Çözüldü Ramazanda Oruç Tutamayan Hamile Kadın Fidye mi Vermeli, Yoksa Doğumdan Sonra Orucu Kaza mı Etmeli?

Allahu Ekber1 Çevrimdışı

Allahu Ekber1

Al-Wala' wal-Bara'
İslam-TR Üyesi
Assalamu alaykum wa Rahmatullahi wa Barakatuhu.

Hamile kadın para mi vermeli yoksa hamilelikten sonra oruçu iade mi etmeli?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;

Hanefi Mezhebi

Sizden kim hasta yahud yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun... (Bakara 184)
Peygamberimiz (s.a.v.), Allah yolcunun orucu ve namazını kısaltmasını, hamile ve emziren kadının da orucunu bırakmasını kabul etmiştir.
(Ebu Davud, 2408; İbn Mace, 1667)


Hanefilere göre, hamilelik ve emzirme de hastalık gibi değerlendirilir.
Hamile veya emziren kadın, Ramadan’da oruç tutamazsa sadece kaza etmelidir, fidye vermesi gerekmez. (
İbn Abidin - Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Huseynî ed-Dımaşkī , Reddu’l-Muḥtâr ʿale’d-Durri’l-Muḫtâr, C. 2, Sf: 422; Alâuddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed el-Kâsânî, Bedai’us-Sanai fî Tertîbi’ş-Şerâʾi, C. 2, Sf: 97)

Şafii ve Hanbeli Mezhebi
Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakiri doyuracak kadar fidye versin. (Bakara 184)
İbn Abbas (r.anhuma):
Hamile ve emziren kadın, orucunu bozarsa her bir gün için bir yoksulu doyurur ve orucunu kaza eder.”
(Ebu Davud, Kitab'us Savm, Bab 3, Hadis no: 2317)

Eğer kadın sadece kendi sağlığı için orucu terk etmişse, sadece kaza gerekir. Eğer çocuğun sağlığı için oruç bırakılmışsa, hem kaza hem de fidye gerekir. (Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Murî en-Nevevî, el-Mecmu’ şerḥu’l-Muheẕẕeb, C. 6, Sf: 262; İbn Kudame - Ebû Muhammed Muvaffakuddîn Abdullāh b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme el-Cemmâîlî el-Makdisi, el-Muğni, C. 3, Sf: 144)

Maliki Mezhebi
Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakiri doyuracak kadar fidye versin. (Bakara 184)

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا أَبَانُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ أَنَّ عِكْرِمَةَ حَدَّثَهُ أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ قَالَ أُثْبِتَتْ لِلْحُبْلَى وَالْمُرْضِعِ
İbn Abbas (r.anhuma) ve İbn Ömer (r.anhuma) hamile ve emziren kadınların sadece fidye vermesi gerektiğini söylemişlerdir.

Eğer hamile veya emziren kadın oruç tutamazsa, sadece fidye vermesi yeterlidir, kaza gerekmez. (Derdîr - Ebu’l-Berekât Ahmed b. Muhammed b. Ahmed ed-Derdîr el-Adevî, eş-Şerhu’l-Kebîr ʿalâ Muḫtaṣarı Sîdî Ḫalîl. C. 1, Sf: 510; Hattâb - Ebu Abdullah Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman El-Mâliki El-Magribi El-Hattâb, Mevahibu'l-Celil li-Şerhi Muhtasari Halil, C. 1, Sf: 441)


***

İbn Cerir et-Taberî'nin, Said b. Cubeyr'den naklettiği bir habere göre İbn Abbas şöyle demiştir; "Hamile kendi canı için, emzikli de çocuğu için korkarlarsa, Ramadanda oruç tutmazlar. Her günün yerine bir yoksul doyururlar ve bu oruçları kaza etmezler."
Yine İbn Cerir, Nafi kanalıyla İbn Ömer'den de buna benzer haberler nakletmiştir.

Hanefilerle Ebu Sevr'e göre, hâmile ve emzikli kadınlar, kendilerine veya çocuklarına bir zararın gelmesinden korkarlarsa, oruç tutmazlar, imkân bulduklarında kaza ederler, ayrıca fidye vermeleri gerekmez. Çünkü bunlar, hasta gibi bir özürden dolayı oruç tutmamışlardır.

Hasta veya yolculukta olan kimse başka günlerde, oruç tutamadığı günler sayısınca (kaza etsin)" (Bakara 184) âyetinde, özürlü oldukları için oruç tutamayanlardan sadece kaza etmeleri istenmekte, fidyeden bahsedilmemektedir.

İmam Mâlik, hâmile konusunda Hanefilerle aynı görüşte ise de, emzikli hakkında farklı düşünmüştür.
İmam Malik'e göre emzikli eğer, çocuğuna ya da kendisine bir zararın gelmesinden korkar, çocuğuna süt annesi tutacak para da bulamazsa, oruç tutamaz. Sonradan hem kaza eder hem de her gün için bir fidye verir.

İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre hâmile veya emzikli kendi canlarına veya kendileri ile birlikte çocuklarına bir zararın gelmesinden korkarlarsa oruç tutamazlar, sonradan sadece kaza ederler. Ama korkuları sadece çocukları açısından ise, hem kaza etmeleri hem de her gün için bir fidye vermeleri gerekir.

Bunların kazayı gerekli kılmaları hâmile ve emziklinin hastadan daha düşkün olmaları, fidyeye gerekli görmeleri de onların oruca muktedir olmaları yönündendir.

Fidyeyi gerekli görmeyip sadece kaza ile iktifa edenler, bu gurubun görüşlerini şu şekilde cevaplandırmışlardır:

1. Bakara 184 âyetin başında gizli bir lamelif vardır o zaman mana "oruca dayanabilenler" değil, "dayanamayanlar" olur. Bu câizdir. Kur'an'da başka örnekleri vardır.
2. Böyle bir takdir yapılmasa bile yine onlar için delil olamaz. Çünkü hemen sonra gelen "oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" nazmının delaleti ile anlaşılıyor ki oruçla birlikte fidye vermek tamamen arzuya bırakılmıştır, ikisini bir araya toplamanın gerekliliği istenmemektedir.
3. Bu âyet (Bakara 184) , "S
izden kim Ramadan ayına erişecek olursa onu oruçla geçirsin" (Bakara 185) ayetiyle neshedilmiştir.
4. Eğer fidye gerekli olsaydı, tutulmayan orucu telâfi için vâcib olacaktı. Kaza ile bu telafi mümkün olduğuna göre ayrıca fidyeye gerek yoktur. Nitekim hastaya ve musafire fidye emredilmem iştir.

Oruç tutamayacak derecede ihtiyar olanlar oruç tutmayabilirler. Bunlar ulemânın büyük çoğunluğuna göre tutamadıkları hergün için bir fidye verirler. Ancak imâm Mâlik, bu durumda olanların fidye vermeyeceklerini söyler. İmam Şafiî'nin bir görüşünün böyle olduğu da önceki hadisin şerhinde belirtilmişti. Fakat bu görüş selefin icmâ'ına muhaliftir. Nitekim ashâb-ı kiram çok ihtiyar olanlara fidyeyi gerekli görmüşlerdir.
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt