RASULULLAH’A İTAAT'IN ALLAH'A İTAAT GİBİ OLMASI
Beyhaki, Allah (c.c)'in, Rasûlune itaat'i, kendisine itaatmış gibi beyan ederek, Rasûlule itaat etmeyi emir bölümünde dedi ki:
"Sana biat edenler ğerçekte Allah'a bi'at etmektedirler. Allah'ın eli onların eli üzerindedir. Kim ahdimi bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur ve kim Allah'a vermiş olduğu sizü tutarsa Allah (c.c) O'na büyük bir mükafat verecektir." (Feth:10)
Yine Allah (c.c) buyur ki:
"Kim Rasûle itaat ederse şüphesiz Allah'a (c.c) itaat etmiş demektir. (Nisa:10)
Allah (c.c) buyurdu ki:
"Hayır Rabbin e and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe ve sonrada haklarında verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam olarak teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar. " (Nisa:65)
İmam Şafi'i (r.a) dedi ki: Bu ayetler, bir yer dolayısıyla Hz. Zubeyr'le hasım olan bir kişi için indi, Rasûlullah (s.a.s) bu işte hükmü, Zubeyr'in lehine verdi.
Bu hüküm Rasûlullah (s.a.s)'in bir hükmüydü, bunun hakkında Kur'anda bir nas yoktu.
İmam Buhari ve Müslim (r.a) Abdullah bin Zubeyr (r.a)'dan neklettiler ki: Abdullah dedi ki: "Ensardan bir adam Zubeyr'le (babamla) hurmaları suladığı su kanalından dolayı çekişti. Ensari Zubeyr'e dedi ki: "Suyu bana ğelmesi için serbest bırak." Zübeyr ise bunu yapmadı. Bunun üzerine ikise de Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki: "Ya Zubeyr! Sen sula, sonrada suyu komşuna bırak" Ensari dedi ki: "Ya Rasûlullah (s.a.s) O senin amcanın oğlu olduğu için böyle yaptın" Rasûlullah (s.a.s)'in yüzü kızardı hiddetlendi ve buyur ki: "Ya Zubeyr suyu kullan sonrada taki duvarlarına ulaşıncaya kadar suyu hapset." Zübeyr dedi ki: "Vallahi ben şu ayetin "Hayır Rabbin e and olsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe iman etmiş olmazlar. "Bundan dolayı indiğini zannediyorum."
Hüreyre dedi ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki; "Kim bana itaat ederse, Muhakkak Allah'a (c.c) itaat etmiştir ve kimde bana isyan ederse muhakkak Allah'a (c.c) isyan etmiştir."
Buhari (r.a) Cabir bin Abdullah (r.a)'den naklettiki Cabir (r.a) dedi ki: "Rasûlullah (s.a.s) uykuda iken (O'na melekler ğeldi. Meleklerden bazıları dediler ki; "Rasûllah (s.a.s) uykudadır." bazıları ise "Gözü uyuyor, kalbi ise uyanıktır." dediler. Dediler ki: "Haydi sahibin iz (arkadaşınız) için meselelerden misal ğetirin, Rasûlullah (s.a.s) için, "O uyuyor" ve "Gözü uyuyor lakin kalbi uyanıktır" diyen Melekler, bir mesel ğetirerek dediler ki: "Rasûlullah (s.a.s)'in misali şu adamın benzeri gibidir ki; O adam bir ev yaptı ve buraya bir sofra kurdu. İnsanları bu eve çeğırmaya davetçi gönderdi. Kim o davetçinin davetine icabet ederse ve eve girer ve kurulmuş olan sofradan yemek yer. Kim de o davetçinin davetine uymazsa o eve giremez ve de tertip edilmiş sofradan yemek yiyemez."
Dediler ki: "Hadi bunu Rasûlullah için açıklayında, insanlar bunu anlasın" Rasûlullah (s.a.s) için "O uyuyor" ve "göz uyuyor, kalbi ise uyanıktır" diyen melekler dediler ki: "Ev cennetir, çağırıcı Muhammed (s.a.s) dir. Kim Muhammed (s.a.s)'e itaat ederse Allah (c.c)'ya itaat etmiştir ve kimde Muhammed (s.a.s)'e asi olursa Allah (c.c)'ya asi olmuştur. Muhakkak ki Muhammed (s.a.s) insanların arasını birbirinden ayırandır.
Ebu Hureyre (r.a) naklettiki Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu; "İstemeyenler hariç, ümmetimin hepsi cennete girerler. Sahabeler dediler ki;
"Ya Rasûlullah ! istemeyenler kimlerdir?" Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki "Kim bana itaat edrse cennete girer ve kim de bana isyan ederse, işte o istemeyendir."
İmam Şafi'i (r.a) dedi ki: "Allah'u Teala'nın Kitab'ın-da ğeçen şu ayetde,
"Rasûlullah 'ın çagrısını aranızda bazınızın bızınızı çagrısı gibi tutmayın ve Allah (c.c) içinizden, başkalarını siper edinerek sıvışıp gidenleri çok iyi bilir. Rasûlullah 'ın emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın ğelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar." buyurmaktadır. (Nur:63)
İmam Şafi'i dedi ki: "Ayetteki Allah'u Teala'nın emri, Rasûlullah (s.a.s)'iin onlara verdiğini almak, nehyettiğinden de kaçınmaktır. Allah'u Teala'nın şu kavlinde olduğu gibi
"Rasûl size neyi verdiyse onu alanız, neden nehyettiyse ondan da kaçınız." (Haşr:7)
Buhari ve Müslim (r.a) Abdullah bin Mesud (r.a)'dan naklettiler ki: İbn Mesud dedi ki: Allah (c.c) dövme yapana, dövme yaptırana, kaşlarını yoldurana, dişlerini törpületene, Allah'ın yarattığını güzelgörünmek için degiştirenlere lanet etti. Bu haber bir kadına ulaştı (O'na Ümmü Yakup denirdi.) İbn Mesud'a ğelip dedi ki "Senin böyle böyle söylediğin bana ulaştı" İbn Mesud dedi ki: "Rasûlullah 'ın lanet ettiğine bana ne oluyor ki lanet etmeyeyim. Bu hem Allah'ın Kitab'ın-da mevcuttur. Ümmü Yakup dediki "Ben Kuran'ın hepsini okudum fakat dediğini bulamadım. "İbn Mesud (r.a) dedi ki: "Eğer sen okusaydın bulurdun. Sen şu ayeti okumadınmı.
"Resûl size neyi verdiyse onu alınız ve neden de nehy ettiyse ondan da kaçınınız." (Haşr:7)
Ümmü Yakup evet okudum dedi.
İbn Mes'ud'da: İşte bu şeyleri (hadisde ğeçenleri kastederek) Rasûlulah yasakladı sen bundan kaçın."
İmam Şafii (r.a) dedi ki: "Allah (c.c)Rasûlullah'ın (s.a.s) doğru yolu gösterdiğini şu ayetiyle açıkladı. Allah (c.c) buyurdu ki:
"…Biz O'nu (Kuran'ı)bir nur kıldık ki,O'nunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola eriştirelim. Muhakkak sen Allah'ın yola hidayetedicisin." (Nur:52)
İmam Şafii dedi ki: "Allah'u Teâla'nın farzı Rasûlullah'ı görenlerle ,ondan sonra kıyamet gününe kadar ğelenler açısından birdir. Herkes Rasûlullah (s.a.s)'e itaatle sorumludur."
Beyhaki Meymun bin Mihrandan nakletti ki:
Allah'u Teâlanın Kitabında ğeçen"Aranızda anlaşmazlıga düştügünüz şeyleri Allah'a ve Rasûlüne arz edin" âyetin mansı, "Allah'a arz edin"; Alah'ın Kitab ına "Rasulune arz edin" O hayatta iken kendisine, vefat ettikten sonra da sünnetine arz edin demektir.
Beyhaki Ebu Davud'ın (r.a) Ebi Rafi'den naklettiği hadisi haber verdi ki: Ebi Rafi' dedi ki: "Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki:
Sizden bbirini rahat bir şekilde koltuğuna yaslanmış olduğu halde, benim onu emrettiğim veyaa nehyettiğim, bir hadisiim ğelirde o kişi: "Biz bilmiyoruz. Allah'ın Kitab'ında bulamadık ki tabi olalım" diyecegi bir vaziyette bulmayayım"
İmam Şafii (r.a) dedi ki: "Biz bu haberlerden anlıyoruz ki hakkında Allah'ın Kitabında nas bulunmadığı zaman, Rasûlullah(s.a.s)'in bildirdikleri şeylerin bağlayıcı olduğu kesindir."
Beyhaki, Ebu Davudun İrbad bin Sariye'den "Biz Rasûlullah (s.a.s)'la beraber Hayber'e ğeldik. Beraberinde Ashabı da vardı. Hayberli birisi Rasûlullah'a yönelerek dedi ki: "Ya Muhammed! kırmızı develerimizi boğazlamanız, ürünlerimizi yemeniz ve kadınlarımıızı vurmanız sizin için caizmidir? Rasûlullah (s.a.s) sinirlendi ve buyurdular ki:
"Ya İbn Avf! Atına bin, sonra ayağa kalkarak buyurdu ki:
"Sizden ki, rahatça koltuğuna dayanmış olduğu halde Allah'ın, Kur'an'da haram kıldığından başka bir şeyi haram kılmadığını zanneder? Dikkat edin, Vallahi ben bazı şeyler de emrettim, vaaz ettim ve nehyettim. Şüphesiz bu, Kur'anın misli gibi veya daha çoktur. Muhakkak Allah (c.c) size, ehli Kitap gibi izinsiz eve girmenizi onların kadınlarını öldürmenizi, onların ürünlerini üzerlerindeki hakkı (cizyeyi) verdikleri zaman, yemenizi helâl kılmadı."
Daha sonra, Beyhaki sünnetin kur'ana arz hususunda rivayete edilen haberlerin reddi ve bunların delil olamayacağı ğeçersizliği hakkında dedi ki:
"İmam Şafii (r.a) dedii ki: "Rasûlullah (s.a.s)'in hadisini kabul etmeyenler bana kendi görüşlerini isbat etmek için şu hadisi söylediler.
Nebi (s.a.s) buyurmuş ki:
"Size benden birşey ğeldiği zaman onu Allah'ın Kitabına arz edin. Eğer onu Kur'an'a uygun bulursanız onu ben söylemişimdir. Eğer Kur'an'a uygun değilse onu ben söylememişimdir."
Ben bunu ğetirene dedim ki: "Bu sabit olan bir rivayet değildir ve bir şeyde ifade etmez. Hem senedinde tanınmayan bir şahis vardır hemde senedi kesintilidir. Bizde bu şekilde bir haberi kabul etmeyiz."
Beyhaki dedi ki:İmamı Şafii'nin (r.a) yukarıda işaret ettiği haberi, Halid bin Ebu Kerime, Ebu Cafer'den nakletti: Rasûlullah (s.a.s) Yahudileri çağırarak onlara soru sordu. Onlarda İsa (a.s) hakkında iftiralar atarak yalan şeyler söylediler, Rasûlullah (s.a.s) bunun üzerine minbere çıkarak insanlara hutbe verdi buyur ki:
Benim hakkımda söylenecek hadisler çoğalacaktır. Eğer bunlar Kur'ana uygunsa bendendir, Kur'ana uygun değilse benden değildir."
Bu hadisini senedindeki, Halit bilinmeyen bir kişidir ve Ebu Ca'ferde sahabi değildir ve bu, senedi kesintili bir hadistir.
İmam Şafii (r.a) dedi ki: Hadis Kur'ana uygunsuzluk arzetmez. Bilakis Rasûlullah (s.a.s)'ın hadisleri: Has, Amma (hükmün özelleştirilmesi ve ğenelleştirilmesi) ve Nasuh, Mensuh hakkında açıklayıcı bilgiler sunar. Allah (c.c) Rasullah (s.a.s)'ın sünnetiyle, farz kıldığı şeyleri insanların yapmasını ğerekli kılmıştır. Çünkü Rasûlullah (s.a.s)'ın buyurmuş olduğu şeylerin bütünü, Muhakkak Allah (c.c) tandır.
Beyhaki dedi ki:Bunlar ve bunların benzerleri diğerr haberlerin hepsi zayıf rivayetlerdir.
Daha sonra Beyhaki Tarik bin Vehb'den O'da Amr bin el-hars'dan, O'da Elesbağ bin Muhammed bin Ebu Mansur'dan nakettiki:
El-Esbağ'a Rasûlullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu ulaştı: "Benden size bir hadis ulaştığı zaman araştırın. Size ulaşahn hadisi Allah'ın Kitabından taanırsanız kabul edini. Benden size ulaşan hadisi Kitab'da bulamazsanız ve bunun hükmünüde tanımıyorsanız kabul etmeyiniz Benden size ulaşan hadisten dolayı deriniz titrer kalbleriniz tiksinirse ve Kur'an'ınn da zıddına bulursanız onu bırakınız."
