Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şefaat Hadis'inden Alınacak ''12'' Tane Fayda - Allah'ın Bacağının Olduğunu Inkar Eden, Asla Cennete

A Çevrimdışı

ammar huseyn

Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla



Şefaat Hadis'inden alınacak ''12'' tane fayda




Allah'ın bacağının olduğunu inkar eden, asla cennete giremeyecek



İmam Buhari, el-Camius Sahih adlı eserinde, Ebu Said el-Hudri'den r.a. şöyle rivayet etmiştir:



Bizler, Allah Rasulune s.a.v. şöyle sorduk:


— Yâ Rasûlallah, kıyamet gününde bizler Rabb'imizi görecek miyiz?


Rasûlullah şöyle buyurdu:


— "Sizler gökyüzünde bulut olmadığı zaman Güneş'i ve Ay'ı görmek için birbirinizle sıkışıp darlığa düşer misiniz?"


Bizler şöyle dedik:


— Hayır .


Rasûlullah s.a.v. şöyle buyurdu:


— "Şübhesiz sizler Güneş ile Ay'ı görmekte birbiriniz ile sıkışıp darlığa düşmediğiniz gibi, o gün Rab'binizi görmekte de hiç birbirinizle sıkışıp darlığa düşmeyeceksiniz"


Sonra s.a.v. şöyle buyurdu:


— "Herbir kavmin dünyâda ibâdet edegeldiği şeye gitmesi için bir nidâcı nida eder.


Bunun üzerine Haç ehli, yânı haça tapanlar haçlarıyla, put ehli olan putperestler putlarıyla, bunlar dışında başka şeylere ibadet eden herkes ibadet ettiklerini takip ederler.


Nihayet iyi olsun, fâcir olsun, hak üzere kalan kitâb ehlinin bakıyyeleri olsun, Allah'u tealaya ibâdet etmekte olanlar kalır.


Sonra cehenneme getirilirler, cehennem onlara gösterilir ki, sanki cehennem onların nazarında yalımları birbirini kırıp geçiren bir serâbdır.


Yahudiler'e denir ki:


— Sizler kime tapardınız?


Onlar der ki:


— Biz Allah'ın oğlu Uzeyr'e tapardık,


Bunun üzerine onlara şöyle denecek:


— Siz yalan söylüyorsunuz. Allah'u teala hiçbir eş, hiçbir oğul edinmiş değildir. Şimdi söyleyiniz, istediğiniz nedir?


(Yahudi'ler) der ki:


— Yâ Rab! Bize su içirmeni istiyoruz, diyecekler.


Onlara şöyle denir:


— Haydi içiniz!


Bunun üzerine onlar birbiri ardınca cehennemin içine dökülecekler.


Sonra Hrıstiyanlar'a şöyle denir:


— Sizler kime tapıyordunuz?


Onlar da şöyle derler:


— Biz Allah'ın oğlu Mesih'e tapardık.


Bunun üzerine onlara şöyle denir:


— Siz yalan söylüyorsunuz. Allah'u teala hiçbir eş, hiçbir oğul edinmiş değildir.


Şimdi söyleyiniz: Ne istiyorsunuz?


Onlar da şöyle derler:


— Bize su içirmeni istiyoruz.


Onlara şöyle denir:


— Haydi su içiniz! Bunun üzerine birbiri ardınca cehennemin içine dökülecekler.


Nihayet iyi olsun, fâcir olsun, Allah 'a ibâdet etmekte olanlar kalır.


Onlara şöyle denir:


— İnsanlar hep gittikleri halde sizleri habseden nedir?


Onlar der ki:


— Bizler, şimdikinden daha fazla kendilerine muhtâc iken onlardan (kafirlerden) dünyâda ayrılmıştık. (Şimdi nasıl olur da onların arkasına takılırız?)


