ve Cemal Maruf hakkinda bu tur bir tahkikat isitmedik? Sizin Askeri Operasyonlar Komutanligi (SMC) gruplari ve Bati ile baglantili gruplar hakkinda tahkikatiniz nerededir? Ey Seyh bu gruplara veya Nusayri rejimle uzlasma taraftari olan gruplara katilmanin caiz olmadigina yonelik fetvaniz nerededir? Veya sahadaki ifsad gruplarina dair fetvaniz nerededir? Eger onlarin fenaliklari hakkindaki sessizliginize rejimle savasin onlarin sebep oldugu fenaliklardan daha buyuk bir maslahat oldugunu mazeret gosterecekseniz deriz ki sizin prensiplerinize gore ayni olcuyu bizim icin de kullanarak sessiz kalip rejimle olan savasimizdan hasil olan faydanin Nusret Cephesi’nin El Kaide’ye bagli olmasindan kaynaklanan zarardan daha fazla oldugunu soyleyemez miydiniz ey Seyh? Ki bunu da sozgelimi El Kaide’ye bagli olmanin bir zarar oldugunu farz ederek soyluyoruz ki biz boyle dusunmuyoruz.
Ucuncu Nokta: El Kaide ismi ve uyeligi zarar verip dunya ordularini Sam halkina karsi provoke edeceginden Nusret Cephesi’ne katilmayi tavsiye etmiyor ve cevaz vermiyorsunuz. Giris kisminda da izah ettigimiz gibi bu mesele boyle degildir, El Kaide veya baska isim altinsa yapilsin cihadin kendisi, ozellikle de kutsal topraklara yaklasmisken, dunya ordularini tahrik eden seydir. El Kaide ile bir alakasi olmadigi ve El Kaide’nin menhecinde olmadigi halde dunyanin Hamas’in karsisinda durmak icin kostugunu gormuyor musunuz?
Ayrica El Kaide ismi sebebiyle hasil olacagini soyledigini zararlar herhangi bir cihadda olabilir, o halde bu sonuclari ortaya cikardigi takdirde cihadi mi terk etmeliyiz! Deriz ki mesele El Kaide etiketi ile degil, evvelce izah ettigimiz dusmanlarimizin arzulari ile uyumlu olmayan bir cihad yolu uzerinde olmakla alakalidir. Bu mesele hak ile batil mucadelesinde asikardir.
Sam’da yapilacak herhangi bir cihad ayni akibetle karsilasacaktir, yani eger bu cihad Bati’daki tum taraflarca kabul gormezse, bu cihad devlet sinirlarina inanmiyorsa ve bu sebeple Ensar ve Muhacir arasinda fark gozetmezse El Kaide etiketini tasimasi veya tasimamasinin hicbir etkisi olmayacaktir ve bu tabir bir ehemmiyet tasimayacaktir. Hukum vermenin temel kurallarina dayali olarak bu kararin uygunlugunu inceledigimizde kuffarin Bessar’in yaninda durmasinin sebebinin El Kaide degil, aksine bu cihadin Bati’ya hitap etmeyen ve dunyanin onlarca sene takip ettigi kendi cizdikleri kurallara bagli kalmayan bir tarzda icra ediliyor olmasi oldugunu goruruz. Biz cihadi kafirlerin hosuna gitmeyen bir konsept ve prensipler dahilinde icra ediyoruz. Yani hedef bu amactir, El Kaide etiketi degildir. El Kaide olsun veya olmasin bu konsepte bagli kalarak cihad yuruten herhangi bir grup kuffar tarafindan ayni sekilde saldiriya ugrayacaktir. Bu sekilde ilk gerekceniz gecersiz olmaktadir, ikinci gerekceniz de benzer sekilde gecersizdir zira Bessar’in katliamlari yalnizca ve yalnizca kuresel kufrun onayi ile gerceklesmistir. Uluslararasi sistem Bessar’a yesil isik yakmasaydi bu katliamlari gerceklestirmeye cesaret dahi edemezdi. Ayrica mubarek devrimin daha ilk haftasinda rejimin gerceklestirdigi katliamlari da unutmuyoruz. Siz de devrimin basinda Deraa’da yapilan katliami hatirlayabilirsiniz. Bunu muteakiben Humus (Hula), Banyas ve daha bircok yerde de katliamlar gerceklestirildi. Bunlarin hepsi biz El Kaide oldugumuzu ilan etmeden once meydana geldi.
Arap ve ikiyizli uluslararasi rejimlerin temsilci ve delegasyonlarinin birbiri ardinca Bessar’a anlasmalar sunup devrimi yok etmek icin kendisine zaman tanidiklarini ve boylece cihadin gun be gun buyudugunu unuttunuz mu? El Kaide’ye bagliligimizi ilan etmedigimizi varsaysak bile kuresel kufrun nabzi attigi ve gozleri kirptigi muddetce bizim Bessar’i devirip Yahudilerin yanibasinda Islami bir sistem kurmamiza izin vereceklerini mi dusunuyorsunuz?
Dorduncu Nokta: Sam devriminin El Kaidelesmesinin Sam sahasinin El Kaide’nin her yerde yaptigi gecmis, simdiki ve gelecekteki eylemlerinin sorumlulugunu tasiyacagi dogru ve munasip bir aciklama degildir. “Devrimin El Kaidelesmesi” terimini kullanmamis olmanizi diliyoruz, sizin bu ifadenizi okuyanlar El Kaide’nin tamamen seytani bir hareket oldugunu dusunecektir. Ve burada diger yerlerdeki El Kaide’den bahsetmiyoruz, ancak kiymetli Seyhimiz gormuyor musunuz ki Sam El Kaidesi (Nusret Cephesi) –digerlerinin yaptigi isleri kucumsemeksizin- Sam ehlinin basina gelen felaket ve zorluklari ortadan kaldirmak icin var gucuyle calismaktadir?
Nusret Cephesi’nin Sam ehline zarar verdigini mi yoksa elinden geldigi kadar onlari savunup koruyarak onlar icin fedakarliklar yaptigini mi gordunuz? Hem askeri alanda, hem de hizmet, saglik ve diger alanlarda Nusret Cephesi elinden gelen herseyi yapti. Biz siddetli bir savasin icindeyiz ve bu sebeple Sam halki Nusret Cephesi’ni sevmektedir. Isimler Sam halki icin bir anlam ifade etmemektedir, tersine onlarin ilgilendigi sey kimin onlari savundugu, dinlerini, kanlarini ve sereflerini korumak icin hizmet ederek kanini doktugudur. Nusret Cephesi’nin bu acilardan yetersiz oldugunu mu dusunuyorsunuz? Sam ehlinin sevip sancagini yukselttikleri Nusret Cephesi ile bir problemleri yoktur. El Kaide ile meselesi olan Sam halki degildir, bu kendilerini Sam halkinin arkasina gizleyen bir takim kimseler icin problemdir ve bu kimseler de bircok kategoriden olusmaktadir: Bunlarin icinde bir kategori Sam halkinin aslinda El Kaide’yi istemedigini iddia etmektedir, gercekte ise El Kaide’yi istemeyenler sadece bu kimselerin yardim aldigi liderleridir. Bunlarin icinde bir kesim de El Kaide’nin karsisinda durmak sarti ile disaridan yardim almaktadir, ve bunlarin haricinde baska gruplar da vardir.
Baska bir deyisle bazi gruplar El Kaide ve Nusret Cephesi’ne saldiriyor ve bunu kufur ve irtidat ulkeleriyle kurduklari gunahkar iliskilerle onlardan almaya calistiklari yardimlar karsiliginda vermeleri gereken bir ceyiz olarak sunuyor. Sam’in garip halkinin ise Allah’i var. Ve Sam halkini temsil etmeyen kac kisi onlar adina konustu. Bununla sizi kast etmedigimi biliyorsunuz ancak kendinizi bu insanlarin durumuna getirmemenizi ve sozlerinizle onlara hizmet etmemenizi umit ediyoruz. Eger hasetcilerin hasedi ve kiskanmasi olmasaydi, dusman medyasini seferberligi ve buna ek olarak sizin verdiginiz fetva gibi fetvalar olmasaydi Sam halkinin icinde El Kaide meselesi veya Nusret Cephesi’nin onunla baglantisi sebebiyle endiselenen kimse bulamazdik.
Besinci Nokta: Eger kiymetli Seyhin bahsettigi gibi El Kaide’ye olan bagliligimiz kolay islerimizi zorlastiracaksa, bizim Rasulullah’a (sav) biat esnasinda ashabin soyledigi sozlerden anladigimiz cihad yolunun boyle oldugudur: “Muhakkak bugun onu ortaya cikarmak Araplardan tamamen kopmak, iclerinizden en iyilerinizin oldurulmesi ve kiliclar tarafindan isirilmak demektir”. Ahmed ve baskalari tarafindan rivayet edilmistir. Biliyoruz ki cihad ile bahsettiginiz tum sonuclar ortaya cikacaktir, ancak mucahid icin hukum budur. Biz sadece Allah’tan bizi sabredenlerden kilmasini ve su ayetinde belirttigi kimselerden olmayi nasip etmesini dileriz: “Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik” (Secde-24). Bahsettiginiz seyler El Kaide ismi altinda olsun veya olmasin cihadin tabii sonuclarindandir. Benim aranmam ve takip edilmem, gizlenmek zorunda birakilmam ve islerimi gizlice yurutmeme gelince, bundan dolayi suclanacak degilim zira benden daha iyi kimseler bu yolu tutmustur ve bu Peygamberlerin yoludur. Iste Allah Musa (as) hakkinda soyle diyor: “Musa korka korka, etrafı gözetleyerek oradan çıktı. “Rabbim! Beni bu zalimler güruhundan kurtar" dedi” (Kasas-21). Rasulullah’a (sav) gelince arkadasi ile birlikte gizlice hicret etmisti ve uc kisi magarada gizlendikleri herkesce bilinmektedir. Bahsettiginiz tum sonuclar El Kaide olmasak bile sadece Mucahidler oldugumuz icin yuzlesmek zorunda kalacagimiz seylerdir. Belki sozlerimizdeki dogruluk payini El Kaide olmadiklari halde gizlenerek cihad eden Kassam Mucahidleri’ne ve onlarin tuttugu yolun neticelerine bakarak anlayabilirsiniz.
Yahudileri Filistin’e yerlestiren uluslararasi sistemin Sam’da Nusayrileri guclendiren ayni sistem oldugunu hatirlamak zorundayiz. Filistin’de Yahudi civisinin devami ile bolgedeki hakimiyetini surdurmek icin Yahudilere kimsenin zarar vermesine izin vermedigi gibi benzer sekilde Sam’daki Nusayri rejimin dusmesine izin vermemektedir cunku Nusayri civisinin cikmasi cehalet uzerine kurulu olan uluslararasi sistemin hakimiyetini tehdid edecektir. Kafirler bunu bilmektedirler ve bizimle bu sebeple savasmaktadirlar, bizi bu gerekcelerle cihad etmemizden baska bir sebepten dolayi teror listesine almadilar! Keske insanlarimiz bilselerdi.
Altinci Nokta: El Kaide’nin bir mucadele projesi oldugu ve bir devlet projesi olmadigi seklindeki sozleriniz. Umit ediyorum ki bu beyanatiniz bir iftira degildir. Sizi gizliden ve dolayli olarak iftira atmakla suclamiyorum ancak soyledigim gibi husn-u zanla dusunme prensibini uygulayarak diyorum ki: Bu sozleriniz El Kaide’nin bu mucadeledeki stratejisi hakkinda bilgi eksikliginizden veya inanc eksikliginizden kaynaklaniyor, yahut devlet kurmanin evrelerini bilmiyorsunuz.
Ek olarak El Kaide sizin basarisiz oldugu hukmune varacaginiz bir devlet henuz kurmamistir. Esasen El Kaide’nin bu meseledeki stratejisi sehid Usame bin Ladin tarafindan izah edildigi sekilde su asamada bir devlet kurmamaya dayalidir, ki devlet kurmanin 3 asamasi vardir: Dusmani zayiflatmak, guc dengesini surdurmek ve yerini saglamlastirip devlet kurmak. Ve Seyh –Allah ona rahmet etsin- Yemen ve Somali’ye gonderdigi tum mesajlarinda bunu beyan etti, yani cihadimiz dusmanlarimizin zayiflayip onlarla guc dengesini kurdugumuz ana erisene kadar devlet ilan etmemek, ki devleti kuralim ve sonrasinda bu devletin yikilmasini onlemeye muktedir olalim. Bunun oncesinde, hayir. Daha fazlasini ogrenmek istiyorsaniz Seyh’in Yemen ve Somali’ye gonderdigi, Abbottabad Mektuplari adiyla bilinen sizdirilan mektuplarina muracaat edin. Ek olarak El Kaide’nin durumu sizin devlet kurmada basarisiz oldugu kanaatine varabileceginiz gelip gecmis tarihi bir vaka da degildir, aksine bu ileride meydana gelecek bir vakadir. Ayrica El Kaide’nin programina gore devlet kurma vakti henuz gelmemistir, bu sebeple tesebbuslerini devlet kurmadaki basarisizligi olarak yorumlamak hatali olur. Ve bu tamamiyle gerceklesmediyse de elde edilen kazanimlari da terk etmemek adina Sam El Kaidesi askeri calismalarina ek olarak Halep ve Deraa gibi ozgurlestirilmis bolgeleri ve gecmiste Deyrizor’u dini kurumlar araciligi ile ve diger gruplarla ortak bir sekilde idare etmistir, oyle ki bu idari kurumlar bazi asamalarda normal bir devlet fonksiyonu gormuslerdir, ancak diger meseleler araya girmis ve bu projenin devamini onlemistir. Allah’tan baska guc sahibi yoktur.
