ABD'deki düşünce kuruluşlarından olan kar amacı gütmeyen(!)
Rand Düşünce Kuruluşunun, Milli Güvenlik Araştırmaları Dairesinin 2003 yılında yayınladığı Uygar ve demokratik İslam, partnerler, kaynaklar ve stratejiler isimli araştırmasına göre çağdaş İslam, değerleri, kimliği ve dünyadaki yeri ile ilgili dahili ve harici çatışmaların sürdüğü istikrarsız bir vaziyettedir. Rapora göre bu çatışmanın getirdiği ciddi bir maliyet vardır ve bu çatışma dünyanın geri kalanınına iktisadi, toplumsal, siyasi ve güvenlik açısından tesir etmektedir. ABD ve diğer sanayileşmiş memleketler ve tabi ki milletlerarası toplum, sistemin geri kalanı ile uyumlu, ekonomik olarak güvenilir, siyasi olarak istikrarlı ve milletlerarası kurallara ve normlara riayet eden bir İslam dünyasını tercih eder.
(köleleştirilmiş, yozlaştırılmış ve dini afyon niyetine alan Müslüman toplum demek istiyorlar yani..)
Bu rapora göre Arap milliyetçiliği, Arap sosyalizmi gibi sonuçsuz kalmış girişimlerin doğurduğu öfkenin de tesiriyle ayrışma ve çatışma hızlanmıştır. İslam dünyasında dört faklı görüş birbiriyle çatışma halindedir. Raporun saydığı çatışma halindeki farklı görüşler, köktendinciler, gelenekçiler, modernistler ve laikler olarak sıralanır.
Köktendinciler: Demokratik değerleri ve çağdaş Batı kültürünü reddeden köktendinciler. Kendi aşırıcı bakış açısılarına göre İslam hukukunu ve faziletlerini uygulayacak otoriter, bağnaz bir devlet isterler. Bu gayeye ulaşmak için teknolojiyi ve yenilikleri kullanmayı arzularlar.
Gelenekçiler: Muhafazakar bir toplumdan yana olan gelenekçiler. Değişim, yenilik ve moderliğe kuşku ile bakarlar.
Modernistler: Modernistler İslam dünyasının, küresel modernliğin bir parçası olmasını arzularlar. Çağa ayak uyduracak şekilde İslamda reforma gidilmesini ve modernleştirilmesini isterler.
Laikler: Laiklik sistemini destekleyenler, İslam dünyasının, devletin ve dinin ayrılmasını, dinin kişinin kendi mahrem hayatı olmasını kabul etmesini isterler.
Bu gruplar, siyasi ve şahsi hürriyetler, eğitim, kadın hakları, kadının toplumdaki yeri, ceza hukuku, değişim ve reformların yasalaşması ve Batıya karşı tutum gibi birçok zaruri tartışma konularında devamlı bir ihtilaf içinde farklı görüşlere sahiptirler. Köktendinciler Batıya ve ABD'ye karşı düşmanca tavır sergilerler. Gelenekçiler daha ılımlı tavır sergilerler ancak yer yer köktendincilere yakın dururlar. Modernist ve sekülaristler, değerler ve davranışlarda Batı'ya en yakın olanlardır ancak toplumda örgütlenme, etkinlik ve finans olarak diğerleri kadar etkin değildirler. Laikler geniş ideolojik eğilimleri yanında toplumdaki İslamcılara karşı kendilerini kabul ettirebilme güçleri olmamaları sebebiyle kabul edilebilir müttefikler değildirler.
Rapora göre ılımlı İslamın demokratik unsurları köktendinci İslamcıların otoriteryen ve baskıcı yanlarını karşılamaya yeterli değildir. Burda görev modernist İslamcılara düşmektedir.
(Yani burda ekranlara kadın yüzlü hadis inkârcıları çıkarma, ilahiyat sistemlerinin batini, mültezile kafasıyla doldurmaları, insanlara dini ninni gibi anlatıp muhallebi gibi gevşeten bel'amları çıkarmaları. Hatta sizde hatırlar mısınız bilmiyorum bid'at ehli bir olan giydiği cübbeye kurban olasıca Yeni Çar Putin'e "ondan mümin kokusu geliyor" demişti. Hayy Allah'ım
Ne günlere kaldık..)
islamı batı ve Amerika İslam ülkelerinde daha sağlam bir demokrasinin, uluslararası dünya düzeninin çağdaş batı değerlerinin yerleşmesi için İslami unsurlar içinde hangisini destekleyeceği, hangilerini himaye edeceği ve kendisine potansiyel müttefik seçeceğini bu rapor irdelemiştir.
"Kısacası kim daha ılımlı olup Moderniteyi savunur. En çok kim uyutur da kendine çekerse onu himaye ederiz" diyor. Ee TV'lerde de hadis inkârcıları olan kadın yüzlü adamlarda "peygamberin bu sözü Kur'an da anlatıldığı gibi gelmiyor bana"diyip küstahça konuşabiliyor
..
Rand Düşünce Kuruluşunun, Milli Güvenlik Araştırmaları Dairesinin 2003 yılında yayınladığı Uygar ve demokratik İslam, partnerler, kaynaklar ve stratejiler isimli araştırmasına göre çağdaş İslam, değerleri, kimliği ve dünyadaki yeri ile ilgili dahili ve harici çatışmaların sürdüğü istikrarsız bir vaziyettedir. Rapora göre bu çatışmanın getirdiği ciddi bir maliyet vardır ve bu çatışma dünyanın geri kalanınına iktisadi, toplumsal, siyasi ve güvenlik açısından tesir etmektedir. ABD ve diğer sanayileşmiş memleketler ve tabi ki milletlerarası toplum, sistemin geri kalanı ile uyumlu, ekonomik olarak güvenilir, siyasi olarak istikrarlı ve milletlerarası kurallara ve normlara riayet eden bir İslam dünyasını tercih eder.
(köleleştirilmiş, yozlaştırılmış ve dini afyon niyetine alan Müslüman toplum demek istiyorlar yani..)
Bu rapora göre Arap milliyetçiliği, Arap sosyalizmi gibi sonuçsuz kalmış girişimlerin doğurduğu öfkenin de tesiriyle ayrışma ve çatışma hızlanmıştır. İslam dünyasında dört faklı görüş birbiriyle çatışma halindedir. Raporun saydığı çatışma halindeki farklı görüşler, köktendinciler, gelenekçiler, modernistler ve laikler olarak sıralanır.
Köktendinciler: Demokratik değerleri ve çağdaş Batı kültürünü reddeden köktendinciler. Kendi aşırıcı bakış açısılarına göre İslam hukukunu ve faziletlerini uygulayacak otoriter, bağnaz bir devlet isterler. Bu gayeye ulaşmak için teknolojiyi ve yenilikleri kullanmayı arzularlar.
Gelenekçiler: Muhafazakar bir toplumdan yana olan gelenekçiler. Değişim, yenilik ve moderliğe kuşku ile bakarlar.
Modernistler: Modernistler İslam dünyasının, küresel modernliğin bir parçası olmasını arzularlar. Çağa ayak uyduracak şekilde İslamda reforma gidilmesini ve modernleştirilmesini isterler.
Laikler: Laiklik sistemini destekleyenler, İslam dünyasının, devletin ve dinin ayrılmasını, dinin kişinin kendi mahrem hayatı olmasını kabul etmesini isterler.
Bu gruplar, siyasi ve şahsi hürriyetler, eğitim, kadın hakları, kadının toplumdaki yeri, ceza hukuku, değişim ve reformların yasalaşması ve Batıya karşı tutum gibi birçok zaruri tartışma konularında devamlı bir ihtilaf içinde farklı görüşlere sahiptirler. Köktendinciler Batıya ve ABD'ye karşı düşmanca tavır sergilerler. Gelenekçiler daha ılımlı tavır sergilerler ancak yer yer köktendincilere yakın dururlar. Modernist ve sekülaristler, değerler ve davranışlarda Batı'ya en yakın olanlardır ancak toplumda örgütlenme, etkinlik ve finans olarak diğerleri kadar etkin değildirler. Laikler geniş ideolojik eğilimleri yanında toplumdaki İslamcılara karşı kendilerini kabul ettirebilme güçleri olmamaları sebebiyle kabul edilebilir müttefikler değildirler.
Rapora göre ılımlı İslamın demokratik unsurları köktendinci İslamcıların otoriteryen ve baskıcı yanlarını karşılamaya yeterli değildir. Burda görev modernist İslamcılara düşmektedir.
(Yani burda ekranlara kadın yüzlü hadis inkârcıları çıkarma, ilahiyat sistemlerinin batini, mültezile kafasıyla doldurmaları, insanlara dini ninni gibi anlatıp muhallebi gibi gevşeten bel'amları çıkarmaları. Hatta sizde hatırlar mısınız bilmiyorum bid'at ehli bir olan giydiği cübbeye kurban olasıca Yeni Çar Putin'e "ondan mümin kokusu geliyor" demişti. Hayy Allah'ım
Ne günlere kaldık..)
islamı batı ve Amerika İslam ülkelerinde daha sağlam bir demokrasinin, uluslararası dünya düzeninin çağdaş batı değerlerinin yerleşmesi için İslami unsurlar içinde hangisini destekleyeceği, hangilerini himaye edeceği ve kendisine potansiyel müttefik seçeceğini bu rapor irdelemiştir.
"Kısacası kim daha ılımlı olup Moderniteyi savunur. En çok kim uyutur da kendine çekerse onu himaye ederiz" diyor. Ee TV'lerde de hadis inkârcıları olan kadın yüzlü adamlarda "peygamberin bu sözü Kur'an da anlatıldığı gibi gelmiyor bana"diyip küstahça konuşabiliyor
..