Biz bir münâdînin: Her kavim vaktiyle ibâdet ettiği ne idiyse ona kavuşsun! diye nida ettiğini işittik. Ondan dolayı bizler Rab'bimizi bekleyip duruyoruz!"


Dedi ki: "Meydanda kalan müminlere Cebbar (olan Allah) , onlara ilk defa gördükleri suretten başka bir surette gelecek ve şöyle diyecek:


— Ben sizin Rab'binizim!


Onlar da şöyle diyecek:


— Sen bizim Rab'bimizsin?!


Artık Onunla Peygamberlerden başkası konuşmaz.


Allah'u teala şöyle buyurur:


— Rabbinizi tanıyabilmek için aranızda bir alâmet var mıdır?


Onlar şöyle cevap verirler:


— Evet, Bacak'tır.


Bunun üzerine, (Allah) Bacağını keşfedip açacak.


Bunun üzerine her mümin Allah'a secde eder.


Allah'a riya ve şöhret için secde eden kimseler kalır. Onlar da secde etmeye çalışırlar. Fakat onun (secde etmeye çalışan riyakarın) sırtı tek bir tahta gibi kaskatı bir tabakaya döner.


Sonra köprü getirilir de cehennemin ortasına kurulur".


(Ebu Said e-Hudri der ki) Bizler şöyle dedik:


— Yâ Rasûlallah! Köprü nedir?


Şöyle buyurdu:


— "Ayakların kayacağı bir yerdir ki, üzerinde başları eğri demirden çengeller, dikenler; sert, keskin enli şeyler vardır. Bunların Necd'de olan ve sa'dân denilen dikenler gibi uçları kıvrık, eğri dikenleri vardır. Müminlerin kimi onun üzerinden göz kırpacak kadar zaman içinde, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi iyi cins yürük at ve develer gibi sür'atle geçerler. Bunların kimi sapasağlam, olduğu gibi kurtulur. Kimi tırmıklar içinde perişan olmuş olarak salıverilir. Kimi de cehennem ateşi içine sapır sapır düşerler. Nihayet sonuncuları sürüklene sürüklene geçer, kurtulur.


Bu günkü günde apâ-şîkâre olmuş hakkını kurtarmak için hiçbirinizin yalvarıp yakarması, o dehşetli günde âsî mümin kardeşleri arasından çıkıp necat bulan müminlerin kalanlar için Cebbar Zul Celâl hazretlerine yalvarıp yakarmasına benzemez.


Diyeceklerdir ki: Ey bizim Rabb'imiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, iyi işlerde bulunurlardı.


Allah'u teala şöyle buyurur:


— Haydi gidin, kalbinde bir dinar ağırlığınca İmân bulduğunuz herkesi çıkarınız!


Allah'u teala onların suretlerini yakmayı ateşe haram edecektir. Artık bu kurtarılacak olanların kimi ayağının üstüne, kimi de yarı inciğine kadar ateşe gömülerek içeriye dalmış bulunacaklar. Tanıdıklarını çıkarıp dönecekler.


Bunun üzerine (Allah) şöyle buyurur:


— Haydi bir daha gidin, kalbinde yarım dinar ağırlığınca imân bulduğunuz herkesi çıkarınız!


Bunun üzerine tanıdıklarını çıkaracaklardır.


Bunun üzerine (Allah) şöyle buyurur:


— Haydi bir daha gidin, kalbinde zerre ağırlığınca imân bulduğunuz herkesi çıkarınız!


Bunun üzerine tanıdıklarını çıkaracaklardır.


Ebû Saîd r.a. der ki: Eğer bu dediğime inanmıyorsanız, şu ayeti okuyunuz:


"Şübhesiz ki, Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Zerre mikdârı) bir iyilik olursa, onu kat kat artırır. Kendi canibinden (başkaca da) pek büyük bir mükâfat verir'' (en-Nisâ: 40)


(Ebu Said, Hadis'i zikretmeye şöyle devam eder)


Peygamberler, melekler ve müminler şefaat ederler.


