Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Peygamber Sav Vefatından Sonra Halifelerin Göreve Getirilmesi

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Hz Ebu bekirin halife seçilmesi

Hicrî onbirinci yılda hastalanan Rasûlullah (s.a.s.) 13 Rebiyülevvel Pazartesi günü (8Haziran 632) vefât etti. Onun vefâtını duyan müslümanlar büyük bir üzüntüye kapıldılar ve ilk anda ne yapmaları gerektiğine karar veremediler. Ama o da bir ölümlüydü. Hz. Ömer, onun Hz. Musa gibi Rabbi ile buluşmaya gittiğini, O'nun için "öldü" diyen olursa ellerini keseceğini söylüyordu. Ebû Bekir, Rasûlullah'ın iyi olduğu bir sırada ondan izin alarak kızının yanına gitmişti. Vefât haberini duyar duymaz hemen geldi, Rasûlullah'ı alnından öptü ve "Babam ve anam sana fedâ olsun ya Rasûlullah. Ölümünde de yaşamındaki kadar güzelsin. Senin ölümünle peygamberlik son bulmuştur. Şânın ve şerefin o kadar büyük ki, üzerinde ağlamaktan münezzehsin. Yâ Muhammed, Rabbinin katında bizi unutma; hatırında olalım ..." dedi. Sonra dışarı çıkıp Ömer'i susturdu ve; "Ey insanlar, Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed'e kulluk eden varsa, bilsin ki o ölmüştür. Allah'a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri, bâkî ve ebedîdir. Size Allah'ın şu buyruğunu hatırlatırım: "Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Simdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah'a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır" (Âl-u İmrân, 3/144). Allah'ın kitabı ve Rasûlullah'ın sünnetine sarılan doğruyu bulur, o ikisinin arasını ayıran sapıtır. Şeytan, peygamberimizin ölümü ile sizi aldatmasın, dininizden saptırmasın. Şeytanın size ulaşmasına fırsat vermeyiniz" (İbn Hişâm, es-Sire, IV, 335; Taberî, Târih, III, 197,198).

Hz. Ebû Bekir bu konuşmasıyla orada bulunanları teskin ettikten sonra Rasûlullah'ın teçhiziyle uğraşırken, Ensâr, Benû Sâide sakifesinde toplanarak Hazrec'in reisi olan Sa'd b Uhâde'yi Rasûlullah'tan sonra halife tayini için bir araya gelmişlerdir. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde ve Muhacirlerden bir grup hemen Benû Saîde'ye gittiler. Orada Ensâr ile konuşulduktan ve hilâfet hakkında çeşitli müzakereler yapıldıktan sonra Hz. Ebû Bekir, Ömer ile Ebû Ubeyde'nin ortasında durdu ve her ikisinin ellerinden tutarak ikisinden birine bey'at edilmesini istedi. O, kendisini halife olarak öne sürmedi. Hz. Ebû Bekir'in konuşmasından sonra Hz. Ömer atılarak hemen Ebû Bekir'e bey'at etti ve, "Ey Ebû Bekir, müslümanlara sen Rasûlullah'ın emriyle namaz kıldırdın. Sen onun halifesisin ve biz sana bey'at ediyoruz. Rasûlullah'a hepimizden daha sevgili olan sana bey'at ediyoruz" dedi. Hz. Ömer'in bu âni davranışı ile orada bulunanların hepsi Ebû Bekir'e bey'at ettiler.

Bu özel bey'attan sonra ertesi gün Mescid-i Nebî'de Hz. Ebû Bekir bütün halka hutbe okudu ve resmen ona bey'at edildi. Rasûlullah'ın defni salı günü gerçekleşirken, onun nereye defnedileceği hakkında da bir ihtilâf meydana geldiğinde Hz. Ebû Bekir yine firasetini ortaya koydu ve "Her peygamber öldüğü yere defnedilir" hadisini ashaba hatırlatarak bu ihtilâfı giderdi. Rasûlullah'ın cenaze namazı imamsız olarak gruplar halinde kılındı. Bütün bunlar olurken, Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'nın evinde Haşimoğulları ve yandaşları ile toplandığı ve bey'ata ilk zamanlar katılmadığı nakledilir. Hz. Ali rivâyetlere göre, el-Bey'atü'l-Kübrâ'ya bey'at edildiği haberini alır almaz, elbisesini yarım yamalak giydiği halde evden fırlamış ve gidip Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmiştir (Taberî, Târih, III, 207). Onun aylarca Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmediği haberleri gerçeğe uygun olmasa gerektir. Çünkü onun Ebû Bekir'in üstünlüğünü bildiği, onun hakkında yaptığı konuşmalar ve tarihin akışı, diğer rivâyetlere aykırıdır.

Râsulullah'ın en yakın ashâbı arasında -hattâ Ebû Bekir ile Ömer arasında- zaman zaman ihtilâflar, görüş ayrılıkları meydana gelmişse de ilk iki halife zamanında da görüldüğü gibi dâima birliktelik devam ettirilmiştir. Anlaşmazlık gibi görünen hâdiselerin birçoğunda huy ve karakter farklılığı rol oynuyordu. Meselâ Ebû Bekir yumuşak ve sâkin davranırken, Ömer sertlik yanlısıydı. Ama her zaman birlikte hareket ettiler. Ebû Bekir'in yönetiminde, Hz. Ali ve Zübeyr b. Avvam Ridde savaşlarında kararların içinde, namazlarda Ebû Bekir'in arkasında yer almışlardır (İbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, V, 249). Hz. Ali, Rasûlullah'ın bir vasiyeti olsaydı ölünceye kadar onu yerine getireceğini söylemiş (Taberî, a.g.e., IV, 236) ancak, İbn Abbas'ın Rasûlullah hastalandığı zaman ona gidip hilâfet işini sormak istemesini geri çevirmiştir. Yani Hz. Ebû Bekir'in halifeliğine karşı kimseden bir çıkış olmamıştır.
Hz. Ali rivâyetlere göre, el-Bey'atü'l-Kübrâ'ya bey'at edildigi haberini alir almaz, elbisesini yarim yamalak giydigi halde evden firlamis ve gidip Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmistir (Taberî, Târih, III, 207). Zaten tabii, fıtrî, akli ve maslahata uygun olan da onun halifeliğidir. Hz. Peygamber ölmeden önce yazılı bir ahidname bırakmamış, ancak Hz. Ebû Bekir'in faziletine dair Mescid'de konuşmuş, hasta yatağındayken onu ısrarla çağırtmış ve yerine imam tâyin etmiştir.
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Ebû Bekir, halife seçildikten üç gün sonra kürsüye çıktı ve insanlara şöyle hitap etti:
"Ey insanlar! Benim seçilmem, sizi yönetmeye aşırı istekli olmamdan değildi, bozgunculuktan ve ihtilaflardan korkmuştum. Şimdi işi size bırakıyorum, istediğinizi başınıza getirebilirsiniz!"
insanlar hep bir ağızdan şöyle cevap verdiler:
"Biz seni kabul ettik, bırakmayız!"
Enes radıyallahu anh. Rezîn.(Endülüslü bir âlim olan Ebu’l-Hasen Rezin b. Muâviye el-Abderî es-Serakostî (ö. 535/1140) İbn Mâce’nin Sünen’i yerine İmam Mâlik’in Muvatta’ını koyarak Kütüb-i Sitte’nin hadislerini “et-Tecrîd li’s-Sıhâh ve’s-Sünen” adıyla bir araya toplamıştır.
Rezîn'in kitabında, onun bir araya getirmiş olduğu ana kaynaklarda yer almayan bir kısım hadisler mevcuttur. Rezîn, bunların râvilerini yazmış fakat kaynağını, nereden alındığını belirtmeden öylece bırakmıştır. İşte Rezin’in ilavesi olarak verilen rivayetler bunlardır. Bunlar da hadis rivayetleridir. . )
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Ümmetin en fazîletlisi olan Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, halîfe seçildiğinde de minbere çıkarak büyük bir tevâzû içinde şöyle hitâb etti:“Ey insanlar! En hayırlınız olmadığım hâlde sizin başınıza halîfe seçilmiş bulunuyorum. Şayet vazîfemi hakkıyla yaparsam bana yardım ediniz. Yanlış hareket edersem bana doğru yolu gösteriniz…” (İbn-i Sa’d, III, 182-183; Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 69, 71-72; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, II, 1181)

Gerçekten de Ebû Bekir -radıyallâhu anh- halîfe olunca, önceki hayâtına göre daha mütevâzı, daha zâhidâne, daha müstağnî bir hâle bürünmüştü. Halîfe olmadan önce çevresindeki yetim kızların koyunlarını sağıverir, ihtiyaçlarını karşılardı. Halîfe olduktan sonra komşuları, artık onun meşgalelerinin artacağını, belki hayat şartlarının değişeceğini, bundan böyle yetimlerin koyunlarını sağmayacağını düşünmeye başlamışlardı. Ancak değişen bir şey olmadı. O, aynı mütevâzı hâliyle yetimlerin koyunlarını sağmaya ve ihtiyaçlarını bizzat karşılamaya devâm etti. (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 80; Sarıçam, Hz. Ebû Bekir, s. 82)
peygamber sav ile bir anı:
O, bütün servetini Allah ve Rasûlü yolunda harcamış, hattâ Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbını tasaddukta bulunmaya teşvik ettiğinde o, servetinin tamamını getirmişti. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın:“–Çoluk çocuğuna ne bıraktın yâ Ebâ Bekir?” suâline de büyük bir îman vecdiyle:“–Onlara Allah ve Rasûlü’nü bıraktım!..”şeklinde cevap vermiştir. (Ebû Dâvûd, Zekât, 40/1678; Tirmizî, Menâkıb, 16/3675)
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
bu sayfada araştırdığımız tarihi kaynaklardan halifelik seçiminde ateşli tartışmalar olmuştur..bunları da burda ayrıntılı olarak verelim inşallah (araştırmalarımız devam edecek)Hz. Peygamber vefat edince Ensar, Hz. Peygamber’den sonra kendi aralarından birinin halife seçilmesi için Ben-i Saîde oğullarının( Bunlar Evs ve Hazrec arasında tarafsızlığı ile bilinen iki kabile arasındaki meseleleri çözen bir kabile idi. Hamid Dabâşî, İslam’da Otorite, trc; Süleyman Gündüz, İstanbul, 1995, 109.)gölgeliğinde (Sakîfe) toplanmışlardı. Bu toplantının gerçekleşmesi için ilk önce Medine’de en kalabalık nüfusa sahip olan
Hazrec kabilesi girişimde bulunmuştu. Toplantıyı haber alan muhacirlerden Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Hz. Ömer, Kureyşlilerin bu sonuca itiraz etmelerinden ve bunun sonucu olarak Müslümanlar arasında fitne çıkmasından endişe ederek, Hz. Peygamber’in teçhiz ve tekfin işlerini bırakıp, yanlarına Hz. Ebubekir’i de alarak hemen Sakîfe’ye gittiler. Hz. Peygamber’in teçhiz işiyle ise akrabaları Hz. Ali ve Abbasoğulları ilgilendi.(İbn Hişâm, es-Siretü’n-Nebeviyye, Beyrut, trz. IV, 312; Taberî, Tarihu’l-Ümemi ve’l-Mülûk, Beyrut, trz., II, 202; İbnü’l-Arabi (Kadı Ebubekir), elAvâsım mine’l-Kavasım, Beyrut, 1987, 40; İbnü’l-Esîr, el-Kamil, Beyrut, 995. II, 189. )
Sakîfe’ye giden üç sahabe Sakîfe’de Ensar’ın konuşmalarını dinlediler.(İbn Hişam, IV, 311; Taberî, II, 202.)Ensar’ın sözcüleri, “Kureyş’in on üç sene Hz. Peygamber’e eziyet ettiğini, Hz. Peygamber’in onlardan kaçarak kendilerine sığındığını, kendilerinin de ona sahip çıktıklarını” anlatarak, Hz. Peygamber’den sonra halifelik hakkının, Hz. Peygamber’e sahip çıkan ve onunla beraber birçok zorluğu göğüsleyen
Ensar’a ait olduğunu belirttiler.(Bu toplantıda Ensar’ın ileri sürdüğü kendilerinin Hz. Peygamber’e sahip çıktığı, buna karşın Mekkelilerin terk ettiği doğruydu. Ancak Muhacirler de Hz. Peygamber’i canla başla savunmuşlar bir çok eziyetlere katlanmışlardı.)
Ensar’ın konuşmalarını dinleyen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’in bu konuşmalara sert tepki göstererek ortamı daha da karıştırmasından çekindiği için, onun konuşmasına engel oldu ve kendisi sözü aldı. Hz. Ebubekir, konuşmasında Ensar’ın üstünlüklerini anlattıktan sonra, “Arapların eskiden beri Medineli birisine
itaat etmediklerini, Arapların ancak Kureyşli birini dinleyeceklerini, Hz. Peygamber döneminde Kureyş’in lider, Ensar’ın da ona vezir ve yardımcı olduğunu” anlattı.
Hz. Ebubekir’in bu yumuşatıcı konuşması sonucunda, Ensar’dan Hubab b. Münzir: “Bir Muhacirlerden, bir de Ensar’dan
iki lider seçilmesi” şeklinde bir teklif getirse de, bu teklif kabul edilmedi. Ayrıca Hubab’ın: "Yönetimdeki nasibimizi Ensar olarak siz Muhacirlere vermeyiz." şeklindeki sert konuşmasını Ebu Ubeyde, Ensar’a seslenerek: "Ey Ensar! şu ana kadar yaptığınız iyilikleri boşa çıkarmayın." diyerek havayı yumuşatmaya çalıştı. Neticede Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’i ve Hz. Ebu Ubeyde’yi halifeliğe aday gösterdi; fakat ikisi de bu teklifi kabul etmeyerek derhal Hz. Ebubekir’e bey’at etti. Ensar’dan Evs Kabilesi, yönetimin Hazrec kabilesine geçmesinden endişe ediyorlardı. Çünkü Hazreç Kabilesi nüfus olarak fazla idi. Bu yüzden Evs Kabilesi Kureyşli bir halife seçimine destek vererek Hz. Ebubekir’e bey’at etti. Sonra da sıra ile bütün Medineliler biat ettiler. Hatta Hazreçliler tarafından halifeliğe düşünülen Sâd b. Ubade’nin taraftarları bile bu çözümü makul bularak bey’at etti.(Buraya kadar bilgiler için bkz. İbn Hişâm, IV, 312; Taberî, II, 202-203; İbnü’l-Esîr, II, 198.)
