Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ramazan Orucunu Yemek Yiyerek Bozana Kefaret Gerekir Diye Hadis Var mı?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
I Çevrimdışı

ibni abbas

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ramazan ayında cinsel ilişki yoluyla orucunu bozana kafaret gerekeceğine dair hadis var. Peki yemek yiyerek bozana kefaret gerekeceğine dair hadis var mı?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
I Çevrimdışı

ibni abbas

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Darekutnide şöyle bir hadis var :Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre bir adam Ramazan ayında orucunu bozunca Resulullah ona bir köle azad etmesini veya iki ay oruç tutmasını ya da altmış miskini doyurmasını emretti.

İlaus Sünen tercümesinde ise bu hadis Ramazanda yedi şeklinde geçiyor. Yedi derken yemek yedi anlamında mı yoksa orucu bir şekilde bozdu anlamında mı?

Hadis orucu bozdu diye geçtiğine göre cinsel ilişki yoluyla bozmayı da işin içine alır yeme-içme yoluyla bozmayı da .Haksız mıyım?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İlgili rivâyet Muslim'de de geçiyor ve ramadanda cima etmek anlamında olarak değerlendirilmekte, ve aynı statüde kefâret verdirme bahislerinde zikredilmektedir.


Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivayet ettiler. (Dedi ki) : Bize Leys haber verdi.
Bize Kuteybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, İlmi Şihab'dan, o da Humeyd b. Abdirrahman b. Avf'dan, o da Ebû Hurayra (Radıyallahu anh) dan naklen rivayet eyledi ki, bir adam Ramadan gününde karısı ile cima etmiş de bunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e danışmış.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — «Bir köle bulabilecek misin?» diye sormuş.
Adam :— «Hayır.» cevâbını vermiş.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — «İki ay oruç tutabilir misin?» demiş.
O zât yine : — «Hayır» cevâbım vermiş.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
— «Öyle ise altmış fakır doyur.» buyurdular.
(Muslim, Oruc, Bab 14 Hadis no: 82)

Bize Muhammed b. Rafi1 rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İshak b. İsa rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Mâlik, Zuhrî'deu naklen bu İsnâdla haber verdi ki, bir adam Ramadanda orucunu bozmuş da Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ona bir köle azat etmek suretiyle keffâret vermesini emir buyurmuş.
(Muslim, Oruc, Bab 14 Hadis no: 83)
Sonra Zuhrî, İbni Uyeyne hadîsi gibi rivayette bulunmuş.


Bana Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrazzâk rivayet eyledi. (Dedi ki) : Bize İbni Curayc haber verdi. (Dediki) : Bana İbni Şihâb, Humeyd b. Abdirrahman'dan naklen rivayet etli.
Ona da Ebû Hurayra anlatmış ki : Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramadanda orucunu bozan bir adama bir köle âzad etmesini yahut iki ay oruç tutmasını yahut da altmış fakiri doyulmasını emir buyurmuş.
(Muslim, Oruc, Bab 14 Hadis no: 84)


Bana Ebut-Tâhir rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Amr b. Haris haber verdi, ona da Abdurrahman b. Kaasım rivayet etmiş, ona da Muhammed b. Ca'fer b. Zubeyr rivâyet eylemiş, ona da Abbad b. Abdillah b. Zubeyr rivayet etmiş ki kentlisi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe'yi şunu söylerken işitmiş :
«Bir adam Ramadanda mescidde iken Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek
Ya Rasûlallah, yandım, yandım, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona başına geleni sordu, adam: — Ehlimle cima ettim, dedi.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — Sadaka ver, buyurdular.
Adam: — Vallahi ya Nebiyyallah, Hiç bir şey'im yoktur. Ben buna kaâdir değilim, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — «Otur, emrini verdi.»
O da oturdu. O, bu halde iken bir adam üzerinde yiyecek yüklü bir eşeği sürerek çıka geldi.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nerede o demin yanan zât?» diye sordu.
Adam hemen ayağa kalktı.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — Al bunu tesadduk et, buyurdular.
O zât: — Ya Rasûlallah bizden başkasına mı (tasadduk edeceğim?) Vallahi bizler cidden açız, hiç bir şey'imiz yok, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — «Öyle ise onu siz yeyin. buyurdular.»
(Muslim, Oruc, Bab 14 Hadis no: 87)


Bu hadisi Buhâri «Kitâbu'l-Hudûd», «Kitâbu's-Savm» ve «Kitâbullah «Kitâbu's-Savm» da tahrin etmişlerdir.

