Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Oy Kullanmak ve Askerlik Gerçekten Küfür müdür?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum hocam,

Hocam ben alimlerin küfür sancağı altında başka kafirlere karşı savaşmanın hükmüne dair bir kaç nakil okudum ve alimler bundan bahsederken haram mı, helal mi diye ihtilaf etmiş yani iman-küfür meselesi yapmıyorlar. Buna göre askerlik bizatihi küfür değil en fazla haram olması lazım, zaruret, islamın ve ümmetin maslahat ve mefsedet durumunda caiz de olabilir, alimlerin dediklerinden anladigim budur, Allahu alem. Siz oy kullanmak küfürdür ama islamın bir maslahatı varsa bir tarafı desteklemek küfür değildir diyorsunuz bunun delili muhacirlerin Necaşinin hristiyan bağilere karşı galip gelmesini temenni etmeleri ama bir rivayete göre muhacirler Necasi ile birlikte savasmak istemis Necaşi bunu kabul etmemiş. Ve ek olarak Zübeyr bin Avvamın yaptığını delil getiriyorsunuz o savaşmadı sadece bilgi topladı diyorsunuz ama onun savaş meydanında savaşıp savaşmadığı ihtilaflı, kimisi savaş meydanında olup bitenleri öğrenmek için orada hazır bulundu diyor, kimisi savaş meydanında hazır bulunmasından onun savaştığını anlıyor, bundan da alimler küfür ordusunda baska kafirlere karsi savasmanın en fazla haram olduğu hükmünü çıkarıyor, siz ise iman küfür meselesi yapıyorsunuz. Şimdi sormak istediğim şu, alimlerin askerlik meselesinde söylediklerini oy meselesine kıyas ederek buna verilen küfür hükmü hatalı olabilir mi, oy verme meselesinde de birden fazla kafir partilerin arasında tercih yapılıp birine destek veriliyor aynı küfür ordusunda bulunup baska kafirlere savaşan gibi, kimse bu orduda bulunup baska kafirlere savasmanın, küfür hakimiyetine yarayacağı gerekçesiyle buna küfür hükmü vermemiş en fazla haram demişler.

Almuwahhid sitesi bazı nakilleri türkçeye çevirmiş ancak onlar bu nakilleri kafirlerin sancağı altında (onun askeri olarak) savaşmaya değil de, kafilerle koordineli olarak beraber çalışmaya yoruyorlar ama nakiller açıkça küfür sancağı altında savaşmaktan bahsediyor:

1609- Müşriklerle beraber savaşan Müste'men (eman altında darul harbte bulunan) Müslüman hakkında: Ashabımız (yani Hanefiler) dediler ki: Şirk ehliyle beraber savaşmak uygun değildir. Çünkü bu durumda şirk hükmü üstün olmaktadır. (Yani müşrikler avantajlı durumdadır.) Bu, Malik'in kavlidir. (Sufyan) es-Sevri ise onlarla beraber savaşabilir demiştir. Evzai ise, galip geldikleri takdirde kendisini İslam diyarına geri iade edeceklerini şart koşması hali müstesna savaşamaz demiştir. Şafii'nin ise (bu hususta kendisinden nakledilen) iki görüşü vardır.

Ebu Cafer (et-Tahavi) diyor ki:

(Evzai'nin bahsettiği bu kişinin) Müslümanlarla olan velasının, dostluğunun onu sürüklediği savaş, küfür sancağı altındaki savaştır. Zira Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ben müşriklerle beraber olan her müslümandan beriyim, zira ikisinin ateşi birbirini görmemesi gerekir." buyurmaktadır. (Bu kişi de müşriklerden hicret edebilme şartıyla onların sancağı altında savaşmaktadır.)

Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'den kendisine biat edip müşrik olduğu halde Onunla beraber savaşmak üzere gelen müşriklerden bir adama "Geri dön, biz müşrikten yardım almayız" dediği rivayet olunmaktadır. Yine, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) (kafirlere karşı) belli şartlarla savaşırdı. Onlardan birisi (onları) İslam'a davet etmektir. Sonra buyurdu ki "Eğer bunu kabul etmezlerse onları cizye vermeye davet et, eğer buna icabet ederlerse kabul et, kabul etmedikleri takdirde onlarla savaş!" (Müşriklerin safında yapılan savaşta ise bu şartların hiç biri uygulanmamaktadır.)

Eğer denilirse ki Zubeyr (ra) Habeşistan'da Necaşiyle beraber başka bir düşmana karşı savaşmıştır, ona cevaben şöyle denilir: Necaşi müslümandı. Ayrıca burada savaştan bahsedilmemektedir. Zubeyr (ra) sadece onlardan haber alıp muhacirlere haber iletmiştir." (Muhtasaru İhtilaf'il Ulema, 3/454-455)

Tahavi (rh.a)'ın sözlerinden anlaşıldığı üzere alimler, kafirlerin safında başka kafirlere karşı savaşmanın cevazı hakkında ihtilaf etmiştir. Birçokları bunun şirkin ve küfrün galibiyetine yarayacağı gerekçesiyle caiz olmadığını söylerken, başkaları da Müslümanların maslahatı olan durumlarda bunun caiz olacağını söylemektedir. Bu ikinci grup bilhassa Necaşi kıssasıyla istidlal etmişlerdir. Kıssa, İmam Ahmed'in Müsned'inde no: 1740'ta yer almaktadır. Müsned'in muhakkiki hadisin hasen derecesinde olduğunu ifade etmektedir. Kıssanın başında Necaşi'nin Müslümanlarla konuşması ve nihayetinde Necaşi'nin İslama yakın sözler sarfederek Müslümanları serbest bıraktığı meşhur hadise aktarılmaktadır ki birçokları buradan Necaşi'nin Müslüman olduğu neticesini çıkarmışlardır. Daha sonra kıssanın devamında Tahavi'nin işaret ettiği olay nakledilmektedir ki buna göre Necaşi'ye rakip olan birisi çıkarak saltanat iddia etmiş, Müslümanlar ise buna üzülerek konuyla alakalı haber alması için Zübeyr'i göndermişler, o da Nil nehrini geçerek muhacirlere haber getirmiştir. Bununla beraber kıssayı nakleden Ümmü Seleme (ra) validemiz şu ifadeyi de kullanmıştır:

وَدَعَوْنَا اللهَ لِلنَّجَاشِيِّ بِالظُّهُورِ عَلَى عَدُوِّهِ، وَالتَّمْكِينِ لَهُ فِي بِلادِهِ، وَاسْتَوْسَقَ عَلَيْهِ أَمْرُ الْحَبَشَةِ، فَكُنَّا عِنْدَهُ فِي خَيْرِ مَنْزِلٍ، حَتَّى قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَهُوَ بِمَكَّةَ

"Necaşi'nin düşmanlarına galip gelip ülkesinde tekrar egemen olması için Allaha dua ettik. Nihayet Habeşistan yönetimi onda karar kıldı. Zira biz, ta ki Mekke'de bulunan Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanına varıncaya kadar Necaşi'nin yanında en hayırlı bir konakta bulunuyorduk."

Görüldüğü üzere Müslümanlar, sadece Necaşi'ye karşı yapılan ihtilal girişimi hakkında haber almakla yetinmemişler, aynı zamanda onun galibiyeti için dua etmişlerdir. Dua ise hadislerde ifade edildiği üzere müminin en kuvvetli silahıdır. Hatta Hakim'in Müstedrek'te nakletmiş olduğu bir haberde Zubeyr (ra) şöyle demişti:

نَزَلَ بِالنَّجَاشِيِّ عَدُوٌّ مِنْ أَرْضِهِمْ فَجَاءَهُ الْمُهَاجِرُونَ فَقَالُوا: إِنَّا نُحِبُّ أَنْ نَخْرُجَ إِلَيْهِمْ حَتَّى نُقَاتِلَ مَعَكَ، وَتَرَى جَرْأَتَنَا وَنَجْزِيكَ بِمَا صَنَعْتَ مَعَنَا. فَقَالَ: " لَا دَوَاءَ بِنُصْرَةِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ دَوَاءٍ بِنُصْرَةِ النَّاسِ. قَالَ: وَفِيهِ نَزَلَتْ {وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ خَاشِعِينَ لِلَّهِ} [آل عمران: 199]

Necaşi'ye kendi ülkelerinden bir düşman musallat oldu da muhacirler ona gelerek şöyle dediler: Biz isteriz ki onların karşısına çıkıp seninle beraber savaşalım, böylece onlar bizim cesaretimizi görsünler ve sana da bize yapmış olduğun iyiliğin karşılığını vermiş olalım. Necaşi cevaben şöyle dedi: Hayır, Allah'ın yardımıyla gelen deva, insanların yardımıyla gelen devadan hayırlıdır. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Ehli kitaptan, Allaha boyun eğerek Allaha, size indirilene ve kendilerine indirilene iman edenler vardır." (Ali İmran: 199)

Hakim, Müstedrek no: 3175'te sahih görerek rivayet etmiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir.

Görüldüğü üzere Müslümanlar bizzat Necaşiyle beraber savaşmak için ona müracaat etmişler ancak o, bu yardım teklifini geri çevirmiştir. Bununla beraber bütün bu rivayetlerde Necaşi'nin Müslüman olduğuna işaret vardır. Bu kıssayla istidlal eden alimler ise Necaşi'nin kafir olduğu düşüncesinden hareketle müşriklerle beraber savaşmanın cevazına kail olmuşlardır.

İmam Şafii el-Umm'de (4/256) kafirlerin elinde esir olan Müslümanların onlarla beraber savaşıp savaşamayacağı hususunda şöyle demektedir:

وَإِنْ لَمْ يَسْتَكْرِهُوهُمْ عَلَى قِتَالِهِمْ كَانَ أَحَبُّ إلَيَّ أَنْ لَا يُقَاتِلُوا وَلَا نَعْلَمُ خَبَرَ الزُّبَيْرِ يَثْبُت وَلَوْ ثَبَتَ كَانَ النَّجَاشِيُّ مُسْلِمًا كَانَ آمَنَ بِرَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

"Eğer, onları savaşmaları hususunda zorlamıyorlarsa savaşmamaları bana daha sevimlidir. Zubeyr haberinin sabit olduğunu bilmiyorum. Sabit olsa bile Necaşi müslümandı, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e iman etmişti."

Böylece Zubeyr kıssasının senedinin ihtilaflı olduğu, sabit olsa bile Necaşi'nin Müslüman olmasından ötürü mevzuya delaletinin de kati olmadığı anlaşılmaktadır. İmam Şafii bundan ve başka gerekçelerden ötürü kafirlerle beraber savaşmayı doğru bulmamıştır. İmam Malik'in görüşü de benzer şekildedir. (el-Mudevvene, 1/518) Serahsi de Ebu Hanife'nin öğrencisi İmam Muhammed'den benzerini nakletmiştir. (Şerh'us Siyer'il Kebir, 4/ 15) Ebu Hanife'nin kavli de Tahavi'nin zikrettiği gibi bu şekildedir.

İmam Ahmed'in konuyla alakalı görüşünü ise öğrencisi muhaddis Ebu Davud şu şekilde nakletmektedir:

قُلْتُ لِأَحْمَدَ لَوْ نَزَلَ عَدُوٌّ بِأَهْلِ قُسْطَنْطِينِيَّةَ، فَقَالَ الْمَلِكُ لِلْأُسَرَاءِ: اخْرجُوا فَقَاتِلُوا، وَاعْطِيكُمْ كَذَا وَكَذَا؟ قَالَ: إِنْ قَالَ لَهُمْ: أُخَلِّي عَنْكُمْ فَلَا بَأْسَ رَجَاءَ أَنْ يَنْجَوْا، قُلْتُ: فَإِنْ قَالَ: أُعْطِيكُمْ وَأُحْسِنُ إِلَيْكُمْ؟ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ قَاتَلَ لِتَكُونَ كَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا» , لَا أَدْرِي

"Ahmed'e dedim ki: (O zaman Rumların elinde bulunan) Kostantiniye (yani İstanbul) halkının üzerine düşman inse, (kafir) hükümdar (Müslüman) esirlere "çıkın da savaşın, size şunları şunları vereceğim" dese? Dedi ki: Eğer onlara sizi serbest bırakacağım derse kurtulma ümidinden dolayı bunda bir sakınca olmaz. Dedim ki: Eğer size ihsanda ve güzel muamelede bulunacağım dese? Şöyle dedi: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'ın kelimesi üstün gelsin diye savaşırsa (işte o, Allah yolundadır)" Bilmiyorum!" (Mesail'u Ebi Davud, sf 331)

Görüldüğü gibi İmam Ahmed, kafirlerin safında savaşmaya şartlı olarak cevaz vermektedir. Böylece anlaşılmaktadır ki alimlerden birçoğu kafirlerle beraber savaşa çıkmaya cevaz vermemektedir. Verenler ise ancak esaretten kurtulma gibi büyük maslahatlar karşılığında cevaz vermektedirler. Menfaat vb küçük maslahatlar karşılığında yapılmasına ise cevaz vermemektedirler. Bununla beraber buna küfür diyen kimse yoktur. Çünkü burada kafirlerin küfrüne rıza göstermek veya velanın aslını onlara vermek yoktur. Buna cevaz vermeyenler daha ziyade bu savaşta İslamın hedeflerinin tahakkuk etmemesi, ilayı kelimetullah yani Allah'ın kelimesinin yücelmesi davasına bir katkısı olmaması, bilakis müşrikleri güçlendirmeye yaraması gibi sebeblerden dolayı buna cevaz vermemiştir. Diğer bazı alimler ise bu zararları göz önünde bulundurmakla beraber Müslümanların bir faydası olduğu takdirde bu faydayı öne almışlardır

