Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Ölünün 7. , 40. , 52. Gecelerine Özel Kuran Okutmak , Mevlid Düzenlemek (Soruya Cevab)

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
ÖLÜNÜN 7. , 40. , 52. GECELERİNE ÖZEL KURAN OKUTMAK , MEVLİD DÜZENLEMEK (Soruya Cevab)

1694863820422.png


hayalet;115336' Alıntı:
kardeslerim bu konu varmi varsa nerde ve yoksa bunlarin hukmu nedir?
Ölüye 7., ci gun , 40 ci gun , 52 ci gun sonra senesi diye okutulan .... günlerin aslı varmı
?

Bu tarz adetler , törenler İslam'da bulunmamaktadır . İslam dininin iki kaynağı olan Kuran-ı Kerim'de ve sahih hadis-i şeriflerinde bu konuyla ilgili bir bilgiye rastlanılmamıştır.
Eğer böyle bir şey İslamda caiz olmuş olsaydı Rasulullah s.a.v. ölen çocuklarına ve ashabına , sahabeler de kendi yakınlarına bu işi yapmaktan geri kalmazlardı .
Rasulullah'ın vefatından sonra dahi hiç bir sahabe böyle bir şeyi yapmamıştır. Mezheb imamlarından da bu konuda bir bilgi gelmemiştir.

Bu konuya benzer (o da ölüm değil doğum günüyle ilgili - mevlid) ilk bilgi Rasulullahın vefatından 300 (şii Fatımiler) - 400 (sunni) yıl sonra görülmüştür.
Rasulullah'ın Doğum gününe bu adet sokuşturulunca, daha sonraki zamanlarda da ümmetine ölüm günleri için de tertib edilmeye başlanmıştır.
Üstelik ölüm günü için bir kez de değil, 3 defa arka arkaya (7, 40, 52. günlerine ) düzenleme gereği hissedilmiştir. Bu sayılar, mucidinin uğurlu sayıları(!) olması muhtemeldir.

Halk arasında yine kulaktan dolma bilgilerle bu gecelerden sonuncusu olan 52. gün için "etin kemikten ayrıldığı gün" inanışı oluşmuştur. Bu bilgiye hangi kasap onay vermiştir bilinmemektedir.
Halbuki herkesin et , kemik, kas yapı ve bünyesi farklıdır.
Üstelik sıcak günlerde cenaze daha mezara konmadan koktuğu , ya da yıllar sonra bile açılan mezarda hiç bir çürüme olayının başlamadığı tesbit edilmektedir.
Bunda ibretler olabileceği (firavun) gibi cenazenin bulunduğu yerin yapısıyla da ilişkisi olabilir.

Cenazenin arkasından düzenlenen kur'an okuma, yemek verme (mevlid organizasyonu) için bu güne kadar delil ile onay veren bir alime rastlayamama rağmen 80 milyonluk ülkeye bu bid'at nasıl yerleşti anlamak zor da olsa, sünnetten uzak insanların bidat seviciliğini bildiğimden cevabımı bulmuş oluyorum.


Bu merasimler hakkında görüşünü şöyle açıklayan âlimlerde vardır :

İmam Şerani, "Son zamanlarda zuhur eden büyük bid'atlardan biri de, ibadet diye üzerine düştükleri mevlit cemiyetleridir."

İbni Abidin, "Ölüleri hayırla yad etmek vâcibdir. Ama onların arkasından 7, 40 ve 52. geceler bid'attır. Muayyen gün ve gecelerde evlerde mevlid okutmak o mümin ölüye işkence etmek hükmündedir.


Daha önce de bahsettiğimiz gibi İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır'da hüküm süren şii (şia) fırkasından Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir.
Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekte idi. Fatimîler, Ali (r.anh) ve Fatıma (r.anha)'ın doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi

Osmanlılar tarafından mevlid, ilk defa III. Murat zamanında, 1588'de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii'nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii'nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı.

Bu merasimlerde, önce muezzin tarafından Kur'an-ı Kerîm okunur, bunun peşinden de vaazlar verilirdi. Daha sonra mevlidhân kürsüye çıkar ve bir bölüm okuduktan sonra iner hediyesini alır ve ikinci mevlidhan kürsüye çıkarak, okumaya devam eder ve belirlenmiş kaideler çerçevesinde mevlid kutlamaları son bulurdu.
Bu resmi kutlamalar daha sonraları laiklik ilkesine rağmen Diyanet aracılığı ile Radyo ve TV'lerde aynen sürdürülmüştür.

Zaten bu tür merasimler ve kandilller İslam'ın özünde olmuş olsaydı Allah'a ve Rasulune harb açan rejimlerin idaresindeki ülkelerde izin verilmesi mümkün olmazdı.
Halkın bu bid'atlere önem verdiğini bilen belam ve tağutlar ; aynı Cumua namazına mudahale ederek kendi izin verdikleri ve gönderdikleri hutbeler eşliğinde kafirlere ve şeriatı kaldıran laik düzenin kurucularına dualar ettirerek dininden habersiz atalar izinde giden saf halkını uyuşturmaya devam ederek böylece kendilerinden "Allah devletten radı olsun , Allah devlete millete zeval vermesin , bak camiler açık , namaza , hacca izin veriyorlar" dedirterek muvahhidlere karşı hainlerin en büyük destekleyicisi kesilirler.

İslamı sadece namaz , oruç ve hac'dan ibaret sanan bu gafiller, uluhiyet tevhidinin en büyük özelliği olan olan hakimiyet mevhumunun yetimleridirler.
Allahın hükümlerine savaş açan bu zamane firavun taklitçileri, İslam motifli imajı verilerek dini tahrif etmek amaçlı ortaya çıkartılan kişilerin ve bid'atlerin savunucusu ve tertipleyicisidirler.

Kafirlerle savaşıp Şeriatın yayılması için canlarıyla ve mallarıyla mücadele eden hatta ülkelerinde kabri bile bulunan Eyyub el Ensari gibi sahabeler , Cennetle müjdelenen sahabeler duruken, başka bir bid'at elebaşıcısı olan Celalettin Rûmi namı diğer Mevlana'yı her sene anar, UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu), isimli kafirlerin faydası için çalışan kuruluş tarafından 2007 dünya Mevlana yılı ilan ederek dünyanın her tarafından budisti , şamanı , laiki, yahudisi , hırıstiyanı ziyaretine gitmesine kolaylıklar sağlanır.

Halbuki bu ziyaretçiler , ziyaret ettikleri şahsın Peygamberine (s.a.v.), Haşa gerici , yobaz , katil , ırz düşmanı gibi küfürleri savurmaktan geri durmazlar.

İşte tüm kafirlerin istediği müslüman tiplemesi; peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) gibi ya da cennetle müjdelenen sahabeler gibi değil aksine, Moğol imparatoru kafir Cengiz Han'ın milyonlarca müslümanı katlederken, cihad etmek yerine pervane gibi dönen Celalettin-i Rumi'dir.

Bu yüzden bu tarz bid'atler ve bidatçiler tüm kafirler tarafından "eğer bizden olmuyorlarsa o zaman böyle sapık müslüman olarak kalsınlar" anlayışıyla her yerde destek görürler.


Tekrar konumuza dönersek ; Rasulullah (s.a.v.)'ın doğumunu ve hayatını medh ve senâ eden, "Mevlid" adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserler daha sonra, mevlid merasimlerinde, mevlidhanlar tarafından teğannî ile okunmaya başlanmıştır. Bunların Türkçede en meşhur olanı Süleyman Çelebi'nin "Vesiletun-Necât" adındaki mevlididir.
(Süleyman Çelebi hakkında kaynaklarda pek fazla bir bilgi yoktur. Onun, Yıldırım Beyazıt zamanında Divan-ı Humayûn Hocası olduğu, sonra da Bursa Ulu Camii'ne imam tayin edildiği bilinmektedir.)


mevlidan2.jpg
İlk zamanlar, sırf Rasulullah (s.a.v.)'in doğduğu zaman ve sadece camilerde okunan mevlid, sonraları para karşılığında hanendeler tarafından rastgele zamanlarda okunur olmuştur. Kandil gecelerinde, ölülerin ardından; yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecelerinde, sene-i devriyelerinde de mevlidler okunmaya başlanmıştır.

Mevlid metinlerini kaleme alanlar, hiç bir zaman hanendeler tarafından camilerde, makamlı bir şekilde, ibadet yapıyor süsü verilerek türkü, şarkı söyler gibi okunmasını akıllarına getirmemişler; yalnızca Peygamber'e olan aşırı sevgileri onları, onun hatırasını canlı tutmak için bu tür eserleri yazmaya sevketmiştir.

Mevlidler, dinde olmadığı halde varmış gibi, ibadet çeşitleri arasına katılmıştır. Bundan dolayı, mevlid merasimleri düzenlemek ve mevlid okumak bir bid'attır. Hattâ İslâm'da olmayan, ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecelerinde okunması İslamla ilgili olmayan bir merasim ve ibadet şekli ile icra edilmesi haramdır.

Ancak, Mevlid, halk arasında büyük bir ibadet olarak kabul edilmekte, ölülerin ruhu için mevlidler okutularak, onların günahlarının bağışlanacağı zannedilmektedir.
Halkın cehaletinden ve yanlış itikadlarından istifade eden mevlid okuyucu hanendeler, bir piyasa oluşturarak, bunu ticarî bir çıkar aracı yapmışlardır.
Bu tip bir kabul ve davranışın İslamî olmadığı hususu ile ilgili herhangi bir ihtilaf sözkonusu değildir. Böyle bir olaya sebeb olan herkes dinen sorumludur.
Merasimlerde mevlid okunmasının vazgeçilmez bir âdet haline getirilişinin sakıncalarından biri de, netice olarak insan kelâmı bir şiir olan bu metinlerin, okunması ve dinlenilmesi ibadet olan Kur'an ile eşdeğerde görülmeğe ve değerlendirilmeğe başlanılması tehlikesidir.

Bunu yani mevlid okutmayı maneviyat için yapıyor ve , o maneviyat sahibi kimsede İslam dininden olduğunu iddia ediyorsa , bilsin ki İslam dininde böyle bir şeyler (mevlid- 7 , 40 , 52. geceler) yoktur .
Bunlar İslam alimlerinin kabul etmediği, ret ettiklerindendir.
Bunlar İslam dinine sonradan eklenenlerdir .
İslam , sonradan eklenenlere, göze hoş gelsede bidattir der !
Allah rasulu bidat hakkında Huzeyfe b. el-Yamân'ın rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte:
"Allah bid'at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını (maddi yardımını), şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm'dan çıkar. "
(İbn Mace, Mukaddime, 7/49).

Bu ikaz karşısında müslümanların dikkatli davranacakları ve bid'atın ne olduğunu araştıracakları muhakkaktır.
Abdullah b. Abbâs (r.anhuma)'dan rivâyet edilen bir hadiste şöyle buyrulur:
"Allah, bid'at sahibinin amelini, bid'atından vazgeçinceye kadar kabul etmez."
(İbn Mâce, Mukaddime, 7/50)

Amellerinin kabul edilmeyeceğini bilen bir müslüman korkar ve neyin bid'at olup, neyin olmadığını araştırır.

Meselâ, Rasûlullah'a selam ve salât Allah'ın emridir. Ama Rasulullah'ı anmak için dini törenler yapmak ve mevlid okutmak kimin emridir?
Ölüleri hayırla anmak ve onlara dua etmek sünnette vardır. Fakat ölüler için mevlid okutup, yedinci , kırkıncı, elli ikinci geceleri tertip etmek İslâm'ın hangi hükmüne dayanır.
Allah için sadaka vermek, zekât ve fitre dağıtmak Allah'ın emri gereğidir. Ama ölen birisi için devir-iskat, yani ölünün ibadet borcunu düşürmek için mal ve para taksimi yapmak, sabun, iğne, iplik dağıtmak kimin emridir? ipucu vereyim (şeytan)

Şimdi asıl bize düşen ;
Ölünün arkasından Kur'an okunur mu ?
Dua edildiği malum , Kur'andan dua mahiyetindeki sureler, ayetler okunabilir mi?
Okunursa ölü hisseder, faydası olur mu ?



Ölü Evinde Yemek
1694869439864.png
Ölen kişinin evinde yemekle uğraşılmaz, akrabaları, komşuları dışardan yemek getirmelidir ölü sahiblerine. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sâbit olduğuna göre, amcasının oğlu Cafer b. Ebî Talib'in -Allah ondan râdı olsun- Mute gazvesinde savaşırken ölüm haberi kendisine ulaştığında o şöyle buyurmuştu:

اصْنَعُوا لِآلِ جَعْفَرٍ طَعَامًا، فَقَدْ أَتَاهُمْ مَا يَشْغَلُهُمْ
[رواه الترمذي، وحسنه ، وأبو داود، وابن ماجه، وحسنه ابن كثير، والشيخ الألباني]
Cafer’in âilesi için yemek hazırlayın. Zirâ onları meşgul eden iş (kendilerine yemek hazırlamaktan alıkoyan Cafer’in ölüm haberi) geldi.
[Tirmizî, hadis no: 998. Tirmizî: “Bu hadis hasen sahihtir”, demiştir. Ebû Dâvûd, hadis no: 3132; İbn-i Mâce, hadis no: 1610; İbn-I Kesir ve Elbânî, hadisin hasen olduğunu belirtmiştir]

İmam Şâfiî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin komşularının veya yakın akrabalarının, vefat ettiği günde ve o günün gecesinde ölen kimsenin âilesi için yemek yaparak onları doyurmaları, benim hoşuma gider. Çünkü bu davranış, sünnet ve güzel bir hatıradır. Ayrıca bizden önceki ve bizden sonraki hayır sahiblerinin güzel davranışlarından birisidir.” (Şafii, el-Umm , c: 1, sf: 317)

“Ölen kimsenin âilesinin insanlara yemek yapması ve bunu kendileri için bir gelenek haline getirmelerine gelince, -bildiğimiz kadarıyla- Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘den veya O’nun Râşid halifelerinden böyle bir davranış bilinmemektedir. Aksine bu davranış, terk edilmesi gereken bir bid’attır. Çünkü bu davranış, ölen kimsenin âilesinin meşguliyetine meşguliyet katmaktır. Ayrıca bu davranış, câhiliye devri Arablarının yaptıklarına benzemeye çalışmak ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in sünnetinden ve O’nun raşid halifelerinin -Allah onlardan râdı olsun- yolundan yüz çevirmek demektir.”
“Günümüzde ölen kimsenin âilesinin yapmakta olduğu akşam yemeğinin veya kırkıncı gün yemeğinin dînde hiçbir aslı yoktur. Ölen kimsenin âilesi, sadaka olarak ölü adına yemek vermek isterlerse, belirli bir güne bağlı kalmamaları gerekir. Eğer verecekleri yemeğin ücretini fakirlere sadaka olarak verirlerse, bu onlar için daha hayırlıdır. Çünkü bu davranış, riyâdan daha uzak, fakirler için daha faydalı ve gayr-i muslimlere benzemekten daha uzaktır.” (İlmî Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komisyonu Fetvâları”, C. 9, Sf: 145 - 149)
Mâlikî âlimi el-Hattâb -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin âilesinin yemek yapması ve insanları yemekte biraraya getirmesine gelince, bazı âlimler bunu kerih görmüşler ve bunu bid’at saymışlardır. Çünkü (cenaze yeri), yemek ziyâfetlerinin verildiği yer değildir.” [Mevâhibu’l-Celîl fî Muhtasari’l-Halîl, c: 2, sf: 228]

İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin âilesinin yemek yapması ve insanları yemekte bir araya getirmesine gelince, bu konuda (Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ve ashâbından) bir şey nakledilmediği için bu davranış mustehab olmayan bir bid’attır.” [Ravdatu’t-Tâlibîn, c: 2, sf: 145]

İbn-i Kudâme -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin âilesinin yemek yapmasına gelince, bu davranış mekruhtur. Çünkü bu davranış, ölen kimsenin âilesinin musibetlerini arttırmak ve meşguliyetlerine meşguliyet eklemektir. Ayrıca bu davranış, câhiliye Arablarının yaptıklarına benzemeye çalışmaktır.” [el-Muğnî, c: 3, sf: 497]

Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin âilesinin yemek yapıp insanları yemeğe dâvet etmesine gelince, bu davranış meşrû değildir. Bu, bid’attan başka bir şey değildir. Hatta Cerîr b. Abdullah -Allah ondan râdı olsun- bu konuda şöyle demiştir:

كُنَّا نَعُدُّ الِاجْتِمَاعَ إِلَى أَهْلِ الْمَيِّتِ، وَصَنْعَةَ الطَّعَامِ بَعْدَ دَفْنِهِ مِنَ النِّيَاحَةِ
[رواه أحمد والترمذي وابن ماجه]
“Biz, ölen kimsenin âilesinin yanında toplanmayı ve ölünün defninden sonra onların insanlara yemek hazırlamasını, ölenin üzerine feryad-u figan ederek ağlamaya denk (bir günah) olarak görürdük.”[Ahmed, Tirmizî ve İbn-i Mâce]

Ancak bu konuda mustehab olan; bir kimse öldüğü zaman, onun âilesi için yemek yapmaktır.”
[Mecmûu’l-Fetâvâ, c: 24, sf: 316]




Tüm bu soruların cevabını kaynaklarıyla incelememiz için :

TIKLA


Ölüye (Kâbir Başında) Kur'an Okumak, Dua Etmek, Kâbir Ziyareti (kitab)


zamane bidat mesleği
mevlidan.jpg
İ
 
hayalet Çevrimdışı

hayalet

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kardesim Allah CC razi olsun insaAllah aydinlatmaniz ve aciklamaniz icin , o kasabi da bulursak dusunuruz ne yapacagimizi

Bu bilgiye hangi kasap onay vermiştir bilinmemektedir.:D
 
Pulcet Çevrimdışı

Pulcet

Forumun Bekçisi
Site Emektarı
Ortalık kasaplardan geçilmiyorkine...:D

Çok önemli bilgiler.ALLAH (cc) Razı olsun ahim...
 
A Çevrimdışı

akilli55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi

Kardeş Allah razı olsun video linki için. direk hristiyanların ve musevilerin kendi dillerinden anlattıkları.

Ben bu zamana kadar bunların islam'da olmadığını biliyordum. Fakat gelenek, görenek olarak bakıp kendi kendime " sonuçta allah'ı anıyorlar, Rasulullah için methiyeler konuşuyorlar" diyerek kötü gözle bakmıyordum. Şu ana kadar.

Yukarıda yazılı olan İbn'i Abidin'den bidattır hükmü yazısını da gördükten sonra bu sizin verdiğiniz linkteki video izledim ve hakikaten şok oldum. islamda yeri olmadını bildiğim halde, insanları bu gibi işlerden alıkoymak için bir şey demiyordum. Bazen kendi akrabalarımızın bu uygulamalarına katılıyordum. Sırf islam'da direkt olarak, kesin olarak haram kılınmadığı için ve aynı zamanda kınanmadığı için katılıyordum.

Bu aşamada bir sorum olacaktır.

Şimdi akrabalarımız, dayımız, amcamız halamız (kısaca 1. dereceden yakınlarımız) vefat ettiğinde bu muamelelere (7 si,40'ı filan) olduğunda bu akrabalarımızın bu muamelelerine katılmadığımızda hiç kuşkusuz kalbleri kırılacaktır. Üstüne üstlük babalarımız, annelerimiz de bu şekilde katılmadığımızda onlarında kalblerini kırmış olacağız.

Bu durumda nasıl hareket etmeliyiz? Akrabalarımızı üzmemek, ebeveyn (anne-baba) üzmemek adına bidat işlemenin hükmü nedir? Velev ki bu kişilere bunun bidat olduğu belirtildiği halde sözkonusu durum değişmediğini düşünün lütfen.
 
_AcizBirKul_ Çevrimdışı

_AcizBirKul_

Üye
İslam-TR Üyesi
Ölüye 7 40 ve 52. günde kuran okutmak veya mevlit düzenlemek tamamen halkın uydurmasıdır ve saçmadır kardeşlerim
 
Ö Çevrimdışı

önce iman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum kardeslerim önce Cumaniz mübarek olsun ,
Ölünun 7, 40 ,50 gibi ve diyer mevlit gecesi altinda cikan günler Belam larin pazaridir Nasilki Demokraside ve diyer sistemler de kapitalizim ekonomi canlansin diye birtakim sevgililer günü anneler ,babalar gibi v.s günler icat edilmis iste bihassa türkiyede agirlikli görülen bu mevlüt geceleride asiil belamlarin günü

Okunan mevlüten ne ölü fayda görür ne mevlütü okutan hatta parasi bille bu bos gün icin bosa gider Belam Hocalarda o yanik sesiyle ceplerine ve cay , börek v.s derken hem cep hem midde dolar eeeee kiminmis asil bayram .Allah suur versin

selamalrimla
önce iman
 
rucane Çevrimdışı

rucane

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bence Konuyu Tartışmak Bile gereksiz Yazı İçerigi Dini Bilgi Olarak Kayda Geçebilir;Bizim İman Ettigimiz Şey Kurandır Allahın Rahmetine Kavuşmuş Birisinin Arkasından Karanı Kerim Okunması Muhakkak Güzeldir İnşaAllah lakin Mevlid Okumak ona şarkı Söylemekten Öte Gitmez
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bence Konuyu Tartışmak Bile gereksiz Yazı İçerigi Dini Bilgi Olarak Kayda Geçebilir;Bizim İman Ettigimiz Şey Kurandır Allahın Rahmetine Kavuşmuş Birisinin Arkasından Karanı Kerim Okunması Muhakkak Güzeldir İnşaAllah lakin Mevlid Okumak ona şarkı Söylemekten Öte Gitmez
Güzelse ;

Senin peygamberin, ölen çocukları, hanımı ve ashabı için Kur'an-ı Kerim (hangi sure/ayet) okudu mu?
 
Mercan Çevrimdışı

Mercan

Eski nick : Salih Kul
İslam-TR Üyesi
Güzelse ;

Senin peygamberin, ölen çocukları, hanımı ve ashabı için Kur'an-ı Kerim (hangi sure/ayet) okudu mu?

peki abi olması gereken nedir? ben nasıl yapmalıyım?
benim peygamberim, ölen çocukları, hanımı ve ashabı için nasıl bir cenaze merasimi düzenlemiştir?
 
A Çevrimdışı

Ahmed1

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ölüye bu 7 40 gibi günlerde kuran,mevlid okumanın dinimizde yeri yoktur.Bu bid'attir.

Bu nedenle her zaman ölüye dua etmek,kuran okumak,arkasından hayırlı ameller yapmak gerekir.

Ölen kişinin arkasından okunan Kur'an , yapılan sadaka vb. şeyler ölüye yarar sağlar.Bu inkar edilemez.

-İmam Şafiî'ye göre mustehabdır. Çünkü ölü bundan yararlanır. Muhammed bin Hasan da aynı görüştedir.
-Ahmed bin Hanbel'e göre, bunda bir sakınca yoktur.
-İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik'e göre, bu hususta bir sünnet vârid olmadığından tenzihi kerahet vardır.

(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/88)


Abdullah bin Ömer'in ölülerin ruhuna Bakara sûresinden okunabileceğini tavsiye ettiği anlatılmaktadır.(Beyhaki, 4:56)

Hz. Ebû Bekir'in (r.a.) rivayet ettiği şu hadis-i şerif de meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır:

"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini cuma günü ziyaret ederek orada Yasin sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (İbni Mace Tercemesi, 4:274)



 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hz. Ebû Bekir'in (r.a.) rivayet ettiği şu hadis-i şerif de meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır:"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini cuma günü ziyaret ederek orada Yasin sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (İbni Mace Tercemesi, 4:274)

من زار قبر والديه آل جمعة ، فقرأ عندهما أو عنده [ يسن ] ؛ غفر له بعدد آل آية أو حرف

"Her kim baba ve annesinin kabrini her cuma ziyaret eder, o ikisinin veya babasının yanında Yâsin (suresini)okur ise, her âyet ve harfin sayısınca günahları affolunur. "
(İbn Adiy (1/286); Ebu Nuaym, Ahbâr el-Asbahân, 2/344-345)

Hadis - rivayet uydurmadır.

Râvilerinden olan Amr b. Ziyâd’ın hadis uydurduğunu ed-Dârakutnî ve İbn Adiy zikreder. Dolayısıyla İbn Adiy mezkûr rivâyet hakkında; « batıldır bu isnâd ile bir aslı yoktur » der.
İbnu’l-Cevzi kitabında bu rivâyeti zikreder. (el-Mevdûât, 3/239) Bu rivâyet, kabirlerde Kur’ân okumanın mustahab olduğuna delil olarak getirilir. Ancak sahih sünnette bunu destekleyen hiç bir delil yoktur. Sahih sünnete göre, kabir ziyaretlerinde meşru olan, onlara selâm vermek ve ahireti hatırlamaktır.

Muslim ve diğerlerinin rivayet ettikleri hadiste Aişe (r.anha), Allâh Rasûluna (s.a.v.) kabir ziyareti esnasında ne söyleyeceğini sorar, O da şöyle söyle der:
"Bu diyarın mu'min ve müslüman olan ehline selâm olsun, Allâh bizden öncekileri ve sonrakileri affetsin. Allâh’ın izniyle bizler de sizlere ulaşacağız."

Devamı ve Orijini :

Anne Babanın Kabrinde Yasin Suresini Okuma Hadisi Sahih mi?


https://www.islam-tr.org/konu/anne-babanin-kabrinde-yasin-suresini-okuma-hadisi-sahih-mi.34182/
 
imam şahid Çevrimdışı

imam şahid

Allah birdir bilinsin kalplerden şirk silinsin
İslam-TR Üyesi
ben 10 yaşımdan beri hep şöyle düşünürdüm rasulullah (s.a.s)slatı selamı allahu teala buyuruyor fakt mevlidler ve anma geceleri kuranda yazmıyor öyle birşey yani bu mevlid anma geceleri bidattir ve biri kalkıp diyor beyaz cübbe giyip huşu ile dönerseniz bu bir ibadettir Allaha yaklaşmış olursunuz diyor Allah cümlemize hidayet etsin çok kötü ameller çok:kötü:
 
Üst Ana Sayfa Alt