Bundan sonra Cebbar (olan Allah) şöyle buyurur:


— Artık sıra benim şefaatime geldi!


Sonra (Allah) ateşten bir avuç tutacak, (yânı bir kısım insanı toplayacak) ve simsiyah yanmış olan birtakım kavimleri dışarı çıkaracak. Sonra bunlar cennetin yolları üzerinde olup "Hayat Nehri'' denilen bir nehrin içine atılacaklardır. Onlar o nehrin iki tarafında seyl uğrağında biten yabanî reyhân tohumlarının çabucak bittiği gibi biteceklerdir. Sizler o yabanî reyhan tohumlarını taşın yanında, ağacın yanında görürsünüz. Onlardan güneşte olanları yeşildir, gölgede olanları da beyazdır.


Sonra onlar (Hayat Nehri'nden) beyaz ve parlak inciler gibi çıkacaklar. Boyunlarına hâtemler (damgalar) takılır. Sonra Cennet'e girerler.


Cennet ahâlîsi şöyle derler:


— İşte bunlar Rahman'ın itkettiği (azad ettiği – Cehennemden kurtardığı) kimselerdir.


(Cennet'e sokacak) Hiçbir iş yapmadıkları halde, (Cennet'e sokacak) hiçbir hayır sunmadıkları halde (Allah onları) Cennet'e koydu.


Sonra onlara şöyle denilecektir:


— Gözünüzün görebildiği sizindir. Bir de o kadarı daha sizindir!



Derim ki: Bu Hadis Sahih ve Sabit olan hadislerdendir. Çok yüce bir hadistir. İçinde bir çok fayda vardır. Bu hadisten alınacak faydalardan bazıları şunlardır:





Bu Hadis'ten alınacak bazı öğütler ve faydalar






1- Allah c.c. ahirette Müslümanlara gözükecektir.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Şübhesiz sîzler Güneş ile Ay'ı görmekte birbirinizle sıkışıp darlığa düşmediğiniz gibi, o gün Rabb'inizi görmekte de hiç birbirinizle sıkışıp darlığa düşmeyeceksiniz


2- Müslümanlar için Allah'ı görmek, güneşi ve ayı görmek gibi kolay olacaktır.


3- Kıyamet günü her kim neye taparsa, onu takip edecektir.


Bundan da anlarız ki: Zamanımızda da oy verenler, oy verdikleri o tağutları takip edecekler.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Herbir kavmin dünyâda ibâdet edegeldiği şeye gitmesi için bir nidâcı nida eder…


4- Müslümanlar, dünya hayatında kafirler ile bir arada yaşamayanlardır.


Kafirler ile arkadaşlık ve dostluk kurmayanlardır. Kafirler ile arkadaşlık kurmak meşru değildir. Ancak tebliğ yapmak için hariç. Kafirler ile arkadaş olmak, kimi zaman haram, kimi zamanda küfürdür. Bu meselenin tafsilatının yeri burası değildir.


Önemli olan: Müslümanın elinden geldiğince kafirlerden uzak durması gerekir.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Bizler, şimdikinden daha fazla kendilerine muhtâc iken onlardan (kafirlerden) dünyâda ayrılmıştık.


5- Allah'ın ''Suret''i vardır. Elbette nasıl olduğunu bilemeyiz.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Meydanda kalan müminlere Cebbar (olan Allah) , onlara ilk defa gördükleri suretten başka bir surette gelecek…


6- Allah'ın Bacağının olduğunu inkar eden kişi, Müslüman değildir.


Allah'ın Bacağının olduğunu inkar eden kişi, Cennet'e giremeyecektir.


Elbette Allah'ın bacağının nasıl olduğunu bilemeyiz. Ama bizler Allah bacağının olduğuna iman ederiz.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Rabbinizi tanıyabilmek için aranızda bir alâmet var mıdır?


Onlar şöyle cevap verirler:


— Evet, Bacak'tır.


Bunun üzerine, (Allah) Bacağını keşfedip açacak…


Derim ki: Hadis'te geçen şu ifadeye dikkat edelim: Rabbinizi tanıyabilmek için aranızda bir alâmet var mıdır?


Müslümanların cevabına da dikkat edelim: Evet, Bacak'tır.


Allah'ın Bacağını açmasına da dikkat edelim.


Bundan sonra, Allah'ın şu ayetini hatırlayalım: O gün Bacak açılır. (Münafıklar) Secde etmeye çağırıldığında, secde edemezler. (Kalem 42.ayet)


Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde, göreceğiz ki Allah'ın ahirette bacağını açacağı sabittir.


İki tenbih yapalım:


Bir: İbni Abbas'tan r.a. , Allah'ın bacak sıfatını güç ve kuvvet diye tevil etmesi hakkında gelen rivayetlerin hepsi zayıftır. Hiç biri Sahih değildir. Sabit değildir. Nasıl ki bu meselenin açıklamasının yeri başka bir risalededir inşallah.


İki: Hadis'te geçen şu lafız: Rabbinizi tanıyabilmek için aranızda bir alâmet var mıdır? (Müslümnalarda der ki) Evet, Bacak'tır.


Tam olarak bu mana ile: Ebu Said el-Hudri Hadis'inden sabit bir rivayettir. Nasıl ki gördüğümüz gibi (Bir) Buhari bu lafzı ile Sahih'inde rivayet etmiştir.


Aynı lafzı ile Hadis'i şunlar rivayet etmişlerdir:


(İki) İbni Hibban, Sahih'inde rivayet etmiştir.


(üç) Leys bin Saad, Fevaid'inde rivayet etmiştir.


(Dört) Darukutni, er-Ru-ya (Ahirette Allah'ı görmek) adlı eserinde rivayet etmiştir.


(Beş) Beyhaki, Esma ve Sıfat'ta rivayet etmiştir.


Hepsi Ebu Said el-Hudri'den r.a. rivayet etmişlerdir.


Bu Hadis, ümmetin ittifakı ile Sahih ve sabit Hadis'lerden birisidir. Kafirler dışında bu hadislere dil uzatanı yoktur.


7- Allah için değilde, çıkarları için Allah'a iman ettiklerini iddia edenler, Allah'ın bacağına secde edemeyecekler. Böylelikle küfürleri ortaya çıkıp rezil olacaklar.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Allah'a riya ve şöhret için secde eden kimseler kalır. Onlar da secde etmeye çalışırlar. Fakat onun sırtı tek bir tahta gibi kaskatı bir tabakaya döner.


8- Bazı Müslümanlar, günahları sebebi ile Cehennem'e girecekler.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Diyeceklerdir ki: Ey bizim Rabb'imiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, iyi işlerde bulunurlardı.


9- Bazı günahları sebebi ile Cehennem'e giren Müslümanlar, bir müddet sonra Cehennem'den çıkacaklar.


Nasıl çıkacaklar?


Şefaat ile çıkacaklar.


Kimlerin şefaati ile çıkacaklar?


Bir: Peygamberimizin s.a.v. şefaati ile.


İki: Diğer Peygamberlerin şefaati ile.


Üç: Melek'lerin şefaati ile.


Dört: Cennet'e girenlerin şefaati ile.


Beş: En sonunda da Allah'ın şefaati ile.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Haydi gidin, kalbinde bir dinar ağırlığınca İmân bulduğunuz herkesi çıkarınız…


(Allah'ın şöyle demesine kadar) : Artık sıra benim şefaatime geldi


Yine Hadis'te şu lafız geçer: Peygamberler, melekler ve müminler şefaat ederler.


10- Cehennem'e giren Müslümanların, bir gün gelip Cehennem'den çıkarılıp Cennet'e girecekleri, bu Hadis ile sabit olduğu gibi, aynı şekilde Kuran ile de sabittir.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Ebû Saîd (R) der ki: Eğer bu dediğime inanmıyorsanız, şu ayeti okuyunuz:


"Şübhesiz ki, Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Zerre mikdârı) bir iyilik olursa, onu kat kat artırır. Kendi canibinden (başkaca da) pek büyük bir mükâfat verir'' (en-Nisâ: 40)


Derim ki: Eğer Alah c.c. hiç kimseye zulüm etmeyecek ise, şirk işlemeyen kişileri, şirk işleyen kişiler ile aynı seviyede tutup, asla Cehennem'de ebedi tutması adalete uymaz.


Mesela: Oy vererek Allah'ın kanunlarını tanımayan sistemlerin ayakta kalmasını oyları ile savunan bir kafir ile, hayatı boyunca oy verenleri tekfir etmiş, Allah'ın gökte olduğunu kabul etmiş, Allah'ın sıfatlarını kabul etmiş, ama nefsine yenilerek içki içen kişi aynı olurmu?


Elbette bu ikisi aynı seviyede değillerdir. İşte ayet de bundan söz etmektedir. İçki içen Müslümanın (eğer Allah affetmez ise) Cehennem'e girdikten sonra Cennet'e gireceğini, aksi yönden oy verenlerinde ebediyyen cehennemde kalacağını haber vermiştir.


Bir çok ayet isbat eder ki Allah c.c. ahirette günah işleyen bazı Müslümanları Cehenneme sokacak. Ama sonradan şefaatler ile Cehennem'den çıkartıp Cennet'e sokacaktır.


Bizler bir ayet daha zikredelim:


Geceleri onunla (Kuran ile) Teheccud (namazı) kıl (gece namazı kıl). Umulur ki rabbin seni Makamı Mahmud'a iletir. (İsra 79)


Derim ki: Makamı Mahmud da, kıyamet de Peygamberimize s.a.v. verilecek büyük mevkilerden birisidir. Bu makam ile Peygamberimiz s.a.v. Cehennem'den bir sürü Müslümanı, Allah'ın izninden sonra çıkaracaktır.


Nasıl ki Cabir bin Abdullah r.a. bu ayeti delil getirerek, Müslümanların Cehennem'e girip, ardından çıkacaklarını delil olarak sunmuştur. (Sahihi Muslim'de, Yezid bin Suheyb kanalı ile rivayet edilmiştir)


11- Allah'ın sıfatlarının biriside: ''Avuçlama'' sıfatıdır. Nasıl ki Allah c.c. Müslümanları Cehennem'den avuçlayıp çıkaracak, sonra da Cennet'e sokacaktır. Rahim olan Allah'a hamd olsun.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Sonra (Allah) ateşten bir avuç tutacak…


Derim ki: Elbette bu avuçlamanın nasıl olduğunu hiç kimse bilemez. keza biraz önce zikrettiğimiz Suret sıfatınında nasıl olduğunu bilemeyiz. Ama bizler Allah'ın avuçlayacağına inanırız. Suret'i olduğuna inanırız. Yalnız nasıl olduğunu bilemeyiz.


Çünkü Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Onun bir benzeri yoktur. O duyandır. Görendir. (Şura 11.ayet)


12- Cehennem'e girecek olan Müslümanlar, Namaz'larını ve Oruç'larını ve Amellerini bırakmayan kişilerdir.


Hadis'te geçen şu ifadeden bunu anlarız: Diyeceklerdir ki: Ey bizim Rabb'imiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, iyi işlerde bulunurlardı.


Derim ki: Demek ki hiçbir amel yapmayan, yani Allah için çalışmayan kişi Cehennem'den çıkmayacaktır. Yani: Kafir olarak ebedi Cehennem'de kalıcı olarak kalacaktır.


Ama bu Namaz kılıp Oruç tutan Müslümanların yaptıkları bütün amellerin karşılıkları, Cehennem'e girmeden önce gitmiş olacaktır. Başkaları, bu Müslümanlardan haklarını aldıkları için, bu Müslümanlarda yaptıkları amellerin sevapları kalmayacaktır. Bu amellerinin karşılığını, kendisinden hakkını isteyen kişilere dağatacaktır. Sonra yaptığı amellerin hepsi gidecek, amelsiz kalacaktır. Veya az ameli alacaktır. Bu kişiden kişiye değişecektir. Nasıl ki bunu açıklayan bir çok hadis vardır.


Elbette bu cehenneme giren Müslümanların kalplerinde ki İmanları hala onlar ile beraber kalacaktır.


Bu nedenle Allah c.c. Cennet'teki Müslümanlara, Cehennem'deki kardeşlerini kurtarmaları için şöyle buyurur:


…Haydi bir daha gidin, kalbinde zerre ağırlığınca imân bulduğunuz herkesi çıkarınız…


İşte kalplerinde iman bulunan bu kimseler, Dünya'da Namaz ve Oruç tutanlar idi.


Demek ki Allah'a ibadet etmeyi terk eden kişi Kafir oluyormuş.


En sonunda Allah c.c. Cehennem'de en son kalan Müslümanları çıkaracaktır.


Delilide şudur: (Cennet'e sokacak) Hiçbir iş yapmadıkları halde, (Cennet'e sokacak) hiçbir hayır sunmadıkları halde (Allah onları) Cennet'e koydu.



Derim ki: Bu Müslümanlar ise, diğer Müslümanlar gibi Allah'a ibadet eden kimseler idi. Yalnız kıyamet gününde, yaptıkları amellerinin hepsini başkaları almış idi. Bu nedenle Cennet'e girecek hiçbir amelleri kalmamıştı.


Bu nedenle Cennet'eki Müslümanlar şöyle derler: Bu kişilerin amelleri onları cennete sokmadığı halde, amelsiz olarak bu kişileri Allah c.c. Cennet'e soktu.


Muasır Murcie'nin bir iddiası ve cevabı


Hadis'te geçen şu lafza dikkat edelim:


(Cennet'e sokacak) Hiçbir iş yapmadıkları halde, (Cennet'e sokacak) hiçbir hayır sunmadıkları halde (Allah onları) Cennet'e koydu.


Muasır Murcie der ki: Cehennemden çıkıp Cennete girecek bu kişiler hiçbir amel yapmadan cennete girdiler!


Bizler de bu iddianın cevabını şöyle veriziz:


Ey Murcie olan kişi, bu sözünü söylemek ile en batıl şeyi yaptın.


Hadisteki ifadelere dikkat etmedin. Senin bu sözün, La İlahe İlallah demeyende Cennet'e şefaat ile girecektir demekten başa bir şey değildir.


Hadis'te şöyle geçer: hiçbir hayır sunmadıkları halde (Allah onları) Cennet'e koydu.


Eğer bu Cennet'e giren kişiler, sizin iddia ettiğiniz gibi hiçbir hayır yapmamışlar ise, La İle İllallah bile dememişler demektir.


Bizler sorarız: La İlahe İllallah demek hayırmıdır?


Eğer derse: Hayır değildir.


Deriz ki: Küfrünün üzerine yeni bir küfür daha ekledin. Eğer La İle İllallah, yani kelimei tevhid hayır değilse, o zaman Şer'dir. Kelimei tevhid hayır değilse kötü bir şeydir. Bunu diyende kafirdir.


Eğer derse: La İlahe İllallah demek, Hayırdır.


O zaman deriz ki: Hadis'i senin anladığın gibi anlasaydık, o zaman Cennet'e girecek olan o topluluğun La İlahe İllallah demeden Cenet'e gireceklerini söylememiz gerekirdi. Çünkü La İlahe İllallah demek bir hayırdır. Bu hayırı yapan kişiye hiç hayır yapmadı denilmez.


Şimdi Murcie olan kişini iki seçenği var:


Bir: Ya La İlahe İllallah demeyenlerde Cennet'e girer diyecek.


Bu durumda Amerikalı bütün kafirlerde Cennet'e girecektir diyecekler!


Böyle derlersede küfrün en büyüğünü işlemiş olurlar.


İki: Ya da Hadis'i bizim anladığımız gibi anlıyacaklar.


O da: Amelsiz Cennet'e girecekler demek, Cennet'e sokacak amel işlemeden Cennet'e girecekler demektir. Onların işledikleri amellerin hepsi kıyamet gününde kaybolduğundan, yanlarında hiçbir sevap kalmayacak. Bu nedenle amelsiz bir şekilde Cennet'e girecekler.


Ama bu demek değildir ki bu kişiler Dünya'da iken amel işlemediler! Haşa. Böyle demek Murcielerin görüşüdür. Allah bizleri affeylesin.


Eğer Murcie derse ki: Cennet'teki Müslümanlar, Cehennem'de Namaz kılanları ve İbadet edenleri çıkardılar. Allah'ta ibadet etmeyenleri Cehennem'den çıkardı!


Bunu diyene deriz ki: Yalan söyledin. İlk önce Allah'a ibadet etmeyeni Allah Cehennemden çıkarttı diye bir delil yoktur.


Eğer var derse, delil getirmesi istenir. Elbetteki delil getiremeyecektir.


Hadis'in şu bölümüne dikkat edelim: Bunun üzerine (Allah) şöyle buyurur:


— Haydi bir daha gidin, kalbinde zerre ağırlığınca imân bulduğunuz herkesi çıkarınız!


Bunun üzerine tanıdıklarını çıkaracaklardır.


Derim ki: Altını işaretlediğimiz bölüme dikkat edelim. Burada görüyoruz ki Cennet'te bulunan Müslümanlar, Namaz kılıp Müslüman oldukları halde Cehennem'e giren kardeşlerinin hepsini çıkartmayacaklar.


Sadece tanıdıklarınıçıkartacaklardır.


Demek ki tanımadıkları Müslümanlar hala Cehennem'de kalacaklar. Bu Müslümanlarıda Allah c.c. şefaati ile çıkartacaktır.


Kısacası: Allah'a dünya hayatında ibadet etmeyen kişi ittifaken kafirdir. Cehennem'e girecek ve orada ebediyyen kalacaktır. Buna delalet eden bir çok ayet ve hadis vardır. Geçmiş hadiste ise bunun delili şu ifadededir:


Diyeceklerdir ki: Ey bizim Rabb'imiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, iyi işlerde bulunurlardı.


Allah'u teala şöyle buyurur:


— Haydi gidin, kalbinde bir dinar ağırlığınca İmân bulduğunuz herkesi çıkarınız!


Derim ki: Demek ki Namaz kılmayan, oruç tutmayan kişinin kalbinde iman olmayacak ve Cehennem'de ebediyyen kalacaktır.


Dikkat edilirse, Cennet'e giren Müslümanlar da: Ey Allah'ım Cehennem'de Namaz kılmayan kardeşlerimiz vardı! Dememişlerdir. Çünkü Müslümanlar biliyorlar ki Namaz kılmayan kişi kafir'dir. Nasıl ki bir sürü delili bulunduğu gibi. Bu hadis de o delillerden birisidir.



Demek ki Allah'a ibadet etmeyen kişi Cennet'e giremeyecektir.


Bu mükemmel Hadis'in faydalarından aklıma gelenler bunlardır.


En doğrusunu gökteki Allah c.c. bilir.


Ebu Musa el-Medeni

Ehli İlm | Ehli Sunnet ve’l Cemaat ve Ehli Hadis Sitesi
 
Üst Ana Sayfa Alt