Nusret Cephesi’nin genel şer’i sorumlusu Ebu Mariye el Kahtani, kendi twitter hesabından IŞİD örgütü hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Suriye’deki savaştan öne Irak’ta Irak İslam Devleti bünyesinde mücadele ettiği bilinen Ebu Mariya, bazı özeleştirilerde bulundu. Irak’ta sahip oldukları fikirlerinden pişman olduklarını , bu fikirlerinden vazgeçtiklerini söyleyen Ebu Mariye, IŞİD örgütü hakkında bazı eleştirilerde bulundu. Bilindiği üzere Ebu Mariye, Suriye’nin doğusu olan Deyr Zor’da Esed rejimi ve IŞİD güçleriyle savaşan Nusret Cephesi’nin bu bölgedeki komutanlığını yürütüyor.
* * *
BAZI ÖNEMLİ MESELERİN İZAHI VE IRAK’TAKİ EHL-İ SÜNNETE MÜJDELER
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile .
Şüphesiz fesadın en büyüğü tekfir, imamet, biatların hududu, işitme ve itaat etme gibi meselelerde de aşırıların şüphelerine cevap vermeyi terk etmektir. O necis fikirlerini bu meseleler üzerine bina etmişlerdir.
Cihad sahalarında IŞİD türü fikirlerin olması yeni bir şey değildir. Bu tür fikirler mevcuttu, fakat sessiz bir haldeydi. Ancak âlimlerin ve komutanların sessiz kalması sonucu tekfirde aşırı gitme bir din haline geldi ve herkes arasında yayılmaya başladı.
Cihad sahasındaki bu aşırılık sadece akidevi meselelerle sınırlı kalmayarak tüm meselelere sıçradı. Öyle ki âlimleri dil ile hançerlemeden tutun, onları insanların gözünden düşürmeye kadar vardılar. Aşırılar saldırmadıkları şeri bir sembol bırakmadılar. Kimini şahsında, kimini dininde dilleri ile hançerleyip durdular, âlimlere saldırdılar. Bununla da yetinmeyip cihadın komutanlarına dil uzattılar. Ümmettin sembolü haline gelmiş komutanları gözden düşürmeye çalıştılar. Kaya gibi sert bir yapıya sahip olmalarına rağmen onların o vebalı fikirleri tüm sahalarda ve tüm cemaatlerde yayılmış durumdadır.
Hayret verici olanda IŞİD’in fikri yapısı milliyetçi bir kısım yapıların bile arasında yayılmıştır. Bu öyle bir fikirdir ki; gözden düşürme, dil ile hançerleme ve iftiradır. Bu veba, İslami olmayan cemaatlere bile intikal etmiştir. Bozuk olan bu fikri bitirmenin tek yolu tekfir, dostluk ve düşmanlık, imamet ve kan gibi şeri meseleleri köklü bir zemine oturtmakla mümkündür.
Bazı ilim talebeleri bu fikre bir hamle düzenleme konusunda korku ve tereddüt içerisindedirler. Kimileri de IŞİD’in cerimelerine kan dökülmeye sebep olma korkusu ile konuşmadılar. Fakat eğer IŞİD kendilerine az bir dokunsa ciltler dolusu kitaplarla reddiye verirler.
Mesele bir iki tweetle olacak bir iş değildir. Mesele menheçteki belirsizliktir. Buda aşırıların dil ile saldırmasına, cürüm işlemesine ve onların fikirlerinin yayılmasına sebep olmaktadır. Eğer ilim ehli her şeyi apaçık bir şekilde beyan etseydi aynı şekilde cihadî cemaatlerin komutanları ve sorumluları bunlara şeri bir reddiye ile cevap verselerdi; edepsiz hariciler âlimlere ve komutanlara saldırmakta bu kadar cüretkâr olmayacaklardı.
Bazıların suskunluğu ve bazı cemaat liderlerinin Şeyhimiz mücahid komutan cihadın sembolü Dr. Eymen el Zevahiri’ye pozisyon alması bunların edepsizliklerini arttırdı. Allah şeyhimizi korusun, onu tağutların ve aşırıların yüzüne batan bir diken kılsın.
IŞİD’e karşı olan sessizlik onların kendilerine olan güvenlerini, dalaletlerini ve tahriflerini artırdı. Fakat bizler onlarla delil ile beyan ve kılıçla cihad edeceğiz. Bazıları bizi eleştirecek. Bazıları haricilerle olan savaşımızın sebebini yapısal ihtilaflar ve heva için olduğunu düşünecekler.
