Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Sana Yarattığım Günden Son Verdiğim Güne Kadar ki Dünyayı " Hadisi Sıhhati ?

ebuammara Çevrimdışı

ebuammara

Üye
İslam-TR Üyesi
“ İbn Mes'ud Radıyallahu Anhu Rasulullah'dan Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu :

" Allah öncekileri ve sonrakileri belli bir günün mikatı zamanı ) için, kırk yıl ayakta, gözleri belermiş göğe bakar ve hükmün verilmesi için bekler bir vaziyette toplar. ( Peygamber ) buyurdu ki :

Ve Allah Azze ve Celle, buluttan gölgeler içinde Arş'dan Kürsi'ye iner. Sonra bir münadi şöyle seslenir:

Ey insanlar, sizi yaratan, sizi rızıklandıran, kendisine ibadet edip hiçbir şeyi O'na ortak koşmamanızı size emreden Rabbinizin, her birinizi dünyada iken dost edinip tapındığı şeye havale etmesinden, şimdi ona onu dost etmesinden razi olmaz mısınız?

Bu, Rabbinizden size bir adalet olmaz mı?

Onlar, evet öyle olur, derler.

( Peygamber ) buyurdu ki :

Bunun üzerine her insan gurubu dünyada iken dost edinip tapındıkları şeye doğru hareket ederler, giderler, kendilerine tapındıkları şeylerin benzeri şeyler gösterilir, kimi güneşe gider, kimi aya gider, kimi taşlardan putlara ve benzeri tapındıkları şeylere giderler, İsa'ya tapanlara İsa'nın şeytanı (İsa kılığında) görünür. Uzeyr'e Aleyhisselam tapanlara Üzeyr'in şeytanı görünür, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile ümmeti kalır.

Rabb Azze ve Celle gelir ve onlara, neyiniz var, niçin insanların gittiği gibi siz de gitmiyorsunuz der.

Derler ki, bizim bir ilahımız vardır, onu henüz görmedik. Görseniz tanır mısınız, buyurur. Derler ki:

Onunla aramızda bir alamet vardır, o alameti görsek tanırız.

Allah: Nedir, buyurur. Sak'ından perdeyi kaldırmasıdır derler.

İşte o an, bir sak (incik) den perdeyi kaldırır da derhal O'na, secdelere kapanırlar.

Bir topluluk kalır, sırtlan sığırların boynuzları gibi (tek kemik halinde) dir, secde etmek isterler güç yetiremezler. Halbuki sapasağlam (sırtları eğilebilir) iken secdeye davet olunmuşlardı (da yapmamışlardı).

Sonra Allah, başınızı kaldırın, buyurur.

Başlarını kaldırırlar. Onlara amellerine göre nurlarını ihsan eder. Kimilerine nuru büyük bir dağ kadar verilmiştir, önlerinde o nûr seyreder. Kimilerine bundan daha küçük nûr verilmiştir.

Nihayet en sonuncularına ayağının başparmağı kadar bir nûr verilmiştir. Bazan ısıtır, bazan söner. Isıttığı zaman ayağını öne atar ve yürür. Söndüğü zaman dikilir kalır.

Rabb Teberake ve Teala önlerindedir. Nihayet o kişi ateşe uğrar, ateşin izi, üzerinde kılıç ağzı gibidir.

Allah, hepsine haydi geçin buyurur. Nurlarına göre geçerler. Kimi, göz kırpacak kadar bir sürede geçer, kimi şimşek gibi geçer. Kimi bulut gibi geçer. Kimi yıldız kayar gibi geçer. Kimi rüzgar gibi geçer. Kimi hızlı koşan at gibi geçer. Kimi deve koşar gibi geçer.

Nihayet nûru ayağının baş parmağı kadar olan, yüzü, elleri ve ayakları üzerinde emekliyerek geçer. Kâh bir eli, kâh biriyle tutunur, kâh bir ayağını sürür, bir ayağı ile tutunur, ateş sağını solunu yalar, kavurur. Kurtuluncaya kadar böylece geçer gider.

Kurtulduğu zaman başında durur ve Allah'a hamdolsun, bana, hiç kimseye ihsan etmediği şeyi ihsan etmiştir, çünkü beni, onu (ateşi) gördükten sonra kurtarmıştır, der. Adam, Cennet'in kapısı yanında bir su birikintisine götürülür. Orada yıkanır. Ona Cennet ehlinin kokusu ve renkleri gelmeye başlar. Kapı aralıklarından Cennetteki şeyleri görür. Rabbim, beni Cennet'e koy der. Allah Tebareke ve Teala, ben seni ateşten kurtarmışım, bir de Benden Cennet mi istiyorsun, buyurur. Adam yarab benimle onun (ateşin) arasına bir perde ger, hışıltısını işitmeyeyim der.

(Peygamber) buyurdu ki:

Ve, adam Cennet'e girer. Ona bir menzil görünür veya kaldırılır, sanki içinde kendisi bulunan bir menzil gibi, hem içine girmeyi hayal eder. Ey Rabbim, bana bu menzili (konut veya konak) ver, der. Allah, bunu sana verirsem, herhalde başkasını istemezsin? buyurur.

Adam, izzetine yemin olsun ki başkasını istemeyeceğim, hangi menzil bundan daha güzel olur ki ? der.

Ona o menzil verilir, içine girer konar. Ona bir menzil daha görünür veya kaldırılır, ona da girmek ister, Rabbim bunu bana ver der. Allah Azze ve Celle, bunu sana versem herhalde Benden başkasını istemezsin buyurur. Hayır, izzetine yemin olsun ki istemeyeceğim bundan daha güzel hangi menzil ola ki der.

O menzil de verilir, içine girer konar. Sonra ona bu menzilin önünde bir menzil daha gösterilir veya kaldırılır, sanki içinde o var olan gibi, ona arzu duyar ey Rabbim bana bunu ver der. Allah (c.c.) onu sana versem herhalde başkasını istemezsin!? buyurur. Hayır, izzetine yemin olsun ki istemeyeceğim, hangi menzil ondan daha güzel olabilir ki? der. Ona o menzil de verilir, içine girer konar.

Sonra susar. Allah (c.c , neyin var, niçin istemiyorsun, buyurur. Adam, yarab Sen'den o kadar istedim ki artık haya ettim, Sana o kadar yemin ettim, artık haya ettim der. Allah Azze ve Celle, sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı ve bir de on katını sana versem razi olur musun buyurur. Adam, Sen izzet Rabbi(Rabbülizzeh) iken benimle alay eder misin, der. Allah Onun bu lafına güler."

Ravi der ki :

Abdullah b. Mes'ud'u gördüm, hadisin bu kısmına geldiği zaman gülüyordu. Bir adam ona, ey Abdurrahman'ın babası, senden bu hadisi defalarca dinledim, ne zaman buraya gelsen gülüyorsun dedi.

İbn Mes'ud dedi ki :

Ben de Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem den bu hadisi defalarca dinledim, ne zaman buraya gelse O da gülüyordu, hatta azı dişleri görünüyordu.

(Peygamber devamla) dedi ki :

" Rabb Azze ve Celle (adamın sözüne karşı), hayır alay etmiyorum, bilakis ben buna kadirim, haydi iste buyurur. Adam, beni (şu) insanların içine kat der. Allah, insanların içine katıl buyurur.

Adam Cennet'te tırısla koşmaya başlar. İnsanlara yaklaştığı zaman, kendisine inciden bir köşk kaldırılır (gösterilir), adam köşk için hemen secdeye kapanır. Ona, başını kaldır, neyin var (da secde ettin) denilir.

Adam Rabbimi gördüm veya bana Rabbim göründü der. Ona, o gördüğün senin menzillerinden bir menzilden başka bir şey değildir, denilir.

Sonra karşısına bir adam çıkar, adam yine secde etmeye hazırlanır. Ona, hoop neyin var, denilir. Adam, seni Allah'ın meleklerinden bir melek sandım der. O gördüğü adam, ben sadece senin bekçilerinden bir bekçi, kölelerinden bir köleyim, elimin altında, benim bulunduğum iş üzere (yani sana hizmetçi) bin kahya vardır, der.

Adamın önünden varır köşkün kapısını ona açar. Ve o köşk içi boş tek bir inci içindedir, tavanları, kapıları, kilitleri, anahtarları ondandır. Adamın karşısına içine kırmızı cevher konmuş yeşil bir cevher (mücevher) çıkar, her cevher biter başka bir cevher başlar ama rengi farklı. Her cevherin içinde divanlar, eşler, hizmetçiler vardır. En aşağısı ceylan gözlü bir huridir. Üzerinde yetmiş elbise vardır. Elbiselerin içinden inciğinin iliği görünür. Ciğeri adamın aynasıdır, adamın ciğeri de onun aynası. Huriden yüzünü ayırdığı zaman, gözüne yetmiş kat daha bir güzel görünür o huri. Huriye, vallahi gözüme, yetmiş kat daha fazla (güzel) görünüyorsun, der. Huri de ona, sen de benim gözümde yetmiş kat daha güzel oldun der. Adama, uzan bak denir. Bakar. Adama, senin mülkün yüzyıllık yoldur denir, adam görmek için dikkatle bakmaktadır.

Ravi der ki:

Bunun üzerine Ömer dedi ki :

Ümmü Abd'in oğlunun bize Cennet ehlinin en aşağısı hakkında anlattıklarını duyuyor musun ey Ka'b, öyle ise en üstünleri acep nasıldır ? Ka'b dedi ki :

Ey müminlerin emiri !

Orada hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın işitmediği şeyler vardır. Allah Azze ve Celle bir yurt yapmıştır, o yurtta, arzu ettiği kadar eşler, meyveler, içecekler bulunur. Sonra onu kapatmıştır. Yaratıklarından ne Cebrail ve başka melekler orayı görmemişlerdir.

Sonra Ka'b "onlar için işlediklerine karşılık gözler nuru olarak neler gizlenmiştir. Hiçbir nefis bilemez" Secde, 17 ayetini okudu.

Sonra dedi ki :

Ayrıca oranın berisinde iki cennet daha yaratmış ve istediği şeylerle onları bezemiş, o ikisini mahlukatından dilediğine göstermiş sonra şöyle buyurmuştur:

Kimin kitabı illiyyin ( yüceler ) de ise, o kimsenin görmediği yurda girer. Öyle ehl-i illiyyindirler ki onlar, onlardan biri çıkar, kendi mülkünde yürürde. Cennet çadırlarından, onun yüzünün nuru girmedik bir tek çadır kalmaz, onun kokusu ile sevinirler ve ah bu koku, derler, illiyyin ehlinden biri çıktı ve mülkünde yürüyor derler."

Ömer Radıyallahu Anhu, ey Ka'b, vah sana, bak şu kalpler kendini koyuverdi gidiyor, onları bir toplasak dedi.

Bunun üzerine Ka'b dedi ki:

Canım elinde olana yemin ederim ki, kıyamet günü Cehennem'in bir höykürüşü vardır, ondan dolayı, iki dizi üstüne çökmedik ne bir melek-i mukarreb ve bir mürsel-nebi kalır. Hatta İbrahim Halilullah bile nefsim nefsim diye söylenir. Hatta senin ameline yetmiş peygamber ameli eklense yine kurtulamayacağını sanırsın." [Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 343] Sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı ve bir de on katını sana versem ifadesinden bu dünya ve on tane dünya mı anlaşılır ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Sormuş olduğunuz Ebubekir (r.anh)’den rivayet edilen uzun bir hadisin bir paçası olarak da rivayet edilmiştir. Bu hadisi Ahmed İbn Hanbel, Musned, 1/193; Ebu Ya'la, Musned, 1/56 ve Bezzar, Musned, 1/149'de rivayet etmiştir. Râvileri sikadır. Yani hadis sahihtir. (Nuraddin el Heysemi, Mecmau’z Zevaid, 10/375, Hadis no:18507)
Heysemi, İbn Mesud’dan rivayet edilen bu hadis ravilerinin sika olduğunu / hadisin sahih olduğunu bildirmiştir. (Nuraddin el Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 10/340-343)

Hadisin zahirine göre, on bir dünya kadar bir mülk verileceği anlaşılıyor.
Anne rahmi, orada yaşayan çocuk için onun dünyasıdır. Dünyaya gelince, O çocuğa dünyada verilen yer, mekan ve hayat ne kadar geniştir. Demek ki, bu dünya rahminden cennet alemine doğacak olanlara verilecek olan cennet alemleri de o kadar geniş, büyük ve harika olacaktır.
Ayrıca “Senin dünyada gördüğün en büyük bir padişahın mülkü ne kadar ise, sana bir o kadarı ve de onun on mislini verdim.” anlamı da olabilir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt