Bismillâhirrahmânirrahîm.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getiren Allah (SWT)’a mahsustur. Salât ve selâm, ayın ve güneşin de emrine verildiği Rasûlullah ﷺ’ın üzerine olsun.
Ay tutulması, Allahu Teala'nın kullarına kudretini gösterdiği büyük alametlerdendir. Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur: “Ay ve güneş Allah’ın ayetlerinden iki ayettir; hiçbir kimsenin ölümü veya hayatı sebebiyle tutulmazlar. Onları gördüğünüzde namaz kılın ve dua edin.” (Buhârî, Müslim)
Ay tutulduğunda kılınan bu namaza Salâtu’l-Küsûf denir. İki rekât olarak kılınır. Her rekâtta iki kıyam, iki kıraat, iki rükû ve iki secde vardır. Uzunca kıraat yapmak, Allah-u teala’nın büyüklüğünü tefekkür ederek huşû ile durmak müstehaptır. Namaz bitince imam dua eder, istiğfar edilir, sadaka vermek ve Allah-u teala'yı zikretmekle meşgul olunur.
Bu ibadetin gayesi sadece şekli bir namaz değildir. Mümin, tutulma anında Allah-u Teala'nın kudretini hatırlar, kalbine haşyet dolar. Çünkü ay ve güneş, yeryüzünün en büyük işaretlerindendir. Onların düzeni, ilâhî nizamın göstergesidir. Tutulmaları ise kul için bir uyarı, dönüş ve tefekkür vesilesidir.
Kardeşim, ay tutulmasını gördüğünde hemen Allah Teala’a yönel. Namazını kıl, istiğfar et, sadaka ver ve kalbini tecdid et. Zira bu vakitler gafleti terk edip ahireti hatırlamanın en uygun anlarıdır.
Ay ve güneşin tutulması, insana âlemlerin Rabbini hatırlatan büyük birer delildir. Tevhîd, yani yalnızca Allah’a ibadet etmek, bu alametlerin bize işaret ettiği en büyük hakikattir. Çünkü göklerin ve yerin sahibi olan Allah’tan başka ilah yoktur; ne güneş, ne ay, ne de herhangi bir mahlûk ibadete layık değildir. Onların tutulması veya parlaması insanın kaderine etki etmez, bilakis Allah’ın kudretine boyun eğdiklerini gösterir. Kul, bu anlarda Allah’ın birliğini, eşsiz rubûbiyetini ve azametini tefekkür eder, kalbini şirkten, gafletten ve masivadan arındırır. Tutulma anında yapılan namaz, zikir ve istiğfar, sadece bir ritüel değil, tevhîdin yenilenmesi ve kulluğun hatırlanmasıdır. Allah’ın ayetlerini gördüğünde ona yönelmek, tevhîdin canlı bir tezahürüdür. Mümin bilir ki, geceyi gündüze çeviren, yıldızları dizen, ayı ve güneşi yöneten yalnızca Allah’tır. Öyleyse her alamet, kula “Lâ ilâhe illallah” hakikatini fısıldar ve kulluğun sadece Allah’a has olduğunu ilan eder.
Allah-u Teala bizleri, ayetlerinden ibret alan, kulluğunu ihlasla yerine getiren kullarından eylesin. Âmîn.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getiren Allah (SWT)’a mahsustur. Salât ve selâm, ayın ve güneşin de emrine verildiği Rasûlullah ﷺ’ın üzerine olsun.
Ay tutulması, Allahu Teala'nın kullarına kudretini gösterdiği büyük alametlerdendir. Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur: “Ay ve güneş Allah’ın ayetlerinden iki ayettir; hiçbir kimsenin ölümü veya hayatı sebebiyle tutulmazlar. Onları gördüğünüzde namaz kılın ve dua edin.” (Buhârî, Müslim)
Ay tutulduğunda kılınan bu namaza Salâtu’l-Küsûf denir. İki rekât olarak kılınır. Her rekâtta iki kıyam, iki kıraat, iki rükû ve iki secde vardır. Uzunca kıraat yapmak, Allah-u teala’nın büyüklüğünü tefekkür ederek huşû ile durmak müstehaptır. Namaz bitince imam dua eder, istiğfar edilir, sadaka vermek ve Allah-u teala'yı zikretmekle meşgul olunur.
Bu ibadetin gayesi sadece şekli bir namaz değildir. Mümin, tutulma anında Allah-u Teala'nın kudretini hatırlar, kalbine haşyet dolar. Çünkü ay ve güneş, yeryüzünün en büyük işaretlerindendir. Onların düzeni, ilâhî nizamın göstergesidir. Tutulmaları ise kul için bir uyarı, dönüş ve tefekkür vesilesidir.
Kardeşim, ay tutulmasını gördüğünde hemen Allah Teala’a yönel. Namazını kıl, istiğfar et, sadaka ver ve kalbini tecdid et. Zira bu vakitler gafleti terk edip ahireti hatırlamanın en uygun anlarıdır.
Ay ve güneşin tutulması, insana âlemlerin Rabbini hatırlatan büyük birer delildir. Tevhîd, yani yalnızca Allah’a ibadet etmek, bu alametlerin bize işaret ettiği en büyük hakikattir. Çünkü göklerin ve yerin sahibi olan Allah’tan başka ilah yoktur; ne güneş, ne ay, ne de herhangi bir mahlûk ibadete layık değildir. Onların tutulması veya parlaması insanın kaderine etki etmez, bilakis Allah’ın kudretine boyun eğdiklerini gösterir. Kul, bu anlarda Allah’ın birliğini, eşsiz rubûbiyetini ve azametini tefekkür eder, kalbini şirkten, gafletten ve masivadan arındırır. Tutulma anında yapılan namaz, zikir ve istiğfar, sadece bir ritüel değil, tevhîdin yenilenmesi ve kulluğun hatırlanmasıdır. Allah’ın ayetlerini gördüğünde ona yönelmek, tevhîdin canlı bir tezahürüdür. Mümin bilir ki, geceyi gündüze çeviren, yıldızları dizen, ayı ve güneşi yöneten yalnızca Allah’tır. Öyleyse her alamet, kula “Lâ ilâhe illallah” hakikatini fısıldar ve kulluğun sadece Allah’a has olduğunu ilan eder.
Allah-u Teala bizleri, ayetlerinden ibret alan, kulluğunu ihlasla yerine getiren kullarından eylesin. Âmîn.