Nusret Cephesi Sözcüsü Ebu Firas Es Suri’nin El Cezire Demeci Üzerinden Niyet Okuyanlara Cevap ;
Geçtiğimiz günlerde Nusret Cephesi Emirlerinden ve sözcülerinden olan Ebu Firas Es Suri’nin El Cezire’ye vermiş olduğu beyanat bazı IŞİD taassupcuları tarafından tahrif edilmeye ve üzerine farklı anlamlar yüklenmeye çalışıldı.
Suri, Suriye’de Esed rejimine karşı hiçbir ayrım yapmadan tüm gruplarla işbirliği yaptıklarını belirterek, “Biz cihadın ilk gününden beri tüm gruplara el uzattık ve hiç bir ayrım yapmadan Esed’e karşı işbirliği içerisinde olduk. Suriye özgür olduğunda bu ülkeyi yönetme gibi bir hırsımız da yok” dedi. (1)
Bu beyanat üzerine IŞİD sempatizanları sosyal paylaşım sitelerinde Tanzim Kaide’nin hilafet istemediği ve Şam beldesinde demokrasi devleti kurma arayışı içerisinde olduğu gibi komik ve mesnetsiz paylaşımlar yapılmaya başlandı.
Öncelikle Nusret Cephesi tarafından Demokrasi istendiği veya Şeriat istenmediği mesajı bu beyanatın neresinde zikrediliyor?
İslam dininde her iş bazı kaidelere ile hükme bağlanmıştır. İslam dininde yetki (İdarecilik) talep edilemez ,verilir.
Nusret Cephesi, alimler,ileri gelenler ve ortak Şuranın kendisine vermediği ”Emirlik ve İdarecilik” görevini nasıl ifa edebilir? Aksi takdirde alimlerin ve ortak şuranın kendisine görev tayin etmediği halde zorla insanların başına Halife olmak isteyen IŞİD Emiri Bağdatlı Ebu Bekir den ne farkı kalır?
“Allah’a yemin ederim ki yönetim makamına ne onu talep edeni ne de ona sahip olmaya tutkun olanı atamayız.”(Buhari ve Müslim)
‘’Sahabeden biri şöyle dedi; ‘’Ya Rasulüllah, Allah’ın emrinize verdiği vazifelerden birine beni tayin edermisin? Rasulüllah (s.a.v) Efendimiz; ‘’Vallahi biz bu vazifeyi isteyen veya hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz.’’ (Müslim Kitabül imare 3/1456)
Şam da ki El Kaide’nin demokrasi istediğine dair kimin elinde ne gibi bir delil bulunmaktadır?
El Kaide yi unutanlara veya Şam daki El Kaide olan Nusret Cephesini tanımayanlara, amacını bilmeyenlere, bilgilendirmek ve hatırlatmak gayesi ile bu cemaat ve faaliyetleri hususunda biraz bilgi verme ihtiyacı hissettim
Atalarımızın güzel bir sözü vardır”Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz”
Tanzim Kaide cemaati son yarım asırda alışıla gelmiş bütün tabuları yıkarak diğer oluşumların aksine laf yerine icraat üreten bir örgüt olması ile ün kazanmıştır.
Bildiğiniz üzere bu cemaat Halkları Müslüman olan ve darda kalan ülkelere yaptığı yardımlar ile meşhurdur.
Nerede bir Müslüman zulme maruz kalsa az veya çok Usame (El Kaide) orduları onların imdadına yetişir , tıpkı geçmişte ecdadımız olan Osmanlı Hilafet devletinin mazlumların imdadına yetiştiği gibi.
Bu oluşum son yıllarda hafife alınacak bir cemaat olmaktan öteye geçti ve Hilafet Devleti Kurulmasının önünde olan bütün engelleri ve tabuları yıkan küresel bir güç haline geldi.
Ortaya atılan iddia da El Kaide’nin Suriye de İslam’i bir yönetim kurmayı hedeflemediği ve demokratik bir devlet kurmayı amaçladığı iddiasıdır. Bu iddia tamamen delilsiz ve gerçeklerden uzak bir iftiradır.
El Kaide nin Suriye deki tek resmi kolu olan Nusret Cephesi tamamen Kuran ve Sünnet merkezli bir yapılanmadır. Şurası , Şeri Kadıları ve Şeri Mahkemeleri mevcuttur. Hedefi Esed rejimini Suriye den def ederek Şam bölgesinde bulunan Müslümanların ortak Şura ile seçtikleri Şeri Emirlik kurmak ve ardından Kudüs’e yönelerek Filistin bölgesini özgürleştirmek ve Ümmetin hasretle özlemini çektiği Hilafet devletini kurmaktır. Bu konuda Şeyh Ebu Muhammed el Cevlani’nin ve Nusret Cephesi Kadılarının detaylı açıklamaları bulunmaktadır.
Nusret Cephesinin adil ve nizami bir şekilde hüküm veren Şeri Mahkemeleri Suriye halkı nazarında büyük hürmet ve saygı görmektedir. Suriye halkı bu Şeri mahkemeleri şu şekilde tanımlamaktadır.
“Eğer işinizin halledilmesini istiyorsanız El Nusra’ya gitmelisiniz. İşleri, adilce ve hızla yoluna koyuyorlar”
Yukarıda sunmuş olduğumuz örneklerde görüleceği üzere El kaide bölge halklarının da desteği ile özgürleştirdiği toprakların tamamında istikrar sağlayarak alimlerin ve bölge halkının desteği ile bu bölgelerde şeri Emirlikler kurmaktadır. Bu emirliklerin başına ise El Kaide Ululemiri ve şurası Sünnet’e uygun olarak kendi içlerinden emirler atıyor.
Tanzim Kaide Müslüman halkları bilinçlendiriyor ve kendilerini savunma yeteneklerini artırıyor..
Dünyanın hemen hemen her yerinde yaşanan ve bütün dünya halkının sessiz kaldığı ve bir kaç erzak paketi ve cılız kınama ile yetindiği katliamlara fiili olarak sadece Tanzim Kaide sessiz kalmadı. Bu Katliamların en meşhurlarının yaşandığı Doğu Türkistan ve Mynmar bölgelerine eğitimli birlikler ve komutanlar ile birlikte silah yardımı da yaparak halkın kendilerini koruma ve Cihad edebilme kabiliyetini oluşturdu. Ve bu bölgelerden güzel haberler almaktayız.
Tanzim Kaide Hilafeti kendi için istemiyor ve Ümmet’in (Ortak Şura’nın) üzerinde ittifak kurduğu halifenin önünü açma gayesi ile hareket ediyor...
Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;
”Muhakkak ki imam (Halife) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur.”(Müslim K. Imara Bab 9 H. No: 1841)
Kısacası El kaide söylem ve sloganların önüne geçerek yapmış olduğu eylemler ve icraatlar ile Ümmetin hilafet boşluğunu tamamlama gayesi ile hareket ediyor ve görevini başarı ile ifa etmektedir. Bu görevini ifa ederken yardıma ihtiyaç duyan hiç bir topluluğun aslolan İslamdır ilkesi ile (gizlileri) akidesini ve menhecini araştırmamış, kendisine biat etmeye davet etmemiş ve onlardan hiç bir karşılık beklememiştir.
Şeri Emirlik olan bölgelerde tefrika çıkarmıyor ve itaat ediyor.
Tanzim kaide Ümmetin sıkıntılarını gidermek adına ve tefrika çıkarmıyor.Küresel bir güç olduğu halde Afganistan bölgesinde Taliban Emirliğine ve Emiri Molla Ömer’e itaat etme konusunda Sünnet’e uygun olarak güzel bir ahlak ile sadakat göstermekten geri durmuyor.
Muhakkak ki İslam tarihinde Osman (ra) ve Ali (ra) örneklerinde görüleceği üzere Fitneler emre itaatsizlik ile başlamıştır.
Resulullah (sav) ümmetini Şeri Emirlere mutlak itaat ile mükellef kılmıştır.
Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;
”Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat bir çok Halife olacaktır.” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki:”İlk biat edilene vefakar olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.“
(Müslim K. İmara Bab 10 H. No: 1842)
Muhakkak ki Resulullah (sav) Ümmetinin ahir zamanda bir çok sıkıntı yaşayacağını ve fitnelere maruz kalacağını hadislerinde bildirmiş , Bu fitnelere karşı ümmetini fitnelerin çıkacağı bölgelere kadar bilgilendirmiş v fitneler karşısında nasıl bir tavır takınacağı konusunda onlara nasihat etmiştir.Tamda Resulullah’ın (sav) bahsettiği zaman diliminde ve mekan da bir takım fitneler zuhur etmektedir.(2)
Şeyh Ebu Firas es Suri’nin kısa bir biyografisi:
Şeyh Ebu Firas es Suri 1949’da (Hicri 1369) Sam kırsalında doğmuştur. Askeri akademiye katılmış ve asteğmen rütbesi ile mezun olmuştur. İslami fikirlerinden dolayı 1979’da Topçu Okulu’ndaki hadiselerden sonra ordu ile ilişiği kesilmiştir (Halep Topçu okulu baskını- Çeviren).
1977-1980 arasında Talia El Mukatila’daki mücahidlere eğitmen olarak hizmet vermiş ve 1979-80 arasında Suriye rejimine karşı birçok operasyona katılmıştır. 1980’da Ürdün’e geçmiş, sonraki yıl Afganistan’a giderek Horasan’daki çeşitli kamplarda mücahidlere askeri ilimler öğretmiştir.
Afganistan’da bulunduğu sure zarfında iki Şeyhle, Abdullah Azzam ve Usame bin Ladin ile tanışmış (1983’te), Hindistan, Endonezya, Burma ve İran’da operasyonlar düzenlemek için özel hazırlanan kamplarda mücahidlere eğitim vermeye devam etmiştir.
Şeyh Ebu Firas, Host ve Celalabad’da operasyonlara katılmış ve Afgan mücahidlerinin arasındaki ihtilafları gidermek için kurulan Şûra’ya aktif olarak katilim göstermiştir.
Kendisi Usame bin Ladin’in Pakistan halkına cihad etme çağrısı yapmak için görevlendirdiği bir elçidir ve Pakistan’da birçok Afgan ve Taliban âliminin mezun olduğu Hakkani Üniversitesi lideri Samia el Hak gibi Pakistan cihadi liderlerin içinde bulunduğu bir delegasyonla görüşmüştür.
Cemaat’ul Ehli Hadis’i bir cihad grubu kurmalarına ikna etmeden önemli rol oynamış ve liderleri ile tanışmıştır. Ayrıca yeni bir cihad grubu olan Cemaati Dava’nın kurulmasında rol oynamış, Şeyh Usame bin Ladin’in finanse ettiği, Zaik er Rahman tarafından yönetilen başka bir grup Lesker-i Tayyibe’yi eğitmiştir.
Şeyh Ebu İbrahim Iraqi, Şeyh Ebu Firas ile birlikte Hikmetyar’a bir acil müdahale gücü oluşturmuştur. Ebu Firas, Şeyh Ebu Ubeyde Binsiri ve Şeyh Ebu Hafs Mısri, Mesede Askeri Sura Konseyi’ni kurmuştur. Ayrıca Ebu Musab Zerkavi ile tanışmış, birlikte Biladu’ş-Şam’da cihadı başlatma çabalarında işbirliği yapmışlardır. Amerikan işgali sırasında Pakistan mücahidlerinin ailelerinin emniyetini sağlama görevini görmüştür.
2003 yılında Yemen’e gitmiş ve Nusret Cephesi ile Devlet Cemaati arasında ihtilafın vuku bulduğu 2013 yılında Biladu’ş-Şam’a dönünceye kadar orada kalmıştır. Biladu’ş-Şam’da Şeyh Ebu Halid es Suri ile birlikte meseleleri çözmeye çalışmış, ancak girişimleri Devlet Cemaatinin kibri yüzünden başarısız olmuştur. Nihai olarak Tanzim’ul- Kaide’nin Şam temsilcisi Nusret Cephesi’ne katılmıştır ve halen oradadır.
Ümmetislam
Geçtiğimiz günlerde Nusret Cephesi Emirlerinden ve sözcülerinden olan Ebu Firas Es Suri’nin El Cezire’ye vermiş olduğu beyanat bazı IŞİD taassupcuları tarafından tahrif edilmeye ve üzerine farklı anlamlar yüklenmeye çalışıldı.
Suri, Suriye’de Esed rejimine karşı hiçbir ayrım yapmadan tüm gruplarla işbirliği yaptıklarını belirterek, “Biz cihadın ilk gününden beri tüm gruplara el uzattık ve hiç bir ayrım yapmadan Esed’e karşı işbirliği içerisinde olduk. Suriye özgür olduğunda bu ülkeyi yönetme gibi bir hırsımız da yok” dedi. (1)
Bu beyanat üzerine IŞİD sempatizanları sosyal paylaşım sitelerinde Tanzim Kaide’nin hilafet istemediği ve Şam beldesinde demokrasi devleti kurma arayışı içerisinde olduğu gibi komik ve mesnetsiz paylaşımlar yapılmaya başlandı.
Öncelikle Nusret Cephesi tarafından Demokrasi istendiği veya Şeriat istenmediği mesajı bu beyanatın neresinde zikrediliyor?
İslam dininde her iş bazı kaidelere ile hükme bağlanmıştır. İslam dininde yetki (İdarecilik) talep edilemez ,verilir.
Nusret Cephesi, alimler,ileri gelenler ve ortak Şuranın kendisine vermediği ”Emirlik ve İdarecilik” görevini nasıl ifa edebilir? Aksi takdirde alimlerin ve ortak şuranın kendisine görev tayin etmediği halde zorla insanların başına Halife olmak isteyen IŞİD Emiri Bağdatlı Ebu Bekir den ne farkı kalır?
“Allah’a yemin ederim ki yönetim makamına ne onu talep edeni ne de ona sahip olmaya tutkun olanı atamayız.”(Buhari ve Müslim)
‘’Sahabeden biri şöyle dedi; ‘’Ya Rasulüllah, Allah’ın emrinize verdiği vazifelerden birine beni tayin edermisin? Rasulüllah (s.a.v) Efendimiz; ‘’Vallahi biz bu vazifeyi isteyen veya hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz.’’ (Müslim Kitabül imare 3/1456)
Şam da ki El Kaide’nin demokrasi istediğine dair kimin elinde ne gibi bir delil bulunmaktadır?
El Kaide yi unutanlara veya Şam daki El Kaide olan Nusret Cephesini tanımayanlara, amacını bilmeyenlere, bilgilendirmek ve hatırlatmak gayesi ile bu cemaat ve faaliyetleri hususunda biraz bilgi verme ihtiyacı hissettim
Atalarımızın güzel bir sözü vardır”Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz”
Tanzim Kaide cemaati son yarım asırda alışıla gelmiş bütün tabuları yıkarak diğer oluşumların aksine laf yerine icraat üreten bir örgüt olması ile ün kazanmıştır.
Bildiğiniz üzere bu cemaat Halkları Müslüman olan ve darda kalan ülkelere yaptığı yardımlar ile meşhurdur.
Nerede bir Müslüman zulme maruz kalsa az veya çok Usame (El Kaide) orduları onların imdadına yetişir , tıpkı geçmişte ecdadımız olan Osmanlı Hilafet devletinin mazlumların imdadına yetiştiği gibi.
Bu oluşum son yıllarda hafife alınacak bir cemaat olmaktan öteye geçti ve Hilafet Devleti Kurulmasının önünde olan bütün engelleri ve tabuları yıkan küresel bir güç haline geldi.
Ortaya atılan iddia da El Kaide’nin Suriye de İslam’i bir yönetim kurmayı hedeflemediği ve demokratik bir devlet kurmayı amaçladığı iddiasıdır. Bu iddia tamamen delilsiz ve gerçeklerden uzak bir iftiradır.
El Kaide nin Suriye deki tek resmi kolu olan Nusret Cephesi tamamen Kuran ve Sünnet merkezli bir yapılanmadır. Şurası , Şeri Kadıları ve Şeri Mahkemeleri mevcuttur. Hedefi Esed rejimini Suriye den def ederek Şam bölgesinde bulunan Müslümanların ortak Şura ile seçtikleri Şeri Emirlik kurmak ve ardından Kudüs’e yönelerek Filistin bölgesini özgürleştirmek ve Ümmetin hasretle özlemini çektiği Hilafet devletini kurmaktır. Bu konuda Şeyh Ebu Muhammed el Cevlani’nin ve Nusret Cephesi Kadılarının detaylı açıklamaları bulunmaktadır.
Nusret Cephesinin adil ve nizami bir şekilde hüküm veren Şeri Mahkemeleri Suriye halkı nazarında büyük hürmet ve saygı görmektedir. Suriye halkı bu Şeri mahkemeleri şu şekilde tanımlamaktadır.
“Eğer işinizin halledilmesini istiyorsanız El Nusra’ya gitmelisiniz. İşleri, adilce ve hızla yoluna koyuyorlar”
Yukarıda sunmuş olduğumuz örneklerde görüleceği üzere El kaide bölge halklarının da desteği ile özgürleştirdiği toprakların tamamında istikrar sağlayarak alimlerin ve bölge halkının desteği ile bu bölgelerde şeri Emirlikler kurmaktadır. Bu emirliklerin başına ise El Kaide Ululemiri ve şurası Sünnet’e uygun olarak kendi içlerinden emirler atıyor.
Tanzim Kaide Müslüman halkları bilinçlendiriyor ve kendilerini savunma yeteneklerini artırıyor..
Dünyanın hemen hemen her yerinde yaşanan ve bütün dünya halkının sessiz kaldığı ve bir kaç erzak paketi ve cılız kınama ile yetindiği katliamlara fiili olarak sadece Tanzim Kaide sessiz kalmadı. Bu Katliamların en meşhurlarının yaşandığı Doğu Türkistan ve Mynmar bölgelerine eğitimli birlikler ve komutanlar ile birlikte silah yardımı da yaparak halkın kendilerini koruma ve Cihad edebilme kabiliyetini oluşturdu. Ve bu bölgelerden güzel haberler almaktayız.
Tanzim Kaide Hilafeti kendi için istemiyor ve Ümmet’in (Ortak Şura’nın) üzerinde ittifak kurduğu halifenin önünü açma gayesi ile hareket ediyor...
Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;
”Muhakkak ki imam (Halife) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur.”(Müslim K. Imara Bab 9 H. No: 1841)
Kısacası El kaide söylem ve sloganların önüne geçerek yapmış olduğu eylemler ve icraatlar ile Ümmetin hilafet boşluğunu tamamlama gayesi ile hareket ediyor ve görevini başarı ile ifa etmektedir. Bu görevini ifa ederken yardıma ihtiyaç duyan hiç bir topluluğun aslolan İslamdır ilkesi ile (gizlileri) akidesini ve menhecini araştırmamış, kendisine biat etmeye davet etmemiş ve onlardan hiç bir karşılık beklememiştir.
Şeri Emirlik olan bölgelerde tefrika çıkarmıyor ve itaat ediyor.
Tanzim kaide Ümmetin sıkıntılarını gidermek adına ve tefrika çıkarmıyor.Küresel bir güç olduğu halde Afganistan bölgesinde Taliban Emirliğine ve Emiri Molla Ömer’e itaat etme konusunda Sünnet’e uygun olarak güzel bir ahlak ile sadakat göstermekten geri durmuyor.
Muhakkak ki İslam tarihinde Osman (ra) ve Ali (ra) örneklerinde görüleceği üzere Fitneler emre itaatsizlik ile başlamıştır.
Resulullah (sav) ümmetini Şeri Emirlere mutlak itaat ile mükellef kılmıştır.
Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;
”Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat bir çok Halife olacaktır.” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki:”İlk biat edilene vefakar olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.“
(Müslim K. İmara Bab 10 H. No: 1842)
Muhakkak ki Resulullah (sav) Ümmetinin ahir zamanda bir çok sıkıntı yaşayacağını ve fitnelere maruz kalacağını hadislerinde bildirmiş , Bu fitnelere karşı ümmetini fitnelerin çıkacağı bölgelere kadar bilgilendirmiş v fitneler karşısında nasıl bir tavır takınacağı konusunda onlara nasihat etmiştir.Tamda Resulullah’ın (sav) bahsettiği zaman diliminde ve mekan da bir takım fitneler zuhur etmektedir.(2)
Şeyh Ebu Firas es Suri’nin kısa bir biyografisi:
Şeyh Ebu Firas es Suri 1949’da (Hicri 1369) Sam kırsalında doğmuştur. Askeri akademiye katılmış ve asteğmen rütbesi ile mezun olmuştur. İslami fikirlerinden dolayı 1979’da Topçu Okulu’ndaki hadiselerden sonra ordu ile ilişiği kesilmiştir (Halep Topçu okulu baskını- Çeviren).
1977-1980 arasında Talia El Mukatila’daki mücahidlere eğitmen olarak hizmet vermiş ve 1979-80 arasında Suriye rejimine karşı birçok operasyona katılmıştır. 1980’da Ürdün’e geçmiş, sonraki yıl Afganistan’a giderek Horasan’daki çeşitli kamplarda mücahidlere askeri ilimler öğretmiştir.
Afganistan’da bulunduğu sure zarfında iki Şeyhle, Abdullah Azzam ve Usame bin Ladin ile tanışmış (1983’te), Hindistan, Endonezya, Burma ve İran’da operasyonlar düzenlemek için özel hazırlanan kamplarda mücahidlere eğitim vermeye devam etmiştir.
Şeyh Ebu Firas, Host ve Celalabad’da operasyonlara katılmış ve Afgan mücahidlerinin arasındaki ihtilafları gidermek için kurulan Şûra’ya aktif olarak katilim göstermiştir.
Kendisi Usame bin Ladin’in Pakistan halkına cihad etme çağrısı yapmak için görevlendirdiği bir elçidir ve Pakistan’da birçok Afgan ve Taliban âliminin mezun olduğu Hakkani Üniversitesi lideri Samia el Hak gibi Pakistan cihadi liderlerin içinde bulunduğu bir delegasyonla görüşmüştür.
Cemaat’ul Ehli Hadis’i bir cihad grubu kurmalarına ikna etmeden önemli rol oynamış ve liderleri ile tanışmıştır. Ayrıca yeni bir cihad grubu olan Cemaati Dava’nın kurulmasında rol oynamış, Şeyh Usame bin Ladin’in finanse ettiği, Zaik er Rahman tarafından yönetilen başka bir grup Lesker-i Tayyibe’yi eğitmiştir.
Şeyh Ebu İbrahim Iraqi, Şeyh Ebu Firas ile birlikte Hikmetyar’a bir acil müdahale gücü oluşturmuştur. Ebu Firas, Şeyh Ebu Ubeyde Binsiri ve Şeyh Ebu Hafs Mısri, Mesede Askeri Sura Konseyi’ni kurmuştur. Ayrıca Ebu Musab Zerkavi ile tanışmış, birlikte Biladu’ş-Şam’da cihadı başlatma çabalarında işbirliği yapmışlardır. Amerikan işgali sırasında Pakistan mücahidlerinin ailelerinin emniyetini sağlama görevini görmüştür.
2003 yılında Yemen’e gitmiş ve Nusret Cephesi ile Devlet Cemaati arasında ihtilafın vuku bulduğu 2013 yılında Biladu’ş-Şam’a dönünceye kadar orada kalmıştır. Biladu’ş-Şam’da Şeyh Ebu Halid es Suri ile birlikte meseleleri çözmeye çalışmış, ancak girişimleri Devlet Cemaatinin kibri yüzünden başarısız olmuştur. Nihai olarak Tanzim’ul- Kaide’nin Şam temsilcisi Nusret Cephesi’ne katılmıştır ve halen oradadır.
Ümmetislam