Beyhaki dedi ki:Bu haberin senedinde bilinmeyen bir kişi vardır ve senedi kopuk bir haberdir.
Beyhaki kendi senedi ile A'sım bin Ebu Necud'dan, O'da Zırrubin Hubeyş'den, O'da Ali bin Ebu Talib'den olan bir yolla nakletti ki: Ali (r.a) dedi ki:Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu;
"Muhakkak benden sonra bazı raviler, benden bazı haberler naklederler, onların haber verdiklerini Kur'ana arz ediniz. Eğer Kur'ana uygun ise onu sizde naklediniz. Eğer Kur'ana uygun değilse, onu almayınız.
Beyhaki dedi ki:"Darekutni (r.a) dedi ki:Bu hadisin senedi doğru değildir. Doğru olan sened; Asım'dan, O'da Zeyb bin Ali'den, olan yoldur ki bu da sened açısından kesitntili bir haberdir."
Bu söz Darekutni'nin Sunen Kitabında ğeçmektedir. Fakat bu hadisin doğru senedi böylede değildir.
Doğru olan senedi; "Asımdan, O'da Zeyd'den O'da Ali bin Hüseyin'den mürsel olarak Nebi (s.a.s)'den nakledilen bir senettir."
Beyhaki kendi senedi ile Beşir bin Numeyr'den O'da Hüseyin bin Abdullah'tan O'da babasından, O'da dedesinden, O'da Ali (r.a)'den nakletti ki:
Rasûlullah (s.a.s) buyurduki:
"Muhakkak benden hadis nakleden insanlar ğelecek. Size kim Kur'ana benzer olarak hadis aktarırsa şüphesiz onu ben söylemişimdir ve kimde Kur'ana benzer olmayan hadis aktarırsa şüphesiz onu ben söylememişimdir."
Beyhaki dedi ki:Bunun senedi zayıftir. Bu sebeple bu ve benzeri haberlerle amele edilemez. İbn Main (r.a) Hüseyin bin Abdullah hakkında dedi ki:"Bu kişi güvenilir birisi değildir. Beşir bin Numeyr'de güvenilir birisi değildir."
Daha sonra Beyhaki (r.a) kendi senedi ile Salih bin Musa'dan O'da Abdulaziz bin Rafii'den O'da Ebu Salih'den O'da Hz. Ebu Hureyre (r.a) den olan bir yolla neklettiki: Ebu Hüreyre (r.a) dedi ki:
Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu;
"Benden çeşitli hadisler size ğelecektir. Size ğelen, Allah'ın Kitabı'na ve benim sünnetime uygun ise o bendendir. Eğer size ğelen haber Allah'ın kitab'ına ve benim sünnetime uygun değilse o benden değildir."
Beyhaki dedi ki:Bu hadisi sadece Salih bin Musa et-Talhi naklederek tek kalmıştır. Salih'de zaten zayıf bir kişidir. Buna rağmen bu hadis bizim aleyhimize değil lehimize bir delildir. Çünkü hadiste "O Allah'ın Kitabı'na ve benim sünnetime" bölümünde Rasûlullah (s.a.s) kendi sünnetini de zikretmiştir.
Beyhaki: Yahya bin Adem'den. O'da ; İbn Ebu Zi’b’den O da; Said el-Makberiy’den O da; Ebu Hureyre (r.a) den olan bir yolla nakletti ki: "Size benden bildiğiniz ve kabul ettiğiniz bir hadis ğelirse onu söylemiş veya söylememiş olsam dahi kabul ediniz. Eğer sizin benden bilmediğiniz ve kabul etmediğiniz bir hadis ğelirse onu almayanız. Muhakkiki ki ben inkar edilen ve bilinmeyen bir şeyi söylemem."
Beyhaki dedi ki:İbn Huzeyme dedi ki:Biz, yeryüzünün şark ve garb (doğu ve batı) alimlerinden, Yahya bin Ademin rivayetinden başka; İbn Ebu Zi'bi'i tanıyan bir kişinin olduğunu görmedik. Ve bu hadisi Ebui Hureyrenin (r.a) rivayet ettiğini kabul eden bir hadis aliminide görmüş değilimi.
Beyhaki dedi ki:Bu hadisi senedinde Yahya bin Adem şüpheye düşmüştür. Bu sebeple bu hadis muzdariptir. Haberlerin kiminin senedinde Ebu Hüreyre (r.a) zikrediliyor, kiminde de zikredilmiyor. Metin olarakta "Benim hadisimi Allah'ın Kitabı'na arz ediniz" bölümü bazı haberler zikrediliyor bazılarında ise zikredilmiyor.
Buhari (r.a) Tarihinde: Bu hadisin senedinde Ebu Hureyre'nin var olduğu doğru değildir. Yani bu hadisi Ebu Hureyre rivayet etmemiştir." demiştir.
Daha sonra Beyhaki; Haris bi Nebhan'dan, O'da; Muhammed bin Abdullah el'Arzemiy'den O'da; Abuddulah bin Said bin Ebu Said'den, O'da Ebu Hureyre'den olan yolla nakletti ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Benden size güzelbir söz ulaştığı zaman, onu ben demiş veya dememiş olsam da kabul ediniz."
Beyhaki dedi ki:Bu aslı olmayan bir haberdir, Haris ve el-Arzmiy rivayetleri güvenilmeyen iki kişidir ve Abdullah bin Said'den O'da Ebu Hureyre'den olan senedi doğru değildir, fahiştir. Kaldıki Ebu Hureyre'den sahih senetle rivayet yedilen hadisler vardır ki, yukarıdaki rivayetin tam tersinedir...
Beyhaki, Ebu Ma'şer Essindiy'den O'da; Said el-Makberiy'den O'da; Ebu Hureyre'den olan bir yolla nakletti ki: Ebu Hureyre (r.a) dedi ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki:
"Sizden birini, koltuğuna yaslanmış bir halde iken benim hadisim O'na ğetirilirde, Bana Kur'anı okuyun Kur'andan haber verin, diyor bir vaziyette bulmayayım. Size benden bir hayır ğelirse onu ben demiş veya dememiş olsamda, kabul ediniz. Size benden bir kötü söz ğetirilirse şüphesiz ben kötü olan bir şeye konuşmam."
Beyhaki dedi ki: Bu hadisin başlanğıcı sahih hadislere uygun olarak başlamıştır. Fakat "Onu ben demiş veya dememiş olsam bile" sözü Rasûlullah'ın (s.a.s) sözüne yakışmayan ve kabul edilen sözlere benzemeyen bir kelamdır.
Yine Beyhaki; abdurrahman bin Selman bin Amr O'da; Ebul Huveyristen, O'da; Muhammed bin Cübeyr bin Mut'am dan olan bir yolla nakletti ki: Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyrdu:
"Benden size bildiğiniz bir şeye nakledilirse onu doğrulayınız, benden size bilmediğiniz birşey nakledilirse onu doğrulamayınız. Şüphesiz kabul edilmeyen şeyleri ben söylemem ve o şey benden de değildir."
Beyhaki dedi ki: Bu senedi kopuk bir hadistir. Bu manadan, isnadı sahihe en yakın bir şekilde rivayet edilen haber; Rabie, Abdul melik bin Said bin Süveyd'den O'da Ebu Hamid ve ya, Ebu Useyd'den nakelettiki: Ebu Hamid veya Ebu Useyd dedi ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki:
"Benden size; kalbinizle mutmain olduğunuz ve kendinize yakın gördüğünüz bir hadis işittiğiniz zaman, bu söz benimde hoşuma gitmiştir. Ve benden sizin kalbinizle mutmain olmadığınız, tiksindiğiniz ve kendinize uzak gördüğünüz bir hadis işittiğiniz zaman, zaten ben sizi ondan uzaklaştırmışımtır. Hem de bu söze ben sizden daha uzağımdır. "
Beyhaki, Bekir bin Abdul Melik bin Said'den O'da; İbn Abas bin Sehl'den, O'da; Ubeyy'den olan bir yolla nakletti ki: Ubeyy dedi ki:
"Size Rasûlullah (s.a.s)'den kabul ettiğiniz veya hoşunuza giden birşey ulaştığı zaman O'na tabi olursunuz. Şüphesiz Rasûlullah (s.a.s)'in her konuştuğu bir hayırdır. Zaten Rasûlullah (s.a.s)'de sözde konşmaz. "
Beyhaki dedi ki: imam Buhari (r.a) dedi ki:
"Bu hadis, Ebu Hamit veya Ebu Useyd'den olan rivayete nazaran daha sahihtir. Buhadisi başka bir yolla; İbn ibn Lühey'a, Bekir bin el- eşecc "den O'da Abdul Melik bin Said'den O'da Kasım bin Sehl'den O'da Ubeyy bin kâb'dan nakletmiştir. Böylece bir hadisin değişik sözlerle aynı mana kastedilerek, değişik bir senedle nakledilmesi müsned olan bir hadis durumundan, illetli hale ğelmektedir.
Rasûlullah(s.a.s)’den sabit olan bir rivayeti, akıl sahibi olan herkes kabul eder. Çünkü bunlar akla aykırı şeyler olmadığından zaten akıl, bu haberleri kabul eder. Rasûlullah (s.a.s)’den sabit olan rivayetler İslami temellere uygundur. Allah Teala'nın şeriatında: Rasûlullah (s.a.s)’in yerini önemini ve Raslullah (s.a.s) olan itaatın farz olduğunu bilen kişi Rasûlullah (s.a.s)’in sözlerini fiillerini, reddetmez tanımamazlık etmez. Rasûlullah (s.a.s)’in sözlerinin doğruluğunu kabul eden ve verdiği hükümlerin uygulanması ğerektiğine inanan bir kalp hiçbir zaman bunları inkar etmez ve edemez.
Allah’u Teala'nın Şeriatının güzelolarak bildirdiği herşey ahlâken de güzeldir. Akıl sahibi olan kişilerin de. Allah’u Teala'nın ve Rasûlullah ’ın bildirdikleri herşeyin güzelolduğunu, bildirilenlerin his ve duyguda kalmasından ziyade bütünüyle yaşam pratiğine aktarılması ğerekir.
İmam Beyhaki (r.a) kendi senedi ile İbn Abbas (r.a)’dan nakletti ki: ibn Abbas (r.a) dedi ki:
‘‘Size Rasûlullah (s.a.s) den bir hadis naklettiğim zaman, onun doğruluğunu Kur'an da bulamazsanız veya insanların ahlakında yerleşmemiş güzel bir örnek olarak bulamasanız, şüphesiz ben yalan söylemişimdir.’’
Beyhaki Ali (r.a)’dan nakletti ki: Ali (r.a) dedi ki:
‘‘Size Rasûlullah (s.a.s)’den bir hadis nakledildiği zaman, onu tam bir hidayete götürücü sevindirici ve temizleyici olarak biliniz."
Beyhaki dedi ki: "Bu hadisin nasıl anlaşılması ğereektiği hususunda, İmam Şafii (r.a)'inbuna dair işaret ettiği açıklama ile aynı görüşteyim. Şüphesiz sabit olan bir hadisin hiçbir zaman Kur ‘an la bir çelişkisi veya karşı karşıya ğelmesi söz konusu bile değildir. Bilakis Kur'an da sünnetin lafsına benzer lafıslar bulunmasada, sünnet Kur’anın bir destekleyicisidir. Sünnet, bu destekleyicillik fonsksiyonunu yerine ğetirirken; Rasûlullah (s.a.s)’in Kur’anı diğerr insanlardan daha iyi anlattığını vurgulamaktır.
Rasûlullah (s.a.s)’e eşeklerin zekatı hakkında soru sorulduğu vakit, Allah (c.c) şu ayetini okudu.
"Kim zerre miktarı kadar hayır işlerse onun karşılığını kimde zerre miktarı bir şer işlerse onun karşılığını görecektir.
( Zillal:7-8 )
Ve buyurdu ki: "Her şeyi toptan içine alma açısından bu ayetten başka bir ayet indirilmiş değildir."
Evet bir düşünün bakalım bunun hükmünü nereden aldı.?
İbn Ebu Hatim; İbn Mes’ud (r.a)'in şöyle dediğini nakletti:
"Bize Kur’andan açıklamadık birşey bırakılmadı. Lakin biz bunları anlama bakımından aciz kaldık."
Ve İbn Mes’ud (r.a) şu ayeti okudu:
"Sana zikri (Kur’anı) insanlara açıklayasın diye indirdik."
( Nahl : 44 )
Evet, ilk müslüman olanlardan birisi ve Sahabelerin (r.a) büyüklerinden olan Abdullah bin Mes’udun (r.a) bu sözünü ibretle düşünün
Beyhaki, Allah (c.c)'in, Rasûlune itaat'i, kendisine itaatmış gibi beyan ederek, Rasûlule itaat etmeyi emir bölümünde dedi ki:
"Sana biat edenler ğerçekte Allah'a bi'at etmektedirler. Allah'ın eli onların eli üzerindedir. Kim ahdimi bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur ve kim Allah'a vermiş olduğu sizü tutarsa Allah (c.c) O'na büyük bir mükafat verecektir." (Feth:10)
Yine Allah (c.c) buyur ki:
"Kim Rasûle itaat ederse şüphesiz Allah'a (c.c) itaat etmiş demektir. (Nisa:10)
Allah (c.c) buyurdu ki:
"Hayır Rabbin e and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe ve sonrada haklarında verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam olarak teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar. " (Nisa:65)
İmam Şafi'i (r.a) dedi ki: Bu ayetler, bir yer dolayısıyla Hz. Zubeyr'le hasım olan bir kişi için indi, Rasûlullah (s.a.s) bu işte hükmü, Zubeyr'in lehine verdi.
Bu hüküm Rasûlullah (s.a.s)'in bir hükmüydü, bunun hakkında Kur'anda bir nas yoktu.
İmam Buhari ve Müslim (r.a) Abdullah bin Zubeyr (r.a)'dan neklettiler ki: Abdullah dedi ki: "Ensardan bir adam Zubeyr'le (babamla) hurmaları suladığı su kanalından dolayı çekişti. Ensari Zubeyr'e dedi ki: "Suyu bana ğelmesi için serbest bırak." Zübeyr ise bunu yapmadı. Bunun üzerine ikise de Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki: "Ya Zubeyr! Sen sula, sonrada suyu komşuna bırak" Ensari dedi ki: "Ya Rasûlullah (s.a.s) O senin amcanın oğlu olduğu için böyle yaptın" Rasûlullah (s.a.s)'in yüzü kızardı hiddetlendi ve buyur ki: "Ya Zubeyr suyu kullan sonrada taki duvarlarına ulaşıncaya kadar suyu hapset." Zübeyr dedi ki: "Vallahi ben şu ayetin "Hayır Rabbin e and olsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe iman etmiş olmazlar. "Bundan dolayı indiğini zannediyorum."
Hüreyre dedi ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki; "Kim bana itaat ederse, Muhakkak Allah'a (c.c) itaat etmiştir ve kimde bana isyan ederse muhakkak Allah'a (c.c) isyan etmiştir."
Buhari (r.a) Cabir bin Abdullah (r.a)'den naklettiki Cabir (r.a) dedi ki: "Rasûlullah (s.a.s) uykuda iken (O'na melekler ğeldi. Meleklerden bazıları dediler ki; "Rasûllah (s.a.s) uykudadır." bazıları ise "Gözü uyuyor, kalbi ise uyanıktır." dediler. Dediler ki: "Haydi sahibin iz (arkadaşınız) için meselelerden misal ğetirin, Rasûlullah (s.a.s) için, "O uyuyor" ve "Gözü uyuyor lakin kalbi uyanıktır" diyen Melekler, bir mesel ğetirerek dediler ki: "Rasûlullah (s.a.s)'in misali şu adamın benzeri gibidir ki; O adam bir ev yaptı ve buraya bir sofra kurdu. İnsanları bu eve çeğırmaya davetçi gönderdi. Kim o davetçinin davetine icabet ederse ve eve girer ve kurulmuş olan sofradan yemek yer. Kim de o davetçinin davetine uymazsa o eve giremez ve de tertip edilmiş sofradan yemek yiyemez."
Dediler ki: "Hadi bunu Rasûlullah için açıklayında, insanlar bunu anlasın" Rasûlullah (s.a.s) için "O uyuyor" ve "göz uyuyor, kalbi ise uyanıktır" diyen melekler dediler ki: "Ev cennetir, çağırıcı Muhammed (s.a.s) dir. Kim Muhammed (s.a.s)'e itaat ederse Allah (c.c)'ya itaat etmiştir ve kimde Muhammed (s.a.s)'e asi olursa Allah (c.c)'ya asi olmuştur. Muhakkak ki Muhammed (s.a.s) insanların arasını birbirinden ayırandır.
Ebu Hureyre (r.a) naklettiki Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu; "İstemeyenler hariç, ümmetimin hepsi cennete girerler. Sahabeler dediler ki;
"Ya Rasûlullah ! istemeyenler kimlerdir?" Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki "Kim bana itaat edrse cennete girer ve kim de bana isyan ederse, işte o istemeyendir."
İmam Şafi'i (r.a) dedi ki: "Allah'u Teala'nın Kitab'ın-da ğeçen şu ayetde,
"Rasûlullah 'ın çagrısını aranızda bazınızın bızınızı çagrısı gibi tutmayın ve Allah (c.c) içinizden, başkalarını siper edinerek sıvışıp gidenleri çok iyi bilir. Rasûlullah 'ın emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın ğelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar." buyurmaktadır. (Nur:63)
İmam Şafi'i dedi ki: "Ayetteki Allah'u Teala'nın emri, Rasûlullah (s.a.s)'iin onlara verdiğini almak, nehyettiğinden de kaçınmaktır. Allah'u Teala'nın şu kavlinde olduğu gibi
"Rasûl size neyi verdiyse onu alanız, neden nehyettiyse ondan da kaçınız." (Haşr:7)
Buhari ve Müslim (r.a) Abdullah bin Mesud (r.a)'dan naklettiler ki: İbn Mesud dedi ki: Allah (c.c) dövme yapana, dövme yaptırana, kaşlarını yoldurana, dişlerini törpületene, Allah'ın yarattığını güzelgörünmek için degiştirenlere lanet etti. Bu haber bir kadına ulaştı (O'na Ümmü Yakup denirdi.) İbn Mesud'a ğelip dedi ki "Senin böyle böyle söylediğin bana ulaştı" İbn Mesud dedi ki: "Rasûlullah 'ın lanet ettiğine bana ne oluyor ki lanet etmeyeyim. Bu hem Allah'ın Kitab'ın-da mevcuttur. Ümmü Yakup dediki "Ben Kuran'ın hepsini okudum fakat dediğini bulamadım. "İbn Mesud (r.a) dedi ki: "Eğer sen okusaydın bulurdun. Sen şu ayeti okumadınmı.
"Resûl size neyi verdiyse onu alınız ve neden de nehy ettiyse ondan da kaçınınız." (Haşr:7)
Ümmü Yakup evet okudum dedi.
İbn Mes'ud'da: İşte bu şeyleri (hadisde ğeçenleri kastederek) Rasûlulah yasakladı sen bundan kaçın."
İmam Şafii (r.a) dedi ki: "Allah (c.c)Rasûlullah'ın (s.a.s) doğru yolu gösterdiğini şu ayetiyle açıkladı. Allah (c.c) buyurdu ki:
"…Biz O'nu (Kuran'ı)bir nur kıldık ki,O'nunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola eriştirelim. Muhakkak sen Allah'ın yola hidayetedicisin." (Nur:52)
İmam Şafii dedi ki: "Allah'u Teâla'nın farzı Rasûlullah'ı görenlerle ,ondan sonra kıyamet gününe kadar ğelenler açısından birdir. Herkes Rasûlullah (s.a.s)'e itaatle sorumludur."
Beyhaki Meymun bin Mihrandan nakletti ki:
Allah'u Teâlanın Kitabında ğeçen"Aranızda anlaşmazlıga düştügünüz şeyleri Allah'a ve Rasûlüne arz edin" âyetin mansı, "Allah'a arz edin"; Alah'ın Kitab ına "Rasulune arz edin" O hayatta iken kendisine, vefat ettikten sonra da sünnetine arz edin demektir.
Beyhaki Ebu Davud'ın (r.a) Ebi Rafi'den naklettiği hadisi haber verdi ki: Ebi Rafi' dedi ki: "Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki:
Sizden bbirini rahat bir şekilde koltuğuna yaslanmış olduğu halde, benim onu emrettiğim veyaa nehyettiğim, bir hadisiim ğelirde o kişi: "Biz bilmiyoruz. Allah'ın Kitab'ında bulamadık ki tabi olalım" diyecegi bir vaziyette bulmayayım"
İmam Şafii (r.a) dedi ki: "Biz bu haberlerden anlıyoruz ki hakkında Allah'ın Kitabında nas bulunmadığı zaman, Rasûlullah(s.a.s)'in bildirdikleri şeylerin bağlayıcı olduğu kesindir."
Beyhaki, Ebu Davudun İrbad bin Sariye'den "Biz Rasûlullah (s.a.s)'la beraber Hayber'e ğeldik. Beraberinde Ashabı da vardı. Hayberli birisi Rasûlullah'a yönelerek dedi ki: "Ya Muhammed! kırmızı develerimizi boğazlamanız, ürünlerimizi yemeniz ve kadınlarımıızı vurmanız sizin için caizmidir? Rasûlullah (s.a.s) sinirlendi ve buyurdular ki:
"Ya İbn Avf! Atına bin, sonra ayağa kalkarak buyurdu ki:
"Sizden ki, rahatça koltuğuna dayanmış olduğu halde Allah'ın, Kur'an'da haram kıldığından başka bir şeyi haram kılmadığını zanneder? Dikkat edin, Vallahi ben bazı şeyler de emrettim, vaaz ettim ve nehyettim. Şüphesiz bu, Kur'anın misli gibi veya daha çoktur. Muhakkak Allah (c.c) size, ehli Kitap gibi izinsiz eve girmenizi onların kadınlarını öldürmenizi, onların ürünlerini üzerlerindeki hakkı (cizyeyi) verdikleri zaman, yemenizi helâl kılmadı."
Daha sonra, Beyhaki sünnetin kur'ana arz hususunda rivayete edilen haberlerin reddi ve bunların delil olamayacağı ğeçersizliği hakkında dedi ki:
"İmam Şafii (r.a) dedii ki: "Rasûlullah (s.a.s)'in hadisini kabul etmeyenler bana kendi görüşlerini isbat etmek için şu hadisi söylediler.
Nebi (s.a.s) buyurmuş ki:
"Size benden birşey ğeldiği zaman onu Allah'ın Kitabına arz edin. Eğer onu Kur'an'a uygun bulursanız onu ben söylemişimdir. Eğer Kur'an'a uygun değilse onu ben söylememişimdir."
Ben bunu ğetirene dedim ki: "Bu sabit olan bir rivayet değildir ve bir şeyde ifade etmez. Hem senedinde tanınmayan bir şahis vardır hemde senedi kesintilidir. Bizde bu şekilde bir haberi kabul etmeyiz."
Beyhaki dedi ki:İmamı Şafii'nin (r.a) yukarıda işaret ettiği haberi, Halid bin Ebu Kerime, Ebu Cafer'den nakletti: Rasûlullah (s.a.s) Yahudileri çağırarak onlara soru sordu. Onlarda İsa (a.s) hakkında iftiralar atarak yalan şeyler söylediler, Rasûlullah (s.a.s) bunun üzerine minbere çıkarak insanlara hutbe verdi buyur ki:
Benim hakkımda söylenecek hadisler çoğalacaktır. Eğer bunlar Kur'ana uygunsa bendendir, Kur'ana uygun değilse benden değildir."
Bu hadisini senedindeki, Halit bilinmeyen bir kişidir ve Ebu Ca'ferde sahabi değildir ve bu, senedi kesintili bir hadistir.
İmam Şafii (r.a) dedi ki: Hadis Kur'ana uygunsuzluk arzetmez. Bilakis Rasûlullah (s.a.s)'ın hadisleri: Has, Amma (hükmün özelleştirilmesi ve ğenelleştirilmesi) ve Nasuh, Mensuh hakkında açıklayıcı bilgiler sunar. Allah (c.c) Rasullah (s.a.s)'ın sünnetiyle, farz kıldığı şeyleri insanların yapmasını ğerekli kılmıştır. Çünkü Rasûlullah (s.a.s)'ın buyurmuş olduğu şeylerin bütünü, Muhakkak Allah (c.c) tandır.
Beyhaki dedi ki:Bunlar ve bunların benzerleri diğerr haberlerin hepsi zayıf rivayetlerdir.
Daha sonra Beyhaki Tarik bin Vehb'den O'da Amr bin el-hars'dan, O'da Elesbağ bin Muhammed bin Ebu Mansur'dan nakettiki:
El-Esbağ'a Rasûlullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu ulaştı: "Benden size bir hadis ulaştığı zaman araştırın. Size ulaşahn hadisi Allah'ın Kitabından taanırsanız kabul edini. Benden size ulaşan hadisi Kitab'da bulamazsanız ve bunun hükmünüde tanımıyorsanız kabul etmeyiniz Benden size ulaşan hadisten dolayı deriniz titrer kalbleriniz tiksinirse ve Kur'an'ınn da zıddına bulursanız onu bırakınız."
Beyhaki dedi ki:Bu haberin senedinde bilinmeyen bir kişi vardır ve senedi kopuk bir haberdir.
Beyhaki kendi senedi ile A'sım bin Ebu Necud'dan, O'da Zırrubin Hubeyş'den, O'da Ali bin Ebu Talib'den olan bir yolla nakletti ki: Ali (r.a) dedi ki:Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu;
"Muhakkak benden sonra bazı raviler, benden bazı haberler naklederler, onların haber verdiklerini Kur'ana arz ediniz. Eğer Kur'ana uygun ise onu sizde naklediniz. Eğer Kur'ana uygun değilse, onu almayınız.
Beyhaki dedi ki:"Darekutni (r.a) dedi ki:Bu hadisin senedi doğru değildir. Doğru olan sened; Asım'dan, O'da Zeyb bin Ali'den, olan yoldur ki bu da sened açısından kesitntili bir haberdir."
Bu söz Darekutni'nin Sunen Kitabında ğeçmektedir. Fakat bu hadisin doğru senedi böylede değildir.
Doğru olan senedi; "Asımdan, O'da Zeyd'den O'da Ali bin Hüseyin'den mürsel olarak Nebi (s.a.s)'den nakledilen bir senettir."
Beyhaki kendi senedi ile Beşir bin Numeyr'den O'da Hüseyin bin Abdullah'tan O'da babasından, O'da dedesinden, O'da Ali (r.a)'den nakletti ki:
Rasûlullah (s.a.s) buyurduki:
"Muhakkak benden hadis nakleden insanlar ğelecek. Size kim Kur'ana benzer olarak hadis aktarırsa şüphesiz onu ben söylemişimdir ve kimde Kur'ana benzer olmayan hadis aktarırsa şüphesiz onu ben söylememişimdir."
Beyhaki dedi ki:Bunun senedi zayıftir. Bu sebeple bu ve benzeri haberlerle amele edilemez. İbn Main (r.a) Hüseyin bin Abdullah hakkında dedi ki:"Bu kişi güvenilir birisi değildir. Beşir bin Numeyr'de güvenilir birisi değildir."
Daha sonra Beyhaki (r.a) kendi senedi ile Salih bin Musa'dan O'da Abdulaziz bin Rafii'den O'da Ebu Salih'den O'da Hz. Ebu Hureyre (r.a) den olan bir yolla neklettiki: Ebu Hüreyre (r.a) dedi ki:
Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu;
"Benden çeşitli hadisler size ğelecektir. Size ğelen, Allah'ın Kitabı'na ve benim sünnetime uygun ise o bendendir. Eğer size ğelen haber Allah'ın kitab'ına ve benim sünnetime uygun değilse o benden değildir."
Beyhaki dedi ki:Bu hadisi sadece Salih bin Musa et-Talhi naklederek tek kalmıştır. Salih'de zaten zayıf bir kişidir. Buna rağmen bu hadis bizim aleyhimize değil lehimize bir delildir. Çünkü hadiste "O Allah'ın Kitabı'na ve benim sünnetime" bölümünde Rasûlullah (s.a.s) kendi sünnetini de zikretmiştir.
Beyhaki: Yahya bin Adem'den. O'da ; İbn Ebu Zi’b’den O da; Said el-Makberiy’den O da; Ebu Hureyre (r.a) den olan bir yolla nakletti ki: "Size benden bildiğiniz ve kabul ettiğiniz bir hadis ğelirse onu söylemiş veya söylememiş olsam dahi kabul ediniz. Eğer sizin benden bilmediğiniz ve kabul etmediğiniz bir hadis ğelirse onu almayanız. Muhakkiki ki ben inkar edilen ve bilinmeyen bir şeyi söylemem."
Beyhaki dedi ki:İbn Huzeyme dedi ki:Biz, yeryüzünün şark ve garb (doğu ve batı) alimlerinden, Yahya bin Ademin rivayetinden başka; İbn Ebu Zi'bi'i tanıyan bir kişinin olduğunu görmedik. Ve bu hadisi Ebui Hureyrenin (r.a) rivayet ettiğini kabul eden bir hadis aliminide görmüş değilimi.
Beyhaki dedi ki:Bu hadisi senedinde Yahya bin Adem şüpheye düşmüştür. Bu sebeple bu hadis muzdariptir. Haberlerin kiminin senedinde Ebu Hüreyre (r.a) zikrediliyor, kiminde de zikredilmiyor. Metin olarakta "Benim hadisimi Allah'ın Kitabı'na arz ediniz" bölümü bazı haberler zikrediliyor bazılarında ise zikredilmiyor.
Buhari (r.a) Tarihinde: Bu hadisin senedinde Ebu Hureyre'nin var olduğu doğru değildir. Yani bu hadisi Ebu Hureyre rivayet etmemiştir." demiştir.
Daha sonra Beyhaki; Haris bi Nebhan'dan, O'da; Muhammed bin Abdullah el'Arzemiy'den O'da; Abuddulah bin Said bin Ebu Said'den, O'da Ebu Hureyre'den olan yolla nakletti ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Benden size güzelbir söz ulaştığı zaman, onu ben demiş veya dememiş olsam da kabul ediniz."
Beyhaki dedi ki:Bu aslı olmayan bir haberdir, Haris ve el-Arzmiy rivayetleri güvenilmeyen iki kişidir ve Abdullah bin Said'den O'da Ebu Hureyre'den olan senedi doğru değildir, fahiştir. Kaldıki Ebu Hureyre'den sahih senetle rivayet yedilen hadisler vardır ki, yukarıdaki rivayetin tam tersinedir...
Beyhaki, Ebu Ma'şer Essindiy'den O'da; Said el-Makberiy'den O'da; Ebu Hureyre'den olan bir yolla nakletti ki: Ebu Hureyre (r.a) dedi ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki:
"Sizden birini, koltuğuna yaslanmış bir halde iken benim hadisim O'na ğetirilirde, Bana Kur'anı okuyun Kur'andan haber verin, diyor bir vaziyette bulmayayım. Size benden bir hayır ğelirse onu ben demiş veya dememiş olsamda, kabul ediniz. Size benden bir kötü söz ğetirilirse şüphesiz ben kötü olan bir şeye konuşmam."
Beyhaki dedi ki: Bu hadisin başlanğıcı sahih hadislere uygun olarak başlamıştır. Fakat "Onu ben demiş veya dememiş olsam bile" sözü Rasûlullah'ın (s.a.s) sözüne yakışmayan ve kabul edilen sözlere benzemeyen bir kelamdır.
Yine Beyhaki; abdurrahman bin Selman bin Amr O'da; Ebul Huveyristen, O'da; Muhammed bin Cübeyr bin Mut'am dan olan bir yolla nakletti ki: Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyrdu:
"Benden size bildiğiniz bir şeye nakledilirse onu doğrulayınız, benden size bilmediğiniz birşey nakledilirse onu doğrulamayınız. Şüphesiz kabul edilmeyen şeyleri ben söylemem ve o şey benden de değildir."
Beyhaki dedi ki: Bu senedi kopuk bir hadistir. Bu manadan, isnadı sahihe en yakın bir şekilde rivayet edilen haber; Rabie, Abdul melik bin Said bin Süveyd'den O'da Ebu Hamid ve ya, Ebu Useyd'den nakelettiki: Ebu Hamid veya Ebu Useyd dedi ki: Rasûlullah (s.a.s) buyurdu ki:
"Benden size; kalbinizle mutmain olduğunuz ve kendinize yakın gördüğünüz bir hadis işittiğiniz zaman, bu söz benimde hoşuma gitmiştir. Ve benden sizin kalbinizle mutmain olmadığınız, tiksindiğiniz ve kendinize uzak gördüğünüz bir hadis işittiğiniz zaman, zaten ben sizi ondan uzaklaştırmışımtır. Hem de bu söze ben sizden daha uzağımdır. "
Beyhaki, Bekir bin Abdul Melik bin Said'den O'da; İbn Abas bin Sehl'den, O'da; Ubeyy'den olan bir yolla nakletti ki: Ubeyy dedi ki:
"Size Rasûlullah (s.a.s)'den kabul ettiğiniz veya hoşunuza giden birşey ulaştığı zaman O'na tabi olursunuz. Şüphesiz Rasûlullah (s.a.s)'in her konuştuğu bir hayırdır. Zaten Rasûlullah (s.a.s)'de sözde konşmaz. "
Beyhaki dedi ki: imam Buhari (r.a) dedi ki:
"Bu hadis, Ebu Hamit veya Ebu Useyd'den olan rivayete nazaran daha sahihtir. Buhadisi başka bir yolla; İbn ibn Lühey'a, Bekir bin el- eşecc "den O'da Abdul Melik bin Said'den O'da Kasım bin Sehl'den O'da Ubeyy bin kâb'dan nakletmiştir. Böylece bir hadisin değişik sözlerle aynı mana kastedilerek, değişik bir senedle nakledilmesi müsned olan bir hadis durumundan, illetli hale ğelmektedir.
Rasûlullah(s.a.s)’den sabit olan bir rivayeti, akıl sahibi olan herkes kabul eder. Çünkü bunlar akla aykırı şeyler olmadığından zaten akıl, bu haberleri kabul eder. Rasûlullah (s.a.s)’den sabit olan rivayetler İslami temellere uygundur. Allah Teala'nın şeriatında: Rasûlullah (s.a.s)’in yerini önemini ve Raslullah (s.a.s) olan itaatın farz olduğunu bilen kişi Rasûlullah (s.a.s)’in sözlerini fiillerini, reddetmez tanımamazlık etmez. Rasûlullah (s.a.s)’in sözlerinin doğruluğunu kabul eden ve verdiği hükümlerin uygulanması ğerektiğine inanan bir kalp hiçbir zaman bunları inkar etmez ve edemez.
Allah’u Teala'nın Şeriatının güzelolarak bildirdiği herşey ahlâken de güzeldir. Akıl sahibi olan kişilerin de. Allah’u Teala'nın ve Rasûlullah ’ın bildirdikleri herşeyin güzelolduğunu, bildirilenlerin his ve duyguda kalmasından ziyade bütünüyle yaşam pratiğine aktarılması ğerekir.
İmam Beyhaki (r.a) kendi senedi ile İbn Abbas (r.a)’dan nakletti ki: ibn Abbas (r.a) dedi ki:
‘‘Size Rasûlullah (s.a.s) den bir hadis naklettiğim zaman, onun doğruluğunu Kur'an da bulamazsanız veya insanların ahlakında yerleşmemiş güzel bir örnek olarak bulamasanız, şüphesiz ben yalan söylemişimdir.’’
Beyhaki Ali (r.a)’dan nakletti ki: Ali (r.a) dedi ki:
‘‘Size Rasûlullah (s.a.s)’den bir hadis nakledildiği zaman, onu tam bir hidayete götürücü sevindirici ve temizleyici olarak biliniz."
Beyhaki dedi ki: "Bu hadisin nasıl anlaşılması ğereektiği hususunda, İmam Şafii (r.a)'inbuna dair işaret ettiği açıklama ile aynı görüşteyim. Şüphesiz sabit olan bir hadisin hiçbir zaman Kur ‘an la bir çelişkisi veya karşı karşıya ğelmesi söz konusu bile değildir. Bilakis Kur'an da sünnetin lafsına benzer lafıslar bulunmasada, sünnet Kur’anın bir destekleyicisidir. Sünnet, bu destekleyicillik fonsksiyonunu yerine ğetirirken; Rasûlullah (s.a.s)’in Kur’anı diğerr insanlardan daha iyi anlattığını vurgulamaktır.
Rasûlullah (s.a.s)’e eşeklerin zekatı hakkında soru sorulduğu vakit, Allah (c.c) şu ayetini okudu.
"Kim zerre miktarı kadar hayır işlerse onun karşılığını kimde zerre miktarı bir şer işlerse onun karşılığını görecektir.
( Zillal:7-8 )
Ve buyurdu ki: "Her şeyi toptan içine alma açısından bu ayetten başka bir ayet indirilmiş değildir."
Evet bir düşünün bakalım bunun hükmünü nereden aldı.?
İbn Ebu Hatim; İbn Mes’ud (r.a)'in şöyle dediğini nakletti:
"Bize Kur’andan açıklamadık birşey bırakılmadı. Lakin biz bunları anlama bakımından aciz kaldık."
Ve İbn Mes’ud (r.a) şu ayeti okudu:
"Sana zikri (Kur’anı) insanlara açıklayasın diye indirdik."
( Nahl : 44 )
Evet, ilk müslüman olanlardan birisi ve Sahabelerin (r.a) büyüklerinden olan Abdullah bin Mes’udun (r.a) bu sözünü ibretle düşünün