Sozlerinize delil olarak Peygamber’in (sav) “Mumin ayni delikten iki defa isirilmaz” sozunu kullanmaniza gelince, bu sahih bir hadistir ancak siz bunu anlami disinda kullaniyorsunuz. Bunu izah icin diyoruz ki: Muslumanlar gecmis yuzyil boyunca Suriye, Misir ve Libya gibi ulkelerde sinirlarla mahdut olan cihadi denediler. Ve Muslumanlar ulusal sinirlar deliginden iki defa degil, bircok defa isirildilar, sonra Allah onlara rehberlik ederek bu hatayi duzeltmelerini sagladi. Muminler ayni delikten onuncu defa isirilmasinlar diye Kaidetul Cihad dunya kufur ittifakinin cizdigi kurallara karsi ortaya cikti, Allah ayaklarini sabit kilsin. Ve bu savasin uluslararasi bir savas oldugunu soyledim bu onun sectigi bir sey de degildi, sadece savasin gercegiydi. Ancak El Kaide biz savasimizi ulusal sinirlarla mahdut tutalim veya tutmayalim bu savasin kuresel bir tabiati oldugunu izah etti. El Kaide ummetin savasin gercegini, buyuklugunu ve boyutlarini anlamasini sagladi. Bu sebeptendir ki ona bu derece siddetle karsi cikildi, teror listelerine alindi ve kaynaklari donduruldu. Bu noktayi bitirmeden once yukarida soyledigimiz seylerin El Kaide’nin vizyonu oldugunu tekrar ediyoruz. El Kaide’nin Sam’daki subesi Nusret Cephesi’ne gelince; Nusret Cephesi projesini kuresel bir temel uzerine insa etmemistir, aksine hikmet sahibi Seyh Eymen Zevahiri’den (Allah onu korusun) Nusayri rejim devrilip Sam’da Sura ile (ehli hal vel akd) bir Islam devleti kurulana kadar cihad etmek ve Nusayri saldirilarini puskurtmeye odaklanmak uzerine emir almistir.
Yedinci Nokta: Seyh (Tartusi) Sam’da cihad eden gruplara katilmayi tavsiye etmis ve onlari tanimlayarak demisti ki:”Sam sahasinda degisik isimler altinda cihad eden tum gruplar gorece farkliliklarina ragmen salih mucahid gruplaridir, hangisine katilirsaniz insaallah Mucahid sevabi alirsiniz.” Simdi bu aciklamasi ile son aciklamasi arasinda baglanti kurarsak su acik sonuca variriz: Sam sahasinda Nusret Cephesi haricinde tum grup ve fraksiyonlara katilabilirsiniz, hepsi Mucahid gruplardir. Subhanallah! Vallahi bu bizi sasirtmaktadir! Ey Seyh, Nusayri rejimin faydasi icin caba gosteren gruplar da salih Mucahid gruplar midir ve bunlardan birine katilinca Mucahid sevabi mi alinacaktir?
Ya Amerika’nin hizmetinde olan gruplar da, ki siz buna inanmasaniz da bu biz ve bizden baska cok sayida kisi tarafindan dogrulanmis bir meseledir, salih Mucahid gruplar midir ve bunlara katilinca Mucahid sevabi mi alinir?
Nusret Cephesi’ne gelince ise hasil olacak zararlar sebebiyle ona katilmak yasaktir, ki bu zararlar sadece hayalidir ve kesinligi yoktur. Eger Nusret Cephesi’ne katilmanin caiz olmadigini hasil olacak zarar ile acikliyor iseniz bu hukmun hayali bir zarara dayali oldugunu, ve bu hayal urunu zararlarin mesela Hazm’in durumunda kesin olarak var oldugunu gormuyor musunuz? Oyleyse kendi hukum ve prensipleriniz ile celismenizin sebebi nedir? Muhakkak Amerika’nin ajanlari eliyle Sam sahasina verilecek olan zarar El Kaide etiketinden dogacak zararlardan bin kat fazladir, ki El Kaide etiketinden bir zarar dogdugu da belli degildir. Oyleyse nasil bu supheli firkalarin salih bir cihad yuruttugunu dusunurken Nusret Cephesi’ne katilmaya izin vermiyorsunuz?
Butun gruplar salih Mucahidler oldu da Nusret Cephesi’ne katilmaya izin yok mudur?
Yoksa bu mesele sizin icin soyle bir hal mi almistir ki sirf El Kaide Cihad Cemaati’ne mensup oldugu icin bir gruba katilmaya cevaz vermiyorsunuz, ki bu Cemaat Allah’tan sonra ummetin cihad ruhunu atesleyen ve ummet adina on yillarca cihad sancagini tasiyan cemaattir, ummete izzetini geri kazandirmis, Allah’in dusmani Amerika’ya unutamayacagi dersler vermis ve yuzunu toz toprakta surumustur? Ve sonra Hazm’in haberleri henuz taze iken ihanetin kokusunun alinabildigi gruplara katilmaya izin veriyor ve onlari salih mucahidler olarak tanimliyorsunuz.
Askeri Operasyonlar Merkezi (SMC) hakkinda ne dusunuyorsunuz? Cenevre 2 Konferansi’na katilip Humus’u Nusayrilere teslim etme anlasmasini imzalayanlar hakkinda ne dusunuyorsunuz?
Peki (BM baris elcisi) Staffan DeMistura’nin basarili olmasi icin caba gosterenler hakkinda ne dersiniz? Ya Urdun istihbaratinin emirlerine gore hareket eden gruplara ne dersiniz?
Muhakkak Seyhulislam Ibni Teymiyye Tatar istilasina direnisleri esnasinda Misir ve Sam halkinin iclerinde Sufiler, Esariler olmasina, gunah ve fisk amelleri bulunmasina ragmen muzaffer halklar olduklarini soylemistir. En azindan bu tanimin icine dahil edilemez miyiz? Nusret Cephesi’nin Sam halki ile beraber Nusayri rejime ve rejimi destekleyen kufur milletlerine karsi cihadi Baybars, Seyfuddin Kutuz, Izz bin Abdusselam ve Seyhulislam (Allah onlara rahmet etsin) zamanindaki Misir ve Sam mucahidlerinin durumuna benzer degil midir?
Sekizinci Nokta: Seyh fetvasinda evvelki noktalarda detaylariyla izah ettigimiz sekilde hakli olmayan gerekce ve argumanlara dayanarak Nusret Cephesi’ne katilmaya izin olmadigi kararina varmistir. Bu izahata dayanarak Seyh’in hakkinda husnu zanla dusunmemize ragmen kendisinin hatali fetva verdigi ve bu hatanin Seyh’in Nusret Cephesi ve El Kaide Cemaati’nin projeleri ve gercekleri hakkinda bilgi eksikliginden kaynaklandigini, meselelere sadece tek taraftan baktigini ve diger perspektifleri gozardi ettigini, Sam sahasinin gerceklerini anlamada ve El Kaide’nin Sam’daki dusmanlarla mucadele stratejisini anlamada eksikleri bulundugunu dusunmekteyiz. Ve bir Muftu’nun fetva verdigi meselenin hakikatini ve Allah’in bu konudaki hukmunu bilmeden fetva veremeyecegini bilmekteyiz. Seyh’in ilminden suphe etmiyoruz ancak gercekler hakkinda bilgi eksikligi sebebiyle fetvasinin eksik ve hatalar barindirdigini dusunmekteyiz. Seyhin boyle bir fetva vermemesi cok daha munasip olurdu ve insaallah hatali oldugundan emin oldugumuz icin bu fetva bize zarar vermeyecektir. Seyh’in boyle bir yola girmesinin kendisi icin cok ileri oldugunu dusunuyor ve fetvasini gozden gecirmesi cagrisinda bulunuyoruz. Muhakkak kadin hakliydi ve Omer haksizdi. Ve eger Seyh’in bu fetvasi bize alenen gelmeseydi biz cevap olarak tek harf bile yazmazdik. Seyh’e bu gibi seyleri tekrar etmemesi ricasinda bulunuyoruz, zira dusmanlarimizdan isittiklerimiz bize yetmektedir.
