RESİMLERLE NAMAZ
Secdede Ayakların Durumu
İbn Huzeyme senediyle Aişe (r.anha)’nin şöyle ediğini nakletti:
“Peygamber (s.a.v.) benimle beraber yatıyordu, onu aradım ve secde halinde, ayak topuklarını birbirine bitiştirmiş, parmak uçları kıbleye dönük bir şekilde buldum.”
(Beyhakî, 2/116; İbn Huzeyme sahihin’de (654) rivayet edilmiştir)
Secdede Kolların Durumu
Secde ettiği zaman pazılarını vücudundan ayırır (yani dirseklerini yanlarından uzaklaştırır.) Rasulullah (s.a.v.) secdeye vardığı zaman dirseklerini öyle kaldırırdı ki koltuk altı gözükürdü. Ancak kollarını açması yanındakilere eziyet etmemesi gerekir. Eğer eziyet varsa duruma göre davranır.
Secdede karnını baldırlarından uzaklaştırırdı.
Secdede dizlerini birbirinden ayırır. Ayakları ise birbirine yapıştırır.
Rasulullah (s.a.v.) secdede ayak topuklarını diker parmaklarını da kıbleye döndürürdü.
(Bu hadisi İbnu Huzeyme rivayet edip, Albani senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasulullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s, 142)
Peygamber (s.a.v.), secdedeyken ellerini omuzlarının ve bazen de kulaklarının hizasında tutardı.
Ebu Humeyd Es-Saidi (r.anh) şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.v.) secdeye vardığında burnunu ve alnını iyice yere dayar, kollarını yanlarından ayırır ve ellerini de omuzları hizasına koyardı.”
(Ebu Davud, 734; Tirmizi , 270)
Meymune (r.anha)’dan, şöyle dedi:
“Nebi (s.a.v.) secdedeye vardığı zaman, ufak bir kuzu istese kolları arasından geçerdi.”
(Muslim, 496; Ebu Davud, 898; Nesei , 2/213)
Vail İbnu Hucr (r.anh) şöyle dedi:
“Nebi (s.a.v.) secde ettiği zaman el parmaklarını bitiştirirdi.”
(İbnu Huzeyme, 642; Beyhaki, 2/112)
Bera İbnu Azib (r.anh)’dan, şöyle dedi:
"Rasulullah (s.a.v.) secde ettiği zaman ellerini yere koyar, el ve parmaklarını kıbleye doğru çevirirdi."
(İbnu Huzeyme, 643; Beyhaki, 2/113 sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
Secde esnasında eller dizlerden 2 karış ilerde dirsekler havada ve açık şekilde olmalıdır
Rukû'da bel düz olmalıdır.
3 ve 4 rekatlı namazların 2. (son) oturuşundaki sünnet olan teverruk oturuş biçimi
Rasulullah (s.a.v.)'ın Namaz Kılma Şekli:
Ebu Humeyd es-Sâid'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kendisi Peygamber (s.a.v.)'in on kadar sahabesi içinde iken şöyle demişti (Bunlardan biri de Ebu Katâde'dir):
"Ben size Rasulullah (s.a.v.)'in namazını öğreteceğim." Orada bulunanlar: "Sen Peygamber (s.a.v.) ile sohbet etme bakımından bizden daha önde değilsin, onun yanına bizden daha çok gelen biri de değilsin"dediler.
O da, evet, cevabını verdi.
Bunun üzerine, söyle, dediler:
Ebu Katâde şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) namaza kalktığı zaman ayağa kalkar doğrulurdu, ellerini, omuz hizasına kadar kaldırırdı, sonra tekbir alırdı. Rukû etmek isteyince iki elini kaldırır, omuz hizasına getirir, sonra "Allahu ekber" diyerek rukû ederdi. Sonra doğrulur, başını ne diker, ne de eğerdi. (Yani başı kaldırma ve alçaltmada mübalağa yapmamıştır, demektir.) İki elini iki dizi üzerine koyar, sonra "Semiallahu limen hamiden" der, ve iki elini kaldırıp her kemik normal bir şekilde yerini alıncaya kadar doğrulurdu. Sonra secde etmek için yere eğildi. (Yani her aza yerine yerleşinceye kadar. Buhari'nin rivayetinde: "Omurga kemiklerinden herbiri" lafzı yer almaktadır ) Sonra "Allahu ekber" dedi.
Sonra sol ayağını yatırarak üzerine oturdu. (Bu oturuşa istirahat oturuşu denilir.) Sonra her kemik yerini buluncaya kadar yerinde doğruldu, sonra ayağa kalktı. Sonra ikinci rekâtta bunun benzerini yaptı. Nihayet iki secdeden kalkınca tekbir getirdi, iki ellerini iki omuz hizasına getirecek şekilde kaldırdı, iftitah tekbirinde yaptığı gibi yaptı. Nihayet namazın son bulacağı rekâta gelince sol ayağını geri çekti ve yanı üzerinde teverruk oturuşu ile oturdu (Teverruk: Sol kalça üzerine oturmaktır.), sonra selâm verdi.
Orada bulunanlar: Doğru söyledin, Rasulullah (s.a.v.) da böyle namaz kılardı, dediler.
(Bu hadisi Neseî dışında beş hadis imamı rivayet etmiştir. Tirmizi sahih demiştir. Buharı hadisi muhtasar olarak rivayet etmiştir. Neylul-Evtar: II, 184) )
Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:
"Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız, sizler de öyle namaz kılın."
(Buharî, Malik b. Huveyris'ten rivayet etmiştir. Subulu's-Selâm, I, 200)
Namazın Keyfiyetinin Açıklaması:
Bu hadisin muhtevasından ve değişik mezheblere göre; namazın şartları, rukunleri, sunnet ve âdabı ile mendublarından anlaşıldığına göre, namazın kılınış şekli aşağıdaki şekildedir:
(Şerhu'l Kitab el-Lubab, 1, 68-77, el Kavaninu'l-Fıkhıyye, 57-66, el-Muhezzeb; 1, 70-80; Keşşâfu'l-Kınâ; I 381-459; Muğni'l-Muhtâc; 1,148-184, Merâkı'l-Felâh, 44 - 47)
Namaz kılacak olan kişi, namazın şartlarından olan avret yerinin örtülmesi, beden, elbise ve kılınacak yerin temizlenmesini gerçekleştirir, sonra namaz için abdest alır, sonra vakit girince namaz için ezan okur ve kamet getirir, kıbleye dönerek kalbiyle niyet eder ve namaza başlar. İftitah tekbiri alır.
Cumhura göre (Malikiler dışındakiler) niyeti telaffuz etmek sünnettir. Tekbir uzatılmaksızın, (Allahu ekber) denilerek alınır. Malikîlere göre, tekbir açıktan okunur, tekbirin başlangıcında iki el yenlerden çıkarılarak (uzun ve geniş elbise giyenler için) yukarıya doğru kaldırılır. Kadınların durumu böyle değildir.
Yine Hanbeliler dışındaki Cumhura göre, parmakların arası açık tutulur, kıbleye karşı döndürülür, baş parmaklar Hanefîlere göre iki kulağın yumuşağına götürülür, diğer muctehidlere göre ise sadece omuz hizasına götürülür. Hanefîlere göre sadece kadınlar ellerini omuz hizasına kadar kaldırırlar. Nitekim sünnette de böyle gelmiştir. Sonra Malikîler dışındaki cumhura göre, sağ elin avuç kısmı sol el üzerine konur. Hanbeliler ile Hanefîlere göre ise göbek altında tutulur. Şâfiîlere göre ise göğüsün altında tutulur. Malikîlere göre serbest bırakılır.
Namaz kılan kişi secde edeceği yere bakar, sonra Hanefîler ile Hanbelîlere göre subhaneke duası (1) Şafiilere göre teveccuh duası (2) okunur. Malikîlere göre bu iki dua okunmaz. Sonra ittifakla gizlice eûzu çekilir. Hanefîîer ile Hanbelîlere göre, gizlice besmele çekilir. Şâfiilere göre ise besmele açıktan okunur. Malikîlere göre besmele çekilmez. Sonra Fatiha'yı okur. "veleddâllîn"den sonra namaz kılan kişi "âmin" der. Malikîler ile Hanefîlere göre bunu gizlice söyler, Şâfifler ile Hanbelîlere göre açıktan söyler. Fatiha'dan sonra sûre veya ayetler okunur. Öğle ile sabah namazlarında mufassal sûrelerin uzun olanlarından, ikindi ile yatsı namazlarında ise orta uzunlukta olanlarından okunur. Hanbelîlere göre, öğle namazında da orta uzunluktaki sûrelerden okunur. Akşam namazında ise mufassal sûrelerin kısa olanlarından okunur. Malikîlere göre akşam namazında da kısa sûrelerden okunur. Gece okuyuşları açıkça gündüzün okuyuşları ise gizli yapılır.
Eğilmeye başlayınca rukû için tekbir getirilir, eğilme sona erince de tekbir sona erdirilir. Hanefîler dışındaki cumhura göre rükuya giderken eller kaldırılır. Eller rukuda dizleri yakalayacak şekilde konulur, rukuda itminan hâlinde bulunulur, parmakların arası açık tutulur, sırt düzgün bir vaziyette tutulur, baş ile kuyruk sokumu aynı seviyede bulundurulur, baş ne yükseltilir ne de alçalulır, dizlerini kırmayıp dik tutar, kolların dirsekleri böğürlerden uzaklaştırılır, üçer kere "subhanerabbiyelazîm" denilir. Buna "ve bihamdihi" ibaresi de ilâve edilir. Bu ilâve Hanefîler dışındakilere göredir.
Sonra kişi başını rukûdan "semiallahu limen hamideh" diyerek kaldırır. İmama uyan kişi Şâfifler dışındaki cumhura göre, sadece "rabbenâ leke'l-hamd" der. Şâfıîlere göre, imam gibi cemaat de iki cümleyi de söyler. Malikîlere göre ise, yalnız başına namaz kılanlar da bu iki cümleyi birleştirirler, yani ikisini de söylerler. Malikîlere göre, imam tahmid getiimez. Hanefîler dışındaki muctehidlere göre, eller kaldı-nlır, itidal hâlinde ittifakla mutmain olmaya dikkat edilir. Hanefîlere göre ancak iftitah tekbiri esnasında eller kaldırılır.
Sonra Malikiler dışındaki muctehidere göre, secde için eğilinir. Önce dizler, sonra eller, sonra alın yere konulur. Malikîlere göre önce eller yere konulur, ayaklar dikilir, ayak parmaklan kıbleye karşı döndürülür. Hanefi'lere göre, yüz iki avuç arasına konulur, karnı uyluklardan uzaklaştırılır, pazılar da böğürlerden açıkta tutulur. Kadınlar ise bunu yapmazlar. Çünkü onlann bunu yapmam al an daha iyi örtünmelerine sebebdir. Hanefîler dışındaki muctehidere göre, iki avuç iki omuz hizasına konulur, eller kıbleye karşı açılmış ve birbirine bitiştirilmiş olarak konulur. Secdede iki elin avuçları üzerine dayanılır ve secdede mutmain olarak üç kere "Subhane rabbiyel-âlâ" denilir. Hanefîler dışındakilere göre "ve bihamdihî" kelimesi de buna ilâve edilir.
Sonra tekbir getirilerek baş secdeden kaldırılır, iki secde arasında mutmain olacak şekilde oturulur, bu esnada sol ayak yere yatırılıp onun üzerine oturulur, sağ ayak dikilir, iki el iki uyluk üzerine konulur. Hanefîler dışındaki muctehidlere göre "rabbiğfir li' diyerek dua edilir, sonra secde için tekbir getirilir ve ikinci kere secdeye gidilir.
Sonra ikinci rekâta kalkmak için tekbir getirilir. Hanelilere göre iki ayağın önü üzerine kalkılır, (Bu da, ayağa kalkarken ayaklar secdedeki durumunda bulunduğu halde kalkmaktır) oturulmaz, iki el ile yere dayanılarak kalkılmaz. Onlara göre ancak iki diz üzerine dayanılarak kalkılır. Fakat kalkmakta zorluk çekilirse o takdirde yere dayanılarak kalkılabilir. Şâfifler dışındaki muctehidlere göre istirahat için oturulmaz. Şâfifler ile Hanbelîlere göre, iki el ile yere dayanılır. Şâfiîlere göre, istirahat oturuşu yapılır ve kalkılırken iki el kaldırılır.
Ayağa kalkıldığı zaman ittifakla istiftah duası okunmaz. Ancak, Şâfiîler ile Hanbelîlere göre, gizli olarak eûzu çekilir. Hanefîler ile Malikîlere göre eûzu çekilmez. Malikîlere göre besmele çekilmez, cumhura göre besmele çekilir. Fatiha ve sûre okunur, ikinci rekâtın okuyuşu, birinci rekâttan daha kısa yapılır.
Sonra birinci rekâtta olduğu gibi, rukû ve secde edilir. Sabah namazında rukûdan önce kunut duası okunur. Bu hüküm Malikîlere göre olup onlara göre bunu yapmak daha faziletlidir. Rukûdan sonra da kunut caizdir. Şâfiîlere göre, kunut rukudan sonra yapılır Hanbclîlerc göre, vitir namazında bütün sünnetlerde rukûdan sonra kunut duası okunur. Nitekim bu hususu ileride açıklayacağız.
İkinci rekâtın secdesi tamamlanınca, Malikîler dışındaki cumhura göre, iftiraş vaziyetinde, Malikîlere göre ise teverruk vaziyetinde teşehhud için oturulur. Nitekim bu hususlar daha önce açıklanmıştır.
Parmaklar kıbleye doğru yöneltilir, iki el iki uyluk üzerine konulur, Hanefi'lere göre parmaklar açık tutulur, Malikîlere göre, sol elin parmaklan açılır, işaret parmağı ile baş parmak dışındaki parmaklar yumulur, Şâfiîlere göre, sadece işaret parmağı açılır, diğerleri yumulur. Hanbelilere göre, baş parmak orta parmak ile halka yapılır. Hanefilere göre "lâ ilahe" sözü söylenirken işaret parmağı ile işaret edilir, "illallah" denilirken hareket ettirilmeksizin işaret parmağı ile işaret edilir. Malikîlere göre ise, teşehhudün başlangıcından itibaren hem işaret edilir, hem de hareket ettirilir.
Sonra daha önce metinleri geçmiş bulunan üç ayrı teşehhud sîga ve şeklinden biri "abduhû ve rasûluhû'"ya kadar okunur. (1)
Şâfiîler dışındaki cumhura göre bı teşehhude birinci oturuşta her hangi bir şey ilâve edilmez. Şâfiîlere göre sadece Peygamber (s.a.v.)'e salavat ilâve edilir. Son teşehhude gelince, buna İbrahimî salâvat ilâve edilir.
Hanefiler dışındaki muctehidlere göre son teşehhutte teverruk şeklinde oturulur.
Sonra Hanefîlere göre Kur'an ve Sünnetten varid olmuş dualarla Allah'a dua edilir. Cumhura göre ise dilenilen şekilde dua edilir. Sonra iki rekâtlı namazlarda sağa ve sola selâm verilir. Selâm lafzı şöyledir: "Esselâmu aleykum ve rahmetullah."
Malikîlere göre buna "ve berekâtuhû" sözü de ilâve edilir. Bu sözler söylenirken uzatılmaz, seri olarak söylenir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Selâmı kısa kesmek sünnettir."
(Bu hadisi Ahmed, Ebu Davud rivayet ettiler. Tirmizî de mevkuf olarak rivayet etmiştir. Neylu'l-Evtar, II, 295)
İbni Mubarek şöyle demiştir: Bunun manası uzatılmamasıdır.
Eğer namaz üç rekâtlı bir namaz ise bir rekât daha kılınır, sonra teşehhud yapılır ve selâm verilir. Eğer namaz dört rekâtlı namazlardan ise, iki rekât daha kılınır, sonra teşehhud yapılarak selâm verilir. Farz namazlarda son iki rekâtta, yani üçüncü ve dördüncü rekâtlarda Fatiha'dan başka bir sûre okunmaz. Hanefîlcre göre ise nafile namazlarda son iki rekâtta, vitir namazının bütün rekâtlarında sûre okunur. Şâfiflere göre nafilelerde son iki rekâtta farzlar gibi sûre okunmaz.
(Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî ; İSLÂM FIKHI ANSİKLOPEDİSİ , Namzın Sünnetleri : S: 81 - 85)
Rasulullah'ın (s.a.v.) Namaz Kılma Şekli