Bu da Şeyh Süleyman bin Nasır el Ulvan'ın bu konu hakkında görüşü:

Şeyh Süleyman bin Nâsır el-Ulvân'ın ''küfür sancağı altında savaşmanın hükmü'' adlı yazısında şöyle geçer:
''...Hatta ben bundan daha ileriye gidebilirim, eğer bunda İslam ve müslümanlar için bir maslahat varsa, başka bir kafir devlete karşı kafir bir devlete veya kafir bir halka yardım etmekte bir sakınca yoktur.''

Aynı yazısında şu geçer:
''İmamların sözleri bize asli kafirlerin yanında ve onların bayrağı altında esirleri kurtarmak gibi belirli bir maslahat için savaşmanın cevazını gösteriyor. Bu ilkeye dayanarak ve maslahat ve mefsedeti gözeterek birisi dini, hayatı ve müslüman ülkeleri korumak, haçlıların gücünü zayıflatmak ve fitnelerini önlemek amacıyla milliyetçi ya da seküler bir sancak altında savaşmaktan çekinmemeli. Ve bu konunun birçok delili vardır. Bunun esirleri kurtarmak ve bunun gibi maslahatlardan daha fazla yararı vardır''

Bu da oy meselesinde görüşü:
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Es selamu aleykum hocam,

Hocam ben alimlerin küfür sancağı altında başka kafirlere karşı savaşmanın hükmüne dair bir kaç nakil okudum ve alimler bundan bahsederken haram mı, helal mi diye ihtilaf etmiş yani iman-küfür meselesi yapmıyorlar. Buna göre askerlik bizatihi küfür değil en fazla haram olması lazım, zaruret, islamın ve ümmetin maslahat ve mefsedet durumunda caiz de olabilir, alimlerin dediklerinden anladigim budur, Allahu alem. Siz oy kullanmak küfürdür ama islamın bir maslahatı varsa bir tarafı desteklemek küfür değildir diyorsunuz bunun delili muhacirlerin Necaşinin hristiyan bağilere karşı galip gelmesini temenni etmeleri ama bir rivayete göre muhacirler Necasi ile birlikte savasmak istemis Necaşi bunu kabul etmemiş. Ve ek olarak Zübeyr bin Avvamın yaptığını delil getiriyorsunuz o savaşmadı sadece bilgi topladı diyorsunuz ama onun savaş meydanında savaşıp savaşmadığı ihtilaflı, kimisi savaş meydanında olup bitenleri öğrenmek için orada hazır bulundu diyor, kimisi savaş meydanında hazır bulunmasından onun savaştığını anlıyor, bundan da alimler küfür ordusunda baska kafirlere karsi savasmanın en fazla haram olduğu hükmünü çıkarıyor, siz ise iman küfür meselesi yapıyorsunuz. Şimdi sormak istediğim şu, alimlerin askerlik meselesinde söylediklerini oy meselesine kıyas ederek buna verilen küfür hükmü hatalı olabilir mi, oy verme meselesinde de birden fazla kafir partilerin arasında tercih yapılıp birine destek veriliyor aynı küfür ordusunda bulunup baska kafirlere savaşan gibi, kimse bu orduda bulunup baska kafirlere savasmanın, küfür hakimiyetine yarayacağı gerekçesiyle buna küfür hükmü vermemiş en fazla haram demişler.
Âleykum selam we rahmetullah kardeşim;

Evvela soru sorduğunuzda benim adıma yazıma dair bir görüşümü kullanıyorsanız o düşüncemin olduğu konuyu, linki vermeli, yazıdan alıntılayarak ortaya koymalısınız. Çünkü ben burada adıma söylediğiniz iddiada (akidede) değilim. Oy kullanmak her hâlukarda küfür ameli görüyorum. Her ne kadar kufur görsem de her oy vereni tekfir etmem, şahsi durumunu değerlendirmeden, öğrenmeden tekfirden ictinab ederim.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum hocam,

...Siz oy kullanmak küfürdür ama islamın bir maslahatı varsa bir tarafı desteklemek küfür değildir diyorsunuz...

Kendimi yanliş ifade etmiş olabilirim. Yani demek istedigim; siz oy kullanmaya küfür diyorsunuz ama örneğin islama daha yakın olan kafir bir tarafın kazanmasına sevinmeye cevaz veriyorsunuz. Örnegin CHP yerine AKP'nin gelmesinden ötürü sevinmek küfür değildir diyorsunuz ama fiili (oy kullanmaya) desteğe her durumda küfürdür diyorsunuz.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kendimi yanliş ifade etmiş olabilirim. Yani demek istedigim; siz oy kullanmaya küfür diyorsunuz ama örneğin islama daha yakın olan kafir bir tarafın kazanmasına sevinmeye cevaz veriyorsunuz. Örnegin CHP yerine AKP'nin gelmesinden ötürü sevinmek küfür değildir diyorsunuz ama fiili (oy kullanmaya) desteğe her durumda küfürdür diyorsunuz.
Aynen öyle diyorum ve bunu Kur'an ve sünnetle delillendiriyorum.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Aynen öyle diyorum ve bunu Kur'an ve sünnetle delillendiriyorum.

Hocam ben de şunu merak ediyorum, siz bu ayrımı neye göre yapıyorsunuz. Yukarıda alimler şayet Zubeyr, Necaşi'nin ordusunda başka kafirlere karşı savaşmış olsaydı bile bunu iman-küfür meselesi yapmamış, en fazla haram demişler, fiilen yardım etme durumunda bile küfür dememişler, ben de acaba oy meselesiyle kıyaslanabilir mi diye sordum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hocam ben de şunu merak ediyorum, siz bu ayrımı neye göre yapıyorsunuz. Yukarıda alimler şayet Zubeyr, Necaşi'nin ordusunda başka kafirlere karşı savaşmış olsaydı bile bunu iman-küfür meselesi yapmamış, en fazla haram demişler, fiilen yardım etme durumunda bile küfür dememişler, ben de acaba oy meselesiyle kıyaslanabilir mi diye sordum.
Kardeşim Hakimiyet hakkının kime ait olduğu hakkında naslar sabittir. Bir savaş durumunda muslumanın maslahat icabı diye hatalı bir ictihadla hareket ederek daha az zararlı kafirlerden yana destek vermesi kendi adına şahsi bir haramdır denilebilir. Nitekim ben de müslümanın kâfir ordusuna iyi niyetle de olsa katılmaması gerektiğine, eğer katılması durumunda (kafirleri emir / komutan edinmeden savaşır) harama gireceği görüşündeyim yakınım. Eğer kâfirlerin emri (velâyeti) altında savaşması durumunda küfürdür.

Tağuti rejimlerde hakimiyet hakkının beşere, kâfirlere verildiği en baştan bellidir. Her ne kadar sözde 'muslumanların maslahatını düşünüyoruz' maskesi altında bırakın haram hükmünü, aksine müslümanları sandığa çağıran ezik ve silik vâcibciler olsa da bu vakıa asrın küfür fiillerinden bir küfürdur.



Savasta Zalim Kafire Karşı, Mazlum Kafire Yardım Etmenin Hükmü?
https://www.islam-tr.org/konu/savasta-zalim-kafire-karsi-mazlum-kafire-yardim-etmenin-hukmu.32550/
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim Hakimiyet hakkının kime ait olduğu hakkında naslar sabittir. Bir savaş durumunda muslumanın maslahat icabı diye hatalı bir ictihadla hareket ederek daha az zararlı kafirlerden yana destek vermesi kendi adına şahsi bir haramdır denilebilir. Nitekim ben de müslümanın kâfir ordusuna iyi niyetle de olsa katılmaması gerektiğine, eğer katılması durumunda (kafirleri emir / komutan edinmeden savaşır) harama gireceği görüşündeyim yakınım. Eğer kâfirlerin emri (velâyeti) altında savaşması durumunda küfürdür.

Tağuti rejimlerde hakimiyet hakkının beşere, kâfirlere verildiği en baştan bellidir. Her ne kadar sözde 'muslumanların maslahatını düşünüyoruz' maskesi altında bırakın haram hükmünü, aksine müslümanları sandığa çağıran ezik ve silik vâcibciler olsa da bu vakıa asrın kufur fiillerin bir kufurdur.



Savasta Zalim Kafire Karşı, Mazlum Kafire Yardım Etmenin Hükmü?
https://www.islam-tr.org/konu/savasta-zalim-kafire-karsi-mazlum-kafire-yardim-etmenin-hukmu.32550/

Küfür ordusuna katılan zaten kafirleri emir ve veli edinmiş olmaz mı? Bu haram olan muvalata (dostluğa) giriyor diye biliyorum.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt