İ
Çevrimdışı
Said b.Haris
Ebu Velid anlatıyor: 88 yılında Müselleme bin Abdulmelik ve Abdullah bin Velid b.Abdulmelik komutasında ,rum diyarına(Anadolu) savaşa gitti.Biz Basralı ve Arabistanlı iki gurup bir yerdeyedik.Hizmet ,bekçilik,erzak teminini sırayla yapıyorduk.Beraberimizde çok ibadet eden gündüzleri oruç tutup geceleri namaz kılan Said b.Haris adında biri vardı.Nöbetinde onun yükünü hafifletmeye çalışır işini biz görüyorduk.Ancak o bunu reddederek ibadetleri aksatmayacak şekilde her işte yer almak istiyordu.Gece gündüz ibadet ederdi.Onun ibadetine hayran olurdum.Anladım ki bu Allah’ın ona lütfu ve ihsanıydı.Bir gece nöbette beraberdik.Said sabaha yorgun ve bitkin çıktı.Ona “Allah sana rahmet etsin kardeşim ,nefsinin sende hakkı var.Biliyorsun ki Rasulullah sallallahu eleyhi vesellem ‘’Amellerde yapabildiğiniz kadarını yüklenin’’buyurmuştur dedim.Bana kardeşim hayat sayılı nefesler,bitecek ömür ve gelip geçecek günlerden ibarettir.Ben ölümü bekleyen ve ruhumun çıkması için koşan biriyim dedi.Sözleri gözlerimi yaşarttı.Ona yardım etmesi ve ona sebat etmesi için Allah’a dua ettim.Sonra biraz uyu dinlen düşman ne yapacak bilemezsin dinç olman gerek dedim.Bunun üzerin çadıra gidip uyudu.
Daha sonra erzak hazırlarken Said’in çadırından bir ses işittim.Ama ondan başkası yoktu birisi girdi de görmedim sandım.Daha sonra çadırına gidip baktım ondan başka kimse yoktu ve uyuyordu.Ancak uykusunda konuşuyor ,gülüyordu.Kulağımı verdim bazı kelimeler ezberledim.Sonra bir şey alıyormuşçasına sağ elini uzattı,sonra gülümseyerek elini geri çekti.Sonra bu gece dedi ve uyanıp birden sıçradı.Sonra Allah’a hamdetmeye başladı.Ne oldu sana dedim yok bir şey dedi.Uyurken sende bir haller gördüm rüyadan gördüklerini anlat dedim.O da beni bundan muaf tutsan dedi.Arkadaşlık hukuklumuzu hatırlatarak ‘’Allah sana rahmet etsin anlat belki Allah’ın izniyle anlatılarından bir öğüt bir güzellik alırım’’ dedim.Bunu üzerine rüyada gördüklerini anlattı:
Hayatında hiç görmediği güzellikte ve mükemmellikte iki melek ona ‘’’’‘’’Ey Ebu Said!!! Müjdeler olsun sana ;zira günahların bağışlandı,gayretin şükranlıkla karşılandı,amelin ve duan kabul edildi ve dünyadayken sana müjde verilmek istendi,haydi bizimle gel de Yüce Allah’ın sana hazırladığı nimetleri gösterelim’’’’’’’ demiş.Said gördüğü sarayları ,hurileri ,hurilerin ve geç kızların onu karşılayışını birbir anlattı.Gezerken birde taht üzerinde inci gibi parlak bir huri görmüş.Şöyle anlattı:Kız bana’’’’Seni uzun süredir bekliyoruz’’’’dedi.Neredeyim ben ??dedim.’’’’Meva (sığınak,mesken) cennetinde ‘’’dedi.’’’Sen kimsin?’’’’’dedim,senin ebedi eşin’’’’’dedi.Elimi ona uzattım,kibarca geri çevirdi ve ‘’’Bugün hayır,şimdi sen dünyaya döneceksin’’dedi.’’’Dönmek istemiyorum dedim.’’’’’’Bu olmak zorunda inşeAllah üç gün kalıp sonra iftarını bizde açacaksın””dedi.Ben ‘’Bu gece olsun dedim,Kader böyle dedi sonra kalkıp yerine gitti.O esnada uyandım….Ve bunu benden hayatta olduğu sürece kimseye anlatmamamı istedi….
Daha sonra kalkıp yıkandı süslendi,güzel kokular süründü,silahını alıp oruçlu haliyle savaşa gitti.Öylesin savaştı öylesine mücadele etti şehid olmak için çırpındı.Düşman önüne atılıyordu olmadı daha vakti değildi.Üçüncü gün olunca tanık olmak için yanında gittim.Gün boyunca kendini düşman hedeflerinin önüne attı,karşı tarafa çok hasar verdi fakat ona hiçbir şey isabet etmedi.Gün batarken kalenin duvarının üstünde bir adam ona ok attı.ok boğazına isabet etti ve gözümün önünde yere yığıldı.İnsanlara bağırdım.hemen yanına koştular.Sanki son nefesini veriyordu…onu görünce hayırlı olsun gece iftarını orda açacaksın keşke bende senle gelebilsem dedim.Alt dudağını ısırdı ve gülümseyerek,gözüyle “”ölene kadar durumumu gizle diye işaret etti.Sonra hiçbir kelime konuşmadan ruhunu teslim etti…
Gece Yolcuları;s,417-418
Ebu Velid anlatıyor: 88 yılında Müselleme bin Abdulmelik ve Abdullah bin Velid b.Abdulmelik komutasında ,rum diyarına(Anadolu) savaşa gitti.Biz Basralı ve Arabistanlı iki gurup bir yerdeyedik.Hizmet ,bekçilik,erzak teminini sırayla yapıyorduk.Beraberimizde çok ibadet eden gündüzleri oruç tutup geceleri namaz kılan Said b.Haris adında biri vardı.Nöbetinde onun yükünü hafifletmeye çalışır işini biz görüyorduk.Ancak o bunu reddederek ibadetleri aksatmayacak şekilde her işte yer almak istiyordu.Gece gündüz ibadet ederdi.Onun ibadetine hayran olurdum.Anladım ki bu Allah’ın ona lütfu ve ihsanıydı.Bir gece nöbette beraberdik.Said sabaha yorgun ve bitkin çıktı.Ona “Allah sana rahmet etsin kardeşim ,nefsinin sende hakkı var.Biliyorsun ki Rasulullah sallallahu eleyhi vesellem ‘’Amellerde yapabildiğiniz kadarını yüklenin’’buyurmuştur dedim.Bana kardeşim hayat sayılı nefesler,bitecek ömür ve gelip geçecek günlerden ibarettir.Ben ölümü bekleyen ve ruhumun çıkması için koşan biriyim dedi.Sözleri gözlerimi yaşarttı.Ona yardım etmesi ve ona sebat etmesi için Allah’a dua ettim.Sonra biraz uyu dinlen düşman ne yapacak bilemezsin dinç olman gerek dedim.Bunun üzerin çadıra gidip uyudu.
Daha sonra erzak hazırlarken Said’in çadırından bir ses işittim.Ama ondan başkası yoktu birisi girdi de görmedim sandım.Daha sonra çadırına gidip baktım ondan başka kimse yoktu ve uyuyordu.Ancak uykusunda konuşuyor ,gülüyordu.Kulağımı verdim bazı kelimeler ezberledim.Sonra bir şey alıyormuşçasına sağ elini uzattı,sonra gülümseyerek elini geri çekti.Sonra bu gece dedi ve uyanıp birden sıçradı.Sonra Allah’a hamdetmeye başladı.Ne oldu sana dedim yok bir şey dedi.Uyurken sende bir haller gördüm rüyadan gördüklerini anlat dedim.O da beni bundan muaf tutsan dedi.Arkadaşlık hukuklumuzu hatırlatarak ‘’Allah sana rahmet etsin anlat belki Allah’ın izniyle anlatılarından bir öğüt bir güzellik alırım’’ dedim.Bunu üzerine rüyada gördüklerini anlattı:
Hayatında hiç görmediği güzellikte ve mükemmellikte iki melek ona ‘’’’‘’’Ey Ebu Said!!! Müjdeler olsun sana ;zira günahların bağışlandı,gayretin şükranlıkla karşılandı,amelin ve duan kabul edildi ve dünyadayken sana müjde verilmek istendi,haydi bizimle gel de Yüce Allah’ın sana hazırladığı nimetleri gösterelim’’’’’’’ demiş.Said gördüğü sarayları ,hurileri ,hurilerin ve geç kızların onu karşılayışını birbir anlattı.Gezerken birde taht üzerinde inci gibi parlak bir huri görmüş.Şöyle anlattı:Kız bana’’’’Seni uzun süredir bekliyoruz’’’’dedi.Neredeyim ben ??dedim.’’’’Meva (sığınak,mesken) cennetinde ‘’’dedi.’’’Sen kimsin?’’’’’dedim,senin ebedi eşin’’’’’dedi.Elimi ona uzattım,kibarca geri çevirdi ve ‘’’Bugün hayır,şimdi sen dünyaya döneceksin’’dedi.’’’Dönmek istemiyorum dedim.’’’’’’Bu olmak zorunda inşeAllah üç gün kalıp sonra iftarını bizde açacaksın””dedi.Ben ‘’Bu gece olsun dedim,Kader böyle dedi sonra kalkıp yerine gitti.O esnada uyandım….Ve bunu benden hayatta olduğu sürece kimseye anlatmamamı istedi….
Daha sonra kalkıp yıkandı süslendi,güzel kokular süründü,silahını alıp oruçlu haliyle savaşa gitti.Öylesin savaştı öylesine mücadele etti şehid olmak için çırpındı.Düşman önüne atılıyordu olmadı daha vakti değildi.Üçüncü gün olunca tanık olmak için yanında gittim.Gün boyunca kendini düşman hedeflerinin önüne attı,karşı tarafa çok hasar verdi fakat ona hiçbir şey isabet etmedi.Gün batarken kalenin duvarının üstünde bir adam ona ok attı.ok boğazına isabet etti ve gözümün önünde yere yığıldı.İnsanlara bağırdım.hemen yanına koştular.Sanki son nefesini veriyordu…onu görünce hayırlı olsun gece iftarını orda açacaksın keşke bende senle gelebilsem dedim.Alt dudağını ısırdı ve gülümseyerek,gözüyle “”ölene kadar durumumu gizle diye işaret etti.Sonra hiçbir kelime konuşmadan ruhunu teslim etti…
Gece Yolcuları;s,417-418