Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Put Putçuluk

C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
çağdaş Putlar Ve çağdaş Putçuluk



İbrahim demişti ki: — Rabbim bu şehri güvenli kıl. Beni ve çocuklarımı da putlara ibadet etmekten uzak tut.” (İbrahim Sûresi, 14/35)
Hiç şüphe yok ki Hz. İbrahim’in yüce Allah’a yalvararak hem kendi şahsını hem de çocuklarını ibadetten uzak tutmasını istediği putlar, Arap cahiliyyesinde veya çeşitli putperest toplumlarda olduğu gibi sadece alelade basit şekillerden -taştan, ağaçtan, heykellerden veya hayvan, kuş, gök cisimleri, ruhlar ve hayaletler gibi değişik şekillerden- ibaret değildir.

Bu basit ve ilkel görüntü Allah’a şirk koşmanın, Allah’la beraber birtakım putlara ibadet etmenin tüm şekillerini kapsamaz. Kur’an’ın genel muhtevası içerisindeki şirk koşma kavramını bu ilkel ibadet şekilleri ile sınırlandırmak, sonsuz şekilleri bulunan diğer şirk çeşitlerini ve günümüz cahiliyyesindeki tüm insanlığın içinde yüzdüğü putperestliğin mahiyetini, sağlıklı bir biçimde görmemize engel teşkil eder.
Bunun için şirk koşma eyleminin mahiyetini ve bu putların şirkle ilişkilerini iyice kavramak, en ince detayına kadar öğrenmek zorundayız. Bu putların ifade ettikleri anlamların ve çağdaş cahiliyyelerde değişen ve görünen yönlerinin üzerinde durmamız kaçınılmazdır.
Allah’dan başka ibadete layık ilah olmadığına şahitlik etmenin zıddı olan şirk, hayatın tüm alanlarında Allah’ın buyruğuna dayanmayan ve sadece O’na itaat ederek sadece O’na boyun eğilmeyen her yönetim biçiminin varlığında somutlaşmaktadır.
Şirkin ortaya çıkması için insanların Allah’a itaat etmekle birlikte, hayatlarına ilişkin başka bir alanda Allah’dan başkasına itaat etmeleri yeterlidir.

İbadet ve muamelat ise kulluğun, birçok çeşidinden sadece bir tanesidir.
Günümüzde insanlığın hayatında her an karşılaştığımız örnekler ise bize şirkin en açık mahiyeti ile ilgili bilgiler vermektedir.
Allah’dan başka ibadete layık ilah olmadığına inanarak abdest, namaz, taharet, oruç, hac ve benzeri ibadet şekillerinde Allah’a itaat ettikleri halde siyasi, içtimai ve sosyal konularda Allah’dan başka kanun koyuculara itaat edenler…
Değer yargılarında ve toplumsal ölçülerde Allah’ın vahyinden kaynaklanmayan düşünce ve fikirleri kabul edenler…
Gelenek, görenek, adet ve alışkanlık itabarıyla giyim tarzlarında bir takım insanları ilah edinircesine onların kılık ve kıyafetlerine girip Allah’ın şeriatının yasakladığı şekillere bürünenler…
Evet böyle toplumlar ve kişiler en açık şekliyle Allah’a ortak koşmakta, şirk işlemektedirler.

“Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur, Muhammed (s.a.v) onun kulu ve Rasulu’dür.” şehadetinin ifade ettiği anlamın tersine hareket etmektedirler. İşte günümüz insanlığının düştüğü en büyük hata budur. Büyük bir umursamazlık ve boş vermişlikle işledikleri şirkin farkında bile olmuyorlar. Yapmış oldukları bu davranışların her zaman ve her yerde yaşanan şirkin ta kendisi olduğu gerçeğini bir türlü göremiyorlar.
Putların hiçbir zaman o ilkel ve basit şekli ile karşımıza çıkmaları zorunlu değildir. Putlar, tağutların insanları kendisine ibadet ettirmek, bu putların aracılığı ile insanların kendilerine boyun eğip itaat etmelerini sağlamak ve bunu garantiye almak için arkalarında saklandıkları basit sembollerden başka birşey değildir.

Hiçbir zaman bir putun konuştuğu, duyduğu ve gördüğü görülmemiştir. Ama bunların arkasına saklanmış mabed bekçileri, kahinler ve egemenler bu putların etrafında onun adına dualar okuyarak muskalar ve nazarlıklar dağıtırlar. Halk kitlelerini kendilerine kul köle edinebilmek için kendi arzularını onun isteği imiş gibi halka empoze ederler.
Herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda bir takım idareciler ve din adamları, Allah’ın izin vermediği alanlarda bu semboller adına yasalar, kanunlar, değer yargıları ve hareket biçimleri vaaz ediyorlarsa…
İşte bu ortaya atılanların her biri içeriği ve görevi itibari ile birer putturlar.

Hakim güçlerin -Milliyetçilik, kavmiyetçilik, vatan, halk, sınıf vb.- değerleri sembolleştirip, bayraklaştırdıkları ve Allah’ı bir yana bırakıp bu sembollere ibadet yapmaları, bunların uğrunda mallarını, mülklerini, canlarını, ırz ve namuslarını feda etmeleri istendiği zaman…
Allah’ın şeriatının, kanun ve yasalarının bu semboller ile çeliştiği anda, Allah’ın direktif ve öğretilerinin bir kenara bırakılıp bu sembollerin veya daha doğru bir ifade ile bu sembollerin arkasında yeralan tağutların direktifleri yerine getirildiği zaman…
İşte tüm bu zaman ve mekanlarda yapılanlar Allah’ı bir yana bırakıp putlara ibadet etmenin en açık göstergesidir. Çünkü putun taştan ve ağaçtan bir heykel şeklinde ortaya çıkması zorunlu değildir. Put bir sistem, bir ideoloji veya bir sembolde olabilir.
İslam sadece bu basit görünümlü taştan ve heykelden ibaret putları yok etmek için gelmemiştir. Tarih süresince gelmiş geçmiş tüm peygamberler kafilesinin sarfettikleri bunca çaba ve fedakârlık ve bir o kadar işkence ve azaba katlanmaları sırf taştan ve ağaçtan yontulmuş putları ortadan kaldırma amacına yönelik değildi.

Bilakis İslam yalnız Allah’a ibadet etmek ile ondan başkasına ibadet etmenin arasını ayırmak, hayatın her alanında Allah’a boyun eğip itaat etmekle, Allah’tan başka mercilere kulluk ve itaatın sınırlarını kesinkes belirlemek için gelmiştir.
Yürürlükte olan rejimlerin ve sistemlerin tabiatını kavramak için öncelikle bu sistemlerin tevhid esasına göre mi yoksa şirk esasına göre mi yönetildiklerini belirlemek, bu düzenlerin yönetim biçimlerinde sadece Allah’a mı itaat edildiğine yoksa Allah’la beraber başka ilahlara, tağutlara, rablere mi itaat edildiğine bakmak gerekir.

Dilleri ile “Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığını ve Muhammed (s.a.v)’ın Allah’ın kulu ve Rasulu” olduğunu söyleyip bireysel davranışlarda arınma, evlenme, boşanma ve miras gibi konularda Allah’ın vahyine tabii oldukları için kendilerini müslüman diye isimlendirenler, bununla beraber bunun dışındaki konularda Allah’ın vahyine göre şekillenmemiş kanun ve nizamlara itaat edenler…
Allah’ın şeriatinde izin vermediği halde Allah’ın şeriatine karşı olan yasalara tabii olanlar…
İsteyerek veya istemeyerek bu çağdaş putların kendilerinden istedikleri görevleri yerine getirme konusunda tüm değerlerini -mal, can, namus, ahlâk gibi- feda edenler…

Bu kutsal değerleri ile, çağdaş tağutların istedikleri çeliştiği zaman Allah’ın emirlerini kulak arkası yapıp putların emirlerini yerine getirenler…
Evet kendilerini müslüman ve Allah’ın dinine mensup zannedip de tüm bu fiilleri yapanlar, kafalarını yastıklarından kaldırıp bir an önce uyanmak ve ne kadar büyük bir şirk bataklığının içinde olduklarım görmek zorundadırlar.

Hiçbir şekilde şüphe yoktur ki Allah’ın dini tüm yeryüzünde kendilerini müslüman zannedenlerin tasavvur ettiği gibi ciddiyetten uzak ve komik bir din değildir. İslam hayatın tüm alanlarını kuşatan bir sistemdir. Yüce Allah’ın hiçbir şekilde başkasından razı olmadığı İslam, günlük, hayatın her bölümünde Allah’a boyun eğmek ve yalnızca ona itaat etmektir.

Şirk ve müşriklik rububiyet noktasında Allah’dan başka bir rabbin -yaratan, rızık veren, öldüren vs- varlığına inanmakla ortaya çıkmaz. Allah’la beraber veya Allah’ın dışında başka rablerin hakimiyetine inanmakta şirkin en bariz örneklerindendir.
O halde yeryüzünün doğusunda ve batısında yaşayan tüm insanlar yaşantılarında yetkiyi kime verdiklerine, kime uyduklarına, kime itaat edip kime boyun eğdiklerine, kimin emrine uyup sözünü dinlediklerine bir baksınlar…
Şayet tüm bu konularda sadece Allah’a itaat edebiliyorsa Allah’ın kendisinden razı olduğu dine, İslam’a mensupturlar. Yok şayet bu konularda Allah’tan başkasına -onunla birlikte veya onu bir kenara bırakarak- tabii oluyorlarsa Allah korusun onlar tabii oldukları tağutların dinine mensupturlar.
“Hani İbrahim demişti ki: — Rabbim bu şehri güvenli kıl. Beni ve çocuklarımı da putlara ibadet etmekten uzak tut.” (İbrahim Sûresi, 14/35) fizilal’il kuran ibrahim süresi 52. ayetin tefsiri
 
C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yaygınlaşan Koyu Cehalet

Yaygınlaşan Koyu Cehalet

Allah’u tealaya hamd ve sena olsun. Ona sonsuz ölçüde şükreder, Yanlızca ondan mağfiret dileriz. Heva ve hevese uymaktan, Günümüzdeki bu koyu cehaletten ve tağuta kulluk etmekten Allah’a sığınırız.

“Hz. Ali dedi ki: “Ey insanlar ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle söylediğini işittim:
“Ümmetimden bir grup çıkar. Kur’ân’ı öyle okurlar ki, sizin okuyuşunuz onlarınkinin yanında bir hiç kalır. Namazınız da namazlarına göre bir hiç kalır. Orucunuz da oruçları yanında bir hiç kalır. Kur’ân’ı okurlar, onu lehlerine zannederler. Halbuki o aleyhlerinedir. Namazlar köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Okun avı delip geçmesi gibi dinden hemen çıkarlar...” (Müslim(1066)

Allah’ın bu dakik düzeni üzerinde yaşayan, tağutun şehvetine kapılan kendini bir anda koyu cehaletin içinde bulan bu koyu cehalet içinde çırpınan insanlar vardır ki Hakkı tanımaz olmuş, Hak aydınlığından, Batılın karanlığına gömülmüşlerdir.
Allah (c.c) Şöyle Buyuruyor;

De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezayı size haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ve gazap ettiği, kendilerinden maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar kıldığı kimseler, işte onlar, yerleri en şerli ve yolun ortasından en çok sapmış olanlardır!” (Maide:60)

Bu insanlar küfür ideolojisine (düşüncesine) kul olmuş, akıbetini düşünmez olmuş, Küfürde en son derecede yol kattetmiştir. Tağutlar ve kodamanları bu İnsanları koyu cehalete öyle vahim bir şekilde sürüklemişlerdir ki Bir daha Gerçek hakkı bulmamaları için hakka farklı bir kılıf giydirmiş, Bu kılıfı süslemiş ve bunu insanlara hak diye yutturmuştur. Bunu insanlara ulaştırmak için kendi cahil âlim taslaklarından ulaştırmalarına ve buna karşılık maddi yönden onlara maaş vermektedir.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:
“Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim var mıdır? Şüphesiz suçlulardan öç alacağız.” (Secde: 22)
Allah'ın indirdiği kitaptan, birşey gizleyip de onu az bir pahaya satanlar... Şüphesiz onlar karınlarını ancak ateşle doldurmuş olurlar. Kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için elim bir azap vardır.(Bakara:174)

Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklasınlar ve gizlemesinler diye söz almıştı da onlar onu umursamadılar ve arkalarına atarak az bir değere onu sattılar. Satın aldıkları şey ne kötüdür. (Ali İmran:3)

Koyu cehaletin yayılmasını ve insanların tağuta kulluk etmelerini kolaylaştıran Tağutun bu kodamanları ‘İslam âlimi’ etiketiyle insanlara sadece tağutların izin verdiği düzeyde fetva vermişlerdir. Bu fetvalar tevhid içerikli olmayıp diğer konulardan oluşmaktadır. Bu belamlar gerçek tevhidi haykırdıkları zaman Dünyada ki rahatlıktan vazgeçmiş olacaklarını çok iyi bildikleri için, Gerçek İslam’ı değil, Sadece tağutların süslediği ve İslam diye seçtikleri çeşitli ölçü kaynakları bulunan dini açıkça yaymışlardır.
Emperyalizme karşı insanlarda bir zaaf uyandıran Tağutlar, insanların bu vahşetlere ve zulümlere karşı çıkmalarını engellemiştir.

Bu koyu cehalette çırpınan insanların gözlerinde kalın perde gün ve gün daha kalınlaşmaktadır. Durum öyle vahim bir hal almıştır ki İnsanlar artık tevhid davasını, Muvahhidlerin muvahidi Hz. Muhammed’i Kendi oyunlarına alet etmektedirler.

Eğer bu insanlar gerçek hakkı tanımış olsaydılar, Hz Muhammed’i kendi oyunlarına elet ederek değil Onun gösterdiği çizgide yürür ve onun Allah’tan vahiy yoluyla getirdiği amellere tabi olurdu. Kişiler sadece tağutun kodamanlarına yönelmiş, onların söylediğini hüccet kabul etmişlerdir.

İşte! durum öyle vahim bir hal almıştır ki İnsanlar artık hak ile batılı birbirinden ayırt edemez hale gelmişlerdir. Ve İslam Davasını da Bu çirkef oyunlarına alet etmişleridir. Ancak bu yapılanların karşılığı çok çetin bir azaptır. Bu insanlar ateşe sürüklenen çekirgeler gibi, kendilerini ateşe sürükler olmuştur.

Hal böyle vahim bir şekil almışken bize düşen Bu koyu cehaletin kölelerine hakkı haykırmaktır. Hakka icabet etmelerini sağlamaktır. İnsanların gözlerinde kalın perdeyi aralalayıp Gerçek hakkı görmelerini sağlamaktır.

Elbette Hakka davet esnasında tağut ve kodamanları muvahhidlere engel olmaya çalışacaktır. Ancak muvahhidlere yakışan Bu engelleri aşmak ve hakkı en güzel şekilde insanlara anlatıp onların buna yönelmelerini sağlamaktır.

Eğer İnsanlar Koyu cehaletten, Tevhid’in aydınlığına kavuşmak ve ebedi olan mükâfatlar elde etmek isterlerse şüphesiz Allah onları hidayete erdirir. Ancak Bu insanlar Batılın karanlığını Hakkın aydınlığına tercih ederlerse işte o zaman Allah’ın çetin azabıyla karşılaşacaklardır.

Eğer Bu insanlar Cehaletin koyuluğundan sıyrılıp hakka tabi olmak isterseler sonsuz cennete kavuşacaktır. Ancak Eğer Batılı hakka tercih ederseler bunlar ebediyen cehennemliktir.
Bu Allah’ın Vaadidir. Allah Kullarını kendisine ortak koşmadan kul olmalarına karşılık cenneti, Kendisine İbadet etmeyipte veya ibadet edipte kendisine ibadette Ortak koşan kişilerin ebediyen cehennemlik olduklarını bildirmiştir.

Son Olarak şunu söylüyoruz;

Tağutların en büyük projeleri;

İnsanları tevhidden sakındırmak İçin tevhidi kendi lehine çevirmek şartıyla İnsanların heva ve hevese olan zaaflarını kullanmaktır. Bu şeytani proje Muvahhidlerin Tevhid’i Tüm beşeriyete Haykırmaları neticesinde bozulacaktır. Ve Kâfirlerin bu vahşetleri engellenmiş olacaktır.

Ama Ne yazık ki bu proje derin izlerle insanların çoğunu kendi saflarına katacaklardır. Onların gözlerinin merceğini sadece kendi projelerine görmeye yöneltecektir. Bu projenin açtığı en büyük yara İnsanların Tevhidden uzaklaşıp batılın kölesi olmalarıdır.

Ey tevhide tabi olmayı isteyen insanlar!

Batılın bu şeytani projelerine alet olmayın.

Eğer gözlerinizin merceğini hakka ayarlarsanız, Ebedi kurtuluşa erersiniz.

Ey insanlar! Allah’ın hükümlerini kabul edip onlara itaat edin.
Tağutu ve destekçilerini red edin ki sonsuz feraha kavuşasınız. Eğer Bu cehaletinizde ilerlemeye ve bu münkeri maruf olarak görmeye ve göstermeye çalışırsanız akıbetiniz sizden önce müşriklerin akıbetine benzeyecektir.


Ey insanlar! Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Ancak Ahiret hatayı ebedi ve sonsuzdur. Şirk Ve küfürlerinizden tevbe edin sadece ebedi olana yöneliniz

“Dünya hayatı, oyun ve eğlenceden başka birşey değildir.
Ahiret hayatı, sakınan kimseler için gerçekten daha hayırlıdır.
Akletmiyor musunuz?” (En'am:32)





“Muhakkak ki dünya hayatı, oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız, O (Allah) size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.” (Muhammed: 36)

 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt