Reddedilmeyen Duanın Şartları
“Bana dua edin size cevab vereyim.” (Mûmin, 60)
اللهُ (جَلَّ جَلاَلُهُ) 'nin ayette buyurduğu gibi cevab vermesi ayrı kâbul etmesi ayrı mevzûlardır.
اللهُ (جَلَّ جَلاَلُهُ) kullarının duasına cevab vermesi; hikmeti gereği bazen istenen şeyin aynısı bazen de daha güzelini bazen de zararlı olduğunu bildiği için kabul edilmemiş olabilir yahud ahirate tehir edilmiştir. Tâbi aslolan duaların kabul edilecek, olunabilecek vasıflara haiz olması gerekir. Bunlar da duanın kabul edilebilecek meşru dahilinde olacak. Sonra, samimi, ihlas ile olmalıdır. Mümkünse abdestli olarak helal lokma ve giyecekli bir hâlette olarak dua edilmelidir. Mubârak mevki ve zamanlarda, farz namazın hemen ardından, sunnete uygun şekilde ve bildirildiği lafızlarla yapılması hikmet-i ilahiye ve rahmet-i ilahiye matlubdur.
ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
"Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin! Gerçek şu ki, Allah sınırı aşanları sevmez." (Âraf 55)Peygamberimiz ﷺ şöyle buyurmuştur;
إِنَّ الَّهلَ حَيِيٌّ كَرِيمٌ يَسْتَحْيِي إِذَا رَفَعَ الرَّجُلُ إِلَيْهِ يَدَيْهِ أَنْ يَرُدَّهُمَا صِفْرًا خَائبِتََْنيِ
“Allah, hayâ sahibidir, çok Kerim'dir. Bir insan iki elini kaldırıp kendisine dua ettiği zaman, o kalkan iki eli boş çevirmekten hayâ eder”(Tirmizî, De’avât,118; İbn Hıbbân, Ed’ıye, Hadis No: 876; Hâkim, De’avât, I, 497)
Allah'ın duaları kabul edeceğini beyan etmiştir. Medine'li müslümanlardan Ebû Umâme adlı sahabeyi mescidde kederli bir şekilde otururken gören Rasûlullah ﷺ, O'na; “Namaz vakti değil, niçin mescidde oturuyorsun?” diye sorar.
Sahâbe; “Üzüntülerim ve borçlarım sebebiyle buradayım, ey Allah’ın Rasûlu!’’ diye cevab verir.
Bunun üzerine Peygamberimiz ﷺ; “Söylediğin zaman, Allah’ın üzüntünü ve borçlarını gidereceği bir dua öğreteyim mi sana?’’ der.
Sahâbe; ‘’Evet, öğret ey Allah’ın elçisi!” karşılığını verir.
Peygamberimiz ﷺ de ona şu duayı öğretir ve akşam-sabah okumasını tavsiye eder:
“Allah’ım! Kederden ve hüzünden Sana sığınırım, acizlikten ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım, borç altında ezilmekten ve insanların kahrından Sana sığınırım.”
Sahabe; “Peygamberin öğrettiği duayı okudum; Allah da üzüntümü ve borçlarımı giderdi’’ demiştir.
وعن الخدرى رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ] دَخَلَ رسولُ اللّهِ # ذَاتَ يَوْمٍ المَسْجِدَ، فإذَا هُوَ بِرَجُلٍ مِنَ ا‘نْصَارِ يُقَالُ لَهُ: أبُو أُمَامَةَ، فقَالَ: يَا أبَا أُمَامَةَ مَالِى أرَاكَ جَالِساً في المَسْجِدِ في غَيْرِ وَقْتِ صََةٍ؟ قالَ: هُمُومٌ لَزِمَتْنِى، وَدُيُونٌ يَا رسُولَ اللّهِ، فقَالَ #: أَ أُعَلِّمُكَ كَلِمَاتٍ إذَا قُلْتَهُنَّ أذْهَبَ اللّهُ عَنْكَ هَمَّكَ، وَقَضى دَيْنَكَ؟ قَالَ: قُلْتُ بَلَى يَا رَسُولَ اللّهِ. قالَ : قُلْ إذَا أصْبَحْتَ وَإذَا أمْسَيْتَ: اللَّهُمَّ إنِّى أعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَن، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الجُبْنِ وَالْبُخْلِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنْ غَلبَةِ الدَّيْنِ، وَقَهْرِ الرِّجَالِ، فَقُلْتُ ذلِكَ فأذْهَبَ اللّهُ عَنِّى غَمِّى، وَقَضَى دَيْنِى
أخرجه أبو داود
(Ebû Davud, Salat, 367, 3, 1841)أخرجه أبو داود
Peygamberimiz ﷺ; dua edene yüce Allah’ın isteğini ya dünyada hemen vereceğini veya ahiratte vereceğini ya da istediği iyilik kadar kötülüğün giderileceğini bize haber vermiştir:
يف هل لجعي نأ امإف هل بيجتسا لإ ءاعدب للا وعدي لجر نم ام ردقب هبونذ نم هنع رفكي نأ امإو ةرخلا يف هل رخدي نأ امإو ايندلا للا لوسر اي اولاق لجعتسي وأ محر ةعيطق وأ مثإب عدي مل ام اعد ام يل باجتسا امف يبر توعد لوقي لاق ؟لجعتسي فيكو
“Allah’a dua eden herhangi bir insan yoktur ki duası kabul edilmiş olmasın. Günah işlemediği, yakınları ile ilişkisini kesmediği ve isteğinde acele etmediği sürece Allah ona ya dünyada istediğini hemen verir veya isteğini ahirete bırakır ya da duası nisbetinde günahlarını bağışlar. "Sahabe, “Ey Allah’ın elçisi! Nasıl acele edilir? diye sordular.
Peygamber, “Kulun, Rabbime dua ettim de duama icabet etmedi, demesidir” buyurur.
(Tirmizî, De’avât, 13; Muslim, Dua, 92)
Aynı hadisin Hâkim’in Mustedrak adlı eserindeki rivayetinde; üçüncü şık;
“Ya da duası nisbetinde ondan bir kötülüğü savar” şeklindedir.
(Hâkim, De’avât, I, 493)
***
Ömer b. Hattâb رَضِيَ اللهُ عَنْهُ ’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Dua gök ile yer arasında durur, Peygamber ﷺ’e salavat getirinceye kadar o duadan hiçbir şey Allah katına yükselmez.”
(Tirmîzî, Vitr, Bab 352 , Hadis no: 486 rivâyet etmiştir.)
(Tirmizi, bunu Ömer رَضِيَ اللهُ عَنْهُ'e mevkuf olarak rivayet etmiştir. Rezin ise, merfu olarak rivayet etmiştir.)
Peygamber ﷺ, mescidinde bir kişinin namazı bitirir bitirmez dua etmeye başladığını görünce:
“Bu adam acele etti.” buyurdu.
Sonra o adamı yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: “Biriniz duâ edeceği zaman önce Allâh Teâlâ’ya hamd u senâ etsin, sonra Peygamber’ine salât u selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin.”
(Tirmizî, Deavât, 64/3477)
Nitekim âyet-i kerîmede:
“Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mûminler! Siz de O’na çokça salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (Ahzâb, 56) buyrulduğu vechile o yüce varlığa salât-u selâm getirmek, mûminler için ilâhî bir emirdir.
***
Kabûl olan dualar :
1. Bazı kimselerin yaptığı dualar,
2. Belirli zamanlarda yapılan dualar,
3. Belirli mekânlarda yapılan dualar.
1- Duası Kabûl Olanlar
Kur’ân’da ve hadis-i şeriflerde duası kabul edilenlerden bize örnekler verilmiştir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
a) Meryem’in Babası İmrân’ın Duası
İmrân, kızı Meryem için;
“Onu (Meryem’i) ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum / Senin korumanı diliyorum” (Âl-i İmrân, 36)
Yüce Allah, İmrân’ın duasını kabul ettiğini şöyle bildirmektedir:
“Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyyâ da onun bakımını üstlendi.” (Âl-i İmrân, 37)
b) Eyyûb عليه السَّلاَمُ Peygamberin Duası
Eyyûb (a.s)’ın, hastalığının iyileşmesi ve sıkıntısının giderilmesi için Allah’a şöyle dua ettiği bildirilmektedir:
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabb'ine, ‘Şubhesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 83)
“Kulumuz Eyyûb’u da an: (O) Rabb'ine ‘Şeytan, bana bir yorgunluk ve azab dokundurdu’ diye seslenmiş, dua etmişti.” (Sâd, 41)
Yüce Allah, Eyyûb Peygamberin duası üzerine hastalığının iyileşmesi için,
“Ona ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin (bir su)” (Sâd, 42) buyurmuş,
Eyyûb عليه السَّلاَمُ ayağını yere vurmuş, çıkan su ile yıkanmış ve sudan içmiş, iç ve dış bütün hastalıklarından kurtulmuştur. Yüce Allah, Eyyûb’un duasını kabul ettiğini şöyle bildirmektedir:
“Biz de onun duasını kabul etmiş ve başına gelenleri kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha vermiştik.” (Enbiyâ, 84)
c) Yûnus عليه السَّلاَمُ Peygamberin Duası
Yûnus Peygamber, balığın karnında şöyle dua etmiştir:
“(Ey Peygamberim!) Zunnûn’u (balık karnına girmiş olan Matta oğlu Yûnus’u) da an; zira (o, kavmine) kızarak (yurdundan) ayrılıp gitmişti, bizim kendisine güç yetiremeyeceğimizi, (kavminin arasından çıkmakla kendisini kurtaracağını) sanmıştı. Nihayet karanlıklar içinde (kalıp); ‘(Ey Rabbim!) Senden başka ilah yoktur. Senin şânın yücedir, ben zâlimlerden oldum!’ diye yalvardı.” (Enbiyâ, 87)
Yüce Allah, Yûnus Peygamberin duasını kabul ettiğini şöyle bildirmektedir:
“Biz de onun duasını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, mûminleri böyle kurtarırız.” (Enbiyâ, 88)
Bu ayetlerde Allah, bedensel ve zihinsel her türlü hastalıktan kurtulmak için tedavi yollarına başvurulması gerektiğini, şifayı verenin Allah olduğunu vurgulamaktadır. Peygamberimiz ﷺ, Yûnus Peygamberin duası ile ilgili olarak;
Balık sahibi (Yûnus peygamberin), balığın karnında yaptığı duası; لاَ إِلهَ إِِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (Yaklaşık okunuşu ‘lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine’z- zâlimîn -Ya Rabbî! Senden başka ilâh yoktur, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, gerçekten ben zâlimlerden oldum)’ şeklinde idi. Bu sözlerle dua eden herhangi bir Müslüman yoktur ki Allah onun duasını kabul etmiş olmasın” buyurmuştur.
(Tirmizî, De’avât, 85; Hâkim, De’avât, I, 505)
ç) Zekeriya عليه السَّلاَمُ Peygamberin Duası
Zekeriya عليه السَّلاَمُ, Allah’a dua edip kendisine çocuk ihsan etmesini istemişti:
“(Ey Peygamberim!) Zekeriyya’yı da (an). O, Rabbine; ‘Rabb'im! Beni tek (yalnız başıma çocuksuz) bırakma. Sen, vârislerin en hayırlısısın (her şeyim sana kalacaktır)’ diye dua etmişti.” (Enbiyâ, 89)
Yüce Allah, Zekeriya Peygamberin duasını kabul ettiğini şöyle bildirmektedir:
“Onun duasını da kabul buyurduk ve ona Yahyâ’yı armağan ettik. Eşini de kendisi için ıslah ettik (çocuk doğurmağa elverişli bir hâle getirdik). Gerçekten onlar hayır işlere koşarlar, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi ve bize derin saygı gösterirlerdi.” (Enbiyâ, 90)
d) Suleyman عليه السَّلاَمُ Peygamberin Duası
Suleyman عليه السَّلاَمُ, yüce Allah’tan mulk istemiştir:
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَّا يَنبَغِي لِأَحَدٍ مِّنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
“O, ‘Rabb'im! Beni afvet, bana, benden sonra hiç kimseye nâsib olmayan bir mulk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sen, çok lutufkârsın’, diye dua etti!” (Sâd, 35)Yüce Allah, onun bu duasını kabul etmiştir:
فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاء حَيْثُ أَصَابَ وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاء وَغَوَّاصٍ وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ
“Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.” (Sâd, 36–38)Zikrettiğimiz bu beş örnekte, insanlara önder ve rehber olarak gönderilen peygamberlerin çeşitli konularda dua ettikleri ve dualarının kabul edildiği ve bunun bir öğüt olduğu bildirilerek mûminlere yol gösterilmektedir. Peygamberler gibi ihlâs ile usul ve şartlarına uygun olarak dua eden mûminlerin duaları da kabul olur. Özellikle bazı zamanlarda, konumları ve durumları sebebiyle bir kısım insanların dualarının kabul olacağını Peygamberimiz bize bildirmiştir. Bunların bir kısmını şöyle özetleyebiliriz:
e) Oruçlu Kimsenin, Âdil Devlet Başkanının ve Mazlumun Duası
“Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası. Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine kaldırır ve o dua için sema kapılarını açar ve ‘İzzetime yemin ederim ki belli bir süre de olsa mutlaka sana yardım edeceğim’ buyurur.”
(Tirmizî, De’avât, 115,129; İbn Mâce, Siyâm, 48; İbn Hıbbân, Ed’ıye, 17, No:17228)
Muaz (b. Cebel)'e kendisini Yemen'e gönderdiğinde şöyle demiştir:
"Bir de mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onun duası ile Allah arasında hiçbir perde yoktur."
(Muslim, I, 50; Buhari, II, 364; Tirmizi, III, 21, IV, 368; Ebû Dâvûd, II, 104; İbn Mâce, 1, 561)
Oruç, riya karışmayan bir ibadettir. Oruç tutan sırf Allah için tutmuştur. Dolayısıyla Allah oruç tutanın duasını kabul eder. Devlet başkanı/yönetici olup da yönetilenlere ve halka adaletli davranabilmek bir meziyettir, dürüstlüktür. Allah, bu kimselerin dualarını kabul edeceğini bildirerek adaletin önemine vurgu yapmıştır. Mazlum ise zarara uğramış, kalbi kırılmıştır, dolayısıyla zâlime içtenlikle dua etmiştir. Allah, zalimin değil mazlumun yanındadır. Dolayısıyla mazlumun duasını kabul eder ve zâlimden onun intikamını alır.
f ) Misafirin ve Anne-Babanın Çocuklarına Duası
“Hiç şek ve şubhe yok ki üç kimsenin yaptığı dua kabul edilir: Anne-babanın çocuklarına yaptığı dua, misafirin duası ve zulme uğramış kimsenin duası.”
(Ebû Davud, Salât, 364; Tirmizî, De’avât, 48; Heysemî, Ed’ıye, 17, No: 17229; Musned, II, 25, 348; Muhammed b. Selâme el-Kudaî, eş-Şihâb, I, 208)
Dinimiz misafire ibadetlerde birtakım kolaylıklar tanımıştır. Meselâ isterse Ramadan orucunu -daha sonra kaza etmek şartıyla- tutmayabilir, dört rekatlı namazları iki rekat olarak kılar, mestlerin üzerine yetmiş iki saat mesh edebilir. Bu kolaylıklar, misafire verilen değeri ifade eder. Duasının kabulü de bu sebebledir. Anne-baba, çocukların hayata gelme sebebidir. Çocukları her türlü zahmete katlanıp büyütmüşlerdir. Üzerlerinde hakları çoktur. Bu itibarla çocukları hakkında yaptıkları dua reddedilmez.
g) Mûminlerin Yüzlerine ve Gıyablarında Birbirlerine Yaptıkları Dua
Peygamberimiz ﷺ, bir mûminin, bir mûmin kardeşinin gıyabında yaptığı duanın en süratli kabul edilen dua olduğunu şu hadislerinde bildirmiştir:
“Hiç şubhesiz en süratli kabul edilen dua, bir mûminin bir mûmine gıyabında yaptığı duadır.”
(Ebû Davud, Salât, 364; Buhârî, Edebu’l-Mufred, No: 623)
“İki dua vardır ki bu dualar ile Allah arasında perde yoktur. Mazlumun duası, kişinin müslüman kardeşinin gıyabında yaptığı dua.”
(Heysemî, Ed’ıye, 17, No: 17231)
“Bir kimse kardeşinin gıyabında dua ettiği zaman melekler, ‘âmin, aynısı sana da verilsin’ diye dua ederler.”
(Ebû Davud, Salât, 362)
“Birbirleriyle karşılaşıp tokalaşan iki Müslüman yoktur ki Allah dualarını kabul etmiş, ellerini bırakmadan onları bağışlamış olmasın.”
(Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 4139)
“Allah, Müslümanlara zayıfların duası sebebiyle yardım eder.”
(Taberânî, No: 4160)
Bu hadisler, mûminlerin birbirlerinin yüzlerine ve gıyablarında dua etmelerini hem teşvik etmekte, hem de bu duaların kabul edileceğini bildirmektedir.
ğ) İsm-i Âzâm ile Yapılan Dua
“İsm-i a’zâm”, en yüce isim, demektir. Hadis kitablarında ism-i âzâm ile ilgili farklı isimler zikredilmiştir. Bunlardan iki rivayet şöyledir:
Sahabeden Enes b. Malik رَضِيَ اللهُ عَنْهُ diyor ki; Peygamber ﷺ, bir gün camiye girdi. Bir sahâbî namaz kılıyordu. Bu sahâbî namazdan sonra dua etmeye başladı ve duasında şöyle diyordu:
“Allah’ım! Her türlü övgü sana mahsustur. Senden başka ilâh yoktur. (Sen), Mennân'sın / çok nimet verensin, gökleri ve yeri yokken var edensin, celâl ve ikram sahibisin, ey yaşayan, diri, canlı, ölümsüz, ezelî ve ebedî olan; zatı ile kaim olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan ve ihtiyaçlarını üstlenen Allah’ım! cümleleri ile sana dua ediyor, senden talebte bulunuyorum.”
Bu duayı işiten Peygamberimiz ﷺ;
“Bu kimse, Allah’ın ism-i âzâm’ı ile dua etti ki ism-i âzâm ile dua edildiğinde Allah bu duayı kabul eder ve bu isimle istenince Allah verir”
(Hâkim, De’avât, I, 504; Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 1124)
Enes bin Mâlik anlatıyor. Peygamber bir adamın;
“Allah’ım! ‘Hamd sana mahsustur, Senden başka ilâh yoktur, sadece Sen varsın, Sen Mennân'sın, gökleri ve yeri yaratansın, celal ve ikram sahibisin, isim ve niteliklerin ile istiyorum. Senden cenneti istiyorum ve cehennemden sana sığınıyorum” diye dua ettiğini duydu ve;
“Bu adam Allah’tan, O’nun yüce ismiyle istedi ki Allah’a ism-i âzamı ile dua edildiği zaman kabul eder, bu isim ile istenildiği zaman verir”
(Hâkim, De’avât, I, 504; İbn Mâce, Dua, 9)
Hadislerde Allah’ın ism-i a’zâmı olarak birden çok isim zikredilmiştir. Bu isimlerin başında lafza-i celal; sonra Rahman, Rahîm, Rab, Mennân, Ehad, Samed, Hayy, Kayyûm, Mâliku’l-mulk, Bedî’u’s-semâvâti ve’l-erd, Zû’l celâli ve’l-ikram, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illâ ente isimleri gelmektedir.
(Muslim, Salâtu’l-musâfirîn, 258; Tirmizî, De’avât, 65; İbn Mâce, Dua, 9; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân, 14; Ahmed, III, 120; VI, 461)
h) Hac ve Umre Yapanların Duası
“Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın (evininin) ziyaretçileridir / elçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar.”
(İbn Mâce, Menâsik, 5)
“Kim Allah için hacceder de (Allah’ın rıdâsına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı hariç) annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hacdan) döner.”
(Buhârî, Hac, 4; Nesâî, Menâsiku’l-Hac, 4; Muslim, Hac, 438; İbn Mâce, Menâsik, 1)
Bu hadislerde Peygamberimiz ﷺ, Allah’ın, hac ve umre yapan kimselerin dualarını kabul edeceğini bildirmektedir. Hac ve umre; meşakkatli bir ibadettir, sıcak, izdiham ve kalabalıkta sırf Allah için sıkıntılara katlanmak samimiyetin gereğidir. Ayrıca hac ve umre yapanlar, Mescid-i Haram, Kâbe, Mina, Muzdelife ve Arafat gibi kutsal mekânlarda dua ederler, Allah da onların duasını kabul eder.
i) Allah Yolunda Cihad Eden Gâzilerin Duası
“Allah yolunda cihad eden gaziler, hac ve umre yapanlar Allah’ın elçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, O’ndan bir şey isterlerse onlara verir.”
(İbn Mâce, Menasik, 5)
Dini mubîni İslâm için cihad eden, Allah için beden ve mal varlığını ortaya koyan, gerektiğinde uykusuz ve aç kalan, düşmanla çarpışan müslüman, bu konumda dua ettiği zaman Allah duasını kabul eder. Her müslümanın kabul olan bir duası vardır. Peygamberimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:
“Her müslümanın kabul olan bir duası vardır.”
(Heysemî, Ed’ıye, 10, No: 17215)
2. Belirli Zamanlarda Yapılan Dualar
Müslüman, her zaman dua yapabilir, özellikle Ramadan Ay'larında, Kadir, Cumua ve bayram gecelerinde, seher vakitlerinde, secde hâlinde, ezan ile kamet arasında, namazdan sonra yapılan duaların kabul olacağı ile ilgili hadisler vardır. Duaların kabul olacağı zamanları şöyle özetleyebiliriz.
a) Üç Aylarda Yapılan Dualar
İçinde bin aydan hayırlı olan kadir gecesinin bulunduğu, Kur’ân’ın indiği ve İslâm’ın beş temel esasından biri olan oruç ibadetinin tutulduğu, rahmet ve mağfiret ayı olan Ramadan ayına hazırlık aylarıdır. Peygamberimiz ﷺ, bu aylarda diğer aylara nisbetle daha çok oruç tutmuş, bazen Şaban ayının tamamını oruçla geçirmiş (Tirmizî, Savm, 36) ve
“Yüce Allah, Şaban ayının yarısı olduğunda dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin sayısından çok kimsenin günahını bağışlar” (Tirmizî, Savm, 38 - Zayıf hadis) buyurmuştur.
Tirmizi : Aişe رَضِيَ اللهُ عَنْهُ عنها 'nın hadisini bu şekliyle sadece Haccac'ın rivayetinden biliyoruz. Muhammed'den işittim bu hadisin zayıf olduğunu ve Yahya b. ebi Kesir'in , Urve'den işitmediğini söylerdi. Haccac b. Ertae, Yahya b. ebi kesir'den hadis işitmemiştir .
(Sunen-i Tirmizi: Oruç (savm) bölümü , 739, c.1,s.199 - Konya Kitapçılık- hazırlayan Abdullah Parlıyan) ; El-Şevkânî ,El-Fevaid El-Mecû'a adlı eserinde işaret etmektedir. Hadisin zayıf ve senedinin kesik olduğunu söylüyor, El-Fevaid, El-Mecmû'a, s. 51; Suyutî, El-Cami'us-Sağir, c. 1, s. 297, H. No: 1942, Suyuti hadisi “hasen” olarak tanımlamaktadır.)
b) İftar Vaktinde Yapılan Dualar
Peygamberimiz ﷺ; “Oruçlunun orucunu açarken yapacağı dua reddedilmez.”
(İbn Mâce, Siyâm, 48)
Hadiste, ihlas ile yerine getirilen bir ibadetin sona erme zamanında, kulun yaptığı duanın kabul edileceği müjdelenmekte ve dolayısıyla oruç açarken dua edilmesi teşvik edilmektedir. Sahabeden Abdullah ibn Amr, iftar vaktinde şöyle dua etmiştir:
“Allah’ım! Ben Senden her şeyi kuşatan rahmetin sebebiyle beni bağışlamanı diliyorum.”
(İbn Mâce, Siyâm, 48)
c) Cumua Günü ve Gecelerinde Yapılan Dualar
“Cumua gününde bir saat vardır ki Müslüman o saatte namazda Allah’tan bir hayır isterse, Allah ona istediğini verir”
(Buhârî, De’avât, 61)
Peygamberimiz ﷺ, Ali رَضِيَ اللهُ عَنْهُ’ye buyurmuştur ki;
“Cumua gecesi olduğu zaman gecenin son üçte birinde kalkabilirsen (kalk ve dua et). Çünkü o vakit, (meleklerin) şahid olduğu bir zaman dilimidir. Bu vakitte yapılan dua kabul olur.”
(Ebû Davûd, Dua, 115)
Peygamberimiz ﷺ;
“En faziletli günlerden biri de Cumua günüdür” buyurmuş ve bu günde kendisine çok salât u selâm getirilmesini istemiştir.
(İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 910)
ç) Arafe Günü Yapılan Dualar
Peygamberimiz ﷺ “En hayırlı / kabulu şayan olan dua, Arafe günü yapılan duadır”
(Tirmizî Dua, 8; Malik, Dua, No: 500)
d) Gece Vakti Yapılan Dualar
Şu hadisler gece vakti yapılan duaların kabul olacağını ifade etmektedir:
“Gecede bir an vardır ki, kişi ona rastlar da dünya ve ahirat için bir şey dilerse, şubhesiz Allah dileğini yerine getirir. Bu an, her gecede vardır.”
(Muslim, Salâtu’l-Musâfirîn, 166)
“Yüce Rabb'imiz her gece yakın semaya iner, gecenin son üçte biri kalıncaya kadar kalır ve; ‘Kim bana dua ederse ona icabet ederim, kim benden bir şey isterse ona isteğini veririm, kim benden afv ve bağış dilerse onu bağışlarım’ der.”
(Buhârî, De’avât, 13; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 919–922)
Bu hadisin başka bir varyantında, bu durumun, gecenin yarısı veya üçte birinden sabah oluncaya kadar devam ettiği bildirilmektedir. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 919, 921)
“Kim gece uyanınca, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur, bir tek O vardır, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur, O’nun her şeye gücü yeter. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür, güç ve kuvvet ancak Allah ile vardır’ der, sonra ‘Rabb'im! Beni bağışla’ diye dua ederse -veya sonra dua eder, buyurdu- duası kabul olur. Eğer azmedip abdest alıp namaz kılarsa namazı kabul olur.”
(Tirmizî, De’avât, 26)
Peygamberimiz, gece vakti yapılan duanın daha faziletli olduğunu bildirmiştir:
“Gecenin sonunda yapılan dua daha faziletlidir ve kabul edilmesi daha çok umulur.”
(Tirmizî, De’avât, 80)
“Her gece bir munâdi şöyle seslenir? Dua eden yok mu? Onun duası kabul olur. İsteyen yok mu? İstediği verilir. Afv ve mağfiret dileyen yok mu? Günahı bağışlanır.”
(Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17244)
Akşamdan sabah namazı vaktine kadar gece yapılan duaların kabul olacağı ile ilgili rivayetler vardır.
(Nuraddin el Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17243-17253)
Gecenin yarısında ve üçte ikisinde yapılan dualar daha çok kabul olur.
(Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17252)
Gece yapılan dualar samimiyetle ve gönülden yapıldığı için icabete mazhar olur.
e) Ezan okunduğu ve Kâmet Getirildiği Zaman Yapılan Dualar
“Namaz için ezan okunduğu zaman sema kapıları açılır ve yapılan dualar kabul olur.”
(Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 4072)
“Ezan okunduğunda, sema kapıları açılır ve dualar kabul edilir. Kamet getirildiğinde dua reddedilmez.”
(İbn Ebî Şeybe, Dua, 17, No: 29239)
f ) Ezan ile Kâmet Arasında Yapılan Dualar
Peygamberimiz ﷺ; “Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddedilmez” buyurdu.
Bunun üzerine sahabe; “Ey Allah’ın elçisi! Ne dua edelim?” diye sordular.
Peygamber ﷺ, “Allah’tan dünya ve ahirette âfiyet / sağlık isteyiniz” buyurdu .
(Tirmizî, De’avât, 129; Ebû Davud, Salât, 35)
g) Namazda, Secde Hâlinde ve Farz Namazların Akabinde Yapılan Dualar
Peygamberimiz ﷺ; “Kulun Rabb'ine en yakın olduğu an, secdede bulunduğu andır. O hâlde secde hâlinde bolca dua ediniz.”
(Muslim, Salât, 215; Ebû Davud, Salât, 152)
‘’Hangi dua kabul edilmeye daha yakındır?” diye sorulan bir soruya
Peygamber; ‘’Gecenin ikinci yarısında yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dua’’ diye cevab vermiştir.
(Tirmizî, De’avât, 80)
ğ) Yağmur Yağarken ve Kâbe’yi Görünce Yapılan Dua
“Dört yerde sema kapıları açılır ve dualar kabul olur: Allah yolunda savaşmak üzere saf tutulduğunda, yağmur yağarken, namaz kılarken ve Kâbe’yi görünce.”
(Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17253)
"Müslüman kişi için üç vakit vardır, onlarda dua ederse, sıla-i rahmi kıran ve günah olan bir şey tâleb etmedikçe, kendisine mutlaka icabet edilir:
Namaz için muezzin ezan okurken susuncaya kadar, savaşta iki saf karşılaşınca Allah aralarında hükmedinceye kadar, yağmur yağarken kesilinceye kadar."
(Taberânî; Mustedrak ; Deylemî; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/524)
h) Yûnus عليه السَّلاَمُ Peygamberin Duası ile Yapılan Dualar
Peygamberimiz ﷺ, Yûnus Peygamberin balığın karnında yaptığı dua ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Balık sahibi (Yûnus’)nin, balığın karnındaki duası; لاَ إِلهَ إِِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (yaklaşık okunuşu) Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn
(Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, gerçekten ben zalimlerden oldum.) Bu dua ile dua eden hiçbir müslüman yoktur ki Allah onun isteğini bu dua sebebiyle kabul etmiş olmasın.”
(Hâkim, De’avât, No: 1862–1863)
“(Peygamber, ashabına) ‘Size bir şey haber vereyim mi? Sizden birine bir sıkıntı veya dünya musibetlerinden bir musibet isabet ettiği zaman, bu dua ile dua ettiği zaman o sıkıntı ve imtihan ondan giderilir.’ (demiş) kendisine ‘evet haber ver’ denilmiş, bunun üzerine;
‘Balık sahibi Yûnus’un; لاَ إِلهَ إِِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ Yaklaşık okunuşu (Lâ ilâhe illâ ente subhâne innî kuntu mine’z-zâlimîn - Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum), şeklinde yaptığı dua dır, buyurmuştur.”
(Hâkim, De’avât, No: 1864)
3. Belirli Mekânlarda Yapılan Dualar
Evde, caddede, sokakta, iş yerinde, tarlada kısaca; tuvalet, hamam gibi ibadete elverişli olmayan yerler ile kumarhane ve meyhane gibi günah işlenen mekânların dışında her yerde dua edilebilir.
Bununla birlikte cami ve Kâbe gibi ibadet yerlerinde, Arafat ve Muzdelife gibi mubârak mekânlarda yapılan dualar daha faziletlidir. Meselâ Peygamber Efendimiz; Medine’deki Mescid-i Nebevî’de kılınan bir rekat namazın, Mescid-i Haram dışındaki diğer mescitlerde kılınan bin rekat namaza denk olduğunu (Nesâî, Mesâcid, 4), Mescid-i Haram’da kılınan namazın ise diğer mescitlerde kılınan namazlardan yüz bin kat daha fazla sevab olduğunu (İbn Mâce, Salât, 195) bildirmiştir.
Dua da bir ibadet olduğuna göre Mescid-i Haram’da ve Mescid-i Nebevî’de yapılan dualar da daha faziletli ve makbul olur.