Salamu Aleykum, saygi Secdesi ve mezarin etrafinda Tawaf yapmak büyük sirk midir? Eski alimlerin (Ibn Taymiya, ibn Kathir, Zahabi, ebu hanife...) bu konuda görüsleri neydi ve onarin ve necd alimlerin görüsleri arasinda fark varmidi? Cok önemli kardesler insallah yardim edersinis.
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çözüldü Saygı Secdesi ve Kabirleri Tavaf Büyük Şirk midir?
- Konbuyu başlatan islam1987
- Başlangıç tarihi
Çevrimdışı
Âleykum selam we rahmetullah ;
Salih kul diye bilinen kimselerin kâbirlerini ibadeti kastedmeden tavaf etmek bid'attir. Bu amel haram kılınmış ve bu Allah’tan başkasına, kâbir ehline ibadetin en büyük vesilesidir.
Şayet, kâbirde yatan ölünün, kendisine fayda verdiğine veya kendisinden bir zararı giderdiğini veya tavafıyla ölüye yaklaşmaya niyetlenerek teberruken tavaf etmişse, bu ameli şirk olur.
Meleklerin Âdem'e Secde Şekli:
İlim adamları, meleklerin Âdem'e secdelerinin, ibadet mahiyetini taşımadığı üzerinde ittifak etmekle birlikte, secdelerinin keyfiyeti hakkında farklı görüşlere sahibtirler.
Cumhur der ki: Bu, namazda alışılmış secdede olduğu gibi alnı yere koymak şeklinde meleklere verilmiş bir emir idi. Çünkü örfte olsun, şeriatte olsun, secde etmekten açıkça anlaşılan budur. Buna dayanılarak şöyle denilmiştir: Bu secde, Âdem'e bir ikram ve onun faziletini açıkça ortaya koyuş, yüce Allah'a da itaat mahiyetinde idi. Âdem de bu durumda bizim için kıblenin konumuna benzer bir konumda idi. Buna göre "Âdem'e" ifadesinin anlamı "Âdem'e doğru secde edin" demektir. Nitekim kıbleye namaz kıldı, denilirken kıbleye doğru namaz kıldı denilmek istenir.
Bir başka kesim de şöyle demiştir:
O secde, günümüzde alışılmış olan alnın yere konulması şeklinde değil idi. Sözü geçen bu secde, kelime olarak dildeki aslî manası üzerinde bırakılmıştır. Bu aslî anlamı ise zillet göstermek ve itaat etmektir. Buna göre "Âdem'e secde edin" buyruğu; "Âdem'e boyun eğip itaat edin, onun faziletini ikrar ve kabul edin" demektir. "Derhal secde ettiler" buyruğu da onlara verilen emri yerine getirdiler, demektir.
Yine şu hususta da farklı görüşler ortaya atılmıştır:
Acaba bu şekilde secde etmek, Âdem (a.s)'a ait bir özellik mi idi?
Buna göre, yüce Allah dışında bütün kainatta ondan başkasına secde caiz olmaz mı demektir, yoksa Âdem (a.s.)'den sonra da Yakub (a.s.) zamanına kadar yaratıklara secde etmek caiz mi idi?
Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Babasını ve annesini tahtın üzerine çıkarttı (oturttu), hepsi de ona secdeye kapandılar" (Yusuf, 100)
Buna göre acaba yaratıklara secdenin mubah kılındığı son hal bu mudur? Çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre yaratıklara da secde Rasulullah (صلى الله عليه وسلم)'ın dönemine kadar mubah idi. Ashabı; ağaç ve deve Rasulullah'a secde ettiğinde şöyle demişti: Ağaçtan ve ürküp kaçan deveden sana secde etmeye biz daha lâyıkız. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: "Alemlerin Rabbi olan Allah'tan başka hiçbir kimseye secde edilmemelidir."
İbn Mace Sunen'inde, el-Bustî de Sahih'inde Ebû Vakid'in şöyle dediğini rivayet etmektedirler:
Muaz b. Cebel, Şam'dan gelince Rasulullah (صلى الله عليه وسلم)'ın önünde secdeye kapandı.
Bunun üzerine Rasulullah (صلى الله عليه وسلم): "Bu da ne oluyor?" deyince,
Muaz şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulu, ben Şam'a vardım, baktım ki onlar yüksek kumandanlarına ve büyük din adamlarına secde ediyorlar, ben de bu işi sana yapmak istedim.
Peygamber şöyle buyurdu: "Hayır, böyle birşey yapma, çünkü ben herhangi bir şeyin herhangi bir şeye secde etmesini emredecek olursam, kadına kocasına secde etmesini emrederdim. Kadın kocasının hakkını yerine getirmedikçe Rabbinin hakkını yerine getirmiş olmaz. Hatta deve üzerine vurulan eğere çıkmış olsa dahi kocası yanına gelmesini isteyecek olursa ona karşı çıkmamalıdır."
(Musned, IV, 381; İbn Mace, Nikâh 4; Ebû Davud, Nikâh 40; Tirmizî, Radâ' 10)
Hadisin bu lafzı el-Bustî'ye aittir. Deveye vurulan eyer (el-kateb)'ın anlamı şudur:
Arabların yanında doğum yapmak için özel sandalye çok az bulunurdu. O bakımdan doğum esnasında hanımlarını bu şekilde develerin üzerine vurulan eyerlere (el-kateb) oturtur ve taşırlardı. Hadisin Muaz yoluyla gelen rivayetlerinin birisinde de şöyle denilmektedir:
Peygamber insanlara secde etmeyi yasakladı ve buna karşılık musafaha yapmayı emretti.
İlgili konu:
Saygı Secdesi , Büyük ve Küçük Şirk Hakkında Soruların cevabı ?
Çözüldü - Saygı Secdesi , Büyük ve Küçük Şirk Hakkında Soruların Cevabı ?
Salih kul diye bilinen kimselerin kâbirlerini ibadeti kastedmeden tavaf etmek bid'attir. Bu amel haram kılınmış ve bu Allah’tan başkasına, kâbir ehline ibadetin en büyük vesilesidir.
Şayet, kâbirde yatan ölünün, kendisine fayda verdiğine veya kendisinden bir zararı giderdiğini veya tavafıyla ölüye yaklaşmaya niyetlenerek teberruken tavaf etmişse, bu ameli şirk olur.
Meleklerin Âdem'e Secde Şekli:
İlim adamları, meleklerin Âdem'e secdelerinin, ibadet mahiyetini taşımadığı üzerinde ittifak etmekle birlikte, secdelerinin keyfiyeti hakkında farklı görüşlere sahibtirler.
Cumhur der ki: Bu, namazda alışılmış secdede olduğu gibi alnı yere koymak şeklinde meleklere verilmiş bir emir idi. Çünkü örfte olsun, şeriatte olsun, secde etmekten açıkça anlaşılan budur. Buna dayanılarak şöyle denilmiştir: Bu secde, Âdem'e bir ikram ve onun faziletini açıkça ortaya koyuş, yüce Allah'a da itaat mahiyetinde idi. Âdem de bu durumda bizim için kıblenin konumuna benzer bir konumda idi. Buna göre "Âdem'e" ifadesinin anlamı "Âdem'e doğru secde edin" demektir. Nitekim kıbleye namaz kıldı, denilirken kıbleye doğru namaz kıldı denilmek istenir.
Bir başka kesim de şöyle demiştir:
O secde, günümüzde alışılmış olan alnın yere konulması şeklinde değil idi. Sözü geçen bu secde, kelime olarak dildeki aslî manası üzerinde bırakılmıştır. Bu aslî anlamı ise zillet göstermek ve itaat etmektir. Buna göre "Âdem'e secde edin" buyruğu; "Âdem'e boyun eğip itaat edin, onun faziletini ikrar ve kabul edin" demektir. "Derhal secde ettiler" buyruğu da onlara verilen emri yerine getirdiler, demektir.
Yine şu hususta da farklı görüşler ortaya atılmıştır:
Acaba bu şekilde secde etmek, Âdem (a.s)'a ait bir özellik mi idi?
Buna göre, yüce Allah dışında bütün kainatta ondan başkasına secde caiz olmaz mı demektir, yoksa Âdem (a.s.)'den sonra da Yakub (a.s.) zamanına kadar yaratıklara secde etmek caiz mi idi?
Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Babasını ve annesini tahtın üzerine çıkarttı (oturttu), hepsi de ona secdeye kapandılar" (Yusuf, 100)
Buna göre acaba yaratıklara secdenin mubah kılındığı son hal bu mudur? Çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre yaratıklara da secde Rasulullah (صلى الله عليه وسلم)'ın dönemine kadar mubah idi. Ashabı; ağaç ve deve Rasulullah'a secde ettiğinde şöyle demişti: Ağaçtan ve ürküp kaçan deveden sana secde etmeye biz daha lâyıkız. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: "Alemlerin Rabbi olan Allah'tan başka hiçbir kimseye secde edilmemelidir."
İbn Mace Sunen'inde, el-Bustî de Sahih'inde Ebû Vakid'in şöyle dediğini rivayet etmektedirler:
Muaz b. Cebel, Şam'dan gelince Rasulullah (صلى الله عليه وسلم)'ın önünde secdeye kapandı.
Bunun üzerine Rasulullah (صلى الله عليه وسلم): "Bu da ne oluyor?" deyince,
Muaz şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulu, ben Şam'a vardım, baktım ki onlar yüksek kumandanlarına ve büyük din adamlarına secde ediyorlar, ben de bu işi sana yapmak istedim.
Peygamber şöyle buyurdu: "Hayır, böyle birşey yapma, çünkü ben herhangi bir şeyin herhangi bir şeye secde etmesini emredecek olursam, kadına kocasına secde etmesini emrederdim. Kadın kocasının hakkını yerine getirmedikçe Rabbinin hakkını yerine getirmiş olmaz. Hatta deve üzerine vurulan eğere çıkmış olsa dahi kocası yanına gelmesini isteyecek olursa ona karşı çıkmamalıdır."
(Musned, IV, 381; İbn Mace, Nikâh 4; Ebû Davud, Nikâh 40; Tirmizî, Radâ' 10)
Hadisin bu lafzı el-Bustî'ye aittir. Deveye vurulan eyer (el-kateb)'ın anlamı şudur:
Arabların yanında doğum yapmak için özel sandalye çok az bulunurdu. O bakımdan doğum esnasında hanımlarını bu şekilde develerin üzerine vurulan eyerlere (el-kateb) oturtur ve taşırlardı. Hadisin Muaz yoluyla gelen rivayetlerinin birisinde de şöyle denilmektedir:
Peygamber insanlara secde etmeyi yasakladı ve buna karşılık musafaha yapmayı emretti.
İlgili konu:
Saygı Secdesi , Büyük ve Küçük Şirk Hakkında Soruların cevabı ?
Çözüldü - Saygı Secdesi , Büyük ve Küçük Şirk Hakkında Soruların Cevabı ?
Akhi biliyorum Schaykh Bin Baz rahimullah ve baska Alimlerde ayni anlatiyor. Ama benim sorum: Eski Alimlerin sözlerini aktara bilirmisiniz. Hele Secde konusunda yardimci olabilirsenis cok sevinirim. Dawa Necd benim bildigim Kadar saygi Secdesinede Sirk olarak bakiyordular. Onarin görüsü öyleydi! Daha eski alimlerin görüsleri nasildi? Allah Razi olsun.
Benzer konular
-
Video İlahiyatçı Nazif Ay: "Atatürk Mozolesi Karşısında Saygı Göstermek Farz-ı Kifayedir."- Başlatan Abdulmuizz Fida
- Cevaplar: 4
-
Soru Sevgi, Saygı Duymadan Bir Tağutun Hayatını Anlatan Yazıları Okumak Küfür Olur mu?
- Başlatan فرحات قورت
- Cevaplar: 6
-
-
Kur'an Okurken Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Allâh'ın Kitabı Kur'an'a Saygı
- Başlatan Qamar Al Quds
- Cevaplar: 15
-
Soru Bu Yaptıklarımla İslam'a ya da Allah'a Saygısızlık Etmiş Oldum mu?- Başlatan Hacı M.
- Cevaplar: 4
-
-
Çözüldü İstiklal Marşında Saygı Duruşunda Durmanın Hükmü Nedir?
- Başlatan welat_elruha
- Cevaplar: 6