Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.) bir gün minbere oturup:
“Bir kul ki, Allah ona ya dünya nimetlerini vermek ile kendi katındakileri vermek arasında onu muhayyer bırakmış, o da Allah'ın katındakileri seçmiştir” buyurdu.
Bunun üzerine Ebu Bekr, ağladı, ağladı. Sonra da:
“Sana babalarımızı ve annelerimizi feda ettik!” dedi.
Ebu Saîd der ki:
“Muhayyer bırakılan kişi, Resulullah (s.a.v.) idi. Ebu Bekr'de onu en iyi bilenimiz idi.
Daha sonra Resulullah (s.a.v.), Ebu Bekr'in bu halini görünce:
“Doğrusu malı ve arkadaşlığı hususunda insanların bana en çok cömeri olanı, Ebu Bekr'dir. Eğer Rabbimden başka birisini dost edinseydim Ebu Bekr'i dost edinirdim. Ancak islam kardeşliği ve sevgisi bundan daha geneldir. Mescitte Ebu Bekr'in havhası geçidi dışında asla hiçbir havha/gecii bırakılmasın” buyurdu. [522]
“Bir kul ki, Allah ona ya dünya nimetlerini vermek ile kendi katındakileri vermek arasında onu muhayyer bırakmış, o da Allah'ın katındakileri seçmiştir” buyurdu.
Bunun üzerine Ebu Bekr, ağladı, ağladı. Sonra da:
“Sana babalarımızı ve annelerimizi feda ettik!” dedi.
Ebu Saîd der ki:
“Muhayyer bırakılan kişi, Resulullah (s.a.v.) idi. Ebu Bekr'de onu en iyi bilenimiz idi.
Daha sonra Resulullah (s.a.v.), Ebu Bekr'in bu halini görünce:
“Doğrusu malı ve arkadaşlığı hususunda insanların bana en çok cömeri olanı, Ebu Bekr'dir. Eğer Rabbimden başka birisini dost edinseydim Ebu Bekr'i dost edinirdim. Ancak islam kardeşliği ve sevgisi bundan daha geneldir. Mescitte Ebu Bekr'in havhası geçidi dışında asla hiçbir havha/gecii bırakılmasın” buyurdu. [522]