Yaziyi bitirmeden once soylemek isteriz ki yukarida yazilanlar Seyh’in kendisine bir cevap degil, genelde var olan bu dusunce akimina cevaptir. Seyh sadece bu trendin parcasi olan bir kisidir. Cevabimizin sebebi Seyh Ebu Basir’in (Tartusi) “Tevhid Ehlini Desteklemek” kitabinin girisinde bahsettigi Ebu Albani’ye verdigi cevabin gerekcesi ile aynidir.
Sonuc olarak, Allah’tan bize dogruluktan ayrildigimiz meselelerde rehberlik etmesini dileriz. Ve Ondan bizleri mahser gunune koltuklara oturmus birbirine bakan kardesler olarak getirmesini diliyoruz. Ve Seyh’le olan diyalogun kalan bir kismi daha var… Tum hamd ve senalar alemlerin Rabbi olan Allah’adir.
Ebu Abdullah Sami- 22/04/2015
Arapca: https://justpaste.it/kotn
Ingilizce: https://almuwahideenmedia.wordpress.com/2015/04/28/discussion-with-sheikh-abu-baseer-at-tartousi/
Ceviren: Ekrem Yilmaz 30/04/2010
Kendi Fikrim : Hikmet dolu bir açıklama...Bir işidin üslübuna bakın bir de Nusret Cephesinin
Yazan: Nusret Cephesi kadilarindan Ebu Abdullah Sami.
Bismillahirrahmanirrahim
Seyh Ebu Basir’in Nusret Cephesi’ne katilmayi yasaklayan fetvasina cevaptir.
Tum hamdu senalar alemlerin Rabbi Allah’adir. Onderimiz Hz Muhammed’e (sav), aile ve ashabina salat ve selam olsun. Bundan sonra: Dun Tevhid ehlini destekleme cagrisi yapan birisinin bugun fetva yayinlayarak bu Tevhid ehlinin bir parcasina Nusayri tagutuna karsi cihadinda katilmanin haram oldugunu soylemesi bize aci vermektedir. Simdiye kadar Seyh bizim aleyhimizde konustugunda hatta bizim istihbarat orgutlerinin bir urunu oldugumuzu soylediginde hep sabrettik. Bizim kisisel haklarimizla alakali olan durumlarda bunlari gormezden geldik ancak bu meselenin dini bir boyuta tasinip Nusret Cephesi’nin haram oldugu fetvasi verildiginde bazi insanlarin zihinlerinde suphe olusmamasi icin sessizligimizi bozup cevap vermek zorundayiz. Eger Seyh bizi cevap vermeye mecbur birakmasaydi cevap vermezdik. Keske Seyh bize ozelden gizlice nasihat verseydi de internetten bunlari isitmeseydik, internet uzerinden her yere yayilan ve herkesce duyulan bir nasihatin faydasi nedir ki! Nasihat boyle verilmez. Bizim bildigimiz nasihat gizlice verilir ve halka asikar edilmez. Ve bu nasihat El Kaide oldugu icin Nusret Cephesi’ne katilmayi yasaklayan bir fetva oldugu zaman nasihat de degildir. Oyleyse Seyh soyledigi seyleri bizimle acik bir yurekle konussun.
Seyh’in bize nasihat etmek icin tekrardan medyaya geri donmeyecegini umit ediyoruz, istedigi zaman gizlice bize nasihat edebilir ve bizi dikkatli bir dinleyici olarak bulacaktir. Ancak kendisine ve ilmine olan tum hurmetinize ragmen yanlislarinda kendisini takip etmeyecegiz. Ve bizim fikirlerimize zit olarak kendisinin dogru gordugu fikirlerine olan muhalefetimiz kesinlikle Seriat’a muhalefet degildir. Aksine bunlar Seyh’in fikirlerine bir muhalefettir. Seyh’in fikri dogru da olabilir yanlis da olabilir. Bizim fikirlerimiz de boyledir. Rasulullah (sav) demistir ki: Senden Allah'ın hükmünü tatbik etmeni isterlerse sakın onlara Allah'ın hükmünü tatbik etme, lakin kendi hükmünü tatbik et. Zira Allah'ın onlar hakkındaki hükmüne isabet edip etmeyeceğini bilemezsin." Ibni Mace rivayet etmistir. Esasen bizim El Kaide Cihad Cemaati’ne olan biatimiz boyunlarimizda asili dogrulanmis bir biat olsa da El Kaide’ye biati mecbur kilan veya yasaklayan metinler ve meseleler sebebiyle degildir, aksine fayda ve zararlari goz onune alinarak ictihad edilmesi ile yapilmis bir biattir. Onyargi ve hevadan uzak bir sekilde gayret sarf ederek bir sonuca varan kisiye “Benim fikrime gore dogru olan budur ancak hizipcilik ve taassuptan uzak bir sekilde bu meseleyi arastirarak benim gorusume aykiri ictihadda bulunan kimseler harictir” demesi daha uygundur ki bizi bunlarla suclamistiniz.
Bilinmektedir ki mubah olan farkliliklar meselesinde Ehli Sunnetin metodolojisi ictihada dayalidir, birbirlerini mazur gorur ve alan birakirlar, farkli yorumlarda birbirlerini mazur gorur, beyan ve amellerine husnu zanla bakarlar. Bu ise Ehli Sunnet’in ihtilaflar fikhina dair kitaplarindan ogrendigimiz birseydir ki iclerinde sizin “Fikh’ul Ihtilaf Inde Ehli Sunnet vel Bida- Sunnet ve bid’at ehline gore ihtilaflara yaklasimlar” isimli kitabiniz da bulunmaktadir. Fetvanizi dayandirdiginiz argumanlari curutmeye baslamadan once El Kaide Cemaati’nin cihad stratejisi ve degisime bakisini analiz etmek gereklidir, sonrasinda geri donerek argumanlarinizi tek tek ele alip tartisacagiz ki Seyh hatalarini not etsin, en azindan kendisiyle ayni fikirde olmayanlari mazur gorsun.
Tevfik Allah’tandir.
Kuresel kufur ittifaki yuzyillar boyunca Islami Hilafeti zayiflatmak icin planlar yapti, komplolar kurdu ve yikilmasini saglayana kadar buyuk cabalar gosterip savaslar acti. Ancak kuresel kufur ittifaki orda da durmadi ve hilafetin geri gelmesini onlemek icin emniyet vanalari olusturdu. Sykes Picot vasitasiyla Arap dunyasinin kalbi Sam da dahil olmak uzere Islam dunyasini 50’den fazla ulkeye boldu ve canavar Yahudi devletini Islam dunyasinin kalbi Filistin’e yerlestirdi. Bu iki pranga, Sykes Picot ve benzeri anlasmalar ile Filistin’i Yahudilere vaad eden Balfour deklarasyonu kuresel kufrun Islam ummetini teslim almak icin kullandigi en guclu prangalardir. Ummet gercek dusmanini, plan ve tuzaklarini kesfedene kadar buyuk caba sarf etti ve kufurle cihad etme cagrisi duydu, Allah’a hamdolsun cok kisi bu cagriya icabet etti. Ummet bolgesel sinirlarla mahdut olan cihadi tecrube etti ve gercek dusmanini kesfedemedigi icin bir bolge ile sinirli olan tum cihadlarda basarisiz oldu. Uluslararasi anlasmalara gore direnis olarak adlandirdiklari bolgesel sinirlarla mahdut olan cihad dusmanin olusturdugu Birlesmis Milletler ve Guvenlik Konseyi gibi kurumlarin cizdigi sinirlar dahilinde gerceklesmektedir. Yani dusman bu sinirlari ummete empoze eden ve tagut idarecileri ummetin sinesine yerlestiren gercek dusmanlardan haberdar olmamizi engellemeye calisti. Dusman bizim icin savasmamiza izin olan sahanin sinirlarini da cizdi ve otesine gecmemize izin vermedi, yani Sykes-Picot anlasmasina gore cizilen sinirlar icinde.
Allah ummete bu donguden uyanma imkanini bahsettigi zaman cihadin esas olarak dunya duzenini ve sadece bolgesel sinirlar icinde milliyetci bir anlayisla yapilan direnisi mesru goren kuresel kufru hedef almasi gerektigi anlasildi. Ummet uyanip silahini kuresel kufre cevirdigi zaman Amerika ve muttefiklerinin temsil ettigi kufur duzeni sahipleri oyunlari ifsa edildigi ve batil tuzaklari artik ise yaramadigi icin deliye dondu ve kendi cizdikleri sinirlari asan herkesi teror listesine almaya basladi. Ve Kaide Cihad Cemaati kuresel kufrun basi Amerika’yi vurarak gercegi ortaya cikardigi ve ummetin cihad ruhunu canlandirdigi icin buyuk bir ovguyu hak etmektedir.
Bizim savasimizin tabiati bu sekildedir, bu buyukluk ve gercekliktedir, gercek dusmanimiz da tarafsiz kalmayi kabul etmeyen Birlesmis Milletler ve Guvenlik Konseyi gibi kuresel kufur sistemleridir.
Dusmanimizla olan savasimiz Rasulullah’in (sav) zamanindaki durum gibi de degildir. O Romalilar ve Farslar (Iran) yerine Kureys’le savasmisti ancak Kureys Romalilar veya Farslar tarafindan desteklenmiyordu, aralarinda herhangi bir baglanti yoktu ve (Romalilar ve Farslar) Arap yarimadasinda Muslumanlarla Kureys arasinda olan seylere mudahale etmezlerdi. Eger bizim su anda kendi idarecilerimizle ve kuresel kufurle olan durumumuz Peygamberimiz’in Kureys, Romalilar ve Farslarla olan munasebetlerindeki durum gibi olsaydi bizim kendi idarecilerimizi birakip kuresel kufurle savasmaya yonelmemiz buyuk bir ahmaklik ve cilginlik olurdu. Ancak denklem tamamen farklidir. Kureys Romalilar ve Farslarla anlasmalarla bagli degildi, ne Romalilar ne de Farslar Kureys idarecilerini Araplari idare etmeleri icin halkin basina diken kimselerdi, Kureys’in savasi onlarin savasi degildi, hatta Kureys hic umurlarinda bile degildi.
Fakat bizim durumumuz bunun tersidir. Kaide’tul Cihad’in stratejisi ummetin evlatlarinin gozunde hakikatin net olarak ortaya cikmasi icin darbeleri kuresel kufrun basina yoneltmeye odaklidir, kuresel kufur kralligi zayiflayip gucunu bize karsi kullanmayi birakinca ve idarecilerimizi desteklemekten vazgecince biz de idarecilerimizle olan hesabimizi gorecegiz.
Bize gelince, biz uluslararasi dis kufur sistemleri ile ulusal bir kufur devleti arasinda fark gormuyoruz, zira bunlar bircok sistemle birbirine yakindan bagli olan bir ittifakin parcalaridir ve bu ittifakin herhangi bir parcasina indirilen darbe ittifakin kendisine indirilmis gibidir, kuresel kufur sistemi durumu boyle algilamaktadir. Uluslararasi kufur sistemi kendi yerlestirdigi bir kafir lidere karsi yapilan cihadi kendisine karsi yapilmis gormektedir. Yani biz bu dusmani (El Kaide’ye olan biatimizla- Ceviren) tahrik etmiyoruz aksine bu dusman tum guc ve enerjisiyle cihad ehlini yok etmeye calisan dogrudan bir dusmandir.
Ve eger Islam ehline karsi savasan bu ittifaka katilmayan tarafsiz bir kufur devleti varsa biz onun dusmanligini kazanmak icin caba gostermeyiz. Eger bu davranisi sergilersek hicbir mesru politikamiz olmayan dikkatsiz kimseler oldugumuz anlamina gelir. Ancak durum bizim belirttigimiz gibi ise yerel kufur sistemi ile dis uluslararasi sistem arasindaki ittifak sebebiyle bu iki dusman arasinda bir ayrim yapmamiz mumkun degildir. Bu bizim kendi tercihimiz de degildir, dusmanimizin savasinin tabiati sebebiyle buna mecbur birakilmisizdir. Eger bu iki dusman arasinda ayrim yapmak mumkun olsaydi biz buna gozumuzu kapamazdik (ayrim yapardik- Ceviren) ve eger herhangi birinin tarafsiz kalmasini saglayacak imkanimiz olsaydi bunu da yapardik. Ancak ikisi de aynidir.
Biz savas kurallari ve stratejilerimizi daha onceki savaslar uzerine bina ediyoruz ve sizinle bu konuda farkli anlayisa sahip oldugumuz asikardir. Bu kucuk izahtan sonra makalenizi tartismaya gecebiliriz.
Birinci Nokta: (Seyh’e yoneltilen) Soru Isid’den (Irak Sam Islam Devleti) soz ederek baslamaktadir, oyleyse Seyh’in Nusret Cephesi ve Isid’in menhecleri arasindaki farklardan bahsederek cevabina baslamasi daha iyi olacaktir, boylece cevabi okuyan kimse Nusret Cephesi ve Isid’in ayni yolu takip ettigi intibaini edinmez.
Ikinci Nokta: “Tavsiye etmiyorum ve izin vermiyorum.” Neden Bati ve Amerikan ajandalari ile munasebetleri asikar olan Hazm ve Cemal Maruf hakkinda bu tur bir tahkikat isitmedik? Sizin Askeri Operasyonlar Komutanligi (SMC) gruplari ve Bati ile baglantili gruplar hakkinda tahkikatiniz nerededir? Ey Seyh bu gruplara veya Nusayri rejimle uzlasma taraftari olan gruplara katilmanin caiz olmadigina yonelik fetvaniz nerededir? Veya sahadaki ifsad gruplarina dair fetvaniz nerededir? Eger onlarin fenaliklari hakkindaki sessizliginize rejimle savasin onlarin sebep oldugu fenaliklardan daha buyuk bir maslahat oldugunu mazeret gosterecekseniz deriz ki sizin prensiplerinize gore ayni olcuyu bizim icin de kullanarak sessiz kalip rejimle olan savasimizdan hasil olan faydanin Nusret Cephesi’nin El Kaide’ye bagli olmasindan kaynaklanan zarardan daha fazla oldugunu soyleyemez miydiniz ey Seyh? Ki bunu da sozgelimi El Kaide’ye bagli olmanin bir zarar oldugunu farz ederek soyluyoruz ki biz boyle dusunmuyoruz.
Ucuncu Nokta: El Kaide ismi ve uyeligi zarar verip dunya ordularini Sam halkina karsi provoke edeceginden Nusret Cephesi’ne katilmayi tavsiye etmiyor ve cevaz vermiyorsunuz. Giris kisminda da izah ettigimiz gibi bu mesele boyle degildir, El Kaide veya baska isim altinsa yapilsin cihadin kendisi, ozellikle de kutsal topraklara yaklasmisken, dunya ordularini tahrik eden seydir. El Kaide ile bir alakasi olmadigi ve El Kaide’nin menhecinde olmadigi halde dunyanin Hamas’in karsisinda durmak icin kostugunu gormuyor musunuz?
Ayrica El Kaide ismi sebebiyle hasil olacagini soyledigini zararlar herhangi bir cihadda olabilir, o halde bu sonuclari ortaya cikardigi takdirde cihadi mi terk etmeliyiz! Deriz ki mesele El Kaide etiketi ile degil, evvelce izah ettigimiz dusmanlarimizin arzulari ile uyumlu olmayan bir cihad yolu uzerinde olmakla alakalidir. Bu mesele hak ile batil mucadelesinde asikardir.
Sam’da yapilacak herhangi bir cihad ayni akibetle karsilasacaktir, yani eger bu cihad Bati’daki tum taraflarca kabul gormezse, bu cihad devlet sinirlarina inanmiyorsa ve bu sebeple Ensar ve Muhacir arasinda fark gozetmezse El Kaide etiketini tasimasi veya tasimamasinin hicbir etkisi olmayacaktir ve bu tabir bir ehemmiyet tasimayacaktir. Hukum vermenin temel kurallarina dayali olarak bu kararin uygunlugunu inceledigimizde kuffarin Bessar’in yaninda durmasinin sebebinin El Kaide degil, aksine bu cihadin Bati’ya hitap etmeyen ve dunyanin onlarca sene takip ettigi kendi cizdikleri kurallara bagli kalmayan bir tarzda icra ediliyor olmasi oldugunu goruruz. Biz cihadi kafirlerin hosuna gitmeyen bir konsept ve prensipler dahilinde icra ediyoruz. Yani hedef bu amactir, El Kaide etiketi degildir. El Kaide olsun veya olmasin bu konsepte bagli kalarak cihad yuruten herhangi bir grup kuffar tarafindan ayni sekilde saldiriya ugrayacaktir. Bu sekilde ilk gerekceniz gecersiz olmaktadir, ikinci gerekceniz de benzer sekilde gecersizdir zira Bessar’in katliamlari yalnizca ve yalnizca kuresel kufrun onayi ile gerceklesmistir. Uluslararasi sistem Bessar’a yesil isik yakmasaydi bu katliamlari gerceklestirmeye cesaret dahi edemezdi. Ayrica mubarek devrimin daha ilk haftasinda rejimin gerceklestirdigi katliamlari da unutmuyoruz. Siz de devrimin basinda Deraa’da yapilan katliami hatirlayabilirsiniz. Bunu muteakiben Humus (Hula), Banyas ve daha bircok yerde de katliamlar gerceklestirildi. Bunlarin hepsi biz El Kaide oldugumuzu ilan etmeden once meydana geldi.
Arap ve ikiyizli uluslararasi rejimlerin temsilci ve delegasyonlarinin birbiri ardinca Bessar’a anlasmalar sunup devrimi yok etmek icin kendisine zaman tanidiklarini ve boylece cihadin gun be gun buyudugunu unuttunuz mu? El Kaide’ye bagliligimizi ilan etmedigimizi varsaysak bile kuresel kufrun nabzi attigi ve gozleri kirptigi muddetce bizim Bessar’i devirip Yahudilerin yanibasinda Islami bir sistem kurmamiza izin vereceklerini mi dusunuyorsunuz?
Dorduncu Nokta: Sam devriminin El Kaidelesmesinin Sam sahasinin El Kaide’nin her yerde yaptigi gecmis, simdiki ve gelecekteki eylemlerinin sorumlulugunu tasiyacagi dogru ve munasip bir aciklama degildir. “Devrimin El Kaidelesmesi” terimini kullanmamis olmanizi diliyoruz, sizin bu ifadenizi okuyanlar El Kaide’nin tamamen seytani bir hareket oldugunu dusunecektir. Ve burada diger yerlerdeki El Kaide’den bahsetmiyoruz, ancak kiymetli Seyhimiz gormuyor musunuz ki Sam El Kaidesi (Nusret Cephesi) –digerlerinin yaptigi isleri kucumsemeksizin- Sam ehlinin basina gelen felaket ve zorluklari ortadan kaldirmak icin var gucuyle calismaktadir?
Nusret Cephesi’nin Sam ehline zarar verdigini mi yoksa elinden geldigi kadar onlari savunup koruyarak onlar icin fedakarliklar yaptigini mi gordunuz? Hem askeri alanda, hem de hizmet, saglik ve diger alanlarda Nusret Cephesi elinden gelen herseyi yapti. Biz siddetli bir savasin icindeyiz ve bu sebeple Sam halki Nusret Cephesi’ni sevmektedir. Isimler Sam halki icin bir anlam ifade etmemektedir, tersine onlarin ilgilendigi sey kimin onlari savundugu, dinlerini, kanlarini ve sereflerini korumak icin hizmet ederek kanini doktugudur. Nusret Cephesi’nin bu acilardan yetersiz oldugunu mu dusunuyorsunuz? Sam ehlinin sevip sancagini yukselttikleri Nusret Cephesi ile bir problemleri yoktur. El Kaide ile meselesi olan Sam halki degildir, bu kendilerini Sam halkinin arkasina gizleyen bir takim kimseler icin problemdir ve bu kimseler de bircok kategoriden olusmaktadir: Bunlarin icinde bir kategori Sam halkinin aslinda El Kaide’yi istemedigini iddia etmektedir, gercekte ise El Kaide’yi istemeyenler sadece bu kimselerin yardim aldigi liderleridir. Bunlarin icinde bir kesim de El Kaide’nin karsisinda durmak sarti ile disaridan yardim almaktadir, ve bunlarin haricinde baska gruplar da vardir.
Baska bir deyisle bazi gruplar El Kaide ve Nusret Cephesi’ne saldiriyor ve bunu kufur ve irtidat ulkeleriyle kurduklari gunahkar iliskilerle onlardan almaya calistiklari yardimlar karsiliginda vermeleri gereken bir ceyiz olarak sunuyor. Sam’in garip halkinin ise Allah’i var. Ve Sam halkini temsil etmeyen kac kisi onlar adina konustu. Bununla sizi kast etmedigimi biliyorsunuz ancak kendinizi bu insanlarin durumuna getirmemenizi ve sozlerinizle onlara hizmet etmemenizi umit ediyoruz. Eger hasetcilerin hasedi ve kiskanmasi olmasaydi, dusman medyasini seferberligi ve buna ek olarak sizin verdiginiz fetva gibi fetvalar olmasaydi Sam halkinin icinde El Kaide meselesi veya Nusret Cephesi’nin onunla baglantisi sebebiyle endiselenen kimse bulamazdik.
Besinci Nokta: Eger kiymetli Seyhin bahsettigi gibi El Kaide’ye olan bagliligimiz kolay islerimizi zorlastiracaksa, bizim Rasulullah’a (sav) biat esnasinda ashabin soyledigi sozlerden anladigimiz cihad yolunun boyle oldugudur: “Muhakkak bugun onu ortaya cikarmak Araplardan tamamen kopmak, iclerinizden en iyilerinizin oldurulmesi ve kiliclar tarafindan isirilmak demektir”. Ahmed ve baskalari tarafindan rivayet edilmistir. Biliyoruz ki cihad ile bahsettiginiz tum sonuclar ortaya cikacaktir, ancak mucahid icin hukum budur. Biz sadece Allah’tan bizi sabredenlerden kilmasini ve su ayetinde belirttigi kimselerden olmayi nasip etmesini dileriz: “Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik” (Secde-24). Bahsettiginiz seyler El Kaide ismi altinda olsun veya olmasin cihadin tabii sonuclarindandir. Benim aranmam ve takip edilmem, gizlenmek zorunda birakilmam ve islerimi gizlice yurutmeme gelince, bundan dolayi suclanacak degilim zira benden daha iyi kimseler bu yolu tutmustur ve bu Peygamberlerin yoludur. Iste Allah Musa (as) hakkinda soyle diyor: “Musa korka korka, etrafı gözetleyerek oradan çıktı. “Rabbim! Beni bu zalimler güruhundan kurtar" dedi” (Kasas-21). Rasulullah’a (sav) gelince arkadasi ile birlikte gizlice hicret etmisti ve uc kisi magarada gizlendikleri herkesce bilinmektedir. Bahsettiginiz tum sonuclar El Kaide olmasak bile sadece Mucahidler oldugumuz icin yuzlesmek zorunda kalacagimiz seylerdir. Belki sozlerimizdeki dogruluk payini El Kaide olmadiklari halde gizlenerek cihad eden Kassam Mucahidleri’ne ve onlarin tuttugu yolun neticelerine bakarak anlayabilirsiniz.
Yahudileri Filistin’e yerlestiren uluslararasi sistemin Sam’da Nusayrileri guclendiren ayni sistem oldugunu hatirlamak zorundayiz. Filistin’de Yahudi civisinin devami ile bolgedeki hakimiyetini surdurmek icin Yahudilere kimsenin zarar vermesine izin vermedigi gibi benzer sekilde Sam’daki Nusayri rejimin dusmesine izin vermemektedir cunku Nusayri civisinin cikmasi cehalet uzerine kurulu olan uluslararasi sistemin hakimiyetini tehdid edecektir. Kafirler bunu bilmektedirler ve bizimle bu sebeple savasmaktadirlar, bizi bu gerekcelerle cihad etmemizden baska bir sebepten dolayi teror listesine almadilar! Keske insanlarimiz bilselerdi.
Altinci Nokta: El Kaide’nin bir mucadele projesi oldugu ve bir devlet projesi olmadigi seklindeki sozleriniz. Umit ediyorum ki bu beyanatiniz bir iftira degildir. Sizi gizliden ve dolayli olarak iftira atmakla suclamiyorum ancak soyledigim gibi husn-u zanla dusunme prensibini uygulayarak diyorum ki: Bu sozleriniz El Kaide’nin bu mucadeledeki stratejisi hakkinda bilgi eksikliginizden veya inanc eksikliginizden kaynaklaniyor, yahut devlet kurmanin evrelerini bilmiyorsunuz.
Ek olarak El Kaide sizin basarisiz oldugu hukmune varacaginiz bir devlet henuz kurmamistir. Esasen El Kaide’nin bu meseledeki stratejisi sehid Usame bin Ladin tarafindan izah edildigi sekilde su asamada bir devlet kurmamaya dayalidir, ki devlet kurmanin 3 asamasi vardir: Dusmani zayiflatmak, guc dengesini surdurmek ve yerini saglamlastirip devlet kurmak. Ve Seyh –Allah ona rahmet etsin- Yemen ve Somali’ye gonderdigi tum mesajlarinda bunu beyan etti, yani cihadimiz dusmanlarimizin zayiflayip onlarla guc dengesini kurdugumuz ana erisene kadar devlet ilan etmemek, ki devleti kuralim ve sonrasinda bu devletin yikilmasini onlemeye muktedir olalim. Bunun oncesinde, hayir. Daha fazlasini ogrenmek istiyorsaniz Seyh’in Yemen ve Somali’ye gonderdigi, Abbottabad Mektuplari adiyla bilinen sizdirilan mektuplarina muracaat edin. Ek olarak El Kaide’nin durumu sizin devlet kurmada basarisiz oldugu kanaatine varabileceginiz gelip gecmis tarihi bir vaka da degildir, aksine bu ileride meydana gelecek bir vakadir. Ayrica El Kaide’nin programina gore devlet kurma vakti henuz gelmemistir, bu sebeple tesebbuslerini devlet kurmadaki basarisizligi olarak yorumlamak hatali olur. Ve bu tamamiyle gerceklesmediyse de elde edilen kazanimlari da terk etmemek adina Sam El Kaidesi askeri calismalarina ek olarak Halep ve Deraa gibi ozgurlestirilmis bolgeleri ve gecmiste Deyrizor’u dini kurumlar araciligi ile ve diger gruplarla ortak bir sekilde idare etmistir, oyle ki bu idari kurumlar bazi asamalarda normal bir devlet fonksiyonu gormuslerdir, ancak diger meseleler araya girmis ve bu projenin devamini onlemistir. Allah’tan baska guc sahibi yoktur.
Sozlerinize delil olarak Peygamber’in (sav) “Mumin ayni delikten iki defa isirilmaz” sozunu kullanmaniza gelince, bu sahih bir hadistir ancak siz bunu anlami disinda kullaniyorsunuz. Bunu izah icin diyoruz ki: Muslumanlar gecmis yuzyil boyunca Suriye, Misir ve Libya gibi ulkelerde sinirlarla mahdut olan cihadi denediler. Ve Muslumanlar ulusal sinirlar deliginden iki defa degil, bircok defa isirildilar, sonra Allah onlara rehberlik ederek bu hatayi duzeltmelerini sagladi. Muminler ayni delikten onuncu defa isirilmasinlar diye Kaidetul Cihad dunya kufur ittifakinin cizdigi kurallara karsi ortaya cikti, Allah ayaklarini sabit kilsin. Ve bu savasin uluslararasi bir savas oldugunu soyledim bu onun sectigi bir sey de degildi, sadece savasin gercegiydi. Ancak El Kaide biz savasimizi ulusal sinirlarla mahdut tutalim veya tutmayalim bu savasin kuresel bir tabiati oldugunu izah etti. El Kaide ummetin savasin gercegini, buyuklugunu ve boyutlarini anlamasini sagladi. Bu sebeptendir ki ona bu derece siddetle karsi cikildi, teror listelerine alindi ve kaynaklari donduruldu. Bu noktayi bitirmeden once yukarida soyledigimiz seylerin El Kaide’nin vizyonu oldugunu tekrar ediyoruz. El Kaide’nin Sam’daki subesi Nusret Cephesi’ne gelince; Nusret Cephesi projesini kuresel bir temel uzerine insa etmemistir, aksine hikmet sahibi Seyh Eymen Zevahiri’den (Allah onu korusun) Nusayri rejim devrilip Sam’da Sura ile (ehli hal vel akd) bir Islam devleti kurulana kadar cihad etmek ve Nusayri saldirilarini puskurtmeye odaklanmak uzerine emir almistir.
Yedinci Nokta: Seyh (Tartusi) Sam’da cihad eden gruplara katilmayi tavsiye etmis ve onlari tanimlayarak demisti ki:”Sam sahasinda degisik isimler altinda cihad eden tum gruplar gorece farkliliklarina ragmen salih mucahid gruplaridir, hangisine katilirsaniz insaallah Mucahid sevabi alirsiniz.” Simdi bu aciklamasi ile son aciklamasi arasinda baglanti kurarsak su acik sonuca variriz: Sam sahasinda Nusret Cephesi haricinde tum grup ve fraksiyonlara katilabilirsiniz, hepsi Mucahid gruplardir. Subhanallah! Vallahi bu bizi sasirtmaktadir! Ey Seyh, Nusayri rejimin faydasi icin caba gosteren gruplar da salih Mucahid gruplar midir ve bunlardan birine katilinca Mucahid sevabi mi alinacaktir?
Ya Amerika’nin hizmetinde olan gruplar da, ki siz buna inanmasaniz da bu biz ve bizden baska cok sayida kisi tarafindan dogrulanmis bir meseledir, salih Mucahid gruplar midir ve bunlara katilinca Mucahid sevabi mi alinir?
Nusret Cephesi’ne gelince ise hasil olacak zararlar sebebiyle ona katilmak yasaktir, ki bu zararlar sadece hayalidir ve kesinligi yoktur. Eger Nusret Cephesi’ne katilmanin caiz olmadigini hasil olacak zarar ile acikliyor iseniz bu hukmun hayali bir zarara dayali oldugunu, ve bu hayal urunu zararlarin mesela Hazm’in durumunda kesin olarak var oldugunu gormuyor musunuz? Oyleyse kendi hukum ve prensipleriniz ile celismenizin sebebi nedir? Muhakkak Amerika’nin ajanlari eliyle Sam sahasina verilecek olan zarar El Kaide etiketinden dogacak zararlardan bin kat fazladir, ki El Kaide etiketinden bir zarar dogdugu da belli degildir. Oyleyse nasil bu supheli firkalarin salih bir cihad yuruttugunu dusunurken Nusret Cephesi’ne katilmaya izin vermiyorsunuz?
Butun gruplar salih Mucahidler oldu da Nusret Cephesi’ne katilmaya izin yok mudur?
Yoksa bu mesele sizin icin soyle bir hal mi almistir ki sirf El Kaide Cihad Cemaati’ne mensup oldugu icin bir gruba katilmaya cevaz vermiyorsunuz, ki bu Cemaat Allah’tan sonra ummetin cihad ruhunu atesleyen ve ummet adina on yillarca cihad sancagini tasiyan cemaattir, ummete izzetini geri kazandirmis, Allah’in dusmani Amerika’ya unutamayacagi dersler vermis ve yuzunu toz toprakta surumustur? Ve sonra Hazm’in haberleri henuz taze iken ihanetin kokusunun alinabildigi gruplara katilmaya izin veriyor ve onlari salih mucahidler olarak tanimliyorsunuz.
Askeri Operasyonlar Merkezi (SMC) hakkinda ne dusunuyorsunuz? Cenevre 2 Konferansi’na katilip Humus’u Nusayrilere teslim etme anlasmasini imzalayanlar hakkinda ne dusunuyorsunuz?
Peki (BM baris elcisi) Staffan DeMistura’nin basarili olmasi icin caba gosterenler hakkinda ne dersiniz? Ya Urdun istihbaratinin emirlerine gore hareket eden gruplara ne dersiniz?
Muhakkak Seyhulislam Ibni Teymiyye Tatar istilasina direnisleri esnasinda Misir ve Sam halkinin iclerinde Sufiler, Esariler olmasina, gunah ve fisk amelleri bulunmasina ragmen muzaffer halklar olduklarini soylemistir. En azindan bu tanimin icine dahil edilemez miyiz? Nusret Cephesi’nin Sam halki ile beraber Nusayri rejime ve rejimi destekleyen kufur milletlerine karsi cihadi Baybars, Seyfuddin Kutuz, Izz bin Abdusselam ve Seyhulislam (Allah onlara rahmet etsin) zamanindaki Misir ve Sam mucahidlerinin durumuna benzer degil midir?
Sekizinci Nokta: Seyh fetvasinda evvelki noktalarda detaylariyla izah ettigimiz sekilde hakli olmayan gerekce ve argumanlara dayanarak Nusret Cephesi’ne katilmaya izin olmadigi kararina varmistir. Bu izahata dayanarak Seyh’in hakkinda husnu zanla dusunmemize ragmen kendisinin hatali fetva verdigi ve bu hatanin Seyh’in Nusret Cephesi ve El Kaide Cemaati’nin projeleri ve gercekleri hakkinda bilgi eksikliginden kaynaklandigini, meselelere sadece tek taraftan baktigini ve diger perspektifleri gozardi ettigini, Sam sahasinin gerceklerini anlamada ve El Kaide’nin Sam’daki dusmanlarla mucadele stratejisini anlamada eksikleri bulundugunu dusunmekteyiz. Ve bir Muftu’nun fetva verdigi meselenin hakikatini ve Allah’in bu konudaki hukmunu bilmeden fetva veremeyecegini bilmekteyiz. Seyh’in ilminden suphe etmiyoruz ancak gercekler hakkinda bilgi eksikligi sebebiyle fetvasinin eksik ve hatalar barindirdigini dusunmekteyiz. Seyhin boyle bir fetva vermemesi cok daha munasip olurdu ve insaallah hatali oldugundan emin oldugumuz icin bu fetva bize zarar vermeyecektir. Seyh’in boyle bir yola girmesinin kendisi icin cok ileri oldugunu dusunuyor ve fetvasini gozden gecirmesi cagrisinda bulunuyoruz. Muhakkak kadin hakliydi ve Omer haksizdi. Ve eger Seyh’in bu fetvasi bize alenen gelmeseydi biz cevap olarak tek harf bile yazmazdik. Seyh’e bu gibi seyleri tekrar etmemesi ricasinda bulunuyoruz, zira dusmanlarimizdan isittiklerimiz bize yetmektedir.
Yaziyi bitirmeden once soylemek isteriz ki yukarida yazilanlar Seyh’in kendisine bir cevap degil, genelde var olan bu dusunce akimina cevaptir. Seyh sadece bu trendin parcasi olan bir kisidir. Cevabimizin sebebi Seyh Ebu Basir’in (Tartusi) “Tevhid Ehlini Desteklemek” kitabinin girisinde bahsettigi Ebu Albani’ye verdigi cevabin gerekcesi ile aynidir.
Sonuc olarak, Allah’tan bize dogruluktan ayrildigimiz meselelerde rehberlik etmesini dileriz. Ve Ondan bizleri mahser gunune koltuklara oturmus birbirine bakan kardesler olarak getirmesini diliyoruz. Ve Seyh’le olan diyalogun kalan bir kismi daha var… Tum hamd ve senalar alemlerin Rabbi olan Allah’adir.
Ebu Abdullah Sami- 22/04/2015
Arapca: https://justpaste.it/kotn
Ingilizce: https://almuwahideenmedia.wordpress.com/2015/04/28/discussion-with-sheikh-abu-baseer-at-tartousi/
Ceviren: Ekrem Yilmaz 30/04/2010
Kendi Fikrim : Hikmet dolu bir açıklama...Bir işidin üslübuna bakın bir de Nusret Cephesinin