Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla!
Hayatı ve ölümü bizi test etmek için yaratan, kendisinden başka ilah olmayan Allah’a hamd olsun. Salat ve selam; Mücahidlerin Emiri, Allah yolunda savaşırken öldürülmeyi dileyen, bize Cihadı en büyük ibadet olarak emreden ve Cihadı terk eden toplulukların aşağılanmaya maruz kalacağını haber eden Allah’ın Nebisi’ne olsun!
Aynı zamanda, “Biz Muhammed(s.a.v)’e Şehit oluncaya kadar Cihadı sürdürmeye söz verdik.” diyen ve Allah’ın elçisinin (s.a.v) gösterdiği yola uyanlara olsun.
5. Ramazan 1430 Cuma gecesi (27-28 Ağustos 2009), ağır silahlar ve özel timlerle donatılmış işgalcilerle meydana gelen ağır silahlı çatışmada, kardeşlerimizden üçü- Ebu Zarr (Albert Arsenov), İbrahim ve Muhammed Safi Şehit oldular (inşaAllah). Onlar, Şamilkale’de işgalcilere dehşet saçan küçük bir gruptular.
O sabahı hatırlıyorum. Sahurda Ebu Zarr kardeş, en fazla şehidi Ramazan ayında verdiğimize dikkat çekti. Geçen yıl, sadece “Şeriat” Cemaati olarak Şehit verdiğimiz kardeşlerin sayısı 24′dü. Üç gün sonra O ve kardeşler, bir evde kuşatıldı ve kıstırıldı.
Ramazan’ın başlamasıyla birlikte devamlı savaşa hazırlıklı olan Ebu Zarr tam olarak yeterli sayıda düşman bulamadı ve artık üniformalarıyla sokaklarda gözükmeyen ve sadece kurşun geçirmez yelek giyen ve muhtemelen çocuk bezi bağlamış pohpohlanmış güvenlik görevlisi konumundakilerin bulunabilceği kafirleri aramak için Şamilkale civarında arabasını sürdü.
Allah tarafından, sabah çıkarken Ebu Zarr: “bugün bir pusuya düşeceğimizi hissediyorum. İnşallah bizler şehid olabiliriz.” dedi ve her zamanki gibi dua istedi.
Bir diğer kardeş, Safi, onlara şehirde kalmaları konusunda yardım çalışmalarından sonra Mücahidlere nispeten yakın bir zamanda katılmıştı.
Allah O’nu olağan üstü soğukkanlı bir karakterle yaratmış. Öyle ki; O ve kardeşler kuşatılıp ateş altında kaldıkları zaman, patlamış lastiklerle ve elindeki kurşun yarasıyla o kadar büyük bir maharetle arabayı sürdü ki, kovalamaca bir polisin cesedi ve diğerlerinin de yaralanmaları ve haykırışlarıyla ile son bulmuştu.
“Gözlüklü bir bilge” görünüşünün altında cesur bir Mücahid saklıyordu. O’nun tevazusu ve sakinliği takdire şayandı. Hatırlarım ki bir seferinde, ceketinin altında bomba atarlı tüfeğiyle bir markete bir şeyler almaya girdiğinde iki aynasızın dikkatini çekmişti. Eğer istese onların ikisini de darmadağın ederdi. Ama bir ses duyuldu: “Hadi ayakkabılarını al!”
Safi, kaşını dahi kaldırmadan, onun saçma sapan konuşmalarından etkilenmeden yanlarından gitti.
“Yaşayan Şehit” olarak anılan İbrahim, grubunun göz bebeğiydi. Allah için O, hiç boş konuşmadı ve Allah için bildiğimiz kadarıyla O’nun dudakları daima sessiz zikir (Allah’ı hatırlama) halindeydi. Sadece gerektiği zaman konuşurdu. Kendinden fazla bahsetmekten hoşlanmadığı, sessiz davrandığı ve sadece kardeşler için yemek hazırlamak için veya kâfirleri bombalamak için başını kaldırdığından dolayı O’nun için yazacak fazla bir şey yok.
Allah’ın Nebisi (s.a.s.)’in sahih bir hadiste dediğine göre Müslümanlar, yeryüzünde Allah’ın şahididirler ve biz- Muta Grubu’nun Mücahitleri- münafıklar ve dönekler tağutları memnun etmeye çalışıp onlara ibadet ederlerken; onların cihada gelen, Emire biat eden samimi Müslümanlar olduklarına ve bu dünyadan ellerinden geldiğince Allah’ın adını yüceltmeye çalışarak, kâfirlerin korkularını artırarak ayrıldıklarına şahitlik ederiz.
Cahil ve münafıklar, güçsüzlükten ve tağutların (insanların boş yasaları) toleranslarından bahsederlerken, Onlar bu Dünya’ya ümmetin gücünü ve dayanıklılığını göstererek veda ettiler.
Onlar mübarek Ramazan ayında, cennet kapılarının açıldığı cehennem kapılarının kitlendiği, şeytanın zincirlere vurulduğu bir ayda ve hakkında Allah Resulü(s.a.s.)’ın sahih bir hadisinde şöyle buyurduğu kutsal bir Cuma gecesinde gittiler: “Cuma yâda Perşembe gecesi ölen her bir Mümini, Allah-u Teâlâ kabir azabından korur.” (İmam Ahmed)
Allah Resulü(s.a.s.) ayrıca diyor ki: “Ramazan’da tevbe eden her kul, bir yanıt alır.” Ve yine dualarımızda Allah(c.c.)’dan, O(c.c.)’nun sözünü yeryüzüne hakim kılmak için ölen bunlar ve diğer tüm kardeşlerimizi Firdevs Cennetleri ile ödüllendirmesini diliyoruz. Ve bizi de onların ardından şehidler olarak almasını, bu dünyadayken olduğu gibi cennette de bizi komşular yapmasını temenni ediyoruz.
ÂMİN!
Dağıstan Cephesi-Şamilkale Sektörü,“Muta Grubu”nun Mücahidleri
Kavkaz Center
Hayatı ve ölümü bizi test etmek için yaratan, kendisinden başka ilah olmayan Allah’a hamd olsun. Salat ve selam; Mücahidlerin Emiri, Allah yolunda savaşırken öldürülmeyi dileyen, bize Cihadı en büyük ibadet olarak emreden ve Cihadı terk eden toplulukların aşağılanmaya maruz kalacağını haber eden Allah’ın Nebisi’ne olsun!
Aynı zamanda, “Biz Muhammed(s.a.v)’e Şehit oluncaya kadar Cihadı sürdürmeye söz verdik.” diyen ve Allah’ın elçisinin (s.a.v) gösterdiği yola uyanlara olsun.
5. Ramazan 1430 Cuma gecesi (27-28 Ağustos 2009), ağır silahlar ve özel timlerle donatılmış işgalcilerle meydana gelen ağır silahlı çatışmada, kardeşlerimizden üçü- Ebu Zarr (Albert Arsenov), İbrahim ve Muhammed Safi Şehit oldular (inşaAllah). Onlar, Şamilkale’de işgalcilere dehşet saçan küçük bir gruptular.
O sabahı hatırlıyorum. Sahurda Ebu Zarr kardeş, en fazla şehidi Ramazan ayında verdiğimize dikkat çekti. Geçen yıl, sadece “Şeriat” Cemaati olarak Şehit verdiğimiz kardeşlerin sayısı 24′dü. Üç gün sonra O ve kardeşler, bir evde kuşatıldı ve kıstırıldı.
Ramazan’ın başlamasıyla birlikte devamlı savaşa hazırlıklı olan Ebu Zarr tam olarak yeterli sayıda düşman bulamadı ve artık üniformalarıyla sokaklarda gözükmeyen ve sadece kurşun geçirmez yelek giyen ve muhtemelen çocuk bezi bağlamış pohpohlanmış güvenlik görevlisi konumundakilerin bulunabilceği kafirleri aramak için Şamilkale civarında arabasını sürdü.
Allah tarafından, sabah çıkarken Ebu Zarr: “bugün bir pusuya düşeceğimizi hissediyorum. İnşallah bizler şehid olabiliriz.” dedi ve her zamanki gibi dua istedi.
Bir diğer kardeş, Safi, onlara şehirde kalmaları konusunda yardım çalışmalarından sonra Mücahidlere nispeten yakın bir zamanda katılmıştı.
Allah O’nu olağan üstü soğukkanlı bir karakterle yaratmış. Öyle ki; O ve kardeşler kuşatılıp ateş altında kaldıkları zaman, patlamış lastiklerle ve elindeki kurşun yarasıyla o kadar büyük bir maharetle arabayı sürdü ki, kovalamaca bir polisin cesedi ve diğerlerinin de yaralanmaları ve haykırışlarıyla ile son bulmuştu.
“Gözlüklü bir bilge” görünüşünün altında cesur bir Mücahid saklıyordu. O’nun tevazusu ve sakinliği takdire şayandı. Hatırlarım ki bir seferinde, ceketinin altında bomba atarlı tüfeğiyle bir markete bir şeyler almaya girdiğinde iki aynasızın dikkatini çekmişti. Eğer istese onların ikisini de darmadağın ederdi. Ama bir ses duyuldu: “Hadi ayakkabılarını al!”
Safi, kaşını dahi kaldırmadan, onun saçma sapan konuşmalarından etkilenmeden yanlarından gitti.
“Yaşayan Şehit” olarak anılan İbrahim, grubunun göz bebeğiydi. Allah için O, hiç boş konuşmadı ve Allah için bildiğimiz kadarıyla O’nun dudakları daima sessiz zikir (Allah’ı hatırlama) halindeydi. Sadece gerektiği zaman konuşurdu. Kendinden fazla bahsetmekten hoşlanmadığı, sessiz davrandığı ve sadece kardeşler için yemek hazırlamak için veya kâfirleri bombalamak için başını kaldırdığından dolayı O’nun için yazacak fazla bir şey yok.
Allah’ın Nebisi (s.a.s.)’in sahih bir hadiste dediğine göre Müslümanlar, yeryüzünde Allah’ın şahididirler ve biz- Muta Grubu’nun Mücahitleri- münafıklar ve dönekler tağutları memnun etmeye çalışıp onlara ibadet ederlerken; onların cihada gelen, Emire biat eden samimi Müslümanlar olduklarına ve bu dünyadan ellerinden geldiğince Allah’ın adını yüceltmeye çalışarak, kâfirlerin korkularını artırarak ayrıldıklarına şahitlik ederiz.
Cahil ve münafıklar, güçsüzlükten ve tağutların (insanların boş yasaları) toleranslarından bahsederlerken, Onlar bu Dünya’ya ümmetin gücünü ve dayanıklılığını göstererek veda ettiler.
Onlar mübarek Ramazan ayında, cennet kapılarının açıldığı cehennem kapılarının kitlendiği, şeytanın zincirlere vurulduğu bir ayda ve hakkında Allah Resulü(s.a.s.)’ın sahih bir hadisinde şöyle buyurduğu kutsal bir Cuma gecesinde gittiler: “Cuma yâda Perşembe gecesi ölen her bir Mümini, Allah-u Teâlâ kabir azabından korur.” (İmam Ahmed)
Allah Resulü(s.a.s.) ayrıca diyor ki: “Ramazan’da tevbe eden her kul, bir yanıt alır.” Ve yine dualarımızda Allah(c.c.)’dan, O(c.c.)’nun sözünü yeryüzüne hakim kılmak için ölen bunlar ve diğer tüm kardeşlerimizi Firdevs Cennetleri ile ödüllendirmesini diliyoruz. Ve bizi de onların ardından şehidler olarak almasını, bu dünyadayken olduğu gibi cennette de bizi komşular yapmasını temenni ediyoruz.
ÂMİN!
Dağıstan Cephesi-Şamilkale Sektörü,“Muta Grubu”nun Mücahidleri
Kavkaz Center