7967
http://www.gulyarasi.com/videos/7967/said-nursi-gaybi-gelecegi-biliyormus-hq.html
O bütün gaybı bilir. Fakat gaybınıhiç kimseye açmaz. Bu sırları sadece seçtiği peygamberlerine açar. Onlarınönlerinden ve arkalarından gözcüler, korucular salar. (Cin suresi 26-27)
İşte hakikat böyledir. Gaybı sadece Allah bilir ve ancak dilediğipeygamberine ondan bilgi verir. Oysa said nursiye göre peygamber bileolmayanlar gaybdan bilgi sahibidir. Şimdi risalelerden bu konuyla alakalı birörnek verelim.
İstikbalden haber veren İmam-ıAli (r.a.) ve Gavs-ı Azam (k.s.) dahi, aynen hem bu asrımıza, hem o asra bakıphaber vermişler. (Risale-i Nur Külliyatı- Asa-yı Mûsa-sf.139-Yeni Asya Neşriyat)
Görüldüğü gibi said nursi hz.ali’nin ve gavs ilan ettiği abdulkadirgeylaninin gelecekten haber verdiğini hatta şu anda yaşadığı asra baktıklarıiddiasındadır. Şimdi bu konuda başka bir örneğe bakalım:
Sual: Gavs-ı A’zam gibi büyükveliler, bâzı evkatta, mâzi ve müstakbeli hazır gibi müşahede ederler. Nedenmâziye ait cihette sarahat suretinde haber veriyorlar da, istikbalden hafîremizlerle, gizli işaretlerle bahsediyorlar?
Elcevap: Göklerde ve Yerde Allah’danbaşka kimse gaybi bilmez âyetiyle, O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiçkimseye açmaz. Bu sırları sadece seçtiği peygamberlerine açar. âyetini ifadeettikleri kudsî yasağa karşı ubudiyetkârane bir hüsn-ü edeb takınmak için,tasrihden işaret mesleğine girmişler. Tâ ki işaretler ile, remz ile anlaşılsınki, ihtiyarsız niyetsiz bir surette talim-i İlâhî ile olmuştur. Çünkü istikbâlîolan gaybiyat, niyet ve ihtiyar ile verilmediği gibi; niyet ile de müdahaleetmek, o yasağa karşı adem-i itâatiişmam ediyor. (Risale-i Nur Külliyatı- Lem’alar -sf.104-YeniAsya Neşriyat)
Buradaki ifadeleri kısaca şöyleözetleyebiliriz. Bazı veliler geçmişi ve geleceği çok açık görebildikleri haldeneden geleceğe dair haberleri direk söylemek yerine işaretle veriyorlar? Diyesoru soruluyor. Said nursi de cevap olarak bazı ayetlere karşı edepli olmakiçin diyor ve Allah’tan başkasınıngaybı bilemeyeceği ve Allah’ın onu peygamberlerden başkasına bildirmeyeceğihükmü, Said Nursî tarafından bir "kudsî yasak" diye ifade ediliyor.Sanki Allahu Tealâ, "gaybı kimse bilemez" dememiş de "kimse,gelecekle ilgili açıklama yapmasın." diye bir yasak koymuştur. Bu, kişiyibüyük bir sorumluluk altına sokar. Zaten soruyu soran açıkça, geçmişinbilindiği gibi geleceğin de bilindiğini söylüyor. Ve öyle inanıyor. Ancak diyorki, neden gelecekten açıkça bahsedilmiyor da, işaretlerle bahsediliyor? SaidNursi de aynı inanışla karşılık veriyor. Üstelik ilgili âyetleri de zikrederek,bilmediği gibi bir ihtimali de ortadan kaldırıyor. Yani gaybı ancak Allah'ınbilebileceği ile ilgili âyeti de söylüyor. Bu, daha önce de belirttiğimiz gibi fasıklarınbüyük günahları bile bile işlerlerken "tövbe, tövbe" demeleriniandırmaktadır.
Bu da yetmiyormuş gibiâyetlerin kutsî bir yasak içerdiğini de zikrediyor. Ya daha sonra; işte bunlararağmen geleceği bilen bu şahıslar "madem Allah böyle demiş(!) o haldeedepli tavır takınmak ve kulluk sorumluluğunu gözetmek için gelecektenaçıklıkla bahsetmiyorlar da(!) işaretle bahsediyorlar" diyor. Subhanallah!Güya, Allah'ı yalanlamamak için böyle yapmışlar! Gerçekte ise Allah'ıyalanlamaya kalkışmışlar!
Hz. Ali (r.a.)’ye ve başkakişilere isnat edilen, ayetlere muhalifolmasın diye çaktırmadan, sezdirmeden gaybtan haber verme iddiası alenen onlaraatılmış bir iftiradır. "Ayetlerde 'gaybı yalnız Allah bilir; Allahpeygamberlerinden başkasına gaybı açmaz' denmiştir, ama aslında gayb bizebildirilmiştir. Ayetlerin zahirine ters düşmemek için bunları sizlere remz,işaret, ima yolu ile bildiriyoruz." türünden sözleri Said Nursî’yesöyleten; bu zatların, kendisi, şakirtleri ve yazdıkları risalelerle alâkadaroldukları gibi bir hayale kapılmış olmasıdır. Alçakgönüllü gibi görünmesinekarşın, tek derdi kendisinden verisalesinden bahsedilmesi olan ve mensubu olduğu ümmetten önceki ümmetlere bileNur Risaleleri’nden haber verildiğiniilân edecek kadar işi ileri götüren birisinin ruh hâli artık sağlıklı kabuledilemez. Said Nursi gaybla ilgili kendisi bile haber vermeye kalkmıştır:
Bir zaman Eskişehir hapishanesinin penceresindeoturmuştum. Karşısında bulunan lise mektebinin büyük kızları onun avlusundagülerek raks ederken, onları o dünya cennetinde Cehennem hûrileri hükmündegördüm. Fakat, birden elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Onlarıngülmeleri, elîm ağlamaları suretini aldı. Ondan gelen bu hakikat inkişaf etti.Yani, elli sene sonraki hallerini manevî ve hayalî bir sinema ile gördüm ki, ogülen altmış kızdan ellisi, kabirde azap çekiyorlar; toprak olmuşlar. Ve ontanesi, yetmi yaşında, çirkinleşmiş, herkesin nazarı nefretini celbediyorlar.Ben de onlara ağladım. (Risale-i Nur Külliyatı- İman veKüfür Muvazeneleri -sf.245-Yeni Asya Neşriyat)
SaidNursi insanların 50 sene sonraki hallerini nereden bilecekki onlar hakkındahüküm verebiliyor? Said Nursi gördüğünüzgibi haddini fazlasıyla aşıp gayb bilgisini kurcalayıp durmuştur.
Dahayazılacak çok gaybî işaretler var; fakat izin verilmedi, şimdilik kaldı.(Risale-i Nur Külliyatı-Sikke-i Tasdik-i Gaybi-sf.165-Yeni Asya Neşriyat)
http://www.gulyarasi.com/videos/7967/said-nursi-gaybi-gelecegi-biliyormus-hq.html
O bütün gaybı bilir. Fakat gaybınıhiç kimseye açmaz. Bu sırları sadece seçtiği peygamberlerine açar. Onlarınönlerinden ve arkalarından gözcüler, korucular salar. (Cin suresi 26-27)
İşte hakikat böyledir. Gaybı sadece Allah bilir ve ancak dilediğipeygamberine ondan bilgi verir. Oysa said nursiye göre peygamber bileolmayanlar gaybdan bilgi sahibidir. Şimdi risalelerden bu konuyla alakalı birörnek verelim.
İstikbalden haber veren İmam-ıAli (r.a.) ve Gavs-ı Azam (k.s.) dahi, aynen hem bu asrımıza, hem o asra bakıphaber vermişler. (Risale-i Nur Külliyatı- Asa-yı Mûsa-sf.139-Yeni Asya Neşriyat)
Görüldüğü gibi said nursi hz.ali’nin ve gavs ilan ettiği abdulkadirgeylaninin gelecekten haber verdiğini hatta şu anda yaşadığı asra baktıklarıiddiasındadır. Şimdi bu konuda başka bir örneğe bakalım:
Sual: Gavs-ı A’zam gibi büyükveliler, bâzı evkatta, mâzi ve müstakbeli hazır gibi müşahede ederler. Nedenmâziye ait cihette sarahat suretinde haber veriyorlar da, istikbalden hafîremizlerle, gizli işaretlerle bahsediyorlar?
Elcevap: Göklerde ve Yerde Allah’danbaşka kimse gaybi bilmez âyetiyle, O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiçkimseye açmaz. Bu sırları sadece seçtiği peygamberlerine açar. âyetini ifadeettikleri kudsî yasağa karşı ubudiyetkârane bir hüsn-ü edeb takınmak için,tasrihden işaret mesleğine girmişler. Tâ ki işaretler ile, remz ile anlaşılsınki, ihtiyarsız niyetsiz bir surette talim-i İlâhî ile olmuştur. Çünkü istikbâlîolan gaybiyat, niyet ve ihtiyar ile verilmediği gibi; niyet ile de müdahaleetmek, o yasağa karşı adem-i itâatiişmam ediyor. (Risale-i Nur Külliyatı- Lem’alar -sf.104-YeniAsya Neşriyat)
Buradaki ifadeleri kısaca şöyleözetleyebiliriz. Bazı veliler geçmişi ve geleceği çok açık görebildikleri haldeneden geleceğe dair haberleri direk söylemek yerine işaretle veriyorlar? Diyesoru soruluyor. Said nursi de cevap olarak bazı ayetlere karşı edepli olmakiçin diyor ve Allah’tan başkasınıngaybı bilemeyeceği ve Allah’ın onu peygamberlerden başkasına bildirmeyeceğihükmü, Said Nursî tarafından bir "kudsî yasak" diye ifade ediliyor.Sanki Allahu Tealâ, "gaybı kimse bilemez" dememiş de "kimse,gelecekle ilgili açıklama yapmasın." diye bir yasak koymuştur. Bu, kişiyibüyük bir sorumluluk altına sokar. Zaten soruyu soran açıkça, geçmişinbilindiği gibi geleceğin de bilindiğini söylüyor. Ve öyle inanıyor. Ancak diyorki, neden gelecekten açıkça bahsedilmiyor da, işaretlerle bahsediliyor? SaidNursi de aynı inanışla karşılık veriyor. Üstelik ilgili âyetleri de zikrederek,bilmediği gibi bir ihtimali de ortadan kaldırıyor. Yani gaybı ancak Allah'ınbilebileceği ile ilgili âyeti de söylüyor. Bu, daha önce de belirttiğimiz gibi fasıklarınbüyük günahları bile bile işlerlerken "tövbe, tövbe" demeleriniandırmaktadır.
Bu da yetmiyormuş gibiâyetlerin kutsî bir yasak içerdiğini de zikrediyor. Ya daha sonra; işte bunlararağmen geleceği bilen bu şahıslar "madem Allah böyle demiş(!) o haldeedepli tavır takınmak ve kulluk sorumluluğunu gözetmek için gelecektenaçıklıkla bahsetmiyorlar da(!) işaretle bahsediyorlar" diyor. Subhanallah!Güya, Allah'ı yalanlamamak için böyle yapmışlar! Gerçekte ise Allah'ıyalanlamaya kalkışmışlar!
Hz. Ali (r.a.)’ye ve başkakişilere isnat edilen, ayetlere muhalifolmasın diye çaktırmadan, sezdirmeden gaybtan haber verme iddiası alenen onlaraatılmış bir iftiradır. "Ayetlerde 'gaybı yalnız Allah bilir; Allahpeygamberlerinden başkasına gaybı açmaz' denmiştir, ama aslında gayb bizebildirilmiştir. Ayetlerin zahirine ters düşmemek için bunları sizlere remz,işaret, ima yolu ile bildiriyoruz." türünden sözleri Said Nursî’yesöyleten; bu zatların, kendisi, şakirtleri ve yazdıkları risalelerle alâkadaroldukları gibi bir hayale kapılmış olmasıdır. Alçakgönüllü gibi görünmesinekarşın, tek derdi kendisinden verisalesinden bahsedilmesi olan ve mensubu olduğu ümmetten önceki ümmetlere bileNur Risaleleri’nden haber verildiğiniilân edecek kadar işi ileri götüren birisinin ruh hâli artık sağlıklı kabuledilemez. Said Nursi gaybla ilgili kendisi bile haber vermeye kalkmıştır:
Bir zaman Eskişehir hapishanesinin penceresindeoturmuştum. Karşısında bulunan lise mektebinin büyük kızları onun avlusundagülerek raks ederken, onları o dünya cennetinde Cehennem hûrileri hükmündegördüm. Fakat, birden elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Onlarıngülmeleri, elîm ağlamaları suretini aldı. Ondan gelen bu hakikat inkişaf etti.Yani, elli sene sonraki hallerini manevî ve hayalî bir sinema ile gördüm ki, ogülen altmış kızdan ellisi, kabirde azap çekiyorlar; toprak olmuşlar. Ve ontanesi, yetmi yaşında, çirkinleşmiş, herkesin nazarı nefretini celbediyorlar.Ben de onlara ağladım. (Risale-i Nur Külliyatı- İman veKüfür Muvazeneleri -sf.245-Yeni Asya Neşriyat)
SaidNursi insanların 50 sene sonraki hallerini nereden bilecekki onlar hakkındahüküm verebiliyor? Said Nursi gördüğünüzgibi haddini fazlasıyla aşıp gayb bilgisini kurcalayıp durmuştur.
Dahayazılacak çok gaybî işaretler var; fakat izin verilmedi, şimdilik kaldı.(Risale-i Nur Külliyatı-Sikke-i Tasdik-i Gaybi-sf.165-Yeni Asya Neşriyat)