Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Sahur Vakti Tam Olarak Saat Kaça Kadardır?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
krizalidfx;199645' Alıntı:
Selamun Aleykum
Abdulaziz bayındır gibi tuhaf kişiler Türkiyede imsak vaktinin yanlış olduğunu,
-"Türkiye’de En Az 40 Dakika Fazla Oruç Tutturuluyor" şeklinde açıklaması var. Bu konu hakkında görüşleriniz nelerdir?
Âleykum selam we rahmetullah ;

Türk milliyetçisi Abdulaziz Bayındır; her ne hikmetse Ramadan ayının ve bayramın tesbitinde hilalin gözetlenmesini hatalı görüp, TC devletinin rasathane hesablarına itibar edilmesi gerekir derken, İslam ummetinin birlikte oruca ve bayrama başlamasını engelleyen fetvalar vermekte; fakat her ne hikmetse sahura başlarken T.C devletinin ezan vaktinin tesbitine karşı çıkmaktadır!
'Teravih namazı yoktur' diyerek, Yaşar Nuri Belamıyla halay çeken Ey Abdulaziz Bayındır; ne zaman tutarlı olacaksın? Ne zaman hadis/sunneti kafana göre alıp-bırakmayı terk edeceksin?


Abdulaziz Bayındır : "İslam'da Teravih Yoktur"


Abdulaziz Bayındır : İslam'da Hilal Değil Laik rejimlerin Fetvaları Gözlemlenmeli

Şimdi ehli sunnete gelelim:

1916- Adiy ibn Hatim (r.anh) şöyle dediği nakledilmiştir:
"..... günün ağarması gecenin karanlığından fark edilinceye kadar....." ayeti inince biri siyah diğeri beyaz olan iki ip aldım ve yastığımın altına koydum. Gece boyunca da bu iplere baktım, fakat bu ipleri birbirinden iyice ayırd edemedim. Ertesi gün Peygamberin (s.a.v.) yanına gidip yaptıklarını anlattım.
Rasulullah (s.a.v.) bana şöyle dedi : "Bu ayette kasdedilen gecenin karanlığı ile gündüzün aydınlığıdır."
(Fethul Bari: C 4, Savm (oruç) Hadis no: 1916, S: 423)

1917- Sehl İbn Sa'd'ın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Günün ağarması gecenin karanlığından fark edilinceye kadar yeyin için. Sonra gece girinceye kadar orucu tamamlayın" ayeti inmiş fakat "şafak vaktine kadar" kısmı inmemişti. Bu ayet indikten sonra bazı kimseler oruç tutmak istediklerinde ayaklarına beyaz ve siyah ipler bağlar ve ipler birbirinden ayırt edilinceye kadar yemeye içmeye devam ederlerdi. Bundan sonra Allahu Teala "şafak vaktine kadar" kısmını vahyetti ve insanlar ayette gece ve gündüzün kastedildiğini anladılar." (Fethul Bari: C 4, Savm (oruç) Hadis no: 1917, S: 423)

Hattabi, "el Mealim" adlı eserde Peygamberin (s.a.v.) "Senin yastığın amma da genişmiş ha!" şeklindeki sözüyle ilgili olarak şunları söylemektedir:
"Rasulullah'ın bu sözünün anlamı hakkında iki görüş bulunmaktadır:
1- "Senin yastığın amma da genişmiş ha!" dolayısıyla Peygamber yastık kelimesini uyku'dan kinaye olarak kullanmıştır. Çünkü uyuyan bir kimse başını yastığa koyar.

2- "Senin gecen amma da uzunmuş!" zira Adiyy yastığının altına koyduğu iplikleri birbirinden ayırd edene kadar uzunca bir süre geçtiği halde yemeğe ve içmeye devam etmiştir.

"... ve insanlar ayette gece ve gündüzün kastedildiğini anladılar." Ayet, gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığının birbirinden ayrıldığı vakte kadar yeme ve içmeye devam edilebileceğini gösterir. Gece ve gündüzü birbirinden ayıran ise ufka paralel olarak beliren ikinci şafaktır (Facr-i sadık). Bu hüküm bize dolaylı olarak ikinci şafaktan sonraki zaman diliminin gündüz sayıldığını gösterir."