Vallahi bizim kadar onları savunan ve yardım eden yoktu, ta ki bizlere onların cürümleri ve tahrifleri beyan oluncaya dek. Bundan sonra mücrimlerin zulmüne yardımcı olmayacağımıza dair Allah’a söz verdik. Bununla ilgili bizi takip edenler iki yıl veya daha az bir süre önceki tweetlerimizden bilirler.
Fakat Şam cihadının da bereketi ile Allah bize bir Furkan yarattı. Onunla iki menhecin ( El Kaide ve IŞİD menheci) arasındaki farkı gördük. Şimdi anladım ki eğer ben onlarla kalsaydım dalalet üzeri olacaktım. El Kaide menhecinin hakikatini kardeşlerle olan iletişimim ve onların bana gelen cihadın anlamını taşıyan mektupları oldu. Şeyh Atiyetullah’ın menheci ile Devle cemaatinin menheci arasında büyük farklar gördüm. Kendimi üçüncü bir âlemde yaşıyor gibi hissettim. Devle cemaatinin menheci ile El Kaide’nin menhecini karşılaştırdım. Gördüm ki Irak’taki ehlimiz hem zulmetmiş hem de zulme uğramışlar. Çünkü onlara musallat olan devle cemaati, El Kaide’nin menhecini taşımıyor. Zulmettiler çünkü çoğu şeye katlandılar.
El Kaide de mazur bir durumdadır. Çünkü onlar, Devle cemaatini El Kaidenin bir kolu olarak düşünüyorlardı. Şeyh Azzam el Emrıki’nin Şeyh Usame’nin şehadeti ile ilgili mektubuna vakıf olduktan sonra, IŞİD’in harici ve aşırı olduklarını yakinen anladım. Horasan’daki kardeşlerden gelen mektuplarda bunun sıhhatini destekledi. Yakin bir şekilde bize düşen hakkı bildirmek ve ayakta tutmaktır.
Allah için sevdiğim cihadın bayraktarı durumundaki bir kardeşe mektup yazdım. Mektubumda IŞİD’e karşı şeri pozisyonumuzu ve IŞİD’in hakikatlerini anlattım. Fakat kardeş benim onlara zulmettiğimi düşünerek mektubu Şeyhimiz Komutanımız Cevlani’ye gönderdi. Kardeşe olan mektubumda IŞİD’in cihad komutanlarını gözden düşürmek için bir çalışma içinde olduğunu yazdım.
İşte bugün apaçık bir şekilde kendileri söylüyorlar. Dilleri ile şeyhimiz komutanımız Dr. Eymen el Zevahiri’yi hançerliyorlar. Dediklerimizin hepsi gerçekleşti. Çünkü ben onların arasında yaşıyordum. O kavmi iyi tanırım. Onları fert fert bilirim.
Buradan tüm kardeşlerime, emirlerime, şeyhlerime ve ilim talebelerine bunların hakkında beyanda bulunmaktan bir an bile geri kalmamaları konusunda nasihat ederim. Buradan Irak’taki ehlimizden af diliyoruz. Çünkü bizler asrın haricilerini taklit ederek onlara zulmettik. Fakat Irak’ta hakiki sahvelerin olduğu haliki (Maliki) ve Amerika tarafından hala desteklendiklerini inkâr etmiyoruz.
Bizim özrümüz kendilerine biat etmedikleri için hariciler tarafından sahve damgası vurularak katledilen cihadi cemaatlere, hicrette ve cihatta beni geçen Ensar el sunnah ( Ensar el İslam) daki kardeşlerime ve şeyhlerimedir. Bu kelimeleri içimden gelerek söylüyorum, çünkü Allah’ın huzurunda sorulacağım. Ümmet, hariciler tarafından dökülen o tertemiz kanınıza sessiz kalarak size ihanet etti. Bilin ki Allah size yardım edecek.
Rafideyn beldesinde ( Irak) bulunan tüm cihadi cemaatlere sesleniyorum. Birleşin çünkü tağutlar ve aşırılar size karşı birleşti. Yaralarınızı kendiniz sarın. Haliki (Maliki) hükümetinin tuğyanları ve haricilerin sahtekârlıkları sebebi ile Irak’taki Ehl- i Sünnet’in durumu gözden kayboldu. Allah sizinledir, yardımı ve temkini yalnızca ondan isteyin. Niyetlerinizi halis kılın.
