Şam ehli için Cephetü’n-Nusra ilk kez ocak ayında, Suriye’deki silahlı saldırıların ve patlamaların mesuliyetini üstlendiğinde ortaya çıktı. Bu sırada geçen sene mart ayında Suriye reisi Beşar Esad rejimine karşı başlayan gösteriler silahlı harekete dönüşmüştü.
El-CEZİRE.NET SURİYE’DE CEPHETÜ’N-NUSRA’NIN KONUĞUEl-Kaide ile alakalı olduğuna inanılan Cephetü’n-Nusra Ceyşu’l-Hur’dan bağımsız bir cemaattır. Bununla birlikte Ceyşu’l-Hur ve Suriye’deki diğer silahlı askeri örgütlerle Cephetü’n-Nusra arasında çok güzel ilişkiler bulunmaktadır. Cephetü’n-Nusra’ya tabi olanlar kendilerinin yüksek derecede eğitimli profesyonel savaşçıları bir araya getirdiklerini söylemektedirler.El-Cezire.Net Cephetü’n-Nusra’nın bulunduğu yere ulaşmayı ve onlarla yapılması zor bir röportajı yapmayı başardı. Bu röportajda Cephetü’n-Nusra’nın yöneticilerinden birisi olan Ebu Fatıma El-Halebi ile cemaatın felsefesi ve Suriye’de cereyan eden olaylar hakkında konuştu.Bu röportajın yapılması hususunda muafakat sağlandıktan sonra silahlı bir grubun gönderdiği özel bir araba ile El-Cezire.Net’in muhabiri buluşma yerine ulaştı. Muhabirin kanasçıların açacağı ateşten korunması için ortaya oturması istendi. Aynı zamanda cep telefonlarının ve fotoğraf makinalarınında buluşma salonuna ulaşmadan önce kendilerine teslim edilmesi istenildi. Salonda Ebu Fatıma’nında bulunduğu otuzdan fazla kişi vardı. Ebu Fatıma örgütteki konumunu zikretmemekle birlikte topluluk içerisinde konuşan tek kişiydi.Şimdi röportajı olduğu gibi sunuyoruz.Cephetü’n-Nusra nedir?Başarı ancak Allah iledir. Cephetü’n-Nusra, İslamı ve müslümanları korumanın vucubiyetini, kıbleleri menfaat, tabileri silah tüccarları olan devletlerin saldırdığı mustazaflara yardım etmenin zorunluluğunu bilen yiğitlerin taşıdığı tevhid bayrağıdır. O yiğitler Suriye halkına kendilerini terkedenlerin terkettiği sırada en yakın olup oradaki müslümanlara şunu söylemişlerdir: “Kanlarınız bizim kanlarımız, mallarınız bizim mallarımızdır.”Suriye sokaklarında Cephetü’n-Nusra’nın hedefleri hakkında bir kapalılık gözükmektedir. Cephenin liderleri nasıl düşünmektedir?Bizler açık kimseleriz. Bütün bölgelerdeki kardeşlerimizle samimiyet ve şeffaflık ekseninde muamele etmek istiyoruz. Bütün takatlarını kullanarak net olan görüntümüzü bulandırmaya çalışan bazı medya kesimlerinin dediği gibi diyalog ve müzakereden uzak, diğerlerine kapalı, bizden farklı düşünen kimselerle oturmayı kabul etmeyen kimseler değiliz. Bu söylemler onların haberlerini takip eden kimselerin akıllarını küçümsemektir. Onlardan bazıları bizi, dağdan gelmiş, insan eti yiyen, hiç tebessüm etmeyen, hiç kimseye merhamet etmeyen, insanlara cevap vermeyen, öldürmekten başka bir dili bilmeyen kimseler olarak göstermektedir.Onların hepsine şunu bildirmek istiyoruz. Allah Teala bir çok hayırları bize açtı. Ona hamdederiz. İçimizde toplumun her kesiminden kişiler bulunmaktadır. Toplumun bütün seçkin kesimlerinden doktorlar, mühendisler, üstazlar ve iş adamları vardır. Başkaları ile diyalog kurar ve genel maslahatlara ulaşmak, birlik sağlamak için bazı hataları görmezden geliriz. Niye “Suriye toplumu” değilde “müslümanlar” kelimesini kullanıyorsunuz? Suriye toplumu sizin yanınızda nasıl sınıflanıyor? Suriye toplumu sayısal olarak büyük oranda İslam’ın galip geldiği bir toplumdur. Bizler Suriye’deki müslümanları savunmak için savaşıyor, kanlarımızı ve yüzlerce şehidimizi bunun için kurban ediyoruz. Sünni müslümanların dışında başka hiç bir taifenin müslüman ve kafir ayırt etmeyen bu mücrim nizamdan fertlerini korumak için kanlarını sunduklarını görmedik. Cephetü’n Nusra toplumun diğer kesimlerine nasıl bakmaktadır? Onlarla muamele şekli nasıl olacaktır? Bu soru bütün dünyanın açık bir şekilde cevabını beklediği en önemli sorudur.Bizler konuşmanın başından beri bizim açık ve samimi olduğumuz hususunda Allah’ın izniyle ittifak etmiştik. Bizler, dinimizin sadece müslümanlar için değil bütün yeryüzü insanları için rahmet dini olduğunu söyleriz. Müslüman olmayanlarla, İslam şeriatinin talimatlarına uygun Allah’ın rızasını gözeterek müamele edeceğimizi vaad ederiz. Özelliklede müslümanlara karşı silah doğrultmayan ve nizamı güçlendirmek için çalışmayan kimselere bunu vaad ederiz. Nizam düştükten sonra demokrasinin önünde tek engel sizin olacağınız imajı niçin ortaya çıktı? Demokrasi hakkındaki görüşünüz nedir? Suriyedeki –yeni- nizam hakkında ne düşünüyorsunuz?Demokrasiden anlaşılan, hürriyyet, adalet ve despotizimi ve insanlardan zulmü kaldırmayı kasdettiğin faziletse, malumdur ki İslam şeriatı, toplumun bütün fertlerini içine alan adaleti barındırır ve garanti eder.Özlemini çekdiğimiz nizam hakkındaki soruya gelince, ezici bir çoğunlukla müslümanların fazla olduğu bir toplumda kesinlikle laikliği tatbik etmek istemediğimizi tekrar tekid ederiz. Lakin asıl garipsenecek şey ise avurtlarını şişirerek demokrasiden konuşan bazılarının bize, çoğunluğu müslüman olan bir topluma tatbik etmek için hristiyanlardan ithal edilmiş batılı bir nizamı teklif etmeleridir.İslam devletinden neyi anlıyorsunuz?İslam devleti bazılarının yaygara yaptığı gibi gerikalmış, toplumu taş devrine dönderecek bir nizam değildir. Fakat bizler, özlenilen, toplumun ilmi ve iktisadi yükselmesi için çalışan, gelişmiş, medeni islam devleti için bir örnek sunmak ve toplumun ihtiyaçlarını yerine getirmek için maliye bakanlığı, mahalli yönetim bakanlığı, eğitim bakanlığı, sağlık bakanlığı, iç işleri bakanlığı, savunma bakanlığı, basın yayın bakanlığı gibi zorunlu bütün kurumları tamamlamış bir devletin temellerini atmak istiyoruz. İslam devleti olarak, batının gösterdiği gibi el kesecek, rejm uygulayacak, celde vuracak bir devletimi kasdediyorsunuz?Muhakkak ki subhan ve yüce olan Allah kullarına karşı, batılı anayasalarla ceza kanunları yapan kimselerden daha merhametlidir. Onlar dan bazıları anayasalarında elektrikli sandalye ile idamı uygulamaktadır, bazıları maslahatları adına insanların başlarını kestikleri sevralar –devrimleri- ile övünmektedir, bazıları ise tek kişilik hücrelerde ömür boyu hapis cezasını yürütmektedir. Aynı zamanda da kendilerini insan haklarına önem veren kimseler olarak görmektedirler. Yüce Allah bizlere özlenilen adil islam devletinde örneğin harp zamanında kullarına rahmet ve bir hikmet olarak hadlerin uygulanmamasını mubah kılmıştır. Eğer kanun yapanlar sadece bunu düşünecek olsalar, içine düşmüş oldukları cehaletin ve akıllarının kısalığının boyutunu bilirlerdi. Bizler inanıyoruz ki, hadlerle ve kısasla alakalı hükümler genel şekli ile islam toplumu için en merhametli hükümlerdir. Bazıları onu bireyler için çok sert zannetse de, onun hayrı bütün toplum üzerinedir.Son olarak Suriye toplumuna söyleyeceğiniz birşey var mı?Son olarak onlara şunu söylemek istiyoruz. Kanlarını müslümanları kurtarmak adına verenlerle, müslümanların kanları ile iktidar koltuğuna ulaşmaya çalışan kimselerin arasını ayırt edin. Yüce olan Allah’ın şu sözü ile bitiriyorum: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla birlikte olun.” Küresel Haber özel haberidir. Kaynak gösterilmek şartıyla yayınlanabilir.
El-CEZİRE.NET SURİYE’DE CEPHETÜ’N-NUSRA’NIN KONUĞUEl-Kaide ile alakalı olduğuna inanılan Cephetü’n-Nusra Ceyşu’l-Hur’dan bağımsız bir cemaattır. Bununla birlikte Ceyşu’l-Hur ve Suriye’deki diğer silahlı askeri örgütlerle Cephetü’n-Nusra arasında çok güzel ilişkiler bulunmaktadır. Cephetü’n-Nusra’ya tabi olanlar kendilerinin yüksek derecede eğitimli profesyonel savaşçıları bir araya getirdiklerini söylemektedirler.El-Cezire.Net Cephetü’n-Nusra’nın bulunduğu yere ulaşmayı ve onlarla yapılması zor bir röportajı yapmayı başardı. Bu röportajda Cephetü’n-Nusra’nın yöneticilerinden birisi olan Ebu Fatıma El-Halebi ile cemaatın felsefesi ve Suriye’de cereyan eden olaylar hakkında konuştu.Bu röportajın yapılması hususunda muafakat sağlandıktan sonra silahlı bir grubun gönderdiği özel bir araba ile El-Cezire.Net’in muhabiri buluşma yerine ulaştı. Muhabirin kanasçıların açacağı ateşten korunması için ortaya oturması istendi. Aynı zamanda cep telefonlarının ve fotoğraf makinalarınında buluşma salonuna ulaşmadan önce kendilerine teslim edilmesi istenildi. Salonda Ebu Fatıma’nında bulunduğu otuzdan fazla kişi vardı. Ebu Fatıma örgütteki konumunu zikretmemekle birlikte topluluk içerisinde konuşan tek kişiydi.Şimdi röportajı olduğu gibi sunuyoruz.Cephetü’n-Nusra nedir?Başarı ancak Allah iledir. Cephetü’n-Nusra, İslamı ve müslümanları korumanın vucubiyetini, kıbleleri menfaat, tabileri silah tüccarları olan devletlerin saldırdığı mustazaflara yardım etmenin zorunluluğunu bilen yiğitlerin taşıdığı tevhid bayrağıdır. O yiğitler Suriye halkına kendilerini terkedenlerin terkettiği sırada en yakın olup oradaki müslümanlara şunu söylemişlerdir: “Kanlarınız bizim kanlarımız, mallarınız bizim mallarımızdır.”Suriye sokaklarında Cephetü’n-Nusra’nın hedefleri hakkında bir kapalılık gözükmektedir. Cephenin liderleri nasıl düşünmektedir?Bizler açık kimseleriz. Bütün bölgelerdeki kardeşlerimizle samimiyet ve şeffaflık ekseninde muamele etmek istiyoruz. Bütün takatlarını kullanarak net olan görüntümüzü bulandırmaya çalışan bazı medya kesimlerinin dediği gibi diyalog ve müzakereden uzak, diğerlerine kapalı, bizden farklı düşünen kimselerle oturmayı kabul etmeyen kimseler değiliz. Bu söylemler onların haberlerini takip eden kimselerin akıllarını küçümsemektir. Onlardan bazıları bizi, dağdan gelmiş, insan eti yiyen, hiç tebessüm etmeyen, hiç kimseye merhamet etmeyen, insanlara cevap vermeyen, öldürmekten başka bir dili bilmeyen kimseler olarak göstermektedir.Onların hepsine şunu bildirmek istiyoruz. Allah Teala bir çok hayırları bize açtı. Ona hamdederiz. İçimizde toplumun her kesiminden kişiler bulunmaktadır. Toplumun bütün seçkin kesimlerinden doktorlar, mühendisler, üstazlar ve iş adamları vardır. Başkaları ile diyalog kurar ve genel maslahatlara ulaşmak, birlik sağlamak için bazı hataları görmezden geliriz. Niye “Suriye toplumu” değilde “müslümanlar” kelimesini kullanıyorsunuz? Suriye toplumu sizin yanınızda nasıl sınıflanıyor? Suriye toplumu sayısal olarak büyük oranda İslam’ın galip geldiği bir toplumdur. Bizler Suriye’deki müslümanları savunmak için savaşıyor, kanlarımızı ve yüzlerce şehidimizi bunun için kurban ediyoruz. Sünni müslümanların dışında başka hiç bir taifenin müslüman ve kafir ayırt etmeyen bu mücrim nizamdan fertlerini korumak için kanlarını sunduklarını görmedik. Cephetü’n Nusra toplumun diğer kesimlerine nasıl bakmaktadır? Onlarla muamele şekli nasıl olacaktır? Bu soru bütün dünyanın açık bir şekilde cevabını beklediği en önemli sorudur.Bizler konuşmanın başından beri bizim açık ve samimi olduğumuz hususunda Allah’ın izniyle ittifak etmiştik. Bizler, dinimizin sadece müslümanlar için değil bütün yeryüzü insanları için rahmet dini olduğunu söyleriz. Müslüman olmayanlarla, İslam şeriatinin talimatlarına uygun Allah’ın rızasını gözeterek müamele edeceğimizi vaad ederiz. Özelliklede müslümanlara karşı silah doğrultmayan ve nizamı güçlendirmek için çalışmayan kimselere bunu vaad ederiz. Nizam düştükten sonra demokrasinin önünde tek engel sizin olacağınız imajı niçin ortaya çıktı? Demokrasi hakkındaki görüşünüz nedir? Suriyedeki –yeni- nizam hakkında ne düşünüyorsunuz?Demokrasiden anlaşılan, hürriyyet, adalet ve despotizimi ve insanlardan zulmü kaldırmayı kasdettiğin faziletse, malumdur ki İslam şeriatı, toplumun bütün fertlerini içine alan adaleti barındırır ve garanti eder.Özlemini çekdiğimiz nizam hakkındaki soruya gelince, ezici bir çoğunlukla müslümanların fazla olduğu bir toplumda kesinlikle laikliği tatbik etmek istemediğimizi tekrar tekid ederiz. Lakin asıl garipsenecek şey ise avurtlarını şişirerek demokrasiden konuşan bazılarının bize, çoğunluğu müslüman olan bir topluma tatbik etmek için hristiyanlardan ithal edilmiş batılı bir nizamı teklif etmeleridir.İslam devletinden neyi anlıyorsunuz?İslam devleti bazılarının yaygara yaptığı gibi gerikalmış, toplumu taş devrine dönderecek bir nizam değildir. Fakat bizler, özlenilen, toplumun ilmi ve iktisadi yükselmesi için çalışan, gelişmiş, medeni islam devleti için bir örnek sunmak ve toplumun ihtiyaçlarını yerine getirmek için maliye bakanlığı, mahalli yönetim bakanlığı, eğitim bakanlığı, sağlık bakanlığı, iç işleri bakanlığı, savunma bakanlığı, basın yayın bakanlığı gibi zorunlu bütün kurumları tamamlamış bir devletin temellerini atmak istiyoruz. İslam devleti olarak, batının gösterdiği gibi el kesecek, rejm uygulayacak, celde vuracak bir devletimi kasdediyorsunuz?Muhakkak ki subhan ve yüce olan Allah kullarına karşı, batılı anayasalarla ceza kanunları yapan kimselerden daha merhametlidir. Onlar dan bazıları anayasalarında elektrikli sandalye ile idamı uygulamaktadır, bazıları maslahatları adına insanların başlarını kestikleri sevralar –devrimleri- ile övünmektedir, bazıları ise tek kişilik hücrelerde ömür boyu hapis cezasını yürütmektedir. Aynı zamanda da kendilerini insan haklarına önem veren kimseler olarak görmektedirler. Yüce Allah bizlere özlenilen adil islam devletinde örneğin harp zamanında kullarına rahmet ve bir hikmet olarak hadlerin uygulanmamasını mubah kılmıştır. Eğer kanun yapanlar sadece bunu düşünecek olsalar, içine düşmüş oldukları cehaletin ve akıllarının kısalığının boyutunu bilirlerdi. Bizler inanıyoruz ki, hadlerle ve kısasla alakalı hükümler genel şekli ile islam toplumu için en merhametli hükümlerdir. Bazıları onu bireyler için çok sert zannetse de, onun hayrı bütün toplum üzerinedir.Son olarak Suriye toplumuna söyleyeceğiniz birşey var mı?Son olarak onlara şunu söylemek istiyoruz. Kanlarını müslümanları kurtarmak adına verenlerle, müslümanların kanları ile iktidar koltuğuna ulaşmaya çalışan kimselerin arasını ayırt edin. Yüce olan Allah’ın şu sözü ile bitiriyorum: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla birlikte olun.” Küresel Haber özel haberidir. Kaynak gösterilmek şartıyla yayınlanabilir.