Ebu Ubeyd ayette geçen siyah ve beyaz ip terkiblerine şu anlamlarını vermiştir:
"Siyah ip gece, Beyaz ip ise fecr-i sadıktır. Burada (ip diye tercüme edilen) 'hııta' kelimesi renk anlamına gelir."

Zemahşeri ise konuyla ilgili olarak şöyle demiştir:
"Beyaz ip ufka yatay olarak uzanan ikinci şafağın başlangıç anıdır. Şafakta ortaya çıkan bu aydınlık ufka paralel uzanmış bir ip gibidir. Siyah ip ise bu şafakla birlikte ufukta görünen gecenin alaca karanlığıdır; bu alaca karanlık da adeta bir ip gibi uzanmıştır."

Bu ayet ve hadis ikinci şafak doğana kadar yemeye ve içmeye devam edilebileceğini gösterebilir. Bir kimse yer ve içerken şafak doğduğunda yemeyi ve içmeyi bırakırsa orucunu tamamlar. Bu konuyla ilgili olarak alimler arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır:
Bir kimse şafağın doğmadığı hakkındaki kanaati daha ağır bastığı için yemeyi veya içmeye devam ederse alimlerin çoğunluğuna göre orucu bozulmaz. Çünkü ayet, gecenin karanlığıyla gündüzün aydınlığının birbirinden ayrıldığı vakte kadar yemeye ve içmeye devam edilebileceğini gösterir. İbn Ebu Şeybe, Ebu'd Duha senediyle şöyle bir rivayet nakletmiştir:
"Birisi Abdullah ibn Abbas'a sahuru sordu. Orada bulunanlardan birisi : "Vaktin çıktığına dair şubhen kalmayıncaya kadar ye!" dedi.
Abdullah ibn Abbas ise bu cevabı veren kişiye karşılık şöyle dedi: "O, bu cevab ile bir şey söylemiş olmadı. Vakit konusunda şubhen varsa yemeye devam et, şubhen kalmadığında ise yemeği bırak!"
İbnul Munzir, alimlerin çoğunluğunun bu görüşte olduğunu belirtmiştir. İmam Malik ise bu durumda orucun kaza edilmesi gerektiğini söylemiştir.
İbn Bezize "şerhu'l ahkam" adlı eserde alimler arasındaki görüş ayrılığını anlatırken şöyle demiştir: "Alimler, oruç yasaklarının şafağın doğmasıyla mı yoksa tan yerinin iyice ağarmasıyla mı başlayacağı konusunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir.
(Fethul Bari: C 4, Savm (oruç), S: 424 - 425)

Çağımızdaki metropolleşen, yaldızlı ışıklı şehir hayatında yaşayan müslümanların; siyah ip ile beyaz ipin ayrılma anını seçebilmesi oldukça güçleşmiş, hatta imkansız hala gelmiştir. Buralarda ikamet eden muslumanlar Ramadan ayında sahur vaktinin bittiğinin alameti olarak imsak vaktine (ezana) itibar etmelerinde bir sakınca yoktur. Siyah ipin beyaz ipten ayrıştığı fecr-i sadık vaktinin belirtiği anında (imsak) ezan okunarak ilan edilmektedir. Bu sebeble ezanı duyan kişi, eğer yemek yemekte ise, o anda yemeyi içmeyi bırakmalı, ağzını çalkalamalıdır. Ezanın okunması yemeye biraz daha yiyebilirsin, daha şubhe var demek değil, sabah (namaz) vaktinin girdiğinin ilanıdır ki, sahur sona ermiş demektir.
Aksi taktirde, İmam Malik'in dediği; sahur vaktinde Ezan okunmasa, duyulmasa bile; kanaat ile 'daha vakit var' diyerek yemeğe devam etmek bile, kazayı gerektirir demektir. Ezan okunup duyulduğu halde, ve ezanın fecr-i sadıktan sonra okunduğunu bilen kimse mutlak olarak itibar etmelidir.

2350- Ebu Hurayra (r.anh)'den rivayete göre, şöyle demiştir:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Biriniz kap elinde iken ezanı işitirse ihtiyacı kadar yiyip içsin" (Musned: II-423)
(Ebu Davud bu hadisi C. 2, S.258, H: 2350 de sened ve şerhsiz olarak aktarmıştır.)
Kısaca bu hadis hakkında şahsi kanaatimi söylemem gerekirse, evvela Ahmed bin Hanbel'in kitab-ı Musned'inde bu hadis hakkında izahatları incelenmelidir. Daha sonra Rasulullah (s.a.v.) in bu sözü söylediği dönemde (tarihte-şehirde) sahur ezanının tedbir amaçlı fecr-i sadıktan erken okunup okunmadığı tesbit edilmelidir. Aksi taktirde şu an günümüzde, fecri sadık vaktinde yani ezanın okunduğu imsak vakti, orucun başladığı sabah namazı kılınmasının ilanıdır.

Musned'deki hadisin durumunun(sıhhat, sahih, vurud, ravi vb.) incelenerek, günümüzde pratiği ehl-i sunnet alimlerce delillendirilerek ortaya konulmalıdır. Aksi taktirde, önceki sahih nasslarla "gecenin karanlığı ve gündüzün aydınlığı belli oluncaya kadar yiyiniz içiniz" hükmü gereğince gündüzün aydınlanmasıyla okunan ezana itibar etmek şarttır!

Üye Ebu Berze'nin eklemiş olduğu hadisler de bunun delilidir:


... Semure b. Cundub bir hutbesinde şöyle dedi : Rasulullah s.a.v buyurdular ki:
"Sizi seher yemeğinden Bilal’in ezanı ve etrafa yayılmadıkça ufuktaki şöyle –dikine- beyazlık alıkoymasın"
(Muslim: C 3, N: 1094; Ebu Davud: C.3, N. 2346 ; Nesei : C.4, N. 2172; Tirmizi: C. 2, N. 702)

" ... Abdullah İbn Mes’ud r.a’dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular :
"
Sizden birinizi sahur yemeğinden Bilal’in ezanı sakın alıkoymasın. Bilal o saatte ezan okur ki, teheccud kılanınız istirahata dönsün, uyuyanlarınız da uyansın. Fecir –yahud sabahın- zahir oluşu böyle değildir, tâ ki böyle oluncaya kadar fecir olmaz.

Ravi Zuheyr : Rasulullah ,”fecrin zahir oluşu böyle değildir derken parmaklarını yukarı kaldırıp sonra diklemesine aşağı indirdi. tâ ki böyle oluncaya kadar fecir olmazderken de şehadet ve orta parmaklarını üst üste koyup sağa ve sola uzattı, dedi.
(Buhari : C 2, S 669 ; Muslim: C.3 , Hadis no: 1093; Ebu Davud C. 3, Hadis no: 2347)

******

Herkesin yaşadığı şehir köy kasabada ezan okuyan imamlar aynı anda başlamayabilirler. Bazı bölgelerdeki imamların oruc tutacak mûminlerin kazaya muhatab olmamaları için ezanı erken okumalarında bir beis yoktur. Böyle durumu özel olarak tesbit edenlerin fecr-i sadık vaktini (imsak) gözleriyle gözlemleyerek tan yerinin ağarması vaktine kadar yemelerinde yine bir beis yoktur.
Ayrıca ezan-namaz vakitleri güneşin (dünyanın güneşe göre dönmesi) durumuna göre belirlenir. Namaz vakitlerinde Sabah ezanı hiç öğleye denk gelmemiştir. Namaz vaktini gözlemleyemeyen (herkeste bu yetenek, şart ve bilgi olmayabilir) ezana itibar kazayı gerektirecek bir şaşma olmaz.
Ama bulunduğum bölgede ise, ezanın fecr-i sadık ile okunduğunu bildiğim için ezanla bırakırım. Sonucta vakit siyah ip ile beyaz ipin ayrışma vakti olan fecr-i sadıkın çıkıp tan yerinin ağarmaya başlamasıdır. Ezan bu anda okunuyorsa bırakılır, yarım saat önce okunuyorsa bu vakit gözlemlenerek yenmesinde sakınca yoktur. Tan yeri iyice açtıktan sonra, siyah ip beyaz ipten ağardığı halde yemeye devam etmek kazayı gerektirir. (inancındayım)

Tevhid-Dini;198376' Alıntı:
Fecir ; Fecri kazib, Fecri sadık diye iki türlüdür.
Fecri kazib :Yani,yalancı fecir.Bu fecir de sabah namazının vakti girmiş olmaz. Oruç tutacak olan bir kimsenin bu vakitte yemesi, içmesi ve cinsi münasebette bulunması haram değildir. Bu fecrin alameti;ufukta dimdik duran,kurt kuyruğu şeklindeki
uzun bir aydınlıktır.
Fecri sadık : Bu vakit,ufuk boyunca dağların ve tepelerin üzerinde yaygın bir beyazlığın bulunduğu vakittir.Bu vakitte sabah namazının vakti girmiş olur ki, artık yiğilip içilmez.

( ... Abdullah İbn Mes’ud r.a’dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular :Sizden bi-rinizi sahur yemeyinden Bilal’in ezanı sakın alakoymasın.Bilal o saatte ezan okur ki, teheccüd kılanınız istirahata dönsün,uyuyanlarınız da uyansın. Fecir –yahut sabahın- zahir oluşu böyle değildir,taki böyle oluncaya kadar fecir olmaz.
Ravi Zuheyr : Resulullah ,”fecrin zahir oluşu böyle değildir” derken par-maklarını yukarı kaldırıp sonra diklemesine aşağı indirdi. “ta ki böyle oluncaya kadar fecir olmaz” derken de şehadet ve orta parmaklarını üst üste koyup sağa ve sola uzattı,dedi. )
Buhari, Müslim, Ebu Davud

( ... Kays b.Talk’ın babasından rivayet ettiğine göre Resulullah s.a.v şöyle buyurmuşlardır : Yiğiniz,içiniz,yukarı yükselerek parlayan –yalancı fecr- sizi yiyip içmekten sakın menetmesin.Ta ki, ufukta kırmızılık enine yayılana kadar. )
Tirmizi, Ebu Davud

Sizin bölgenizde de , Teheccud vaktinde (o saatte ezan okur ki) ezan okunuyorsa sizde sahura devam edebilirsiniz. Normalde her ilin tesbit edilmiş imsak vakitleri vardır. Buna dikkat edilirse, işin uzmanı eğer gözetleyip fecr-i sadık-ı tesbit edebiliyorsa bu daha da güzel olur. Fakat herkes bundan anlamayabilir ve ortam bulamayabilir. İmsaka, ezana uymasında bir beis yoktur.

İlgili Konular :


Ezan Okunurken Su İçmek :
Ramadan Boyunca , Oruç Hakkındaki Sorularınız Günlük Yanıtlanacaktır. (inşAllah)
Dar'ul harb'teki Takvimlerdeki Namaz Vakitleri Doğru mudur?
Diyanet İşleri Takviminde Namaz Vakti Temkin Sureleri Ne Kadar?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın konuya ilişkin yaptığı açıklama şöyle:

"Son günlerde basılı ve görsel medya organlarında imsak vakti etrafında başlayan tartışmaların ardından halkımızın sorularını yoğunlukla Başkanlığımıza iletmesi üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına lüzum görülmüştür.

1- Başkanlığımız ibadet vakitlerinin doğru bir şekilde belirlenmesi hususunda öteden beri gerekli titizlik ve hassasiyeti göstermektedir. Bu doğrultuda gerek halkımızdan gerekse ilim adamlarından gelen eleştiri, değerlendirme ve teklifleri de daima ciddiyetle ele almakta ve incelemektedir. Son zamanlarda özellikle imsak vakitlerine ilişkin olarak Başkanlığımız, başlıca iki tür eleştiriye muhatab olmaktadır:

a. İmsak vakitlerinden temkini kaldırarak imsaki vaktinden daha sonraya bıraktığı ve böylece imsak vakti girmiş olmasına rağmen insanların yemeye içmeye devam etmelerine yol açarak oruçlarını tehlikeye attığı,

b. İmsaki vaktinden öne alarak insanları daha vakit varken bir saat öncesinden oruca başlattığı ve sabah namazını vaktinden önce kılmalarına yol açtığı ve böylece namazlarının batıl hale gelmesine sebebiyet erdiği,

2- Diyanet İşleri Başkanlığı, imsak ve yatsı vakitleri ile ilgili hesaplarının yerindeliğini ölçmek ve muhatab olduğu iddiaların doğruluk derecesini tesbit etmek üzere geçen yıl Ramadan ayının hemen akabinde yatsı ve sabah vakitlerinin tesbitine yönelik yeni bir gözlem çalışması yapmaya karar vermiştir. Bu karar çerçevesinde Ankara Üniversitesi ile bir protokol imzalamıştır.

2011 yılı Eylül ayında başlatılan proje, Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sacit Özdemir'in başkanlığında bir gözlem heyeti tarafından yürütülmüştür. Gözlemler hem gelişmiş astronomik aletler, hem de göz ile (denek gözlemcilerle) olmak üzere iki yöntemle gerçekleştirilmiştir. Bu proje devam etmektedir. Ancak şu ana kadar ulaşılan sonuçları şöyle özetlemek mümkündür;

a. Hata payları da göz önünde bulundurularak değerlendirildiğinde aletle yapılan gözlemlerden kabaca elde edilen sonuçlar, Başkanlığımız takvimlerinde verilen akşam/yatsı ve imsak/sabah vakitleriyle örtüşmektedir.

b. Gözlem yeri, şehir ışıklarının yansıması, havanın berraklık durumu, gözlemci denek sayısı, insan gözü ile aletin algılama gücü farkı vb. etkenlerden kaynaklandığı düşünülen sebeplerle gözle yapılan gözlemler ile Başkanlığımız takviminde verilen akşam/yatsı ve imsak/sabah vakitleri arasında bir miktar farlılıklar izlenmiştir. Ancak bu farklılıklar büyük ölçüde temkin payları kapsamında değerlendirilebilecek niteliktedir.

3- Başkanlığımızın imsak vaktini belirlerken güneşin 18 derece ufka yaklaşmasını esas alan ölçüsü, bütün İslam dünyasında imsak vakitlerinin belirlenmesinde esas alınan en düşük derecedir. Bazı İslam ülkeleri ve Müslüman topluluklar daha ihtiyatlı hareket etmek için güneşin 19 derece ufka yaklaşmasını esas almaktadırlar. İslam dünyasında imsak vakitlerinin belirlenmesinde 18 dereceden daha düşük bir ölçüyü esas alan herhangi bir ülke bulunmamaktadır.

Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'deki uygulama da böyledir. Ancak yaz aylarında yatsı ve imsak vakitlerinin oluşmadığı ileri enlemler bunun dışındadır. Öteden beri İslam astronom ve muvakkitleri de imsak vaktini belirlerken en az 18 dereceyi esas almışlardır. Bu vakit, -ilk anda çıplak gözle fark edilemese dahi- sabah şafağının başlama vaktidir. Diğer taraftan dört mezhebin de dâhil olduğu İslam âlimlerinin büyük bir çoğunluğuna göre yatsı vakti ile sabah namazı/imsak vakti arasında mühmel bir vakit yoktur. Yatsı vakti çıkar çıkmaz sabah namazı vakti girer. Dolayısıyla imsakin sabah tanının bilimsel olarak başlangıç vaktinden daha sonraya bırakılması, yatsı namazı vaktinin sonu konusunda başka tereddütler ortaya koyacaktır. Netice itibariyle bu saatten sonra kılınan sabah namazı ve başlanan oruçlara ilişkin olarak herhangi bir tereddüt uyandırılması doğru değildir.

4- Halkımız, Başkanlığımızın büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğu namaz vakitleri konusunda hiçbir tereddüt yaşamadan ibadetlerini gönül huzuru içerisinde yapmaya devam edebilirler.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
 
tewhidwetakwa Çevrimdışı

tewhidwetakwa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hocam Diyanetin dediğine göre yatsı vakti çıktıktan sonra sabah namazı kılınabilir. Yatsı vakti ne zaman çıkıyor ve böyle birşey mümkün mü
Alimler diyor muş

Aslında bayındır ahmağı beyaz ip gözükünce imsak vaktidir diyor ama ayette orucu bırakın diyor. Hem aişe annemizden gelen hadiste gecenin karanlığında da sabah namazının kılındığı söyleniyor. Hangi alimler böyle demiş acaba hocam ve yatsıdan sonra sabah namazının vaktinin girmesi ile bir ilmi yazı bekliyoruz sizden @Abdulmuizz Fida hocam
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Buna inanan telefi ve tekfirci bir kesim de var. Uygun şartlar oluşmadan fecri kazib'i de görmeniz zor, ışık kirliliği olan yerden fecri sadığın ilk oluştuğu anı yakalamak da zor, bir de Abdulaziz Bayındır'ın görüşünde olanlara göre ufukta beyazlığın oluşması da yetmiyor, o beyazlığın içinde kızıllık da iyice yayılması lazım, bu görüş şaz kabul edilmiş.
 
Son düzenleme:

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt