Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ölüyü Kabirden Çıkarıp Başka Bir Yere Nakletmek Caiz mi?

M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Ölüyü başka bir yere nakletmek caizmi?Selamun AleykumDefn edilen ölüyü veya Allah yolunda cihadda şehid düşmüş birisini definden sonra, öldüğü yerden başka bir tarafa nakletmeye ilişkin olarak mezheblerin görüşleri nedir? Mesela bir kişi Türk ama Suriyada ŞEHİD olmuşsa ve orada da gömülmüşse bu kişiyi kabrinden çıkararak kendi memleketine nakletmeye ilişkin fakihler ne buyurmuş? Dört mezhep fakihleri bu konu hakkında ne buyurmuş?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum Selam we rahmetullah;

Cabir (b. Abdullah)'dan demiştir ki:
"Biz Uhud (savaşı) günü ölüleri gömmek için (düştükleri yerlerden alıp Medine'ye) taşımıştık. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)'in bir dellalı gelib "Rasûlullah (s.a.v.) size ölüleri, öldükleri yerlere gömmenizi emrediyor." dedi.
Biz de o ölüleri (eski yerlerine) iade ettik.
(Ebu Davud, Cenâiz, Bab 37, Hadis no: 3165; Tirmizi, cihad 38; Nesaî, cenâiz 83; İbn Mace, cenâiz 28; Darimî, mukaddime 1; Ahmed b. Hanbel III-297)

Bu hadis-i şerif, şehidlerin şehid edildikleri yerlerden başka yere taşınmalarının caiz olmadığını, şehid edildikleri yerlere gömülmeleri gerektiğine delalet etmektedir. Âlimler böyle hüküm vermişler. Ve buradaki emrin farziyyet ifade ettiğini, başka bir yere taşınmasına, haram olduğunu söylemişlerdir.

Menhel yazarının açıklamasına göre, ölünün vefat ettiği yere gömülmesiyle ilgili emir Uhud şehidlerine ait özel bir emir olup Uhud savaşından sonraki şehidlere şumulu yoktur. Çünkü Cabir'in Uhud'ta şehid edilen babası Abdullah'ı vefatından altı ay sonra Uhud'dan Medine'ye getirerek "el-Bakî" mezarlığına defnettiği rivayet edilmiştir.

Tıybî'ye göre ise "Eğer zaruret varsa taşınır, yoksa taşınmaz. Çünkü Amr b. el-Cemûh ile Abdullah b. Amr isminde iki sahabi bir kabre defnedilmişlerdi. Kabirlerini sel basınca oradan (başka bir yere nakledilmek üzere) çıkarıldılar. Cesedleri sanki daha dün gömülmüş gibi idi. Hiç bozulmamıştı. Bunlardan yaralı olarak gömülen kişinin eli aynen kabre konulurkenki gibi yarasını tutuyordu. Elini yarasının üstünden çektilerse de bırakınca gidip yine yarayı tutmaya devam etti. Sözü geçen bu iki sahabinin Uhud'da şehid edilmeleriyle mezarlarından başka bir yere nakli arasına kırkaltı sene geçmişti."

Şehid olmayan kişileri gömülmelerinden önce, öldükleri yerden götürüb başka bir yere gömmenin caiz olduğunda ise icma vardır. Bunları öldükleri bir memleketten diğer bir memlekete götürmek ise ihtilaflıdır. Şöyle ki:

1. Maliki'lere göre:
Kokma ve çürüme gibi bir tehlike bulunmaması şartıyla, bir ölünün defnedilmeden önce başka bir memlekete götürülüb defnedilmesinde bir sakınca olmadığı gibi, sular altında kalma, yırtıcı hayvanlar tarafından yenme tehlikesinin doğması ya da bir başka beldeye taşınması halinde oranın bereketinden yararlanmasının ümit edilmesi veya yakınlarının kolayca ziyaret imkânını bulması gibi bir maslahat varsa, defnedildikten sonra bile, başka bir memlekete götürülmesinde bir sakınca yoktur. Yeter ki taşınırken, kokma ve çürüyüp dağılma gibi, ölünün hürmetini ihlâl edecek bir tehlike olmasın.
Çünkü İmam Mâlik (rahimehullah)'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte;
"Sa'd b. Ebî Vakkas ile Sa'd b. Zeyd'in Akik denilen yerde vefat ettikten sonra Medine'ye götürülüb ve orada defnedildikleri" ifade edilmektedir.
(Muvatta, Cenâiz, 31)
Yine Mâlikî'lere göre, ölünün kuruyan kemiklerinin kırılması, onun hürmetini ihlâl eden durumlardandır.

2. Şâfiî'lere göre:
Ölüyü bir yerden bir yere taşımak, onu bir nevi hürmetinin izalesi tehlikesine maruz bırakmak ve aynı zamanda defni geciktirmektir. Bu bakımdan cenazeyi bulunduğu memleketten başka bir memlekete taşımak haramdır. Diğer bir kavle göre ise mekruhtur. Ancak Mekke, Medine, Mescid-i Aksa gibi, mukaddes beldelere yakın bir memlekette vefat eden bir kimsenin bu beldelere naklinde bir sakınca yoktur.
Yine Şafiî âlimlerine göre; eğer sunni bir kimse küfür diyarında ölür de kabrini gizlemek mümkün olmazsa, İslâm diyarına nakledilir. Aynı şekilde Dâru'l-harbte vefat eden devlet reisi de İslâm ülkesine nakledilir. Fakat defnedilmişlerse nakledilmezler. Çünkü definden sonra nakil haramdır.

3. Hanbeli'lere göre:
Şehidin dışındaki cenazeleri, şerefli bir memlekete gömmek, mustâkil bir kabre koymak, salihlere komşu yapmak gibi, iyi niyetlerle bir beldeden diğer bir beldeye götürmekte bir sakınca olmadığı gibi, bu hususta ölünün taşınmadan önce defnedilmiş olmasıyla, defnedilmemiş olması arasında da bir fark yoktur. Yeter ki nakil esnasında cesedin çürüyüp dağılmasından emin olunabilsin. Bu husustaki delilleri ise biraz önce tercumesini sunduğumuz İmam Malik'in Muvatta'ında rivayet ettiği hadisi şeriftir.
4. Hanefî'lere göre:
"Defin edilmezden önce, cenazeyi başka yere nakletmek bazılarına göre mutlak surette câizdir. Bir takımları, sefer muddetinden aşağı bir yere nakledilebileceğini söylemişlerdir. İmam Muhammed, bunu bir veya iki mil diye kayıtlamıştır. Çünkü bir yerin kabristanı çok defa bu mesafeye ulaşır. Onur için fazlası mekruhtur. Nehir sahibi, Ikdu'l-Ferid'den naklen, "zahir olar budur." demiştir.
Definden sonra nakli ise, mutlak surette caiz değildir Fethu'l-Kadir'de şöyle denilmiştir:
"Bütün âlimler ittifak etmişlerdir ki, bir kadın evde yok iken oğlu ölür de kadının memleketinden başka bir yere defin edilirse, kadın sabır edemeyip naklini istediği takdirde bunu yapamaz Bazı muteâhhirinin şaz olanlarının buna cevaz vermesine kulak asılmaz. Yakub ve Yusuf (as.)'ın, ecdadının yanında olsun diye, Mısır'dan Şam'a nakledilmeleri ise, bizden öncekilerin şeriatıdır. Bunun bizim için de şeriat olması için şartlar tamam değildir." (Bu ifade kısaltılarak alınmıştır.) (Davudoğlu, Ahmed, İbn Abidin, III- 496)
 
Üst Ana Sayfa Alt