Hz. Ebubekir’e burada yapılan bey’at işine özel bey’at denildi. Sakîfe’deki halife seçimi yeterli görülmedi,(Maverdî, el-Ahkâmü’s-Sultaniyye, Kahire, 1406, 7.)ertesi gün mescitte Hz. Ali’nin çevresi ve Sâd b. Ubâde dışında, herkesin katılımı ile yapılan bey’ate ise genel bey’at denildi. Bu bir nevi Sakîfe’de seçilen halifeyi halkın onayına sunma idi. Sakîfe Toplantısındaki olay, bir grubun İslam kendi toplumuna bir halife adayı teklif etmesi idi. İlk halife seçilen Hz. Ebubekir’e yapılan bey’ate dikkat ettiğimizde bu bey’atın istişareye dayalıolduğunu,Hz. Ebubekir’in halifeliğe talip olmadığını, ikinci gün umumi bey’at alındığını görüyoruz.(M. Ali Kapar, İslam’da Bey’at, İstanbul, 1998, 44.Böylece Sakîfe’de Hz. Ömer'in el tutması ile başlayan hilafet görevi, halk tarafından kabullenilmiş ve tescillenmiş oluyordu.Bu seçim sonucu seçilen halifeye Sâd b. Ubade hiç bey’at etmedi. Ancak, Sâd’ın kabilesi Hazreç, bey’at ettiği için, Sad’ın beyat etmemesi önemsenmedi. Onun fert planında bey’at etmemesi önemsenmedi. Çünkü çoğunluğun kabulü esastı. Hz. Peygamber: “Çoğunluğa uyunuz.”( İbn Mace, Fiten, 8. )diyordu. Hz. Ali ise "Neden Haşimîler’in görüşü alınmadı?" diye bey’atini geciktirdi.( Buhari, Ahkâm, 51; Taberî, III, 202)Bu durum geniş yankı uyandırdı. Nedeni ise arkasında bir kitlenin bulunması idi. Aslında Hz. Ali yerine, Hz. Ebubekir'in halifeliğe tercih edilmesi ve halifeliğinin onaylanması Arapların riyasette veraseti kabullenememelerinden kaynaklanıyordu. Bir anlamda Hz. Ali, Hz. Peygamber’in sülalesinden olması nedeniyle destek görmedi. En kalabalık kabile olan Ensar da Hz. Ebubekir’i destekledi.(Bkz. Ahmet Akbulut, Sahabe Devri Siyasi Hadiselerin Kelâmi Problemlere Tesirleri, İstanbul, 1992, 46. )
Hz. Ali ilk zamanlar bu seçimi onaylamasa da sonradan gönüllüce bey’at etti. O da Hz. Ebubekir'in bu işe lâyık olduğunu düşünüyordu.Ancak Hz. Peygamber sülalesinden olmaları hasebiyle bu konuda kendilerine danışılması gerektiğini düşünüyordu.(İbn Kuteybe, I, 11. )Hz. Ali’nin bu konudaki itiraz mantığı haklı olmakla birlikte bu bir siyasî durumdu.1(Enver Rifâî, İslam Hazaratühü ve Nizamühü, Beyrut, trz., 85. )Hz. Ali, halifeliğe istekli olmakla birlikte kendisini halife yapmak için asker toplayabileceğini belirten Ebu Süfyan'ın teklifini reddetmiş ve Hz. Ebubekir'in bu işe layık olduğunu belirtmişti.( Taberî, II, 202)Ancak, umumî bey’ati duyar duymaz koşarak bey’at ettiğini belirten rivayetler,( Bkz. Taberî, II , 201.)
Sonuç olarak Sakîfe Toplantısında Muhacirler halifenin Kureyş’ten seçilmesini, Ensar halifenin Ensar’dan seçilmesini, Hubab b. Münzir iki halife seçilmesini savundular. Haşimoğulları bu toplantıda olmasalar da toplantı sonucuna bağlı olarak sonuca itiraz ettiler ve Hz. Ali’nin halifeliğini savundular.(Muhammed Hudari Bek, İtmâmü’l-Vefâ, Mısır, 1960, 2-3; Mehmet Said Hatiboğlu, “Saltanata Karşı Hadis”, AÜİF. Der. No: 113, Ankara, 1973, 213 .)Her grup kendi tezini savunsa da sonunda Hz. Ebubekir’in tezi genel kabul gördü. Sakîfe’de yapılan bu serbest tartışmalar sonucunda ilk halife seçildi. Ensar da Muhacirlerden bir halifenin ortak kamu çıkarlarının dikkate alınmasında daha uygun olduğunu gördüklerinden bu gerçeği hemen kabullenmişlerdi.(Rıfaî, 78; Câbirî, age., 273.)Bunlardan Hubab b. Münzir’in görüşü ilk anda reddedildi. Ensar’ın görüşü tarihe karıştı. Hz. Ali taraftarlarının görüşü bir zaman için yatıştı.
Gerçekten de bunca güçlü boylar dururken, Kureyş’in küçük bir kolu olan Teym oğullarından Hz. Ebubekir'in halife seçilmesi
Araplarda şaşkınlık yaratmıştı. Bu seçime Hz. Ebubekir’in babası Ebu Kuhafe bile şaşırmıştı ve gayriihtiyarî: "Abdimenafoğulları (Haşimîler- Emevîler) bu seçime ne diyorlar, razı oldular mı?" diye sormuştu.(Suyuti, Tarihu’l-Hulefa, Mısır, 1952, 67)Hatta Ridde Olayları sırasında bir kısım kabilelerin, Hz. Ebubekir'in seçimine itiraz ettikleri belirtilir.(Mescidî Camiî, Ehli Sünnet Şia’da Siyasi Düşüncenin Temelleri, trc; Malik Eşter, İstanbul, 1995, 72.Böylece ilk halifenin seçimi ile güçlü bir kabilenin temsilcisinin seçilmesi yerine, kabilesine, gücüne, zenginliğine bakılmaksızın bu işe en lâyık olan insan ilk halife olarak atandı. Hz. Peygamber’den sonraki ilk halife seçme yeri ve ilk bey’at yeri olan Sakîfe Toplantısında şu ilkelerde ittifak edilmiştir: 1- Ümmetin başına birisi gelmelidir. Bu toplantıda lidersizliği
savunan olmamıştır.
2- Halife halkın temsilcileri tarafından seçilmelidir. Hilafette babadan oğula tevarüs sistemi düşünülmemiştir. Sakîfe’de Ben-î
Haşim gündeme alınmamıştır.
3- İki halife olmamalıdır. Bu konudaki Hubab b. Münzir’in isteği reddedilmiştir.
4- Araplar Kureyş’ten birisine itibar edeceğinden halife Kureyş’ten olmalıdır.(Rayyıs, 60.)
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Hz. Ebubekr’in Halifeliğe Peygamber sav tarafından Vasiyet Edildiği hakkındaki söylemler
Bu noktada, Hz. Peygamber’in vefat etmeden önce yerine halife atayıp atamadığı konusuna temas etmek istiyoruz. Bu konu, itikadi mezheplerin değişik rivayetleri delil alıp değerlendirmeleri sebebiyle önem arz etmektedir. Hz. Peygamber, savaş veya diğer sebeplerle Medine dışına
çıktığında kendi yerine bazı görevliler tayin ettiği gibi, katılamadığı savaşlar için ordu komutanı olarak kendi yerine bir sahabeyi komutan tayin etmiş, askerlere de görevlendirdiği komutana itaati emretmiştir. Mesela, Mûte Savaşı’nda tedbir için üç komutan birden tayin etmiş ve bu komutan atamalarında kabilelerinin konumuna göre bir değerlendirmede bulunmamıştır.(45 İbnü’l-Esîr, II, 112; Ferrâ, Ahkamu’s-Sultaniyye, Kahire, 1406, 26; Fethiye en-Nabrâvî, Tarihü’n-Nüzûm ve’l Hazâratü'l-İslâm, Mısır, 1981, 37.)
Medine’den ayrıldığı seferlerinin hepsinde belli bir kabileye mensubiyet şartı aramaksızın kendi yerine vekiller bırakmıştır.(Bkz. Muhammed, Hamidullah İslam Hukuk Etüdleri, trc; Kemal Kuşçu, İstanbul, 1984, 211)

Hz. Peygamber, kendi yokluğunda Medine toplumuna vekil tayin ederken ve bu işin üzerinde önemle dururken, her nedense vefat ettiğinde yerine bir halife vasiyet etmemiş, imkanı olduğu halde yerine kimseyi bırakmamıştır.(Bkz. Nezih Eyübî, Arap Dünyasında Din ve Siyaset, trc;Yavuz Alagan, İstanbul, 1993, 16.)
0 Bu konuda Hz. Ömer ve Hz. Ali derler ki: "Hz. Peygamber vefatından sonrası için yerine kimseyi halife olarak vasiyet etmemiştir."(Tirmizî, Fiten, 40.)
Bundan dolayıdır ki sahabeler, Sakîfe Toplantısı’nda Hz. Peygamber’den sonra yönetici olacak şahsın kim olacağı konusunu tartışmışlardır.

Hz. Peygamber’in hastalığı sırasında yerine birini tayin etmeye imkanı vardı. Onun hastalığı sırasında aklının başında olduğunu, hatta bir ara namaza çıktığını ve mescitte halka hitap ettiğini biliyoruz(Buharî, Salat, 80.)
Onun bir sahabeyi halife tayin edip, sahabelerin ona itaat etmesini emretmesi zor bir iş değildi. Zaten hastalığı
sırasında rahatlıkla etrafındakilerle görüşebiliyordu.(Taberî, III, 193)

Bununla birlikte, Hz. Peygamber’in kendisinden sonra birini vasiyet ettiği ve onu halifeliğe tayin ettiği konusunda bazı rivayetler bulunmaktadır.(Hz. Ebubekir’in halifeliğe Hz. Peygamber tarafından vasiyet edildiği konusunda sadece hadisler değil, ayetler de garip bir şekilde tevil edilerek, Hz. Ebubekir’in halifeliği için delil sayılmıştır. Mesela: Maide Sûresi 54. ayette geçen ". . . . . Kim dininden dönerse Allah’ın onları sevdiği onların da Allah’ı sevdiği . . . . " ifadesindeki topluluktan maksadın Hz. Ebubekir’in halifeliğine işaret olduğunu iddia edilebilmiştir. (Elmalı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dini, byy, 1979, III, 1718; Kettanî, et-Teratîbü’l-İdariyye, trc; Ahmet Özel, İstanbul, 1990, I, 82) Halbuki ayetin anlamı geneldir, bir şahsa indirgenemez ve Hz. Ebubekir’in halifeliği ile ilintilendirilmesi oldukça garipti)

Hz. Ebubekir’in Hz. Peygamber tarafından halifeliğe vasiyet edildiğine dair aktarılan hadisler şunlardır.(Bkz. İbn Teymiyye, Minhâcü’s-Sünne, Mısır, 1321, I, 134.)

"Bir gün Peygamberimize bir kadın soru sormaya gelir. Hz. Peygamber ona daha sonra tekrar gelmesini emreder, Kadın: Ya Rasulallah, tekrar soru sormaya geldiğimde seni bulamazsam kime gideyim? deyince Hz. Peygamber, kadına: Ebubekir’e git der.(Buharî, Ahkâm, 51; Müslim, Fedailü’s-Sahabe, 10.)

