Çözüldü Ölmeden Önce Miras Taksimi Olur mu? Dede Yetimine Miras Düşer mi?

L Çevrimdışı

lookingforthetruth1

Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum ve rahmetullah,

Öncelikle Kuran'ı Kerimde miras hukuku konusunda ölmüş bir kişinin mallarının nasıl taksim edileceği belirlenmiştir (erkeğe 2 kadın payı vb.).

1. Soru: Benim merak ettiğim kişi hayattaki iken miras bölüştürürken istediği gibi taksim yapabilir mi?
Örneğin 2 kızı 2 oğlu olan birisi ben ölünce 4 evimi birer birer bölüşün diye vasiyet etse (tabi vasiyet şartları nelerdir islama göre onu bilmiyorum onu da açıklarsanız sevinirim) kişi vefat ettikten sonra erkeğe 2 kıza 1 hisse yerine vasiyetteki gibi bölüşebilir mi?

2. soru: Miras hukukunda "dede yetimi" nedir ?
Bizzat bir tanıdığımızda başımıza gelen olay hakkında miras bölüşümü konusunda cevap arıyoruz biiznillah.

OLAY:
Mirası bölüşülecek kişinin 4 evladı var (iki kız ve iki erkek olmak üzere). Yalnız durum şu ki mirası bölüşülecek kişinin kızlarının ikisi de kendisinden önce vefat etmiş durumdadır. Bu durumda bu vefat etmiş kızların çocuklarına (yani mirası bölüşülecek kişinin torunları olmuş oluyor) bir hisse düşer mi ?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;

C 1- Malı, mülkü olan kişi, malını ölmeden önce zulmetmeden, adilane şekilde paylaşabilir. Bu paylaştığı miras değildir. Miras öldükten sonra vârislere kalan malıdır.


Vâsiyet etmiş, vâsiler de kabul etmişlerse o şekilde hediyesi taksim edilir, daha sonra kalan mallar ferâiz'dir (miras) ve vârisler arasında Allah'ın taksimine göre paylaşılır. Vâris veya vârisler vâsiyeti kabul etmeyip, öldükten sonra kalan mal mirastır ve kendilerinin haklarının olduğunu da söyleyebilirler. Bundan dolayı miras bırakan kişi böyle bir fitneye sebeb olmamak için, hediye vermek istediği malı, hayatındayken vermiş gibi kendisinin vefatından sonra istediği kişiye verilmesini vâsiyet etmeli, bunu onaylatması uygun olur.

Vâsiyet; aslen miras düşmeyenlere yapılır. Çünkü miras düşenlere oranı zaten nass ile sabitlenmiştir. Kişinin kendi malından hayatta iken; öldükten sonra miras düşmeyenlere vermek istediği malı kendisinin vefatından olma kaydı ile ileri dönük bağış vâsiyet etmesi de câizdir. Hatta bu tür vâsiyet Hanefi mezhebinde tavsiye edilir, Şafi mezhebinde ise buna el - vâsiyetu'l vâcibe adı verilir ve hükmü vâcibdir. Vasiyet etmezse günahkar olur. Yani benim malım da şu kadarını falana verin, torununa verin diye vasiyet etmesi tavsiye ediliyor Hanefi fıkhında. Şafi mezhebinde bu vasiyet vâcibdir, buna el- vâsiyetu'l vâcibe denilir. Mutlaka vâsiyet etmesi lazım. Vasiyet etmezse günahkar olur. Peki vasiyet etmeden ölürse ne olur?

***

Kişi hayattayken malını (miras düşen) çocukları arasında paylaştırabilir, taksimatını yapabilir. Fakat bu miras olmadığından (hibe) evladlar arasında kız dâhi olsa erkek çocuklarla eşit şekilde paylaştırmalıdır. (Hanefi mezhebinde hibe miras taksimi gibi yapılır, Kız 1 , erkek 2 hisse. Şâfi mezhebinde kız erkek eşit hibe almalıdır.) Baba malında tasarrufu vardır ve dilediği gibi paylaştırabilirse de evladlar arasında ayırım yaparak (miras düşmesine rağmen mirası etkileyecek şekilde / bir nevî miras kaçırarak) paylaştırması da her ne kadar geçerli olsa da bu zulûm / adaletsizlik olup günahı kendisinedir. Öldükten sonraki kalan malan ferâiz ilmine yani nasla sabit olan miras taksimine göre paylaştırılacaktır. Bu sebeble hayattayken miras düşenlere paylaşım eşit olması adaletin gereğidir.
İbn Abidin : “Çocuklar arasında hibe (hediye) hususunda adalet vâcibdir. Bu, mirastaki paylar gibi de olabilir. Ancak hiçbirine vermeyip yalnızca birine vermek zulümdür.”
(İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr, C. 5, Sf: 648)

حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن ابن شهاب، عن حميد بن عبدالرحمن وعن محمد بن النعمان بن بشير. يحدثانه عن النعمان بن بشير؛
أنه قال : إن أباه أتى به رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: إني نحلت ابني هذا غلاما كان لي
فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أكل ولدك نحلته مثل هذا؟
فقال: لا
فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : فارجعه
Bize Yahya b. Yahya tahdis edip, dedi ki: Malik'e, İbn Şihab’dan rivayetini okudum. O Humeyd b. Abdurrahman ile Muhammed b. Numan b. Beşir'den rivayet etti. Her ikisi kendisine en-Numan b. Beşir'den tahdis ettiklerine göre o şöyle dedi:
Babası kendisini Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürerek:
bu oğluma bana ait olan bir köleyi bağışladım, dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "
Bütün çocuklarına bunun gibi bir bağışta bulundun mu" buyurunca,
babam:
Hayır, dedi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "
O halde o bağışladığın! geri al" buyurdu.
(Muslim, Hibe, Bab 3, Hadis no: 4153 , 911; Buhari, 2586; Tirmizi, 1367; Nesai, 3674, 3675, 3676, 3677; İbn Mace, 2376)


حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عباد بن العوام عن حصين، عن الشعبي. قال: سمعت النعمان بن بشير. ح وحدثنا يحيى بن يحيى (واللفظ له). أخبرنا : أبو الأحوص عن حصين عن الشعبي، عن النعمان بن بشير. قال
تصدق علي أبي ببعض ماله. فقالت أمي عمرة بنت رواحة: لا أرضى حتى تشهد رسول الله صلى الله عليه وسلم. فانطلق أبي إلى النبي صلى الله عليه وسلم ليشهده على صدقتي
فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم : أفعلت بولدك هذا كلهم؟
قال: لا
قال : اتقوا الله واعدلوا في أولادكم
فرجع أبي. فرد تلكالصدقة
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abbad b. el-Avvam, Husayn’den tahdis etti, O Şâ'bi’den şöyle dediğini rivayet etti: en Numan b. Beşir'i (şöyle derken) dinledim. Bize Yahya b. Yahya da -lafız Ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Ebu'l-Ahvas, Husayn’dan haber verdi, O Şâ'bi'den,
O en-Numan b. Beşir'den şöyle dediğini rivayet etti: Babam bana malından bir miktar tasadduk (bağış)da bulundu. Annem Revaha kızı Amre de:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şahid tutmadığın sürece ben kabul etmem" dedi.
Bunun üzerine babam bana yaptığı bağışa şahidlik etmesi için Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gitti.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ona: "
Bütün çocuklarına aynısını yaptın mı" buyurdu.
O:
Hayır deyince
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "
Allah'tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun" buyurdu.
Sonra babam geri döndü ve o sadakayı geri aldı.

(Muslim, Hibe, Bab 3, Hadis no: 4157 , 13/5; Buhari, 2587, 2650; Ebu Davud, 3542; Nesai, 368 -muhtasar-, 3682, 3683, 3684; İbn Mace, 2375)


حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا علي بن مسهر عن ابن حيان، عن الشعبي، عن النعمان بن بشير. ح وحدثنا محمد بن عبدالله بن نمير (واللفظ له). حدثنا محمد بن بشر. حدثنا أبو حيان التميمي عن الشعبي. حدثني النعمان بن بشير؛
أن أمه بنت رواحة سألت أباه بعض الموهوبة من مال لابنها. فالتوى بها سنة. ثم بدا له. فقالت: لا أرضى حتى تشهد رسول الله صلى الله عليه وسلم على ما وهبت لابني. فأخذ أبي بيدي. وأنا يومئذ غلام. فأتى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله! إن أم هذا، بنت رواحة، أعجبها أن أشهدك على الذي وهبت لابنها
فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يا بشير! ألك ولد سوى هذا؟
قال: نعم
فقال : أكلهم وهبت لهم مثل هذا؟
قال: لا
قال : فلا تشهدني إذا. فإني لا أشهد على
جور
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ali b. Mushir, Ebu Hayyam'dan tahdis etti, O Şâ'bi'den O Numan b. Beşir'den rivayet etti. Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr -lafız Ona ait olmak üzere- de tahdis edip, dedi ki: Bize Muhammed b. Beşir tahdis etti, bize Ebu Hayyan et-Teymi, Şâ'bi'den tahdis etti, bana Numan b. Beşir'in tahdis ettiğine göre
Revaha kızı olan annesi babasından oğluna kendi malından bir şeyler bağışlamasını istedi. O da bir sene süre ile Onu oyaladı. Sonra bunu yapmayı uygun görünce annem: Oğluma yaptığın bağışa Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şahid tutmazsan kabul etmem deyince

babam elimden tuttu -ki o sırada ben küçük bir çocuktum-. Beni Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürüp: Ey Allah'ın Rasulu! Bunun annesi olan Revaha kızı, oğluna yaptığım bağışa Seni şahid tutmamı arzu etti" dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Beşir! Senin bundan başka çocuğun var mı" buyurdu.
O: Evet, dedi.
Bu sefer RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki Onların hepsine bunun gibi bir bağışta bulundun mu" buyurdu.
Babam, hayır deyince
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde Beni şâhid tutma. Çünkü Ben haksızlığa / zulme şâhidlik etmem" buyurdu.

(Muslim, Hibe, Bab 3, Hadis no: 4158 , 14/6


حدثنا أحمد بن عبدالله بن يونس. حدثنا زهير. حدثنا أبو الزبير عن جابر. قال : قالت إمرأة بشير: انحل ابني غلامك، واشهد لي رسول الله صلى الله عليه وسلم
فأتى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: إن ابنة فلان سألتني أن انحل ابنها غلامي
وقالت: أشهد لي رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال : أله إخوة؟
قال: نعم
قال : أفكلهم أعطيت مثل ما أعطيته؟
قال: لا.
قال : فليس يصلح هذا. وإني لا أشهد إلا على
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Ebu Zubeyr, Cabir'den şöyle dediğini tahdis etti:
Beşir'in hanımı, dedi ki:
Benden oğluna bir bağışta bulun ve benim için de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şahid tut, dedi.
O da Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Filanın kızı Benden Ondan olma oğluma bağışta bulunmamı istedi ve: Benim için de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şahid tut, dedi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine: "Bunun kardeşleri de var mı" buyurdu.
Babam, evet deyince
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buna verdiğinin aynısını hepsine verdin mi" buyurdu.
Babam, hayır deyince
Allah Rasulü: "Bu uygun değildir. Şubhesiz Ben hak olmayan bir şeye şâhidlik etmem" buyurdu.

(Muslim, Hibe, Bab 3, Hadis no: 4163 , 19/11

Bu hadisten çeşitli hükümler anlaşılmaktadır:

1. Baba çocuklarına yapacağı bağışta eşit davranmalıdır. Onların her birine diğerinin aynısını bağışlamalı ve herhangi birisine fazla vermeyip, erkek ve dişi arasında eşitlik sağlamalıdır. Bazı mezheb alimlerimiz: Bir erkeğe iki dişinin payı gibi verilir demiş olmakla birlikte sahih ve meşhur olan hadisin zahiri dolayısı ile erkek ve kız arasında eşitlik sağlayacağıdır. Eğer birilerine fazla verecek yahut birilerine diğerinden daha az bağışta bulunacak olursa Şafii, Malik ve Ebu Hanife'nin mezhebine göre bu mekruhtur, haram değildir, hibe de sahih olur.
Tavus, Urve, Mucahid, Sevri, Ahmed, İshak ve Davud ise bu haramdır
demişler ve: "Ben zulme şahidlik etmem" rivayetini ve bunun dışındaki rivayetlerde geçen hadis lafızlarını delil göstermişlerdir.
Şafii ve Ona muvafakat edenler de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "
Buna benden başkasını şahid tut" buyruğunu delil göstererek şunu söylemişlerdir: Eğer bu haram ya da bâtıl olsaydı böyle bir söz söylemezdi. Şayet O, bu sözünü tehdit olmak üzere söylemiştir denilecek olursa Biz de şöyle deriz: Şeriat koyucunun kelamında asl olan böyle olmamasıdır. Bununla birlikte yapan kişinin mutlak olarak kullanılması halinde vucub (farziyet) ya da mendubluk ifade etme ihtimali vardır. Eğer buna imkan olmazsa o taktirde mubahlık anlaşılır.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben haksızlığa şahidlik etmem" buyruğundan da bunun haram olduğu anlaşılmaz. Çünkü haksızlık (cevr) eşitlik ve itidalden uzaklaşmak demektir. İtidalin sınırları dışına çıkan her bir şey haksızlıktır. Haram yahud mekruh olsun fark etmez. Daha önce yaptığımız açıklamalar ile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Buna Benden başkasını şahid tut" buyruğunun haram olmadığına delalet ettiği açıklık kazanmış bulunmaktadır. O halde buradaki zulmun tenzihen mekruh olduğu şeklinde tevil edilmesi gerekmektedir.

Hanefî, Şâfiî ve Mâlikî'lerdeki râcih olana göre, babanın hayatında iken çocuklarına mal vermesi durumunda eşit davranması mustehab, ayrım yapması mekruhtur. (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, 6/127; İbn Nuceym, el-Bahr, 7/288; Haraşî, Şerhu Muhtasar, 7/82; Zekeriyyâ el-Ensârî, Esne’l-metâlib, 2/483)
Ahmed bin Hanbel’e, bazı Mâlikîlere ve Hanefîlerden İmam Ebû Yûsuf’tan gelen bir rivâyete göre ise babanın mal verirken evlatları arasında eşit davranması vâcib, ayrım yapması haramdır. (İbn Kudâme, el-Muğnî, 6/51-52; İbn Cuzey, el-Kavânîn, 241)
Babanın bütün çocuklarına mal vermesi durumunda; kız erkek ayrımı yapmadan hepsine eşit mi vereceği yoksa mirasta olduğu gibi erkek çocuğuna iki, kız çocuğuna bir pay mı vereceği konusu da tartışmalıdır. Bu konuda da çoğunluğun görüşü, hepsine eşit vermesidir. (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, 6/127; İbn Kudâme, el-Muğnî, 6/53)
İster farz olsun ister mustehab, babanın mal verirken çocukları arasında eşit davranması, dinin ruhuna daha uygundur. Ayrıca çocuklar arasında ayırım yapmak, Onların hem ana babalarına hem de birbirlerine karşı buğzetmelerine, aralarına soğukluk hatta düşmanlık girmesine sebeb olabilir. Bu yüzden babalar meşru bir gerekçe yoksa mal verirken çocukları arasında eşit davranmalı, aralarında ayrım yapmamalıdırlar.



2. Bu hadiste çocukların bir kısmını dışarıda tutarak bazılarına bir şeyler hibe etmenin sahih olduğu, eğer buna yaptığı bağışın bir benzerini diğerlerine yapmayacak olur ise de birincisine yaptığı bağışı geri almanın mustehab olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Mezheb alimlerimizin, dediklerine göre birincisine yaptığı bağışın bir benzerini diğerlerine de yapması mustehab olur. Şayet bunu yapmayacak olursa birincisine yaptığı bağışı geri alması mustehab olmakla birlikte vâcib değildir.



C 2- Torun mirasçı olur mu?
Dede yetimine miras kalma konusunda ihtilaf vardır. Velisi ölmüş toruna miras kalır görüşüne göre; Babası veya annesi ölen torunun mirascı olabilmesi için Dedenin hayatta başka erkek oğlu olmamış / kalmamış olması gerekir. Yani torunun amcası olmaması gerekir, yoksa amca mirası keser ki, buna "mahcub" denir. Kendisi ile aynı istikamette olan daha yakın başkaları varsa, O başkaları bunu mahrum eder. Buna hacb-i hirman derler.
Dedenin kız çocuklarının (torunun halası) olması toruna mirası kesmez.

 

Benzer konular

Üst