İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmuştur : "ALLAH yolunda öldürülenleri, ölüler sanma. Hayır,(onlar)diridirler. Rabb'leri katında rızıklanmaktadırlar. ALLAH'ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarında henüz(şehid olup) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığı, onların da üzüntüye uğramayacakları müjdesiyle sevinmektedirler. ALLAH'ın nimeti, keremiyle ve ALLAH'ın mu'minlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler" (Âl-i İmran, 169, 170, 171)
"Cennete giren hiç bir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya dönmek istemez. Ancak şehid mustesnadır. O, göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi(şehid olmayı)temenni eder" (Buhârî, Cihâd 6; Muslim, İmâre,108,109; Neseî, Cihâd 33).
Mesrûk (r.anh), Abdullah'a bu âyette zikredilen şehidlerin halini sormuş, o şöyle cevap vermiştir: Biz de bunu Muhammed (s.a.v.)'e sormuştuk. Bize şu cevabı vermişti:
"Şehidlerin ruhları yeşil kuşların karnındadır. Onların arşa asılı kandilleri vardır. Diledikleri gibi cennette serbestçe dolaşır, sonra o kandillere geri dönerler" (Muslim, İmâre, 121; Ebû Davûd Cihâd 25; Tirmizî, Tefsiru Sure, 3/19; İbn Mâce, Cenâiz, 4; Cihâd, 16).
Cabir bin Abdullah (r.anh) dan rivayet edilmiştir; diyor ki:
Rasulullah (s.a.v.) bana rastladı ve: "Ya Cabir!" buyurdu, "neden seni kırgın görüyorum?
Bunun üzerine "Ya Rasulullah! babam şehid düştü ve geride ıyâl ve borç bıraktı." dedim. Rasul-u ekram, "Babanın Allah Tarafından nasıl karşılandığını sana müjdeleyeyim mi?" buyurdu.
"Evet, ya Rasulullah!" dedim. Buyurdu ki:
"Allah, bir kimse ile ancak perdesinin arkasından konuşmuştur. Fakat babanı diriltmiş ve onunla yüzyüze (perdesiz, elçisiz) konuşarak"dile benden, sana (dilediğini)vereyim!" buyurmuştur. O da "Ya Rabbi!" dedi, "Beni diriltirsin ve senin uğrunda ikinci kez öldürülürüm!" Allah(cc) şöyle buyurdu: "Ne var ki onların tekrar(dünya hayatına)dönmeyeceklerine dair benim sabık(önceden aldığım) hükmüm vardır." Ve şu ayet indirildi: "Allah yolunda öldürülenleri birer ölü sanma..". (Tirmizi (5/128-9) K. Tefsirul Kur'an bab.4 hds no: 3196 Hasen-garib)
"Abdullah İbni Abbas (r.anhuma)'dan; demiştir ki: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Uhud'da kardeşlerinize(şehidlik)isabet edince Allah onların ruhlarını yeşil kuşların içine yerleştirdi.(Bu ruhlar yeşil suretindeki taşıyıcılarına binerek)cennet nehirlerine uğrar meyvelerinden yerler(sonra), arşın gölgesinde asılı olan altından kandillere dönerler.(Şehidler) Yediklerinin, içtiklerinin ve kaldıkları yerin güzelliğini görünce, "Bizim cennette diri olup da (Şehadetten dolayı cennet nimetleriyle) rızıklandırıldığımızı, cihada yönelmeleri ve harbden korkup kaçmamaları için (dünyada bulunan) kardeşlerimize iletecek kim var?derler. (Bunun üzerine) Her türlü noksan sıfatlardan munezzeh olan Allah (cc):(bunu) sizden onlara ben eriştireceğim"buyuracak. (Nitekim) Allah: "Allah yolunda öldürülenleri ölü zannetmeyin...." (Âl-i İmrân, 169) (mealindeki) ayeti kerimeyi sonuna kadar indirdi." (Ebu Davud (9/513-514) K. Cihad Bab: 25 Hadis no: 2520)
Bu hadisin zahirinden de anlaşıldığı gibi Şehidlerin kendilerine has bir kabir hayatları vardır. Şehidler şehadetlerinin ardından dünyaya dönmek isteseler bile bu olmaz.
****
Normal ölümle ölen kimseye "ölü" denir. Allah yolunda hayatını feda eden kimseye de "şehîd" denir. Şehid, Allah katında yüce bir hayata nail olacağı gibi, toplumu tarafından da rahmetle anılır. Hem toplumu içinde ebediyyen yaşar, hem de gayb aleminde gerçek hayata erer.
Ulema bu hadis-i şerifin şerhinde şu iki mesele üzerinde ihtilaf etmişlerdir;
1- Şehidlerin ruhları cennette kuşların içine mi gireceklerdir, yoksa kuş şekline mi gireceklerdir?
2- Cennet ırmaklarında uçuşup cennet nimetlerinden faydalananlar sadece şehidlerin ruhları mıdır, yoksa bu nimetlere erme saadeti tüm müslümanlara ait genel bir lutuf mudur?
Gerçekten bu mevzuda gelen haberlerin tümü gözden geçirildiği zaman görülür ki mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte olduğu gibi hadislerin bazılarında şehidlerin ruhlarının yeşil renkli kuşların içine girecekleri ifade edilirken, bir kısmında da yeşil renkli kuşlar şeklinde cennette gezecekleri ifade buyurulmaktadır. (İbn Mace, Cihad, 16) Mâliki ulemâsından İmam Kurtubî, şehidlerin ruhlarının yeşil kuşlar suretine gireceğini ifade eden rivayetlerin yeşil kuşların içine gireceklerini ifade eden rivayetlerden daha sahih ve kuvvetli olduğunu söylüyor.
Hanefi ulemasından Aliyyu'l-Kâri de aslında şehidlerin ruhlarının kuşların kursaklarına girecekleri ifadesiyle kuş suretine girecekleri ifadesi arasında bir fark olmadığını, aslında bu ruhların kuşların kursaklarına girmesinden maksat, kuş şekline girmeleridir demektedir.
İbn Kesir ise bu mevzuda farklı bir görüş ileri sürüyor ve, "Şehidlerin ruhları kuşların kursaklarına girerler ve kuşlar onların bir biniti hükmüne gelir. Şehid olmayan mûminlerin ruhları ise, kuş şekline girer" diyor.
Bezlu'l-Mechûd yazarı Şeyh Halil Ahmed ise; "şehidlerin ruhları cennette, ruhsuz olarak kuş suretinde bulunan cesetlere girerler, cesetleri mesabesinde olan bu suretlerin cennet nimetlerinden yiyip içmeleri sayesinde onlar da cennetten nasiblerini ve zevklerini alırlar." diyor.
Sindi ise, insan şeklinin kuş şeklinden daha güzel olduğunu, dolayısıyla şehidlerin kuş suretine girmelerinin aslında onlar için bir nimet sayılamayacağı noktasından hareket ederek; "şehidlerin ruhlarının kuş suretine girmeleri demek onların, kuşlar gibi süratli olmaları demektir" diyor.
3- Cennette yeşil kuşlar gibi yaşayıp cennet nimetlerinden istifâde etme imkanının sadece şehidlere ait bir lutuf mu yoksa bütün mu'minlerin ruhlarına ait genel bir lutuf mu olduğu meselesi de ulema arasında ihtilaf mevzuu olmuştur. Başta İbn Kesir olmak üzere ulemâdan bazıları; "mûminin ruhu öldükten sonra tekrar dirileceği güne kadar cennetteki ağaçlardan birine konar bekler." (Nesai, Cenâiz 117; İbn Mâce, Zuhd 22; Muvatta, Cenâiz 49; Ahmed b. Hanbel, III, 455, 456, 460) hadisine bakarak bu lütfün bütün mûminlere şâmil olduğunu söylerken, İbn Abdi'1-Berr ve el-Kurtûbî gibi ilim adamları da bu lutfun sâdece şehidlere ait olduğunu, şehid olmayan diğer mu'minlerin ruhlarının ise hemen ölür ölmez cennete giremeyeceklerini ancak sabah-akşam cennetteki makamlarını görmek suretiyle mesrur olacaklarım söylüyorlar. (Kurtûbi, el-Cami'l-ahkami'l-Kur'ân II, 173., IV, 269)
Bu mevzuda İmam Nevevi de şunları söylüyor:
Ulemâ ruhla nefsin aynı manaya gelip gelmediğinde ihtilâf etmişlerdir. Bir çok meânî ulemâsı ile, batın ilmi ve kelam ulemâsı ruhun hakikati bilinmez, onu tavsif etmek de doğru değildir; o kulların bilmediği şeylerdendir, demişler: "De ki Ruh Rabbimin işidir' ayeti ile istidlal etmişlerdir.
Feylosoflar taşkınlık ederek ruhun yokluğuna kail olmuşlardır. Doktorların ekseriyeti ruhun bedene dağılan latif bir buhar olduğunu söylerler. Ustadlardan bir çoğu ruh hayattır, demişlerdir. Diğerleri, ruh latif bir takım cisimler olup, cismi sarmıştır. Cisim onunla yaşar, onun ayrıldığı an cismi öldürmek Allah Teâlâ'nın âdetidir, demişlerdir..."
Nevevî: "Bizim ulemamıza göre ruh, bedene girmiş latif bir takım cisimlerdir; bu cisimler bedenden ayrıldı mı insan ölür" diyor.
Ulema ruhla nefsin aynı mânâya gelip, gelmediğinde de ihtilaf etmişlerdir. Bazılarına göre ikisi bir mânâdır. Bir takımları nefis kandır, demiş; bazıları da nefsin hayat demek olduğunu söylemişlerdir.
Kadı Iyâd'ın beyânına göre tenasuh, yani ruhların bir bedenden başka bir bedene geçebileceğine, güzel suretlere girerlerse nimet ve ikram, çirkin suretlere girerlerse azab göreceklerine kaail olan bazı mulhidler, bu ve benzeri hadislerle istidlal etmiş ve; "Sevab, ikâb bundan ibarettir" demişlerse de bu kavil açık bir delâlet ve şeriatın isbat ettiği haşır, neşir, cennet ve cehennem gibi hakikatleri inkardır.
Allah Teâlâ'nın cennete girenlere: "Bir şey arzu eder misiniz?" diye sorması onlara yapılan ikram ve ihsanda mubalağa içindir. Yoksa kendilerine bir insanın hatırından bile geçmeyen nimetler ihsan etmiştir. Bundan sonra daha ziyadesini istemeye teşvik buyuracak fakat onlar bu verilenden daha' fazlasını bulamayarak ruhlarını bedenlerine döndürmesini zira Allah yolunda can vererek bundan lezzet almak istediklerini söyleyeceklerdir. (Sahih-i Muslim Terceme ve Şerhi IX, 82, 83)
Çıkan Bazı Hükümler
1. Cennet yaratılmış ve hâlen mevcuddur. 2. Ölüler kıyametten önce sevab ve azab görürler. 3. Ruhlar ölmez. 4.Şehidler el'ân cennettedirler ve diridirler.
Not :
Şehidlerin Ruhları cennettedir. Ancak ruhlar, mahşerde bedenleriyle birleştikten sonra beden ve ruh olarak cennete gireceklerdir.