Ey Irak’taki Ehl-i Sünnet! Kanlarınız ümmetin yanında bile ucuz kaldı. Başınıza tağutlar ve aşırılar musallat oldu. Sizin için ne bir ağlama nede bir yardım olmadı. Beni affedin size karşı suçlu durumdayım.
Ancak Kâbe’nin Rabbi’ne yemin ederek diyorum ki ben ve Şam’daki kardeşlerim sizi unutmadık ve yalnız bırakmayacağız. Bu günlerde hangi cemaatin komutanı ile otursam bana sizi soruyor.
Sizi unutmadık Ey Irak’taki ehl-i sünnetten olan bacılarım ve kardeşlerim!Bir kız kardeşimden bana yönelik bir sitem erişti. O, bana Irak’taki ehlimizi dikkate almadığımız için sitem ediyor. Ona diyorum ki; ey bacım sabret Ehl-i Aünnetin güneşi Şam’dan doğacak. Oradan Rafideyn beldesine (Irak) gelecek, Rafızilerin devleti ve aşırıların çetesini yok edecek. Müminler Allah’ın yardımı ile sevinecek.
Cihadın aslanı kardeşimden, Abdullah ibni Muhammed’den ve Şeyh Hamid el Ali’den özür diliyorum. Çünkü bizler onlara zulmettik haklarında kötü konuştuk. Allah bize IŞİD’in hakikatini gösterdikten sonra onlardan özür diliyoruz. Aynı şekilde Devle cemaatinin fikirlerini taşırken hakkında konuştuğum tüm Müslümanlardan özür diliyorum.
Allah kendisine rahmet etsin şeyh Atiyyetullah el Libi’nin kitaplarının ve mektuplarının hakka dönmemdeki rolü çok büyüktür. Aynı şekilde Şeyh Rafii (Allah onu korusun), Şeyh Makdisi’nin otuz risalesi ve şeyh Ebu Katade’nin c’inetul mutayyibin eselerlerinin de hakikati görmemdeki rolleri büyüktür. Allah onları esaretten kurtarsın. Ümmetin âlimlerinin ve komutanlarının üzerimde hakkı vardır. Şehid şeyhim Ebu Halid el Suri’nin de üzerimde fazlı vardır. Gene çoğu kardeşin sohbeti ve onların başında şeyhim emirim Ebu Muhammed el Cevlani’nin üzerimde büyük eseri vardır. Selam hiçbirini ayırt etmeksizin ümmetin âlimlerinin hepsine olsun. Size ihtiyacımız var. Herkesten hak olan nasihati kabul ederiz. Hak tabi olmaya en layık olandır.
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh.
Ebu Mariye el Kahtani
Metnin Kaynağı: http://justpaste.it/fmqq
Çeviri: Ümmet-i İslam
* * *
BAZI ÖNEMLİ MESELERİN İZAHI VE IRAK’TAKİ EHL-İ SÜNNETE MÜJDELER
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile .
Şüphesiz fesadın en büyüğü tekfir, imamet, biatların hududu, işitme ve itaat etme gibi meselelerde de aşırıların şüphelerine cevap vermeyi terk etmektir. O necis fikirlerini bu meseleler üzerine bina etmişlerdir.
Cihad sahalarında IŞİD türü fikirlerin olması yeni bir şey değildir. Bu tür fikirler mevcuttu, fakat sessiz bir haldeydi. Ancak âlimlerin ve komutanların sessiz kalması sonucu tekfirde aşırı gitme bir din haline geldi ve herkes arasında yayılmaya başladı.
Cihad sahasındaki bu aşırılık sadece akidevi meselelerle sınırlı kalmayarak tüm meselelere sıçradı. Öyle ki âlimleri dil ile hançerlemeden tutun, onları insanların gözünden düşürmeye kadar vardılar. Aşırılar saldırmadıkları şeri bir sembol bırakmadılar. Kimini şahsında, kimini dininde dilleri ile hançerleyip durdular, âlimlere saldırdılar. Bununla da yetinmeyip cihadın komutanlarına dil uzattılar. Ümmettin sembolü haline gelmiş komutanları gözden düşürmeye çalıştılar. Kaya gibi sert bir yapıya sahip olmalarına rağmen onların o vebalı fikirleri tüm sahalarda ve tüm cemaatlerde yayılmış durumdadır.
Hayret verici olanda IŞİD’in fikri yapısı milliyetçi bir kısım yapıların bile arasında yayılmıştır. Bu öyle bir fikirdir ki; gözden düşürme, dil ile hançerleme ve iftiradır. Bu veba, İslami olmayan cemaatlere bile intikal etmiştir. Bozuk olan bu fikri bitirmenin tek yolu tekfir, dostluk ve düşmanlık, imamet ve kan gibi şeri meseleleri köklü bir zemine oturtmakla mümkündür.
Bazı ilim talebeleri bu fikre bir hamle düzenleme konusunda korku ve tereddüt içerisindedirler. Kimileri de IŞİD’in cerimelerine kan dökülmeye sebep olma korkusu ile konuşmadılar. Fakat eğer IŞİD kendilerine az bir dokunsa ciltler dolusu kitaplarla reddiye verirler.
Mesele bir iki tweetle olacak bir iş değildir. Mesele menheçteki belirsizliktir. Buda aşırıların dil ile saldırmasına, cürüm işlemesine ve onların fikirlerinin yayılmasına sebep olmaktadır. Eğer ilim ehli her şeyi apaçık bir şekilde beyan etseydi aynı şekilde cihadî cemaatlerin komutanları ve sorumluları bunlara şeri bir reddiye ile cevap verselerdi; edepsiz hariciler âlimlere ve komutanlara saldırmakta bu kadar cüretkâr olmayacaklardı.
Bazıların suskunluğu ve bazı cemaat liderlerinin Şeyhimiz mücahid komutan cihadın sembolü Dr. Eymen el Zevahiri’ye pozisyon alması bunların edepsizliklerini arttırdı. Allah şeyhimizi korusun, onu tağutların ve aşırıların yüzüne batan bir diken kılsın.
IŞİD’e karşı olan sessizlik onların kendilerine olan güvenlerini, dalaletlerini ve tahriflerini artırdı. Fakat bizler onlarla delil ile beyan ve kılıçla cihad edeceğiz. Bazıları bizi eleştirecek. Bazıları haricilerle olan savaşımızın sebebini yapısal ihtilaflar ve heva için olduğunu düşünecekler.
Vallahi bizim kadar onları savunan ve yardım eden yoktu, ta ki bizlere onların cürümleri ve tahrifleri beyan oluncaya dek. Bundan sonra mücrimlerin zulmüne yardımcı olmayacağımıza dair Allah’a söz verdik. Bununla ilgili bizi takip edenler iki yıl veya daha az bir süre önceki tweetlerimizden bilirler.
Fakat Şam cihadının da bereketi ile Allah bize bir Furkan yarattı. Onunla iki menhecin ( El Kaide ve IŞİD menheci) arasındaki farkı gördük. Şimdi anladım ki eğer ben onlarla kalsaydım dalalet üzeri olacaktım. El Kaide menhecinin hakikatini kardeşlerle olan iletişimim ve onların bana gelen cihadın anlamını taşıyan mektupları oldu. Şeyh Atiyetullah’ın menheci ile Devle cemaatinin menheci arasında büyük farklar gördüm. Kendimi üçüncü bir âlemde yaşıyor gibi hissettim. Devle cemaatinin menheci ile El Kaide’nin menhecini karşılaştırdım. Gördüm ki Irak’taki ehlimiz hem zulmetmiş hem de zulme uğramışlar. Çünkü onlara musallat olan devle cemaati, El Kaide’nin menhecini taşımıyor. Zulmettiler çünkü çoğu şeye katlandılar.
El Kaide de mazur bir durumdadır. Çünkü onlar, Devle cemaatini El Kaidenin bir kolu olarak düşünüyorlardı. Şeyh Azzam el Emrıki’nin Şeyh Usame’nin şehadeti ile ilgili mektubuna vakıf olduktan sonra, IŞİD’in harici ve aşırı olduklarını yakinen anladım. Horasan’daki kardeşlerden gelen mektuplarda bunun sıhhatini destekledi. Yakin bir şekilde bize düşen hakkı bildirmek ve ayakta tutmaktır.
Allah için sevdiğim cihadın bayraktarı durumundaki bir kardeşe mektup yazdım. Mektubumda IŞİD’e karşı şeri pozisyonumuzu ve IŞİD’in hakikatlerini anlattım. Fakat kardeş benim onlara zulmettiğimi düşünerek mektubu Şeyhimiz Komutanımız Cevlani’ye gönderdi. Kardeşe olan mektubumda IŞİD’in cihad komutanlarını gözden düşürmek için bir çalışma içinde olduğunu yazdım.
İşte bugün apaçık bir şekilde kendileri söylüyorlar. Dilleri ile şeyhimiz komutanımız Dr. Eymen el Zevahiri’yi hançerliyorlar. Dediklerimizin hepsi gerçekleşti. Çünkü ben onların arasında yaşıyordum. O kavmi iyi tanırım. Onları fert fert bilirim.
Buradan tüm kardeşlerime, emirlerime, şeyhlerime ve ilim talebelerine bunların hakkında beyanda bulunmaktan bir an bile geri kalmamaları konusunda nasihat ederim. Buradan Irak’taki ehlimizden af diliyoruz. Çünkü bizler asrın haricilerini taklit ederek onlara zulmettik. Fakat Irak’ta hakiki sahvelerin olduğu haliki (Maliki) ve Amerika tarafından hala desteklendiklerini inkâr etmiyoruz.
Bizim özrümüz kendilerine biat etmedikleri için hariciler tarafından sahve damgası vurularak katledilen cihadi cemaatlere, hicrette ve cihatta beni geçen Ensar el sunnah ( Ensar el İslam) daki kardeşlerime ve şeyhlerimedir. Bu kelimeleri içimden gelerek söylüyorum, çünkü Allah’ın huzurunda sorulacağım. Ümmet, hariciler tarafından dökülen o tertemiz kanınıza sessiz kalarak size ihanet etti. Bilin ki Allah size yardım edecek.
Rafideyn beldesinde ( Irak) bulunan tüm cihadi cemaatlere sesleniyorum. Birleşin çünkü tağutlar ve aşırılar size karşı birleşti. Yaralarınızı kendiniz sarın. Haliki (Maliki) hükümetinin tuğyanları ve haricilerin sahtekârlıkları sebebi ile Irak’taki Ehl- i Sünnet’in durumu gözden kayboldu. Allah sizinledir, yardımı ve temkini yalnızca ondan isteyin. Niyetlerinizi halis kılın.
Ey Irak’taki Ehl-i Sünnet! Kanlarınız ümmetin yanında bile ucuz kaldı. Başınıza tağutlar ve aşırılar musallat oldu. Sizin için ne bir ağlama nede bir yardım olmadı. Beni affedin size karşı suçlu durumdayım.
Ancak Kâbe’nin Rabbi’ne yemin ederek diyorum ki ben ve Şam’daki kardeşlerim sizi unutmadık ve yalnız bırakmayacağız. Bu günlerde hangi cemaatin komutanı ile otursam bana sizi soruyor.
Sizi unutmadık Ey Irak’taki ehl-i sünnetten olan bacılarım ve kardeşlerim!Bir kız kardeşimden bana yönelik bir sitem erişti. O, bana Irak’taki ehlimizi dikkate almadığımız için sitem ediyor. Ona diyorum ki; ey bacım sabret Ehl-i Aünnetin güneşi Şam’dan doğacak. Oradan Rafideyn beldesine (Irak) gelecek, Rafızilerin devleti ve aşırıların çetesini yok edecek. Müminler Allah’ın yardımı ile sevinecek.
Cihadın aslanı kardeşimden, Abdullah ibni Muhammed’den ve Şeyh Hamid el Ali’den özür diliyorum. Çünkü bizler onlara zulmettik haklarında kötü konuştuk. Allah bize IŞİD’in hakikatini gösterdikten sonra onlardan özür diliyoruz. Aynı şekilde Devle cemaatinin fikirlerini taşırken hakkında konuştuğum tüm Müslümanlardan özür diliyorum.
Allah kendisine rahmet etsin şeyh Atiyyetullah el Libi’nin kitaplarının ve mektuplarının hakka dönmemdeki rolü çok büyüktür. Aynı şekilde Şeyh Rafii (Allah onu korusun), Şeyh Makdisi’nin otuz risalesi ve şeyh Ebu Katade’nin c’inetul mutayyibin eselerlerinin de hakikati görmemdeki rolleri büyüktür. Allah onları esaretten kurtarsın. Ümmetin âlimlerinin ve komutanlarının üzerimde hakkı vardır. Şehid şeyhim Ebu Halid el Suri’nin de üzerimde fazlı vardır. Gene çoğu kardeşin sohbeti ve onların başında şeyhim emirim Ebu Muhammed el Cevlani’nin üzerimde büyük eseri vardır. Selam hiçbirini ayırt etmeksizin ümmetin âlimlerinin hepsine olsun. Size ihtiyacımız var. Herkesten hak olan nasihati kabul ederiz. Hak tabi olmaya en layık olandır.
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh.
Ebu Mariye el Kahtani
Metnin Kaynağı: http://justpaste.it/fmqq
Çeviri: Ümmet-i İslam