"Hz. Peygamber bir gün dedi ki: "Bana kağıt getirin benden sonra kimin başınıza geçeceğini yazayım” diye emredecektim; fakat ashabım Ebubekir’den başkasını halife olarak seçmez diye bu işten vazgeçtim.(İbn Sâd, III, 180; Buharî, Ahkâm, 51; Müslim Fedailü’s Sahabe, 10)

“Hz. Peygamber bir gün dedi ki: "Rüyamda bir kuyu başında kova ile insanlara su çekiyordum. Benden sonra kovayı Ebubekir
aldı. İki kova çekti. Onun çekişinde zayıflık vardı. Sonra kova daha büyük kovaya döndü ve onu Hz. Ömer aldı.İnsanlara onun gibi su çıkaran bir yiğit görmedim.(Buharî, Tâbir, 28; Müslim, Fedailü’s-Sahabe, 17)

Hz. Peygamber: " Benden sonra şu ikisine - Ebubekir ve Ömer’i işaret ederek- tâbî olunuz" dedi(Tirmizî, Menâkıb, 33.)

Bu hadislerin aksine Ayrıca Hz Ömer'in ölümüne sebep olan yaralanma olayı gerçekleştiğinde yerine halife olarak birini bırakması teklif edilince: "Eğer yerime birini bırakmaz isem benden hayırlısı -Rasulullah- bırakmamıştır. Eğer bırakır isem benden hayırlısı -Hz. Ebubekir- bırakmıştır.'(Buharî, Ahkâm, 51; Müslim, İmâre, 11, 12; İbnül Esîr, II, 459.) diyerek Hz. Peygamber’in kendinden sonra halife bırakmadığını açıkça belirtmiştir. Bütün sahabeler de bu söze itiraz etmeden bunu kabullenmişlerdir. yukarıda yazılan hadislerin hiç birini delil olarak nakletmemiştir.Hiçbir sahabe de o ortamda aktarılan bu rivayetleri nakletmemektedirler.(Buharî, Ahkâm, 51; Bkz. İbnü’l-Esîr, II, 185. )
Eğer bu rivayetler mevcut olsaydı, Hz. Ömer Sakîfe’de Ensar’ı ikna etmek için bu rivayetleri kullanırdı ve ayrıca Ensar’ın da bu rivayetleri bilmesi gerekirdi.

Aslında Hz. Ebubekir’in halifeliğe tayin edildiğine dair getirilen bu deliller gerçek olsaydı, ne Ensar’ın halife seçmek için Sakîfe’de toplanmasına, ne de orada Muhacirler ile tartışmasına gerek kalırdı.( Bkz. Taberî, III, 201.)

Ayrıca Abbas’ın Hz. Peygamber’in vefatı sırasında Hz Ali’ye gidip: "Hz. Peygamber yerine kimseyi bırakmadan vefat
ediyor. Gidelim halifeliği Haşimoğullarına bırakmasını isteyelim."
diye teklif etmesine gerek kalmazdı.(Bkz. Taberî, III, 194) Yine -delil olarak getirilen son iki hadis gereğince- Hz. Ebubekir, vefat ederken Hz.Ömer’i yerine tayin etmek için uğraşmaz veya Hz. Ömer’in halifeliği için sahabeleri ikna etmek amacıyla bu hadisleri okuması gerekirdi.(Bkz. Taberî, IV, 51. )Bir diğer açmaz da, Hz. Aişe’den rivayet edilen: "……Kağıda Hz. Ebubekir’in halifeliğini yazacaktım. . . " şeklindeki hadisin aksine, aynı ravi Hz. Aişe’den şöyle bir hadis nakledilmiştir: "Hz. Peygamber kendinden sonra halife olarak yerine kimseyi bırakmamıştır. "(Buharî, Vesâyâ 3, 4; Müslim Fedai'l, 4, Vesâyâ, 25) Bütün bunlar gösteriyor ki, bu tip rivayetler siyasi gayretlerle ortaya konulmuştur ve Hz. Ebu bekrin Hz. Peygamber tarafından halifeliğe vasiyet edilmesi söz konusu değildir.
Hz Ebubekir’in halife tayin edildiğine dair getirilen bir diğer delil, Hz Ebubekir’in Hz. Peygamber tarafından hastalığı sırasında namaz kıldırmakla görevlendirilmesidir.(İbn Kuteybe, I, 9; Tirmizî, Menâkıb, 40; Suyûtî, 61. ) Ancak bu görevlendirmenin Hz Ebubekir'in halifeliği için delil sayılması mümkün görünmemektedir. Sakîfe Toplantısı’nda Hz Ömer’in, Hz. Ebubekir’in halife seçilebilmesi için Ensar’a karşı delil olarak sunduğu: "Hz. Peygamber onu (Ebubekir’i) dinimiz (namaz) için seçtiyse, biz niye dünyamız (halifelik) için seçmeyelim."(İbn Kuteybe, I, 9; İbn Sâd, III, 183) sözü, aksine Hz.Peygamber’in Hz Ebubekir’i tayin etmediğini, bizzat sahabelerin seçtiklerini gösterir.
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Konu başlığımız halifelerin göreve getirilmesi meselesi olduğu için halife seçildikten sonra yaptıkları icraatları burada yazmayacağız.
Sözlerimize, Ebû Bekir -radıyallâhu anh-’ın şu samîmî niyazlarına gönülden âmîn diyerek son verelim:
“Allâh’ım! Ömrümün en hayırlı devresi sonu, amellerimin en hayırlı kısmı neticeleri, günlerimin en hayırlısı da Sana kavuştuğum gün olsun.”(Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 103)

“Allâh’ım! Bana hayırdan lutfettiğin en son şey, rızâ-yı şerîfin ve Naîm Cennetleri’ndeki yüksek dereceler olsun!” (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 103)

Âmîn…
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
HZ. ÖMER’İN HALİFELİĞE SEÇİLMESİ
Hz. Ebubekir, muhtemelen Hz. Peygamber’in vefatında meydana gelen gergin ve karışık ortamın oluşmasını ve ikinci bir Sakîfe Olayı’nı engellemek,(İbnü'l-Esîr, II, 273 .)yeni başlayan fetihleri sekteye uğ-ratmamak için Hz. Peygamber’den farklı bir şekilde davranarak vefat etmeden önce, Hz. Ömer'i kendi yerine halife olarak teklif etti. (İbn Sad, III, 199; Taberî IV, 51.)
Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’i teklif etmeden önce, devlet işlerinde şûra ehli diyebileceğimiz sahabelerle, kendinden sonra kimin halife olacağı konusunu istişare etti. Bunlar Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah, Said b. Zeyd, Hz. Osman b. Affan, Useyd b. Hudayr gibi sahabelerdir.( Taberî, IV, 51; Suyûti, 82)Hz. Ebubekir, bu sahabelerle Hz. Ömer’in halifeliği konusunu konuştu. Hepsi bu tayini olumlu buldu. Bazıları Hz Ömer’in sertliği ile ilgili endişelerini aktardı. Bunlardan Talha b. Ubeydullah, Hz. Ömer’in sertliğinden bahsedince, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’in sertliği konusunda onu ikna etmiş ve “insanlara insanların en iyisini bıraktığını” belirtmişti.(Ebu Yusuf, 37 ; İbnü’l-Esîr, II, 272.)
Hz. Ebubekir, toplumun Hz. Ömer'i istediğine kanaât getirdikten sonra bir vasiyet mektubu yazdırdı. Arap örfünde ve Hz. Peygamber’in uygulamasında olmayan bu usulü, ilk defa o yaptı. Hz Ebubekir, halka okunmasını istediği vasiyet mektubunda: "Size akrabam olmayan birini tayin ediyorum. . . " diyordu.(Taberî IV, 51; İbnü’l-Esîr, II, 272. ) Bu ifade çok önemlidir. Hz. Ebubekir bu tavrıyla saltanata geçit vermeyerek yönetimde akrabalıktan çok, ehliyetin önemli olduğunu ortaya koymuştur. Ama daha sonraki saltanat yıllarında, yönetim tamamen bir sülalenin belli koluna hasredilecektir. Bu mektup okunduktan sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’e bazı tavsiyelerde bulundu. Hz. Ömer’in bey’at ve seçimi böylece gerçekleşmiş oldu.( IV, 51; İbnü’l-Esîr, II, 273. )

Hz Ömer’in halifelik dönemi boyunca yaptığı icraatlara bakılınca Hz. Ebubekir’in bu tercihinde ne denli isabetli olduğu görülecektir. Eğer durumu olduğu gibi bıraksaydı, etkisi gittikçe artan Kureyş aristokrasisi, kendilerine göre bir halife seçtirebilirler ve zorbalıklarına daha erken başlayabilirlerdi. Halkın nabzını ve tavrını iyi bilen Hz. Ebubekir, böyle bir yol tercih etti. Bu yeni bir usûldü. O, halka: "İsterseniz seçmeyebilirsiniz, bu benim tercihimdir." diyordu.(İbnü'l-Esîr, II, 273 .) Halk da bu halifeyi kabullendi.
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Hz Ömer’in halifelik dönemi boyunca yaptığı icraatlara bakılınca Hz. Ebubekir’in bu tercihinde ne denli isabetli olduğu görülecektir. Eğer durumu olduğu gibi bıraksaydı, etkisi gittikçe artan Kureyş aristokrasisi, kendilerine göre bir halife seçtirebilirler ve zorbalıklarına daha erken başlayabilirlerdi. Halkın nabzını ve tavrını iyi bilen Hz. Ebubekir, böyle bir yol tercih etti. Bu yeni bir usûldü. O, halka: "İsterseniz seçmeyebilirsiniz, bu benim tercihimdir." diyordu.( İbnü'l-Esîr, II, 273 )Halk da bu halifeyi kabullendi. Bu da son sözün halka ait olduğunu göstermektedir. Netice olarak Hz. Ebubekir kendinden sonra yerine bir halife vasiyet etmişti, ama bu vasiyet, halk için tekliften öte bir şey değildi. O, tayin ettiği şahsın kesinlikle seçilmesini zorunlu tutmadı. Zaten onun teklifi halkın onayına sunuldu ve sonunda halk tarafından kabul edildi. Hiçbir itiraz da gelmedi. Böylece Hz. Ebubekir halka sadece bir yol göstermiş oldu. Hz. Ömer’in halife seçilmesi tartışmasız gerçekleşmiştir. Halkın Hz. Ömer’i kabullenmesi, Hz. Ebubekir’in ilk defa yaptığı tayin deneyimi ve Hz. Ömer’in kabiliyetleri bu seçimi kolaylaştırmıştır. Halifelik konusunda en fazla adı geçen Hz. Ali bile, Hz. Ebubekir’in: "Ben yerime halife bırakıyorum. Razı olur musunuz?"şeklindeki sorusuna: "Eğer Ömer ise razıyız. Değilse razı olmayız." diyerek Hz. Ömer’in seçilmesine destek vermiştir.(Yakûbî, Tarihu’l- Yakûbî, Beyrut, 1960, II, 137; Suyuti, 83) Yine Emevîlerin önemli temsilcisi Hz. Osman bile, Hz. Ebubekir Hz. Ömer’in ismini vasiyetnameye yazdırırken bayılınca, fitne çıkmasın diye hemen Hz. Ömer’in ismini yazmıştı.( Hz. Ebubekir, Mektubu yazdırırken Hz. Ömer’in ismini yazdıramadan, hastalığının tesiri ile bayıldı. Mektubu yazan kâtip Hz. Osman, fitne çıkmasından endişe ederek vasiyete Hz Ömer’in ismini yazdı. Bu arada ayılan Hz.Ebubekir olayı öğrenince, Hz. Osman’ın bu hareketinden çok memnun oldu. Çünkü Hz. Osman hilafeti arzulayarak, vasiyetnameye kendi ismini yazabilirdi; fakat o, Hz. Ebubekir’in ve toplumun temayüllerini düşünerek Hz. Ömer’in ismini yazmıştı. Bkz. İbn Sad, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut, 1986III, 200; Taberî IV, 52 İbnü’l-Esîr, II, 273.)Yani, Hz. Ömer’in halifeliğine en fazla itiraz edebilecek Haşimîler ve Emevîler bile bu seçime destek veriyorlardı. Böylece Hz. Ömer büyük bir katılımın desteği ile halifeliğe seçildi.(“Khalife”, Encyclopedia of İslâm, New Edition, Leiden, 1978, IV, 937.) Bu iki olay da kamuoyunun Hz Ebubekir’in vasiyetini kabullendiğini, ayrıca Hz. Ebubekir’in halkın nabzını çok iyi tuttuğunu göstermektedir. Hz Ebubekir’in vasiyeti ile birlikte Hz Ömer’e hiç itirazsız, hatta Hz Ebubekir’in bey’atinden daha katılımın olduğu bir bey’at olayı gerçekleşti. Halk eksiksiz bey’at etmiş, tam bir mutabakat sağlanmıştı. Bu anlamda Hz. Ebubekir’in kendisinden sonra kargaşa çıkmasın diye yerine halife tayin etmesi, halkın arzuları doğrultusunda idi. O, ortaya koyduğu yöntemini halka sunmuş ve genel kabul görmüş ve hiç itiraz gelmemişti. Genel anlamda bir seçim yapılsaydı muhtemelen başka biri Hz. Ömer kadar oy alamazdı. Sonuçta Hz. Ebubekir akrabası olmayan birini tayin etmekle kendi arzusuna göre bir yöntem ortaya koymadığını belirtmiş oldu. Bunu da halk gönül rahatlığıyla kabullendi.(Hasen İbrahim Hasan, en-Nuzumu’l-İslamiyye, Kahire, 1970, 40; Cabirî, 723. )
Hz. Ömer’in seçiminde tek adayın halka sunulması tenkit edilebilir; fakat hemen şunu belirtelim ki, Hz. Ömer’in seçiminde böyle bir eksiklik görünse de halkın duyarlılığı bu eksikliği gideriyordu. Eğer Hz. Ömer, bu işe lâyık biri olmasaydı, halk hemen itiraz ederdi. O dönem toplumu uygun bulmadığı şeylere rahatlıkla itiraz seslerini yükseltebiliyordu. Bunun bir çok örneği verilebilir.( İbn Kesir, Tefsiru’l-Kurani’l-Azîm, Nisa, 20. İstanbul, 1985, II, 213.)Kısacası şu sonuca rahatlıkla varabiliriz ki, Hz.Ömer halkın arzusu doğrultusunda hilafete gelmiş bir halife idi. Hz. Ömer’in seçilmesinde liyakat ön planda idi. Onun Müslümanlığı ve bu konudaki liyakati ön plana çıkmıştı. Kabile unsuru önemsenmemişti. Çünkü Mekke’nin en zayıf kabilelerinden birine mensuptu. Onun halifeliği halkın onayına sunuldu ve halife oldu.(Bkz. İbn Kuteybe, I, 16.)Hz. Ebubekir’den sonra Hz. Ömer’e bey’at edildi.(İbn Sâd, III, 274)Hz. Ömer’e bey’atta dikkati çeken husus şu idi: Adayın teklif edilmesi bey’at sayılmıyordu. (Abdülkadir Udeh, İslam ve Siyasi Durumumuz, trc; Heyet, İstanbul,1989,56) Bu olay üç safhada gerçekleşti; önce halife aday gösterdi ve halife ölmeden bey’at gerçekleşmedi. Sonra adaya halk istekle, herhangi bir baskı olmaksızın bey’at etti.
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
HZ OSMAN IN HALİFELİĞE SEÇİLMESİ

Dört Halifenin seçiliş modellerinden en ilginci, Hz Osman’ın halife seçilmesi olayıdır. Onun seçilmesi sırasında tam bir istişari kurul tayin edildiğini görüyoruz.(Buhari, Ahkâm, 43.) Bu kurul üç gün istişare ile Üçüncü Halife’yi seçti.
Hz. Ömer, bütün ümmetin benimsediği adaleti ile şöhret bulmuş bir halife idi. O, görüşleri genel kabul gören çok basiretli

bir insandı. Kendisine suikast yapıldığında, halkın kendisinin yerine bir halife tayin etmesini istemelerinden,(İbnü’l-Esîr, II, 459) onun bırakacağı bir halife adayını onaylayacaklarını anlayabiliriz. Eğer böyle bir şey yapıp yerine birisini tayin etseydi, kamuoyundan kabul görecekti. Zaten onun halife adayı olarak teklif ettiği altı kişiye de hiçbir itiraz gelmemişti. Ancak, yapacağı en ufak bir hatanın, çok büyük yanlışlıklara sebep vereceğini, örnek olabileceğini bildiğinden tayin işinde çok dikkatli davrandı ve bu konuda: "Yerime halife bırakmazsam benden hayırlısı -Hz. Peygamber- bırakmadı, bırakırsam benden hayırlısı -Hz. Ebubekir- bıraktı."(Buhari, Ahkâm, 51.) diyerek bu iki usule de yanaşmadı ve yepyeni bir usul ortaya koydu. Hz. Ömer, sahabenin: "yerine oğlunu bırak" teklifine kesinlikle karşı çıktı.(İbnü’l-Esîr, II, 459) Böylece hilafetin saltanata dönüşmesine engel olmuş oldu. Toplum oğlunu kabul etse de, bunun saltanata sebep olabileceği endişesiyle halife olmasına engel oldu.(Bkz. Yakubî, II, 160; İbnü’l-Esîr, III, 461.) Kamuoyunun yönelimlerini temsil eden(Hasan Hanefi, Buhusün fi Ulum, Mısır, 1986, 63.) altı kişinin isimlerini sayarak halifenin bunlar arasından seçilmesini önerdi.(1 Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar fi Ahbari’l- Beşer, Beyrut, trz. , I, 165) Bunlar Abdurrahman b. Avf, Ali b. Ebi Talib, Osman b. Affan, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Sad b. Ebi Vakkas idi.(Hz. Ömer’in bu şahısları seçmede ne kadar isabetli olduğu sonraları daha iyi anlaşıldı. Hz. Osman’ı öldüren isyancılar, Medine lidersiz kalınca, Hz. Ömer’in seçtiği şûra’dan kalan ve kamuoyundan büyük destek gören bu şahıslara halife olmaları için baskıya başladılar. Başka halife adayları aramadılar. Çünkü toplum o günkü şartlarda ancak bunları kabullenebilirdi. )Bunlar Hz. Peygamber’in kendilerinden razı olarak öldüğü(İbn Sâd, V, 16; Buhari, Fedail, 8.) kişilerdi.(Belâzürî, el-Ensabu’l-Eşraf, Jarusalem, 1936, V, 16.) Hz. Ömer bu kişileri seçme nedeni olarak: "Hz. Peygamber’e savaş açmayanları seçtim." şeklinde açıklıyordu.(Belâzürî, V, 17.) Bu tercih önemli idi.(dailü’s-Sahabe, 8; İbn Kuteybe, I, 24 . ) Hz. Ömer, toplumsal yapıyı düşünerek bu altı kişiyi belirlemişti. Bu tercihi konusunda kamuoyundan hiçbir tepki gelmedi. Kamuoyunun bu tepkisizliği korkularından dolayı değil, bu kişilere razı oluşlarındandı.
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Hz. Ömer’in kendinden önceki iki modele de uymayıp ayrı bir model ortaya koyması, Hz. Peygamber’in, Hz. Ebubekir’in ve
kendisinin ortaya koyduğu halife seçimi modellerinin asıl olmadığını, bunların sadece birer model olduğunu, bu modellere kimsenin uymak ve uygulamak zorunda olmadığını göstermektedir. Hz. Ömer'in halife seçiminde ortaya koyduğu bu değişik yöntem, daha sonraları Abbâsîler dönemindeki birden fazla halife tayinlerine delil oldu.(7 Arnold, 21.)Hz. Ömer, almış olduğu bu kararla birlikte: “Eğer Ebu Ubeyde b. Cerrah yaşasaydı, yerime tayin ederdim.”(İbn Kuteybe, I, 23; İbnü'l-Esîr, II, 459 diyerek vasiyet olayına da olumlu bakmıştır; fakat o kendinden önceki iki örneğin ortasında bir yol tutarak aday sayısını fazlalaştırıp bunlardan birisinin seçilmesini önererek yeni bir model ortaya koymuştur. Hz. Ömer, belki de alışkanlık (teamül )olur endişesi ile tek aday belirlememiş birçok aday arasından birisinin seçilmesini teklif etmişti. O günkü kabile anlayışı içinde düşünüldüğünde, Hz. Ömer’in teklifinden daha olumlusu olamazdı.(Ziya, Kazıcı, İslam Müesseseleri Tarihi, İstanbul, 1994, 35. Hz. Ömer bu şahısları seçmekle beraber, Suheyb er-Rumî’ye namazları kıldırmasını, Ebu Talha Ensari’ye elli kişi ile bu halife adaylarını korumasını, Mikdad b. Esved’e de Medine’de düzeni sağlamasını, üç gün içinde seçimin yapılmasını, çoğunluk tarafının adayının seçilmesini,( Taberî, V, 35. )eğer halife adayları anlaşamayıp üçe üç kalırlarsa oğlu Abdullah’ın halife olmamak kaydıyla bu eşitliği bozmak için yedinci bir kişi olarak Abdurrahman b. Avf tarafını tercih etmesini tavsiye etti. Hz. Ömer’in belirlediği altı halife adayı bir araya toplandı. Bunlardan Abdurrahman b. Avf adaylıktan çekildi. Diğer adaylar ise onu hakem kabul ettiler. Sad, Zübeyr ve Talha da çekilince, geriye Hz. Ali ve Hz. Osman kalmış oldu.(Taberî, V, 35.)
Abdurrahman b. Avf, geriye kalan iki aday için halk arasında yaptığı birçok araştırmalar neticesinde, Hz. Osman’ın seçilmesine karar verdi. O dönemde sahabede Haşimoğullarının Hz. Peygamber sülalesi olarak ümmetin başına geçip iktidarı bırakmaması endişesi vardı.(Belâzurî, V, 16.)Bu durum Hz. Ali’nin tercih edilmemesinde etkili oldu denilebilir.(3 İbnü’l-Esîr, III, 464)Sahabeler hilafette veraset istemiyorlardı. Ancak korktukları durum, başlarına başka türlü gelecek ve Hz. Osman döneminde Emevîler eliyle gerçekleşecekti. Abdurrahman b. Avf, yaptığı araştırmaların sonucunu mescitte halka ilan etmiş, sonuçta başta diğer halife adayı Hz. Ali olmak üzere halk, Hz. Osman’a eksiksiz bey’at etmiştir. Hz. Osman, şimdiye kadarki iki halifeden daha fazla onay alarak halkın tercihi ile halife olmuştur. Bu seçim olayında dikkati çeken diğer bir nokta, şimdiye kadar yapılan halife seçimlerinde yalnız Medine halkı karar merciî iken, bu seçimde artık Medine dışına açılım sağlanıyordu. Abdurrahman b. Avf, bütün Medine’yi dolaşmış, iki halife adayını halka sormuştu. Genç, ihtiyar, kadın, çocuk herkese danışmıştı. Bununla da kalmayarak taşradan gelen kervanlara ve dış heyetlere de sorarak halifeyi belirlemeye çalışmıştı.Böylece toplumun genelinin kanaati doğrultusunda halife belirlenmeye çalışıldı. O günün şartlarında en hızlı ve en güzel seçim şekli her halde böyle olabilirdi. Nitekim böyle bir seçim tarzına toplumun hiçbir kesiminden itiraz gelmedi.(Bkz. Buhari, Fedail, 8)

Hz. Osman’ın halifeliğinde herkes birleşti. Artık ilk zamanlardaki eksiklikler giderilerek hilafet kurumu yavaş yavaş kurumsallaşıyordu. Daha önceki iki halifenin seçiminden daha rahat ve kurumsallaşmış bir yapıda halife seçilmişti. Hz. Osman’ın bey’atına göz attığımızda; ikinci halifenin yerine kimseyi bırakmadığını, oğluna bey’atı reddettiğini, ikinci halifenin ölümünden sonra bey’atın gerçekleştiğini, bey’atın şûranın çalışması sonucu gerçekleştiğini görüyoruz.(Kapar, 52. )Bazı müellifler, Hz. Ömer’in altı kişiyi hangi yetki ile seçtiğini sorgulayarak şu düşünceleri aktarmaktadırlar: "Abdurrahman b. Avf, Hz. Osman’ı zaten seçecekti, göz boyamak için anket yaptı. Sahabeler de başlarında Hz. Ömer gibi birini istemedikleri için Hz. Osman’ı tercih ettiler."(akbulut 52, 154, 157; Sourdel , agmd. , IV, 937. )Hz. Ebubekir de Hz. Ömer de toplumlarını iyi tanıyan insanlardır. Kamuoyunu devamlı yokluyorlardı. Toplumun kimden razı olup olmadığını biliyorlardı. Bundan doyı toplum için en iyisini ortaya koymaya çalıştılar. Hiçbir zaman da tekliflerini dayatmadılar. Üstelik halk, Hz. Ömer’den yerine birini bırakmasını istemişti. Hz. Ömer’in yaptığı uygulamaya da bir itiraz gelmedi. “Abdurrahman b. Avf’ın halifeyi belirlemek için göstermelik araştırmalar yaptığı” şeklindeki bir düşünce, “bütün sahabelerin bu olayı gördükleri halde susmaları” iddiasını da beraberinde getirir. Onlar Abdurrahman’ı hakem kabul ettiler ve onun hükmüne de razı oldular. Eğer yanlış bir şey yapsa itiraz ederlerdi. Kaldı ki diğer halife adayı Hz. Ali ve taraftarlarından böyle bir düşünce gündeme getirilmemişti. Son olarak “sahabelerin başlarına Hz. Ömer gibi birini istemedikleri” iddiası, toplumsal kabulü sağlamış ikinci halife için biraz abartılı bir görüştür kanaatindeyiz.(Akbulut, 154)
 
Üst Ana Sayfa Alt