Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Onlar-Furkan suresi

EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
FURKAN SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM




[025.001] Ne mübarektir, Furkan'ı alemler için uyarıcı-korkutucu olsun diye kuluna parça parça indiren .
[025.002] Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir, O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.
[025.003] O'nun dışında, hiç bir şeyi yaratmayan, üstelik kendileri yaratılmış olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip-yaymaya güçleri yetmeyen birtakım ilahlar edindiler.
[025.004] Küfre sapanlar dediler ki: «Bu (Kur'an), olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, onu kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur.» Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.
[025.005] Ve dediler ki: «(Bu,) Geçmişlerin uydurduğu masallardır, bir başkasına yazdırmış olup kendisine sabah akşam okunmaktadır.»
[025.006] De ki: «Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilmekte olan (Allah) indirmiştir. Kuşkusuz O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.»
[025.007] Dediler ki: «Bu peygambere ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıp-korkutucu olacak bir melek de indirilmesi gerekmez miydi?»
[025.008] «Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya ondan yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi) ?» Zulmedenler dedi ki: «Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uymaktasınız.»
[025.009] Bir bakıver; senin için nasıl örnekler verdiler de böyle saptılar. Artık onlar hiç bir yol da bulamazlar.
[025.010] Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ve senin için köşkler kılan (Allah) ne yücedir.
[025.011] Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
[025.012] (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
[025.013] Elleri boyunlarına bağlı olarak, onun sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar.
[025.014] Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın.
[025.015] De ki: «Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükâfat ve son duraktır.»
[025.016] «İçinde ebedi kalıcılar olarak, orada her istedikleri onlarındır; bu, Rabbinin üzerinde istenen bir vaaddir.»
[025.017] Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve: «Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar» diyeceği gün;
[025.018] Derler ki: «Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını sen meta verip-yararlandırdın, öyle ki (senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular.»
[025.019] «İşte (ilahlarınız) sizin söylemekte olduklarınızı yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız.»
[025.020] Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarada gezen (peygamber) lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin bir, kısmınızı bir kısmı için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.
[025.021] Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: «Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?» Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.
[025.022] Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkârlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: «(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak.»
[025.023] Onların yapmakta oldukları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik.
[025.024] O gün, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer çok daha güzeldir.
[025.025] Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün;
[025.026] İşte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah) ındır. Küfredenler için de oldukça zorlu bir gündür.
[025.027] O gün, zulme sapan, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: «Ah keşke, peygamberle birlikte bir yol edinmiş olsaydım,»
[025.028] «Vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim.»
[025.029] «Çünkü o, gerçekten bana gelmiş bulunduktan sonra beni zikirden (Kur'an'dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı 'yapayalnız ve yardımsız' bırakandır.»
[025.030] Ve peygmber dedi ki: «Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.»
[025.031] İşte böyle; biz, her peygambere suçlu-günahkârlardan biri düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
[025.032] Küfredenler dediler ki: «Kur'an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli değil miydi?» Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırıp-pekiştirmek için onu böylece (ayet ayet indirdik) ve onu 'belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup' okuduk.
[025.033] Onların sana getirdikleri hiç bir örnek yoktur ki, biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.
[025.034] O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü, yol bakımından da sapık olanlardır.
[025.035] Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun'u yardımcı kıldık.
[025.036] Böylece onlara: «Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin» dedik; sonunda onları (Firavun ve çevresini) kökünden darmadağın ettik.
[025.037] Nuh'un kavmi de, peygamberleri yalanladıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulme sapanlara acıklı bir azab hazırlamışız.
[025.038] Ad'ı, Semud'u, Ress halkını ve bunlar arasında birçok kuşakları da (yok ettik) .
[025.039] Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
[025.040] Andolsun, onlar üstüne felâket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.
[025.041] Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: «Allah'ın, peygamber olarak gönderdiği bu mu?»
[025.042] «Eğer biz onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptırmış olacaktı.» Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, onlar öğreneceklerdir.
[025.043] Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?
[025.044] Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha da şaşkın (ve aşağı) dırlar.
[025.045] Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.
[025.046] Sonra da onu tutup kendimize ağır ağır çekmişizdir.
[025.047] O, geceyi sizin için bir elbise, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de yayılıp-çalışma (zamanı) kılandır.
[025.048] Ve kendi rahmetinin önünde rüzgârları müjdeciler olarak gönderen de O'dur. Biz, gökten tertemiz su indirmiş bulunmaktayız.
[025.049] Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için.
[025.050] Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.
[025.051] Eğer dilemiş olsaydık, her kasabaya da bir uyarıcı-korkutucu gönderirdik.
[025.052] Öyleyse kâfirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.
[025.053] İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
[025.054] Ve insanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihr (iyyet sahibi) kılan O'dur. Senin Rabbin güç yetirendir.
[025.055] Allah'ın bırakıp kendilerine yarar da, zarar da sağlayamayacak şeylere ibadet etmektedirler. Kâfir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.
[025.056] Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.
[025.057] De ki: «Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum.»
[025.058] Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah) a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter.
[025.059] O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakilerini altı günde yaratan ve sonra da arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah) dır. Bunu (bundan) haberi olana sor.
[025.060] Onlara: «Rahman (olan Allah) a secde edin» denildiği zaman, «Rahman da neymiş? Biz senin bize emrettiğine mi secde edecek mişiz?» derler ve (bu,) onların nefretini arttırıverir.
[025.061] Gökte burçlar kılan, onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay vareden (Allah) ne yücedir.
[025.062] O, gece ile gündüzü birbiri ardınca kılandır; öğüt alıp-düşünmek isteyenler ya da şükretmek isteyenler için.
[025.063] O Rahman (olan Allah) ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendilerine muhatap oldukları zaman da «Selam» derler.
[025.064] Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.
[025.065] Onlar: «Rabbimiz, cehennem azabını bizden geri çevir; gerçek şu ki, onun azabı ödenmesi kaçınılmaz bir borç (veya sürekli bir acıdır) derler.
[025.066] «Şüphesiz o, ne kötü bir karargâh ve ne kötü bir konaklama yeridir.»
[025.067] Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne de kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yol olur.
[025.068] Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilâh'a tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa 'ağır bir ceza ile' karşılaşır.
[025.069] Kıyamet günü, azab ona kat kat arttırılır ve o içinde aşağılanmış olarak temelli kalır.
[025.070] Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını, Allah iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
[025.071] Kim tevbe eder ve salih amellerde bulunursa, gerçekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah'a döner.
[025.072] Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.
[025.073] Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
[025.074] Ve onlar: «Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,» diyenlerdir.
[025.075] İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.
[025.076] Orda ebedi olarak kalıcıdırlar; o, ne güzel bir karargâh ve ne güzel bir konaklama yeridir.
[025.077] De ki: «Sizin duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır.»
 
Üst Ana Sayfa Alt