Efendimizi Emzirenler
Ebû Leheb'in Cariyesi Süveybe,[155] Peygamberin amcası Hamza ve Ebû Seleme b. Abdü'l Esed el- Hazâî ile birlikte Efendimizi (s.a.v.) emzirmiştir.[156]
Buhârî'nin bu hadisinin siyakında Urve şöyle der;
Süveybe, Ebû Leheb'in cariyesiydi. Onu azat etmişti. O Nebi (s.a.v.)i emzirmişti. Ebû Leheb öldükten sonra ailesinden birisi onu çok kötü bir vaziyetle rüyasında görmüş ve ona; "ne gibi bir durumla karşılaştın!" demiş. O da sizden ayrıldıktan sonra iyi bir hayata rastlamadım. Şu kadar var ki; Süveybe'yi âzad ettiğim için şu kadar sulandım, diyerek baş parmağıyla orta parmağı arasındaki çukurluğa işaret etti.[158] diye anlatmış.
Sonra Efendimizi Halime b. Ebi Züeyb es-Sa'diy'ye emzirdi. Efendimizi kendi diyarına götürdü. Efendimiz orada Benî Sa'd kabilesinde dört yıl kadar kaldı. Sonra Efendimizi annesine geri getirdi.[159]
Yahya b. Ebî Zaide, Muhammed b. İshak. Ceha b. Ebî Cehm, Abdullah b. Ca'fer yolu ile Rasülullah (s.a.v.) in süt annesi Halime' nin şöyle dediğini anlattı.
-Ak renkli, tenbelliğin den kervanı durduran bir eşek üzerinde bir gurup kadınla beraber, Mekke'ye emzirecek çocuk aramaya geldik. Her şeyi kasıp kavuran bir kıtlık yılı, yola çıkmıştık. Beraberimizde yaşlı bir devemiz vardı. Vallahi bize bir damla bile süt vermiyordu. Beraberimde bir bebek vardı ki ağlayışından hiç bir gece uyumuyorduk. Mekke'ye geldiğimizde bizden Rasulullah’in teklif edilmediği hiç bir kadın kalmadı. Hepsi reddettiler. Biz emzireceğimiz çocuğun babasından bir takım ikramlar umuyorduk o ise yetim idi.
Arkadaşlarımdan benden başka bebek bulmayan kalmamıştı. Eşime "şu yetimi gidip alacağım" deyip onu gelip aldım. Kocam da, "belki Allah onda bir hayır yaratır", dedi. Vallahi, onu kucağıma alır almaz göğüslerimden ona dilediği kadar süt geldi de, o içtiği gibi kardeşi de içti ve doydular. Geceleyin kocam yaşlı devemize gelmiş, birde ne görsün süt dolu. Hemen sağmış. Doyuncaya kadar içtik. Doygun ve süte kanmış olarak geceledik. Bebeklerimiz de uyumuştu. Babası, "Vallahi Yâ Halime! gördüğüm kadar sana mübarek bir bebek düştü." dedi. Sonra yola çıktık. Vallahi merkebim bütün kervanın önüne geçti, hiç biri onu yakalayamıyordu. Nihayet Benî Sa'd b. Bekrin yayladığı menzilimize gelmiştik. Allah'ın en kurak toprağına gelmiştik. Vallahi onlar koyunlarını otlatır, çobanım benim koyunu otlatır. Benim koyunlarım doygun ve sütlenmiş olarak, onlarınki ise aç olarak dönerdi. Çobanlarına "Yazıklar olsun! Halime'nin çobanının güttüğü yerde gütseniz olamaz mi ?, diye çıkışırlar çobanlarda bizimkilerin otlattığı yerde güder ama yine sütsüz ve aç dönerlerken benimkiler doygun ve sütlü gelirdi.
Efendimiz (s.a.v.) diğer bebeklerin bir ayda geliştiğini bir günde, onların bir yılda geliştiğini bir ayda gelişiyordu. Annesi Âmine'ye ertesi mevsim getirip bize bu çocuğumuzu tekrar verin ona Mekke
vebasının zarar vereceğinden korkarız dedik. Biz bereketini gördüğümüz için onu pek esirgiyorduk. Âmine de "Geri götürün" dedi. îki ay daha yanımızda kaldı. Birgün O ve kardeşi evin arkasında oğlak güderek oynaşırlarken, kardeşi koşarak gelip "Kardeşime yetişin! iki adam gelip karnını yardılar" dedi. Koşarak çıktık. Yanına geldiğimiz de benzi kesik bir halde ayakta duruyordu. Ben ve babası kucakladık. Babası, "yavrucuğum ne oldu?" dedi. O da "Bana iki adam geldi. Beni yan yatırıp karnımı yardılar. Vallahi ne yaptılar bilmiyorum' dedi. Hemen alıp geldik.
Babası, "Yâ Halime! çocuğa göz değdi sanıyorum. Haydi gidip onu ailesine verelim", dedi. Bizde anasına götürdük. "Onu neye getirdiniz?" dedi. "Ona kefil olduk. Hakkını ödedik. Sonra başına bir şey gelmesinden korktuk" dedim. "Vallahi durum bu değildi. Bana esas durumu anlatın!" dedi. öyle ısrar etti ki nihayet durumu anlattık. Âmine de "Ona birşey olacağından mı korktunuz?" Vallahi sandığınız gibi değil. Benim bu yavrumun öyle bir durumu varki.....
"Ben ona hamile kaldığımda anladım ki ondan daha hafif daha bereketli birşeye asla hamile olmadım. Sonra onu doğururken şimşek gibi bir nurun benden çıkıp tâ Busra'daki develerin boyunlarını gösterdi. Sonra onu doğurdum. O diğer bebekler gibi doğmadı. O ellerini yere koymuş, başını semaya kaldırmış olarak doğdu. Onu bırakıp yolunuza uğurla gidin" dedi.[160] Bu isnadı iyi bir hadistir.
Ebû Âsim en-Nebîİ, Ca'fer b. Yahya - Umara b. Sevbân isnadıy-la- Ebû Tufeyl'in şöyle dediğini haber veriyor.
Kendisine bir kadının gelip yaklaştığı bir sırada Rasulullahı gördüm. Hemen o kadına Ridasıni yaydı. Bu kim? diye sorduğumda ashab "Onu emziren süt annesi'' dediler. Bu hadisi Ebû Dâvûd anlatıyor.[161]
Müslim naklediyor: Bize Şeyban, Hammâd Sabit aracılığıyla Enes (r.a.)'tan şöyle dediğini anlattı:
Rasulullah (s.a.v.) çocuklarla oynarken Cebrail kendisine gelip almış ve yatırıp kalbini yararak oradan pıhtılaşmış bir kan çıkarıp, "İşte şeytanın sendeki nasibi bu idi" demiş, sonra da onu altın bir tas içinde zemzem suyu ile yıkayıp ardından sıkıştırarak aldığı yere geri getirmiş. Çocuklar koşarak annesine gelip "Muhammed öldürüldü demişler. Onlarda çıkıp ona benzi kesik bir halde rastlamışlar." Enes (r.a.) devamla der ki:
-Ben Onun göksündeki dikiş yerini görmüştüm.[162]
Bakıyye'de Bahir b. Sa'd, Halid b. Ma'dân, Abdürrahman b. Amr es Sülemî yolu ile Utbe b. Abd'den Enes Hadisine benzer bir hadisi sevkeder. Bu da sahih bir hadis olup orada şu ilave vardır:
-Kabilesi bir deve hazırlayıp beni hörgücüne bindirdiler. Hâlime’de arkama bindi. Nihayet anneme ulaştık. Halîme, "Ben emanetimi ve zimmetimdekini ödüyorum dedi. Karşılaştığım hadiseyi ona anlattım. Bu onu hayrete düşürmedi ve bana, "Ben benden çıkan bir nurun Şam saraylarını aydınlattığını görmüşümdür" dedi.[163]
Süleyman b. El Muğiyre, Sabit yolu ile Enes (r.a.)'tan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurduğunu haber veriyor:
Ben ailemin yanındayken bana geldiler. Birisi beni zemzeme götürüp göğsümü yardı. Sonra içi iman ve hikmet dolu altın bir tas getirilip göğsüme boşaltıldı- Enes burada "Rasulullah (s.a.v.) bu yarılan yerin izini bize gösteriyordu'' der. Melek beni alıp Dünya semasına götürdü.
Sonra Enes Mirac hadisini anlattı.[164]
Bunun bir benzerini de Şerîk b. Ebî Nemr, Enes (r.a.) yolu ile Ebû Zer'den (r.a.) nakleder. Yine Zuhrî'de Enes, Ebû Zer isnadıyla rivayet eder. Katâde ise, bunu Enes aracılığıyla Mâlik b. Sa'sa'a (r.a.)'tan benzer ifade ile nakleder.[165]
Bunu anlatmamın sebebi; Peygamberimizin göğsünü Cebrail'in bir defa çocuklukta, bir defada Miraca giderken olmak üzere iki defa yarmış olduğunun iyice bilinmesini sağlamaktır. [166]
__________________
[155] Süveybe, Efendimizin süt annesidir. Hz, Hamza'yi emzirende, Ebû Sele*me'yi emzirende odur. Müslüman olup olmadığı belli değilsede Efendimiz ona Mekkede iken bir anne gibi davranır ziyaret ederdi. Hz. Hatice de ona ikramda bulunurdu. O zaman henüz Ebû Leheb'in cariyesi idi. Hatta Hz. Hatice onu satın alıp âzâd etmek İstediysede Ebû Leheb razı olma*mıştı. Efendimiz Medineye göç edince ona elbise ve bazı ihtiyaç eşyaları göndermişti. Nihayet Süveybe hicretin 7. yılında Hayberden dönerken yolda öldü. Ölüm haberi peygamberimize ulaşınca, "Oğlu Mesrûk ne oldu!" diye süt kardeşini sordu isede, onun annesinden çok önce öldüğü haberini aldı. Bak. İbni. Sa'd 1/108-109.
[156] İ. Sa'd 1/108 Beyhâkî Delâil î/148 Ebû Nûaym 1/157
[158] Buharî a.g. yer. Beyhâkî Delâil 1/149.
[159] İbni Sa'd 1/112. Beyhâkî Delâil 1/132 Nihayetü'l İreb 16/83.
[160] İbni Hişam 1/162-166. İbni Sa'd 1/110-111. NihayetU'l İreb 16/81-84 Ta-ben 1/454. Ebû Nûaym Delâil 1/155. H. no.94 Beyhakî Delâil î/133 Mec-muuz Zevâid 8/220 Fethu'I Bari 7/394. İbni Hibban (Zevaid) 2094 kadı Ebû Ya'la Müsned 13/93 H.no 7163 Taberâni Kebir 24/212-215
[161] Ebû Davud 5144 İbni Sa'd Tabakat 1/114
[162] Müslim 261. Müsned 3/121-149-288. Beyhâkî Delâil 1/147
[163] îbni Hişam 1/165
[164] Buharî Bed'ul Halk /Babu Zikru'l Melâike 59/6 Tevhid 97/37 Enbiya 60/24 Beyhakî Deiâil 1/147
[165] Beyhakî Deiâil 1/148
[166] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 1/112-116
Not:akhiler bazı yerlerde eksik yazı olduğundan dolayı,anlatılmak istenen konun anlaşılmaması yüzünden bazı yerlerini kırptım inşaALLAH
Ebû Leheb'in Cariyesi Süveybe,[155] Peygamberin amcası Hamza ve Ebû Seleme b. Abdü'l Esed el- Hazâî ile birlikte Efendimizi (s.a.v.) emzirmiştir.[156]
Buhârî'nin bu hadisinin siyakında Urve şöyle der;
Süveybe, Ebû Leheb'in cariyesiydi. Onu azat etmişti. O Nebi (s.a.v.)i emzirmişti. Ebû Leheb öldükten sonra ailesinden birisi onu çok kötü bir vaziyetle rüyasında görmüş ve ona; "ne gibi bir durumla karşılaştın!" demiş. O da sizden ayrıldıktan sonra iyi bir hayata rastlamadım. Şu kadar var ki; Süveybe'yi âzad ettiğim için şu kadar sulandım, diyerek baş parmağıyla orta parmağı arasındaki çukurluğa işaret etti.[158] diye anlatmış.
Sonra Efendimizi Halime b. Ebi Züeyb es-Sa'diy'ye emzirdi. Efendimizi kendi diyarına götürdü. Efendimiz orada Benî Sa'd kabilesinde dört yıl kadar kaldı. Sonra Efendimizi annesine geri getirdi.[159]
Yahya b. Ebî Zaide, Muhammed b. İshak. Ceha b. Ebî Cehm, Abdullah b. Ca'fer yolu ile Rasülullah (s.a.v.) in süt annesi Halime' nin şöyle dediğini anlattı.
-Ak renkli, tenbelliğin den kervanı durduran bir eşek üzerinde bir gurup kadınla beraber, Mekke'ye emzirecek çocuk aramaya geldik. Her şeyi kasıp kavuran bir kıtlık yılı, yola çıkmıştık. Beraberimizde yaşlı bir devemiz vardı. Vallahi bize bir damla bile süt vermiyordu. Beraberimde bir bebek vardı ki ağlayışından hiç bir gece uyumuyorduk. Mekke'ye geldiğimizde bizden Rasulullah’in teklif edilmediği hiç bir kadın kalmadı. Hepsi reddettiler. Biz emzireceğimiz çocuğun babasından bir takım ikramlar umuyorduk o ise yetim idi.
Arkadaşlarımdan benden başka bebek bulmayan kalmamıştı. Eşime "şu yetimi gidip alacağım" deyip onu gelip aldım. Kocam da, "belki Allah onda bir hayır yaratır", dedi. Vallahi, onu kucağıma alır almaz göğüslerimden ona dilediği kadar süt geldi de, o içtiği gibi kardeşi de içti ve doydular. Geceleyin kocam yaşlı devemize gelmiş, birde ne görsün süt dolu. Hemen sağmış. Doyuncaya kadar içtik. Doygun ve süte kanmış olarak geceledik. Bebeklerimiz de uyumuştu. Babası, "Vallahi Yâ Halime! gördüğüm kadar sana mübarek bir bebek düştü." dedi. Sonra yola çıktık. Vallahi merkebim bütün kervanın önüne geçti, hiç biri onu yakalayamıyordu. Nihayet Benî Sa'd b. Bekrin yayladığı menzilimize gelmiştik. Allah'ın en kurak toprağına gelmiştik. Vallahi onlar koyunlarını otlatır, çobanım benim koyunu otlatır. Benim koyunlarım doygun ve sütlenmiş olarak, onlarınki ise aç olarak dönerdi. Çobanlarına "Yazıklar olsun! Halime'nin çobanının güttüğü yerde gütseniz olamaz mi ?, diye çıkışırlar çobanlarda bizimkilerin otlattığı yerde güder ama yine sütsüz ve aç dönerlerken benimkiler doygun ve sütlü gelirdi.
Efendimiz (s.a.v.) diğer bebeklerin bir ayda geliştiğini bir günde, onların bir yılda geliştiğini bir ayda gelişiyordu. Annesi Âmine'ye ertesi mevsim getirip bize bu çocuğumuzu tekrar verin ona Mekke
vebasının zarar vereceğinden korkarız dedik. Biz bereketini gördüğümüz için onu pek esirgiyorduk. Âmine de "Geri götürün" dedi. îki ay daha yanımızda kaldı. Birgün O ve kardeşi evin arkasında oğlak güderek oynaşırlarken, kardeşi koşarak gelip "Kardeşime yetişin! iki adam gelip karnını yardılar" dedi. Koşarak çıktık. Yanına geldiğimiz de benzi kesik bir halde ayakta duruyordu. Ben ve babası kucakladık. Babası, "yavrucuğum ne oldu?" dedi. O da "Bana iki adam geldi. Beni yan yatırıp karnımı yardılar. Vallahi ne yaptılar bilmiyorum' dedi. Hemen alıp geldik.
Babası, "Yâ Halime! çocuğa göz değdi sanıyorum. Haydi gidip onu ailesine verelim", dedi. Bizde anasına götürdük. "Onu neye getirdiniz?" dedi. "Ona kefil olduk. Hakkını ödedik. Sonra başına bir şey gelmesinden korktuk" dedim. "Vallahi durum bu değildi. Bana esas durumu anlatın!" dedi. öyle ısrar etti ki nihayet durumu anlattık. Âmine de "Ona birşey olacağından mı korktunuz?" Vallahi sandığınız gibi değil. Benim bu yavrumun öyle bir durumu varki.....
"Ben ona hamile kaldığımda anladım ki ondan daha hafif daha bereketli birşeye asla hamile olmadım. Sonra onu doğururken şimşek gibi bir nurun benden çıkıp tâ Busra'daki develerin boyunlarını gösterdi. Sonra onu doğurdum. O diğer bebekler gibi doğmadı. O ellerini yere koymuş, başını semaya kaldırmış olarak doğdu. Onu bırakıp yolunuza uğurla gidin" dedi.[160] Bu isnadı iyi bir hadistir.
Ebû Âsim en-Nebîİ, Ca'fer b. Yahya - Umara b. Sevbân isnadıy-la- Ebû Tufeyl'in şöyle dediğini haber veriyor.
Kendisine bir kadının gelip yaklaştığı bir sırada Rasulullahı gördüm. Hemen o kadına Ridasıni yaydı. Bu kim? diye sorduğumda ashab "Onu emziren süt annesi'' dediler. Bu hadisi Ebû Dâvûd anlatıyor.[161]
Müslim naklediyor: Bize Şeyban, Hammâd Sabit aracılığıyla Enes (r.a.)'tan şöyle dediğini anlattı:
Rasulullah (s.a.v.) çocuklarla oynarken Cebrail kendisine gelip almış ve yatırıp kalbini yararak oradan pıhtılaşmış bir kan çıkarıp, "İşte şeytanın sendeki nasibi bu idi" demiş, sonra da onu altın bir tas içinde zemzem suyu ile yıkayıp ardından sıkıştırarak aldığı yere geri getirmiş. Çocuklar koşarak annesine gelip "Muhammed öldürüldü demişler. Onlarda çıkıp ona benzi kesik bir halde rastlamışlar." Enes (r.a.) devamla der ki:
-Ben Onun göksündeki dikiş yerini görmüştüm.[162]
Bakıyye'de Bahir b. Sa'd, Halid b. Ma'dân, Abdürrahman b. Amr es Sülemî yolu ile Utbe b. Abd'den Enes Hadisine benzer bir hadisi sevkeder. Bu da sahih bir hadis olup orada şu ilave vardır:
-Kabilesi bir deve hazırlayıp beni hörgücüne bindirdiler. Hâlime’de arkama bindi. Nihayet anneme ulaştık. Halîme, "Ben emanetimi ve zimmetimdekini ödüyorum dedi. Karşılaştığım hadiseyi ona anlattım. Bu onu hayrete düşürmedi ve bana, "Ben benden çıkan bir nurun Şam saraylarını aydınlattığını görmüşümdür" dedi.[163]
Süleyman b. El Muğiyre, Sabit yolu ile Enes (r.a.)'tan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurduğunu haber veriyor:
Ben ailemin yanındayken bana geldiler. Birisi beni zemzeme götürüp göğsümü yardı. Sonra içi iman ve hikmet dolu altın bir tas getirilip göğsüme boşaltıldı- Enes burada "Rasulullah (s.a.v.) bu yarılan yerin izini bize gösteriyordu'' der. Melek beni alıp Dünya semasına götürdü.
Sonra Enes Mirac hadisini anlattı.[164]
Bunun bir benzerini de Şerîk b. Ebî Nemr, Enes (r.a.) yolu ile Ebû Zer'den (r.a.) nakleder. Yine Zuhrî'de Enes, Ebû Zer isnadıyla rivayet eder. Katâde ise, bunu Enes aracılığıyla Mâlik b. Sa'sa'a (r.a.)'tan benzer ifade ile nakleder.[165]
Bunu anlatmamın sebebi; Peygamberimizin göğsünü Cebrail'in bir defa çocuklukta, bir defada Miraca giderken olmak üzere iki defa yarmış olduğunun iyice bilinmesini sağlamaktır. [166]
__________________
[155] Süveybe, Efendimizin süt annesidir. Hz, Hamza'yi emzirende, Ebû Sele*me'yi emzirende odur. Müslüman olup olmadığı belli değilsede Efendimiz ona Mekkede iken bir anne gibi davranır ziyaret ederdi. Hz. Hatice de ona ikramda bulunurdu. O zaman henüz Ebû Leheb'in cariyesi idi. Hatta Hz. Hatice onu satın alıp âzâd etmek İstediysede Ebû Leheb razı olma*mıştı. Efendimiz Medineye göç edince ona elbise ve bazı ihtiyaç eşyaları göndermişti. Nihayet Süveybe hicretin 7. yılında Hayberden dönerken yolda öldü. Ölüm haberi peygamberimize ulaşınca, "Oğlu Mesrûk ne oldu!" diye süt kardeşini sordu isede, onun annesinden çok önce öldüğü haberini aldı. Bak. İbni. Sa'd 1/108-109.
[156] İ. Sa'd 1/108 Beyhâkî Delâil î/148 Ebû Nûaym 1/157
[158] Buharî a.g. yer. Beyhâkî Delâil 1/149.
[159] İbni Sa'd 1/112. Beyhâkî Delâil 1/132 Nihayetü'l İreb 16/83.
[160] İbni Hişam 1/162-166. İbni Sa'd 1/110-111. NihayetU'l İreb 16/81-84 Ta-ben 1/454. Ebû Nûaym Delâil 1/155. H. no.94 Beyhakî Delâil î/133 Mec-muuz Zevâid 8/220 Fethu'I Bari 7/394. İbni Hibban (Zevaid) 2094 kadı Ebû Ya'la Müsned 13/93 H.no 7163 Taberâni Kebir 24/212-215
[161] Ebû Davud 5144 İbni Sa'd Tabakat 1/114
[162] Müslim 261. Müsned 3/121-149-288. Beyhâkî Delâil 1/147
[163] îbni Hişam 1/165
[164] Buharî Bed'ul Halk /Babu Zikru'l Melâike 59/6 Tevhid 97/37 Enbiya 60/24 Beyhakî Deiâil 1/147
[165] Beyhakî Deiâil 1/148
[166] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 1/112-116
Not:akhiler bazı yerlerde eksik yazı olduğundan dolayı,anlatılmak istenen konun anlaşılmaması yüzünden bazı yerlerini kırptım inşaALLAH