«Yandım,» diyerek Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e dert yanan zâtın Selemetu'bnu Sahr El-Beyâdi, bir rivayete göre Selman b. Sahr olduğunu az yukarıda görmüştük.

Tirmizî'nin rivayetine göre: «Selemetu'bu Sahr El-Beyâdi zevcesine Ramadan geçinceye kadar zıhâr yapmış, Ramadanın yarısı geçince bir gece onur aci mâda bulunmuş. Muteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek vakayı ona anlatmış,
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — Bir köle azad et, buyurmuşlar.
Seleme: — Köle bulamam, demiş.
Öyle İse aralıksız iki ay oruç tut, buyurmuşlar.
Seleme:— Ben, bunu da yapamam, demiş.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Altmış fakir doyur, buyurmuş.
Seleme bunu da yapamıyacağını söylemiş.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Fervetu'-bni Amr'a : — Ver şuna bu zenbili, büyütmüşler.
Zenbil on beş -onaltısa zahire alacak kadar büyükmüş.»


Görülüyor ki babımız hadîsinde vak'anın güpe gündüz, Tirmizî'nin rivayetinde ise geceleyin geçtiği bildiriliyor. Bundan dolayıdır ki ulemâ bu vak'anın iki defa başka başka kimselerin başından geçmiş olduğuna kaaldirler.

Şahısların kişinin de Benî Beyaza kabilesine mensub olmaları, keffâretin sıfatında ve fakirlik hususunda iştirak etmeleri kıssanın bir olmasını îcab etmez.

Gelen zât günah irtikâb eden bir kimsenin cehennem ateşiyle azâb olunacağını bildiği için «yandım,» demiş yahut «kıyamette ateşle azab göreceğim» demek istemiştir.
Hadîsin bazı rivayetlerinde gelen zâtın başını saçını yolarak göğsüne vurduğu ve «Hem helak oldum hem helak ettim.» diye feryat ettiği, bir rivayette yüzüne vurduğu, Darakutni'nin rivayetinde basma toprak saçtığı bildirilmiştir.

Arak: Büyük zenbil, demektir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'din : «Nerede o demin yanan zât?» diye sormas , bu zâtın orucunu kasten bozduğuna delildir. Çünkü bu söz ona kasit hükmü isbât etmektedir. Hurmayı ona verirken «Bunu tesadduk et,» buyurmuştur. Bu söz mutlak vârid olmuşsa da maksat «Altını; fakire tesadduk et» demektir.


Hadisten Çıkarılan Hükümler Bir Kaç Nevidir:

1- Ulemâdan bâzıları bu hadîsle istidlal ederek Ramadanda kasden cima etmek suretiyle orucunu bozan kimsenin yalnız sadaka vermesi îcab ettiğini söylemişlerdir.

Avf b. Mâlik-i Eşcai ile Abdullah b. Ruhm'-un mezhebleri budur. Mezkûr kavil imam Mâlik'den bir rivayet olmak üzere nakledilir.
Bu zevata yukardaki Ebû Hurayra hadîsinde köle azadıyla orucun da zikredildiği hatırlatılmak suretiyle cevab verilmiştir. Onunla amel etmek evladır. Bir de Orucunu bozan zâta derhal keffâret icab etmemesi, keffâret vermeye iktidarı olmadığı içindir. Bu sebeble keffâreti verebilecek vaziyete edinceye kadar tehir edilmiştir.

«El-Mebsût» nâm eserde: «Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in o zâta emrettiği sadaka nafile idi. Zira fakirliğinden dolayı o anda kendisine keffâret vâcib olmamıştı. Onun için de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hurmayı ailesi efradına vermesine musaade buyurmuştu...» deniliyor.

Ebû Ca'fer-i Taberî'nin: «Ebû Hani'fe, Sevrî ve Ebû Sevr'in kavillerine göre kıyâs şudur ki böyle bir kimsenin fakirliği sebebiyle üzerinden keffâret sakıt olmaz, borç olarak kalır. Şâir keffâretlerde olduğu gibi imkân bulduğu zaman öder.» dediği rivayet olunur.

Bu babda Şâfii1er‘den iki kavil rivayet edilmiştir. Bâzılarına göre Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in o zata keffâret hurmasın'dan yemeye musaade buyurması fakirliğinden dolayı bir ruhsattır. Onun içindir ki Şâfiiler'den ibni Şihab:
«Bir adam bu işi bu gün yapsa keffâret vermekten başka çaresi olamaz.» demiştir.
Bâzıları bu hükmün mensûb olduğuna, bir takımları da o zâta mahsûs olduğuna kaail olmuşlardır.

2- Ulemâ-i kiram bu keffaretin miktarında dahi ihtilâf etmişlerdir.
İmam Şafii ile İmam Mâlik'e göre onbeş sa' (takriben 45 kilo) olup her fakire 1 mud yani çeyrek sa' (yediyüzellişer gram) verilir.
Hanefiîler'e göre her fakire buğdaydan yarım, hurmadan 1 sa' verilir. Nitekim zıhar keffâretinde de hal böyledir. Çünkü hadis-i şerifde gelen hurmanın iki arak olduğu ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hurmaları o zata verdiği bildirilmektedir. Bir arak 15 sa'alan zenbil olduğuna göre iki tanesinde 30 sa' hurma bulunmak icab eder. Bunları altmış fakire taksim edince her fakire yarım sa' (yani takriben bir-buçuk kilo) hurma düşer.

3- îmam Şafiî ile Zahiriye ulemâsı bu hadîsle ihticâc ederek cima' eden karı kocaya yalnız bir keffâret lâzım geleceğine kaâil olmuşlardır. Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o zâta karısının hükmünü söylememiştir. Ona da ayrıca keffâret lâzım gelse elbette beyân ederdi.
İmam A'zam, İmam Mâlikve Ebâ Sevr'e göre kadın cimâ'a razı olduysa ona da keffâret îcab eder. Evzâî bu babda kadının razı olmasıyla olmamasını hükümde musavi tutmuştur.
îmam Mâ1ik'in meshûr olan mezhebine göre cimâ'a mecbur edilen kadın için kocası ya köle âzad etmek yahut fakir doyurmak suretiyle keffâret verir, oruç tutamaz.

Cimâ'a icbar edilen erkeğe keffâret lâzım gelip gelmiyeceği ihtilaflıdır.
İmam A'zam'dan bir rivayete göre bu hususta icbar edilen erkeğe de, icbar edene de keffâret lâzım değildir.

Hadîs-i şerîfde kadının hükmü bildirilmemesi mes'elesine Hanefiîler tarafından : «İhtimâl o kadın cimâ'a icbar edilmiş yahut oruçlu olduğunu unutmuş yahut bir özürden dolayı oruçsuz bulunmuştur.» diye cevâp verilmiştir.

4- Keffâret için altmış fakir doyurmak îcab eder. Bâzıları, îmam A'zam'ın : «Altmış kişilik yiyeceği bir fakire vermek caizdir.» dediğini rivayet etmiş ve bu hadîsi onun aleyhine delil göstermişlerse de Aynî bu mes'elede rivayet edenin İmam A'zam'ın mezhebini bilmediğini söylemiştir.

İmam'in mezhebine göre altmış kişilik keffâreti iki ayda bir fakire vermek caizdir. Binâenaleyh hadîs onun aleyhine hüccet olamaz. Çünkü maksat fakirin ihtiyâcını gidermekdir. Hacet ise gün begün yenilenir ve birinci gün keffâret alan fakir, ikinci gün başka bir fakirmiş gibi olur. Bir kimse altmış günlük yiyeceği bir günde bir fakire verse yalnız bir günlük keffâret vermiş sayılır. Çünkü kefferati verene düşen vazife günleri ayırmaktır.
Yiyecek vermenin şartı bir günde iki öğün doyuncaya kadar yemek yedirmektir.

5- Keffâret verirken tertibe riâyet vâcibtir. Evvelâ köle azadı, o bulunmazsa oruç, ona imkan yoksa fakir doyurmaya sıra gelir. Zira cümleler birbiri üzerine tertîb ve takibe delâlet eden (fa) ile atfedil mislerdir. İmam A'zam ile Şafiî 'nin ve Ma1ikî1er'den îbni abîb'in mezhepleri budur.

İmam Mâlik ile diğer Mâlîkiyye ulemâsı keffâret veren kimsenin bu üç şey arasında muhayyer olduğuna kaaildirler.

Ulemâdan bâzılarına göre keffâret zamana göre değişir. Açlık senesinde fakirlere yiyecek vermek, bolluk olursa köle azadı evlâdır. Ehl-i fetvadan bâzıları zengine oruç tutmayı emretmişlerdir.
Bunlar keffâretin ceza tarafını nazar-ı itibara almış, veren kimseye hangi nev'i daha güç gelecekse onu yapmasını evlâ görmüşlerdir.
İbrii Ebî Leylâ (74-148)'ya göre keffâret veren kimse köle azadı ile oruç tutmak arasında muhayyerdir. Bunları yapamazsa fakir doyurur. İbni Cerir'in kavli de budur.

İmam Ahmed'in meşhur olan kavline göre oruç keffâreti tertib hussuunda zihâr keffâreti gibidir. Yâni köle âzad etmesi îcab eder.
Bunu bulamazsa, oruca, ona da iktidarı yoksa fakir doyurmaya sıra gelir. Cumhûr-u ulemâ 'nın kavilleri de budur.

— İmâm Ahmed 'den başka bir rivayete göre keffâret veren kimse bu üç şey arasında nuhayyerdir. Üçüne de İktidarı yoksa İmam Ahmed 'den bir rivayette göre keffâret sakıt olur. Evzainin kavli de budur.

6- Âzad edilecek köle mutlaktır. Müslüman, kâfir, erkek, kadın, büyük ve küçük olabilir. Hanefiîler'le Dâvud-u Zâhiri'nin mezhebleri budur.

İmam Mâlik, İmam Şafii ve imam Ahmed b. Hanbel kölenin mu'min olmasını şart koşmuşlardır. Çünkü katil keffaretinde mu'min kaydı vardır. Binâenaleyh buradaki mutlak köle lafzı oradaki mukayyede hamledilerek keffâret için âzad edilecek kölenin mu'min olması icab ettiğine kaâildirler. Mutlak mukayyed mes'elesi usul-i fıkıh ilmine âit bir bahisdir.

Atâ'nın mezhebine göre azad edecek köle bulamıyan bir deve, onu da bulamıyan bir sığır verir.
İbnu'l - Arabî, Hasan-ı Basri 'den de böyle bir kavil rivayet edildiğini söyler. ,

7- Oruçta tetâbu yani hiç ara vermeden her gün arka arkaya tutmak ve araya Ramadan ile bayram ve teşrik günleri girmemek şarttır. Bu hususta bütün ulemâ muttefiktirler.
Yalnız îbni Ebî Leylâ'ya göre tetâbu şart değilidr. Hadîs-i şerîf onun aleyhine delildir.

8- Fukaha, keffâret orucuyla birlikte bozduğu günün orucu da kaza edilir mi edilmez mi mes'elesinde ihtilâf etmişlerdir. Hanefiîler'le İmam Malik, Sevrî, Ebû Sevr, İmam Ahmed ve İshak'a göre o günün orucunu kaza etmek lâzımdır. Yani Ramazanda kasden orucunu bozan kimse onun yerine altmışbir gün oruç tutacaktır.

Evzaî: «Orucunu bozan kimse köle azadı yahut fakir doyurmak suretiyle keffâret verirse, bozduğu günün yerine bir gün oruç tutar, keffâreti iki ay oruç tutmakla öderse ayrıca bozduğu günün kazası lâzım gelmez.» demiştir.

Bazıları keffâret orucu mes'elesinde bozulan orucun kazasından bahsedilmediğini, binâenaleyh onun kazası îcab etmediğini söylemişlerse de, Ebû Hurayra ile başkalarının rivayetlerinde kaza lâzım geleceği bildirilmiştir.

9- Ramadanda ayrı ayrı günlerde kasten cima' eden kimseye ayrı ayrı keffâret lâzım geleceğinde ulemâ müttefikdirler. Bir günde bir kaç defa cima' edene yalnız bir keffaret lâzım geleceğinde dahi ittifak vardır. Ancak bozduğu günün keffâretini vermeden haşjta bir gün orucunu bozan kimse hakkında ihtilâf vardır.

îmam Mâlik, İmam Şafiî ve İmam Ahmed'e göre böyle bir kimseye mutlaka orucunu bozduğu her gün için keffaret lâzımdır.

İmam A'zam arada keffaret verilmeksizin tekerrür eden bu cinayet için bir keffaret kâfi geleceğine kaail olmuştur

Sevrî: «Bence her bozulan gün için keffaret vermek evlâdır. Ama arada keffaret verilmemişse tekerrur eden günler için biıStek keffaret de kâfidir.» demiştir.

10- Babımız hadîsi zımmen temlike delâlet etmektedir. Zira Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in «Bunu tesadduk et.» buyurmasının mânâsı: «Bunu sana temlik ettim, al da tesadduk et.» demektir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt