Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Savaşçı Olan Kadın, Çocuk ve Yaşlıların Öldürülmesi Yasak mıdır?

S Çevrimdışı

SencerKhan

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum Akhi,

şu son 5-6 senedir suriyede kadınların çocukların ve yaşlıların mucahidlere karşı savaştığını görmekteyim, bildiğim kadarıyla savaşta kadın yaşlı ve çocuk kasti öldürmek yasak zaruri durumda bir sakınca yok ama yinede sizden ayet ve hadisler ışığında cevaplanmasını isterim, acaba savaşçı kadın çocuk ve yaşlıları öldürmenin dinen sakıncası var mı ve mucahidlerle son mermisine kadar savaşıp mermisi bitince teslim olursa onun ölümle cezalandırmak uygun mudur?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we raahmetullah;

Savaş Esnasında Çocuklar, Kadınlar ve Yaşlıların Öldürülmesi
Düşmandan yaşlıların kadınların, delilerin, çocukların öldürülmemeleri gerekir.
Çünkü Yüce Allah: “Allah yolunda sizinle savaşanlarla savaşın.” (Bakara 190) buyurmuştur. Bunlar savaşmazlar.

Peygamber (s.a.v.) çocukları, ihtiyarları ve kadınları öldürmeyi yasaklamıştır. Çünkü onlar zayıftırlar ve çarpışmaktan, hatta savaşa katkıda bulunmaktan acizdirler.
Rebah İbn Rabî (r.anh)’in şöyle rivayet eder:

“Biz, Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte gazvedeydik. Rasûlullah (s.a.v.), insanların bir şeyin etrafında toplandıklarını gördü.
Bir adam gönderib: “Bak, şunlar niye toplanmışlar?” dedi.
Adam geldi ve: “Öldürülmüş bir kadının etrafında toplanmışlar, dedi.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu kadın savaşmıyordu. Halid’e söyle! Kadın ve ücretli kişiyi öldürmesin.
(Ebû Dâvûd, Kitabu’l-Cihâd ve’s-Siyer, 111)


İbn Ömer (r.anhuma) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.v.)' in katıldığı gazvelerden birinde öldürülmüş bir kadın bulundu. Rasûlullah (s.a.v.) bunun üzerine kadınları ve çocukları öldürmeyi yasakladı."
(Buhârî, Cihâd 147, 148; Muslim, Cihâd 24; Ebû Dâvûd, Cihâd 34)



İmam Malik ve Evzâî, Rasûlullah (s.a.v.)'in bu husustaki hassasiyetine binaen şu hükme varırlar: "Kadın ve çocuğun (savaşta) öldürülmesi hiçbir sûrette câiz değildir.
Öyle ki, ehl-i harb, kadın ve çocukları kendilerine kalkan yapıp gerisinde siperlenseler veya bir kaleye veya gemiye girip beraberlerinde çocukları ve kadınları alıb perde olarak tutsalar onlara öldürücü atış yapmak veya sığınaklarını yakmak câiz olmaz."



İmam Şafiî ve Hanefi uleması: “Kadın savaşçı (olarak askerlere karışmış) ise, öldürülmeleri câizdir(Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, Beyrut 1997, IV, 188) demişlerdir.

Mâlikîlerden İbn Habib: “Kadının savaşa katılması, öldürülmesine kastetmek için yeterli değildir, bizzat öldürme işine kastetmesi şarttır” der.

İbn Battal’ın nakline göre, kadınların zayıf olmaları, çocukların da küfre düşmekte ehliyet sahibi olmamaları sebebiyle bütün ulema, kadın ve çocuğu öldürmeye kastetmenin câiz olmadığında ittifak etmişlerdir. (İbnu'l Esir Ebu’l-Feth Ziyâuddîn Nasrullāh b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî, Teysîru'l-Vusûl ilâ Câmi'i'l-Usûl, Trc. ve Şerh, Canan, İbrahim, Akçağ Yayınları, İstanbul t.y., IV, 21)

Ebû Bekir (r.anh, ö. 634), Yezid İbn Ebû Sufyân’ı komutan olarak sefere gönderirken yaptığı tavsiyeler arasında, çocukları, kadınları ve yaşlıları öldürmemesi de vardı. (Muvatta, 2/447)
İslâm muctehidleri, savaşa katılmayan kadın ve çocukları öldürmenin câiz olmadığında muttefiktirler. Ancak savaş yapamayan ihtiyarlar hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bu ihtilaf, öldürmeyi gerektiren sebeb nedeniyledir. “Küfür öldürmeyi gerektirir” diyenler, düşmanlardan hiç kimseyi istisna etmemişlerdir. “Küfür öldürmeyi gerektirmez. Zira eğer öldürmeyi gerektirseydi, kadınların öldürülmesi nehyedilmezdi.

Düşmanı öldürmekten maksad onların savaş gücünü kırmaktır. Yoksa küfür sebebiyle öldürmek gerekmez” diyenler ise, kadın, çocuk, ihtiyar gibi savaşamayanları ve çiftçi, işçi gibi savaşa girmeyenleri istisna etmişlerdir. (İbn Ruşd, el- İmâmu’l- Gâzî Ebû’l- Velîd Muhammed İbn Ahmed İbn Kurtûbî, Bidâyetu’l- Muctehid ve Nihâyetu’l-Muktesîd, Dâru’l- Kitâbu’l- İlmiyye, Beyrut 2002, sf: 350, 351)
Küfür en büyük cinayet ise de neticede kişi ile Rabb'i arasındadır. Böyle cinayetin cezası âhirat gününe bırakılır. Bu dünyada verilmesi uygun görülen ceza ise kulların yararına olan bir sebebden meşru olmuştur. Bu yarar kulların birbirlerini öldürme fitnesini önlemektir. Savaşmayanlar için bu durum söz konusu değildir. Ancak bunlardan biri savaşacak olursa öldürülmelerinde bir beis yoktur.

Çünkü kendileri ile savaşmanın vâcib olacağı bir sebebi işlemişlerdir. Savaşacağı kuvvetle muhtemel ve buna dair haklı bir gerekçe bulunan kişilerin öldürülmeleri öncelikle mubah olur. (Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 186,187)

Kendisi savaşa katılmadığı gibi akıl vererek de düşmana destek olmayan ve erkeklik yönünden de işi bitmiş yaşlılar öldürülemez. Ancak savaşı komuta edebilen, bu konuda öğütleri dinlenen ve zengin olub malıyla insanları savaşa teşvik edecek biri ise veya kral ise ihtiyarlar öldürülebilir. (Halebî, İbrahim, Multeka el-Ebhûr, Mahmutbey Matbaası, İstanbul 1894, sf: 184) Çünkü onlar, gerek öğütleri, gerek hazırlıkları ve gerekse savaşın yapılması konusundaki kötü niyetleri yüzünden bizzat cebhedeki asker durumundadırlar. İşte bu yüzdendir ki, Peygamberimiz Huneyn’de (630) yüz yirmi yaşını aşkın bulunmasına rağmen Durayd İbn es-Simme’nin öldürülmesini emretmişti. (İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdulmelik el-Himyerî, es-Siretu’n-Nebeviyye, Dâru Ahyâi’t-Turâsi’l-Arabî, 3. Baskı, Beyrut 1971, IV, 95, 96)
Zira o, savaşın organize edilmesinde oldukça aktif bir rol oynamış, askerleri durmadan kışkırtmış ve böylelikle bizzat savaşa katılmıştı. Savaş sırasında ehl-i harbin çocukları, savaşa iştirak etmemiş oldukları takdirde öldürülmeleri haramdır. İmam-ı Şafiî ile Kûfîler, savaşa iştirak edenlerin öldürüleceğini söylerler. İmam-ı Malik ve Evzâî yasağın mutlak olduğunu söylemiş ise de savaşa fiilen katılacak olursa kadınlarda olduğu gibi onların öldürülmesi de câiz görülmüştür. Ulema bu hususta ihtilaf etmez. (İbnu'l Esir Ebu’l-Feth Ziyâuddîn Nasrullāh b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî, Teysîru'l-Vusûl ilâ Câmi'i'l-Usûl, IV, 31)
Peygamber, askerlerinin bir çocuğu veya eli silah tutmayan bir genci öldürdüklerini öğrendikleri zaman çok öfkelenirdi.
Bir gün, birkaç çocuğun katledildiğini duyunca askerlerini uyararak: “Nasıl oluyor da, bazılarınız, çocukları öldürecek kadar işi ileriye götürüyor? Sakın çocukları öldürmeyin, sakın çocukları öldürmeyin, sakın çocukları öldürmeyin!” buyurdu.

(Ahmed İbn Hanbel, III, 45)

Rasûlullah (s.a.v.) hizmetçi işçinin öldürülmesini de yasaklamıştır. Bu da savaş için değil, evin işlerini görmek ve çift sürmek gibi işler için çalıştırılan işçidir. Savaşa katılacak olursa amacı para kazanmaktır. Çünkü başkalarına hizmet için kendini kiralamıştır. Yahud çiftçiliğini yapacaktır. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 21; Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 8)
Rasûlullah’ın “Muşriklerin yetişkinlerini öldürün ve çocuklarını bırakın.(Ebû Dâvûd, Cihâd 121; Tirmizî, Siyer, 28)

buyruğu, savaşacak olan düşman yetişkinlerinin öldürülmesini, çocukların ise öldürülmemesini ifade etmektedir. (Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 187)
Yine düşman kadın Rasûlullah’a açıkça hakaret ediyor veya sövüyorsa, öldürülmesinde sakınca olmaz.(Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 188)
Ummu Kırfe adındaki kadını öldüren Zeyd İbn Harise (ö.629) hadisi de buna delil gösterilmiştir. O, Rasûlullah’a karşı savaşa teşvik eden kadınlardandı. Rivayete göre ailesinden otuz kişiyi donatıb “Gidiniz, Medine’ye girib Muhammed’i öldürünüz” diyerek Rasûlullah’ı öldürmeleri için göndermiştir.
Bunun yaptığını Rasûlullah (s.a.v.) öğrenmiş ve “Allah’ım, Ona oğullarını kaybetme acısını tattır” buyurmuştur. Zeyd İbn Hârise, kadını öldürmüş ve zırhını Rasûlullah’a göndermiştir. Zırhı Medine’de iki mızrak arasında asılmıştır. Onu Kays İbn el-Misher’in fena bir şekilde öldürdüğü de rivayet edilir. İki ayağından iplerle iki deveye bağlamış ve develer çekerek parçalamıştır. Bu şekilde öldürülmesi Arablar arasında darbı mesel haline gelmiş, “Ummi Kirfe’den daha çetin de olsan” deyimi kullanılmıştır. (Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 189)
Rasûlullah (s.a.v.) Mekke’nin fethi günü muşrikleri Müslümanlara karşı teşvik eden Utbe kızı Hind’in öldürülmesini emretmiş, fakat kadın öldürülmeden Müslüman olmuştur. (Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 189, 190)

Düşmandan biri bir kişiyi öldürür, sonra Müslümanlar onu ele geçirirlerse, çocuk ve deli ise öldürülmemesi lazımdır. Çünkü öldürülmesinin mubah olması, savaşmasını önlemek içindir. Ele geçmekle zaten bu önlenmiş olur. (Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, IV, 187)

Savaşmayan insanlardan birini öldüren kimseye keffaret ve diyet düşmez.
Keffaret ve diyetin vâcib olması için öldürülen kişilerin suçsuz ve dokunulmaması gereken kişiler olması gerekir. Bu da din veya Emân (güvence) ile gerçekleşir. Bu iki özellik de savaşta öldürülen kişilerde mevcud değildir. Onların öldürülmelerine sebeb Müslümanların yararını sağlamak yahut öldürülmelerini mubah kılan savaşma işini yapmamalarıdır. Yoksa masum olmaları yahut öldürülmelerinin yasak olması sebebiyle değildir. Bundan dolayı savaşta öldürülen kişiye keffaret ve diyet gerekmez. (Ebû Bekr Şemsu’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, a.y.)

Bir evladın, ehl-i küfür olan babasını öldürmesi de yasaklanmıştır. Zira Allah Teâla, “Onlara dünyada iyi muamele et” (Lukman 15) buyurmuştur. Bu, oğlun ehl-i küfür olan babasını öldürmesinin yasak olduğunun kesin delilidir. Bu ayet, anne ve babası ehl-i küfür olan kişi hakkında inmiştir. Onları öldürmek, iyi muamele ile bağdaşmaz.
Hanzale İbn Ebî Âmir, Peygamber (s.a.v.)’den, ehl-i küfür olan babasını öldürmek için izin istemiş; fakat Rasûlullah (s.a.v.) izin vermemiştir. Bilakis oğul, babasını başkası öldürsün diye uzak durur, öldürmez. Maksad başkası tarafından hasıl olunca, oğlun, anne-baba hürmetini yıkmasına ihtiyaç kalmaz. Ancak baba oğlunu öldürmek ister ve oğlun da onu savmak için öldürmekten başka çare ve imkanı kalmazsa, oğul ehl-i küfür olan babasını öldürebilir. Hatta Müslüman bir baba kılıç çekib oğlunu öldürmek isterse, oğlun kendi nefsinden zararı savmak için babasını öldürmesi câizdir. (Halebî, a.g.e., sf: 184)
Düşmanların kraliçe- komutanı-idarecisi olması halinde kadının öldürülmesi câizdir. Çünkü onun öldürülmesi ile toplulukları dağıtılmış olur. Aynı şekilde kralları küçük bir çocuk olub savaşta kendileri ile birlikte getirmiş iseler, öldürülmesi halinde eğer toplulukları dağılacak ise öldürülmesinde mahsur yoktur.(ez-Zuhayli, Vehbe, İslâm Fıkıh Ansiklopedisi, Risâle Yayınları, İstanbul 1994, VIII, 185)

İlgili konular:

Öldürmenin Câiz (hak) Olduğu Durumlar?


Kasıtlı Olarak Masum Kafirleri (sivil, Kadın, Çocuk) Öldürmenin Hukmu?

Kadın ve Köleyi Öldürene Kısas Uygulanır mı?
 
Üst Ana Sayfa Alt