Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Öfke

S Çevrimdışı

selefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Soru: Bu şikayet: Bir şahıstandır, diyor ki: Ben çabuk etkileniyorum. Bir kışkırtma oldu mu, çok çabuk harekete geçer, kızarım bir şeyler kırarım, küfrederim, lanet ederim, talak (karıma sen boşsun derim) söylerim. Bu problem beni çok çıkmazlara sokuyor. İnsanların çoğu beni sevmiyor, eşim, çocuklarım, aziz dostlarım bile beni sevmiyor. Bu zararlı hastalıktan ve şeytani ateşten kurtulmak için ne yapmalıyım?

Cevap:
Öfkelenmek şeytanın tahriklerinden bir tahriktir. Onun sebebiyle öyle kötülükler, musibetler meydana geliyor ki Allah’tan başkası bilmez. Bu yerilmiş ahlak hakkında İslam şeriatında çok geniş bir şekilde zikredilmiştir. Sonuçlarına dikkat etmek ve bu hastalıktan kurtulmak için sünnette ilaçlar varid olmuştur.
İşte bu ilaçlardan bazıları;

1. Şeytandan Allah’a sığınmak.
Süleyman b. Süred dedi ki: Peygamber (s.a.v.) ile birlikte oturuyorduk. İki adam görünüyordu; birinin yüzü kızarmıştı, boyun damarları kabarmıştı. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
“Ben bir kelime biliyorum eğer (bu adam) onu söylese o hali (öfkesi) ondan gider. “Şeytandan Allah’a sığınırım dese içinde bulunduğu halden kurtulur.”
Peygamber (s.a.v.): “Kişi öfkelendiğinde, ‘Allah’a sığındım’ dese, öfkesi durur.” buyurdular.

2. Susmak.
Peygamber (s.a.v.): “Biriniz öfkelendiğinde, sussun.” buyurdular. Genellikle kızgınlık kendini kaybetmek ve şuurunu yitirmekten olur. Böylece küfür sözler ağzından çıkabilir, lanet ya da evi yıkan boşama kelimesi ya da küfür eder, söverek başkalarının düşmanlığını üzerine çekmeye sebep olan şeyler telaffuz eder. Bunların tümünü telafi etmek için temel çözüm susmaktan geçer.

3. Sakin olmak (oturmak).
Peygamber (s.a.v.): “Biriniz öfkelendiğinde ayakta ise otursun. Eğer öfkesi geçmediyse yere yatsın.” buyurdular. Ebu Zer (r.a.) bu hadisin ravisidir. Bu hususta bana bir kıssa anlattı. “Ebu Zer (r.a.) bir leğende suluyordu bir grup geldi. Dedi ki: Kim Ebu Zerri yakalayıp başından saç tellerini çekecek.” Bir adam dedi ki ben yaparım. Adam gelip leğeni kırdı. Ebu Zer (r.a.) ayaktaydı sonra oturdu, daha sonra yere yattı. Ona denildi ki. Ey Ebu Zer niçin oturdun sonra yere yattın? Dedi ki: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki ve hadis-i şerifi okudu. Diğer bir rivayette: “Ebu Zer (r.a.) bir leğende suluyordu, bir adam onu öfkelendirdi ve o da oturdu...”
Bu nebevi yönlendirmenin faydalarından biri de öfkeli dikkatsiz hareketlerden menetmektir. Çünkü O (o esnada) dövebilir, eziyet edebilir, vs. Bu sebeple oturduğu vakit bu heyecan ve isyandan uzak olmuş olur. Yere yattığında ise eziyet veren fiillerden, tutarsız davranışlardan daha da uzaklaşmış olur. Allame: el-Hattabi- rahmetullah-i aleyh- Ebu Davud’un şerhinde diyor ki: “Ayakta olan hareket ve şiddete oturandan daha elverişlidir. Oturan ayakta olandan bu manada daha aşağıdır. Yatan ise bunları yapamaz zaten. Peygamber (s.a.v.)’in onu yatmak ve oturmakla emretmesi olabilir ki ayakta iken ondan bir şey sadır olmasın. Oturduktan sonra pişmanlığı daha yakındır. Allah daha iyi bilir.”


4. Peygamber (s.a.v.) Vasiyetini Korumak.

Peygamber (s.a.v.)’in nasihatını muhafaza etmek. Ebu Hureyre (r.a) Bir adam Peygamber (s.a.v.) dedi ki: “Bana nasihat et.” Buyurdular (s.a.v.) “kızma”, bunu bir kaç defa tekrar ettiyse de dedi ki (s.a.v.): kızma.” dedi.
Diğer bir rivayette: “Bir adam dedi ki: Peygamber (s.a.v.) bunu söylediği zaman düşündüm ki; öfke şerrin tümünü kapsıyor.”

5. Öfkelenme! Sana Cennet var.
Allahû Teâlâ’nın öfke sebeplerinden korunan ve nefislerini zaptederek onu reddeden muttakiler (Allah’tan hakkıyla korkanlar) için hazırladığını düşünmek öfkenin ateşini söndürmede yardımcı en büyük etkendir. Buna varid olan, büyük ecir (sevap) Peygamber (s.a.v.): “Kim öfkesine hakim olursa ki istese öfkesini devam ettirebilir. Allahû Teâlâ kıyamet gününde kalbini kendinden razı olmasıyla doldurur.” Diğer büyük ecir ise Peygamber (s.a.v.)’ın şu hadisinde: “Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu halde öfkesini tutan kimseyi, Allahû Teâlâ, kıyamet günü, mahlukatın başları üsten davet eder: Tâ ki (onlardan önce) dilediği huriyi kendine seçsin.” diğer bir nushada “tâ ki hurilerden istediği kadar seçsin.”

6. Nefsine hakim olan için önce geçen özellikler ve yüce dereceler vardır.
Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Kuvvetli kimse (güreşte rakibini yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir.” Nefsin her etkilenmesinde öfkesi şiddetlendikçe, öfkesine hakim olan en yüksek rutbeye (dereceye) yükselir. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Tümüyle pehlivan olan o kimsedir ki; öfkelenir, öfkesi şiddetlenir, yüzü kızarır, tüyleri diken diken olduğu halde öfkesini yenendir.” Peygamber (s.a.v.) sahabenin önünde meydana gelen bir olayı, bu meseleyi daha iyi açıklamak için fırsat bilerek Enes (r.a.) rivayet edilen hadiste: “Güreşen bir topluluğun yanından geçti. Buyurdular ki:
“Bu nedir?” Dediler ki:
“Filan Pehlivandır, kimse bırakmadı geriye, onun karşısına çıkacak yoktur. Buyurdular ki:

“Kim ondan daha kuvvetlidir size bildireyim mi? Bir adam var kendisine bir adam zulüm ediyor, öfkesine hakim oluyor böylece ona galip geliyor, şeytanına da, ve arkadaşının şeytanına da galip geliyor.”

7. Peygamber (s.a.v.)’in Gösterdiği Yolda Teselli Bulmak.
Peygamber (s.a.v.) gösterdiği yol onun ahlakının alametidir. O, bizim örnek ve modelimizdir. Bu birçok hadis-i şerifte apaçık ortadadır. Bu hadislerin en barizi: Enes (r.a.)’tan: Dedi ki: Peygamber (s.a.v.) ile beraber yürüyordum. Üzerinde kaba dikişli Necran cübbesi vardı. Bir arabi ona ulaştı ve şiddetli bir şekilde cübbesini çekti. Peygamber (s.a.v.)’in omuzunun üst kısmına baktım cübbenin dikişlerinin izi görünüyordu. Sonra dedi ki:
“Ey Muhammed: Benim için Allah’ın senin yanındaki maldan bana verilmesi için talimat ver.” Peygamber (s.a.v.) ona döndü ve güldü. Sonra ona mal verimesi için emretti.” Peygamber (s.a.v.)’e uymanın ve onda teselli bulmanın bir yolu da, Allah’ın haramları çiğnendiği vakit, Allah için kızmak. Bu övülmüş bir kızmadır. Peygamber (s.a.v.) kendisine namazda uzun sureler okuyup milleti namazdan nefret ettiren imam haber verildiğinde çok kızdı. Aynı şekilde Hz. Aişe (r.a.) evinde canlı fotoğrafları bulunan bir örtü görünce kızdı. Hırsızlık yapan “Mahzumiye” hakkında Usame (r.a.) aracılık yapmak istemesine ve bunun için Peygamber (s.a.v.) ile konuşmak istediğinde; Peygamber (s.a.v.) Allah’ın koyduğu hadlerde (cezalarda) mı şefaatçi oluyorsun? Kerih (hoş olmayan) şeyler hakkında soru sorulduğunda kızardı. Kızması her zaman Allah içindi.

8. Öfkeyi bastırmak Allah’tan gerçek manada korkan kulların alametlerinden olduğunun bilinmesi.
Bunlar Allahû Teâlâ’nın ve kendi kitabında övdüğü kullardır. Peygamber (s.a.v.)’inde methu sena ettiği kişilerdir. Onlara genişliği gök ve yeryüzünü kaplayan cennetler hazırlanmıştır. Onların sıfatlarından: “O takva sahipleri ki, bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah ta bu güzel davranışta bulunanları sever.” (Ali İmran, 3/134)
İşte bunlar Allahın, güzel ahlaklarından ve güzel sıfatlarından ve fiillerinden bahsettiği kişilerdir. Onlara ulaşmak için can atılan kişilerdi. Yine onların ahlakından: “Kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şura, 42/37)


9. Hatırlatıldığı an Hatırlamak

Öfkelenmek insanoğlunun tabiatında vardır. İnsanlar bu meselede farklılık arz edebilirler. Belki öfkelenmemek insana çok zor gelebilir. Fakat sıddıklar öfkelendiklerinde, onlara Allah hatırlatıldığında Allah’ın hududu yanında dururlar. İşte misal: İbni Abbas (r.a.) anlatıyor: Bir adam Emirû’l-mü’mininin yanına girmek için izin istedi. Ancak yanına girince: Yeter artık! Ya İbnû’l-Hattab sen bize bol vermediğin gibi aramızda adaletle de hükmetmiyorsun!” dedi. Hz.Ömer (r.a.) pek öfkelendi. Neredeyse dövmek için üzerine yürüyecektiler, Hûrr (r.a.) atılıp: Ey Emire’l-Mü’minin! Allahû Teâlâ, Resûlüne: “Affı esas tut, ma’rufu emret ve cahillerden de yüz çevir” emretmiştir. Bu adam cahillerden biridir.” dedi. Vallahi, Hûrr (r.a.) ayeti okuyunca Hz.Ömer (r.a.) olduğu yerde kalıp hiçbir şey yapmadı. Hz. Ömer (r.a.) Allah’ın kitabı yanında hemen durur, onu bırakıp gitmezdi.” Mü’min böyle olur, öfkelendiği zaman kendisine hadis bildirildiğinde tavır koyan pis münafık gibi değildir. Ona bir sahabi dedi ki: “Şeytandan Allah’a sığın.” Ona hatırlatan sahabeye dedi ki “bende, anormal, bir şey mi görüyorsun, ben deli miyim?” Gitaşırı gitmekten Allah’a sığınırız dedi o münafık.

10. Ökelenmenin Dezavantajlarını Bilmek.

Öfkelenmenin dezavantajları (kötülükleri) çoktur. Genel olarak kendine ve başkalarına zarar vermek. Dil, küfrediyor, sövüyor, iğrenç şeylere yöneliyor. El, hesabı belli olmayan bir şiddete gidiyor öyleki iş katle (öldürmeye) kadar varabiliyor. Anlatacağımız bu kıssada ibret vardır.
Alkama b. Vail’den babası (r.a.) ona konuştu dedi ki: “Peygamber (s.a.v.) ile oturuyorduk. Bir adam, birini sicim ipiyle sürüp çıkageldi. Dedi ki:
“Ey Allah’ın Resûlü, bu kardeşimi öldürdü.” Peygamber (s.a.v.)’de Ona:
“Onu öldürdün mü?” Diye sordu. Evet, öldürdüm, dedi. Peygamber (s.a.v.)
“Onu nasıl öldürdün?” diye sordu. Dedi ki:
“Ben ve o ağacı dövüyorduk (yem için ağaca vuruyorduk yaprakları düşsün diye.) Bana küfretti ve beni kızdırdı. Ben de başının yan tarafına balta ile vurdum ve öldürdüm...” Bundan daha hafif olanlar olabilir. Yaralamak, kırmak gibi. Kendisine öfkelenen kaçtığı vakit, öfkelenen kendine döner, elbiselerini parçalayabilir, yanaklarına vurabilir, ya da hızla yere yığılır, bayılır kısaca kap kırılıp mal heder olabilir.
Öfkelenmekten sadır olan en kötü iş toplumsal hayıflanmalara, ailenin parçalanmasına, varlığın özü olan ailenin boşanmasıyla dağılmasına, hanımlarını boşayanların çoğuna sorduğumda ne zaman, nasıl boşadın hanımını? Öfke anında diye cevap veriyorlar. Bu durumlar özellikle çocukları etkiliyor, serseri olmalarını doğuruyor, pişmanlık, başarısızlık ve acı yaşam hep bu öfkelenmekten kaynaklanıyor. Eğer onlar Allah’ı zikredip kendilerine gelselerdi, öfkelerine hakim olup şeytandan Allah’a sığınsalardı bu olanlar olmazdı fakat İslam şeriatine muhalefet etmeden zarardan başka birşey doğurmaz.
Öfke sebebiyle bedende meydana gelen zararlar önemli bir meseledir. Doktorların belirttiğine göre, kan pıhtılaşması, tansiyon yükselmesi, kalp atışlarının hızlanması, nefes alış verişlerin normali sollaması kalp krizine, şeker hastalığına vb. gibi hastalıklara sebep olabiliyorlar. Allah’tan sağlık dileriz.

11. Öfkelenenin, öfke anında kendini düşünmesi.
Öfkelenen, o esnada aynaya baksa yüzünü ne kadar sevimsiz (kerih) bulur.Renginin değiştiğini, gürültüsünün şiddetini etrafının titremesini, fıtratının değiştiğini, çehresinin farklılaştığını yüzünün kızardığını, lokma gözlülüğünü, hareketlerinin kontrolden çıktığını, o deliler gibi davrandığını, nefsine tenezzül etmediğini, duruşundan tiksindiğini, bilinir ki, için çirkinliği dıştan daha büyüktür.Hal ve durumu bu olan adama şeytan ne sevinir.Şeytan ve aşırı gidenlerden Allahû Teâlâ’ya sığınırız.

12. Dua
Dua her zaman mü’minin silahıdır. Onunla, Rabbinden kötü ahlaktan, afetlerden, bütün kötülüklerden korumasını isteriz.
Öfke sebebiyle zulümden, küfrün cehennemine düşmekten Allahû Teâlâ’ya sığınırız. Razı olma ve öfkelenmede adil olma.
Peygamber (s.a.v.) duasında: “Allah’ım gayb ilmin ve mahlukuna yeten gücün (kudretin’le benim için hayatta olmak hayırlı oldukça beni hayatta kıl, ölüm benim için aleniyette senden korkmayı diliyorum. Öfke ve razı olmada ihlas diliyorum. Fakirlik ve zenginlikte tasarruf diliyorum. Kazana razı olmayı diliyorum. Ölümden sonra rahat bir hayat, yüzüne bakmanın lezzetini istiyorum ve sana kavuşmak için iştiyak vermeni diliyorum. Zarar veren bir zarar, delalete götüren fitne değil. Allah’ım bizi iman süsüyle süsle ve bizi hidayete ermiş, yol göstericilerden kıl.”

Hamd Alemlerin Rabbi Allah’adır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
çok gerekli, evimizin veya işyerimizin hatta arabalarımızın bir köşesine asılması gereken bir yazı..

cevap'a verilen açıklamalar çok şahane..

sağolasınız selefi müdürüm. Mevlam razı olsun sizden.
 
A Çevrimdışı

anka567

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Öfkenin, yuttuğumuz yemek, içtiğimiz su gibi olmaması gerekir.
Ve insanların en büyük silahının da tahammül olması gerekir, diye düşünüyorum, bilmem sizler ne dersiniz.
Elinize sağlık.
 
Üst Ana Sayfa Alt