"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan adaletli şahidler olun. Bir kavme olan öfkeniz/kininiz, sizi adaletsizlik yapmaya sevk etmesin. Adaletli olun! O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup sakının. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." (5/Mâide, 8)
"Ey iman edenler! Sizden birine ölüm geldiğinde, vasiyet hazırlanışı esnasında sizden iki adil şahid olsun. Şayet yolculuk hâlinde olursanız ve ölüm size gelip çatarsa sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun. Şayet (şahidliklerinden) şüphe ederseniz onları namazdan sonra alıkoyarsınız ve şöyle yemin ederler: “Akraba dahi olsa yeminimizi hiçbir bedele satmayacağız. Allah’ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. (Şayet gizlersek) elbette günahkâr kimselerden oluruz.” (5/Mâide, 106)
"Şayet (şahidlik yapan bu iki kişinin yalan söylemek, bir şey gizlemek gibi suretlerle) günah kazandıkları ortaya çıkarsa (ölenin mirasçısı olup) haksızlığa uğrayan iki kişi, bu (yalancı şahidlik yapanların) yerine geçer ve: “Allah’a yemin olsun ki bizim şahidliğimiz o ikisinin şahidliğinden daha doğrudur. Biz haddi aşmadık. Yoksa elbette biz, zalimlerden olurduk.” diye yemin ederler." (5/Mâide, 107)
"Bu (usul) gerektiği gibi şahidlik yapabilmeleri ve yeminlerinden sonra yeminlerinin geri çevrilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah’tan korkup sakının ve (söylediklerini) dinleyin. Allah, fasıklar grubunu hidayet etmez." (5/Mâide, 108)
"Babanıza dönün ve deyin ki: “Babamız! Muhakkak ki senin oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize tanıklık ediyoruz. (Olayların perde arkasını bilen) gaybın koruyucuları değiliz.” (12/Yûsuf, 81)
"(İddet) sürelerine ulaştıkları zaman, onları güzellikle tutun veya güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden iki adil şahid tutun ve şahidliği Allah için dosdoğru yapın. Allah’a ve ahiret gününe inananlara bununla öğüt verilir. Kim de Allah’tan korkup sakınırsa (Allah,) ona bir çıkış yolu kılar." (65/Talak, 2)
"Onlar şahidliklerini dosdoğru yerine getirirler." (70/Meâric, 33)
"Ey iman edenler! Sizden birine ölüm geldiğinde, vasiyet hazırlanışı esnasında sizden iki adil şahid olsun. Şayet yolculuk hâlinde olursanız ve ölüm size gelip çatarsa sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun. Şayet (şahidliklerinden) şüphe ederseniz onları namazdan sonra alıkoyarsınız ve şöyle yemin ederler: “Akraba dahi olsa yeminimizi hiçbir bedele satmayacağız. Allah’ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. (Şayet gizlersek) elbette günahkâr kimselerden oluruz.” (5/Mâide, 106)
"Şayet (şahidlik yapan bu iki kişinin yalan söylemek, bir şey gizlemek gibi suretlerle) günah kazandıkları ortaya çıkarsa (ölenin mirasçısı olup) haksızlığa uğrayan iki kişi, bu (yalancı şahidlik yapanların) yerine geçer ve: “Allah’a yemin olsun ki bizim şahidliğimiz o ikisinin şahidliğinden daha doğrudur. Biz haddi aşmadık. Yoksa elbette biz, zalimlerden olurduk.” diye yemin ederler." (5/Mâide, 107)
"Bu (usul) gerektiği gibi şahidlik yapabilmeleri ve yeminlerinden sonra yeminlerinin geri çevrilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah’tan korkup sakının ve (söylediklerini) dinleyin. Allah, fasıklar grubunu hidayet etmez." (5/Mâide, 108)
"Babanıza dönün ve deyin ki: “Babamız! Muhakkak ki senin oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize tanıklık ediyoruz. (Olayların perde arkasını bilen) gaybın koruyucuları değiliz.” (12/Yûsuf, 81)
"(İddet) sürelerine ulaştıkları zaman, onları güzellikle tutun veya güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden iki adil şahid tutun ve şahidliği Allah için dosdoğru yapın. Allah’a ve ahiret gününe inananlara bununla öğüt verilir. Kim de Allah’tan korkup sakınırsa (Allah,) ona bir çıkış yolu kılar." (65/Talak, 2)
"Onlar şahidliklerini dosdoğru yerine getirirler." (70/Meâric, 33)