Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Sahur Yemeğinin Bereketi

M Çevrimdışı

mamur

Üye
İslam-TR Üyesi
Sahur Yemeğinin Bereketli Özellikleri:

Seher vakti, çok kıymetli bir zaman parçasıdır. O sırada gök kapıları açılır ve gündüzde olandan daha fazla ilahi rahmet ve mağfiret tecelli eder.
* Rasûlullah s.a.v.'den şöyle dediği sabit olmuştur: 'Bilâl gece ezanını okur. Siz İbn Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyin ve için.' Hadisi rivayet eden ravi sonunda şöyle dedi: 'İbn Ümmü Mektum ama birisiydi. Kendisine sabah vaktinin girdiği haber verilince ezanı okurdu.' Nesâî.
* Enes'in r.a. haber verdiğine göre:
Allah Resulü s.a.v. 'Sahur yemeği yeyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır' buyurmuştur. Buhari.
* Sahur yemeğine kalkmak, Allahın size bağışladığı berekettir, bunu kaçırmayın! Nesaî.
* Yedikleri helal olmak şartı ile hesaba çekilmeyecek üç kişi; oruçlu, sahur yemeği yiyen ve Allah yolunda nöbet tutandır. Nesaî.
* Bir yudum su içmek için de olsa, sahura kalkın! İbni Hibban.
* Bir lokma olsa da sahur yemeği yiyin! Çünkü onda bereket vardır. Deylemî.
* Müminin sahurunun hurma ile olması ne güzeldir. Ebu Dâvud.
* Sahurda hurma yemek ne güzeldir. Allahü teâlâ, sahura kalkanlara rahmet eder. Taberânî.
* Enes bin Malik nakleder; Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular: Sahur yemeği yiyiniz çünkü sahur yemeğinde bereket vardır. Sahur yemeği ile gündüz tutacağınız Oruca; öğle üzeri uykusuyla (kaylüle) ile de teheccüd namazına kuvvet kazanın. ibn Mace
* Sahurun tamamı berekettir. Bir yudum su için de olsa sahura kalkın! Allahü teâlâ ve melekleri, sahura kalkanlara salât ve selam ederler. Ahmed.
Bazıları Şöyle diyebilir: Uykuyu bölmeyelim, işte akşamdan yediğimiz yeter, ben dayanabilirim. Halbuki ibadet kasdıyla, Allah’ın rızasını kazanmak, Peygamber Efendimiz’in s.a.v. sünnetine uymakla demektir. Peygamber Efendimizin sahur yemeğini tavsiye etmesinin bir sebebi de Yahudilere ve Hıristiyanlara benzememek içindir. * 'Bizim orucumuzla ehli kitabın orucunu ayıran şey, sahur yemeğidir.' buyurmuşlardır. Ahmed.
* Zeyd b. Sabit r.a. şöyle anlatmaktadır:
'Biz Resulüllah s.a.v. ile beraber sahur yemeği yedik. Sonra (Sabah) namaza kalktık' dedi. Enes b. Malik: 'Sahur ile sabah namazı arasında ne kadar zaman oldu? ' diye sordu. O da: 'Elli ayet (okunacak) kadar' diye cevap verdi. Müslim.

* Adiy b. Hatim r.a. şöyle haber vermiştir:

‘’...Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı) , siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için...’’

ayeti nazil olduğu zaman Adiy b. Hatim Peygamber'e hitaben:

'Ey Allah'ın Resulü! Ben yastığımın altına bir beyaz ve bir siyah olmak üzere iki ip koyuyorum da geceyi gündüzden fark ediyorum' dedi. Bunun üzerine Resulüllah s.a.v. 'Muhakkak ki, senin yastığın çok enlidir (senin kafan kalın da bundaki inceliği anlamadın) . Bu beyaz iplik ile siyah iplik gecenin karanlığı ile gündüzün beyazlığından ibarettir,' buyurmuştur. Müslim.

* Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır: “Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin için. Sonra da orucu gece oluncaya kadar tamamlayın.” Bakara: 187
Bundan maksat, gündüzün beyazlığının gecenin siyahlığından ayırt edilmesidir.


* Sizden biriniz unutarak bir şey yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve içirmiştir. Buhari.

* Bir diğer rivayette ise: Resûl-i Ekrem s.a.v 'in unutarak yiyen ve içen bir Sahâbe-i Kiram'a hitaben '- orucunu tamamla! .. Sana ancak Allahû Teâla c.c. yedirdi ve içirdi (ziyafet verdi) ' buyurduğu bilinmektedir.

* Resûlüllah s.a.v. de şöyle buyurmuştur: 'İslâm beş temel esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak, hacca gitmek.' Buhari ve Müslim
* Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın, hurma bulamazsa su ile iftar etsin. Su temizdir.Tirmizi.

* İftarda acele, sahûru imsak vaktine doğru geciktiriniz.” Tirmizî
* İftar esnasında meşhur duâlardan okumak. “Allahümme leke sumtu ve alâ rızkıke eftartü, ve aleyke tevekkeltü ve bike âmentü: Allah’ım! Senin için oruç tuttum, Senin rızkınla iftar ettim, Sana tevekkül ettim, Sana iman ettim.”
* Cennette reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet gününde bu kapıdan cennete yalnız oruçlular girerler, başka hiç kimse giremez. “Oruçlular nerede? ” denilir. Hepsi kalkarlar ve içeri girerler, sonra da kapı kapanır, artık kimse giremez. Buharî.
* Sehl b. Sa'd'ın r.a.. naklettiğine göre:
Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurmuştur: 'Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan Kıyamet gününde yalnız oruç tutanlar girer. Onlarla beraber başka hiçbir kimse giremez. (Kıyamet gününde) oruçlular nerede? diye çağrılır. Oruç tutanlar kalkıp o kapıdan girerler. Oruçluların sonuncusu bu kapıdan içeri girdiği zaman kapı kapatılır, artık ondan içeriye hiç kimse giremez.' Müslim.
* ’’Öyleyse Ramazan geldiği zaman bir umre yap. Çünkü Ramazan ayında yapılan umre, bir hacca denk’’ Müslim.

* Abdullâh b. Abbâs Rivâyet olunup demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem hacdan (Medîne`ye) döndüğünde Ensârî bir kadın olan 'Ümm-i Sinân'a: - (Bizimle berâber) haccetmekten sene hangi bir mâni` alıkoydu? diye sordu. Ümm-i Sinân, zevci Ebû Sinân`ı kasdederek: - Ebû fülân yok mu? Bunun iki devesi vardır. Bunun birisine binip hacca gitti. Öbirisi de bahçemizi sulayor, diye cevab verdi. Resûl-i Ekrem de: - Ramazan`da ömre edilmesi (sevab husûsunda) benimle berâber haccetmeğe muâdildir, buyurdu. Müslim.
* Aişe r.ah. şöyle rivayet etmiştir:
'(Bazen) üzerimde Ramazandan oruç borcu kalırdı da, Resulüllah s.a.v. ile meşgul olup ilgilenmekten dolayı bu orucu Şaban ayından başka bir ayda yerine getirmem mümkün olmazdı.' Müslim.
* Aişe'nin r.ah. haber verdiğine göre:
Hz. Peygamber s.a.v. 'Kimin üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, o ölünün velisi, ölen kimse yerine oruç tutabilir' buyurmuştur. Müslim.
* Resul-i Ekrem s.a.v.'in 'Üç şey vardır ki bunlarla oruç tutan kimse iftar etmiş olmaz: Kan aldırmak, kusmak ve ihtilam' Müslim.

* Şeddad r.a. 'dan rivayet edilen 'Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir' mealindeki hadis-i şerif, buna muhaliftir.

* Hz. Abdullah İbn-i Abbas r.a. 'dan rivayet edilen bir diğer Hadis-i Şerif'te 'kan aldırmanın orucu bozmayacağı' beyan edilmiş ve Resul-i Ekrem s.a.v. 'in oruçlu iken kan aldırdığı haber verilmiştir.
Bütün muteber hadis mecmualarında yer alan ve birbirine muhalif olan bu hadis-i şeriflerin tamamı sahihtir. Hz. Şeddad'dan rivayet edilen 'Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir' mealindeki hadis-i şerif mensuhtur. Zira vürud sebebi şudur: Resul-i Ekrem s.a.v. bir ramazan-ı şerif ayında; (Hicri sekizinci yıl) kan alan ve aldıran iki Müslüman'ın, o esnada gıybet ettiklerine şahit olmuştur. Buradaki 'iftar etmiştir' hükmü, orucun sevabından mahrumiyeti ifade etmektedir.

* Hz. Abdullah İbn-i Abbas (ra) 'dan rivayet edilen ve Resul-i Ekrem (sav) 'in oruçlu iken kan aldırdığı beyan eden hadisenin, hicri onuncu yılda cereyan ettigi sabittir. Dolayısıyle Hz. Şeddad'dan rivayet edilen 'Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir' hadisi, zahiri esas alınsa dahi (zaman açısından) mensuhtur.

* Allahü Teala, gebe ve emziklinin orucunu tehir etti. buyuruluyor. Çocuğu emziren kadın, ister kendi çocuğunu emzirsin, isterse başkasının çocuğunu emzirsin hüküm aynıdır.

Gebe ve emzikli olmak: Kendine veya çocuğuna bir zarar gelecekse, gebe ve
çocuk emziren kadın oruç tutmaz.
Yolculukta Oruç:
* İbn Abbas r.ahm. şöyle haber vermiştir:
Resulüllah s.a.v. Mekke'nin fetih yılında ramazanda yola çıktı. Kedid mevkiine varıncaya kadar oruç tuttu. Sonra orucunu bozdu. Resulüllah'ın sahabeleri, Peygamber'in fiillerinden daima en yeni olanlara tabi olurlardı. Müslim
* Enes b. Malik'in r.a. rivayet ettiğine göre:
Enes b. Malik'in kendisine, seferde Ramazan orucu sorulduğunda: 'Biz Ramazanda Resulüllah (a.s.) ile yolculuk ettik. Bu yolculukta ne oruç tutan tutmayanı, ne de tutmayan tutanı ayıpladı' diye cevap verdi. Müslim
* Aişe r.ah. şöyle nakletmiştir:
Hamza b. Amr Eslemi, Resulüllah'a s.a.v. sefer hâlindeki oruçtan sordu. Resulüllah: 'Dilersen oruç tut, dilersen oruç tutma' diye cevap vermiştir.

* Ebu Derda (r.a.) şöyle anlatır:
Biz Ramazan ayında çok sıcak bir günde, Resulüllah s.a.v. ile beraber sefere çıktık. Her birimiz sıcaklığın şiddetinden dolayı elini başına koyuyordu. Aramızda ise Resulüllah s.a.v. ile Abdullah b. Ravaha'dan r.a. başka oruç tutan kimse yoktu. Müslim
* Enes r.a. şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber s.a.v. ile beraber bir seferde bulunmuştuk. Bizden kimi oruç tutmuş, kimi de yemişti. Sıcak bir günde konakladığımızda çoğumuz gölgelenmişti. Elbisesi olan elbisesiyle, kimimiz de eliyle güneşten korunuyordu. Oruç tutanlar hararetten kesilip düştüler. Buna karşılık oruç tutmayanlar, kalktılar, çadırları kurdular ve develeri suladılar. Bu faaliyetler üzerine Hz. Peygamber s.a.v. 'Bu gün oruç tutmayanlar, tam sevap alıp gittiler' buyurmuştur. Müslim.
* Cabir b. Abdullah r.a. şöyle haber vermiştir:
Resulüllah s.a.v. bir sefer esnasında, insanların başına toplandığı ve gölgelendirmekte oldukları birisini gördü. ve: 'Bunun nesi var? ' diye sordu. Sahabeler: 'Oruç tutmaktadır' dediler. Bunun üzerine Resulüllah: 'Seferde oruç tutmanız (her zaman) sırf bir iyilik sayılmaz' buyurmuştur. Müslim.

* Abdullah b. Ebu Evfa r.a. şöyle haber vermiştir:
Biz Resulüllah (a.s.) ile beraber Ramazan ayında bir seferde bulunduk. Güneş battığı zaman Resulüllah birine: 'Ey filan! Haydi (bineğinden) in de bize sevik karıştır' dedi. O zat: Ey Allah'ın Resulü! Henüz gündüzdür dedi. Resulüllah tekrar: Haydi in de bizim için sevik karıştır, buyurdu. O kimse (devesinden) indi ve sevik bulayıp Peygamber'e getirdi. Hz. Peygamber de (a.s.) ondan içti ve sonra eliyle işaret ederek: 'Güneş şuradan (batı tarafından) battığı ve gece de şuradan (doğu cihetinden) geldiğinde oruçlunun iftar vakti girmiştir' buyurdu. Müslim.
* Ebu Hüreyre Bir adam Resulullah s.a.v. 'a, oruçlunun hanımıyla mübaşeretinden sordu. Aleyhissalatu vesselam ruhsat verdi. Arkadan bir başkası geldi, o da aynı şeyi sordu. Buna mübaşereti yasakladı. Resulullah s.a.v.'ın ruhsat tanıdığı kimse yaşlı birisiydi, yasakladığı kimse de gençti. Ebu Davud.
* Aişe: Resulullah s.a.v. oruçlu olduğu halde hanımlarından birini öperdi.' (Hz. Aişe bunu söyleyip sonra güldü.) Buhari; Müslim, Muvatta, Ebu Davud.
* Aişe r.ah. ve mmü Seleme r.ah. şöyle anlatıyor:
Hz. Peygamber s.a.v. ihtilam olmadan cünüp olarak sabahladığında oruca devam ederdi.
* Ömer b. Ebu Seleme r.a. Resulüllah'a s.a.v. oruçlu olan öpebilir mi? diye sorduğunda, Resulüllah ona, Ümmü Seleme'yi işaret ederek: 'Şundan sor' buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Seleme ona, Resulüllah'ın bu fiili yaptığını haber verdi. Bu defa Ömer b. Ebu Seleme: Ey Allah'ın Resulü! Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir, dedi. Bunun üzerine Resulüllah: 'Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'a karşı, hepinizden daha saygılı ve ondan daha çok korkanınızımdır' buyurmuştur. Müslim.

* İbnu Abbâs r.a. anlatıyor:
Resûlullah s.a.v. şöyle söylediğini işittim: İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz. » Nesaî.
* Abdullah İbn Abbas r.a. şöyle anlatmıştır: 'Rasûlüllah s.a.v. insanların en fazla cömert olanı idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrâil a.s. karşılaşınca daha da artardı. Cebrâil a.s Ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece Resûlüllah s.a.v. ile buluşur, Resûlüllah s.a.v. ona Kur'ân'ı arzeder / okurdu. Resûllüllah s.a.v. Cebrâil ile buluşunca insanlara rahmet getiren rüzgardan daha çok cömert ve daha fazla faydalı olurdu.' Buhari.
Dinimiz her zaman cömert olmayı emretmiştir. Bu cömertliğimiz Ramazan ayı içerisinde daha da artmalıdır. Özellikle Ramazan ayının son on gününde her Müslümanın,aile fertlerine, akrabasına, komşularına ihsan ve lütufta bulunması aklın ve hikmetin gereğidir. Sürekli Allah' a bakarak yaşayan yürekler için Ramazan böyle geçer.

Bruksel 1987
Ali Kılıç Kakiz
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt